Anayasa Mahkemesi Numara 7/1977 Dava No / Karar Tarihi 23.12.1977
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 7/1977 Dava No / Karar Tarihi 23.12.1977
Numara: 7/1977
Dava No: /
Taraflar: CTP ile K.T.F. Meclisi
Konu: 26/77 Sayılı Emeklilik Yasasının Anayasaya aykırılığı
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 23.12.1977

- Anayasa Mahkemesi 7/77

Anayasa Mahkemesi olarak oturum yapan
Yüksek Mahkeme huzurunda.
Mahkeme Heyeti: M. Necati Münir Ertekün(Başkan), Ülfet Emin,
Ahmet İzzed, Şakir Sıdkı İlkay ve Salih S. Dayıoğlu.
Anayasa'nın 113. maddesi- hakkında.

Davacı: Cumhuriyetçi Türk Partisi, Lefkoşa
-ile-
Davalı: Kıbrıs Türk Federe Meclisi Başkanlığı,
ARASINDA.

Davacı namına: Naci Talât ve Hüseyin M. Celâl.
Davalı namına: Ümit S. Onan.
Amicus curiae: Başsavcı namına Zaim M. Necatigil.-

-----------
K A R A R
İptal davasının konusu:
27 Mayıs 1977 tarih ve 37 sayılı K.T.F.D. Resmî Gazetesinin Ek I'inde yayınlanan 26/1977 sayılı Emeklilik Yasasının 3(9), 8(1)(g), 9(3) ve 15. maddelerinin Anayasa'nın 7, 93, 66 ve 131. maddelerine aykırı ol-duğu davacı tarafından ileri sürülmüş ve iptali istenmiştir.

I. DAVACININ GEREKÇESİNİN ÖZETİ:
Söz konusu Yasanın ilgili maddelerinin Anayasa'ya aykırı olduğu yolunda davacının ileri sürdüğü gerekçe özetle şöyledir.

Şekil yönünden aykırılık:
(i) Anayasa-'nın 66. maddesinin (3). fıkrası uyarınca Meclis, çalışmalarının kendi yaptığı içtüzüğe göre yürütür. K.T.F. Meclisi içtüzüğünün "Komite raporları" kenar başlığını taşıyan 22. maddesinin birinci paragrafına göre "Komiteler karara bağladıkları işler için b-irer rapor düzenlerler. Komitede hazır bulunan üyelerin isimleri komite raporunda gösterilir. Tasarı veya öneride değiştirilmesi öngörülen kuralların gerekçeleri açıklıkla belirtilir."
(ii) K.T.F. Meclisi Maliye, Bütçe ve Plân Komitesinin Emeklilik (De-ğişiklik) Yasa önerisine ilişkin 9 Mayıs 1977 tarihli raporu K.T.F. Meclisi İçtüzüğünün 22. maddesinin birinci paragrafında belirtilen kuralına uymamış, Komite tarafından yapılan değişikliğin gerekçeleri "açıklıkla" belirtilmemiş, yanıltıcı olabilecek bir -uslûp kullanılmış, böylece usul hatası işlenmiştir. Şöyle ki: Komite raporunun KİPİG ve Yürütme Kurulunca alınmış kararlara atıfta bulunan (g) bendinde "siyasal mevkilerde yapılan siyasal kamu görevlerinin de KİPİG'ce ve Yürütme Kurulunca alınmış ve Anaya-sa ile geçerliliği tanınmış kararlar çerçevesinde daha önce yapılmış uygulamaya paralel olarak emeklilik hakkı kazandıran görev olarak kabul edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulunca öngörülen kurullar, Komitece benimsenmiş ve bu kurallarda yalnızca, Bakanlar -ile Milletvekilleri arasında eşitleyici bir düzenleme yapılmıştır.
Söz konusu kurallara göre hak sahibi siyasal kamu görevlilerinin emeklilik hakkı kazandıran bir aylık hizmet sürelerine üç ay eklenmekte ve fakat eklenen bu sürelerin 10 yıldan az, 18 yıld-an çok olamayacağı öngörülmektedir," denmektedir.
Oysa (g) bendinde atıfta bulunulduğu şekilde bir Yürütme Kurulu kararı olmadığı gibi KİPİG kararları da sadece Kıbrıs Türk Yönetimi Yürütme Kurulunda Başkan, Başkan Yardımcısı ve Üye sıfatı ile hizmet göre-nlerin hizmetten ayrılmaları halinde, bu görevlerde geçen her hizmet yılı için emekliliklerine 3 yıl ekleneceği, ancak bu şekilde eklenen süre toplamının 10 yılı geçmeyeceğini derpiş etmektedir.
Söz konusu Komite raporu KİPİG ve Yürütme Kurulu kararlarına- dayalı olarak "daha önce yapılmış uygulamaya paralel olarak ....... yalnızca Bakanlarla Milletvekilleri arasında eşitleyici bir düzenleme yapıldığını" belirlerken süreleri en az 10 ve en çok 18 yıla çıkarmakla yanıltıcı bir uslûp taşımış ve bu konuda Mecl-is iradesinin yönüne etkili olmuştur."
(iii)Anayasa'nın Geçici 1. maddesi kuralları ışığında yürürlük etkisi bulunan Temel Kurallar, KİPİG kararlarına herhangi bir bağlayıcılık vermediği gibi, Geçici 1. maddenin (2). fıkrası yasama yetkisinin Kıbrıs Türk -Yönetimi Meclisine ait olduğunu açıkça belirtmektedir. Bu itibarla, Maliye Bütçe ve Plân Komitesinin raporunda belirtilen şekilde Kıbrıs Türk Yönetimi Yürütme Kurulunda Başkan, Başkan Yardımcısı ve üye sıfatı ile hizmet görenlere her hizmet yılı için 3 yı-l eklenmesini öngören herhangi geçerli bir mevzuat olmadığı cihetle böyle bir mevzuatın var olduğu izlenimini yaratacak ifadelerin kullanılması Meclis iradesini etkilemiştir.

Esas yönünden aykırılık:
(i)Emeklilik Yasasının 3(9), 8(1)(g), 9(3) ve 15. madd-elerinde belirlenen "siyasal kamu görevlileri Anayasa'nın 93(1) maddesinde belirlenen genel yönetim ilkelerine göre asıl ve sürekli bir görev yapmayan, atanmaları, ödev ve yetkileri, hakları, yükümleri ve diğer öz işleri yasa ile değil, Anayasa ve Meclis i-çtüzüğünce düzenlenen ve yine Anayasa'nın 93(3) maddesine göre emekliye sevkleri, azil ve görevden uzaklaştırılmaları dahil olmak üzere, disiplin işlemlerine tabi tutulmaları söz konusu olmayan, bu işlemleri yapmak üzere kurulacak tarafsız ve bağımsız bir -organ ile ilişkileri bulunmayan mevki sahipleridirler.
(ii) Siyasal kamu görevlileri Anayasa'nın "Kamu Görevlilerinin Haklarının Saklı Tutulması" başlığı altında 131. maddesinde belirlenen kamu görevlileri değillerdir. Anayasa "siyasal kamu görevlisi" d-iye bir kategori tanımamaktadır. Anayasa'nın 131. maddesinin (1). fıkrası uyarınca kamu görevlileri için saklı tutulan haklar siyasal kamu görevlilerine teşmil edilemez. Anayasa siyasal kamu görevlilerine bir emeklilik hakkı tanımak istemiş olsaydı, kamu- görevlilerinde olduğu gibi, siyasal kamu görevlileri için de Anayasa'nın 131. maddesinde siyasal kamu görevlilerinin haklarının saklı tutulmasına dair bir hüküm konurdu. Bu nedenle siyasal kamu görevlilerine Anayasa uyarınca emeklilik hakkı tanınması, An-ayasa'nın 93 ve 131. maddelerine aykırı düşmektedir.
(iii)Emeklilik Yasası'nın 7. maddesinin (1). fıkrası, siyasal kamu görevlilerinin dışındaki kamu görevlilerine emeklilik hakkı kazandıran hizmetlerinin hesaplanmasında hak sahiplerinin bu hizmet dolayısı-yle maaş çektiği süreyi esas almaktadır. Buna karşılık siyasal kamu görevlilerinin emekliye ayrılmasına ilişkin kurallar koyan 15. madde bir hizmet ayına üç ay eklenmesini ve böylece bulunacak sürenin en az 10, en çok 18 yıl olmasını öngörmektedir. Bir k-amu görevlisinin Emeklilik Yasasının 7. maddesine bağlı olarak hesaplanacak emeklilik hakkı kazandıran hizmeti 8. maddenin (2). fıkrasının (a) bendine göre en az 10 yıl olması gerekirken 15. maddede bu koşul siyasal kamu görevlileri için aranmamakta, buna -karşılık bir aylık hizmetleri, emeklilik hakkı kazandıran 10 yıllık bir hizmet sayılmaktadır. Bu gerçekler ışığında Emeklilik Yasasının 9(3) ve 15. maddeleri siyasal kamu görevlisi olarak tanımlanan bir zümreye ayrıcalık tanımakta ve Anayasa'nın 7. maddes-inde ifadesini bulan eşitlik ilkesine ters düşmektedir.

II. DAVALININ GEREKÇESİNİN ÖZETİ:
Şekil yönünden aykırılık:
Şekil bakımından Anayasa'ya aykırılık hususunda ileri sürülen iddialar geçersizdir. Komite raporlarını kabul veya reddetmek tamamen Meclis- Kurulunun yetki alanı dahilindedir. Maliye, Bütçe ve Plân Komitesinin ilgi raporu Meclis içtüzüğüne aykırı değildir. Komite raporunun Meclis iradesini etkilediği veya yanıltıcı bir uslûp kullandığı veya KİPİG kararına atıf yapmakla Meclisi yanılttığı ge-çerli değildir. Meclis 26/1977 sayılı Emeklilik Yasa Tasarısını görüşürken Mecliste savunulan karşı görüşleri dinleyip iradesini serbestçe kullanmıştır. Meclis Komitesi 26/1977 sayılı Yasa tasarısında değişiklik yaparken Bakanlarla Milletvekilleri arasın-da denge unsuru getirmeği amaçlamış ve Komite raporunun (g) bendinde KİPİG ve Yürütme Kurulu Kararlarına değinilmesi salt Bakanlık yapanlara tanınan menfaatlere açıklık getirmek açısındandır.

Esas yönünden aykırılık:
Emeklilik Yasasının 7 ve 15. maddeleri- Anayasa'nın 7. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine herhangi bir biçimde aykırı değildir. Yasa önünde eşitlik herhangi bir yasanın sosyal bünyesindeki çeşitli nitelik ve hizmetleri dikkate alarak onlara kendi içlerinde özellikler tanımasına mani olacak b-içimde yorumlanamaz. Yasa siyasi kamu görevlilerinin arasında bir ayrıcalık yapmış olsaydı eşitlik ilkesi o zaman harekete geçirilebilirdi.
5/1971 sayılı Emeklilik (Değişiklik) Kuralının 7(B) maddesi ile, ilgi maddede görev yapanların görevden ayrılmaları- halinde emeklilik menfaatı kazanmaları kabul edilmiştir.
(iii)5/1971 sayılı Kuralın 7(B) maddesi ile (2)(a) fıkrasında bir kamu görevlisinin Yürütme Kurulu Üyeliğine atanması halinde Yürütme Kurulu Üyeliğinde geçen sürenin emeklilik hakkı kazandıran ve 10- yıldan az olmayacağı belirtilen sürenin, hizmet süresine ekleneceği öngörülmektedir. Bu kural halen yürürlükte olup kural hükümleri uyarınca siyasal kamu görevinden emekliye ayrılan kişilere halen mezkûr kural hükümleri uygulanmaktadır.
(iv) Kamu görevli-leri siyasal kamu görevinden ayrıldıkları takdirde tekrar kamu görevine, ayni koşullarla dönebilmekte, halbuki kamu görevinden olmayan bir siyasi kamu görevlisi, iş ve mesleğine aynı koşullarla, aynı haklarla dönmek güvencesinden yoksun bırakılmaktadır.
(v-)Siyasal kamu görevlilerinin hizmet koşulları hiç bir şekilde kamu görevlilerinin hizmet koşullarına eşit değildir. Bu denge devamlı olarak siyasi kamu görevlilerinin aleyhine bozulmaktadır. Siyasal kamu görevlilerinin özel niteliklerini Yasanın dikkate- almış olması ayrıcalık anlamına gelmez.
(vi)Emeklilik hakkı kazandıran hizmet süreleri bakımından siyasal kamu görevlilerine özel nitelikleri dikkate alınarak tanınan ek süre, Yasada sadece onlara değil, bazı kamu görevlilerine de hizmet dallarının özell-ikleri nedeni ile tanınmıştır. Örneğin:
25 hizmet yılını dolduran kadın kamu görevlileri, erkek hasta bakıcı ile polis mensuplarının ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına bağlı güvenlik görevlisi er ve çavuşların, emeklilik hakkı kazandıran hizmetlerine 5 -yıl eklenmek sureti ile tam emekliye ayrılmalarına olanak tanınmıştır. (Madde 16(1))
Emeklilik hakkı kazandıran hizmet olarak mücahitlik hizmetlerinin her tamamlanmış hizmet ayına bir ay eklenmesi öngörülmüştür. (Madde 3(7)(b))
21 Aralık 1963'ten sonra f-iilen mücahitlik yapmış olan mukaveleli mücahitlere emeklilik hakkı tanınmış ve haklarının hesaplanmasında tamamlanmış her 12 aylık hizmet sürelerine 3 ay eklenmesi öngörülmüştür. (Madde 3(8)(c))
(vii)Kamu görevlisi olup da siyasal kamu görevine atanan ve-ya seçilen herhangi bir kimse için bu haklardan eşit şekilde faydalanmak olanağı mevcuttur. Esasen siyasal kamu görevlileri için ek süre prensibi daha önce yürürlükte bulunan mevzuatça da saptanmıştır.

III. İLGİLİ YASA METİNLERİ:
İptal konusu olan ya-sa metinleri:
"3.(9)(a)Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs Türk Cemaat Meclisi, Genel Komite, Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi, Kıbrıs Türk Yönetimi, Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi, Kıbrıs Türk Federe Devleti dönemlerinde, Cumhurbaşkan Muavinliği, Yürütme Kurulu Başkanlığı-, Devlet Başkanlığı, Yürütme Kurulu Başkan Yardımcılığı, Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı, Yasama Meclisi Başkanlığı, Kurucu Meclis Başkanlığı, Federe Meclis Başkanlığı, Temsilciler Meclisi Başkan Vekilliği, Türk Cemaat Meclisi Asbaşkanlığı, Yasama Meclisi B-aşkan Yardımcılığı, Kurucu Meclis İkinci Başkanlığı, Federe Meclis Başkan Yardımcılığı, Başbakanlık, Bakanlık, Yürütme Kurulu üyeliği, Temsilciler Meclisi Türk Üyeliği, Türk Cemaat Meclisi İcra Heyeti Üyeliği, Türk Cemaat Meclisi üyeliği, Genel Komite üyel-iği, Yasama Meclisi üyeliği, Kurucu Meclis üyeliği ve Milletvekilliği (Federe Meclis üyeliği) mevkilerini seçilme ve atanma yolu ile işgal edenlerin yaptıkları siyasal kamu görevi;
(b) Yukarıdaki (a) fıkrasındaki kuralların genelliğine bakılmaksızın, Kuruc-u Meclis döneminde yapılan hizmetlerden, sadece aşağıdaki paragraflarda öngörülenler, bu Yasa amaçları bakımından emeklilik hakkı kazandıran hizmet sayılır;
Yasama Meclisi üyeliğinden Kurucu Meclise intikal eden üyelerin yaptıkları hizmet;
Kamu görevinden -Kurucu Meclise intikal edenlerin yaptıkları hizmet;
1976 Seçim ve Halkoylaması Yasasına göre aday olup da seçimi kazananların yaptıkları hizmet."


"Emekliye ayrılma usulleri.8.(1)Hak sahibi, aşağıda öngörülen ve kendisine uygun düşen usuller uyarınca em-ekliye ayrılır;........................................




(g) Sadece hak sahibi siyasal kamu görevlileri bakımından, her ne nedenle olursa olsun, siyasal kamu görevinden ayrılma halinde;""Mecburi emeklilik.9.(3)Bu Yasanın kapsamına giren hak- sahibi bir siyasal kamu görevlisi, emeklilik hakkı kazandıran otuz hizmet yılına hak kazandığı zaman, siyasal kamu görevinden ayrılmasa bile, bu Yasanın başka kurallarına bakılmaksızın, mecburi emekliye sevkedilerek, hak kazandığı emeklilik menfaati kendi-sine ödenir.Bu şekilde emekliye sevkedilen bir kamu görevlisi, daha sonra, daha yüksek emeklilik menfaati kazandıran bir göreve seçilir veya atanırsa, emeklilik menfaati, yeni görevinin emeklilik amaçları için kabul edilen ödeneklerine göre yeniden ay-arlanır ve hak kazandığı emeklilik menfaati kendisine ödenir.Bu fıkra kurallarına göre, emekliye ayrılan kişinin emekliye ayrıldıktan sonra, kamu görevinde geçecek hizmeti, emeklilik hakkı kazandıran bir hizmet sayılmaz."

"Siyasal kamu görevlile-ri-nin emekliye ayrılmala-15Bu Yasanın 8. maddesinin (1). fıkrasının (g) bendi veya 9. maddenin (3). fıkrası kuralları gereğince, siyasal kamu görevlileri için yapılacak emeklilik işlemlerinde aşağıdaki kurallar uygulanır. rına ilişkin kurallar. (1)Cum-hurbaşkan Muavinliği, Yürütme Kurulu Başkanlığı, Devlet Başkanlığı, Yürütme Kurulu Başkan Yardımcılığı, Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı, Yasama Meclisi Başkanlığı, Kurucu Meclis Başkanlığı, Federe Meclis Başkanlığı, Temsilciler Meclisi Başkan Vekilliği, Tür-k Cemaat Meclisi Asbaşkanlığı, Yasama Meclisi Başkan Yardımcılığı, Kurucu Meclis İkinci Başkanlığı, Federe Meclis Başkan Yardımcılığı, Başbakanlık, Bakanlık, Yürütme Kurulu üyeliği, Türk Cemaat Meclisi İcra Heyeti üyeliği, görevlerinde bulunan hak sahipler-inin, emeklilik hakkı kazandıran bir aylık sürelerine üç ay eklenir. Ancak, bu şekilde eklenen süre on yıldan az, fakat on sekiz yıldan fazla olamaz. (2)Kamu görevinden milletvekilliği, Temsilciler Meclisi Türk üyeliği, Türk Cemaat Meclisi üyeliği, G-enel Komite üyeliği, Yasama Meclisi üyeliği, Kurucu Meclis üyeliği ve Federe Meclis üyeliği görevine seçilen hak sahiplerinin emeklilik hakkı kazandıran her hizmet aylarına üç ay eklenir. Ancak bu şekilde eklenen süre on yıldan az, on sekiz yıldan çok ola-maz. (3)(a)Yukarıdaki (2). fıkra kapsamı dışında kalan hak sahibi milletvekillerine, bu Yasanın diğer kurallarına bakılmaksızın, sadece bir defaya mahsus olmak üzere, emeklilik amaçları için kabul edilen aylık ödeneklerinin sekizde birinin, emeklil-ik hakkı kazandıran hizmet aylarına çarpılması sonucu ortaya çıkan sayıya eşit bir ikramiye verilir. (b)Yukarıdaki (b) bendinde öngörülen hak sahiplerinin, emeklilik hakkı kazandıran her hizmet ayına üç ay eklenir. Ancak, bu şekilde eklenen süre on y-ıldan az, on sekiz yıldan çok olamaz. (4)Bu maddenin yukarıdaki fıkraları kapsamına giren hak sahibi bir siyasal kamu görevlisi, siyasal kamu görevlerinden herhangi birinde veya birden çoğunda değişik zamanlarda bulunsa bile, hizmeti bir bütün olarak -ele alınır ve hizmet ekleme işlemi de, bu bütünleştirilmiş hizmet üzerinden yapılır."

B. Dava konusu olmayan yasa ve mevzuat metinleri:
(i)26/1977 sayılı Emeklilik Yasasında ilgili metinler:
"3.(7)(b) Hak sahipleri mücahitlik süresine eşit bir süre e-klenmek sureti ile hesaplanan, 21 Aralık 1963 tarihi ile 1976 Güvenlik Kuvvetlerinin Kuruluşu, Görev ve Yetkileri Yasasının yürürlüğe girdiği tarih arasında yapılan mücahitlik hizmeti."

"3.(8)(a)Kıbrıs Ordusundan Güvenlik Kuvvetlerine intikal edenlerin i-ntikalden önce veya sonra yaptıkları güvenlik hizmetleri.
21 Aralık 1963'den sonra, Kıbrıs Türk Silahlı Kuvvetlerinde mücahitliğe intisap eden ve Kıbrıs Türk Federe Devleti Güvenlik Kuvvetleri kuruluncaya kadar fiilen mücahitlik yapan mukaveleli mücahitler- ile muvazzaf subay ve yedek subay mücahit Komutanlarının, mücahitlik hizmetleri.
Yukarıdaki (a) ve (b) bendlerinin kapsamına girenlerin her tamamlanmış on iki aylık hizmetlerine üç ay eklenir."



"6. Hak sahibi olan, fakat emeklilik hakkı kazandıran en -az on hizmet yılına hak kazanmayan kişi emekliye ayrılınca, bu Yasanın 5. maddesi uyarınca tercih hakkını kullanmadan, hak kazandığı yıllık emeklilik maaşının beş katı tutarında bir ikramiyeye hak kazanır."

"7.(1)Bu maddenin diğer fıkralarındaki kurallar- saklı kalmak koşuluyla, emeklilik hakkı kazandıran hizmetin hesaplanmasında, hak sahibinin bu hizmet dolayısıyle maaş çektiği süre esas alınır.
(2)Hak sahibinin, ödenekli izinli olarak gaybubet ettiği süre, emeklilik hakkı kazandıran hizmet süresinden- çıkarılmaz.
(3)Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir tüzük çerçevsinde kamu yararı gereği izin verilmedikçe, bir hak sahibinin ödeneksiz izinli olarak görevinden gaybubet ettiği herhangi bir süre, emeklilik hakkı kazandıran bir hizmet sayılmaz.
(4)Em-eklilik hakkı kazandıran bir hizmette, bir hak sahibinin vekil olarak görev yaptığı süre, asıl görevi emeklilik hakkı kazandıran bir hizmet olmadığı takdirde, emeklilik hakkı kazandıran hizmet olarak sayılır.
(5)Bir hak sahibinin asaletinin onaylandığı- emeklilik hakkı kazandıran bir mevkiden, emeklilik hakkı kazandırmayan bir mevkiye aktarılması ve daha sonra gerek emeklilik hakkı kazandıran, gerekse kazandırmayan bir mevkiden emekliye ayrılması halinde, emeklilik hakkı kazandırmayan mevkideki hizmeti; -sözkonusu aktarmadan hemen önce işgal ettiği mevkide yapılmış hizmet sayılır ve emeklilik hakkı kazandıran hizmetin hesaplanmasında dikkate alınır.
(6) Emeklilik hakkı kazandıran hizmet olarak sayılan mücahitlik hizmetinde, maaş alma koşulu aranmaz.
- (7)Emeklilik hakkı kazandıran hizmetin hesaplanmasında, Yasanın öngördüğü özel hizmet eklenmesi, o hizmet fiilen yapılmış gibi işlem görür ve hesaba katılır.
(8) Aynı zamanda, emeklilik hakkı kazandıran birden çok mevkide görev yapan bir hak sahibin-in, emeklilik hakkı kazandıran hizmetinin hesaplanmasında bu mevkilerden sadece kendisine en çok hak sağlayanı dikkate alınır.

Ancak bu kural, 3. maddenin (7). fıkrasının (b) bendi uyarınca artırılmış mücahitlik hizmetlerinin, emeklilik hakkı kazandır-an hizmet sürelerine eklenmesine engel teşkil etmez.
(9)Bu madde amaçları bakımından, on beş günü aşkın bir süre, tamamlanmış ay sayılır."

"16.(1)Emeklilik hakkı kazandıran en az yirmi beş hizmet yılına hak kazanan kadın, polis mensubu veya güvenlik -görevlisi ve erkek hastabakıcı hak sahipleri, bu Yasanın herhangi bir kuralına göre emekliye ayrılırken, emeklilik hakkı kazandıran hizmetlerine altmış ay eklenir. Ancak, bu Yasa gereğince mücahitlik ve diğer nedenlerle hizmet sürelerine yapılan eklemeler- fiili hizmet gibi işlem görür.
Bu fıkra amaçları bakımından, güvenlik görevlisi, 3. maddenin (8).fıkrası kapsamına giren hak sahiplerini anlatır. Ancak çavuş rütbesinden yukarı rütbede olanları kapsamaz.

(ii) 5/1971 sayılı Emeklilik (Tâdil) Yasas-ının ilgili metinleri:
"7. Esas Kanun, 7'nci maddeden sonra aşağıdaki yeni 7A ve 7B maddelerinin konması suretiyle tâdil edilir.

"Başka bir 7A.(1) Bir âmme memurunun, âmme âmme görevi hizmetinde işgal etmekte olduğu görev veya deruhte mevk-i ile bağdaşmayan ve Kıbrıs Geçici etmek için Türk Yönetimi Bütçesinden ödenecek emekliye emeklilik hakkı olmayan başka bir âmme ayrılma. görevine atanması neticesi emekliye ayrılmasına 6'ncı maddenin (g) fıkrası gereğince müsaade ed-ilmesi halinde, Yürütme Kurulu kendisine:
(a)Esas Kanun veya bu Kural hükümleri gereğince kendisine emekli maaşı, ikramiye veya diğer emeklilik menfaatı verilmesi imkân dahilinde olmaması halinde, 7'nci maddede öngörülen şartlar altında emekliye -ayrıldığı takdirde bu memurun alacağı miktarı geçmiyen ve Yürütme Kurulunun o şartlar altında haklı ve lâyık göreceği kadar bir emekli maaşı veya ikramiye veya başka bir menfaat;


(b)Esas Kanun veya bu Kural hükümleri gereğince kendisine emekli maaş-ı verilmesi mümkün olduğu takdirde, Yürütme Kurulunun haklı ve layık göreceği kadar ek emekli maaşı
verebilir.
(2) (1)'inci fıkranın (b) bendinde bahsedilen ek emekli maaşı;
(a)Esas Kanun veya bu Kuralın diğer hükümleri gereğince kendisine öde-nen emekli maaşı ile birlikte, memurun âmme hizmetinde on senelik bir süre için daha hizmet ettiği veya yaş haddi dolayısıyle emekliye ayrıldığı takdirde almaya hak kazandığı iki emekli maaşından az olanı aşamaz;
(b)Âmme hizmetinde işgal etmekte o-lduğu görev veya mevki ile bağdaşmayan diğer âmme görevinden ayrılmadan önce kendisine ödenmez."

Cumhurbaşkan 7B.(1) Cumhurbaşkan Muavinliği, Kıbrıs Muavinliği; Geçici Türk Yönetimi Meclisi
Kıbrıs Geçici Başkanlığı, Türk Cemaat Meclisi
Türk Yö-netimi Başkanlığı, Bakanlık, Yürütme Kurulu
Meclisi, Üyeliği görevlerinden birinde hizmet Başkanlığı, gören bir kimse, herhangi bir sebeple Türk Cemaat bu görevinden ayrıldığı zaman kendi Meclisi tercihine göre:
Başkanlığı, -(a) Hizmet süresi bu kanun gereğince Bakanlık veya emeklilik hakkı kazandıran hizmet Yürütme Kurulu sayılır ve görevinden ayrıldığı
Üyeliğinde zaman yürürlükte bulunan herhangi geçen hizmet bir kanun veya kural gereğince yılla-rının almakta olduğu yıllık maaş ve kazandırdığı temsiliyet ödeneği toplamı emeklilik üzerinden bu Kanun hükümlerine ve menfaatleri. hizmet yıllarına göre emeklilik menfaatına; veya
(b)Görevinden ayrıldığı zaman yür-ürlükte bulunan herhangi bir kanun veya kural gereğince almakta olduğu aylık maaş ve temsiliyet ödeneği toplamının sekizde birinin tamamlanmış hizmet ayları ile çarpılması sonucunda ortaya çıkan sayıya eşit bir ikramiyeye
hak kazanır.
(2)(a)Bir âmme- memurunun Yürütme Kurulu Üyeliğine atanması halinde, böyle bir kimsenin Yürütme Kurulu Üyeliğinde geçecek hizmet süresi, âmme memuriyetinde geçen emeklilik hakkı kazandıran hizmet süresine eklenir ve ortaya çıkan toplam hizmet süresinin, yukarıdaki (1)'in-ci fıkranın (a) bendine göre kazandırdığı emeklilik menfaatı, Yürütme Kurulu Üyeliği görevi herhangi bir sebeple sona erince kendisine ödenir.
Ancak böyle bir kimsenin Yürütme Kurulu Üyeliği için eklenecek hizmet süresi on yıldan az olmaz.
(b)Yukarıda-ki (2)(a) fıkrası hükümleri, 1970 Âmme Görevlileri (Temsilciler Meclisi Türk Üyelikleri ile Türk Cemaat Meclisi Üyeliklerine Adaylık) (Geçici Hükümler) Kuralı tahtında seçime girip seçilmesi sonunda Anayasa Hükümleri gereğince görevine başlamak üzere Mecli-ste söz vermesinden hemen sonra Yürütme Kurulu Üyeliğine atanan âmme memurlarına da uygulanır."


(iii) T.C. Kıbrıs Komitesince (KİPİG) İttihaz olunan karar:
"Sayı: M.Mşv.561-117 Lefkoşa: 22.2.1973
K.T.Y. YÜRÜTME KURULU
BAŞKANLIĞINA
LEFKOŞA.

T.C. -Kıbrıs Komitesince ittihaz buyrulmuş olan kararda;
K.T.Y. Yürütme Kurulu Başkan ve Başkan Yardımcılığı ile Üyelik hizmetlerinin mahiyet ve özelliği; bu görevleri deruhte etmiş olanların eski meşgale ve mesleklerine dönebilmelerindeki müşkiller nazarı itib-ara alınarak ve söz konusu hizmetlerin endişesiz ve gönül huzuru içinde yürütülebilmesi maksadıyle, emeklilik haklarının tayin ve tesbitinde aşağıdaki esaslara uyulması kabul edilmiştir:

"Başka herhangi bir Kanun ve Kural hükmüne bakılmaksızın, Kıbrıs Tü-rk Yönetimi Yürütme Kurulunda Başkan, Başkan Yardımcısı ve Üye sıfatıyle hizmet görenlerin hizmetten ayrılmaları halinde, bu görevlerde geçen her hizmet yılı için emekliliklerine 3 yıl eklenir, ancak bu şekilde eklenen süre toplamı 10 yılı geçemez.

Şu ka-darki; yukarıda belirtilen hizmet süreleri ile varsa, emekliliğe esas olabilecek başka hizmet süreleri toplamı, yürürlükte bulunan emekli mevzuatında öngörülen azami hizmet süresini aşamaz.

Bu gibilerin emeklilik maaş ve ikramiyelerinin hesaplanmasında, -en son alınmakta olan aylık ödenekler dikkate alınır."

Gereğini, tensiplerine arzederim.

Asaf İnhan
Büyükelçi
Maslahatgüzar.
Dağıtımı:
K.T.Y.Y.K. Başkan Yardımcılığı
Maliye ve İktisadi İşler Üyeliği
Başmurakıplık
Âmme Hizmeti -Komisyonu Başkanlığı."


(iv) K.T.F. Meclisi İçtüzüğü maddeleri:
"22. Komiteler karara bağladıkları işler için birer rapor düzenlerler. Komitelerde hazır bulunan üyelerin isimleri komite raporunda gösterilir. Tasarı veya öneride değiştirilmesi öngörülen -kuralların gerekçeleri açıklıkla belirtilir.

Karşıt görüşleri olduğunu tutanağa geçirten üyeler, bu görüşlerinin gerekçelerini raporda belirtmekle yükümlüdürler. Bunu yapmayanlar rapor aleyhinde konuşamazlar.

Komiteler raporlarını Meclis Başkanlığına -verirler. Raporların Meclis Başkanlığına verilmesinden sonra, Başkanın izni olmaksızın komitelerce raporlar üzerinde herhangi bir değişiklik veya ekleme yapılamaz.

Başkanlık bu raporları Meclis üyelerine dağıttırır. Üyelere dağıtılmayan raporlar Genel -Kurulda müzakere edilemez.







IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:
"Eşitlik.
Madde 7.
Her Türk yurttaşı, hiçbir ayırım gözetilmeksizin, yasa önünde eşittir.
Hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz."


"Kıbrıs Türk Federe Meclisinin Çalışm-a Düzeni.
Madde 66.
(1)Kıbrıs Türk Federe Meclisi, her yıl Ekim ayının ilk iş günü kendiliğinden toplanır.
(2)Meclis üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir. Olumlu ve olumsuz oyların eş-itliği halinde karar reddedilmiş sayılır. Ancak çekimserlik, olumlu veya olumsuz oylardan fazla olanın yönünde karar verilmesini peşin olarak kabul etmek anlamına gelir.
(3)Meclis, çalışmalarını kendi yaptığı içtüzüğe göre yürütür.
(4)Meclis ne zaman -ve ne kadar tatile gireceğine kendisi karar verir.
(5)Meclis, Devlet Başkanı, Meclis Başkanı veya yedi milletvekilinin istemi üzerine olağanüstü toplantıya çağrılabilir."


"Kamu Görevlileri ile ilgili kurallar:
Madde 93.
(1)Devletin ve diğer kamu ku-ruluşlarının, genel yönetim ilkelerine göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asıl ve sürekli görevler, kamu görevlileri eliyle yürütülür.
(2)Kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, ödev ve yetkileri, hakları ve yükümleri,- aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri yasayla düzenlenir.
(3)Kamu görevlilerinin atanmalarını, onaylanmalarını, sürekli veya emeklilik hakkı veren kadrolara yerleştirilmelerini, terfilerini, nakillerini, emekliye sevklerini, azil ve görevden uzaklaş-tırma da dahil olmak üzere disiplin işlemlerini yapmak üzere, tarafsız ve bağımsız organ veya organlar kurulur. Bu organ veya organların kuruluşu ve işleyişi yasa ile düzenlenir; Anayasanın bu konudaki diğer kuralları saklıdır.
(4)Kamu görevlileri hakkı-nda yapılacak disiplin kovuşturmalarında, isnat olunan hususun ilgiliye açıkça ve yazılı olarak bildirilmesi, yazılı savunmasının istenmesi ve savunma için belli bir süre tanınması gereklidir. Bu ilkelere uyulmadıkça disiplin cezası verilemez.

Disiplin -kararları, yargı mercilerinin denetimi dışında bırakılamaz.
(5)Güvenlik kamu görevlilerinin, özel yasa ile düzenlenen kuralları saklıdır.
(6)Üst kademe yöneticiliği yapan kamu görevlileri, ilgili bakan, Başbakan ve Devlet Başkanının imzalarını taşıyan -kararname ile atanır. Bu konudaki kurallar yasa ile düzenlenir."


"Kamu Görevlilerinin Haklarının Saklı Tutulması:
Madde 131.
(1)Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce kamu görevlisi bulunan herhangi bir kişi, bu tarihten sonra, kendisine bu tarih-e kadar uygulanan aynı hizmet koşullarına bağlı olmak hakkına sahiptir. Bu hizmet koşulları, Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihte veya ondan sonra, Kıbrıs Türk Federe Devletinin kamu görevlisi bulunduğu sürece, herhangi bir kişi aleyhine değiştirilemez.
-Bu maddede belirtilen kamu görevlileri yeni bir atama işlemine gerek olmaksızın görevlerine devam ederler.
(2)Bu madde bakımından, kamu görevlisi, Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce, Kıbrıs Türk Federe Devletinin kamu hizmetinde herhangi bir hi-zmeti gören kişiyi kapsar.
Yüksek Mahkeme Başkan ve üyeleri ile tüm yargıçlar, Başsavcı ve savcılar, Başmurakıp ve güvenlik kuvvetlerindeki görevliler de kamu görevlisi tanımının kapsamına girer ve tüm hakları saklıdır.
(3)Bu madde bakımından, hizmet ko-şulları, 16 Ağustos 1960 tarihli Anayasaya; bu Anayasaya uygun olarak 21 Aralık 1963 tarihine kadar kabul edilmiş mevzuata; 28 Aralık 1967 tarihli Kıbrıs Türk Yönetimi Temel Kuralları ve tâdillerine, bunlara uygun olarak kabul edilmiş mevzuat ve ilkelere; -Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi Yürütme Kurulu ve Meclisinin 13 ve 18 Şubat 1975 tarihlerinde birleşik olarak yaptıkları toplantıda alınan kararlara, bunlara uygun olarak kabul edilmiş mevzuata göre saptanmış ücret, izin, azil, görevden uzaklaştırma, emeklilik- maaşı, ikramiyeleri ve benzeri hakları kapsar."


V. İNCELEME:
Tarafların dilekçe ile itiraznamede ve duruşma esnasında ileri sürdükleri iddia ve görüşler, Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülen kurallar, Anayasa'ya aykırılık iddiasına dayanıklık eden An-ayasa kuralları ve bunlarla ilgili gerekçeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
Dilekçe ve duruşmada davacı Anayasa'ya aykırılık iddiasını şekil ve esas yönünden ikiye ayırdığından ilk önce davacının şekil bakımından Anayasa'ya aykırı-lık iddiasını incelemek uygun görülmüştür. Zira Yasanın şekil noksanlığı yüzünden tümü iptal edilirse hukuk düzeni içinde varlığı kalmayacağından taşıdığı hükümlerin Anayasa'ya aykırı olup olmadığını araştırmaya yer kalmayacaktır.

A. Şekil bakımından Ana-yasa'ya aykırılık:
Anayasa'nın 66. maddesinin (3). fıkrasına göre Meclis, çalışmalarını kendi yaptığı İçtüzüğe göre yürütür. Anayasa'nın bu buyurucu hükmü karşısında yasaların Mahkememizce denetlenmesinde içtüzüğün hükümlerinin de göz önünde tutulması ge-rektiği kuşkusuzdur. Meclisin İçtüzüğü genellikle şekle ait kurallar içermektedir. Bir yasa yapılırken İçtüzüğün herhangi bir hükmüne aykırı hareket edilirse bu hareketin iptal nedeni sayılıp sayılmayacağı bir sorundur. Meclisin İçtüzüğünde belirlenen h-ükümler içerisinde Yasama Meclisince verilen bir kararın veya Yasama Meclisince geçirilen bir yasanın sıhhatı üzerinde etkili olabilecek nitelik taşıyanlar bulunduğu gibi bu derecede önemli olmayanlar da vardır. Birinci kategoriye girenlere aykırılığın ip-tal nedeni teşkil edeceği, buna karşılık öteki şekil kurallarına riayetsizliğin iptali gerektirmeyeceği kabul edilmelidir. Anayasa'da gösterilmeyen ve yalnız içtüzükte bulunan şekil kuralları arasında bu ayırımı yapmak Anayasa'nın maksadına uygun düşer. -Zira İçtüzükte şekil kurallarına aşırı bağlılık Yasama Meclisinin çalışmalarını lûzumsuz yere aksatır. İçtüzük hükümlerine aykırı düşen işlemlerden hangilerinin iptal nedeni sayılacağı uygulanacak içtüzük hükmünün önemine ve niteliğine göre çözümlenecek v-e iptal davası açılan hallerde Mahkememizce takdir edilecek bir konudur. Bu hususta Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi esas sayı: 1974/12, karar sayısı 1974/32, karar günü 15/7/74 (A.K.D. 12 sayfa 306) olan davada sayfa 313 ve 314'de şunları söyledi:
-"Yukarıda da değinildiği üzere, Anayasa'nın 85. maddesinin birinci fıkrası kuralı uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclisler çalışmalarını kendi yaptıkları içtüzükler hükümlerine göre yürütmek durumundadırlar. Anayasa'nın bu kuralından, İçtüzük hü-kümlerine Yasama Meclislerince uyulmamış ve bu hükümlerin yanlış, eksik uygulanmış olmasının olayla ilgili Kanunu kendiliğinden ve kesin olarak Anayasa'ya aykırı duruma getireceği anlamı çıkarılamaz. Çünkü, İçtüzüklerin biçime ilişkin tüm hükümleri aynı ö-nem derecesinde değildir. Bunlar arasında Yasama Meclislerince verilen kararların geçerliği üzerinde etkisi olabilecek nitelik taşıyanlar bulunduğu gibi, ayrıntı sayılabilecek nitelikte bulunanlar da vardır. İlk kümeye gireceklere aykırı bir tutumun ipta-l nedenini oluşturacağını, buna karşılık öteki biçim kurallarına uymamanın iptali gerektirmeyeceğini kabul etmek yerinde olur. Anayasa'da gösterilmeyen ve yalnız İçtüzükte bulunan biçim kuralları arasında böyle bir ayırım yapılması zorunludur. Çünkü, İçt-üzüklerdeki bütün biçim kurallarına aşırı bağlılık Yasama Meclislerinin çalışmalarını bir ölçüde ve gereksizce aksatabilir. İçtüzük hükümlerine aykırı düşen işlemlerden hangilerinin iptal nedenini oluşturacağı sonunu uygulanacak İçtüzük hükümlerinin önemi-ne ve işin niteliğine göre çözülecek ve yapacağı incelemeleri sırasında Anayasa Mahkemesince değerlendirilip saptanacak bir konu olmaktadır. Mahkemenin bu yoldaki görüşü şimdiye değin hep böyle olagelmiştir.

Anayasa Mahkemesinin bu değerlendirmeyi yapar-ak konuyu bir çözüme bağlarken, yalnız içtüzük hükümlerinin önem ve niteliğini değil, bir de kendi görev ve yetki sınırlarını ve bu sınırların olanaklarını göz önünde bulundurmasında zorunluluk vardır. Anayasaya uygunluk denetimi Anayasaca Anayasa'nın biç-im kurallarına inhisar ettirilen veya kanunun yapısı yönünden öz üzerinde denetim olanağı bulunmayan işlerde Anayasa Mahkemesinin İçtüzük kurallarını katı bir biçimde ele alarak değerlendirmesini buna göre yapması doğal sayılmak gerekir. Diğer yandan, öz -yönünden de denetim yetkisinin veya olanağının bulunduğu konularda mahkemenin işi aynı katılıkta ele alarak bir değerlendirmeye gitmesi savunulamaz ve böyle bir görüş haklı da gösterilemez."


Anayasa'nın 65. maddesine göre yasa koyma, değiştirme, ve kald-ırma Kıbrıs Türk Federe meclisinin yetkilerindendir. Anayasa'nın 66. maddesinin (2). fıkrasına göre de Meclis üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir. Görülüyor ki bir yasanın konması için A-nayasa'nın öngördüğü koşullar Meclisin üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanacağı ve kararların toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile verileceğidir. Yasaların konması, değiştirilmesi veya kaldırılmasında takip edilecek usul hakkında Anayasa'da -herhangi bir hüküm yoktur. Ancak Meclisin Anayasa'nın 66. maddesinin (3). fıkrası uyarınca yaptığı İçtüzüğün 58. maddesine göre, yasa tasarısı veya önerileri Meclis Genel Kurulunda üç okunuştan sonra kabul edilir. İçtüzüğün aynı maddesine göre birinci ok-unuş tasarı veya önerilerin Meclise sunulması ve ilgili komiteye iletilmesi ile başlar ve komite raporunun Meclis Genel Kurulunda okunması ile son bulur. İkinci okunuş, raporun, tasarı veya önerinin tümü ve maddelerin hakkında yapılan müzakereyi, değişikl-ik önergelerini ve maddelerin teker teker oylanmasını kapsar. Üçüncü okunuş ise, tasarı veya önerinin tümünün Meclis Genel Kurulunda son okunuşu ile başlar ve tasarı veya önerinin tümünün oylanması ile son bulur. Görülüyor ki İçtüzük uyarınca kurulan kom-iteye sunulan herhangi bir tasarı veya öneri hakkında ilgili Komitenin hazırladığı raporun Meclis Genel Kurulunda okunması ile yasa tasarısı veya önrilerinin birinci okunuşu son bulur. Birinci okunuştan sonra ikinci okunuş gelir ve milletvekillerinin ikin-ci okunuş sırasında ilgili komitenin hazırladığı rapor ne olursa olsun tasarının veya önerinin tümü ve maddeleri hakkında müzakere yapmağa ve değişiklik önergeleri sunmağa hakları vardır. Bundan açıkça görülüyor ki milletvekilleri tasarı veya öneriler üze-rinde kendi iradelerine göre sınırsız bir serbestlik içinde önlerinde bulunan tasarı veya öneriyi Anayasa uyarınca karara bağlamak yetkisine sahiptirler. Komitenin hazırladığı rapor ne olursa olsun Meclis iradesinin gereği gibi belirmesine herhangi bir en-gel teşkil etmez. Halk oyu ile seçilen milletvekillerinin görevi ikinci okunuş sırasında komitenin hazırladığı rapor, tasarı veya öneri hakkında müzakere yapmak, gerekli gördükleri değişiklik önergelerini sunmaktır. Bu görevlerini yaparken komitenin hazı-rladığı rapor hiç bir zaman iradelerini serbestçe kullanmakta engel değildir ve olamaz. Komitenin hazırladığı rapor hiç bir zaman milltevekillerini bağlayamaz. Dolayısıyle Meclis İçtüzüğünün 22. maddesi uyarınca komitelerin karara bağlandıkları işler içi-n düzenledikleri raporların tasarı veya öneride değiştirilmesi öngörülen kuralların gerekçeleri açıklıkla belirtilmediği hallerde Meclis iradesinin yönüne etkili olabileceği nedeni ile Meclis Genel Kurulunda kabul edilen bir yasanın kesinlikle Anayasa'ya a-ykırı olacağı söylenemez. Kaldı ki ilgili komite, raporunun başında "yapılan yeni düzenleme ile getirilen yenilikler ve öngörülen haklar aşağıda döküm halinde verilmektedir" dedikten sonra (g) paragrafında yapılan yeniliklerin neler olduğunu söylemektedir-. (g) paragrafına göre daha önce bazı siyasal kamu görevlilerine verilen emeklilik haklarının milletvekillerine de verilmek sureti ile eşitleyici bir düzenleme yapıldığı ileri sürülmektedir. Aynı paragrafın son kısmı Komitece benimsenmiş kurallara göre h-ak sahibi siyasal kamu görevlilerinin emeklilik hakkı kazandıran bir aylık hizmet sürelerine 3 ay eklenmekte ve fakat eklenen bu sürelerin 10 yıldan az, 18 yıldan çok olamayacağı öngörülmekte olduğu hususu açıklıkla belirtilmektedir. Bu durumda Komite rap-orunun (g) paragrafında açıklık olmadığı ve yanıltıcı bir uslûp taşıdığı kabul edilemez. Böylece yasa koyucunun iradesini gölgeleyen herhangi bir şekil usulsüzlüğü söz konusu olmadığı gibi bundan ötürü dava konusu yasa maddelerinin iptali söz konusu değil-dir.

B. Esas bakımından Anayasa'ya aykırılık:
Davacı Emeklilik Yasasının 3(9) ve 8(1)(g) maddelerinin, siyasal kamu görevi yapan ve 3(9)(a) da belirlenen görevlilere emeklilik hakkı tanıdığı nedeniyle, Anayasa'nın 93 ve 131. maddelerine aykırı olduğunu i-leri sürmüştür. Davacının iddiasının esas dayanak noktası Emeklilik Yasasının 3(9)(a) maddesinde belirlenen kişilerin Anayasa'nın 93 ve 131. maddelerinde belirlenen kamu görevlisi olmadıklarından bu gibi kişilere emeklilik hakkı tanınmasının Anayasa'ya ay-kırı olduğudur. Hiç şüphe yoktur ki Emeklilik Yasasının 3(9)(a) maddesinde belirlenen görevi ifa eden ve siyasal kamu görevlisi diye anılan kişiler Anayasa'nın 93. maddesinin (1). fıkrasında belirlenen kamu görevlileri değillerdir. Anayasa'nın 93. maddes-inin (1). fıkrasına göre Devletin ve diğer kamu kuruluşlarının genel yönetim ilkelerine göre yürütülmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asıl ve sürekli görevler kamu görevlileri eliyle yürütülür. Aynı maddenin (3). fıkrasına göre kamu -görevlilerinin atanmalarını, onaylanmalarını, sürekli veya emeklilik hakkı veren kadrolara yerleştirilmelerini, terfilerini, nakillerini, emekliye sevklerini, azil ve görevden uzaklaştırma da dahil olmak üzere, disiplin işlemlerini yapmak üzere, tarafsız v-e bağımsız organ veya organlar kurulur. Görülüyor ki kamu görevlisi sayılabilmek için Devletin veya diğer bir kamu kuruluşunun kamu hizmetinin gerektirdiği asıl ve sürekli görevde bulunmak gerekir. Halbuki Emeklilik Yasasının 3(9)(a) maddesinde belirlene-n siyasal kamu görevlileri Anayasa'nın 93. maddesinin (1). fıkrasında belirlenen Devlet ve herhangi bir kamu kuruluşunda asıl ve sürekli görev ifa eden kişiler değillerdir. Dolayısıyle Anayasa'nın 131. maddesinin (1). fıkrası uyarınca kamu görevlileri içi-n saklı tutulan kazanılmış haklar, siyasal kamu görevlilerine teşmil edilemez. Anayasa'nın 93 ile 131. maddeleri kamu görevlilerine emeklilik hakkı tanınmasına cevaz vermekte ve Anayasa yürürlüğe girdiği tarihten önce verilmiş olan emeklilik haklarını sak-lı tutmaktadır. Kamu görevlilerinin saklı tutulan emeklilik hakkını ortadan kaldıran herhangi bir yasanın Anayasa'ya aykırı olacağı aşikardır. Anayasa, diğer kuralları ve tümü incelendiğinde fiilen görev yapan siyasal kamu görevlilerine emeklilik verilme-si gerektiği hususunda herhangi bir hüküm içermemektedir. Çağdaş ve uygar ülkelerde ve özellikle batı ülkelerinde Meclis veya Parlâmento üyelikleri görevi kamu görevlilerinin tabi bulundukları emeklilik düzeni içinde emekliliğe hak veren bir görev değildi-r. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği görevini yapanlara hemen hemen aynı ilke uygulanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi üyelerine kamu görevinden geçmiş olanlar dışında, bugün herhangi bir emek-lilik hakkı tanınmamaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliklerinin Cumhuriyetin kuruluşundan beri bugüne kadar emeklilik hususundaki haklarının neler olduğu hususunda Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin esas sayısı 1972/2, karar sayısı 1972/23, -karar günü 23/5/1972 (A.K.D. 10, sayfa 406) davada Anayasa Mahkemesi tarafından kısaca s.429'da şöyle özetlenmiştir:
"Konunun gereği gibi açıklığa kavuşturulabilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin emeklilik kanunları karşısındaki durumlarını-n belirlenmesinde yarar vardır.

1. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana benimsenegelen bir ilke olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği, memurların tabi bulundukları emeklilik düzeni içinde emekliliğe hak veren bir görev değildir. Ancak 31/3/1926 günlü-, 788 sayılı Memurun Kanununun 70. ve 73. maddeleriyle mesleği memuriyet olup da milletvekilliğine seçilenlerin milletvekilliğinde geçirdikleri süreler emeklilik fiili hizmetinden sayılarak emeklilik süresini dolduranlara onbin kuruş üzerinden emekli maaşı- bağlanması kabul edilmiştir.

Sonunda yürürlüğe giren 3/6/1930 günlü, 1683 sayılı Askeri ve Mülkî Tekaüt Kanununun 23. maddesiyle milletvekillerinin bu statüleri aynen sürdürülmüş, ancak 13/4/1936 günlü, 2941 sayılı kanunun 1. maddesiyle söz konusu 23. m-addeye eklenen fıkralar gereğince emekli aylıklarının hesabında bu tarihe kadar uygulanmakta olan 3. derece memuriyet aylığı olan "100" lira değiştirilerek 2. derece memuriyet aylığı olan 125 lira esas tutulmuştur. 3/8/1944 günlü, 4644 sayılı Kanunla (Mad-de 7) ücretli görevlerden milletvekilliğine seçilenlerin de emeklilik haklarının devam etmesi kabul olunmuştur.

1683 sayılı Kanunun 25. maddesi Büyük Millet Meclisi başkanlarıyle Bakanlar Kurulu üyeleri için ayrı ve istisnaî bir hüküm getirmiş, bunlara -mesleklerinin memuriyet olup olmamasına ve hizmet sürelerine bakmaksızın ayrılışlarında birinci derece memuriyet maaşı üzerinden aylık bağlanmasını kabul etmiştir.

Hükümlerinin bir bölümü 1/7/1949 tarihinde geri kalanları da 1/1/1950 gününde yürürlüğe gi-rmiş bulunan 8/6/1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile milletvekilliği ve Bakanlar Kurulu üyeliği, tüm olarak emeklilik statüsü dışına çıkartılmış, ancak kanunun yürürlüğe girdiği tarihte milletvekili veya Bakanlar Kurulu üy-esi bulunanların eski hükümlere göre geçen hizmet sürelerinin bundan sonrakilere ne yolda eklenerek emeklilik durumlarının sürdürüleceği geçici nitelikte kabul edilmiştir. (5434 sayılı Kanun; geçici madde 55-64).

9/6/1952 günlü, 5951 sayılı Kanunla bu e-sastan tekrar eskiye dönülerek emeklilik hakkı tanınan görevlerde bulunduktan sonra milletvekilliğine seçilenlerin, seçimlerinden itibaren 6 ay içinde yazı ile Emekli Sandığına başvurmaları şartiyle emeklilik durumlarının devam edeceği kurala bağlanmış, an-cak emekli aylığının bağlanmasına esas tutulacak olan aylık miktarları, bütün öteki iştirakçiler gibi, kazanılmış hak olan ve herkes gibi keseneği ödenen derece aylığı olarak kabul edilmiş ve kanunun 3. maddesiyle en yüksek miktarının da Devlet baremindek-i ikinci derece aylık tutarını geçmemesi esası konulmuştur.

Kanunun 2. maddesiyle bunların hem kendi keseneklerinin hem de kurumlarınca ödenmesi gereken karşılıklarının milletvekillerince ödenmesi öngörülmüştür.

Bu Kanunun gerekçesi özet olarak; memur -yurttaşların seçilmeleri halinde emeklilik haklarının kesilmesi suretiyle onların Anayasa ile tanınmış olan seçilme haklarını kullanmalarının güçleştirilmiş olacağı, oysa aydın kitlenin büyük bir bölümünü oluşturan memur zümresinin bilgi ve ihtisasından Bü-yük Millet Meclisinin müstağni kalamayacağı nihayet paylarına düşen primi ödeyerek evvelce kazanmış oldukları sigortalı sıfatını korumayı sürdürmelerinin hiç bir mali ve mantıkî sakıncası da bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. (T.B.M.M. Tutanak Dergi-si: Dönem:9, Toplantı 21, Cilt:15, sayfa:323 ve 381, 175 S.Sayılı, Basma Yazı: Cilt:16, sayfa:141-147).

Ancak, kısa bir süre sonra, 13/2/1954 günlü, 6244 sayılı kanunla, kesenek karşılığının milletvekilince ödeneceğine ve emekliliğe esas aylık derecesini-n Devlet baremindeki ikinci derece aylık tutarını geçemeyeceğine ilişkin hükümler kaldırılmıştır.

Yasama Meclisi üyelerinin emeklilikleri konusunda yukarıda kısaca özetlenen evrelerden de anlaşılacağı gibi, emekliliğe tabi bir görevden gelmeleri şartıyle- orada kazandıkları sosyal güvenlik haklarının kesintisiz sürdürülmesini sağlamak ereğiyle, bunların memurların sosyal güvenlik kurumu olan Emekli Sandığı ile olan ilişkilerini sürdürmeleri istisnaî hal olarak kabul edilmiştir. Bu hükümlerin hiç birinde m-emurlardan üstün ve hak edilmemiş bir takım yararlar sağlamak suretiyle Yasama Meclisi üyeliğini, eşit koşullarla kesenek ödeyen öteki iştirakçilerden farklı ve imtiyazlı bir duruma sokmak öngörülmemiştir."

Emeklilik Yasasının 3. maddesi hangi hizmetleri-n emeklilik kazandıran hizmet olacağını saymaktadır. Yasanın 3(9)(a) maddesi, o maddede belirlenen siyasal kamu mevkilerini işgal edenlerin yaptıkları siyasal kamu görevinin emeklilik hakkı kazandıran hizmet olacağını öngörmektedir. Kanımızca 3(9)(a) mad-desi o maddede belirlenen tüm siyasal kamu görevlilerine emeklilik hakkı tanımamakta, sadece 3(9)(a) maddesinde belirlenen mevkileri işgal eden kişilerin yaptıkları hizmetlerin emeklilik hakkı kazandıran hizmet olarak sayılmasını öngörmektedir. Emeklilik -almaya hak veren hükümler ise Yasanın başka maddelerinde belirlenmektedir. Emeklilik hakkının nasıl alınacağı özellikle Yasanın 5, 6, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16 ve 17. maddelerinde belirlenmektedir. K.T.F.D. Anayasası siyasal kamu görevi yapanların- hizmetlerinin emeklilik hakkı kazandıran hizmet sayılacağı hususunda herhangi bir hüküm içermemekle beraber, bu gibi hizmetlerin emeklilik hakkı kazandıran hizmet sayılamayacağı hususunda da Anayasa'da men edici bir hüküm yoktur. Bir Anayasa'da açıklıkla- tanınan haklara dokunulamadığı gibi Anayasa'da herhangi bir konu hakkında açıklıkla men edici bir hüküm olmadıkça Yasama organı, sosyal adalet, hukuk devleti ve hukuk üstünlüğü ilkelerine tabi olmak koşulu ile uygun gördüğü menfaat ve hakları içeren bir y-asa koyabilir. 8. maddenin bu bendi, metni göz önünde bulundurulduğunda, Anayasa'ya herhangi bir aykırılık arzetmemektedir. Mamafih, bu bendin Yasanın 43. maddesi ile birlikte anayasal açıdan etkisinin ne olduğunu incelemedik ve dolayısıyle bu hususta bi-r şey söyleyemeyiz. Çünkü Yasanın 43. maddesinin Anayasa'ya aykırı olup olmadığı dava konusu yapılmış değildir. Yasanın 8. maddesinin (1). fıkrasının (g) bendi siyasal kamu görevlilerine her ne nedenle olursa olsun, siyasal kamu görevinden ayrılmaları ha-linde emeklilik hakkı verilmesini öngörmektedir. Emeklilik Yasası kamu görevlilerine emeklilik menfaatı bakımından K.T.F.D. Anayasası yürürlüğe girdiği tarihte geçerli olan emeklilik menfaatlarına ilâveten ek menfaat vermiştir. Bu arada da siyasal kamu g-örevlilerine bazı emeklilik hakları tanımıştır. İlke olarak siyasal kamu görevi ifa edenlere emeklilik hakkı vermek, daha önce belirttiğimiz gibi, Anayasa'da men edici herhangi bir hüküm olmadığı cihetle, Anayasa'ya aykırı değildir. Bu nedenle Yasasnın 3-(9) ile 8(1)(g) maddeleri Anayasanın 93 ve 131. maddelerine veya Anayasa'nın başka herhangi bir kuralına aykırı değildir. Ancak verilen hakların Anayasa'nın herhangi bir kuralına ve bilhassa eşitlik ilkesine aykırı olup olmadığı hususu bu bakımdan daha so-nra ele alınacaktır.

Davacı Yasanın 9(3) ve 15. maddelerinin Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

Yasanın 9(3) maddesi hak sahibi bir siyasal kamu görevlisi ise emeklilik hakkı kazandıran otuz hizmet yılına hak kazandığı zama-n, siyasal kamu görevinden ayrılmasa bile, bu Yasanın başka kurallarına bakılmaksızın, mecburi emekliye sevkedilerek, hak kazandığı emeklilik menfaatlarının kendisine ödenmesini öngörmektedir. Halbuki siyasal kamu görevlisi olmayan diğer kamu görevlilerin-e yasa uyarınca böyle bir hak tanınmamıştır. Emeklilik Yasası altında hak sahibi olan kamu görevlileri ile siyasal kamu görevlileri arasında bu bakımdan bir ayırım yapılmaktadır. Yasa uyarınca kamu görevlisi emekliye ayrıldığında görevi ile olan ilgisini- tamamen keser ve emekliye ayrıldığı göreve devam edemez. Siyasal kamu görevlisi ise 9(3) maddesi uyarınca 30 hizmet yılını doldurur doldurmaz hem emekliye ayrılır ve hem de aynı görevini yapmağa devam eder. Bu durumda görevini yapmağa devam ettiğinden, -görevin maaşını alacak ve diğer taraftan da emekliye ayrıldığı için emeklilik maaşını aynı zamanda alacaktır. Acaba bu durum Anayasa'nın 7. maddesinde öngörülen yasa önünde eşitlik ve hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınmaması ilkelerine a-ykırı mı? Davalı yasa önünde eşitliğin herhangi bir yasanın çeşitli nitelikte hizmetleri dikkate alarak, görevlilere kendi içlerinde özellikler tanımasına mani olacak biçimde yorumlanmaması gerektiğini ileri sürmüştür. Hiç şüphe yoktur ki yasa önünde eşi-tlik ancak nitelikte benzerlik ve yasaların getirdiği hükümlere uyarlık oranında söz konusu olabilir. Yasa önünde eşitlik kavramı tüm yurttaşların behemehal, her yönden her zaman aynı kurallara bağlı tutulmaları zorunluğunu içeremez. Bir takım yurttaşlar-ın başka kurallara bağlı tutulmaları haklı bir nedene dayanmakta ise böyle bir durumda yasa karşısında eşitlik ilkesine ters düşüldüğünden söz edilemez. İlgili Yasa kamu görevlilerine ve siyasal kamu görevlilerine emeklilik tanıyan bir yasadır. Görülüyor- ki emeklilik hakkı kazandırmak bakımından gerek kamu görevlileri gerekse siyasal kamu görevlileri aynı niteliktedir. Aynı nitelikte olan bir zümre veya sınıfın herhangi bir kısmına haklı nedene dayanmayan bir ayrıcalık tanınması Anayasanın eşitlik ilkesi-ne ters düşmektedir. Daha önce belirtildiği gibi Emeklilik Yasası 9(3) maddesinde siyasal kamu görevlilerine tanıdığı hakkı diğer kamu görevlilerine tanımış değildir. Bu nedenle emeklilik hakkı bakımından aynı nitelikte olan kamu görevlileri ile siyasal -kamu görevlileri arasında bir ayrıcalık ve eşitsizlik ortaya çıkmıştır ve bu ayrıcalık veya eşitsizliğin herhangi bir haklı nedene dayandığı söylenemez. Bu nedenle Emeklilik Yasasının 9. maddesinin (3). fıkrası Anayasa'nın 7. maddesinde belirlenen eşitlik- ilkesine aykırıdır ve iptal edilmesi gerekir.

Davacı Yasanın 15. maddesinin tümünün Anayasa'nın 7. maddesine aykırı olduğunu iddia etmiştir. İlgili Yasanın 15. maddesi siyasal kamu görevlilerinin emekliye ayrılmalarına ilişkin kurallar koymaktadır. Bu- maddenin (1). fıkrasına göre fıkrada belirlenen siyasal kamu görevlilerinin emeklilik hakkı kazandıran hizmetlerinin bir aylık sürelerine üç ay eklenmesini, ancak bu şekilde eklenen sürenin on yıldan az, fakat on sekiz yıldan fazla olmamasını öngörmekted-ir. Emeklilik Yasasının 7. maddesinin (1). fıkrasına göre emeklilik hakkı kazandıran hizmetin hesaplanmasında hak sahibinin bu hizmet dolayısıyle maaş çektiği süre esas alınır. Buna karşılık siyasal kamu görevlilerinin emekliye ayrılmalarına ilişkin kura-llar koyan 15. madde bir hizmet ayına üç ay eklenmesini ve böyle eklenecek sürenin en az on, en çok on sekiz yıl olmasını öngörmektedir. Emeklilik hakkı bakımından aynı nitelikte olan siyasal kamu görevlileri ile kamu görevlileri arasında bir ayrıcalık ve- eşitsizlik olduğu ortadadır. Acaba bu ayrıcalık ve eşitsizlik haklı bir nedene dayanmakta mıdır? Davalı Emeklilik Yasası altında hak sahibi olanların hizmet sürelerine ekleme sadece siyasal kamu görevlilerine yapılmadığını, bazı kamu görevlilerine de sü-re eklemesi tanındığını ileri sürmüştür ve Yasanın 3(7)(b), 3(8)(c) ve 16(1) maddelerine atıfta bulunmuştur.

Yasanın 3(7)(b) maddesine göre hak sahiplerinin mücahitlik süresine eşit bir süre eklenmek sureti ile hesaplanan, 21 Aralık 1963 tarihi ile 1976 -Güvenlik Kuvvetlerinin Kuruluşu, Görev ve Yetkileri Yasasının yürürlüğe girdiği tarih arasında yapılan mücahitlik hizmeti emeklilik hakkı kazandıran hizmet sayılır. Yasanın işbu maddesi görüleceği gibi, tüm hak sahiplerine uygulanmaktadır. Bu madde tahti-nde mücahitlik yapan kamu görevlileri ile mücahitlik yapmayan kamu görevlileri arasında hizmet süresinin hesaplanması bakımından bir fark olduğu aşikârdır. Bu farkın haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı hususu bu davada konu yapılamaz çünkü davacı bu madd-enin iptali için herhangi bir istemde bulunmamıştır. Anayasa Mahkemesi sadece iptali istenen yasa kurallarını iptal edebileceğine göre bu davada mücahitlik yapan kamu görevlileri ile mücahitlik yapmayan kamu görevlileri arasında hizmet süresi bakımından d-oğan farkın haklı bir nedene dayanıp dayanmadığını dahi araştıramaz. Kaldı ki daha önce belirttiğimiz gibi farklılık siyasal kamu görevlileri ile kamu görevlileri arasında olmayıp mücahitlik yapan kamu görevlileri (siyasal kamu görevlileri de dahil) ile m-ücahitlik yapmayan kamu görevlileri (siyasal kamu görevlileri de dahil) arasında bir farktır. Halbuki dava konusu olan ve iptali istenen 15. maddedeki farklar siyasal kamu görevlileri ile kamu görevlileri arasında hizmet sürelerinin hesaplanması bakımında-n doğan farktır.

Yasanın 3(8)(c) maddesi ise Kıbrıs Ordusundan Güvenlik Kuvvetlerine intikal edenlerin, intikalden önce veya sonra yaptıkları güvenlik hizmetlerine ve 21 Aralık 1963'ten sonra Kıbrıs Türk Silâhlı Kuvvetlerinde mücahitliğe intisap eden ve -K.T.F.D. Güvenlik Kuvvetleri kuruluncaya kadar fiilen mücahitlik yapan mukaveleli mücahitler ve muvazzaf subay ve yedek subay mücahit komutanlarının mücahitlik hizmetlerine, her tamamlanmış on iki aylık hizmetlerine üç ay eklenmesini öngörmektedir. 3(8)(c-) maddesi tahtinde hizmetlerine ekleme yapılan kişilerin güvenlik veya mücahitlik hizmetlerinde bulunanlar olduğu görülmektedir. Bu gibilerin her tamamlanmış on iki aylık hizmetlerine üçer ay eklenir. Bu maddenin de Anayasa'ya aykırı olup olmadığı hususu- dava konusu değildir. Çünkü davacı iptal davasında bu madde hakkında herhangi bir istemde bulunmamıştır. Bu nedenle bu madde için de Anayasa Mahkemesi bu davada herhangi bir görüş izhar edemez. Belki de güvenlik hizmetleri ve mücahitlik hizmetleri yapa-n kişilere her tamamlanmış on iki ay için üç ay eklenmesi haklı bir nedene dayanmaktadır. Fakat bu hususta bu davada Mahkeme görüşlerini belirtemez.

Yasanın 16(1) maddesi ise emeklilik hakkı kazandıran en az yirmi beş hizmet yılına hak kazanan kadın, po-lis mensubu veya güvenlik görevlisi ve erkek hasta bakıcı hak sahipleri bu Yasanın herhangi bir kuralına göre emekliye ayrılırken emeklilik hakkı kazandıran hizmetlerine altmış ay eklenmesini öngörmektedir. Yasanın bu maddesi ise yirmi beş hizmet yılına h-ak kazanan kadın, polis mensubu, veya güvenlik görevlisi ve erkek hasta bakıcılara, diğer kamu görevlilerinden farklı bir hak tanımıştır. Bu maddede görülen farklılığın da Anayasaya aykırı olup olmadığı hususu görüşülemez çünkü davacı bu maddenin Anayasa'-ya aykırılık nedeni ile iptalini istememiştir. Bu hususta da bu davada Mahkeme görüş belirtemez.

Görülüyor ki siyasal kamu görevlilerine tanınan ek sürelerin hesaplanmasında bir ay hizmet edilse dahi, hizmet süresini on yıl gibi uzun bir hizmet süresi e-klenir. Bu durumda 15. madde uyarınca ek süre bakımından siyasal kamu görevlilerine tanınan imtiyaz Anayasa'nın 7. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi Anayasanın Başlangıç kısmında ve 1. maddede öngörülen hukuk devleti ve hukuk üstünl-üğü ilkelerine de aykırı olduğu aşikârdır. Siyasal kamu görevlilerinin Yasanın 15. maddesi tahtinde hizmet sürelerine eklenen ek sürelerin herhangi bir haklı nedene dayandırıldığı söylenemez. Türkiye Cumhuriyetinde 1971 yılında geçirilen 1425 sayılı Kanu-nun geçici 2. maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi, Temsilciler Meclisi üyeleri dışarıdan atanmış bakan, veya bu görevlerden ayrılıp da başka bir görev görmeden, bu Kanunun yayınlandığı tarihten önce emekliye ayrılmış bulunanların emeklilik aylık-larının intibak ve yükseltme işlemleri birinci dereceden emekli olanlardan bu derecenin 4. kademesi üzerinden, diğer derecelerden emekli olanlar ise bu derecelerin 5. kademesi başlangıç alınarak yapılmasını öngörmekte idi. Adıanılan geçici maddenin Anayas-a'ya aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenmişti. İptal istemi, kazanılmış hakkın derece ve kademe aylık esası bir yana bırakılmak sureti ile hak olarak kazanılmamış bulunan kademelere (1. dereceye yükselmiş olanlar için bu derecenin 4. kademesi, ötek-i derecelerde bulunanlar için bulundukları derecelerin 5. kademesi) dayanılmıştır. Anayasa Mahkemesi ise esas sayısı 1971/44, karar sayısı 1972/29, karar günü 6/6/1972 (A.K.D.10, sayfa 414) olan davada hak olarak kazanılmamış bulunan hizmetlerden emekliye- ayrılmanın haklı bir nedene dayanmayan bir fark olduğuna ve bu suretle geçici 2. maddede belirlenen kişilere bir imtiyaz tanındığına karar vererek geçici 2. maddenin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 12. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı bir durum yara-tıldığına karar vererek, söz konusu maddeyi iptal etmiştir. Bu hususta s.435'de şunları söylemiştir:
"Demokratik Hukuk Devleti ilkesini Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayan bir Devlet yapısı içinde Yasama Meclisleri üyelerinin "faikiyet ve imtiyaz" is-temeleri düşünülemez. Böyle bir isteğe dayanan hükmün Anayasa'nın 2. maddesindeki (Hukuk Devleti) ve 12. maddesindeki eşitlik ilkelerine aykırılığı açıktır.

Bu nedenlerle 1425 sayılı Kanunla 5434 sayılı Kanuna eklenen, Yasama Meclisleri üyelerinden ve d-ışarıdan atanmış bakanlardan emekli olanların ve bunların dul ve yetimlerinin emekli dul ve yetim aylıklarının kazanılmamış kademe aylıkları üzerinden intibak ve yükseltmeye tabi tutulacağına ilişkin geçici 2. madde hükmü, Anayasa'nın 2. maddesindeki Hukuk- Devleti ve 12. maddesindeki eşitlik ilkelerine aykırı olduğundan iptal olunmalıdır."


Davalı 15. maddenin (1). fıkrası ile (2). fıkrasında belirlenen siyasal kamu görevlilerinin, daha önce yürürlükte olan 5/1971 sayılı Emeklilik (Tadil) Yasası ile değiş-tirilen Fasıl 311, Emeklilik Yasasının 7B maddesi ve T.C. Kıbrıs Komitesince ittihaz olunan karar tahtinde emeklilik almağa hak kazandıklarını, emeklilik alma bakımından fiili hizmet sürelerine ek süre eklenmesine hak kazandıklarını, bu gibi kazanılmış hak-lara Anayasa'nın 131(3) maddesi ve hukuk devleti ve hukuk üstünlüğü ilkeleri uyarınca dokunulamayacağını, bu nedenle ek süre eklemek bakımından Yasanın 15. maddesinin (1) ve (2). fıkralarında belirlenen hükümlerin Anayasa'ya aykırı sayılamayacağını iddia e-tti. Fasıl 311, Emeklilik Yasasının 7B maddesinin (1). fıkrası sadece Cumhurbaşkan Muavinliği, Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi Meclis Başkanlığı, Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı, Bakanlık, Yürütme Kurulu Üyeliği görevlerinden birinde hizmet gören kişilere emek-lilik hakkı tanımıştır. Halbuki Yasanın 15. maddesinin (1). fıkrası Fasıl 311, Emeklilik Yasasının 7B(1) maddesinde belirlenen kişilere ilâveten birçok kişiye daha emeklilik hakkı tanımıştır. Örneğin Yürütme Kurulu Başkan Yardımcılığı, Yasama Meclisi Baş-kanlığı, Kurucu Meclis Başkanlığı, Federe Meclis Başkanlığı, Türk Cemaat Meclisi Başkan Vekilliği Türk Cemaat Meclisi Asbaşkanlığı, Yasama Meclisi Başkan Yardımcılığı, Kurucu Meclis İkinci Başkanlığı, Federe Meclis Başkan Yardımcılığı, Başbakanlık, Türk Ce-maat Meclisi İcra Heyeti Üyeliği. Fasıl 311, Emeklilik Yasasının 7B(1) maddesinde belirlenen kişilere emeklilik hakkı tanınmakla beraber, hizmet sürelerinin hesaplanmasında herhangi bir sürenin eklenmesi hakkı tanınmamıştır. Görülüyor ki 7B(1) maddesinde- belirlenen kişilerin ek süre bakımından Fasıl 311, Emeklilik Yasası altında kazanılmış hakları yoktur. Ancak T.C. Kıbrıs Komitesince ittihaz olunan ve 22 Şubat 1973 tarihinde K.T.Y. Yürütme Kurulu Başkanlığına iletilen karar uyarınca K.T. Yürütme Kurulun-da Başkan, Başkan Yardımcısı ve Üyesi sıfatı ile hizmet görenlerin hizmetten ayrılmaları halinde bu görevlerde geçen her hizmet yılı için emekliliklerine, toplam olarak on yılı geçmemek şartı ile, üç yıl eklenmesi öngörülmüştür. Davacı, T.C. Kıbrıs Komite-since ittihaz olunan kararın yürürlükte olmadığını iddia etti. K.T.F.D. Anayasası'nın Başlangıç kısmı, Devletin amacının insan hak ve özgürlüklerini, sosyal adalet, lâik ve sosyal hukuk devletini gerçekleştirmek olduğunu belirlemektedir. Anayasa'nın 1. m-addesi ise K.T.F. Devletinin demokrasi, sosyal adalet ve hukuk üstünlüğü ilkelerine dayanan lâik bir Cumhuriyet olduğunu belirtmektedir. Hukuk devleti ve hukuk üstünlüğü ilkelerinin gereklerinden birisi bireylerin kazanılmış haklarına herkesin saygı göste-rmesini sağlamaktır. Hukuk Devletinde yasa koyucu organ da dahil olmak üzere Devletin bütün organları üzerinde hukukun mutlak bir hakimiyeti haiz olması, yasa koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman Anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağl-ı tutması gerekir. Zira yasanın da üstünde ve yasa koyucunun bozamayacağı Anayasa ve temel hukuk prensipleri vardır ve yasa koyucu bunlardan uzaklaştığı takdirde meşru olmayan bir tasarrufta bulunmuş olur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinde Türkiye- Cumhuriyeti Anayasa'sını yorumlarken hukuk devleti ve hukuk üstünlüğü ilkelerine bağlı olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası uyarınca kazanılmış hakların saklı tutulduğu ve yasa koyucunun bu haklara dokunamayacağı hususunda verilmiş bir çok kararları vardır.- Bu hususta Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi esas no:1966/19, karar no: 1968/25, karar tarihi 18-19/6/1968 günlü kararda (A.K.D. 7, sayfa 18) sayfa 35'te şunları söylemiştir:
"Ancak Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen niteliklere sahip bir hukuk de-vletinde, mevcut kanunlara göre kazanılmış hakların sonradan çıkacak kanunlarla tanınması zorunluğu olduğu da şüphesizdir."


Aynı husustaki diğer kararlar için bak: Karar sayısı 1969/57 (A.K.D.8, sayfa 58 ve 60) ve 1970/8 (A.K.D.8, sayfa 205).

K.T.F.D.- Anayasası yürürlüğe girinceye kadar Kıbrıs Türk Yönetimi Temel Kurallarının tümü yürürlükte idi. Temel Kurallar Kıbrıs Türk Yönetiminin anayasal kuralları idi. Temel Kuralların 14. maddesine göre Türkiye'den sağlanan her türlü yardımlar, bu yardımların -verilmesi şartlarına uygun olarak kullanılır. Temel Kuralların 2. maddesine göre Türk bölgelerinde uyulması zorunlu kurallar Kıbrıs Türk Yönetimi Meclisi tarafından kararlaştırılır. Temel Kuralların 2. maddesinin varlığına rağmen, Temel Kuralların 14. ma-ddesi göz önünde tutularak Kıbrıs Türk Yönetiminin bütçeleri, Meclis tarafından geçirilmeyip, Türk Yönetimi Maliye Üyeliği tarafından hazırlanmakta idi. Maliye Üyeliği bütçeyi hazırlarken Temel Kuralların 14. maddesine uymakta idi. 1973 mali yılı bütçesi-ne bakıldığında giderlerin 10,500,000 KL. olduğu, gelirlerin ise mahalli gelir 633,345 KL. ve T.C. yardımından 9,866,655 KL. olduğu görülmektedir. 1974 bütçesine bakıldığında bütçenin giderleri ₤11,813,000 olduğu, gelirlerin ise mahalli gelirlerin ₤650,00-0 ve T.C. yardımlarının ₤11,813,000 olduğu görülmektedir. Görülüyor ki Türk Yönetiminin bütçelerinin gelirinin %95'i T.C. yardımlarından sağlanmakta idi. Dolayısıyle Temel Kurallarının 14. maddesine uyularak yardımların nasıl kullanılacağı hususu şart-lara bağlanabilirdi. Bu yardımların nasıl kullanılacağı hususundan biri de Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs Komitesinin Kıbrıs Türk Yönetimi Yürütme Kurulunda Başkan, Başkan Yardımcısı ve üye sıfatı ile hizmet görenlerin hizmetten ayrılmaları halinde bu görevle-rde geçen her hizmet yılı için on yılı aşmamak koşulu ile üç yılın eklenmesidir. Yukarıda belirtilenlerden görülüyor ki 22 Şubat 1973'de ve daha sonra Anayasa yürürlüğe girinceye kadar herhangi bir zamanda Kıbrıs Türk Yönetimi Yürütme Kurulunda Başkan, Ba-şkan Yardımcısı ve Üye sıfatı ile hizmet görenler, emeklilik almağa ve hizmet sürelerine kararda belirlenen eklemelerin yapılmasına hak kazanmışlardır. 22 Şubat 1973'de ve daha sonra Anayasa yürürlüğe girinceye kadar herhangi bir zamanda bu gibi hizmeti i-fa edenler için bu hak kazanılmış hak olmuştur. Nitekim 22 Şubat 1973'den hemen sonra Yürütme Kurulu T.C. Kıbrıs Komitesinin kararını benimsemiş ve uygulamıştır. K.T.F.D. Anayasası hukuk devleti ve hukuk üstünlüğü ilkelerini benimsemiş bir Anayasa olduğu-na ve kazanılmış hakları ortadan kaldıran hüküm içermediğine göre bu gibi kazanılmış haklara dokunulamaz ve bu gibi kazanılmış hakka sahip olanlar bu haklarını Anayasa yürürlüğe girdikten sonra da almağa hak kazanırlar. Dolayısıyle 22 Şubat 1973 tarihi il-e Anayasa'nın yürürlüğe girdiği 17/6/1975 tarihi arasındaki sürede herhangi bir zamanda Kıbrıs Türk Yönetimi Yürütme Kurulunda Başkan, Başkan Yardımcısı ve üye sıfatı ile hizmet görenler 22 Şubat 1973 tarihli T.C. Kıbrıs Komitesince ittihaz olunan kararda -belirlenen haklardan yararlanmağa devam ederler. Çünkü bu haklar kazanılmış haklardır ve bu kazanılmış haklar hiç bir yasa ile aleyhlerine değiştirilemez. Şurasını söylemek yerinde olur ki T.C. Kıbrıs Komitesince ittihaz olunan sözü geçen karar Anayasa g-eçinceye kadar yürürlükte olmakla beraber Anayasa geçtikten sonra yürürlükten kalkmıştır çünkü sözü geçen karar Anayasa'nın 7. maddesinde belirlenen eşitlik ilkesine aykırıdır.

Fasıl 311, Emeklilik Yasasının 7B(2)(a) ve (b) maddelerinde hizmet süreleri b-akımından o maddelerde belirlenen kamu görevlilerine verilen haklar Anayasa'nın 131(3) maddesi uyarınca saklı tutulmaktadır ve bu haklar hiç bir zaman bu gibi kamu görevlilerinin aleyhine değiştirilemez. Bu nedenle Anayasa yürürlüğe girdiği tarihte kamu g-örevinden Yürütme Kurulu Üyeliğine atanan kamu görevlilerinin Fasıl 311, Emeklilik Yasası'nın 7B(2)(a) ve (b) fıkralarında belirlenen kazanılmış haklarına dokunulamaz.

Yasanın 15. maddesinin (2). fıkrasında belirlenen kişilere, hizmet sürelerine her hizm-et ayına üç ay eklenmesini öngören hüküm, Yasanın 15(1) maddesi eleştirilirken söylenenler aynen bu maddeye de şamil olduğundan, Anayasa'nın 7. maddesinde belirlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi Anayasa'nın Başlangıç kısmına ve Anayasa'nın 1. maddes-inde belirlenen hukuk devleti ve hukuk üstünlüğü ilkelerine de aykırıdır. Ek süre bakımından Yasanın 15. maddesinin (1) ve (2). fıkrası için söylenenler Yasanın (3). fıkrasının (b) bendine de şamildir. Bu nedenle Yasanın 15(3)(b) hükmü de Anayasa'nın 7. -maddesinde belirlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi Anayasa'nın Başlangıç kısmına ve Anayasa'nın 1. maddesinde belirlenen hukuk devleti ve hukuk üstünlüğü ilkelerine de aykırıdır.

Yasanın 15. maddesinin (3)(a) fıkrası kamu görevinden milletvekilliğ-i, Temsilciler Meclisi Türk üyeliği, Türk Cemaat Meclisi üyeliği, Genel Komite üyeliği, Yasama Meclisi üyeliği, Kurucu Meclis üyeliği ve Federe Meclis üyeliği görevine geçmeyen milletvekillerine sadece bir defaya mahsus olmak üzere, emeklilik amaçları için- kabul edilen aylık ödeneklerinin sekizde birinin emeklilik hakkı kazandıran hizmet aylarına çarpılması sonucu ortaya çıkan sayıya eşit bir ikramiye verilmesini öngörmektedir. Davacı bu maddenin de Anayasa'nın 7. maddesinde belirlenen eşitlik ilkesine ayk-ırı olduğunu iddia ederek iptalini istemiştir. Yasanın 6. maddesine göre hak sahibi olan fakat emeklilik hakkı kazandıran en az on hizmet yılına hak kazanmayan kişi emekliye ayrılınca, Yasanın 5. maddesi uyarınca tercih hakkını kullanmadan hak kazandığı y-ıllık emeklilik maaşının beş katı tutarında bir ikramiyeye hak kazanır. Yasanın 5. maddesi emeklilik hakkı kazandıran en az on hizmet yılına hak kazanan kişilerin emekliye ayrılınca emeklilik amaçları için kabul edilen hizmetinin her tamamlanmış ayı için -emeklilik amaçları için kabul edilen yıllık ödeneklerinin beş yüz on dörtte biri oranında yıllık bir emeklilik maaşına (azaltılmamış emekli maaşı) hak kazanır. Ancak hak sahibi, böyle bir emeklilik maaşı yerine söz konusu emekli maaşının dörtte üçü oranın-da bir emeklilik maaşı (azaltılmış emekli maaşı) ile, emeklilik maaşında bu şekilde yapılan azaltma tutarının on iki buçuk katına eşit bir ikramiye almayı tercih edebilir. Yasanın 6. maddesi uyarınca kamu görevlilerine verilen ikramiye Yasasının 15. madde-sinin (3)(a) fıkrası uyarınca milletvekillerine verilen ikramiyeden farklıdır. Örneğin ayda 280 KL. maaş alan bir kamu görevlisi ve milletvekilinin sırası ile Yasanın 6. maddesi ve 15(3)(a) maddesi uyarınca alacakları ikramiye şöyledir:
Kamu görevlisi: 33-60x60/514=392 KL, 392x5=1960 KL.
Milletvekili: 280/8=35 KL, 35x60=2100 KL. Görülüyor ki Yasanın 6. maddesi tahtinde ikramiyeye hak kazanan bir kamu görevlisinin 5 sene hizmet için alacağı ikramiyenin miktarı 1960 KL'dır, aynı maaş ve aynı hizmet süresi i-çin bir milletvekilinin alacağı ikramiye ise 2100 KL'dır. Görülüyor ki 5 sene bir müddet için aradaki fark 140 KL'dır. Bu farkın Anayasa'nın 7. maddesince belirlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve haklı bir nedene dayanmadığı kanısındayız. Bu nedenle- Yasanın 15(3)(a) maddesinde belirlenen ikramiye hakkı Anayasa'nın 7. maddesine aykırıdır.

Yasanın 15(4) maddesi bir hak sahibinin siyasal kamu görevlerinden herhangi birinde veya birden çoğunda değişik zamanlarda bulunsa bile hizmetinin bir bütün olar-ak ele alınmasını öngörmektedir. Buna ilâveten hizmet ekleme işleminin de bütünleşmiş hizmet üzerinden yapılmasını öngörmektedir. Görüleceği gibi 15(4) maddesi iki hüküm içermektedir. Bunlardan birinci hüküm olan değişik zamanlardaki hizmetin bir bütün -olarak ele alması Anayasa'nın eşitlik ilkesi veya başka herhangi bir kuralına aykırı değildir. Ancak ikinci hükmün içerdiği hizmet eleme işleminin Yasanın 15(1), (2), (3). fıkralarında belirlenen bir aylık süreyle, eklenen süre on yıldan az fakat on sekiz- yıldan fazla olmamak koşulu ile, 3 ay eklemeyi kastettiğinden ve bu süre ekleme daha önce belirttiğimiz gibi Anayasa'ya aykırı olduğundan 15(4) maddesinin son hükmü, yani "ve hizmet ekleme işlemi de bu bütünleştirilmiş hizmet üzerinden yapılır" kısmı, ana-yasa'nın 7. maddesinde belirlenen eşitlik ilkesine aykırıdır.

SONUÇ:
1.26/1977 sayılı Emeklilik Yasasının 3(9) ve 8(1)(g) maddeleri Anayasa'nın 7, 93, 66, 131 veya başka herhangi bir maddesine aykırı olmadığına ve istemin reddine oybirliği ile karar ve-rilir.
2.26/1977 sayılı Emeklilik Yasasının 9(3), 15(1), (2), (3)(a)(b) maddelerinin Anayasa'nın 7. maddesine aykırı olduğuna, bu nedenle söz konusu maddelerin iptaline, oybirliği ile karar verilir.
3.(i) 26/1977 sayılı Emeklilik Yasasının 15(4) maddesi-nin ilk hükmü yani "Bu maddenin yukarıdaki fıkraları kapsamına giren hak sahibi bir siyasal kamu görevlisi, siyasal kamu görevlerinden herhangi birinde veya birden çoğunda değişik zamanlarda bulunsa bile, hizmeti bir bütün o-larak ele alınır" kısmı Anayasa'nın 7. maddesine veya başka herhangi bir maddesine aykırı olmadığından istemin reddedilmesine oybirliği ile karar verilir.
(ii)26/1977 sayılı Emeklilik Yasasının 15(4) maddesinin hük-mü yani "ve hizmet ekleme işlemi de, bu bütünleştirilmiş hizmet üzerinden yapılır" kısmı Anayasa'nın 7. maddesine aykırı olduğuna, bu nedenle söz konusu hükmü içeren kısmının iptaline oybirliği ile karar verilir.



(M. Necati Münir Ertekün) (Ülfet Emin)-
Başkan Yargıç




(Ahmed İzzet)(Şakir Sıdkı İlkay) (Salih S. Dayıoğlu)
Yargıç Yargıç Yargıç


23 Aralık, 1977.













-


38



-


Full & Egal Universal Law Academy