Anayasa Mahkemesi Numara 6/2006 Dava No 1/2008 Karar Tarihi 14.02.2008
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 6/2006 Dava No 1/2008 Karar Tarihi 14.02.2008
Numara: 6/2006
Dava No: 1/2008
Taraflar: Demokrat Parti ile Cumhuriyeti Meclisi
Konu: Cumhuriyet Meclisi İçtüzük Değişikliği
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 14.02.2008

-D. 1/2008 Anayasa Mahkemesi: 6/2006

ANAYASA MAHKEMESİ OLARAK OTURUM YAPAN
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA

Mahkeme Heyeti: Metin A. Hakkı, Başkan, Nevvar Nolan, Mustafa H. Özkök, Gönül Erönen, Seyit -A. Bensen.

Anayasanın 145 ve 147. maddesi hakkında.

Davacı: Demokrat Parti, Köşklüçiftlik, Lefkoşa
- i l e -
Davalı: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi, Lefkoşa
A r a s ı n d a.
Davacı tarafından Av. Ömer Adal
Davalı tarafından ve Başsavcılığı- temsilen Kıdemli Savcı Behiç Öztürk.
---------------------
K A R A R
KONU:
KKTC Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulunca alınan ve Resmi Gazete Ek IV Bölüm II ve Sayı 171'de 17.10.2006 tarihinde yayımlanan 32 sayılı Cumhuriyet Meclisi kararları kısmındak-i 4/3/2006 karar numaralı KKTC Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğü (Değişiklik) kararının ve özellikle bu kararın esas İçtüzüğün 14. maddesini değiştiren ve/veya İçtüzüğün 14. maddesinin (3) fıkrasından hemen sonra yeni (4). fıkra konmak suretiyle değiştiren karar-ın Anayasanın 1,3,7,8(1) ve (2), 10, 12, 70(3), 81(4) maddelerine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY: Demokrat Parti olan Davacılar 19/10/2006 tarihinde yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen davayı Yüksek Mahkeme Mukayyitliğine dosyalayarak KKTC Cumhuriyet Mec-lisi Genel Kurulu'nca alınan ve Resmi Gazete Ek IV Bölüm II, Sayı 171'de 17.10.2006 tarihinde yayımlanan 32 sayılı Cumhuriyet Meclisi kararları kısmındaki 4.3.2006 karar numaralı KKTC Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğü (Değişiklik) kararını ve özellikle bu kararı-n esas İçtüzüğün 14. maddesini değiştiren ve/veya İçtüzüğün 14. maddesinin (3). fıkrasından hemen sonra yeni (4). fıkra konmak suretiyle değiştiren kararın Anayasanın başlangıç kısmına ve özellikle 1,3,7,8(1)(2), 10,12,70(3), 81(4) maddelerine aykırı old-uğundan iptal edilmesini talep etti. Davalılar 5.6.2007 tarihinde dosyaladıkları Müdafaa Takrirleri ile müdafaanın, 8'inci sayfasında yer alan 9'uncu paragrafı ile müdafaalarında öne sürdükleri hukuki esaslar ve olgular ışığında Davacıların davasının redd-edilmesini talep etmişlerdir.

II. TARAFLARIN İDDİALARININ GEREKÇESİ:
Davacıların iddialarının gerekçesi şöyledir:
KKTC Cumhuriyet Meclisi, bir ad hoc komite oluşturmuş ve bu komiteye Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğünde ve özellikle bu tüzüğün 14. maddesinde -değişiklik yapması için İçtüzüğün 185'inci maddesini ihlal ederek görev vermiştir. Sadece CTP BG milletvekillerinden oluşan bir ad hoc komite bu şekilde oluşturulmuş ve Cumhuriyet Meclisi bu komitenin 13.10.2006 tarihinde almış olduğu Cumhuriyet Meclisi İ-çtüzüğü (Değişiklik) karar önerisini görüşerek Cumhuriyet Meclisi esas İçtüzüğün 14. maddesinin değiştirilmesine ve/veya 14. maddesinin (3). fıkrasından hemen sonra yeni (4). fıkra eklenmek suretiyle değiştirilmesine karar vermiş ve bu karar KKTC Resmi Ga-zetesi Ek IV Sayı 171'de 17.10.2006 tarihinde 4/3/2006 Karar numarası ile yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Cumhuriyet Meclisi, söz konusu kararı almakla ve/veya bu şekilde İçtüzüğü değiştirmekle Başkanlık Divanında çoğunluk olmaksızın karar alabilmeyi sa-ğlamış ve/veya Başkanlık Divanı kararı olmadan Genel Kurul gündemini belirleme yetkisini Meclis Başkanına veya siyasal parti gruplarına vermiştir. Bu şekilde Anayasanın ilgili maddeleri ihlal edilmiştir.

Davalıların iddialarının gerekçesi;
Davalılar al-ınan kararın Anayasanın herhangi bir maddesine herhangi bir terslik içermediğini iddia ederken Meclis İçtüzüğünün 21(1)(c) ve 21(5) ve 22. maddelerinin Cumhuriyet Meclisinde komiteler veya ad hoc komiteler kurulmasına cevaz verdiğini, bunlara istinaden ya-kınma konusu komitenin oluşturulduğunu, Anayasanın herhangi bir maddesine bir terslik içermediğini iddia etmişlerdir. Davalılar daha ileri giderek esas yetkinin Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu'nda olduğunu, İçtüzüğün Meclisin daha kolay ve randımanlı çalı-şması için yapıldığını, buna bir aykırılık olmuş olsa bile, kararın yetkili organ olan Genel Kurulca alındığına göre Anayasaya herhangi bir aykırılık olmadığını iddia etmiştir. Alternatif olarak veya bunlara ilaveten Davacıların ve Ana Muhalefet partisi-nin Meclisi boykot etmeleri neticesi Meclisin çalışabilmesi için konu kararın alınmasının bir zaruret olduğunu, yakınma konusu kararın bu zaruret nedeni ile ve Meclisi çalıştırmak için alındığını, bunun herhangi bir yasaya herhangi bir terslik içermediğin-i Davalılar iddia etmişlerdir. Davalılar müdafaalarına devamla Davacılar Meclis çalışmalarına katılmamakla 52/87 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri Yasasının 3(1) maddesine ters hareket ettiklerini, dolayısıyla kendilerinin yarattığı durumdan şikayetçi olama-yacaklarını iddia etmiş ve başvurunun iptalini talep etmişlerdir.

III. İLGİLİ YASA VE TÜZÜK METİNLERİ:
1. 52/1987 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri Yasası:
Milletvekillerinin asli görevi3.(1)Milletvekillerinin asli görevi şunlardır:(A)Cumhuriyet M-eclisinin Yasama işlerinin yerine getirilmesinde Meclis Genel Kurulu ile Komite çalışmalarına ve diğer çalışmalarına katılmak;(B)Toplumun sosyal, ekonomik, mali ve diğer sorunlarının çözümlenmesine katkıda bulunmak;(C)Milletvekilliği görevini ö-ncelikle yürütmek.(2)Milletvekillerinin asli görevi, Cumhuriyet Meclisinin yasama faaliyetine katılmak olduğundan bu görevlerini aksatacak veya Milletvekilliği onur veya göreviyle bağdaşmayan nitelikte, ödenekli veya ödeneksiz görev alamazlar veya her-hangi bir iş yapamazlar.

KKTC Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğünün ilgili kısımları.
İçtüzüğün 14.(4) maddesi
"Başkanlık Divanı, Meclis Başkanı veya yokluğunda vekili tarafından yapılan çağrı üzerine toplanır. Aynı konuda iki kez çağrı yapılmış olmasına kar-şın Divan toplanamadığı takdirde, Meclis Başkanı veya siyasal parti grupları, çağrı konusunu ayrı ayrı ve doğrudan doğruya Genel Kurula sunabilir. Bu durumda istemin oylanması, ilk birleşimin gündemindeki Başkanlık sunuşlarında yer alır ve Genel Kurulca i-şaret oyuyla karar verilir."

İçtüzüğün 21(1)(c) maddesi;
(c)Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi;
Bu Komite:

(i)Savunma, İçişleri ve Dışişleri ile ilgili tasarı ve önerileri;

(ii)Vakıflarla ilgili tasarı ve önerileri;

(iii)Yargı ile ilgil-i tasarı ve önerileri; ve

(iv)Anayasal Sorunları
incelemekle görevlidir.
İçtüzüğün 21 (5) maddesi
(5)Genel Kurulca, (1)'nci fıkrada belirtilen komitelerden başka komiteler kurulabileceği gibi, bu komitelerin üye sayıları da değiştirilebilir.
-İçtüzüğün 22. maddesi
Geçici
ve Karma
Komiteler
22. Cumhuriyet Meclisi, gereksinime göre, geçici veya karma komiteler kurabilir. Bu komiteler, kendilerine iletilen işin sonuçlanmasına kadar görevlerine devam ederler.
İçtüzüğün 38. maddesi
Komitele-rde İşlerin İncelenme ve Sonuç-lanma süresi38.(1)Komiteler, kendilerine iletilen tasarı ve önerileri iletme gününden başlayarak en geç kırkbeş gün içinde sonuçlandırmak zorundadırlar. 83'üncü maddenin (1)'inci ve (3)'üncü fıkrası kuralları saklıdır.
-(2)(1)'inci fıkrada belirtilen süre içinde sonuçlandırılmayan tasarı ve öneriler için Genel Kurulca Komiteye bir aylık yeni bir süre verilebilir. Verilen yeni süre içinde de tasarı ve önerilerin sonuçlandırılamaması halinde ise, Genel Kurulca, söz konusu- tasarı ve önerileri görüşmek üzere özel bir Komite kurulabilir.

(3)Yasa Önerilerinin incelenme süresi, önerilere ilişkin Başbakanlık görüşünün geldiği tarihten başlar. Başbakanlık bu görüşünü, en geç otuz gün içinde iletir. İletmemesi halinde, Komi-tede incelenme süresi otuz gün geçtikten sonra başlar. Haklarında ivedilik kararı verilenler için bu süre onbeş gündür.
İçtüzüğün 185. maddesi
İçtüzüğün
Değiştirilmesi185. (1)İçtüzükle değişiklik yapılmasını öngören önergeler, milletvekillerince yap-ılabilir. Bunlar hakkında yasa önerileri hakkındaki kurallar uygulanır.

(2)Bu önergeler Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinde incelendikten sonra, bu komitenin raporu esas olmak üzere, Genel Kurulda görüşülür ve sonuçlandırılır.

(3)İçtüzük değişikl-ikleri, Cumhuriyet Meclisi kararı olarak Resmi Gazete'de yayımlanmakla yürürlüğe girer; kararda ileriye dönük başkaca bir yürürlük tarihi de gösterilebilir.

IV. İLGİLİ ANAYASA MADDELERİ:
Devletin Şekli ve Nitelikleri
Madde 1
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhur-iyeti Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan laik bir Cumhuriyettir.

Egemenlik
Madde 3
(1)Egemenlik, kayıtsız şartsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yurttaşlarından oluşan halkındır.
(2)Halk, egemenliğini, Anayas-anın koyduğu ilkeler çerçevesinde, yetkili organları eliyle kullanır.
(3)Halkın hiçbir zümresi, kesimi ve kişisi, egemenliği kendine mal edemez.
(4)Hiçbir organ, makam veya merci, kaynağını bu Anayasa'dan almayan bir yetki kullanamaz.

Anayasan-ın Üstünlüğü ve Bağlayıcılığı
Madde 7
(1)Yasalar Anayasaya aykırı olamaz.
(2)Anayasa kuralları, yasama, yürütme ve yargı organlarını, Devlet yönetimi makamlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.

Eşitlik
Madde 8
(1)Herkes, hiçbir ay-ırım gözetilmeksizin, Anayasa ve yasa önünde eşittir. Hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.
(2)Devlet organları ve yönetim makamları, bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek ve ayrıcalık yapmamak zo-rundadırlar.

Temel Hakların Niteliği ve Korunması
Madde 10
(1)Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahiptir.
(2)Devlet, kişinin temel hak ve özgürlüklerini, kişi huzuru, sosyal adalet ve hukuk devl-eti ilkeleriyle bağdaşmayacak biçimde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal bütün engelleri kaldırır; insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlar.
(3)Devletin yasama, yürütme ve yargı organları, kendi yetki sınırları içi-nde, bu Kısım kurallarının tam olarak uygulanmasını sağlamakla yükümlüdürler.

Temel Hak ve Özgürlükler ile Yetkilerin Kötüye Kullanılmaması
Madde 12
Bu Anayasanın hiçbir kuralı, herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye, zümre veya sınıfa, bu Anayasa ile -güvence altına alınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ve Kıbrıs Türk Halkının hak ve statüsünün değiştirilmesini veya bu Anayasanın kurduğu düzenin yok edilmesini veya tanınan temel hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılmasını amaçlayan hareketlere giriş-mek ve faaliyetlerde bulunmak hak ve yetkisini verir biçimde anlaşılamaz ve yorumlanamaz.


Siyasal Parti Kurma ve Partilerin Siyasal Hayattaki Yeri
Madde 70
(1).........................................................................................-.......................
(2)................................................................................................................
(3)Siyasal partiler, ister iktidarda ister muhalefette olsunlar, demokratik siyasal hayatın vazgeçilmez öğeleridir.-

Cumhuriyet Meclisinin Toplantıları ve Çalışma Düzeni
Madde 81
(1).........................................................
(2).........................................................
(3).........................................................
(4)-Cumhuriyet Meclisi çalışmalarını kendi yaptığı İçtüzük kurallarına göre yürütür.
İçtüzük kuralları, siyasal parti gruplarının Cumhuriyet Meclisinin bütün faaliyetlerine üye sayısı oranında katılmalarını sağlayacak yolda düzenlenir. Siyasal parti gru-pları en az beş üyeden oluşur.


V. İNCELEME:
Demokrat Parti olan Davacılar 19/10/2006 tarihinde, yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen davayı Yüksek Mahkeme Mukayyitliğine dosyalayarak:-

"(A) KKTC Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulunca alınan ve Resmi Gazete -Ek IV, Bölüm II, sayfa 171'de 17/10/2006 tarihinde yayımlanan 32 sayılı Cumhuriyet Meclisi Kararları kısmındaki 4/3/2006 karar numaralı KKTC Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğü (Değişiklik) kararının ve özellikle bu kararın esas İçtüzüğün 14. maddesini değiştiren- ve/veya İçtüzüğün 14. maddesinin (3)'üncü fıkrasından hemen sonra (4)'üncü fıkrayı koymak suretiyle değiştiren kararın, Anayasanın başlangıç kısmına ve özellikle "İnsan Hakları ve Özgürlüklerini, Hukukun Üstünlüğünü, Kişilerin ve Toplumun Huzur ve Refahın-ı Korumayı içeren çok Partili, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devletini gerçekleştirmek" ilkesine, Anayasanın 1,3,7,8(1) ve (2), 10,12,70(3), 81(4) maddelerine aykırı olduğundan iptal edilmesi öngörülen bir mahkeme hükmü ve emri verilmesi"ni talep etmiş-lerdir.

Davanın, Davalılara tebliğini müteakip, Davalılar 5/6/2007 tarihinde
Davacıların davasına Müdafaa Takrirleri dosyalayarak, Müdafaanın 8'inci sayfasında yer alan 9'uncu paragrafı ile müdafaalarında öne sürdükleri "....... hukuki esaslar ve olgular -ışığında davacıların davasının reddedilmesini' talep etmişlerdir. Dava layihaları tamamlandıktan sonra Davacılar 18/6/2007 tarihli Yüksek Mahkeme Mukayyitliğine dosyalanan müracaatları ile davaya duruşma için gün tayin edilmesini talep etmişler, Anayasa M-ahkemesi de yanaşmakta olan Adli Tatili gözönünde bulundurarak davanın duruşmasını Adli Tatilden hemen sonra 27/9/2007 tarihine tayin etmiştir. 27/9/2007 tarihinde davanın duruşmasına başlanmış, Davacıların Genel Başkanı Serdar Denktaş o oturumda şahadet -vermiş, duruşma ayni gün tamamlanmayıp, tarafların istemi üzerine ertesi güne tehir edilmiştir. 28/9/2007 tarihinde duruşmaya devam edilmiş ve o tarihte duruşma tamamlanıp dava karar için bilamüddet ertelenmiştir. Davanın duruşması esnasında Davacıların -tek tanığından sonra Mahkemeye şifahi şahadet ibraz edilmemiş, ancak taraflarca karşılıklı muvafakat çerçevesinde dosyada duran ve evraklardan oluşan 12 adet emare Mahkemeye ibraz edilmiştir. Duruşma esnasında taraflar Mahkemeye yardımcı olmak amacı ile d-avanın kökeninde yatan ve doğruluğu her iki tarafca da kabul edilen müşterek olguların bir kısmını da Mahkemeye yazılı olarak bildirmişlerdir. Mahkeme, önünde ibraz olunan şifahi şahadet, tarafların müştereken beyan ettikleri olgular, emareler ve Mahkeme-nin adli ihbar olarak kabul ettiği Resmi Gazete'de ve Cumhuriyet Meclisi Tutanak Dergisi'nde yayımlanan davanın kökeninde yatan bazı bilgilerden yararlanarak, davanın olgularını aşağıdaki şekilde bulgu yaparak özetlemiştir.
2005 Milletvekili Genel Seçimle-rinde Anayasa mucibince 50 sandalyeden oluşan KKTC Cumhuriyet Meclisine CTP 24, UBP 19, DP 6 ve BDH'ya mensup 1 Milletvekili seçilmiştir. Akabinde 10/3/2005 tarihinde Başbakan Mehmet Ali Talât başkanlığında ve DP başkanı Serdar Denktaş'ın Başbakan Yardımc-ısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığı CTP ile DP Koalisyon Hükümeti kurulmuştur. Bilâhare Cumhuriyet Meclisi'nde boşalan 2 koltuğun doldurulması amacı ile 25/6/2006 tarihinde Milletvekili Ara Seçimleri ve keza Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmış ve bu- ara seçimleri de CTP kazanarak her iki boş koltuğa da bu parti mensubu milletvekili adayları seçilmiş, dolayısıyla CTP Meclis'teki milletvekili sayısını 2 üye artırmıştır. Mehmet Ali Talât'ın Cumhurbaşkanı seçilmesi neticesi, seçimden önce CTP'ye mensup- Başbakan olan Talât hükümeti istifa etmiş ve yeni hükümeti kurma görevi Cumhurbaşkanı Talât tarafından Mecliste en büyük parti olan CTP başkanı Ferdi Sabit Soyer'e verilmiştir. Bu şekilde CTP-DP Koalisyon hükümeti Ferdi Sabit Soyer Başbakan, DP başkanı -Serdar Denktaş Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev aldığı hükümet 26/4/2006 tarihinde kurulmuştur. 13/9/2006 tarihinde Başbakan Ferdi Sabit Soyer hükümeti istifa etmiş ve bilâhare Cumhur-başkanı'nın yeni hükümeti kurma görevini tekrar Fer-di Sabit Soyer'e vermesi üzerine halen işbaşında görev yapan CTP-Özgür Parti koalisyon hükümeti 25/9/2006'da kurulmuştur. Burda, tablonun tamamlanması için bazı ayrıntılara girmek yerinde olacaktır. 7/9/2006 tarihinde UBP'ye mensup Erdoğan Şanlıdağ, Erg-ün Serdaroğlu ve Turgay Avcı isimli milletvekilleri partilerinden istifa ettiler. Erden Özaşkın ise 24/7/2006 tarihinde istifa etti. Aynı şekilde 7/9/2006 tarihinde Mustafa Gökmen isimli milletvekili DP'den (Davacı partiden) istifa etti. Bu istifalara p-aralel olarak 15/9/2006 tarihinde Özgürlük ve Reform Partisi kuruldu, ki yukarıda isimleri verilen ve partilerinden istifa eden milletvekillerinden Turgay Avcı, Erdoğan Şanlıdağ, Mustafa Gökmen ve Erden Özaşkın sözü edilen Özgürgürlük ve Reform Partisine -katıldı. Ergün Serdaroğlu ise bağımsız kalarak tekrar 9/4/2007 tarihinde UBP'ye döndü. 25/9/2006'da halen işbaşında bulunan hükümetin kurulmasından hemen sonra Meclis'te bulunup ana muhalefet partisi görevini yürüten UBP ile bu defa hükümette bulunmayıp- muhalefet saflarında yer alan ve bu davada Davacı sıfatıyla bulunan DP, Meclis çalışmalarını boykot ettiler. Davacıların Genel Başkanı Mahkemede verdiği şahadet esnasında kendine göre bunun nedenlerini izah etmiş, ancak bunlar yasal olmaktan öte siyasi ve-ya politik olduğundan, ve Mahkemeleri politikanın dışında tutmayı hedef edindiğimizden burada bunların ayrıntılarına girmemeyi uygun gördük. Bu durumda Meclis'te muhalefet görevini yürüten sadece BDH'ya mensup tek milletvekili kalmıştır. BDH da siyasal -partilerimizden TKP ile birleşerek 16/4/2007 tarihinde TDP'yi (Toplumcu Demokrasi Partisi) oluşturmuştur. Tabloyu tamamlamak için duruşma esnasında bu davaya taraf, her iki tarafca da kabul edilen ve Mahkemeye ibraz edilen müşterek olgulardan bu aşamada- yararlanıp meselenin kökeninde yatan olguları daha fazla açmakta fayda gördük. UBP ile DP'ye mensup Milletvekilleri sadece Meclis Genel Kuruluna katılmamakla kalmamış, Anayasa ve Meclis İçtüzüğü mucibince Meclisin düzgün çalışmasını amaçlayan ve Partiler-in Meclisteki temsiliyet oranlarına göre oluşan Başkanlık Divanı, Danışma Kurulu, Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi gibi Komite çalışmalarına da katılmamışlardır. Bu şekilde Meclis çalışmaları, en kibar tabirle, zora sokulmuş hatta çalışamayacak hale gelmiş-tir. Bu durumu çözmek amacı ile, taraflarca kabul edilen müşterek olgulara göre, KKTC Meclis Başkanı 30/9/2006 tarihli bir yazı ile Meclis Danışma Kurulu üyelerini 2/10/2006 tarihinde ad hoc komite oluşturulması amacı ile toplantıya davet etmiştir. Davac-ılar bu çağrıya uyup toplantıya katılmamışlardır. Meclis Başkanı 2/10/2006 tarihinde ayni doğrultudaki ikinci bir yazıyı yeniden yazarak 3/10/2006 tarihinde ilgilileri (Davacılar dahil) ikinci bir toplantıya davet etmiştir. Davacılar dahil ana muhalefet- partisi UBP de bu davete yine icabet etmemiştir. Bu durumda Meclis Başkanı 3/10/2006 tarihinde ad hoc komite oluşturulması konusunu
Meclis Genel Kuruluna aktarmış ve ayni tarihte Genel Kurulda geçici komite (ad hoc) kurulması oy çokluğu ile kabul edil-miştir. Davacıların katılmadığı toplantıda onların yokluğunda alınan Meclis Genel Kurul kararına göre bahse konu komiteye CTP grubundan 4, UBP grubundan 2 ve DP grubundan 1 üyenin katılımı ile oluşturulması kararlaştırılmıştır. 3/10/2006 tarihinde CTP gr-ubu adına Ömer Kalyoncu tarafından Meclis Genel Kuruluna yapılan öneri ile oluşturulan ad hoc komiteye Milletvekilleri Ömer Kalyoncu, Kadri Fellahoğlu, Alpay Avşaroğlu ve Ahmet Barçın oy çokluğu ile seçilmişlerdir. 3/10/2006 tarihinde İçtüzük değişiklik ö-nerisinin Mecliste ivedilikle görüşülmesi için tezkere sunulmuş ve bu öneri de oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Oluşturulan ad hoc komite, 13/10/2006 tarihinde de toplanarak, İçtüzüğün 14. maddesinin (3)'üncü fıkrasından hemen sonra yeni (4)'üncü fıkranın- eklenmesi suretiyle değiştirilmesine katılanların oybirliği ile karar verdi ve bu konuda hazırlanan karar önerisinin görüşülerek kabulüne Meclis Genel Kuruluna bu komite salık vermiştir. Bu komite kararı, 16/10/2006 tarihli birleşiminde Meclis Genel Kuru-lu İçtüzüğü değişiklik kararı (Karar No: 4/3/2006) ismini aldı, Meclis Genel Kurulunda kabul edildi ve 17/10/2006 tarih ve 171 sayılı Resmi Gazete'de ilan edildi. Davacıların yakınma ve dava konusu yaptığı bu karardır.

İçtüzüğe eklenen yeni 14(4) fıkrası- ve yakınma konusu karar aynen şöyledir:
"14 (4) Başkanlık Divanı, Meclis Başkanı veya yokluğunda vekili tarafından yapılan çağrı üzerine toplanır. Aynı konuda iki kez çağrı yapılmış olmasına karşın Divan toplanamadığı takdirde, Meclis Başkanı veya siyas-al parti grupları, çağrı konusunu ayrı ayrı ve doğrudan doğruya Genel Kurul'a sunabilir. Bu durumda istemin oylanması, ilk birleşimin gündemindeki Başkanlık sunuşlarında yer alır ve Genel Kurulca işaret oyuyla karar verilir."

Davacıların iddiasına göre -Cumhuriyet Meclisi bu kararı almakla ve/veya yukarıdaki şekilde İçtüzüğü değiştirmekle, Başkanlık Divanı'nda çoğunluk olmaksızın karar alabilmeyi sağlamış ve/veya İçtüzüğe ters olarak Başkanlık Divanı kararı olmadan Genel Kurul Gündemini belirleme yetkisin-i Meclis Başkanına veya Siyasal Parti gruplarına vermiştir. Buna ilaveten Davacıların Anayasaya aykırılık iddiası İçtüzüğün 185. maddesine dayanır. Sözü edilen İçtüzüğün 185. maddesi aynen şöyledir;
"Madde 185
(1)İçtüzükle değişiklik yapılması-nı öngören önergeler, milletvekillerince yapılabilir. Bunlar hakkında yasa önerileri hakkındaki kurallar uygulanır.
(2)Bu önergeler Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinde incelendikten sonra, bu komitenin raporu esas olmak üzere, Genel Kurulda görüşülür ve -sonuçlandırılır.
(3)İçtüzük değişiklikleri, Cumhuriyet Meclisi kararı olarak Resmi Gazete'de yayımlanmakla yürürlüğe girer; kararda ileriye dönük başkaca bir yürürlük tarihi de gösterilebilir."

Davacı tarafı bu maddeye dayanarak İçtüzükte değişikl-ik yapılmasını öngören önergelerin Milletvekillerince yapılabileceğini teslim ederken, bunlar için yasa önerileri hakkındaki kuralların uygulanabileceğini, bu önergelerin Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinde incelendikten sonra ve bu komitenin raporu esas alı-narak Genel Kurulda görüşülüp sonuçlandırılabileceğini, bu meselede bunun yapılmadığını, konunun Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinde incelenmeden ve komitenin raporu esas alınmadan Genel Kurulda görüşülüp sonuçlanmasının Anayasanın davada ileri sürülen madde-lerine aykırı olduğunu iddia etmektedir.

Davacılar ilaveten, yakınma konusu yaptıkları ve bu dava ile iptalini talep ettikleri kararın Meclis Genel Kurulu'nda Danışma Kurulunun yasal bir karar alınmadan görüşüldüğünü, Danışma Kurulunun İçtüzüğün 20(1) -maddesi mucibince Cumhuriyet Meclisi Başkanının başkanlığında, siyasal parti gruplarının başkanları veya vekillerinden (ki bu Davacı Partiyi de kapsar) veya onların yazılı olarak görevlendirdikleri birer temsilciden oluşmasının öngörüldüğünü, bu meselede n-e Davacıların siyasal parti grubu olarak, ne de UBP'nin kurul toplantısına katılmamaları nedeni ile Danışma Kurulunun mevzuatın öngördüğü şekilde oluşmadığını, dolayısı ile Genel Kurula gelen önerinin sakat olduğunu veya yasal olmadığını iddia etmişlerdir.-

Davacılar, işbu dava ile iptalini talep ettikleri kararın özetle Anayasanın Başlangıç kısmında yer alan "insan hak ve özgürlüklerini, hukukun üstünlüğünü, kişilerin ve toplumun huzur ve refahını korumayı içeren çok partili demokratik, laik, sosyal hukuk- devletini gerçekleştirmek" ilke ve amacına, 1'inci maddede belirtilen hukukun üstünlüğü ilkesine, 3. maddede belirtilen egemenlik ilkesine, ve halkın olan egemenliğin, Anayasanın koyduğu ilkeler çerçevesinde yetkili organların eliyle kullanılabileceğini, -halkın hiçbir zümresi, kesimi ve kişisinin, egemenliği kendine mal edemeyeceği ilkesine, hiçbir organ, makam veya mercinin kaynağını Anayasadan almayan bir yetki kullanamayacağı ilkesine, 7. maddedeki yasaların Anayasaya aykırı olamayacağı ve Anayasa kural-larının yasama, yürütme ve yargı organlarının devlet yönetimi makamlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ilkesine, 8. maddedeki eşitlik ilkesine, 10. maddedeki temel hakların niteliği ve korunması ilkesindeki devletin yasama, yürütme ve -yargı organlarının kendi yetki sınırları içinde, bu kısım kurallarının tam olarak uygulanmasını sağlamakla yükümlü oldukları ilkesine, 12. maddedeki temel hak ve özgürlükler ile yetkilerin kötüye kullanılmaması prensibine, 70. (3) maddesindeki siyasal part-ilerin ister iktidarda isterse muhalefette olsunlar, demokratik siyasal hayatın vazgeçilmez öğeleri oldukları prensibine, 81(4) maddesindeki Cumhuriyet Meclisi çalışmalarının kendi yaptığı İçtüzük kurallarına göre yürüteceği prensiplerine aykırı olduğunu -iddia etti. Davacılar Mahkemeye yaptığı hitabesi esnasında Anayasanın 3. maddesi üzerinde durmadı, 8 ve 10'uncu maddelere aykırılık iddialarını da geri çekti. Davacıların üzerinde durdukları ilgili Anayasa maddeleri, yukarıda, kararın "inceleme" kısmında-n önceki kısmında verbatim karara dahil edilmiştir.

Davalı tarafı, Davacıların iddialarına tam ters olarak, Davacı partinin bilhassa 52/87 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri Yasasının 3 (1) maddesine ters olarak Meclis faaliyetlerine katılmadıklarını ve -komite faaliyetlerine de katılmamakla asli görevlerini yasaya ters olarak yerine getirmediklerini, toplantılara katılmak için aldıkları davetlere icabet etmediklerini, bu nedenle Meclisin çalışamayacak hale geldiğini, komitelerin Meclis İçtüzüğüne göre top-lantı yeter sayısına ulaşması için bazı muhalefet milletvekillerinin çalışmalara katılması gerektiğini söylemiştir. Müdafaayı yürüten savcı İçtüzüğün 21(1)(c) maddesinin Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinin faaliyet alanını gösterdiğini, bu faaliyetler ara-sında tüzük değişikliğinin yer almadığını, İçtüzüğün 21(5) ve 22'nci maddelerinin gereksinime göre Cumhuriyet Meclisinin komiteler veya ad hoc komiteler kurabilmesine yetki verdiğini, Davacıların şikayet konusu yaptıkları ad hoc komitenin de böyle kurulduğ-unu iddia etmiştir. Savcının dayandığı İçtüzüğün 21(1)(c), 21(5) ve 22'nci maddeleri aynen şöyledir:

Sürekli Komiteler ve Görev-leri
4/198621.(1)Cumhuriyet Meclisinin sürekli komiteleri şunlardır:
...............................
......................-...........
Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi;
Bu Komite:
Savunma, İçişleri ve Dışişleri ile ilgili tasarı ve önerileri;
Vakıflarla ilgili tasarı ve önerileri;
Yargı ile ilgili tasarı ve önerileri; ve
Anayasal Sorunları
incelemekle görevlidir.(2)..-.......................................................(3)........................................................(4)........................................................(5)Genel Kurulca, (1)'inci fıkrada belirtilen komitelerden başka kom-iteler kurulabileceği gibi, bu komitelerin üye sayıları da değiştirilebilir.
Geçici ve Karma Komiteler22.Cumhuriyet Meclisi, gereksinime göre, geçici veya karma komiteler kurabilir. Bu nedenle komiteler, kendilerine iletilen işin sonuçlanmasına kadar- görevlerine devam ederler.
A fortiori, Savcının iddiasına göre Mahkeme önündeki emarelerden de görülebileceği gibi, Meclis Başkanı ilgili zamanlarda Danışma Kurulunu toplamaya çalışmış, ancak muvaffak olamayınca İçtüzüğün 20(5) maddesine dayanarak yetk-isini kullanmış ve Meclis Genel Kuruluna, Meclis Başkanlık Divanının çalışmasını sağlayabilecek bir İçtüzük Değişiklik karar önerisi sunup Meclise böyle bir çağrı yapmıştır: Savcıya göre bu konuda emare 5 sarihtir. Yine Savcının iddiasına göre İçtüzük Mec-lis Başkanına böyle bir yetki vermektedir. Savcının dayandığı İçtüzüğün 20(5) maddesi de aynen şöyledir:

Danışma Kurulunun Oluşumu ve Görev-leri20.(1)
(2)
(3)
(4)........................................................
................................-........................
........................................................
........................................................(5)İçtüzükte, Danışma Kurulunun saptanmasına, önerisine ve görüş bildirilmesine bağlanmış olan bütün hallerde, Da-nışma Kurulu yapılan çağrı üzerine toplanır. Aynı konuda iki kez çağrı yapılmış olmasına karşın Kurul toplanamadığı takdirde, Meclis Başkanı veya siyasal parti grupları çağrı konusunu ayrı ayrı ve doğrudan doğruya Genel Kurula sunabilir. Bu durumda istem-in oylanması, ilk birleşimin gündemindeki Başkanlık sunuş-larında yer alır ve Genel Kurulca işaret oyuyla karar verilir.(6)
(7)
(8)............................................................
...........................................................-.
............................................................
Yukarıdaki iddialarına ilaveten veya alternatif olarak Savcıya göre Meclisin çalışması için, Davacıların yakınma konusu yaptığı komitenin oluşması zaruret teşkil etmişti; dolayısıyla yapılan- işlem Anayasanın hiçbir maddesine ters değildir; bu nedenle Savcı başvurunun iptalini talep etmiştir. Bu iddialarına halel gelmeksizin Savcı devamla iddia etmiştir ki Meclis'te esas yetki Meclis Genel Kurulu'ndadır. İçtüzükte öngörülen işlemler Meclisi-n kolay çalışmasına yöneliktir ve bunlara harfiyen uyulmuş olmasa bile (ki bu kabul edilmez) esas yetki Meclis Genel Kurulunda olduğuna göre ve Meclis Genel Kurulu yakınma konusu kararı aldığına göre yapılan işlemler yasaldır ve Anayasanın hiçbir maddesin-e bir aykırılık teşkil etmemektedir.

Yukarıda özetlenmeye çalışılan tarafların birbiri ile zıt iddiaları karşısında, bu davayı karara bağlamak için Anayasa Mahkemesi hangi tezi benimsemelidir? Bir başka deyişle Davacıların yakınma konusu yaptığı Meclis'-teki İçtüzükte yapılan değişiklik, Davacıların iddia ettiği gibi aykırı olduğunu iddia ettikleri Anayasa maddelerinin herhangi birine aykırı mı? Mahkemenin karar vermesi gereken husus budur.

Müdafaanın, öne sürdüğü bazı hususlar, bu davanın karara bağla-nması esnasında yaptığımız araştırmalardan görülmüştür ki mevzuat ile tam desteklenmemektedir. Mesela, bir an için yakınma konusu yapılan Meclis Genel Kurul Kararı alınmadan kurulan ad hoc komitenin oluşması ile ilgili olarak Davacılar Meclisin sürekli -komitesi olan Hukuk ve Siyasi İşler komitesine İç Tüzüğün değişiklik önerisinin iletilmesinden en geç 45 gün içerisinde komitenin öneriyi sonuçlandırmak zorunda olduğunu bu süre içerisinde sonuçlandırılmayan öneriler için Genel Kurulca komiteye bir aylık -yeni bir süre verilebileceğini ve bu yeni süre içinde de önerinin sonuçlandırılamaması halinde Genel Kurulca öneriyi görüşmek üzere özel bir komite kurulabileceğini, bu meselede İç Tüzük değişikliği için Hukuk ve Siyasi İşler komitesine hiçbir öneri ileti-lmeden bu amaçla genel kurulca bir ad hoc komite oluşturulduğunu bu uygulamanın İç Tüzüğün 38 (1) (2) maddeleri ile tam bağdaşmadığı düşünülebilir.

Hemen belirtmek gerekir ki Davacıların bu iddiasına Talep Takririnde yer verilmemiştir. Bunun yanında Da-vacıların bilinçli ve ısrarlı bir şekilde Meclis Genel Kuruluna ve komite çalışmalarına katılmadıkları açıkca ortadadır ve bizzat Davacılar tarafından, amaçları ne isterse olsun bunun böyle olduğu kabul edilmektedir. Komite çalışmalarına bilinçli ve ısrar-lı bir şekilde katılmayan ve niyetleri komiteleri çalıştırmamak olan Davacıların içtüzük değişiklik önerisinin çalıştırmadıkları bir komiteye götürülmemesinden yakınma hakları olmaması gerekir. Üstelik İçtüzüğe her aykırılığın ille de Anayasaya aykırı ola-cağı anlamına gelmez. Geçmişte ne bizim Anayasa Mahkememiz ne de T.C. Anayasa Mahkemesi böyle bir iddiayı kabul etmemişti. (Bak. A.M.K.D. Sayı 7, Sayfa 95). Esas No: 1967/32, Karar No.1968/57 ve AMKD Sayı 8 Sayfa 34, Esas No.1967/41, Karar No.1969/57 ve -KKTC Anayasa Mahkemesi Kararı 16/90 D.1/91 Sayfa 11. Bu son zikredilen davada Anayasa Mahkememiz aynen şöyle demişti:
".......................İçtüzükte düzenlenen mevzuata karşı yapılan bir aykırılık hali, yapılan işlemin mutlaka yok hükümden sayılmasını- veya Anayasaya aykırılığını mucip kılacak derecede olduğunu söylemek olası değildir."

Savcının, İçtüzükte öngörülen işlemlerin Meclisin "kolay çalışmasına" yönelik olduğu ve bunlara harfiyen uyulmamış olunsa bile esas yetkinin Anayasa gereği Meclis Gen-el Kurulu'nda olduğu ve Meclis Genel Kurulunun dava konusu kararı aldığına göre yapılan işlemlerin ve alınan kararın Anayasaya aykırı bulunamayacağı doğrultusundaki iddiası T.C. Anayasa Mahkemesinin bazı kararlarından destek bulmaktadır. Mesela T.C. Ana-yasa Mahkemesi Esas 1967/41, Karar No:1969/57 sayılı davada aynen şöyle dedi:

".......... komisyonların çalışmalarının, kanun tasarı ve tekliflerini Meclislerin Genel Kurulları adına inceleyerek düşüncelerini belirtmekten başka bir anlamı ve etkisi olmad-ığı, sonunda konuya Meclislerin tamamen hakim oldukları ve kendi iradelerine göre tam bir serbestlik içinde işi karara bağladıkları bilinen bir gerçektir. Bir kısım tasarı veya teklifinin bir komisyonda incelenmesini veya hiç incelenmemesini Meclis irades-inin gereği gibi belirlenmesine engellik edeceğinin düşünülmesi de mümkün değildir." (Bak.AMKD Sayı.8, Sayfa 34).

Bir an için İçtüzüğün 185'inci ve 38. maddelerin, ihlal edilerek konu komitenin kurulduğunu ve kararın alındığını varsayarak, olayın siyasi -yönünü bir tarafa bırakarak hukuki açıdan konunun incelenmesi ve karara bağlanması gerekmektedir. Meclis İç Tüzüğün 185'inci maddesine göre İç Tüzük değişikliklerinin öncelikli Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinde görüşülüp hazırlanacak raporun Genel Kurula - bu komite tarafından gönderilmesini öngörmektedir. Bu meselemizde ise İç Tüzük değişikliği bu maddeye uygun olarak yapılmamıştır. Bu durumda İç Tüzüğün 185'inci maddesi kurallarına uyulmadığı anlaşılmaktadır. Ancak yukarıda değindiğimiz gibi Hukuk v-e Siyasi İşler Komitesi Davacılar ve diğer boykotta olan partinin üyelerinin katılmaması nedeniyle toplanamamakta idi. Bu durumda Geçici bir komite kurularak İç Tüzük değişikliğinin yapılması zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Bu durumda İçtüzüğün 185'inc-i maddesine aykırılık görülmesine rağmen zorunluluk "Law of Necessity" ilkesi nedeniyle bunun geçerli kabul edilip Anayasaya aykırı olduğu sonucuna varılamaz. Kaldı ki bu meselede esas yetkinin Meclis Genel Kurulunda olduğu tüm taraflarca kabul edilmekte -olduğu gözönünde bulundurulduğunda ve şikayet konusu kararın da Genel Kurul tarafından onaylanmış olduğu göz önünde bulundurulduğunda Anayasaya aykırılığından söz edilemez kanaatindeyiz.

Dava sonunda taraflar Mahkemeye yaptıkları hitabelerinde hukukta '-Law of Necessity' diye bir prensip olduğunu kabul etmişlerdir. Davacı tarafı bu prensibin bu meseleye şamil olmadığını iddia etmiş, müdafaa ise bunun tam tersine, Müdafaa Takrirlerinden görülebileceği gibi bu prensip üzerinde ısrarla durmuştur. 'Law of N-ecessity' tadil edilmiş şekli ile 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 38(d) maddesi mucibince uygulamakla yükümlü olduğumuz 'Common Law' prensipleri arasında yerini almaktadır. Hatta bu prensip veya benzeri 1878'de İngiltere Kıbrıs'a gelmeden ve İngiliz Huk-uku Kıbrıs'a getirilmeden önce Osmanlı idaresi devrinde Kıbrıs'ta uygulanan Mecellede de vardı. Mecellenin 17. maddesini oluşturan İngilizce tercümesi aynen şöyledir:

17. "Hardship (Meshaqqat) causes the giving of facility. Equitable relief
-That is to say, difficulty becomes a cause of facility, from the law.
and in time of embarrassment it becomes necessary
that latitute should be shewn .

(Bak: The Mejelle, Translated by Tyser, Demetriades, Ismail Haqqi Effendi. (1901)- Government Printing Office, Nicosia.)"

İngiltere'de 1953'de Prof. Glanville Williams, "The Defence of Necessity" isimli bir makalesinde bu konuyu incelerken ve prensibin hem özel hukuk alanında hem de kamu hukuku sahasında geçerli olduğunu belirttikten -sonra (Bak: Current Legal Problems (1953) sayfa 216'da) konuyu incelerken konu ile ilgili şöyle demiştir.

"In a manner of speaking the whole law is based upon social necessity; it is a body of rules devised by the judges and the legislature to provide f-or what are felt to be reasonable needs. Obviously our present concern is with something narrower than this. What we have to study is how far the notion of necessity can create new rules or serve as an excuse for dispensing with the strict law, where th-e exigency requires it."
(Bak: Sayfa 217-218)

Yazar devamla Sayfa 224'de "-what it comes to is this, that the defence of necessity involves a choice of the lesser evil. It requires a judgement of value, an adjudication between competing 'goods' and a sacrifice of one to the other. The language of necessity disguises the selecti-on of values that is really involved." demektedir.

-Aynı yazar, aynı makalede Sayfa 218'de Sir William Scott'dan bir alıntı yaparak "Necessity creates the law- it supersedes rules; and whatever is reasonable and just in such cases, is likewise legal" demektedir.

Günümüze, daha yakın zamanlara geldiğimi-zde ise prensibin KKTC'de 30 sene önce Yüksek Mahkeme tarafından geçmiş içtihatlarda da kabul gördüğü bilinmektedir. Mesela A.M.Y.Havale No:6/73 Sayfa 5 misal olarak gösterilebilir. 'Law of Necessity' prensibi Yüksek Mahkemece geçmişte sözü edilen içtihat-ta kabul görmüş ve hukukumuza girmiştir. Yüksek Mahkemenin sözü edilen kararlarına göre prensibin uygulanabilmesi için:
Olağanüstü bir durum ve kaçınılmaz bir zaruretin meydana gelmesi,
Olağanüstü durum ve kaçınılmaz zarureti giderecek başka herhangi bir- çare bulunmaması,
Zaruret dolayısıyla meydana gelen durumu gidermek için alınan tedbirlerin lüzumundan fazla olmaması, uygun makul ve acil olması ve bu tedbirlerden sonra zaruret devam ettiği müddetce yürürlükte kalması gerekmektedir.

Davacılar, demokra-si gereği, iktidarı kendileri ile diyaloğa zorlamak
için ve demokrasi adına Meclis çalışmalarını boykot ettiklerini, Mahkemede şahadet veren Genel Başkanları vasıtası ile Mahkemeye söylemiştir. Davacılar bu hareketlerinin iktidara İçtüzüğü çiğneme yetkisi-ni vermediğini iddia etmektedirler. Ancak buna karşın, Davacıların (veya DP ile UBP'nin) Meclisi boykot kararına karşı Meclisin de kendini çalıştırmak için zaruri kararlar almak zorunda olduğu da bir gerçektir. Bu durumda "Law of Necessity"nin uygulanabil-mesi için gerekli ve yukarıda belirtilen şartlar oluşmuştur. Meclisin, Devletin yasama organının, demokrasi adına felç edilip çalışamaz hale düşürülmesi ve Devletin Anayasayı korumakla görevli Anayasa Mahkemesinin Meclisi çalışır hale getirme adına yapıla-n düzenlemeleri Anayasaya aykırıdır diyerek iptal etmesi ve Meclisin çalışamaz haline onay vermesi düşünülemez; burada "Law of Necessity" devreye girer ve yapılan düzenleme geçerli kabul edilir. Davacıların öne sürdükleri Anayasanın ilgili maddelerini,- Davacıların iddia ettiği gibi tefsir edip kararlarını ve eylemlerini benimsemek, ve üstelik bu hareketleri haklı görmek, Meclisi çalışamaz halde tutmak olur. Davacılar dava sonunda Mahkemeye yaptıkları hitabeleri esnasında inter alia muhalefet görevi y-aptıklarını ve bu görevin Meclise katılmakla sınırlı tutulamayacağını iddia etmişlerdir. Bu iddia ile kısmen biz de hemfikiriz. Muhalefet, görevini Anayasaya ve yasalara uymak koşulu ile Meclis dışında da yapmakta serbesttir. Ancak Davacı partiye mensup- milletvekillerinin ve tüm milletvekillerinin esas görevleri 52/1987 sayılı yasanın 3'üncü maddesinde belirlenmiştir. Tüm milletvekilleri, Davacı milletvekilleri dahil buna uymak durumundadır veya zorundadır. Mezkur madde aynen şöyledir:

Milletvekil-leri-nin asli görevi3.(1)Milletvekillerinin asli görevi şunlardır:(A)Cumhuriyet Meclisinin Yasama işlerinin yerine getirilmesinde Meclis Genel Kurulu ile Komite çalışmalarına ve diğer çalışmalarına katılmak:(B)Toplumun sosyal, ekonomik, mali ve d-iğer sorunlarının çözümlenmesine katkıda bulunmak;(C)Milletvekilliği görevini öncelikle yürütmek.(2)Milletvekillerinin asli görevi, Cumhuriyet Meclisinin yasama faaliyetine katılmak olduğundan bu görevlerini aksatacak veya Milletvekilliği onur v-eya göreviyle bağdaş-mayan nitelikte, ödenekli veya ödeneksiz görev alamazlar veya herhangi bir iş yapamazlar.

Yukarıdaki maddeden de görülebileceği gibi tüm milletvekillerinin asli görevi Cumhuriyet Meclisinin yasama işlerinin yerine getirilmesinde Me-clis Genel Kurulu ile komite çalışmalarına ve Meclisin diğer çalışmalarına katılmaktır. Davacılar Meclis çalışmalarını boykot hareketleri ile bu maddeye ters düşmüşler ve bu maddede öngörülen asli ve esas görevlerini yerine getirmemişlerdir. Yukarıda sı-ralanan asli görevlerini yerine getirmeyen Davacı partiye mensup milletvekillerinin, Davacı parti olarak işbu davadaki yakınmalarını, Anayasa Mahkemesinin sempati ile karşılaması beklenmemelidir.

Yukarıdakilerden de anlaşılabileceği gibi Davacılar davala-rında muvaffak olamamışlardır. Davalarında iddia ettikleri gibi yakınma konusu yaptıkları işlem veya alınan kararların, iddia ettikleri gibi Anayasanın öne sürdükleri herhangi bir maddesine aykırı olduğuna ikna olmadık.











VI. SONUÇ: Netice olar-ak başvuru oybirliği ile red ve iptal edilir. Masraflar hakkında herhangi bir emir verilmez.



(Metin A. Hakkı) (Nevvar Nolan)
Başkan Yargıç



(Mustafa H. Özkök) (Gönül Erönen) (Seyit A. Bensen)
- Yargıç Yargıç Yargıç



14/2/2008





23






Full & Egal Universal Law Academy