Anayasa Mahkemesi Numara 6/2011 Dava No 4/2018 Karar Tarihi 29.06.2018
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 6/2011 Dava No 4/2018 Karar Tarihi 29.06.2018
Numara: 6/2011
Dava No: 4/2018
Taraflar: Toplumcu Demokrasi Partisi ile KKTC Cumhuriyet Meclisi arasında.
Konu: Anayasa md. 147 - 51/1984 sayılı Yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı.
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 29.06.2018

-D. 4/2018 Anayasa Mahkemesi: 6/2011

ANAYASA MAHKEMESİ OLARAK OTURUM YAPAN
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Narin F. Şefik (Başkan), Ahmet Kalkan, Mehmet Türker, Gülden Çiftçioğlu, Tanju Öncül.
-
Anayasa'nın 147. Maddesi Hakkında.


Davacı: Toplumcu Demokrasi Partisi; II. Selim Caddesi No.44,
Lefkoşa
ile -

Davalı: KKTC Cumhuriyet Meclisi, Lefkoşa

A r a s ı n d a.

Davacı namına: Avukat Boysan Boyra
Davalı namına: Başsavcı Ya-rdımcısı Ersoy Ölçter.


--------------


K A R A R

KONU: 38/2011 sayılı Polis Örgütü (Kuruluş, Görev ve Yetkileri) (Değişiklik No.2) Yasası'nın 51/1984 Polis Örgütü (Kuruluş, Görev ve Yetkileri) Yasası'nı tadil ettiği, esas Yasanın 23, 27(2) ve (3), 50(2-), 65(1), 67(1), 67(11), 67A (3)(E), 68(5) ve (7), 69 A(1),69 A(3), 71(2), 73(2)(C), 73(3)(A) ve (B), 73(4) ve (5), 82A(2), 103(4), 106(10) ve 107(1), 115(4)(ş), 115 (3) (b)(ix) ve 115 (4)(s), 130 (3), Geçici 1, Geçici 3 ve Geçici 5. maddelerinin, KKTC Ana-yasası'nın Başlangıç Kısmına, 1, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 17, 18, 18(3), 20, 24, 33, 35, 49, 49(1), 53, 118, 121, 121(4), 121(5), 136(2), 139 ve 160. maddelerine aykırı olup olmadıkları.

OLAY: 38/2011 Tadilat Yasası 11.7.2011 tarihinde 117 sayılı Resmi Gazete'd-e yayımlandı ve 51/1984 sayılı esas Yasa olan Polis Örgütü (Kuruluş, Görev ve Yetkileri) Yasası'nı tadil ederek 11.7.2011 tarihinde yürürlüğe girdi.

Bir siyasi parti olan Davacı, 51/1984 sayılı Yasaya 38/2011 sayılı Yasa ile yapılan tadilat ile getirilen- değişikliklerin Anayasa'nın muhtelif maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek, Anayasa'nın 147. maddesi altında huzurumuzdaki iptal davasını ikame etti.

Davada, 23 başlık altında 19 farklı maddede yer alan 29 fıkra ve/veya bent ve/veya alt bentte, Anay-asa'nın 20 farklı maddesine aykırılık bulunduğu iddia edilmiştir. Tarafların iddiaları ve bu iddiaların değerlendirilmesinin daha anlaşılır olması için 23 iddia ayrı başlıklar halinde incelenecektir.
İlgili Yasa maddeleri inceleme içerisinde yer alacaktır.-

İLGİLİ ANAYASA MADDELERİ:

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ ANAYASASI BAŞLANGIÇ KISMI

Tarihi boyunca bağımsız yaşamış, hak ve özgürlükleri
için savaşım vermiş büyük Türk Ulusunun ayrılmaz bir
parçası bulunan;

Anavatanından koparıldığı 1878 y-ılından bu yana
ulusal varlığına ve yaşam hakkına yöneltilen ve
özellikle 1955 yılından sonra silahlı tedhiş,
saldırı ve sindirme biçiminde yoğunlaştırılan
olaylar karşısında, birlik ve bütünlük içinde,
yetkin bir toplum olarak -direnişini örgütlemiş olan;

Toplumsal hak ve özgürlüklere sahip olmadan, bireysel
hak ve özgürlüklerin sözkonusu olamayacağını,
Anavatanın doğal, tarihsel ve andlaşmalardan doğan
yasal garantörlük hakkını kullanması suretiyle
Kahraman -Türk Silahlı Kuvvetlerinin sonuçlandırdığı ve
Kıbrıs Türklüğüne huzur, barış, güvenlik ve özgürlük
ortamı içinde yaşama imkanı sağlayan Barış Harekatının
yapıldığı 1974 yılına kadar süren acı deneyimlerle
saptamış bulunan; ve

Tarihten, uluslararası a-ndlaşmalardan, insan hakları
beyanname ve sözleşmelerinden doğan bütün hakları
elinden alınmak ve Kıbrıs'taki varlığı tamamen yok
edilmek istenen; 21 Aralık 1963 tarihinden sonra
bütün organları, yasa dışı yollarla Kıbrıs Rumlarını-n
tekeline giren, oluşum biçimi yanında, izlediği
politikalarla da sadece Kıbrıs Rumlarının devleti
haline gelen, Pan-Helenist yayılmacılığa hizmet eden,
ırkçı ve ayırımcı düşünce ve eylemlerle andlaşmalardan
ve Anayasa esaslar-ından tamamıyla ayrılarak meşruluğunu
yitirmiş bulunan Kıbrıs Cumhuriyeti karşısında, kendi
kaderini tayin etme hak ve özgürlüğünü kullanarak,
dünya ve tarih önünde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Devletini ilan etmiş bulunan,


KIB-RIS TÜRK HALKI

Egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi olarak;

15 Kasım 1983 tarihinde, büyük bir coşku ve oybirliği
ile kabul edilen Bağımsızlık Bildirisini yaşama geçirmek;

Kendi yurdunda tam bir güven ve insanca bir düzen içinde
varlığını s-ürdürmek;

İnsan hak ve özgürlüklerini, hukukun üstünlüğünü,
kişilerin ve toplumun huzur ve refahını korumayı içeren
çok partili, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletini
gerçekleştirmek; ve

Atatürk ilkelerine bağlı kalmak ve özellikl-e O'nun
"Yurtta barış, dünyada barış" ilkesini yaygınlaştırmak
amaçları ile,

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Meclisinin yaptığı
bu Anayasayı, 15 Kasım 1983 tarihinde kurulan Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Anayasası olarak kabul- ve
ilân eder; ve

Asıl güvencenin yurttaşların gönül ve iradelerinde yer
aldığı inancı ile, özgürlüğe, adalete ve erdeme tutkun
evlatlarının uyanık bekçiliğine emanet eder.

Devletin Şekli ve Nitelikleri
Madde 1
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhu-riyeti Devleti, demokrasi,
sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan
laik bir Cumhuriyettir.

Egemenlik
Madde 3
(1)Egemenlik, kayıtsız şartsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yurttaşlarından oluşan halkındır.
(2)Halk-, egemenliğini, Anayasanın koyduğu ilkeler çerçevesinde, yetkili organları eliyle kullanır.
(3)Halkın hiçbir zümresi, kesimi ve kişisi, egemenliği kendine mal edemez.
(4)Hiçbir organ, makam veya merci, kaynağını bu Anayasa'dan alma-yan bir yetki kullanamaz.

Yasama Yetkisi
Madde 4
Yasama yetkisi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı
adına Cumhuriyet Meclisinindir.

Yürütme Yetkisi ve Görevi
Madde 5
Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar
Kurulu tarafından -Anayasa ve yasalara uygun olarak
kullanılır ve yerine getirilir.

Yargı Yetkisi
Madde 6
Yargı yetkisi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı
adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.

Anayasanın Üstünlüğü ve Bağlayıcılığı
Madde 7
(1)Yasalar -Anayasaya aykırı olamaz.
(2) Anayasa kuralları, yasama, yürütme ve yargı organlarını, Devlet yönetimi makamlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Eşitlik
Madde 8
(1)Herkes, hiçbir ayırım gözetilmeksizin, Anayasa ve yasa önünde eşi-ttir. Hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.
(2)Devlet organları ve yönetim makamları, bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek ve ayrıcalık yapmamak zorundadırlar.
(3)Ekonomik bakımdan güçs-üz olanların Anayasa ve yasalar ile elde ettikleri veya edecekleri kazanımlar, bu madde ileri sürülerek ortadan kaldırılamaz.

Hak Arama Özgürlüğü ve Yasal Yargı Yolu
Madde 17
(1)Kimse, bu Anayasa ile veya bu Anayasa gereğince kendisine gösterilen ma-hkemeye başvurmak hakkından yoksun bırakılamaz. Her ne ad altında olursa olsun adli komisyonlar veya istisnai mahkemeler oluşturulması yasaktır.
(2)Herkes, yurttaş hak ve yükümlülüklerinin veya kendisine karşı yapılan bir suçlamanın karara bağlanmasında, -yasa ile kurulan bağımsız, tarafsız ve yetkili bir mahkeme tarafından, makul bir süre içinde adil ve açık bir surette davanın dinlenmesi hakkına sahiptir. Karar gerekçeye dayanır ve açık bir oturumda okunur.
(3)Ulusal güvenlik, anayasal düzen, kamu düzeni-, kamu güvenliği veya genel ahlak yararına olduğu veya küçüklerin çıkarları veya tarafların özel hayatlarının korunması için gerekli olduğu ve yayının, adaletin sağlanması için mahkemece zararlı görüldüğü özel durumlarda, mahkeme duruşmanın kısmen veya tam-amen kapalı yapılmasına karar verebilir.
(4)Herkes:
(a)Mahkeme önüne çıkarılması nedenlerinin kendisine bildirilmesi;
(b)Davasını mahkemeye sunmak ve bunu hazırlamak için gerekli zamana sahip olmak;
(c)Delillerini göstermek veya göstertmek veya tanıkların -yasaya uygun olarak doğrudan doğruya sorguya çekilmesini istemek;
(ç)Kendisinin veya yakınlarının seçtiği bir hukukçu tutmak ve adaletin sağlanması için gerekli görülüyorsa, yasanın gösterdiği şekilde kendisine parasız bir hukukçu atanması;
(d)Mahkemede ku-llanılan dili anlayamadığı veya konuşamadığı takdirde, bir tercümanın yardımından parasız yararlanmak,
hakkına sahiptir.

Cezaların Yasal ve Kişisel Olması ve Sanık Hakları
Madde 18
(1)Kimse, işlendiği zaman yasaca suç teşkil etmeyen bir eylem veya ihmald-en dolayı suçlu sayılamaz; herhangi bir suç için, işlendiği zaman yasanın bu suç için koyduğu cezadan daha ağır bir cezaya çarptırılamaz.
(2)Bir suçtan dolayı beraat eden veya hüküm giyen bir kişi, aynı suçtan dolayı tekrar yargılanamaz. Kimse, aynı eylem- veya ihmalden dolayı, bu eylem veya ihmal ile ölüme sebebiyet verilmiş olmadıkça, iki defa cezalandırılamaz.
(3)Hiçbir yasa, suçun ağırlığı ile orantılı olmayan bir ceza koyamaz.
(4)Bir suçtan sanık herkes, suçluluğu yasaya uygun olarak ispat edilinceye k-adar suçsuz sayılır.
(5)Bir suçtan sanık herkes, en azından:
(a)Hakkında yapılan suçlamanın nitelik ve nedeninin anladığı bir dilde ve etraflı şekilde derhal kendisine bildirilmesi;
(b)Savunmasını hazırlaması için yeterli zamana ve kolaylıklara sahip olmak-;
(c)Kendi kendini bizzat veya eğer yeterli mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin sağlanması için gerekli görülüyorsa, kendisine parasız olarak atanacak bir hukukçu aracılığı ile savunmak;
(ç)İddia tanıklarını bizzat veya avukatı vasıtasıyla sorgu-ya çekmek veya çektirmek ve savunma tanıklarını da iddia tanıkları ile aynı koşullar altında getirtmek ve sorguya çekilmelerini sağlamak;
(d)Mahkemede kullanılan dili anlayamadığı veya konuşamadığı takdirde, bir tercümanın yardımından parasız yararlanmak, -
hakkına sahiptir.

(6)Malların toptan müsaderesi cezasının konması
yasaktır.


Konut Dokunulmazlığı
Madde 20
(1)Kimsenin konutuna dokunulamaz.
(2)Yasanın açıkça gösterdiği durumlarda, usulüne göre verilmiş mahkeme veya yargıç kararı olmadıkça, u-lusal güvenlik veya kamu düzeni bakımından gecikmede sakınca bulunan durumlarda da, yasa ile yetkili kılınan merciin emri bulunmadıkça, konuta girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz.

Düşünce, Söz ve Anlatım Özgürlüğü
Madde 24
(1)Herke-s, düşünce ve kanaat özgürlüğüne sahiptir; kimse, düşünce ve kanaatlarını açıklamaya zorlanamaz. Düşünce suçu yoktur.
(2)Herkes, düşünce ve kanaatlarını, söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.-
Bu hak, herhangi bir resmi makamın müdahalesi ve Devlet sınırları sözkonusu olmaksızın, kanaatını anlatma, haber ve fikir alma ve verme özgürlüklerini kapsar.
(3)Söz ve anlatım özgürlüklerinin kullanılması, yalnız ulusal güvenlik, anayasal düzen, kam-u güvenliği , kamu düzeni, genel sağlık, genel ahlak yararı için veya başkalarının şöhret veya haklarının korunması veya bir sırrın açıklanmasının önlenmesi veya yargının otorite veya tarafsızlığının sürdürülmesi için gerekli ve yasanın koyduğu yöntemlere,- koşullara, sınırlamalara veya cezalara bağlı tutulabilir.

Dernek Kurma Hakkı
Madde 33
(1)Yurttaşlar, önceden izin almaksızın, dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasında uygulanacak şekil ve usuller yasada gösterilir. Yasa, ulusal güvenl-iğin, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması amacıyla sınırlar koyabilir.
(2)Hiçbir yurttaş, herhangi bir derneğe üye olmaya veya herhangi bir dernekte üye kalmaya zorlanamaz.
(3)Dernekler, yasanın öngördüğü durumlarda, yargıç kararıyla kapatılabilir; u-lusal güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması bakımından gecikmede sakınca bulunan durumlarda da, yargıç kararına kadar, yasanın açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle faaliyetten alıkonulabilir.

Ailenin Korunması
Madde 35
(1)Aile toplumu-n temelidir. Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri ailenin, ananın ve çocuğun korunması için gerekli önlemleri alır ve örgütleri kurar.
(2)Evlenme çağındaki bir kadın ile bir erkeğin, evlenip aile yuvası kurma hak ve yükümlülükleri yasa ile düzenlenir.
Çal-ışma Hakkı ve Ödevi
Madde 49
(1)Çalışma her yurttaşın hakkı ve ödevidir.
(2)Devlet, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için, sosyal, ekonomik ve mali önlemlerle çalışanların korur ve çalışmayı destekler; işsizli-ği önleyici önlemleri alır.
(3)Kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır. Ancak, hükümlülerin, hükümlülükleri süresince rehabilitasyon amacıyla çalıştırılmaları zorla çalıştırma sayılmaz.
(4)Ülke gereksinmelerinin zorunlu kıldığı alanlarda, yurttaşlık- ödevi niteliği olan beden veya fikir çalışmalarının şekil ve koşulları, demokratik ilkelere uygun olarak yasa ile düzenlenir.
Sendika Kurma Hakkı
Madde 53
(1)Çalışanlar ve işverenler, önceden izin almaksızın sendikalar ve sendika birlikleri kurma, bunlar-a serbestçe üye olma ve üyelikten ayrılma hakkına sahiptirler. Bu hakların kullanılışında uygulanacak biçim ve usuller yasada gösterilir. Yasa, ulusal güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması amacıyla sınırlar koyabilir.
(2)Sendikaların ve s-endika birliklerinin tüzükleri, yönetim ve işleyişleri demokratik ilkelere aykırı olamaz.

Polis Örgütü
Madde 118
(1)Polis Örgütünün kuruluşu, görev, yetki ve sorumlulukları yasa ile düzenlenir.
(2)Polis, demokratik hukuk devleti ilkelerine ve yurttaşları-n temel haklarına saygılı olarak Anayasa ve yasalar çerçevesinde görev yapmakla yükümlüdür.

Kamu Görevlileri ve Diğer Kamu Personeli ile İlgili Kurallar
Madde 121
(1)Kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükl-eri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri yasa ile düzenlenir.
(2)Kamu görevlilerinin atanmalarını, onaylanmalarını, sürekli ve emeklilik hakkı kazandıran kadrolara yerleştirilmelerini, terfilerini, nakillerini, emekliye sevklerini, uyarma ve kınama -cezasını gerektiren disiplin işlemleri dışında, azil ve görevden uzaklaştırma dahil diğer tüm disiplin işlemlerini yapmak üzere tarafsız ve bağımsız organ veya organlar kurulur. Bu organ veya organların kuruluş ve işleyişi, belirli kamu görevlileri kesim-i için, hizmet özellikleri gözetilerek ayrı düzenlemeler yapılmasına olanak tanıyacak biçimde, yasa ile düzenlenir.



Mahkemelerin Bağımsızlığı
Madde 136
(1)Yargıçlar, görevlerinde bağımsızdırlar, Anayasaya, yasaya ve hukuka uygun olarak vicdani kanaa-tlarına göre hüküm verirler.
(2)Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında, mahkemelere ve yargıçlara emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
(3)Görülmekte olan bir dava hakkında, Cumhuriyet Me-clisinde yargı yetkisininin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz; görüşme yapılamaz veya herhangi bir demeçte bulunulamaz. Yasama ve Yürütme organları ile Devlet Yönetimi makamları, mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bu organ ve makamlar, mahkeme ka-rarlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.
Duruşmaların Açık ve Kararların Gerekçeli Olması
Madde 139
(1)Mahkemelerde duruşmalar bu Anayasanın 17. maddesinin (3). fıkrası kuralları saklı kalmak koşuluyla herkese a-çıktır.
(2)Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.
Kamu Görevlilerinin Haklarının Saklı Tutulması
Madde 160
(1)Bu Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce kamu görevlisi bulunan herhangi bir kişi, bu tarihten sonra, kendisine bu- tarihe kadar uygulanan aynı hizmet koşullarına bağlı olmak hakkına sahiptir. Bu hizmet koşulları, Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihte veya ondan sonra, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kamu görevlisi bulunduğu sürece, herhangi bir kişi aleyhine değişti-rilemez.
Bu maddede belirtilen kamu görevlileri yeni bir atama işlemine gerek olmaksızın görevlerine devam ederler.
(2)Bu madde amaçları bakımından, kamu görevlisi, Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kamu hizmetind-e herhangi, bir hizmeti gören kişiyi anlatır ve bu Anayasa ile diğer kamu personeli olarak tanımlanan kişileri de kapsar.
(3)Bu madde amaçları bakımından hizmet koşulları, bu Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihte mevcut olan yürürlükteki mevzuat uyarınca sa-ptanmış ücret, izin, azil, görevden uzaklaştırma, emeklilik maaşı, ikramiyeleri ve benzeri hakları kapsar."

İNCELEME:

A. 38/2011 sayılı Tadilat Yasası'nın 5. maddesi ile esas Yasa, 51/1984 Polis Örgütü (Kuruluş, Görev ve Yetkileri) Yasası'nın 23. maddes-inin Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 6, 7, 18 ve 118. maddelerine aykırı olup olmadığı:

"23. Polis mensupları, görev gereği kendilerine verilen elbise, silah ve teçhizatı korumak, temiz ve bakımlı tutmak, hizmete hazır bulundurmak için gerekli
-önlemleri almak ve görevden ayrıldıkları veya görevlerinin sona erdiği zaman derhal bağlı oldukları Polis Müdürlerine veya Polis Genel Müdürlüğüne geri vermek zorundadırlar. Geri verme yükümlülüğü elbise, silah ve teçhizatı tasarrufunda bulunduran kişiler-i de kapsar. Bu madde kurallarına aykırı hareket eden kişiler bir suç işlemiş olur ve mahkumiyeti halinde bir yıla kadar hapis cezasına veya 20.000.-TL (Yirmi Bin Türk Lirası)'na kadar para cezasına veya her iki cezaya birden çarptırılabilir."


23. madde-, polis mensuplarının görev gereği kendilerine verilen elbise, silah ve teçhizatı korumak, temiz ve bakımlı tutmak, hizmete hazır bulundurmak için gerekli önlemleri almak ve görevden ayrıldıkları takdirde veya görevleri sona erdiği zaman derhal geri vermek- zorunda olduğuna amirdir. 51/1984 sayılı Yasanın tadilat öncesi halinde geri verme yükümlülüğünün yasal mirasçıları da kapsayacağı belirtilirken, tadilat ile bu kaldırılarak yerine, geri verme yükümlülüğünün elbise, silah ve teçhizatı tasarrufunda bulundu-ran kişileri de kapsayacağı kuralı konmuş ve devamında bu madde kurallarına aykırı hareket eden kişilerin suç işlemiş olacakları belirtilerek, suç için öngörülen ceza eklenmiştir.

Davacı, 38/2011 sayılı Yasa ile yapılan tadilat neticesinde 23. maddenin -kaldırılarak, yerine yeni 23. madde konmak sureti ile değiştirildiğinden, 23. maddenin tümü ile Anayasa'nın Başlangıç Kısmına ve 1, 6, 7, 18 ve 118. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürmüş, aykırılık iddiasının sadece madde içerisinde yapılan ilave ve/vey-a değişiklik ile sınırlı olmadığını ifade etmiştir. Davalı da, maddenin kaldırılarak, yeniden konduğu için tümü ile incelenmesi gerektiğini kabul
etmiştir.


51/1984 sayılı Polis Yasası, 20.12.1984 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren bir -yasadır. Siyasi partilere iptal davası açmak hakkı Anayasa'nın 147. maddesinde yer almaktadır. Madde 147(2) altında, Anayasa Mahkemesine doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı, iptali istenen yasanın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak 90 günün s-onunda sona erer. 51/1984 sayılı Yasada yer alan 23. madde, 20.12.1984 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu madde ile ilgili iptal davası ikame etme hakkı, huzurumuzdaki iptal davasının ikame edildiği 7.9.2011 tarihinden çok önce dolmuştur.

Meclis İçtüzüğü- madde 84(11)'e göre, bir yasanın bir maddesinin bir fıkrası veya bendi değiştirilmek istendiğinde, değiştirilecek fıkra veya bent daha önce değiştirilmiş ise maddenin bütünü yeniden yazılır. Yasa koyucu bu Yasayı tadil ederken, maddeye ilave yaparak tadil- etme olanağı olmasına karşın maddeyi tümü ile iptal ederek, yeni bir madde yazmak yönünü tercih etmiştir.

Her ne kadar da 51/1984'de yer alan içerik ile ilgili Anayasa'nın 147. maddesi altında iptal davası açma hakkı sona ermişse de, yasa koyucu, 38/2011- sayılı Yasa ile 23. maddeye ilave ve/veya eksilme şeklinde değişiklik yapma olanağının bulunmasına rağmen, maddeyi tümü ile kaldırarak, yeniden madde hazırlama yönünü tercih etmiş ve Anayasa'nın 147. maddesi altında verilen sürenin yeniden başlamasının yo-lunu açmıştır. Bu koşulda, 23. maddenin 38/2011 sayılı tadilat neticesinde getirilen yeni şeklinin tümünün Anayasa'ya aykırı olup olmadığı incelenecektir.

23. madde uyarınca, görevden ayrılan veya görevi sona eren polis mensubu, elbise, silah ve teçhizat-ını bağlı olduğu polis müdürüne veya Polis Genel Müdürlüğüne geri vermek zorundadır. Bu yükümlülük polis mensubuna ilaveten, geri verme yükümlülüğü bulunan elbise, silah ve teçhizatı tasarrufunda bulunan diğer kişileri de kapsayacak şekilde genişletilmişti-r.

Polis Örgütü ile mesleki ilişkisi kesilen eski polis mensubunun elbise, silah ve teçhizatını örgüte iade etmesi gerekliliği tartışma konusu yapılmış değildir. Zaten bunların örgütle ilişkisi kesildikten sonra iade edilmesi doğal ve olması gerekendir. -Polis Örgütüne giren bir kişiye elbise, silah ve teçhizat verildiğinde, bu verilenler o kişiye zimmetlenmekte, verilen eşyaların mülkiyeti o kişiye devredilmemektedir. Zimmetlenen eşyalar görev bittikten sonra iade edilmek zorundadır. Bu hak, o eşyalar ki-min tasarrufuna geçmişse, ona karşı kullanılabilir bir haktır. Bu nedenle iade edilmesi gerekli taşınır eşyaların 3. bir kişinin tasarrufunda bulunması halinde, bu eşyaların iade edilmesi gerekliliği devam etmektedir. İade etme zorunluluğu Yasa maddesinde- sıralanan eşyalar üzerine yüklenen bir külfettir. Polis mensubunun görevi nedeni ile tasarrufuna verilmiş olan eşyaların ilgili polis mensubundan dolayı 3. kişilerin tasarrufuna geçmesi halinde ne yapılması gerektiğine de bu maddede yer verilmiştir. Böyle- bir gerekliliğin Polis Örgütü ile ilgili mevzuatta yer alması yerinde olup bu maksat için ayrı bir yasa yapılması gerekmemektedir.

Polis mensubuna ait elbise, silah ve teçhizatın iade edilmemesi durumunda gerek eski polis mensubuna gerekse bu eşyaları t-asarrufunda bulunduran kişilere, tadilat neticesinde cezai müeyyide yüklenmiştir. Davacı, bu madde altında, suç işleme kastı olmayan aile efradının bu tadilat neticesinde ceza almasının söz konusu olacağını ileri sürmektedir. Suç, ancak eşyaları iade etmey-en kişi tarafından işlenmiş olacaktır. İade edilmesi gerekli eşyanın iadesi talep edildiği zaman, bunu iade etmeyen kişi, suç işlemiş olacaktır. Suç ihdası sadece Ceza Yasası içerisinde olması gerekmediğinden suç ihdası farklı yasalarda da olabilir. Yasa k-oyucu bir fiilin suç oluşturmasına karar verdiği takdirde farklı yasalar altında bunu yapabilmektedir. Yasa koyucu, her konuda yasa yapabileceği gibi, hangi konuda yasa yapacağı veya yapılan yasanın hangi hususları düzenleyeceği de yine yasa koyucunun kend-i takdirindedir. Anayasa Mahkemesi yapılan bir yasanın ülke koşullarında gerekli olup olmadığını incelemez, yani yerindelik denetimi kapsamına girecek bir inceleme yapmaz; sadece hukukilik denetimi yapar. Yasal mevzuat altında Polis Örgütüne ait, iade etm-e yükümlülüğü bulunan bir emtiayı iade etmeyen kişinin kendisi suç işlemiş olur ve böyle bir suçu kapsayacak bir maddenin Polis Örgütü Yasası'nda yer alması da doğaldır. Polis Yasası kapsamında polis mensubu kişiye ilaveten, polis mensubuna ait elbise, sil-ah ve teçhizatı tasarrufunda bulunduran kişi ve kişilerin de bu eşyaları geri verme zorunluluğu kapsamına konmasında, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, hukukun üstünlüğünü içeren 1. maddeye, yargı yetkisinin yer aldığı 6. maddeye, Anayasa'nın üstünlüğü ve bağ-layıcılığının yer aldığı 7. maddeye, cezaların yasal ve kişisel olması gerektiğini öngören 18. maddeye ve Polis Örgütü ile ilgili 118. maddeye herhangi bir aykırılık yoktur.
B. 38/2011 sayılı Yasanın 6. maddesi ile tadil edilen esas Yasanın 27. maddesinin- 2.ve 3. fıkralarının, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 6, 7, 8, 18, 20 ve 118. maddelerine aykırı olup olmadığı:

Resmi belge araç ve gereçleri yetki verilen bölge dışına çıkarmama ve geri verme ödevi27.(19))).....................................38/-2011(2)(A)Polis mensupları, görevleri gereği kendilerine teslim edilen resmi belge, araç ve gereçlerle, kendilerine tahsis edilen lojman ve taşınmaz malları görevleri sona erdiği zaman geciktirmeden Polis Genel Müdürü tarafından tayin edilen kişiye veya- son hizmet yerindeki Polis sorumlusuna teslim etmek zorundadırlar. Bu zorunluluk resmi belge, araç ve gereçleri, lojman ve taşınmaz malları tasarrufunda bulunduran kişileri de kapsar.(B)Polis mensupları kendilerine tahsis edilen lojman ve taşınmaz m-alları bu Yasa kurallarına uygun olarak tahliye etmek zorundadırlar. Bu zorunluluk lojman ve taşınmaz malları tasarrufunda bulunduran kişileri de kapsar.38/2011(3))Polis Örgütünden ayrılan veya kendisinden talep edildiği halde yukarıdaki (2)'nci fıkr-ada belirtilen belge, araç ve gereçleri teslim etmeyen veya bu Yasanın 115'inci maddesinin (4)'üncü fıkrasının (s) bendi altında mahkum edilip meslekten çıkarılan ve lojman veya taşınmaz malları tahliye etmeyen herhangi bir kişi bir suç işlemiş olur ve mah-kumiyeti halinde bir yıla kadar hapis cezasına veya 20.000.-TL (Yirmi Bin Türk Lirası)'na kadar para cezasına veya her iki cezaya birden çarptırılabilir. Verilen cezaya ek olarak Mahkeme resmi belge, araç ve gerecin teslim edilmesine, lojman veya taşınm-az malın tahliyesine emir verebilir.
Bu madde ile polis mensuplarına görevleri gereği teslim
edilen resmi belge, araç ve gereçler ile kendilerine tahsis edilen lojman ve taşınmaz malları, görevleri sona erince iade etme zorunluluğu getirilmiştir. Bu zoru-nluluk resmi belge, araç gereç, lojman ve taşınmaz malı tasarrufunda bulunduran kişileri de kapsamaktadır. Yasal tasarruf, görev ile bağlantılıdır. Görev bitince yasal tasarruf sona erer, fiili tasarruf başlar. Bu aşamadan sonra emtianın iade edilmesi ger-ekir.

Bu Yasa altında, polise teslim edilen emtianın, gerek polis mensubu gerekse polis mensubunun tasarrufundan kaynaklanarak söz konusu emtiayı tasarrufuna geçiren 3. şahısları da kapsaması, 23. madde için yukarıda ifade edildiği şekilde olağandır. Bu -koşulda Anayasa'ya aykırılık yoktur. Polis mensubu haricinde, polis mensubundan kaynaklanarak resmi belge, araç, gereç ve lojman veya taşınmaz malı tasarruf eden kişinin de ilgili emtiayı iade etme şartının Polis Örgütü ile ilgili bir yasada yer alması doğ-rudur.

27. maddenin 3. fıkrasında üç farlı kategoriye giren kişilerin suç işlemiş olacağına yer verilmektedir. Polis Örgütünden ayrılan; kendisinden talep edildiği halde araç ve gereçleri teslim etmeyen; madde 115(4) (s) bendi altında mesleğinden çıkarı-lan kişiler, lojman veya taşınmaz malları teslim etmemeleri halinde suç işlemiş olurlar ve bu durumda mahkeme vereceği cezaya ilaveten, resmi belge, araç ve gerecin teslim edilmesine, lojman veya taşınmaz malın tahliyesine emir verebilir.

Resmi belge, ar-aç, gereç, lojman veya bir taşınmaz mal, bir polis mensubuna görevi gereği verildiği takdirde, o polis mensubunun görevi sona erdikten veya erdirildikten sonra, tasarrufundaki belge, araç, gereç, lojman veya taşınmaz malı iade etmesi gerekmektedir. Belge, -araç, gereç, lojman veya taşınmaz malın tasarrufu polis mensubundan dolayı ailesinin ve/veya 3. bir kişinin tasarrufuna geçmişse, polis mensubunun görevinin sona ermesi ile polis mensubu üzerindeki iade yükümlülüğü aynı şekilde bu kişilere geçmektedir. Kon-ut dokunulmazlığı, kimsenin konutuna keyfi bir şekilde girilemeyeceğini düzenler. Bir konutun yasal mevzuata uygun bir şekilde tahliye edilmesi konut dokunulmazlığına girmemektedir. Bu Maddede yer alan lojman veya taşınmaz malın iadesinin, bir kiracının v-e/veya izinlinin (licensee) tahliye edilmesiyle aynı konumda kabul edilmesi mümkün değildir, buradaki husus tasarruf görev ile bağlantılıdır. Görev bittikten sonra tasarruf hakkı da sona ermektedir ve lojman veya taşınmaz malın örgüte iade edilmesi zorunlu- hale gelmektedir.

İade talebine rağmen iade etmeyi reddeden yukarıda sıralanan ve 3 kalemde yer alan kişilerin resmi belge, araç, gereç, lojman veya taşınmaz malı Polis Örgütüne iade etmemeleri halinde, suç oluşmasında Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, huk-ukun üstünlüğünün yer aldığı 1. maddeye, yargı yetkisinin yer aldığı 6. maddeye, Anayasa'nın üstünlüğü ve bağlayıcılığının yer aldığı 7. maddeye, cezaların yasal ve kişisel olması gerektiğini öngören 18. maddeye, konut dokunulmazlığını öngören 20. maddeye -ve Polis Örgütü ile ilgili 118. maddeye herhangi bir aykırılık yoktur.

C. 38/2011 sayılı Yasanın 7. maddesi ile tadil edilen 51/1984 sayılı Yasanın 50. maddesinin 2. fıkrasının, Anayasa'nın 1, 7, 24, 33 ve 118. maddelerine aykırı olup olmadığı:

"50 (1)- .....................................
(2) Polis Derneği ile başka bir birlik veya
dernek arasında hiçbir şekilde ilişki
kurulamaz ve Polis mensupları, dernekle
ilgili faaliyetlerde bulunurken de bu Yasa
kuralları dış-ına çıkamazlar ve Polis Derneği
dışında başka bir birlik veya derneğe üye
olamazlar. Ancak, Polis Genel Müdürünün
yazılı izni ile sportif veya kültürel veya
sosyal amaçlı kulüp, dernek veya birliklere
üye olabilir-ler."


50. maddenin 1.fıkrası; polis mensuplarına, maaş, çalışma koşulları ve özlük haklarını ilgilendiren konuların yanı sıra mesleki konularda faaliyet gösterecek bir Polis Derneği kurma olanağı tanımaktadır.

(2) fıkrada; kurulacak Polis Derneğinin b-aşka bir birlik ve dernek ile ilişki kuramayacağı; polis mensuplarının dernekle ilgili faaliyetlerde bulunurken bu Yasa kurallarının dışına çıkamayacakları; Polis Derneği dışında bir birlik veya derneğe üye olamayacakları, sadece Polis Genel Müdürünün yazı-lı izni ile sportif, kültürel veya sosyal amaçlı kulüp, dernek veya birliklere üye olabilecekleri yer almaktadır.

Davacı, 2. fıkrada yer alan, Polis Derneğinin "dernekle ilgili faaliyetlerde bulunurken bu Yasa kuralları dışına çıkamazlar" ibaresinin Anay-asa'nın 33. maddesinde yer alan Dernek Kurma Hakkına aykırı olduğunu ileri sürmektedir. Yine polis mensuplarının ancak Polis Genel Müdürlüğünün yazılı izni ile sosyal amaçlı kulüp, dernek veya birliklere üye olabilecekleri koşulunun da Anayasa'ya aykırı ol-duğunu ileri sürmüştür.

Anayasa'ya göre tüm yurttaşlar izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptirler. Anayasa madde 33(1)'de sadece ulusal güvenlik, kamu düzeni ve genel ahlakın korunması amacı ile bu hakka sınır konabileceği belirtilmiştir.

Davacın-ın iddiasının anlaşılması için, 51/1984 sayılı Yasa kuralları dışına çıkılmamasının ne anlama geldiğini, Yasanın bütününe bakarak tespit etmek gerekmektedir.

50. maddede; maaş, çalışma koşulları ve özlük hakları ile ilgili faaliyet göstermek için dernek -kurulabileceği ifade edilmektedir. Bu tür faaliyetler, mevcut koşulları iyileştirme ve daha farklı veya daha fazla hak talep etmeyi içerir. Böyle bir iyileştirme için de Polis Örgütü içerisinde üst kademe ile görüşülmesi, tartışılması gerekir.

51/1984 sa-yılı Yasanın 30. maddesi amir ve ast ilişkilerini düzenler. 30(4) maddesi, astın, amirlerine karşı saygılı olma ve itaat etme zorunluluğunu getirmektedir. Dernek faaliyetlerinin yürütülmesinde de bu ast-üst ilişkisinin korunması, derneğin maaş, çalışma koş-ulları ve özlük hakları ile ilgili olarak üst kademe ile tartışma, pazarlık yapma, hatta konuşma aşamasında da ast-üst ilişkisinin uygulanmasını gerektirir. Polis Derneğinin serbest bir şekilde polis mensuplarının maaş, çalışma koşulları ve özlük hakları i-le mesleki konularının iyileştirilmesi için faaliyette bulunması doğal ve gereklidir. Bu faaliyetler esnasında ast-üst ilişkisinin devam etmesi, hak arama pozisyonu ile ilk etapta uyuşmaz görülür.

51/1984 sayılı Yasanın 115. maddesinde yer alan Disiplin- Cezalarının Türleri ve Ceza Uygulanacak Eylem ve Davranışlara bakıldığı zaman, dernek faaliyetinde yer alan polis mensupları üyelerin bu faaliyetlerinin Yasanın madde 115(2)(d) (görev sırasında veya görev dışında amir ve üstlerine saygısız davranmak),(e) -(hizmet dışında mesleğin gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak davranışlarda bulunmak) ve (ı) (Yasada belirtilen usül ve esaslar dışında başvuru ve şikayette bulunmak); 115(3)(a)(iii) (amir veya üstlerinin göreve ve mesleki konulara veya tutu-m ve davranışlarına ilişkin uyarılarına uymamak veya umursamamak) ve (vii), (toplu başvuruda veya şikayette bulunmak); 115(3)(b)(iv) (yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kuruluşlarına bilgi veya demeç vermek), 115(4)(b-) (Amir ve üstlerinin icraatına karşı çıkmak ve bu hareketi toplu hale dönüştürerek görev yapılmasını veya göreve çıkılmasını engellemek veya toplu hareketlere katılmak veya katılmayı sağlamak) altında disiplin suçu kapsamına girdiğinin ileri sürülmesi müm-kün olabilir.

Dernek ile ilgili faaliyetlerde bulunurken, polis mensuplarının 51/1984 sayılı Yasa kuralları dışına çıkamamaları gereksinimi, yukarıda verilen örnekler ışığında, dernek faaliyetlerini sıkıntıya sokabileceği ve derneğin çalışmalarını etkisi-z konuma getirebileceği gibi, dernek çalışmalarının 51/1984 sayılı Yasa kurallarına tabi olmaması da, Polis Örgütünün toplum nezdindeki otoritesinin, ağırlığının ve saygınlığının yitirilmesine de neden olabilecektir.

Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahk-emesi Engel v. Hollanda davasında, asker içerisinde disiplinsizliğin tüm toplum üzerine etkisi olabileceğine, bu nedenle asker gibi belirli bir sosyal grup içerisinde düzenin korunmasının gerektiğine, konuşma özgürlüğünün her kişi için var olduğuna, buna -askeri personelin de dahil olduğuna, ancak asker içerisinde bazı disiplin kurallarının askerin içerisindeki disiplinin yok sayılmaması için gerekli olduğuna, askeri yaşamda, askeri personelin görev ve mesuliyetlerini de göz önünde tutarak, askeri disiplini-n etkisiz hale gelmesinin hedeflenmesi halinde, disiplin kurallarının uygulanması gerektiğine ve bunun yapılmasının düşünce özgürlüğünü ihlal etmediğine karar vermiştir. Asker gibi Polis Örgütünde de disiplinsizliğin, tüm toplum üzerinde etkisi olabilir. B-unu önlemek için bazı hakların ulusal güvenlik, kamu düzeni veya genel ahlakın korunması için kısıtlanması mümkündür.

51/1984 madde 50'de de, Polis Örgütünde dernek kurma hakkına, Polis Örgütünün otorite ve saygınlığının, kamu düzeninin korunması için -kısıtlama konarak, dernek faaliyetlerinde 51/1984 sayılı Yasa kuralları dışına çıkılmaması doğrultusunda bir kural getirilmesi Anayasa'nın 33(1) maddesine uygun bir düzenleme olarak kabul edilmelidir. Bu durumda bu kuralın, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1-. maddede yer alan hukukun üstünlüğüne, 7. maddede yer alan Anayasa'nın üstünlüğü ve bağlayıcılığına, 24. maddede yer alan düşünce özgürlüğüne, 33. maddede yer alan dernek kurma hakkına ve 118.maddede yer alan Polis Örgütü ile ilgili maddeye herhangi bir a-ykırılığı bulunmamaktadır.

Yasa koyucunun getirdiği ikinci bir kısıtlama, polis mensuplarının Polis Derneği dışında bir derneğe üye olamayacakları, ancak Polis Genel Müdürünün izni ile sportif, kültürel veya sosyal amaçlı kulüp, dernek veya birliklere üy-e olabilecekleri konusudur. Yasa koyucunun polislerin üye olacağı derneklerin faaliyet alanlarını belirlemesi ve ancak amaçlarına uygun derneklere üye olma hakkı vermesi bir sınırlama olmakla birlikte, böyle bir sınırlama Polis Örgütünün yapısı gereği topl-uma vermesi gereken güven ve tarafsızlık duygusuna uygundur. Yasa koyucunun belli amaçlı derneklere üye olunabileceğini belirlemesi, hakkın özünü ihlâl eden bir sınırlama değildir. Bu nedenle, Yasada öngörülen sportif veya kültürel veya sosyal amaçlı kulüp-, dernek veya birliklere üye olabilme ile ilgili sınırlamada Anayasa'nın 33. maddesine aykırılık yoktur.

Yasada üye olunabilecek dernek türleri amaçlarıyla belirlenip sınırlandıktan sonra, bir polis mensubunun bu derneklere üyeliğini izne bağlamak Anayasa-'nın 33. maddesinde öngörülmeyen bir müdahaledir. Anayasa'daki Dernek Kurma Hakkının herhangi bir makamın izin veya vesayeti ile kullanılmasının ise hakkın özüne aykırılık teşkil ettiği ve dolayısıyla Anayasa'nın 33. maddesine aykırı olduğu kabul edilmeli-dir.

Netice itibarıyla 51/1984 sayılı Yasanın 50. maddesinin 2.fıkrasında sadece bu maddede yer alan "Polis Genel Müdürünün yazılı izni ile" kelime dizisinin Anayasa'nın 33(1) maddesine aykırı olduğuna karar verilir.

D. 38/2011 sayılı Tadilat Yasası'nı-n 10. maddesi ile tadil edilen 51/1984 sayılı esas Yasanın 65(1) maddesinin, Anayasa'nın 1, 7, 8, 35, 49, 118 ve 160. maddelerine aykırı olup olmadığı:

"65. (1) Bu Yasa ve bu Yasaya ekli İkinci Cetvelde
yer alan hizmet koşullarında öngörülen
- kurallar saklı kalmak koşuluyla, Polis
Örgütünde 8'inci derece kadrolarının (Teknik
elemanlar dahil) en çok %60 (yüzde altmış)
ile 9'uncu derece kadrolarının tümü hizmet
dışından, diğer derece kadrolarındaki
- münhaller ise hizmet içinden doldurulur."


Tadilattan önce 7. derece kadrolarının (teknik elemanlar dahil) en çok %30'nun ve 9. derecenin ise tümünün hizmet dışından doldurulabilmesi mümkün idi. Tadilat sonrası 8. derece kadrolarının (teknik elema-nlar dahil) en çok %60'ı ve 9. derecenin ise tümü hizmet dışından doldurulabilir konuma getirilmiştir. Bu polis çavuşluğunun %60'ının dıştan üniversite (Hukuk veya Siyasal Bilgiler) veya polis akademisi mezunlarından doldurulmasını sağlamaya yöneliktir. Bu- tadilat ile akademi veya üniversite mezunu olmayan ve örgüt içerisinden yetişen polis memurlarının sevk ve çalışma azimlerinin ciddi darbe alacağını ileri süren Davacı, bu maddenin Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürmektedir.

Bu madde, 9. derece ve 8. -derece polis mensupları ile ilgili olduğundan, ilk önce bu derecelerin hangi polis mensuplarını içerdiğinin belirlenmesi gerekir.

51/1984 sayılı Yasanın ekinde yer alan Birinci Cetvel'de
Polis Örgütü Kadroları yer almaktadır. A Kısmında polis ve itfaiye -kadroları belirlenmiştir. 8. derece Barem 12-13-14-15 polis çavuşu (itfaiye çavuşu dahil), 9. derece Barem 9-10-11-12-13-14 polis memuru (itfaiye memuru dahil) kadrolarına yer verilmektedir. 9. derece mesleğin en alt kademesi, 8. derece ise bunun bir derec-e üstüdür.

Polis çavuşunun hizmet şeması, 38/2011 sayılı Yasa ile tadil edilmiştir ve aynen şöyledir:


POLİS ÇAVUŞU (İTFAİYE ÇAVUŞU DAHİL) KADROSU
HİZMET ŞEMASI


Kadro Adı:Polis Çavuşu ( İtfaiye Çavuşu dahil)Kadro Sayısı:361Maaşı:Barem 12-13--14-15
I. GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI:
Polis Örgütünün iç örgütlenmesinde kendilerine verilen görevleri yapmak, maiyetlerindeki polis mensuplarını yönetmek ve Polis Genel Müdürü ile diğer hiyerarşik amirlerin emirlerini yerine getirmek. Polis Örgütü-nde en alt hiyerarşik amir olarak görev yapan çavuşlar görevleriyle ilgili konularda Polis Genel Müdürüne karşı sorumludurlar.II. ARANAN NİTELİKLER:
(1)(A)En az lise mezunu (İtfaiye memurları için en az ortaokul mezunu) olup,(a)En az sekiz yıl s-üre ile "Polis Memuru (İtfaiye Çavuşu için İtfaiye Memuru)"mevkkinde görev yapmış olmak; ortaokul mezunu itfaiye memurları için en az on yıl süre ile "İtfaiye Memuru" mevkiinde görev yapmış olmak;(b)Bulunduğu derece içerisindeki derece yükselmesinde-n önce doldurulan son sicil notu dahil derece içerisindeki sicil notları ortalaması enaz 75 ve derece yükselmesinden önce doldurulan son sicil notu ve geriye doğru son dört yıla ait sicil notları en az 60 olmak; veya(B)Polis Akademisinden veya tanınmı-ş bir üniversitenin Hukuk veya Siyasal Bilgiler fakültesinden mezun olmak; veya(C)Teknik eleman olarak atanacaklar için konusu ile ilgili bir üniversite veya dengi bir yüksekokuldan mezun olmak;(2)İngilizce bilmek;(3)İlgili mevzuat uyarınca ya-pılacak sınavlarda başarılı olmak.
Polis memuru kadrosu ilk atanma yeridir. Polis çavuşu kadrosu ise, ilk atanma ve polis memurluğundan yükselme yeridir. 8. derece (polis çavuşluğu) için yasal tadilattan sonra %60'ın hizmet dışından gelebilmesi, yani hu-kuk veya siyasal bilgiler fakültesi mezunu veya polis akademisi mezunu olma gereksinimi, daha kuvvetli bir Polis Örgütü oluşmasını sağlamak içindir.

Polis Örgütü içerisinde, yükselme yerine dışardan üniversite veya polis akademisi mezunlarının da gelmesi-ni sağlayacak bir yasal değişiklik, Polis Örgütünü sadece daha güçlü kılar. İçerden terfi imkanı, tümü ile 8. dereceye (çavuşluk) kapatılmış değildir. Polis Örgütü içerisindeki bir polis memurunun 8. derece çavuşluk yükselme yerine terfi almak için %40 h-izmet içinden gelenlere ilaveten, %40 kısıtlamaya dahil olmayarak diğer %60'ın içerisine dahil olmak istemesi halinde, dışardan üniversite bitirme imkanını kullanabile-cektir. Bu koşullarda, 8. derecenin tamamı ile içerdeki polis mensuplarına kapatıldığın-ı kabul etmek mümkün değildir. Daha ileri eğitim yapmak istemeyen polis mensubunun 8. dereceye terfi imkanı halen vardır. Boş kadroların %40'ı bu kapsamdaki kişilere ayrılmıştır. Örgütün güçlenmesi için getirilen %60'ın üniversite veya polis akademisi mezu-nu olmasını içeren yeniliğin Anayasa'ya herhangi bir aykırılığı yoktur. Dolayısıyla, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, hukukun üstünlüğünü içeren 1. maddeye, Anayasa'nın üstünlüğü ve bağlayıcılığını içeren 7. maddeye, eşitlik ilkesini içeren 8. maddeye, aile-nin korunmasını içeren 35. maddeye, çalışma hakkını içeren 49. maddeye, Polis Örgütü ile ilgili 118. maddeye aykırılık yoktur.

160. maddede yer alan ve KKTC Anayasası yürürlüğe girdiği takdirde kamu görevlisi olan herhangi bir kişinin hizmet koşullarının- aleyhine değiştirilemeyeceği kuralı ile ilgili Anayasa Mahkemesi 15/2014 (D.1/2016) kararında, 160. maddede yer alan koşulların terfi hususunu içermediğine karar verildiği cihetle, bu maddenin de 160. maddeye aykırı olmadığına karar verilir.

E. 38/2011 s-ayılı Tadilat Yasası'nın 12.maddesi ile 51/1984 sayılı esas Yasanın 67(1) ve (11) fıkralarının, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 3, 7, 118 ve 121. maddelerine aykırı olup olmadığı:

Aday olarak
atanma, Öğrencilik ve Adaylık Dönemi
38/2011

67.(1)Polis- Hizmetleri Komisyonunca, bu Yasanın 68'inci maddesine uygun olarak yapılan sınavlarda başarılı olup atanacağı görevle ilgili sağlık şartlarını taşıdığını bu Yasaya uygun olarak Devlet Hastanesinden alacağı Sağlık Kurulu Raporu ile kanıtlayanlar, polis mem-uru olarak hizmete alınırlar ve aday adayı olarak atanırlar. Atanmalarından başlayarak en az altı ay süreyle polislik meslek bilgisi ile donatılmak maksadıyla eğitim görmek üzere Polis Okuluna sevkedilirler.
Ancak Polis Örgütü Planlama Kurulu, bu altı ayl-ık süreyi gerekli gördüğü zamanlarda kısaltabilir veya artırabilir.38/2011
R.G.III
Sayı:66
A.E.532
12/7/1985(11)Polis Okulunda eğitime tabi tutulan 9. derece polis mensupları ile 8. derece polis çavuşları, eğitim sonrasında başarı gösteremedikleri tak-dirde, hizmetle ilişkileri Polis Hizmetleri Komisyonu tarafından kesilir.
Tadil edilmiş şekli ile 67(1) maddesi, yasa altında Polis Hizmetleri Komisyonunca yapılacak sınavlarda başarılı olan kişilerin Sağlık Kurulu Raporu tedarik etmeleri halinde, aday- adayı olarak atanacaklarına ve Polis Okuluna eğitilmek üzere gideceklerine yer verir.

Davacı, sınavların Polis Hizmetleri Komisyonu tarafından değil Kamu Hizmeti Komisyonu tarafından yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.

Anayasa, 121(2) maddesinde, b-elirli kamu görevlileri için, hizmet özellikleri gözetilerek, yasa ile ayrı düzenleme yapılmasına olanak tanımaktadır. Polis Örgütü içinde yasa ile ayrı düzenleme yapılmasına Anayasa cevaz vermektedir. Bu durumda sınavların Polis Hizmetleri Komisyonu taraf-ından yapılmasında, Anayasa'nın 121. veya herhangi bir maddesine aykırılık yoktur.

Madde 67(11)'de, Polis Okulunda eğitime tabi tutulan 9. derece polis mensupları ile 8. derece polis çavuşlarının, eğitim sonrası yapılacak sınavlarda başarı göstermedikler-i takdirde hizmetle ilişkilerinin Polis Hizmetleri Komisyonu tarafından kesileceğine yer verilmektedir.

Davacı, disiplin işlemi uygulanmadan, sırf Polis Okulundaki eğitimde başarılı olamayan polis mensubunun polis hizmeti ile ilişkisinin kesilmesinin A-nayasa'ya aykırılık teşkil ettiğini, derece yükselmesi için yapılan bir sınavda başarısız olunması halinde polislik mesleğinden atılmanın kabul edilebilir olmadığını ileri sürmüştür. Keza Davacı söz hakkı vermeden, savunma hakkı vermeden ilişki kesilmesini-n Anayasa'nın 1, 3, 7, 118 ve 121. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

67(1) maddeye bakıldığı zaman, Polis Hizmetleri Komisyonu tarafından yapılan sınav neticesinde başarılı olup, ilk kez polis memuru veya polis çavuşu atanacak kişilerin, aday -adayı olarak atanmaları ve eğitimde muvaffak olmamaları halinde polis olamadan polis hizmetleri ile ilişkilerinin kesildiği görülür. Polis olarak atanmayan birine disiplin prosedürü uygulanması mümkün değildir. Aday adayı olarak atanan kişiler eğitimi baş-arı ile tamamladıktan sonra, en az 6 ay, en fazla 2 yıldan fazla olmamak üzere aday olarak atanabilirler (Madde 67 (2)). Yine madde 67(8) altında deneme dönemini başarı ile tamamlayan ve olumlu sicil alan polis mensupları Polis Hizmetleri Komisyonu tarafın-dan asaleten atanırlar. Asaleten atanan polis mensubu, bu noktadan sonra, Davacının ileri sürdüğü gibi savunma hakkı verilmeden örgütten uzaklaştırılamaz. Bu nedenlerle aday adayı olan kişilerin sınavda başarılı olmamaları halinde, ilişkilerinin kesilmesin-de Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, hukukun üstünlüğü ilkesini içeren 1. maddesine, egemenlik ilkesini içeren 3. maddeye, Anayasa'nın üstünlüğü ve bağlayıcılığını içeren 7. maddeye, Polis Örgütü ile ilgili 118. maddeye ve kamu görevlileri ve diğer kamu perso-neli ile ilgili 121. maddeye aykırılık bulunmamaktadır.

F. 38/2011 sayılı Tadilat Yasası'nın 13. maddesi ile 51/1984 sayılı Yasanın 67A (3)(E) maddesinin, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 7, 18, 118 ve 121. maddelerine aykırı olup olmadığı:

"67A. (1) .-....................................
(2) .....................................
(3) Polis Akademisine gönderilecek öğrencilerde
aşağıda öngörülen koşullar aranır:
....................................
...................-.................
....................................
(Ç) .....................................
(D) .....................................
(E) Hakkında herhangi bir suçtan yasal
kovuşturma bulunmamak;
......................................
...........-..........................."


67A maddesi, yurt dışında polis çavuşu yetiştirilmek üzere bir Polis Akademisine öğrenci gönderme koşullarını belirlemektedir.

Madde 67A (3)'de öğrencilerin uymaları gereken koşullar sıralanır. (E) alt bendinde öğrenci-nin 'hakkında herhangi bir suçtan yasal kovuşturma bulunmamak' şartı yer almaktadır. Davacı böyle bir koşulun masumiyet karinesine ters düştüğünü, henüz suçlu olduğu mahkeme kararı ile sabit olmamış bir kişinin mahkum olmuş gibi değerlendirilerek akademiye- gitme şansının ortadan kaldırılmasının yanlış olduğunu, Anayasa'nın 18. maddesini ihlal ettiğini, ilgili şahsın suçsuz bulunması halinde, kaybettiği hakkın telafisinin olamayacağını ileri sürmüştür. Öğrenci ile ilgili böyle bir karar verilirken öğrenciye- söz hakkı verilmediğini, kasıtlı suç isnadı bulunması muhtemel bir kişinin, müdafaa hakkı verilmeden, hak mahrumiyeti ile karşı karşıya kalabileceğini, bunun bir insan hakkı ihlali olduğunu iddia etmiştir.

Davalıyı temsil eden Savcı, bu koşulun T.C. Pol-is Akademisine girebilmek için var olan bir koşul olduğunu, bu nedenle Yasaya konduğunu ileri sürmüştür. 67A maddesinin tümüne bakıldığı zaman, Yasanın 67A maddesinin (3) fıkrasının (M) bendinde Polis Akademisinin aradığı koşulların da dikkate alınacağının- bu maddede yer aldığı görülür. Yasada 67 A maddesinin (3) fıkrasının (M) bendinde de aynı şartın yer alması, (E) bendi ile ilgili yapılan iddianın incelenmesine engel değildir.

Bir kişinin suçu ispat edilinceye kadar masum kabul edilmesi gerektiği en te-mel hukuk kurallarındandır. Bu kural Anayasa'nın 18(4) maddesinde açıkça yer almaktadır. Bu kuralın kapsamının ne olduğuna bakıldığı zaman, kuralın herkesin kesin bir hükümle mahkum edilene kadar suçsuz kabul edilmesi gerektiğini içerdiği görülür. Ancak bu- kural bir kişinin suçlu olduğu duyurulmadıktan sonra, bir kişinin yakalandığının, tutuklandığının, hatta suçunu kabul ettiğini dahi bildirilmesinin, suçsuzluk karinesini veya masumiyet karinesini ihlal etmediğini içerir (Krawse v Switzerland 7986/77).

M-asumiyet karinesi, mahkum edilmeyen kişiye suçlu muamelesi yapılmasını engellemektedir. Suçlu olduğuna dair hüküm verilmeden önce, zanlı veya sanık konumundaki kişi ile ilgili alınan tedbirler esnasında, kişinin suçlu olduğu açıklanmadığı, alınan tedbirle-r, hüküm verilmesi halinde takdir edilecek cezaya eşit veya fazla bir edim içermediği takdirde, masumiyet karinesinin ihlal edilmediği kabul edilmektedir.

51/1984 sayılı Yasanın 67A(3)(E) bendinde yer alan koşul, kişinin suçlu olduğunu ilan etmemekte, sa-dece aleyhinde dava bulunduğunu ve kovuşturma neticelenmediği için bu safhada Polis Akademisine giremeyeceğini öngörmektedir. Bu bendin içeriği sadece bir tedbir mahiyetinde olup bir suçluluk bildirgesi değildir ve hiçbir şekilde masumiyet karinesine ve/v-eya Anayasa'nın 18. maddesine aykırılık teşkil etmemektedir. Aynı nedenlerle bu madde, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, hukukun üstünlüğünü içeren 1. maddeye, Anayasa'nın üstünlüğü ve bağlayıcılığını içeren 7. maddeye, Polis Örgütü ile ilgili 118. maddeye ve- kamu görevlileri ile diğer kamu personeli ile ilgili 121. maddeye de aykırı değildir.

G. 38/2011 sayılı Tadilat Yasası'nın 14. maddesi ile tadil edilen 51/1984 sayılı Yasanın 68. maddesinin 5. ve 7. fıkralarının, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına 1, 4, 5, 7- ve 118. maddelerine aykırı olup olmadığı:

Davacı, 68. maddenin (5) fıkrası ile ilgili iddialarından vazgeçmiştir.

(7) fıkra ise aynen şöyledir:

"(7) 8'inci ve 9'uncu derece münhal kadroların
doldurulmasında yapılacak yeterlik, spor ve
- yarışma sınavlarının konuları, bağlı olacağı
usül ve esaslar ile değerlendirme ve başarı
kriterleri Bakanlar Kurulunca onaylanacak ve
Resmi Gazete'de yayımlanacak bir tüzükle
belirlenir.

Ancak -hizmete girişte uygulanacak sınavların,
başvuru sahiplerinin başvurdukları derece kadro-
sunun gerektirdiği öğrenim düzeyinde olmak üzere
bilgi, yetenek ve yeterliklerini ölçecek şekilde
olması koşuldur."


Davacı-, fıkranın şart bendi kapsamında yapılacak sınavların, başvuru sahiplerinin başvurdukları derece kadrosunun gerektirdiği öğrenim düzeyinde bilgi, yetenek ve yeterliliklerini ölçecek şekilde olması gerektiği söz dizisinin, bunu yerine getirecek bir sınav ko-misyonu bulunması halinde bir sorun olmadığını, ancak sınavı yapacak komisyonun yeterli olması gerektiğini, yeterli olmadığı takdirde Anayasa'ya aykırılık oluşacağını ileri sürmüştür.

Yasa maddelerinin Anayasa'ya uygun olduğu karinesi vardır. Anayasa'ya -aykırılık ileri sürüldüğü zaman, ispat külfeti bu iddiayı ileri sürendedir. Yine bir yasa metninde eksiklik bulunması, yani eksik düzenleme yapılmış olması tek başına Anayasa'ya aykırılık oluşturamaz.

7. fıkra, 8. ve 9. derece münhal kadroları ile ilgili-dir. Bu kadrolar, ilk atanan polis memuru,ilk atanan polis çavuşu ile polis memurluğundan terfi edilen polis çavuşluğu kadrolarıdır. Sınavlar, Polis Hizmetleri Komisyonu tarafından yapılmaktadır.

Davacı, "eğer sınav komisyonu yeterli değilse, uygulama A-nayasa'ya aykırı olur, komisyon uygun kişilerden oluşursa bir şikayetimiz olmaz" demektedir. Böyle bir iddia, Davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ile ilgili ispat külfetini yerine getirmek için yeterli değildir. 68(7) maddesi ile ilgili Anayasa'nın Başl-angıç Kısmına, 1, 4, 5, 7 ve 118. maddelerine aykırılık iddiası reddedilir.

H. 38/2011 sayılı Tadilat Yasası'nın 15. maddesi ile tadil edilen 51/1984 sayılı Yasanın 69A maddesinin 1. ve 3. fıkralarının, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 7, 8, 49 (1), 118,- 121(5) ve 160. maddelerine aykırı olup olmadığı:

Polis Genel Müdürü ve Yardımcı-ları ile 3'üncü Derece Polis Mü-dürlerinin Görev Süreleri ve Görev-lerinin Sona Ermesi
38/201169A(1)Görevden alınmadıkları takdirde Polis Genel Müdürünün görev süresi beş- yıl, Polis Genel Müdürü Birinci Yardımcısı ve Polis Genel Müdürü İkinci Yardımcısının görev süresi ise dört yıldır.
Ancak, Polis Genel Müdürünün görev süresi bu Yasanın 69'uncu maddesinde öngörülen yöntemle bir yıl, Polis Genel Müdürü Birinci Yardımcıs-ı ve Polis Genel Müdürü İkinci Yardımcısının görev süreleri 69'uncu maddede öngörülen yöntemle birer yıllık sürelerle iki yıl daha uzatılabilir.(2)................................(3)3'üncü derece Polis Müdürü mevkiine atanan polis mensuplarının g-örev süresi sekiz yıldır. Görev süresini dolduran 3'üncü derecedeki Polis Müdürü, emekliye ayrılmış sayılır ve hakkında bu Yasanın 34'üncü maddesi kuralları ile tabi olduğu mevzuata göre Emeklilik Yasası veya Sosyal Güvenlik Yasası kuralları çerçevesinde e-meklilik işlemleri uygulanır.
Ancak, sekiz yıllık görev süresi dolduğu halde 55 yaşını tamamlamayan 3'üncü derecedeki bir Polis Müdürü 55 yaşını doldurana kadar görevine devam eder."
Davacının bu madde ile ilgili iddiaları 8. ve 160. maddelerine a-ykırılık hususu ile sınırlandırılmıştır.

Davacı, 1. fıkra ile Polis Genel Müdürü, Polis Genel Müdürü I. Yardımcısı ve Polis Genel Müdürü II. Yardımcısının görev süreleri belirlenirken, bu makamlardaki kişilerin görevden alınmadıkları takdirde görev sürel-erini doldurmalarının bir ayrıcalık olduğunu, disiplin prosedürü kullanılmadan görevden almanın ayrıcalık, eşitsizlik oluşturduğunu, ikinci ayrımın Polis Genel Müdürünün görev süresinin 1 yıl, Polis Genel Müdürü 1. ve 2. Yardımcılarının birer yıllık sürele-rle 2 yıl uzatma yetkisi vermek sureti ile yapılmış olduğunu ileri sürmüştür.
Polis Genel Müdürü ve Yardımcıları madde 70'e göre üçlü kararname ile atanırlar. Üçlü kararname ile atanan kişiler yine aynı şekilde görevden alınabilirler. Görevden alınma yetk-isi bu mevkideki kişilerin disiplin işleminden muaf olduklarını göstermemektedir. Disiplin suçu işlemeleri halinde diğer polis mensuplarına uygulanan tüm kurallara bu mevkidekiler de tabidirler. Ancak üçlü kararname ile göreve gelen bir kişinin aynı şekil-de görevden alınması yetkisi varken disiplin işleminin kullanılmasına gerek kalmamaktadır. Üçlü kararname ile göreve gelen bir kişinin üçlü kararname ile görevden alınmasında Anayasa'ya bir aykırılık yoktur (Anayasa Mahkemesi 3/2010 (D.6/2011)).

69A madd-esinin 1. fıkrasının şart bendi ile Polis Genel Müdürünün görev süresinin 69. maddede öngörülen yöntem ile yani Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının teklifi üzerine, Başbakan, Maliye Bakanı ve Cumhurbaşkanının imzalayacağı 3'lü kararname ile 1 yıl, Polis Gen-el Müdürü 1. Yardımcısı ve 2. Yardımcısının görev sürelerinin de yine aynı yöntemle birer yıllık süreler ile 2 yıl daha uzatabileceğine yer verilmiştir.

Davacı burada ayrım yapılmakta olduğunu ve bunun eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Da-vacı ayrımın Polis Genel Müdürü ve Polis Genel Müdür Yardımcıları arasında değil, bu konumdaki kişiler ve 3. derece polis müdürleri arasında yapılmakta olduğunu ileri sürmüştür.

Eşitlik ilkesi aynı statü ve aynı konumda olan kişiler arasında söz konusu o-labilir. Farklı statülerde bulunan kişiler arasında ayrım yapılması ve farklı kriterler uygulanması, eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edemez.
(3). fıkra ile 3. derece polis müdürünün görev süresi 8 yıl olarak belirlenmiş ve 8 yıl dolunca kişinin emekliye- ayrılacağına yer verilmiştir. 8 yılın sonunda 55 yaşını doldurmayan 3. derece polis müdürünün her halükarda 55 yaşını dolduruncaya kadar görevine devam edeceği de bu fıkrada yer almaktadır.

Davalı bu tadilatın, alttan gelen kişilere yer açılması için ya-pıldığını, üst mevkilerin görev sürelerinin bu nedenle kısıtlandığını ileri sürmüştür.

Yapılan Tadilat Yasası neticesinde her derece arasında doldurulması gereken yıllar değiştirilmiştir. Tadilattan önce en az 3 yıl polis memuru olan biri, polis çavuşu m-evkiine terfi edebilirken, tadilattan sonra bu en az 8 yıl olarak değiştirilmiştir. Müfettiş muavinliği için 3 yıl yerine en az 6 yıl polis çavuşu olarak görev yapmak gereklidir. Yine müfettişlik için 3 yerine 6 yıllık müfettiş muavinliği yapmış olmak gere-kir. Başmüfettişlik için 3 yıl yerine 5 yıl müfettiş görevini yapmak gerekirken, müdür olmak için ise 3 yıl yerine 4 yıl başmüfettiş olarak görev yapmak şartı getirilmiştir. Yılların çoğaltılması neticesinde, bir polis memuru en erken 29 yılda 3. derece po-lis müdürü olabilecektir. 29 yılda 3. derece polis müdürü olabilen bir kişi, 8 yıl 3.derece polis müdürü olarak geçirdiği takdirde, zaten, 18 yaşında Polis Örgütüne katılmışsa, 55 yaşını doldurmuş olacaktır. Yasal değişiklik öncesinde ise 3.derece polis mü-dürü olabilmek 15 yılda mümkün idi. Bu durumda, polis mensupları arasında, bu tadilat neticesinde bir ayrım yaratıldığı açıktır.

Ayrım yapıldığı kabul edildikten sonra, ayrımın Anayasa'nın 8. maddesinde yer alan eşitlik ilkesini ihlal etmemesi için, yap-ılan ayrımın haklı bir nedene dayandırılması gerekmektedir.

38/2011 sayılı Tadilat Yasası'ndan önce 3. derece polis müdürü mevkiine atanan bir polis mensubu, polis olduktan en erken 15 yıl içerisinde bu pozisyona gelebileceği için, 55 yaşını doldurmadan -önce de 3. derece polis müdürü olması mümkündür. Tadilat ile getirilen kısıtlama neticesinde, 3. derece bir polis müdürü, eski yasa altında 55 yaşından çok önce 3. derece polis müdürü olduğu takdirde, 8 yıllık görev süresi sonunda mecburen emekliye sevkedi-lmiş olacaktır. Mevcut emeklilik mevzuatı kapsamından 55 yaşından önce emekli edilecek kişi, 55 yaşına kadar emeklilik maaşı dahi alamadan hayatını idame etmek zorunda bırakılacaktır. Yasa koyucu, böyle bir durumu engellemek için, 69 A(3) fıkrasına bir şar-t bendi koyarak, 8 yıllık görev süresi dolduğu halde 55 yaşını tamamlamayan 3.derece polis müdürü olan polis mensuplarının 55 yaşını doldurana kadar görevlerine devam etmelerine olanak tanımıştır. Bu şart bendi Anayasa'nın 49. maddesine aykırılık oluşmasın-ı engelleyici bir tedbir olmanın yanında, 160. madde ile yapıldığı gibi, 1985 yılından önce polis mensubu olan kişilerin, Anayasa'nın yürürlüğe girdiği tarihten önce kendilerine uygulanan ve emeklilik maaşını da ihtiva eden hizmet koşullarının, aleyhlerine- değiştirilmesini de engelleyici bir kuraldır.

Dolayısıyla Tadilat Yasası ile yaratılan ayrımın haklı bir nedene dayandığı kabul edilmelidir. Haklı neden varlığı eşitlik ilkesine aykırılık olmadığının göstergesidir. Netice itibarıyla bu kuralın iddia e-dildiği gibi Anayasa'nın 8. ve 160. maddelerine aykırılığı bulunmamaktadır.

I. 38/2011 sayılı Yasanın 17. maddesi ile tadil edilen
51/1984 sayılı Yasanın 71(2) maddesinin, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 4, 7, 8, 49, 118, 121(4) ve 160. maddelerine ay-kırı olup olmadığı:

Polis mensu-bunun görevinin sona ermesi "71.(1)............................................................................................38/2011(2)Polis Hizmetleri Komisyonu, herhangi bir polis mensubunu hizmet süresi esnasın-da, herhangi bir zamanda, aşağıdaki nedenlerle meslekten sürekli olarak çıkarabilir:(A)Sağlık Kurulu Raporuna dayanılarak sağlık nedeniyle;(B)Ehliyetsizlik nedeniyle;(C)Kamu yararı gereği;(Ç)Herhangi bir suçtan hapis cezasına çarptı-rılmış olma nedeniyle
Ancak, bu fıkranın (B), (C) ve (Ç) bentleri uyarınca Polis Hizmetleri Komisyonu, polis mensupları hakkında meslekten çıkarma kararı vermeden önce bir araştırma yapıp kişinin savunmasını aldıktan sonra karar verir. Komisyonun bu karar-ına karşı Yüksek İdare Mahkemesine başvurma hakkı saklıdır."
Davacı, 71. maddenin 2. fıkrasının polis mensuplarının soyut ve subjektif gerekçelerle, hiçbir disiplin yargılaması yapılmadan, örgütten ihraç edilmelerini getirdiğini, kriter ve ölçü olmadığı -için bunun keyfilik getireceğini, disiplin duruşması yapılacağının maddeden anlaşılamadığını, disiplin yargılamasının olmaması halinde, ilgili kişiye savunmasını ileri götürme, tanık çağırma ve sorgulama hakkı verilmeyince doğal adalet ilkelerine ters davr-anılmış olacağını, salt Yüksek İdare Mahkemesine müracaat hakkının olmasının, bunun önüne geçmek için tek başına yeterli olmadığını, amir pozisyonunda kişilerin elinde böyle keyfi bir yetkinin çok kötü bir şekilde kullanılabileceğini; 1985'den önce polis m-ensubu olan kişilerin aleyhine olacak bir şekilde böyle bir kural getirilemeyeceğini ileri sürmüştür.

Anayasa Mahkemesi 8/2013 sayılı (D.3/2015) kararında, 71(2) ve 71(2) B maddelerinin Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 121 (2), 121 (4), 136(1) ve 136 (2-) maddelerine aykırı olmadığına karar vermiştir. Bu kararı aynen benimseriz. Bu nedenle sadece Anayasa'nın 7, 8, 49, 118 ve 160. maddelerine aykırılık bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Anayasa'nın 1. maddesine yani hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ilkele-rine aykırılık bulunmadığına karar verilen bir konuda, Anayasa'nın 7, 8 ve 118. maddelerine de aykırılık yoktur. 49. madde ise bu konu ile ilgili değildir.

Anayasa Mahkemesi 8/2013 sayılı kararında, Polis Hizmetleri Komisyonunun madde 71 altında meslek-ten çıkarma işleminin bir idari işlem mahiyetinde olduğunu, böyle bir işlemden sonra verilen karara karşı Yüksek İdare Mahkemesine yargı yolunun açık olduğunu ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6(1) maddesinin burada uygulanırlığı olmadığını kabul etmiş-tir.

Anayasa Mahkemesi 8/2013'de sahte belge düzenleme ve benzeri suçlardan mahkum edilerek ceza almış olan bir sivil hizmet görevlisinin Polis Hizmetleri Komisyonu tarafından madde 71 (2)(B) altında ehliyetsizlik nedeniyle verilen meslekten çıkarma kar-arına karşı Yüksek İdare Mahkemesinde açılan bir davadan yapılan havalede, madde 71 (2)(B)'yi yukarıda belirtilen Anayasa maddelerine aykırı bulmamıştır. Yasanın tadil edilmeden önceki hali ile bir polis mensubu aleyhine bir mahkumiyet kararı bulunması, 51-/1984 sayılı Yasanın 71 (2)(B) maddesi altında, yani ehliyetsizlik başlığı altında tezekkür edilmişti. 38/2011 sayılı Yasa ile yapılan tadilattan sonra, Yasada mahkumiyet ayrı bir kalem olarak meslekten çıkarma sebebi olarak yer almaktadır. Anayasa Mahkeme-si 8/2013'de ifade edilenler, bu durumda 71 (2)(Ç) için aynen geçerlidir. Mahkumiyet kararı bulunması tadil edilmemiş hali ile 51/1984 kapsamında olduğu kabul edilmiş olduğu cihetle, kamu görevlisinin aleyhine bir değişiklik de söz konusu değildir. Bu duru-mda 160. maddeye de aykırılık yoktur.
Dolayısıyla Anayasa'nın Başlangıç Kısmına 1, 4, 7, 8, 49, 118, 121 (4) ve 160. maddelerine aykırılık yoktur.

J. 38/2011 sayılı Yasanın 19. maddesi ile tadil edilen 51/1984 sayılı Yasanın 73. maddesinin 2. fıkrasını-n (C) bendi ile 73. maddenin 3. fıkrasının (A) ve (B) bentleri ile 73. maddenin (4). ve (5). fıkralarının, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 4, 7, 118 ve 160. maddelere aykırı olup olmadığı:
Derece Yükselmesi ve Uygula-ma koşulları73.(1)...............-........................................................(2)Derece yükselmesinin koşulları şunlardır:(A).................................................................(B)....................................................................-.(C)......................................................................(Ç)Bulunduğu derece içerisindeki derece yükselmesinden önce doldurulan son sicil notu dahil derece içerisindeki sicil notları ortalaması en az 75 ve derece yükselmesinden- önce doldurulan son sicil notu ve geriye doğru son dört yıla ait sicil notları en az 60 olmak. (herhangi bir nedenle bekleme süresi dört yılın altına düşenlerin bulunduğu derecede aldığı siciller dikkate alınır.)(D)..................................-......................................................(3)(A)Yukarıdaki (2)'nci fıkrada sayılan koşulları taşıdığı Polis Hizmetleri Komisyonu tarafından tespit edilenlerden polis ve itfaiye memurları, Polis Hizmetleri Komisyonu tarafından özel yetişti-rme sınavına tabi tutulurlar. Polis ve itfaiye memurları dışında kalanlar ise Polis Okulunda açılan ve kapsamı Bakanlar Kurulu tarafından onaylanacak ve Resmi Gazete'de yayımlanacak bir tüzükle belirlenen özel yetiştirme kursuna katılmaya hak kazanırlar.-
(B)(a)Özel yetiştirme kursu sonunda Polis Hizmetleri Komisyonu tarafından yapılacak sınavda başarılı olanlar yarışma sınavına katılırlar.(b)Özel yetiştirme sınavına katılanlar ise en yüksek puandan başlamak üzere başarı sırasına göre sıralanır-lar ve münhal sayısının üç katına kadar olanlar yarışma sınavına alınırlar. Ancak münhal sayısının üç katından çok aday olmaması halinde özel yetiştirme sınavı yapılmaz ve adaylar doğrudan yarışma sınavına alınırlar.(4)Yarışma sınavından a-lınan puana;(A)Bu Yasanın 115'inci maddesinin ;(a)(1)'inci fıkrasındaki eylem ve davranışlardan bulunduğu derece içerisinde disiplin cezası alanlar için her cezaya karşılık eksi iki (-2) puan,(b)(2)'nci fıkrasındaki eylem ve davranışlar-dan bulunduğu derece içerisinde disiplin cezası alanlar için her cezaya karşılık eksi dört (-4) puan,(c)(3)'üncü fıkrasının (a) bendindeki eylem ve davranışlardan bulunduğu derece içerisinde disiplin cezası alanlar için her cezaya karşılık eksi sek-iz (-8) puan,(ç)(3)'üncü fıkrasının (b) bendindeki eylem ve davranışlardan bulunduğu derece içerisinde disiplin cezası alanlar için her cezaya karşılık eksi on (-10) puan,(d)(4)'üncü fıkrasındaki eylem ve davranışlardan bulunduğu derece içer-isinde disiplin cezası alanlar için her cezaya karşılık eksi on beş (-15) puan,
(B)Bulunduğu derece içerisinde bu Yasanın 142'nci maddesi kapsamında verilen her ödül için artı beş (+5) puan,ilave edilir.(5)Yarışma sınavı notuna yukarıdaki -(4)'üncü fıkra kurallarına uygun olarak yapılan ilaveler sonucu 100 üzerinden 60 puan ve yukarısı alanlar arasından oluşturulacak başarı sırasına göre en yüksek puan alandan başlamak üzere münhal kadro sayısına göre derece yükselmesi yaptırılır. Eşitlik ol-ması halinde 20 Aralık 1984 tarihinden sonra verilmiş olan her derecedeki sicil notu ortalamalarının Bakanlar Kurulu tarafından onaylanacak ve Resmi Gazete'de yayımlanacak bir tüzükle belirlenecek etkileme oranlarına göre oluşacak sicil notu ortalaması dik-kate alınır.(6)..............................(7)..............................(8)..............................
Davacı, 73(3) (A) ve (B) bentleri ile ilgili iddiasından vazgeçmiştir.

73. maddenin 2(C) bendi ile yasa koyucu, derece yüksel-mesi koşulları arasında olan sicil notu ile ilgili daha detaylı bir içerik düzenlemiştir. Tadilat öncesinde, sicil açısından sadece üst derece kadrolarına yükselebilecek nitelik taşıma koşulu aranırken ve kıdem tablosundaki sıraya göre liyakata ve yeteneğe- sahip olup iyi sicil almış polis mensubu terfi alabilirken, tadilat sonrasında sicil ile ilgili çok daha detaylı bir içerik Yasada düzenlenmiştir.


Sicil Değerlendirme Tüzüğü'nün son tadili, Amme Enstrümanı 601/2011 ile yapılmış olup, sicil belgelerinin- ne şekilde tutulacağı bu Tüzükte izah edilmektedir. İlk Amme Enstrümanı 346/1985 ile yürürlüğe giren Sicil Değerlendirme Tüzüğü'ne göre, polis mensuplarına sicil notları Yasada belirtilen amirleri tarafından verilmektedir. Amirler tarafından verilen sici-l notları, polis mensupları tarafından hiçbir şekilde görülmemektedir. Sicil notu verilmesi ve sicil defterlerinin tutulması, tadil edilmiş Amme Enstrümanı 346/1985 altında yapılmaktadır. Sicil notlarının ne şekilde verildiği veya polis mensupları tarafınd-an verilen sicil raporlarının bilinmemesi hususları, 51/1984 sayılı Yasa altında değerlendirilecek konular değildir. Şikayet konusu yapılan bu konular, Sicil Değerlendirme Tüzüğü'nde yer almaktadır.

73. maddenin (4) fıkrası altında, polis mensubunun dis-iplin cezası alması halinde, buna bağlı olarak sicil notunun düşürülmesi olağandır. Terfi aşamasında, bir kişinin disiplin cezası alıp almamış olması dikkate alınması gereken bir husustur. Disiplin cezası nedeni ile polis mensubunun sicil notundan düşülme-sinde ve bunun terfi aşamasında dikkate alınmasında Anayasa'ya aykırılık yoktur. Bir kişinin sicil notunun terfi için, derece yükselmesinin bir koşulu olmasında Anayasa'ya aykırılık olamaz.

73. maddenin (5) fıkrası terfi verilmesinin kıdeme göre değil, b-aşarı sırasına göre en yüksek puanı alandan başlayarak sıralamaya göre yapılacağını belirtmektedir. Bu fıkrada, 11.7.2011 tarihinden sonra yayımlanacak bir tüzükten bahsedilmektedir. AE 601/2011 4.11.2011'de yayımlanmış olmakla birlikte, bu Tüzükte "etkil-eme oranları" yer almamaktadır. Bu konu ile ilgili tüzük henüz hazırlanmış değildir. Her halükarda terfiye hazır adayların, başarı sırasına göre yüksek puandan başlayarak, münhal sayısına göre sıralanması Yasa koyucunun iradesidir ve burada da Anayasa'ya- aykırılık teşkil edecek bir husus yoktur.

Madde 160 açısından konuya bakıldığı zaman, Anayasa Mahkemesi 15/2014 (D.1/2016) sayılı kararında terfi ile ilgili konuların 160. madde kapsamında olmadığına karar vermiştir. Bu kararı bu dava maksatları için ay-nen benimseriz. Dolayısıyla 160. maddeye bir aykırılık yoktur.
Madde 73(2)(C), 73 (4) ve 73 (5) Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, hukukun üstünlüğünü içeren 1.maddeye, yasama yetkisinin yer aldığı 4. maddeye, Anayasa'nın üstünlüğü ve bağlayıcılığının yer ald-ığı 7. maddeye, Polis Örgütü ile ilgili 118. maddeye ve kamu görevlilerinin haklarının saklı tutulması ile ilgili 160. maddesine aykırı değildir.

K. 38/2011 sayılı Yasanın 21. maddesi ile tadil edilen 51/1984 sayılı Yasanın 82 A maddesinin (2) fıkrasının,- Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 4, 7, 35, 118 ve 160. maddelerine aykırı olup olmadığı:

Davacı 82 A (2) maddesi ile ilgili talebinden vazgeçtiği için bu başlık altındaki talep incelenmez.

L. 38/2011 sayılı Yasanın 24. maddesi ile tadil edilen 51/1984- sayılı Yasanın 103. maddesinin 4. fıkrasının Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 7, 8, 49, 118, 121 (4) ve 160. maddelerine aykırı olup olmadığı:

103 (4) maddesi aynen şöyledir:

"(4) Üç yıl üst üste veya bir derece içerisinde
aralıklı olarak -beş kez olumsuz sicil alan
polis mensupları, Polis Hizmetleri Komisyonu
tarafından bu Yasanın 71'inci maddesinin
(2)'nci fıkrasının (b) bendi gereği ehliyetsizlik
nedeniyle meslekten sürekli olarak çıkarılır."


-Bu fıkra ile, 3 yıl üst üste veya bir derece içerisinde aralıklı olarak 5 kez olumsuz sicil alan polis mensuplarının Yasanın 71(2) (B) bendi altında ehliyetsizlikten dolayı meslekten sürekli olarak çıkarılmasının yolu açılmıştır. Madde 71(2) altında Poli-s Hizmetleri Komisyonu, meslekten çıkarma kararı vermeden önce araştırma yapıp kişinin savunmasını alması gerekir. Polis Hizmetleri Komisyonunun bu kararına karşı meslekten çıkarılan kişiye Yüksek İdare Mahkemesine başvurma hakkı verilmektedir.


71(2)(B)- ile ilgili Anayasa Mahkemesi D. 8/2013'de verilen kararın aynen benimsendiği yukarıda söylenmiştir. Madde 71(2) ile ilgili yukarıda söylenenler burada aynen tekrarlanır. Ehliyetsizlik nedeni ile meslekten sürekli çıkarılmada Anayasa'ya aykırılık olmadığın-a karar verilmiştir. 103(4) maddesi ile sicil notlarında belirtilen koşulların var olması halinde, bunun 71(2) (B) altında ehliyetsizlik nedeni ile meslekten ihraç edilmeye neden olacağına yer verilmektedir. Ehliyetsizlik nedeniyle meslekten sürekli çıkarm-a tadilat öncesi 51/1984 sayılı Yasanın 71 (2) (B) maddesinde yer alan bir husustu. Anayasa'nın yürürlüğe girdiği 1985 öncesinde var olan bir maddenin, madde 160 altında Anayasa'ya aykırı bulunması mümkün değildir. Dolayısıyla bu madde Anayasa'nın Başlang-ıç Kısmına, hukukun üstünlüğünü içeren 1. maddeye, Anayasa'nın üstünlüğünü ve bağlayıcılığını içeren 7. maddeye, eşitlik ilkesinin yer aldığı 8. maddeye, çalışma hakkını içeren 49. maddeye, Polis Örgütü ile ilgili 118. maddeye, kamu görevlilerinin disiplin- kovuşturmaları ile ilgili 121(4) maddesine ve kamu görevlilerinin haklarını saklı tutan 160. maddeye aykırı değildir.

M. 38/2011 sayılı Yasanın 25(3) ve 26. maddesi ile tadil edilen 51/1984 sayılı Yasanın 106(10) ve 107(1) maddelerinin, Anayasa'nın Başl-angıç Kısmına 1, 7, 17, 118, 121, 136(2) ve 139. maddelerine aykırı olup olmadığı:

Davacı, her iki madde ile ilgili iddialarından vazgeçtiği cihetle bu iddiaların incelenmesine gerek kalmamıştır.

N. 38/2011 sayılı Yasanın 31(5) maddesi ile tadil edilen- 51/1984 sayılı Yasanın 115(4) (ş) maddesinin, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 7, 53, 118 ve 160. maddelerine aykırı olup olmadığı:

Davacı bu başlık altındaki talebinden vazgeçmiştir.

O. 38/2011 sayılı Yasanın 31(4) maddesi ile tadil edilen 51/1984 sa-yılı Yasanın 115(3)(b)(ix) maddesi ile 31(5) ile tadil edilen 115(4)(ş) maddesinin, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 7, 18(3) 20, 118 ve 160. maddelerine aykırı olup olmadığı:

(4)Esas Yasa, 115'inci maddesinin (3)'üncü fıkrasının (b) bendinin (viii) a-lt bendinden hemen sonra aşağıdaki yeni (ix), (x), (xi), (xii) ve (xiii) alt bentleri eklenmek suretiyle değiştirilir:"(ix)Kendisine tahsis edilen lojmanı ve/veya herhangi bir taşınmaz malı, tahliye etmemek;(5)Esas Yasa, 115'inci maddesinin (4)-'üncü fıkrasının (r) bendinden hemen sonra sırasıyla aşağıdaki yeni (s), (ş), (t), (u), (ü) , (v) ve (y) bentleri eklenmek suretiyle değiştirilir:"(s)Bu Yasanın 115'inci maddesinin (3)'üncü fıkrasının (b) bendinin (ix)'uncu alt bendi altında mahkum- olması halinde ve hüküm tarihinden itibaren bir ay içerisinde kendisine tahsis edilen lojmanı ve/veya herhangi bir taşınmaz malı tahliye etmemek;
115. madde, polisler ile ilgili disiplin cezalarının türleri ile cezaya tabi eylem ve davranışları sıralar.-

(3) fıkranın (b) bendi, kademe ilerlemesinde uzun süreli durdurma cezası verilecek suçları sıralar. Tadilat ile ilave edilen (ix) bendi uyarınca, polis mensubuna tahsis edilen lojman veya herhangi bir taşınmaz malı tahliye etmediği ve yapılacak disiplin- duruşması neticesinde suçlu bulunduğu takdirde, Polis Hizmetleri Komisyonunun eylem veya davranışının ağırlığına göre polis mensubuna, takdirine göre, azami on sekiz aya kadar bulunduğu kademedeki ilerlemenin durdurulması cezası verilebilir.

Madde 115(-4), polis mensubunun meslekten çıkarma veya rütbe indirme cezası uygulanabilecek koşulları sıralar. Tadilat ile ilave edilen (s) bendi ile polis mensubunun madde 115(3) (b) (ix) altında mahkum olması ve hüküm tarihinden 1 ay içerisinde kendisine tahsis edi-len lojman veya herhangi bir taşınmaz malı tahliye etmemesi halinde, meslekten çıkarma cezası takdir edilebilir.

Yukarıda madde 27(2) ve (3) incelenerek, bu maddelerin Anayasa'ya aykırı olmadığına karar verilmiştir. Polis mensupları, içerisinde bulundukl-arı meslekte kurallara ve polis nezdindeki otoriteye uymak zorundadırlar. Her meslekte belli kurallar olup bunlara uyulması gerekmektedir. Polis ve asker gibi kurumlarda itaat ve disiplin çok daha önem arz eden bir husustur. Bir polis mensubuna, görevi ned-eni ile bir lojman veya taşınmaz mal tahsis edilebilir. Polis mensubu görevi sona erdiği zaman burasını iade etmek zorundadır. Bunun normal bir tahliye konusu olarak görmek veya konut dokunulmazlığı olarak tezekkür etmek yanlıştır. Görev bitince, lojman v-eya taşınmaz mal boş olarak iade edilmelidir.

Lojman veya taşınmaz malı tahliye etmeyen polis mensubu disiplin suçu işlemiş olduğu takdirde yukarıdaki 115. maddede sıralanan cezalara çarptırılabilir. Buna ilaveten lojman veya taşınmaz malı tahliye etmem-ekte ısrar ettiği takdirde, madde 27(3) altında ikame edilecek bir ceza davasında, para veya hapis cezası da verilebilir.

Her aşamada savunma hakkını kullanabilen bir polis mensubuna bu maddelerin uygulanmasında Anayasa'ya aykırılık yoktur. Bu koşullarda- ceza verilmesi yasa koyucunun takdirinde olan bir husustur. Kural ve/veya yasaya uymadığı takdirde takdir edilecek cezayı bilen bir kişinin, kendisini savunma hakkı verildikten sonra ceza takdir edilmesinde Anayasa'ya aykırılıktan söz edilemez. 115 (3)(b-) (ix) ve 115 (4) (ş) maddeleri, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, hukukun üstünlüğü ilkesinin ihtiva eden 1. maddeye, Anayasa'nın üstünlüğü ve bağlayıcılığını ihtiva eden 7. maddesine, suçun ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi gerektiği kuralını içeren 18 (-3) maddesine, konut dokunulmazlığını içeren 20. maddeye, Polis Örgütü ile ilgili 118. maddeye ve kamu görevlilerinin haklarının saklı tutulması kuralına aykırı değildir.


P. 38/2011 sayılı Yasanın 40. maddesi ile tadil edilen 51/1984 sayılı Yasanın 130(3)- maddesinin, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 7, 118 ve 160. maddelerine aykırı olup olmadığı:

130 (3) aynen şöyledir:

"(1) .........................................
(2) .........................................
(3) Yurt içinde ve yurt dışındaki eğiti-m, yetiştirme,
ihtisas ve öğrenime gönderilecek veya yurt dışında
görevlendirilecek polis mensuplarının seçimi, Polis
Hizmetleri Komisyonunca yapılır."


Davacı, bu seçimin Polis Hizmetleri Komisyonu tarafından yapılmasının keyfiliğe yol a-çacağını ve burada bir sınav uygulanması gerektiğini ve ancak bu sınav neticesinde polis mensuplarının yurt dışına eğitime gönderilmesi gerektiğini iddia etmiştir. Davacı herhangi bir Anayasa maddesine aykırılık ile ilgili bir iddia ileri sürmemiştir.

Po-lis mensubu olmuş kişiler yurt içinde veya yurt dışında eğitim, yetiştirme, ihtisas ve öğrenime gönderilecek veya yurt dışında görevlendirileceklerse, buna Polis Hizmetleri Komisyonunun karar vermesinde herhangi bir Anayasal hak ihlali olamayacağı gibi, yu-rt dışında görevlendirmesi de sınav ile tespit edilmez. Bunun için en uygun kişi veya kişiler, kurum içerisinde yetkililer tarafından belirlenir. Bu kararın tek başına Polis Genel Müdürü tarafından değil, Polis Hizmetleri Komisyonu tarafından verilmiş olma-sında bir hata yoktur.

Bu madde altında Polis Hizmetleri Komisyonu tarafından verilen karar bir idari karar olacaktır. Bu idari karar ile ilgili Yüksek İdare Mahkemesine başvuru hakkı mevcuttur. Eğitime gönderilmeyen ve kendisine göre gönderilmesi gerekt-iğini düşünen polis mensubuna veya dış ülke görevine gönderilmeyen polis memurlarına yargı yolu açıktır.

Bu koşullarda Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 7, 118 ve 160. maddelerine aykırılık yoktur.

R. 38/2011 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesinin, Anayasa-'nın Başlangıç Kısmına, 1, 7, 8, 118, 121 ve 160. maddelerine aykırı olup olmadığı:

Geçici 1. madde şöyledir:


Geçici Madde
Görevde Bulunan 3'üncü Derece Polis Müdürlerinin Durumu1. Bu (Değişiklik) Yasasının, yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan- 3'üncü derece Polis Müdürlerine Esas Yasanın 69A maddesinin (3)'üncü fıkrası kuralları uygulanmaz.
69A (3)'de, 3. derece polis müdürünün görev süresinin 8 yıl olduğuna, bu süre bitince polis müdürünün emekliye ayrılacağına, ancak 8 yılı doldurduğu hal-de 55 yaşını tamamlamadığı takdirde 55 yaşını dolduruna kadar göreve devam edeceğine yer verilir.

Bu madde, Geçici 1. madde sayesinde Yasanın geçtiği 11/7/2011 tarihinde örgütte olan 3. derece polis müdürlerine uygulanmayacaktır.

Davacı, bu düzenleme -ile eşitliğe aykırı davranıldığını, bazı müdürlere menfaat sağlandığını ve onlara dokunulmazlık zırhı giydirildiğini ileri sürmüştür.

Davalı, bu Geçici Maddenin Yasanın tadil edildiği tarihte görevde bulunan tüm polis müdürlerinin emekli olacağı nedeni i-le polis kurumunun böyle bir durum ile karşı karşıya kalmaması için öngörüldüğünü, ayrıca bu maddenin kullanıldığını ve artık uygulama alanının kalmadığını Müdafaa Takririnde ve hitabında söylemiştir.

Bir yasada belirli bir makam için belirli şartlar ve- nitelikler öngörülür, ancak bazı kişiler bu şart ve niteliklerden muaf tutulursa, ayrım yaratılmış olur. Yapılan ayrımın eşitlik ilkesine aykırı olmaması için, bu yaratılan ayrımın haklı bir nedene dayanması gerekir.


Geçici 1. madde ile, 2011 yılında -görevde bulunan 3. derece polis müdürlerinin görev sürelerinin 8 yıl veya 55 yaş ile sınırlanmasının önüne geçilmiştir. Bu tadilat bu kişilerin arzu etmeleri halinde 60 yaşına kadar çalışma haklarını korumaktadır. Anayasa'nın 160. maddesi ile Anayasa'nın -yürürlüğe girdiği tarihte kamu görevlilerinin hizmet koşulları ile ilgili haklarının koruma altına alınması gibi, Polis Örgütünde de Tadilat Yasası öncesi 3. derece polis müdürlerinin emeklilik ile ilgili o tarihe kadar haklı beklentileri de koruma altına -alınmaya çalışılmaktadır.

Esasen bu konu, hukuki güvenlik ilkesinin unsurlarından biri olan hukuki öngörülebilirlik başlığı altına girmektedir. Hukuki öngörülebilirlik, bireylerin kuralları ve bunların uygulanmasının ne tür neticelere yol açabil-eceğini tahmin ederek ve planlayarak yaşamlarını sürdürmelerini sağlar. Hukuki öngörülebilirlik, hukukun temel görünümü olan kararların ve kuralların etkisinin tahmin edilebilmesidir.

Bir kuralın maddi olarak öngörülebilir olması, onun kabul edilebilir -olmasını, kuralın kabul edilebilir olması içinse, onun yapımının, içeriğinin ve neticelerinin öngörülebilir olmasını gerektirir. Şekli öngörülebilirlik ise temel olarak düzenlemeler ve işlemlerle verilen hakların ve oluşturulan haklı güvenin muhafaza edilm-esini içerir. Şekli öngörülebilirlik, geçmişe yürümezlik, haklı beklentiler, kazanılmış haklara saygı gibi hukuki kurumlarla ilgili görülür. (Bak: Anayasa Hukukunda Hukuki Güvenlik İlkesi, Dr.İsmail Köküsarı).

Görevde olan 3. derece polis müdürlerini-n 60 yaşına kadar göreve devam etme hakkı haklı bir beklentidir. Bu beklentiyi koruyan bir maddenin eşitlik ilkesi açısından haklı bir neden teşkil ettiğini kabul etmek gerekir. 3. derece polis müdürü olduğu tarihte 60 yaşına kadar bu göreve devam etmeyi b-ekleyen bir kişinin, bu tadilat ile kendisini daha önce emekli konumunda bulması, o kişi için haklı beklentisinin elinden alınması demektir. Bu konumdaki kişilerin haklı beklentilerini koruyan yasal değişiklik, bir ayrım teşkil etse de haklı bir nedene da-yanmaktadır; dolayısıyla da eşitlik ilkesine ve 160. maddeye aykırılık teşkil etmemektedir.

Geçici 1. maddenin Anayasa'nın Başlangıç Kısımına, 1, 7, 118 ve 121. maddelerine de aykırılığı yoktur.

S. 38/2011 sayılı Yasanın Geçici 3. maddesinin, Anayasa-'nın Başlangıç Kısmına, 1, 7, 8, 49, 118 ve 160. maddelerine aykırı olup olmadığı:

Geçici 3. madde aynen şöyledir:

Geçici Madde
Görevde Bulunan Polis Genel Müdür Yardımcı-larının ve 3'üncü Derece Polis Müdürlerinin Durumu3. Bu (Değişiklik) Yasasının, y-ürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan Polis Genel Müdür Yardımcılarından derece yükselmelerinde, Polis Akademisi veya en az dört yıllık lisans öğrenimi (örgün eğitim) görmüş olma şartı, 3'üncü derece Polis Müdürlerinden, derece yükselmelerinde en az iki- yıl İlçe Polis Müdürlüğü görevi yapmış olma ve Polis Akademisi veya en az dört yıllık lisans öğrenimini (örgün eğitim) görmüş olma şartı aranmaz.

Davacı, bu Maddenin Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan Polis Genel Müdür Yardımcılarının -derece yükselmelerinde, Polis Akademisi veya en az 4 yıllık lisans eğitimi görmüş olma şartının, 3. derece polis müdürlerinden ise derece yükselmeleri için en az 2 yıl ilçe polis müdürlüğü yapma ve Polis Akademisi veya en az 4 yıllık lisans eğitimi görmüş -olma şartının aranmaması ile ayrıcalık yaratıldığını, bunun görevde bulunan Polis Genel Müdür Yardımcılarından birisinin düşünülerek yapıldığını, bazı 3. derece polis müdürlerinin de yükselmelerine olanak sağlamak için yine ayrımcılık yapıldığını ve bu öze-llikleri taşıyan başka polis mensuplarının önlerinin kesilmesinin hedeflendiğini ileri sürmüştür.

Davalı ise Geçici 5. maddenin Polis Genel Müdür Yardımcılarının kazanılmış haklarını koruyan bir madde olduğunu, geçici bir madde olduğunu ve uygulanıp yürü-rlükten kalktığını ileri sürmüştür.

Bir yasada belirli bir makam için belirli şartlar ve nitelikler öngörülürken, bazı kişiler bu şart ve niteliklerden muaf tutulursa, bu bağlamda ayrım yaratılmış olur. Bir makama müracaat edebilecek tüm kişiler aynı konu-mdadırlar. Bu kişiler arasında ayrım yapılarak bir kısmını dışarda bırakacak bir kural getirilmesi halinde, böyle bir kuralın Anayasa'nın 8. maddesine, eşitlik ilkesine aykırı bulunmaması için, yapılan ayrımın haklı bir nedene dayandırılması gerekir.

38-/2011 sayılı Tadilat Yasası'nın geçirilmesi öncesine kadar, bu Maddede yer alan mevkideki kişilerin bir üst mevkiye terfi almalarında herhangi bir engel yok iken, yıllarını bu mesleğe vermiş ve haklı bir beklenti içerisinde olan kişilere yeni şartlar getir-ilerek, terfi hakları ellerinden alınmaktadır. Meslek hayatının bu aşamasında, bu kadroları doldurabilmek için getirilen Polis Akademisi ve/veya 4 yıllık lisans eğitimi ve 3. derece polis müdürü için 2 yıl ilçe polis müdürlüğü yapma şartı, meslekte bu koşu-lların aranmadığı dönemde örgüte giren ve yükselen polis mensupları açısından bir haksızlık yaratmaktadır. Bu kişiler bu mevkilere yükselme beklentisi içerisinde iken, aniden önlerinin kesilmesi ve talep edilen koşulları bu kişilerin bu safhada elde etme i-mkanlarının da bulunmaması ve/veya elde etmelerinin çok zor olması, haklı beklentilerini ortadan kaldırmakta ve bir haksızlık yaratmaktadır. 1984-2011 yılları arasında, bir üst makama terfi edebilecek koşulları haiz olduğunu bilen bir kişinin, yapılan tadi-lat ile koşulların değiştirilmesi neticesinde bu beklentisini kaybetmesi, hukuki öngörülebilirlik, hukuki güvenlik ilkesinin çiğnendiğini gösterir. Bunu önlemek için getirilen Geçici 3. maddenin açıkça yapılmış bir ayrım için haklı bir neden oluşturduğunu -kabul etmek gerekir. Bu nedenle Geçici 3. maddenin Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olmadığı kabul edilir.

Geçici 3. madde Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 7, 49, 118 ve 160. maddelerin de aykırı değildir.

T. 38/2011 sayılı Yasanın Geçici 5. maddes-inin, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 7, 8, 118 ve 160. maddelerine aykırı olup olmadığı:

Geçici 5. madde aynen şöyledir:

Geçici Madde Görevde Bulunan 4'üncü Derece Polis Müdür Muavin-lerinin Durumu5. Bu (Değişiklik) Yasasının, yürürlüğe girdiği tari-hte görevde bulunan Polis Müdür Muavinlerinden, derece yükselmelerinde en az dört yıllık lisans öğrenimi (örgün eğitim) görmüş olma şartı aranmaz.
Davacı bu maddenin de görevde bulunan polis müdür muavinlerinden derece yükselmesinde en az 4 yıllık lisans- eğitimi aramamakla yine ayrım yaptığını ve bazı kişilere menfaat, kolaylık sağlamaya çalışıldığını ve bunun Anayasa'ya aykırılık teşkil ettiğini ileri sürmüştür.

Davalı, bu maddenin görevde bulunan Polis Müdür Muavinlerinin haklarını korumak için Yasada- yer aldığını iddia etti.

Bir yasada belirli bir makam için bazı şartlar ve nitelikler öngörülür, ancak bazı kişiler bu kurallardan muaf tutulursa ayrım yapılmış olur. Bir makama müracaat edebilecek tüm kişiler aynı konumdadırlar. Sadece belirlenen bir t-arihte, belirli bir görevde bulunan kişilerin bazı kurallardan muaf tutulması ayrım teşkil eder.

Ayrım yaratan bir maddenin Anayasa'nın 8. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırı bulunmaması için, yapılan ayrımın haklı bir nedene dayandırılması gerek-ir.

38/2011 sayılı Tadilat Yasası'nın geçirilmesi öncesine kadar, bu Maddede yer alan mevkideki kişilerin bir üst mevkiye terfi almalarında herhangi bir engel yok iken, yıllarını bu mesleğe vermiş ve haklı bir beklenti içerisinde olan kişilerin, en az 4 -yıllık lisans eğitimi görmedikleri için o terfi hakları ellerinden alınmaktadır. Mesleğinin bu aşamasında, bu kadroları doldurabilmek için getirilen 4 yıllık lisans eğitimi şartının, meslekte bu koşulların aranmadığı dönemde giren ve haklı bir beklenti içe-risinde olan polis mensupları açısından haksızlık yaratmaktadır. Bu kişiler bu mevkilere yükselme beklentisi içerisinde iken, aniden önlerinin kesilmesi ve talep edilen koşulları bu kişilerin bu safhada elde etme imkanlarının da bulunmaması ve/veya çok zor- olması nedeni ile de bir haksızlık yaratılmıştır. 1984-2011 yılları arasında, bir üst makama terfi edebilecek koşulları haiz olduğunu bilen bir kişinin, yapılan tadilat ile koşulların değiştirilmesi neticesinde bu beklentisini kaybetmesi, hukuki öngörüleb-ilirlik, hukuki güvenlik ilkesinin çiğnendiğini gösterir. Bunu önlemek için getirilen geçici 5. maddenin açıkça yapılan ayrım için haklı bir neden oluşturduğunu kabul etmek gerekir. Bu nedenle Geçici 5. maddenin Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olmadığı- kabul edilir.

Geçici 5. madde, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1, 7, 118 ve 160. maddelere de aykırı değildir.

SONUÇ OLARAK;

38/2011 sayılı Yasa ile tadil edilen 51/1984 sayılı Polis Örgütü (Kuruluş, Görev ve Yetkileri) Yasası'nın:

23, 27(2) ve (3),- 65(1), 67(1), 67(11), 67 A (3)(E), 68(5) ve (7), 69 A (1),69 A (3), 71(2), 73(2)(C), 73(3)(A) ve (B), 73(4) ve (5), 82A(2), 103(4), 106(10) ve 107(1), 115(4)(ş), 115 (3) (b) (ix) ve 115 (4)(s), 130 (3), Geçici 1, Geçici 3 ve Geçici 5. maddelerinin, ileri -sürülen Anayasa maddelerinin hiç birine aykırı olmadıklarına;
50(2) maddesinde yer alan "Polis Genel Müdürünün yazılı izni ile" söz dizisinin Anayasa'nın 33 (1) maddesine aykırı olduğuna ve bu söz dizisinin iptal edilmesine; maddenin geriye kalan kısmının - ileri sürülen Anayasa maddelerine aykırı olmadığına;
Kararın Resmi Gazete'de yayınlanmasına;

oy birliği ile karar verilir.




Narin Ferdi ŞefikAhmet Kalkan
Başkan Üye





Mehmet TürkerGülden Çiftçioğlu-Tanju Öncül
Üye Üye Üye



29 Haziran 2018











54














Full & Egal Universal Law Academy