Anayasa Mahkemesi Numara 6/2014 Dava No 5/2015 Karar Tarihi 25.06.2015
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 6/2014 Dava No 5/2015 Karar Tarihi 25.06.2015
Numara: 6/2014
Dava No: 5/2015
Taraflar: Seyhan Egemen ile Hanife Mine Egemen n/d Hanife Mine Küçükabak arasında
Konu: Anayasaya havale - Anayasaya aykırılık - 1/98 sayılı Aile Yasasının 24(8) madesinin, Anayasanın 1, 7, 17 ve 35 maddelerine aykırı olup olmadığı tartışması - İlgili yasanın 24/8) maddesinin Anayasanın 17 ve 35. maddelerine aykır olmadığına oy birliği ile ve ilgili yasa maddesinin Anayasanın 1. maddesine aykırı olduğuna oy çokluğu ile karar verilmesi - Madde 24(8) Eşler sürekli 3 yıl süre ile ayrı olarak yaşamışlarsa eşlerden herhangi birinin boşanma davası açabilmesi - Tazminat - Kabahatli tarafın kabahatsiz tarafa tazminar ödemesi.
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 25.06.2015

-D. 5/2015 Anayasa Mahkemesi: 6/2014
(Lefkoşa Aile Dava No: 5/2011)



ANAYASA MAHKEMESİ OLARAK OTURUM YAPAN
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.


Mahkeme Heyeti: Şafak Öneri, Başkan, Narin F. Şefik, Hüseyin
Besimoğlu, Ahmet Kalkan, M-ehmet Türker.

Anayasanın 148. maddesi hakkında.


Lefkoşa Aile Mahkemesi tarafından 5/2011 No.lu Aile davasında (Davacı: Seyhan Egemen, Lefkoşa ile Davalı: Hanife Mine Egemen n/d Hanife -Mine Küçükabak, Gönyeli - Lefkoşa arasında) sunulan konu.

Havale Eden Davalı namına: Avukat Ali Fevzi Yeşilada
Davacı namına: Avukat Hasan Balman adına Avukat Nil Dimililer
Amicus Curiae namına: Savcı Meryem Beşoğlu.


-----------

K A R A R

KO-NU:

1/1998 sayılı Aile Yasası'nın 24(8) maddesinin, Anayasa'nın 1, 7, 17 ve 35. maddelerine aykırı olup olmadığı.

Narin F. Şefik: Davacı tarafından, Davalı aleyhine, 1/1998 sayılı Aile Yasası altında Lefkoşa Aile Mahkemesinde ikame edilen boşanma davası-nın dinlenmesine başlanmadan önce Davalı, Anayasa'nın 148. maddesi altında 1/1998 sayılı Yasanın 24. maddesinin 8. fıkrasında düzenlenen ve 3 seneyi aşkın bir süre ayrı yaşanmış bulunması halinde, kusur aranmaksızın, boşanma talep etme hakkı verilmesinin A-nayasa'nın 1, 7, 17 ve 35. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek, bu hususun incelenmek üzere Anayasa Mahkemesine havale edilmesini talep etmiştir.

Aile Mahkemesi, 12.3.2014 tarihli kararı ile, konunun:

A. 1/1998 sayılı Aile (Evlenme ve Boşanma) Ya-sası'nın 24. maddesinin 8. fıkrasının KKTC Anayasası'nın 1, 7, 17 ve 35. maddelerine aykırı olup olmadığının karara bağlanabilmesi amacı ile Yüksek Mahkeme olarak Anayasa Mahkemesine sunulmasına ve

B. Anayasa Mahkemesi tarafından bir karar verilinceye ka-dar davanın durdurulmasına karar vermiştir.


İLGİLİ YASA METNİ

"(24). Boşanma sebepleri şunlardır:

(1) Diğer taraf zina yapmışsa;
Ancak, mahkeme boşanma davası açan tarafın zinaya rıza gösterdiğine veya zinadan sonra onu bağışladığına inanı-rsa boşanma kararı verilmez.
(2) Diğer taraf boşanma davasını açan tarafın hayatına
kastetmiş, kötü muamelede bulunmuş veya fiziksel olarak
acı çekmesine neden olacak şekilde darbetmişse;
(3) Diğer taraf, mahkemenin inancına göre, boşan-ma davası
açan taraf için birlikte yaşamı olanaksız veya çekilmez
hale koyan cinayet veya yüz kızartıcı bir suç işlemişse
veya onursuz bir hal ve harekette bulunmuşsa;
(4) Diğer taraf haklı bir neden olmaksızın boşanma davası
- açan tarafı bir yılı aşkın bir süre terketmişse;
Ancak taraflardan biri, bir yıllık süre dolmadan da
saptanacak bir süre içerisinde öteki tarafın aile
ocağına çağrılması amacıyla mahkemeye başvurabilir.
Diğer tarafın çağrıya uymaması halin-de istemde bulunan
taraf mahkemenin saptadığı sürenin bitiminden
başlayarak herhangi bir zaman boşanma davası açabilir.
Ancak terk süresi üç ayı geçmedikçe ve hala devam
etmedikçe, bu fıkra uyarınca boşanmaya hükmedilemez.
(5) Diğer taraf akı-l hastalığına yakalanmış veya akli
dengesi boşanma davası açan taraf için birlikte yaşamı
olanaksız veya çekilmez bir hale getirmişse veya o
tarafın veya çocuklarının esenliği için bir tehlike
yaratıyorsa ve Mahkeme yukarıda belirtilen -akıl
hastalığının veya akli dengesizliğin iyileşmesinin
olanaksız olduğuna veya üç yıldan az olmayan bir süre
devam edeceğine bilirkişi raporuyla kanaat getirmişse;
(6) Taraflar arasındaki ailevi ilişkiler birlikte yaşamı
olanaksız veya- çekilmez bir hale koyacak kadar önemli
surette gerginleşmişse;
Ancak böyle bir gerginlik bütünüyle bir tarafın
hatasına yüklenebilecek nedenler içeriyorsa, boşanma
davasını yalnız diğer taraf açabilir.
(7) Evliliğe taraf kişilerden birin-in yukarıdaki boşanma
sebeplerinden birine veya birkaçına istinaden açmış
olduğu bir boşanma davasının mahkemece reddedilmesi
tarihinden başlayarak iki yıl süre ile devamlı olarak
birbirlerinden ayrı yaşamışlarsa;
Bu- durumda taraflardan herhangi birisi, kusurlu olup
olmadığına bakılmaksızın, iki yıl sürekli olarak
birbirlerinden ayrı yaşadıkları sebebine dayanarak diğer
taraf aleyhine bir boşanma davası açarak boşanma talep
edebilir.
- (8) Boşanma davasının açıldığı tarihte, taraflar sürekli bir
biçimde üç yıl ayrı olarak yaşamışlarsa;
Bu durumda taraflardan herhangi birisi, kusurlu olup
olmadığına bakılmaksızın üç yıl süre ile birbirlerinden
ayrı yaşadık-ları sebebine dayanarak diğer taraf aleyhine
boşanma davası açabilir.
(9) Evlilikleri en az bir yıl sürmek koşuluyla karı ile koca
birlikte başvurmuşsa veya bir taraf öteki tarafın
davasını kabul etmişse;
Bu durumda evlilik bir-liği temelinden sarsılmış
sayılır.Boşanma kararı verilebilmesi için yargıcın
bizzat tarafları dinleyerek iradelerin serbestçe
açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali
sonuçları ile çocukların durumu konusunda tarafl-arca
kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması
şarttır.Yargıç,tarafların ve çocukların menfaatlerini
dikkate alarak bu antlaşmada gerekli gördüğü
düzenlemeleri yapabilir.Bu değişikliklerin taraflarca da
kabulü- halinde boşanmaya hükümolunur."


İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ

Madde 1
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan laik bir Cumhuriyettir.


Madde 7
(1)Yasalar Anayasaya aykırı olamaz.
(2)Anaya-sa kuralları, yasama, yürütme ve yargı organlarını, Devlet yönetimi makamlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.

Madde 17
(1)Kimse, bu Anayasa ile veya bu Anayasa gereğince kendisine gösterilen mahkemeye başvurmak hakkından yoksun bırakılama-z. Her ne ad altında olursa olsun adli komisyonlar veya istisnai mahkemeler oluşturulması yasaktır.
(2)Herkes, yurttaş hak ve yükümlülüklerinin veya kendisine karşı yapılan bir suçlamanın karara bağlanmasında, yasa ile kurulan bağımsız, tarafsız ve yetkil-i bir mahkeme tarafından, makul bir süre içinde adil ve açık bir surette davanın dinlenmesi hakkına sahiptir. Karar gerekçeye dayanır ve açık bir oturumda okunur.
(3)Ulusal güvenlik, anayasal düzen, kamu düzeni, kamu güvenliği veya genel ahlak yararına ol-duğu veya küçüklerin çıkarları veya tarafların özel hayatlarının korunması için gerekli olduğu ve yayının, adaletin sağlanması için mahkemece zararlı görüldüğü özel durumlarda, mahkeme duruşmanın kısmen veya tamamen kapalı yapılmasına karar verebilir.
(4)H-erkes:
(a)Mahkeme önüne çıkarılması nedenlerinin kendisine bildirilmesi;
(b)Davasını mahkemeye sunmak ve bunu hazırlamak için gerekli zamana sahip olmak;
(c)Delillerini göstermek veya göstertmek veya tanıkların yasaya uygun olarak doğrudan doğruya sorguya -çekilmesini istemek;
(ç)Kendisinin veya yakınlarının seçtiği bir hukukçu tutmak ve adaletin sağlanması için gerekli görülüyorsa, yasanın gösterdiği şekilde kendisine parasız bir hukukçu atanması;
(d)Mahkemede kullanılan dili anlayamadığı veya konuşamadığı -takdirde, bir tercümanın yardımından parasız yararlanmak,
hakkına sahiptir.


Madde 35
(1)Aile toplumun temelidir. Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri ailenin, ananın ve çocuğun korunması için gerekli önlemleri alır ve örgütleri kurar.
(2)Evlenme çağında-ki bir kadın ile bir erkeğin, evlenip aile yuvası kurma hak ve yükümlülükleri yasa ile düzenlenir.

DAVA İLE İLGİLİ OLGULAR

Davacı ile Davalı 23.7.1977'de evlendiler.Davacı, Davalı aleyhine, 6.1.2011 tarihinde 5/2011 sayılı davayı Aile Mahkemesinde- ikame etti.Davacı, sair şeyler yanında, Davalı aleyhine, 3 başlık altında boşanma hükmü verilmesini talep etti. Öncelikli talebi "tarafların davanın ikame edildiği tarihte sürekli bir biçimde 3 yılı aşkın süre ayrı yaşamalarından" dolayı boşanma hükmü ve-rilmesi, alternatif olarak davada tafsilatı sıralanan Davalının kusur ve kabahatlerinden dolayı taraflar arasında ailevi ilişkilerin birlikte yaşamı olanaksız ve/veya çekilmez hale koyacak kadar önemli surette gerginleştiğinden dolayı boşanma hükmü verilme-si ve yine alternatif olarak Davalının kusur ve kabahatlerinden kaynaklanan şiddetli geçimsizlikten dolayı ve/veya Davacı ve Davalı arasında karakter ve mizaç ayrılığı nedeni ile meydana gelen şiddetli geçimsizlikten dolayı boşanma hükmü verilmesini talep -etmiştir.

Davalı tarafından dosyalanan Müdafaa Takririnde, Davalı, Davacının ileri sürdüğü kusur ve kabahatler iddialarını reddederek, bunları boşanma sebebi yaratmak için icat ettiğini ileri sürmüş ve aile birliğini yaşatmak ve sürdürmek arzu ve iradesi-nde olduğunu ifade etmiştir. Davalı, Davacının mizaç ve karakter ayrılığı tafsilatı başlığı altında ileri sürdüğü iddialarını ve Davacının 3 yılı aşkın süre ayrı yaşadıkları dahil tüm iddialarını reddederek, Davacının davasının reddedilmesini talep etmişti-r.

Davacı lehine boşanma hükmüne karar verilmesi ihtimaline karşı, Davalı mukabil talep dosyalayarak, mukabil dava altında tazminat, mal paylaşımı başlığı altında ise evlilik birliği süresince edinilen malların 2/3'ünün Davalıya verilmesini talep etm-iştir.
Davanın dinlenme aşamasına geldiği gün Davalı konunun Anayasa Mahkemesine havale edilmesini talep etmiştir.

Anayasa Mahkemesi, 24.6.2014 tarihinde, davaya Başsavcılığın Amicus Curiae olarak eklenmesine emir vermiştir.

DAVALININ İDDİALARI

Ail-e Yasası'nın 24(8) maddesi altında sürekli olarak 3 yıl fiilen ayrı yaşayan karı ve kocaya, kusurlu taraf olsa dahi, boşanma talebi ile mahkemeye başvurma hakkı tanınmasının, kimse kendi kusuruna dayanarak bir hak talep edememesi gerektiğinden, Anayasa'da -yer alan hukukun üstünlüğü ilkesine; Davalı konumundaki eşe madde 24(8) altında herhangi bir müdafaa hakkı tanınmadığı ve 3 yıl sürekli ayrı yaşanması halinde boşanmanın otomatik olabileceğini öngören bu maddenin Anayasa'nın 17. maddesinde yer alan hak ara-ma özgürlüğü ilkesine; madde 24(8)'in, evlilik birliğini ortadan kaldırma niyeti olan bir şahsa aile birliğini rahatlıkla ortadan kaldırma imkanı verdiğinden dolayı, aile kurumunun korunmasını öngören Anayasa'nın 35. maddesine aykırı olduğu Davalı tarafınd-an ileri sürülmektedir.

DAVACININ İDDİALARI

3 yıl süre geçmesine rağmen biraraya gelemeyen eşlerin evlilik birliğini sürdürememeleri durumunda aile birliğinin korunması yönünde kişisel ve toplumsal bir zarardan bahsedilemeyeceğinden, 1/1998 Aile Yasas-ı'nın 24 (8) maddesinin ailenin korunması gerektiğini ihtiva eden Anayasa'nın 35. maddesine aykırılığı bulunmadığını, Anayasa'nın 17. maddesinin öngördüğünün mahkemeye müracaat hakkı olduğunu, bu maddenin müdafaa hakkını içermediğini ve 1/98 Aile Yasası ma-dde 24 (8) altında bir davalının mahkemeye gelip söylemek istediklerini söyleme konusunda herhangi bir kısıtlama bulunmadığından, 17. maddeye aykırılık bulunmadığını; Aile Yasası madde 24(8) altında 3 yıl ayrı yaşayan kusurlu eşe boşanma talep eden bir dav-a açma hakkı verilmiş olmasına rağmen, yine 24. maddenin diğer fıkraları altında, karşı tarafın mukabil dava ile başka bir sebebe dayanarak dava açabileceğinden ve haklarını mukabil dava altında talep edip temin edebileceğinden, Anayasa'nın 1. maddesinde y-er alan hukukun üstünlüğü ilkesine de bir aykırılık bulunmadığını ileri sürmüştür.

AMİCUS CURİAE'NİN İDDİALARI

Amicus Curiae, 1/1998 Aile Yasası altında, aleyhine madde 24(8) altında dava ikame edilen bir tarafın mukabil dava olarak başka bir sebebe day-alı boşanma talebinde bulunabileceğinden ve mahkemeye söylemek istediklerini söyleyebileceğinden ve kendini müdafaa edebileceğinden dolayı Anayasa'nın 17. maddesine aykırılık olmadığını, 24(8) altında boşanma emri verilse de bunun kusursuz tarafın tazminat- için lehine karar çıkmasına bir engel bulunmadığından, hukukun üstünlüğü ilkesine de aykırılık bulunmadığını; Anayasa'nın 35. maddesinde öngörülen ailenin korunması başlığı altında, aile içi şiddet veya çocuk istismarı ile ilgili konularda yasaların çıkar-ılmasının öngörüldüğünü, bu nedenle 35. maddeye aykırılığın söz konusu olmadığını ifade etmiştir.

İNCELEME

1/1998 sayılı Aile Yasası'nın 24. maddesi, mevzuatımızda yer alan boşanma sebeplerini sıralamaktadır. 7. fıkrada, 1'den 6'ya kadar sıralanan fık-ralarda yer alan sebeplerden birine istinaden boşanma davası mahkeme tarafından reddedildiği takdirde, ret tarihinden sonra iki yıl süre ile eşler devamlı olarak ayrı yaşamışlarsa, taraflardan herhangi birisi, kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın, iki yıl- sürekli birbirlerinden ayrı yaşadıkları sebebine dayanarak, boşanma davası açabilir ve boşanma talep edebilir.

Havale konusu yapılan kural ise 8. fıkradır. Bu fıkraya göre; taraflar boşanma davasının açıldığı tarihe kadar, sürekli olarak 3 yıl ayrı yaşa-mışlarsa, taraflardan herhangi birisi, kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın, 3 yıl sürekli birbirinden ayrı yaşadıkları sebebine dayanarak boşanma davası açabilmektedir. 8. fıkrada, daha önce davalaşma olması şartı yoktur.

Kısacası kusurlu olan bir eş, -3 yıl sürekli kusursuz eşten ayrı yaşadığı takdirde, kusursuz eş aleyhine boşanma davası açabilir ve kusursuz eşin bu boşanma sebebine karşı müdafaası, sadece 3 yıl süre ile devamlı surette ayrı yaşamadıkları ile sınırlı olur. Kusurlu eşin kusurları, bu da-va sebebine müdafaa olarak ileri sürülemez. Kusursuz eşin mukabil dava altında, başka bir başlık altında boşanma talep etmesine ve eşin kusurlarına dayanarak boşanma talep etmesine engel bulunmamakla birlikte, boşanma talep etmek istemeyen kusursuz eşin, -yukarıda ifade edilen sınırlı müdafaası dışında yapabileceği bir şey yoktur.

Yani madde 24(8) altında, 3 yıl sürekli ayrı yaşanmışsa, kusursuz eşin boşanma davasına herhangi bir müdafaası yoktur.

Diğer taraftan boşanma kararı verildiği zaman, tazminat -ile ilgili madde 30'a bakıldığında, zaman, tazminatın "kabahatli tarafın kabahatsiz tarafa" tazminat ödemesini düzenlediği görülür. Madde 24(8) altında boşanmaya hükmedildiği takdirde, kabahatsiz tarafa tazminat hükmedilemeyeceği açıktır (Yargıtay/Aile 3/2-006 (D.1/2008)) (Yargıtay/Aile 6/2008 (D.3/2011)).
Bu hukuki durum ışığında, Davacının iddialarının değerlendirilmesi gerekir.

Anayasa'nın 35. maddesi

Anayasa'nın 35. maddesinde ailenin, ananın ve çocuğun korunması için devletin gerekli önlemleri alm-ası gerektiği vurgulanır.

Bu maddeden çıkarılacak anlam, ailenin korunması için gereken önlemlerin alınması gerektiğidir. Aile, karı-koca ve çocuklardan oluşan birimdir. Ailenin korunması, ailenin içerisinde yer alan bireylerin haklarının korunmasını da -içerir. Bu nedenle, evliliklerin kurulmasını kolaylaştırmak için mevzuat, hayatın birlikte devam etmesi mümkün olmadığı takdirde boşanmayı düzenleyen mevzuat, aile içi şiddet, aile içi cinsel istismarı engelleyici mevzuat ve miras kuralları, aile birliğini-n korunması için gereken önlemlerin bazılarıdır.

Ailenin korunması, bir nikah akdi ile kurulan bir ailenin hiçbir şekilde bozulmaması şeklinde yorumlanamaz. Fiilen biten bir evlilikteki birlikteliğin zorla devam ettirilmesi veya eşlerin boşanma hakların-ın kısıtlanması o ailenin korunduğu sonucunu getirmez. Bilakis, aile bireylerinin böyle bir birliktelikten zarar görmeleri söz konusu olabilir.

1/1998 Aile Yasası madde 24'ü içeren ve boşanma koşullarını düzenleyen bir mevzuat olarak ailenin korunması -bakımından elzemdir. Yasa koyucunun takdiri ile geçirilen böyle bir mevzuat ile boşanma koşulları belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi bu koşulların yerindelik denetimini yapmaz. Yasa koyucunun takdiri ile geçirilen boşanma ile ilgili bir mevzuatın mevcut olm-ası, getirilen mevzuat ile Anayasa'da yer alan haklara dokunulmadığı takdirde, 35. madde açısından Anayasa'ya aykırılık bulunduğu kabul edilemez.

Anayasa'nın 35. maddesi açısından, boşanma koşullarını düzenleyen bir mevzuatın bulunması, ailenin korunması- kapsamında olumlu bir adım olarak kabul edilmelidir.

1/1998 sayılı Aile Yasası'nın 24(7) maddesi, Anayasa'nın 35. maddesine aykırı değildir.

Anayasa'nın 17. maddesi

Anayasa'nın 17. maddesinin başlığı "hak arama özgürlüğü ve yasal yargı yolu"dur. 1. f-ıkra kimsenin mahkemeye başvurma hakkından yoksun bırakılamayacağını, 2. fıkra bağımsız, tarafsız ve yetkili bir mahkeme tarafından makul bir süre içerisinde, adil bir şekilde ve açık surette dava dinletme hakkı bulunduğunu, 3. fıkra gerektiği takdirde kap-alı oturum yapılabileceğini, 4. fıkra bir kişiye aleyhindeki davanın bildirilmesi, davasını mahkemeye sunması ve hazırlanması için zaman verilmesi gerektiğini öngörmekte; delillerini ve tanıklarını kullanabilmesi, avukat tarafından temsil edilmesi ve Türk-çe bilmediği takdirde tercüman hızmetinden faydalandırılması haklarını içermektedir.

2. fıkrada yer alan adil yargılama hakkı, müdafaa hakkını da içerir.

1/1998 sayılı Aile Yasası'nın 24(8) maddesi, davalı konumundaki eşin müdafaa hakkını elinden almam-aktadır. Yasa müdafaa hakkını sadece kısıtlamıştır. Madde 24(8) altında ikame edilen bir davada davalı konumundaki eşin müdafaa hakkı vardır. davalı eş, davacı ile ayrı yaşamadıklarını, ayrı yaşanan sürenin devamlı olmadığını veya devamlı ayrı yaşanan süre-nin 3 yılı doldurmadığını ileri sürebilir.

Bu durumda, 1/1998 sayılı Aile Yasası'nın 24(8) maddesinin müdafaa hakkına yer bırakılmadığı nedeniyle, Anayasa'nın 17. maddesine aykırı olduğu iddiası reddedilir.

Anayasa'nın 1. maddesi

Kusurlu olan eşe- kusursuz olan eş aleyhine Yasanın 24(8) maddesi altında boşanma talep etme ve bu fıkranın koşullarının kusurlu eş tarafından tatmin edilmesi halinde, otomatik olarak, tarafların kusurları ile ilgili savunma hakkı tanımadan boşanma elde etme hakkının veril-mesinin, Anayasa'nın 1. maddede yer alan hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

Hukukun üstünlüğünü öngören bir devlet, "hukuk devleti" olarak tanımlanır. Hukukun üstünlüğünü kabul eden hukuk devletinde hukukun hakim olması ve yasa- koyucunun Anayasa yanında temel hukuk ilkelerine de bağlı kalması gerekir. Ayrıca, hukukun üstünlüğü ilkesinin unsurları arasında, yasaların kamu yararına dayanması gerekliliği vardır. Bir yasanın kamu düzeninin kurulması veya korunması için hazırlanmış o-lması ve bunun için gerekli olması halinde hukukun üstünlüğü ilkesine aykırılıktan söz edilemez. Özel çıkarlar veya yalnızca belirli kişilerin yararına olacak yasalar hukukun üstünlüğü ilkesine uygun kabul edilemez (Anayasa Mahkemesi 13/1983 D.7/1984).

T-emel hukuk ilkelerinin ne olduğu konusunda, Bülent Tanör ve Necmi Yüzbaşıoğlu, 1982 Anayasası'na Göre Türk Anayasa Hukuku 7. bası sayfa 92'de şu görüşe yer vermişlerdir:

"Hukuk devleti bağlamında Anayasa Mahkemesinin
önemli bir rolü de, hukukun genel i-lkeleri adı
verilen değerler kümesine seçkin bir yer vermiş
olmasıdır. Bu konudaki çığır açıcı kararında
mahkeme şöyle diyordu: "Hukuk devletini, Anayasanın
açık hükümlerinden önce, hukukun bilinen ve tüm
uygar ülkelerinin benim-seyip uyduğu ilkelere uygun
olması gerekir". Mahkemenin 1982 Anayasası
döneminde de sürdürdüğü bu tutum ışığında
vermiş olduğu kararlarda dayandığı hukukun
genel ilkelerinden bazıları şunlardır: İyi
niyet, ahde vefa, kazanılm-ış haklara saygı,
kanunların geriye yürümezliği, kesin hükme
saygı, devlete (ve kanunlarına) güven, özel
kural genel kural çatışmasında özel kuralın
uygulanması, yeni kurallara aykırı eski kural-
ların kendiliğinden geçersiz -hale gelmesi,
devletler hukukunun iç hukuka üstünlüğü."


T.C. Anayasa Mahkemesi, K1986/11 E 1985/31'de ise, hukuk devleti ile ilgili şu görüşü vermiştir:

"Hukuk devletinin, Anayasası'nın açık hükümlerinden
önce hukukun bilinen ve tüm uygar -ülkelerin benim-
seyip uyduğu ilkelere uygun olması gerekir... Hukuk
devleti, her eylem ve işlemi hukuka uygun, insan
haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri
koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk
düzeni kuru-p bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya
aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm
devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun
üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı
denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa-
koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve
Anayasa bulunduğu bilincinden uzaklaştığında
geçersiz kalacağını bilen devlettir."


1/1998 Aile Yasası'nın 24(8) maddesi altında, 3 yıl sürekli ayrı yaşayan eşlerin her ikisine de boşa-nma hakkı verilmektedir. Kusurlu veya daha kusurlu eşe de bu hak verilmektedir. Dolayısıyla bu fıkra, kusurlu bir eşe, kendi kusuruna dayanarak, evlilik birliğini sonlandırma hakkını vermektedir.

Bir kişinin, kendi kusurundan bir menfaat sağlayamaması g-erekir. Bir kişinin bir hatası kendisine, kusursuz veya daha az kusurlu tarafa dava ikame etme hakkı vermemelidir. Latince
- ex turpi causa non oritur actio - olarak belirlenen bu common law maximi, evrensel bir hukuk ilkesidir. Bu ilkeye aykırılık, hukuk- devleti ilkesine ve dolayısıyla Anayasa'nın 1. maddesine aykırılık oluşturur.

Boşanmak isteyen bir eş, madde 24 altında, başka bir fıkrada yer alan farklı bir başlık altında boşanma hükmü elde etmekte başarılı olamayacak ise aile birliğinden ayrılarak, -3 yıl ayrı yaşadığını kanıtladığı takdirde, madde 24(8) altında otomatik boşanma hakkı temin etmiş olacaktır.

Üstelik bunu yaparken, kusursuz eşin başka başlık altında boşanma talebi olmaması halinde, aleyhine tazminat hükmedilemeden boşanacaktır. Altern-atif olarak, kusursuz eşi, 24. maddenin başka bir fıkrası altında, mukabil talep kapsamında boşanma talep etmeye zorlayacaktır.

Bu nedenle, 1/1998 sayılı Aile Yasası'nın 24 (8) maddesi KKTC Anayasası'nın 1. maddesine aykırıdır.

Anayasa'nın 7. maddes-inin incelenmesine gerek kalmamıştır.

Ahmet Kalkan:Sayın Yargıç Narin F. Şefik'in kararını daha önce okuma fırsatı buldum. Havaleye konu 1/1998 sayılı Aile (Evlenme ve Boşanma) Yasası'nın 24. maddesinin 8. fıkrasının Anayasa'nın 17. ve 35. maddelerine a-ykırı olmadığına ilişkin vardığı sonuçla hemfikir olmakla beraber, konu maddenin Anayasa'nın 1. maddesine aykırı olduğu görüşüne katılmıyorum.

Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup gü-çlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir. Bu nedenle hukuk devletinin gereği, kanunl-arın kamu yararı amacını gerçekleştirmek üzere çıkarılmasıdır. Kamu yararı, gerek öğretide gerekse içtihatlarda, bireysel, özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yararı ifade etmektedir. Kanunun amaç ögesi bakımından Anayasa'ya uygun sayılab-ilmesi için, kanunun çıkarılmasında kamu yararı dışında bir amacın gözetilmemiş olması gerekir. Kanun koyucunun kamu yararı amacıyla hareket edip etmediği ilgili yasama belgeleri incelenerek belirlenebileceği gibi, kuralın objektif anlamına bakılarak tespi-t edilebilir (Bkz.T.C Anayasa Mahkemesinin E. 2015/34, K.2015/48 tarih 13.5.2015 sayılı kararı).

Kanun koyucunun bir düzenleme yaparken bazı ayırımlarda bulunması halinde, bunun haklı nedene dayanması gerekmektedir. Ancak Anayasa Mahkemesi, yasa koyucunun- haklı gördüğü nedenin gerçekten de "haklı" olup olmadığını araştırmaktan çekinmelidir. Kanun koyucunun dayandığı nedenin gerçekten haklı olup olmadığının değerlendirilmesi bir siyasi takdir sorunu olup, Anayasa Mahkemesi böyle bir sorunu çözmeye yetkili -değildir.

Burada ifade ettiğim "haklı neden", Anayasa'nın Eşitlik İlkesi bakımından dikkate alınması gereken bir ölçüt değildir. Kanun koyucu, boşanma nedenlerini düzenlerken havaleye konu Yasanın 24(8) maddesinde tarafların kusurunu aramamış, boşanma seb-epleri arasında sadece bu madde bakımından tarafların doğrudan doğruya Mahkemeye başvurarak kusurlu olup olmadıklarına bakılmaksızın boşanabilmelerine olanak tanımıştır. Dolayısıyla boşanma sebepleri arasında yaratılan bu ayırımdaki haklı nedenin, kamu yar-arı açısından hukuk devleti ilkeleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.

Ailenin korunması, Anayasa'nın 35. maddesi altında düzenlenmiş ve aile, toplumun temeli olarak kabul edilmiştir. Bu amaçla ailenin korunmasına yönelik düzenlemele-rin toplumsal fayda, başka bir söylemle kamu yararı amacı ile alındığı kabul edilmelidir.

Yasa koyucu, Aile Yasası'nın 24(8) maddesi ile yasal olarak aile görünümü altında bulunan, ancak fiili ayrılık nedeniyle aile niteliği ortadan kalkmış olan, yeniden- ortak bir hayat tesis etme olasılığı kalmayan tarafların, şahsi ve sosyal hayatlarında sıkıntılar yaratan, fiilen sona ermiş evliliklerin hukuken de boşanma ile bitirilmesini öngörmüştür. Bu düzenlemedeki temel amacın ailenin yozlaşmasını önlemek olduğu v-e bu amaca, bireysel ve özel çıkarlardan daha fazla önem verildiği açıktır. Bu bağlamda, düzenlemede, amaç yönünden Anayasa'nın 1. maddesine aykırılık olduğu kanaatinde değilim.

Yasa koyucu, Aile Yasası altında yaptığı düzenleme ile, 3 yıl ayrı kalmanın -sonucunun boşanma ile neticeleneceğini Yasanın 24(8) maddesinde açıkça belirtmiş; buna bağlı olarak kusursuz olan eşin bu sürede başvurabileceği çareler diğer boşanma sebeplerinde düzenlenerek, kusursuz olan eşe öncelikle hukuk yoluna başvurabilmesi olanağ-ı verilmiştir. Bu anlamda, hukuki belirlilik ve hukuk güvenliği bakımından mevcut düzenlemenin Anayasa'nın 1. maddesi ile uyumlu olduğu görüşündeyim. Bunun ötesinde, yasa koyucunun kusur şartı aramadan, 3 yıl fiili ayrılığı boşanma sebebi olarak düzenlemes-i, ailenin yozlaşmasını önlemek bakımından siyasi takdir meselesi olup, 3 yılın böyle bir sonuç için yeterli olup olmadığı veya konulan sürenin tayininde yasa koyucunun gerçekten haklı olup olmadığı, Anayasa Mahkemesi tarafından karara bağlanacak bir konu -değildir.

Başvuranın Avukatının temel argümanlarından biri, bu madde ile kusurlu olan tarafa mahkemeden çare elde etme olanağının verildiği ve bu durumun hukuka aykırı olduğudur.

Bu madde altında, kusursuz olan eşin tazminat talep edemeyeceği doğrudur.- Ancak tazminat maksatları için geçerli olabilecek kusur kuralını, ahvali şahsiye konusu olan boşanma bakımından dikkate alıp boşanma sebebi bakımından Anayasa'ya aykırılık sonucuna ulaşılmasının mümkün olmadığı kanaatindeyim. Birliktelik ailenin esasıdır.- Birliktelik içermeyen karı-koca ilişkilerine aile denemeyeceğine göre, kanunun öngördüğü 3 yıllık sürenin sonunda eşlerden birinin müracaatı ile boşanmaya hükmedilmesi, kişiye menfaat sağlamaktan öte, ahvali şahsiye bakımından statüsünün hukuken belirlen-mesidir. Bu sonuç menfaat olarak nitelendirilemez. Kusursuz olan eşe, haklı boşanma sebebi ile mahkemeye müracaat edip, tazminat dahil çare talep etme hakkı verildiğine göre, sessiz kalarak statüsünü devam ettirmenin veya kusur şartına bağlı olarak istenme-yen beraberliklerin aile adı altında sürdürülmesine olanak sağlamanın, kamu yararına olacağı kanaatinde değilim.

Netice olarak, 1/1998 sayılı Aile Yasası'nın 24(8) maddesinin Anayasa'nın 1. maddesine aykırı olmadığı görüşündeyim.

Şafak Öneri: Sayın Ya-rgıç Narin F. Şefik'in okuduğu kararında belirttiği görüşlere ve verdiği karara katılırım.

Hüseyin Besimoğlu: Sayın Yargıç Narin F. Şefik'in okuduğu kararında belirttiği görüşlere ve verdiği karara katılırım.

Mehmet Türker: Sayın Yargıç Narin Ferdi Şef-ik'in daha önce okuduğum ve 1/1998 sayılı Aile (Evlenme ve Boşanma) Yasası'nın 24. maddesinin 8. fıkrasının, Anayasa'nın 17. ve 35. maddelerine aykırı olmadığı yönündeki kararına katılırım. Anayasa'nın 1. maddesine aykırı olduğuna ilişkin vardığı sonuca is-e katılmayıp, Sayın Yargıç Ahmet Kalkan'ın 24. maddenin 8. fıkrasının Anayasa'nın 1. maddesine aykırı olmadığına ilişkin görüşleriyle ve vardığı sonuçla hemfikirim.

SONUÇ:

Sonuç olarak,
1- 1/1998 sayılı Aile Yasası'nın 24(8) maddesinin, Anayasa'nın 1-7. ve 35. maddelerine aykırı olmadığına oy birliği ile;
2- 1/1998 sayılı Aile Yasası'nın 24(8) maddesinin, Anayasa'nın 1. maddesine aykırı olduğuna oy çokluğu ile;
karar verilir.




Şafak Öneri Narin F. Şefik
Ba-şkan Yargıç





Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan Mehmet Türker
Yargıç Yargıç Yargıç


25 Haziran 2015




















17






Full & Egal Universal Law Academy