Anayasa Mahkemesi Numara 6/1993 Dava No 3/1994 Karar Tarihi 14.04.1994
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 6/1993 Dava No 3/1994 Karar Tarihi 14.04.1994
Numara: 6/1993
Dava No: 3/1994
Taraflar: Dr. Öztekin Öztekiner ile Bakanlar Kurulu
Konu: Değiştirilmiş şekliyle 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 9. maddesinin (1). fıkrasının şart bendinin Anayasaya aykırılığı iddiası -Mecburi emeklilik – kamu görevlilerinin mecburi emekliye sevkedilmeleri – Anayasanın yasaklayıcı veya emredici bir kuralına aykırılığın gerekliliği
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 14.04.1994

-D. 3/94 Anayasa Mahkemesi: 6/93

Yüksek Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda

Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Başkan, N. Ergin Salâhi,
Celâl Karabacak, Mustafa Özkök, Seyit Bensen.

Anayasanın 148-. maddesi tahtında.

Yüksek İdare Mahkemesi tarafından 10/93 sayılı YİM davasından (Müstedi: Dr. Öztekin Öztekiner ile Müstedaaleyhler:
Bakanlar Kurulu vas. KKTC Lefkoşa ve diğerleri arasında)
sunulan konu.

Müstedi namına Avukat Kıvanç M. Rıza.
Müste-daaleyh namına Başsavcılık tarafından Kd. Savcı Mehmet
Ali Şefik.

--------------

K A R A R

KONU:

Değiştirilmiş şekliyle 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının
9. maddesinin (1). fıkrasının şart bendinin Anayaanın 1, 17(1),
121(2), 121(4) ve 152. madde-lerine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY:

Havaleyi ilgilendirdiği oranda olaya ilişkin olgular şu şekilde özetlenebilir: Bütün ilgili zamanlarda müstedi
Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesinin Başhekimi idi. Hastanede yer alan bir yolsuzlukta meth-aldar olduğu iddiasıyle müstedi aleyhine Disiplin Soruşturması başlatıldı ve soruştur-
manın sonuçlanmasına değin geçici olarak görevinden el çektirildi. Disiplin Soruşturması sonucu müstedi aleyhine gerek cezai ve gerekse disiplin suçu getirilmedi. Buna- rağmen müstedi görevine iade edilmedi.

Bakanlar Kurulun E-1117-92 sayı ve 4.11.1992 tarihli bir kararı ile müstedinin mecburi emekliye sevkedilesi için Kamu Hizmetleri Komisyonuna öneride bulundu. Kamu Hizmetleri Komisyonu da 30.11.1992 tarihinde- müstedinin 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 9(1) maddesi hükümleri uyarınca 1.12.1992 tarihinden itibaren mecburi emekliye sevkedilmesine karar verdi. Müstedi gerek Bakanlar Kurulu E-1117-92 sayı ve 4.11.1992 tarihli kararının ve gerekse Kamu Hizmetleri -Komisyonunun
P.5216 sayı ve 30.11.1992 tarihli Kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramıyacağına karar verilmesi için Yüksek Mahkemeye, Yüksek İdare Mahkemesi olarak başvurdu.

Başvurunun duruşması safhasında müstedi başvu-rudaki ihtilâfın hallinde 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 9(1) madde-
sinin şart bendinin etken olduğunu ve bu bendin anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdü. Gerek savcılık ve gerekse Mahkeme de sözü edilen maddenin şart bendinin başvurudaki ihtilâfın hal-linde etken olduğu hususunda müstediye iltihak ettiler. Sonuçta Yüksek İdare Mahkemesi olarak oturum yapan Yüksek Mahkeme 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 9. maddesinin (1). fıkrasının şart
bendinin Anayasanın 1., 17(1), 121(2), 121(4) ve 152. madde-
ler-ine aykırı olup olmadığına karar verilmesi için konuyu Yüksek Mahkemeye Anayasa Mahkemesi olarak sundu ve bu arada Anayasa
Mahkemesinin bu havalede vereceği karara değin başvuru ile ilgili tüm işlemleri durduttu.

II. İDDİANIN GEREKÇESİ:

Müstedinin iddial-arının gerekçeleri özetle şöyledir:

Müstedaaleyhler Yüksek İdare Mahkemesinde konusu edilen kararları alırken değiştirilmiş şeliyle 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 9. maddesinin (1). fıkrasının şart bendi uyarınca hareket etmişlerdir. Bu bende göre- karar istihsal edilirken gerekçe gösterilmesi gerekmez. Hal böyle olunca karar alan merciye tamamen keyfi bir şekilde hareket etme imkanı verilir. Bu da keyfiliği reddeden hukukun üstünlüğü ilkesini içeren Anayasanın 1. maddesine aykırıdır.

Gerekç-e gösterilmesi gerekmediği takdirde kişi mahkemeye başvurma veya hak arama hakkından da yoksun bırakılır çünkü kişi aleyhinde alınan bir kararın ancak gerekçesini bildiği takdirde mahkemeye başvurabilir. Oysa ki Anayasanın 17. maddesi ile mahkemeye başvur-ma hakkından yoksun bırakılamaz. Anayasanın 121. maddesinin (4). fıkrasına göre disiplin işlemleri yargı denetimi dışında tutulamaz. Disiplin işlemleri yerine havale konusu kuralı harekete geçirmek suretiyle -ki bu meselede böyle olduğu iddia edilmekted-ir- disiplin işlemleri de dolaylı bir şekilde yargı denetimi dışında tutulabilecektir.

Keza ilgili kural, Anayasanın 152. maddesine de aykırıdır. Çünkü anayasanın sözü edilen maddesi kişiye sair hususlar yanında yönetsel yetki kullanan bir organ ve-ya makamın kararının iptali için Yüksek İdare Mahkemesine başvurma hakkı bahşetmek-tedir. Bu gibi organ veya makam kararlarını gerekçeye dayandırmak zorundadır. Bu böyle yapıldığı takdirdedir ki kendini mağdur addeden kişi gerekçelerin geçerli olmadığını- kanıtlamak için Yüksek İdare Mahkemesine başvurabilir. Anayasanın 152. maddesinin içeriğinde kararların gerekçeli olması gerektiği doğrultusunda zımni bir direktif vardır. İyi İdare, kararlarını gerekçeye dayandırmak zorundadır.

Müstedi bir kamu g-örevlisidir. Kamu görevlilerinin hakları Anayasanın 121(2) maddesi ile güvence altına alınmıştır. Bu güvenceler kamu görevlileri için birer temel haktır. Bu temel haklar arasında görevden uzaklaştırılmalarının sadece Kamu Hizmetleri Komisyonu tarafından- yapılması da vardır. Oysa Komisyon bu hakkı ancak Bakanlar Kurulundan gelecek bir öneriye bağlı olarak yapabilmektedir. Bu keyfiyet müstedinin temel hakkını zedelediği için Anayasanın 121(2) maddesine de aykırıdır.

Müstedaaleyhlerin iddialarının gerekç-eleri özetle
şöyledir:

Müstediyi emekliye ayıran makam Kamu Hizmetleri Komisyo-nudur. Bakanlar Kurulunun sadece öeri yapma yetkisi vardır. Kamu Hizmeti Komisyonu bu öneriyi kabul edip etmeme hakkına sahiptir. Müstedinin tüm özlük hakları kendisine- verilmiştir. Sanki 60. yaşına gelmiş gibi emeklilik hakları kendine verilmiştir. Bu durumda müstedinin maddi hiçbir mağduriyeti yoktur. Müstedinin mecburi emekliye ayrılması için Bakanlar Kurulu öneride bulunur ve Kamu Hizmeti Komisyonu mistediyi mecbu-ri emekliye sevkederse sebep göstermesi gerekmez. Bu maddenin amacı uyum içinde çalışmayan bir kamu görevlisine kabahat yüklemeden ancak tüm emeklilik haklarının azamisini de vererek onun görevine son vermektir.

Havale konusu edilen ilgili fıkranı-n şart bendi kişiyi mahkemeye başvurmaktan alıkoymaz. Kendini mağdur addeden kişi örneğin elli yaşını doldurmadığı gerekçesiyle mahkemeye müracaat etmeye hakkı vardır.

III. İLGİLİ YASA METİNLERİ

9. (1) Herhangi bir yasa veya bu maddenin diğer
- fıkralarındaki kurallar saklı kalmak
koşulu ile, hak sahplerinin mecburi
emekliye ayrılma yaşı altmışıncı yaştır.

Ancak Bakanlar Kurulu'nun önerisi
üzerine Kamu Hizmeti Komisyonu, bir hak
- sahibini elli yaşını doldurduktan sonra
herhangi bir zaman mecburi emekliye
sevkedebilir. Böyle bir hak sahibinin
emeklilik hakkı kazandıran hizmetinin
hesaplanmasında; emeklilik hakkı kazan-
- dıran mevcut hizmet süresine, altmışıncı
yaşı dolduracağı zamana kadarki süre
eklenir ve emeklilik işlemi bu süre
üzerinden hesaplanır.


IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:

Madde 1.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriye-ti Devleti, demokrasi,
sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine
dayanan lâik bir Cumhuriyettir.


Madde 17.

(1) Kimse, bu Anayasa ile veya bu Anayasa gereğince
kendisine gösterilen mahkemeye başvurmak hakkın-
- dan yoksun bırakılamaz. Her ne ad altına olursa
olsun adli komisyonlar veya istisnai mahkemeler
oluşturulması yasaktır.

Madde 121.

(2) Kamu görevlilerinin atanmalarını, onaylanmalarını,
sürekli ve emeklilik hakk-ı kazandıran kadrolara
yerleştirilmelerini, terfilerini, nakillerini,
emekliye sevklerini, uyarma ve kınama cezasını
gerektiren disiplin işlemleri dışında, azil ve
görevden uzaklaştırma dahil diğer tüm disiplin
-işlemlerini yapmak üzere tarafsız ve bağımsız
organ veya organlar kurulur. Bu organ veya organ-
ların kuruluş ve işleyişi, belirli kamu görevlileri
kesimi için, hizmet özellikleri gözetilerek ayrı
düzenlemeler yapılmasına o-lanak tanıyacak biçimde,
yasa ile düzenlenir.

Yargıçlar, savcılar, silâhlı kuvvetler mensup-
ları ve polis mensupları hakkındaki kurallar ile
Anayasanın bu konudaki diğer kuralları saklıdır.

(4) Kamu görevlileri -ile diğer kamu personeli hakkında
yapılacak disiplin kovuşturmalarında isnat olunan
hususun ilgiliye açıkça ve yazılı olarak bildiril-
mesi, yazılı savunmasının istenmesi ve savunma için
belli bir süre tanınması gereklidir. - Bu ilkelere
uyulmadıkça, disiplin cezası verilemez ve disiplin
kararları yargı mercilerinin denetimi dışında
bırakılamaz.

Yargıçlar ve savcılar hakkında bu Anayasanın
kuralları saklıdır.


Madde 152.-

(1) Yüksek İdare Mahkemesi, yürütsel veya yönetsel bir
yetki kullanan herhangi bir organ, makam veya kişi-
nin bir kararının, işleminin veya ihmalinin, bu
Anayasanın veya herhangi bir yasanın veya bunlara
uygu-n olarak çıkarılan mevzuatın kurallarına aykırı
olduğu veya bunların sözkonusu organ veya makam
veya kişiye verilen yetkisi aşmak veya kötüye
kullanmak suretiyle yapıldığı şikâyeti il kendisine
yapılan başvuru hakkında, k-esin karar vermek münhasır
yargı yetkisine sahiptir.

(2) Böyle bir başvuru, sahip olduğu meşru bir menfaatı,
bu gibi karar veya işlem veya ihmal yüzünden olumsuz
yönde ve doğrudan doğruya etkilenen kişi tarafından
yapıl-abilir.

(3) Söz konusu başvuru, karar veya işlemin yayınlanması
tarihinden veya yayınlanmadığı takdirde veya bir
ihmal halinde, başvuran kişinin bunu öğrendiği
tarihten başlayarak yetmiş beş gün içinde yapılır.

(4) Böyle- bir başvuru üzerine Yüksek İdare Mahkemesi,
kararında:



(a) Sözkonusu karar veya işlem veya ihmali, tamamen
veya kısmen onaylayabilir; veya

(b) Sözkonusu karar veya işlemin, tamamen veya
kısmen,- hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi
bir sonuç doğurmayacağına karar verebilir; veya

(c) Sözkonusu ihmalin, tamamen veya kısmen yapılmaması
gerektiğine ve yapılması ihmal olunan eylem veya
işlemin yapılması- gerektiğine karar verebilir.

(5) Bu maddenin (4). fıkrası gereğince hükümsüz kılınan
herhangi bir karar veya işlemin veya yapılmaması
gerektiğine karar verilen herhangi bir ihmalin,
kendisine zarar verdiği herhangi bir kiş-i, ilgili
organ, makam veya kişi tarafından, istemi kendisini
tatmin eder şekilde yerine getirilmediği takdirde,
zararların tazmini veya kendisine başka bir tazminat
verilmesi için dava açmak ve mahkeme tarafından
s-aptanacak tam ve muhik bir tazminat almak ve
sözkonusu mahkemenin vermeye yetkili olduğu diğer
tam ve muhik bir tazminat almak hakkına sahiptir.


V. İNCELEME:

Müstediler ve Başsavcılık tarafından ileri sürülen sav ve görüşler, ilgil-i Anayasa ve yasa metinleri incelenip gereği düşünüldü.

26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 9. maddesinin (1). fıkrası Emeklilik hakkı kazandıran bir hizmette görev yapan bir kamu görevlisinin 60 yaşında emekliye ayrılacağını öngörmektedir. Aynı fıkran-ın şart bendi ise Bakanlar Kurulunun önerisi üzerine Kamu Hizmeti Komisyonunun, bir hak sahibini 50 yaşını doldur-duktan sonra herhangi bir zaman mecburi emekliye sevkedebilece-
ğini ancak bu hak sahibinin emeklilik hakları hesaplanırken, emeklilik hakkı k-azandıran hizmet süresine altmışıncı yaşı dolduracağı zamana kadarki sürenin de eklenmesini öngörmekte-
dir. Sözü edilen fıkra uyarınca hareket edilirken İdarenin herhangi bir sebep göstermesi gerekmez. Bu husus gerek ilgili fıkranın içeriğinden ve gerek-se bu konuda YİM İstinaf 22/87
(D.10/88) sayılı istinafta verilen karardan anlaşılmaktadır. Tarafların yukarıya çıkarın savlarından da anlaşılacağı gibi önümüzdeki konu 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 9. maddesinin (1). fıkrasının şart bendinin, gerekçe- gösterilmemesine cevaz verdiği için diğer bir ifade ile Kamu Hizmeti Komisyonunun uygun bulması halinde Bakanlar Kurulunun istemi üzerine bir kamu görevlisini mecburi emekliye sevkedebilmesinin Anayasaya aykırı olup olmadığıdır.

Bir yasanın veya kur-alının Anayasaya aykırı olabilmesi için o yasa ve kuralın Anayasanın yasaklayıcı veya emredici bir kuralına aykırı olması gerekir.

Kamu Görevlileri ile ilgili anayasal düzenleme Anayasanın 121. maddesidir. Bu maddenin (2). fıkrası, sair hususlar yan-ında, kamu görevlilerinin emekliye sevklerinin tarafsız ve bağımsız bir organ tarafından yapılmasını öngörmektedir. Aynı maddenin (1). fıkrası ise kamu görevlilerinin "nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri" ve diğer bazı h-ususların yasa ile düzenleneceğini öngörür. Bu fıkrada emeklilik konususundan spesifikolarak bahsedilmemekle birlikte emekliliğin yasa ile düzenlenebileceğine hükmetmek gerekir.

Anayasanın gerek 120. ve gerekse 121. maddeleri kamu görevlilerinin eme-klilik yaşından bahsetmemektedir. Diğer bir ifade şekli ile Anayasanın hiçbir maddesinde kamu görevlisine belirli bir yaşa kadar kamu görevinde çalışma güvencesi vermemiştir. Konunun daha iyi bir şekilde anlaşılabilmesi için Anayasanın Yargıçlara verdiği- güvenceyi düzenleyen maddeye bakmakta yarar vardır. İlgili madde 137. madde olup, (1). ve (2). fıkraları aynen şöyledir.


Madde 137.

Yargıçlar görevlerinden uzaklaştırılamaz.
Kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen
yaştan önce emekliye çıkarı-lamazlar, ....

Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan
dolayı hüküm giymiş olanlarla, görevlerini
sağlık bakımından yerine getiremeyeceği
kesin olarak anlaşılanlar, meslekleri ile
bağdaşmayan işler yapanlar ve meslekte
kalmaları caiz olmadığına karar- verilenler
hakkında, yasa ile konan istisnalar saklıdır.

............


Anayasanın 138. maddesinin (2). fıkrasında ise yargıçların görev süreleri Yüksek Mahkeme Başkanı ve Yargıçları için 65, diğer yargıçlar için altmış yaş olarak belirlenmiştir. B-u maddenin (1). ve (2). fıkraları da aynen şöyledir:

Madde 138.

(1) Yargıçların nitelikleri, atanmaları, hakları
ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte
ilerlemeleri, görevlerinin veya görev yer-
lerinin geçici vey-a sürekli olarak değiştiril-
mesi, haklarında disiplin kovuşturması açılması
ve disiplin cezası verilmesi, görevleri ile
ilgili suçlardan dolayı soruşturma yapılmasına
ve yargılanmasına karar verilmesi, meslekten
- çıkarılmayı gerektiren suçluluk veya yetersiz-
lik halleri ve diğer özlük işleri, mahkemelerin
bağımsızlığı ilkesine göre, yasa ile düzenlenir.
(2) Yüksek Mahkeme Başkanı ve yargıçları altmış beş
yaşını, diğer yargıçlar al-tmış yaşını bitirinceye
kadar görev yaparlar.
(3) ...........



Görülebileceği gibi Anayasanın 137. maddesinin (2). ve 138. maddesinin (2). fıkralarının belirlediği ve yasa ile konulan durumlar dışında bir yargıç, kendi istemedikçe hale- göre 65 veya 60 yaştan önce emekliye sevkedilemez. Emekliye sevkedilme açısından, müstedi durumunda olan kamu görevlilerinin yargıçlara tanınan benzeri Anayasal güvence, Anayasanın hiçbir maddesinde yoktur. Anayasa koyucu Yargıçlarda olduğu gibi kamu gö-revli-lerine de benzeri bir anayasal güvence vermek istemiş olsaydı böyle bir güvenceyi 137. maddede olduğu gibi düzenlememesi için herhangi bir neden yoktu. Yargıç N. Ergin Salâhi bu görüşe katılmamaktadır.

Bu konuda olayımıza çok benzer yönü olan -bir iptal dava-sında Türkiye Anayasa Mahkemesinin 4.12.1963'de verdiği ve
R.G. 10/3/1964'de yayınlanan Esas No.1963/82 Karar No. 1963/282 sayılı kararı vardır. Bu kararın özü kısaca şöyledir: 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunun 39. maddesinin (b) bendi o-tuz yılını tamamlamış olan memurların kurumlarınca lüzum görüldüğü takdirde yaş kaydı aranmaksızın res'en emekliye çıkarılabi-leceklerine dair kural içermekte idi. Davacı Adalet Partisi,
Büyük Millet Meclisi gurubu yukarıda sözü edilen kuralın hakimleri d-e kapsamına aldığı oysa T.C. Anayasasının 134. madde-
sinin "Hakimler altmış beş yaşını bitirine kadar hizmet görürler" ve 133. maddesinin ise "Hakimler azlolunamazlar
Kendileri istemedikçe anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz" kuralı ışığı-nda sözü edilen (b) bendinin Anayasaya aykırı olduğunu iddia etmişti. T.C. Anayasa Mahkemesi kararında bu konuda şunları söylemişti.

"Yukarıya alınan fıkra metninden anlaşılacağı
gibi hüküm doğrudan doğruya hâkimleri hedef tutmuş
değild-ir. Bu hükmün 5424 sayılı kanuna tabi
iştirakçilerden sadece hakimlere uygulanması kabil
olsaydı Anayasanın 133'üncü ve 134'üncü maddeleri
karşısında, yürülükte olup olmadığı, yürürlükte
ise Anayasaya aykırı bulunup bulunmadığı incele-ne-
bilirdi. Fakat fıkranın metinde yazılı olanlar
dışında kalan bütün iştirakçilere uygulanması
gereken genel hükmünün, Anayasanın yalnız hakimleri
ilgilendiren maddeleriyle karşılaştırılarak yürür-
likte sayılıp sayılmıyacağı ko-nusunda bir sonuca
varılamayacağı gibi Anayasaya aykırılığı yolunda
bir sonuca da varılamaz. Zira Anayasanın, ne
davacı tarafından dayanılan 134'üncü maddesinde
ne de diğer maddelerinde hakimler dışında kalan
memur ve hizmetlileri-n 65 yaşını doldurmadan
emekliye çıkarılmalarına engel bir hüküm yoktur
ve iptali istenen (b) bendinin, diğer yönlerden
Anayasaya aykırılığı da görülememiştir.

Hakimlik teminatını gerçekleştirmeye çalışan
Anayasa, birçok konu-lar arasında yaş konusunu da
ele almış; memurların yaş haddi hakkında hüküm
koymadığı ve askeri hakimlerin yaş haddinin belli
edilmesini kanuna bıraktığı halde hakimlerin
65 yaşını bitirinceye kadar hizmet göreceklerini
134'üncü m-addede kendileri istemedikçe bu yaştan
önce emekliye ayrılamıyacaklarını da 133'üncü
maddede bir kural halinde düzenlemiştir."

Yukarıya çıkarılan alıntılarda vazedilen görüşleri aynen benimseriz. Anayasamızın genelde mehazını T.C. Anayasas-ının teşkil ettiğine kuşku yoktur. Emekliye çıkarılma işlemleri açısından sağlanan Yargıç güvencesi T.C. Anayasasında sağlanan güvencelerin aynisidir. Böyle bir anayasal güvence, Türkiyede olduğu gibi KKTC'de de kamu hizmeti veren başka herhangi bir kişi- veya sınıfa verilmemiştir. Yargıçlara verilen güvencenin bir benzerinin diğer kamu hizmeti verenlere verilmesi istenmiş olsaydı bunun da anayasada ayni açıklıkla düzenlenmemesi için herhangi bir neden yoktu. Bir an için kamu görevlilerinin de 60 yaşında-n önce mecburi emekliye çıkarılamayacağı varsayılırsa, bu kez, yargıçlar için konan ve ifadesini Anayasanın 137. ve 138. maddelerinde bulan "kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye çıkarılamaz" kuralının özel herhangi bir anlamı kal-maz. Yargıç N. Ergin Salâhi bu görüşe katılma-maktadır.

Havale konusu şart bendi uyarınca işlem yapan ve esas kararı veren merci Bakanlar Kurulunun önerisi üzerine Kamu Hizmeti Komisyonudur. Bu komisyon bağımsız bir anayasal kuruluştur. Şart bendi- altında işlem yapması için kendisine istemde bulunulduğunda, bu istemi reddedebilir veya kendisi gerekçe isteyebilir ve bunun üzerine karar verebilir. Konu şart bendinin Anayasanın 1. maddesine ileri sürüldüğü gibi bir aykırılığı yoktur. Yargıç N. Ergin- Salâhi bu görüşe katılmamak-
tadır.

Emeklilik Yasasını 9. maddesinin (2). fıkrasında da polis mensupları için benzeri düzenlemeler vardır. Polis mensup-larının mecburi emeklilik yaşı ellibeştir ancak Bakanlar Kurulunun önerisi üzerine Kamu Hizmeti -Komisyonu elli yaşını veya yirmi beş hizmet yılını doldurmasından sonra herhangi bir zaman bir polis mensubunu mecburi emekliye sevkedebilir.

Müstedinin mahkemeye müracaat hakkı da elinden alınmış değildir. Yasaya aykırı hareket edildiği takdirde ör-neğin henüz elli yaşına gelmemiş birisi ise konuyu her zaman adli makamlara götürebilir. Binaenaleyh havale konusu şart bendinin Anayasanın 17. maddesinin (1). fıkrası ve 152. maddeye de aykırılığı yoktur. Yargıç N. Ergin Salâhi bu görüşe katılmamaktadır-.

Anayasanın 121. maddesinin (4). fıkrası kamu görevlileri ile diğer kamu personeli hakkında uygulanacak disiplin işlem-lerini düzenlemektedir. Müstedinin mecburi emekliye sevkedilme-
sinin disiplin işlemleri ile bir ilgisi yoktur. Bu bakımdan hava-le konusu şart bendinin Anayasanın 121. maddesinin (4). fıkrasına aykırılığından söz edilemez. Yargıç N. Ergin Salâhi bu görüşe katılmamaktadır.

Anayasanın 121. maddesinin (2). fıkrası sair hususlar yanında Kamu Hizmeti Komisyonuna bir kamu görevlis-ini emekliye sevketme yetkisini vermiştir. Havale konusu şart bendi uyarınca emekliye sevketme işlemi yine Kamu Hizmeti Komisyonu tarafından yapılabilmektedir. Bu nedenle konu şart bendinin Anayasanın 121. maddesinin (2). fıkrasına da bir aykırılığı yokt-ur. Yargıç N. Ergin Salâhi bu görüşe katılmamaktadır.

Hatırda tutulması gereken önemli bir husus vardır. Havale konusu edilen şart bendi Bakanlar Kuruluna tüm hakları verilmek koşulu ile, şu veya bu nedenle kamu görevlerinde uyum içinde çalışma ola-nağı kalmayan kamu görevlilerinin mecburi emekliye sevkleri mecburi emekliye sevkedilen bir kamu görevlisinin hiçbir parasal kaybı yokturveya sair emeklilik hakları elinden alınmış da değildir. Bunun tam aksine altmış yaşına varmış varsayılarak örneğin el-li yaşını henüz tamamlayan bir kamu görevlisine on yıl sonra elde edeceği tüm özlük haklarına on yıl öncesinden kavuşma olanağı bahşetmektedir. Kısacası parasal bir mağduriyeti olmadığı bir yana, parasal kazancı olacağı kuşkusudur. Yargıç N. Ergin Salâhi- bu görüşe katılmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Sonuç olarak 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 9. maddesinin (1). fıkrasının şart bendinin Anayasanın 1, 17, (1), 121 (2),
121 (4). ve 152. maddelerine aykırı olmadığına Yargıç N. Ergin Salâhi'nin karşıoyu ve oy-çokluğu ile karar verildi.


(Salih S. Dayıoğlu) (N. Ergin Salâhi)
Başkan Yargıç


(Celâl Karabacak) (Mustafa Özkök) (Seyit Bensen)
Yargıç Yargıç Yargıç

14 Nisan 1-994


KARŞIOY YAZISI


Konunun esasına girmeden önce 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 9(1) fıkrasının şart bendinin tarihçesine kısaca değinmeyi uygun buldum.

26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 9(1) fıkrasının birinci bendinde;

"Herhangi -bir yasa veya bu maddenin diğer
fıkralarındaki kurallar saklı kalmak koşulu
ile, hak sahiplerinin mecburi emekliye
ayrılma yaşı altmışıncı yaştır."

denmektedir. İkinci bendinde ise;


"Ancak 'Bakanlar Kurulu, bir hak s-ahibini
elli yaşını doldurduktan sonra herhangi
bir zaman, mecburi emekliye sevk edebilir.
Böyle bir hak sahininin emeklilik hakkı
kazandıran hizmetinin hesaplanmasında;
emeklilik hakkı kazandıran mevcut hizmet
- süresine altmışıncı yaşı dolduracağı
zamana kadarki süre eklenir ve emeklilik
işlemi bu süre üzerinden hesaplanır."

denmekteydi.


9(1)'in şart bendini oluşturan bölümden görülebileceği gibi 50 yaşını doldurmuş bir kamu gör-evlisini mecburi emekliye sevk istemi ve işlemi Bakanlar Kuruluna verilmişti. Söz konusu fıkranın Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülmüş ve A.M.21/80 (D.3/81)'de incelenerek K.K.T.C. Anayasasının 121. maddesinin muadili olan K.T.F.D. Anayasasının 93. madd-esine aykırı bulunmuştu. Sözü edilen karrın 4. sayfasında bu hususta şöyle denmektedir:


"Anayasanın 93. maddesi göz önünde tutuldu-
ğunda herhangi bir kamu görevlisinin zoraki
olarak emekliye sevk edilmesi ancak Anayasa-
- nın 93. maddesinin öngördüğü bağımsız bir
organ tarafından yapılabilir. Bakanlar
Kurulu Anayasanın 93. maddesinin öngördüğü
bir bağımsız organ değildir. Bu nedenle
Emeklilik Yasasının 9(1) maddesinin şart
b-endi kişinin haklarını korumasına rağmen,
Bakanlar Kurulunun Anayasanın 93(3) maddesi
uyarınca böyle bir yetkisi olamayacağından,
Emeklilik Yasasının 9(1) maddesinin şart
bendinin Anayasaya aykırı bulunması gerekir."


- Bu Anayasa Mahkemesi kararı incelendiğinde mecburi emekliye sevk işlemi Anayasanın 93. maddesi altında takdir yetkisi kullanan ve özerk bir Komisyon olan Kamu Hizmeti Komisyonuna verildiği ve konu Anayasa maddesinin ilgili kuralları dikkate alındığında- kamu hizmetinde çalışanların haklarının korunması veya bunlar hakkında işlem yapılması yetkileri böyle bir özerk Komisyona bırakıldığı cihetle Bakanlar Kurulunun bu hususta yetkili olamadığı vurgulanmıştır. Bu karardan sonra 26/82 sayılı Emeklilik (Değiş-iklik) Yasasının 7(1) maddesi ile Esas Yasa olan 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 9(1) maddesinin şart bendinde yer alan 'Bakanlar Kurulu' söz dizisi kaldırılmak ve yerine 'Bakanlar Kurulunun önerisi üzeine Kamu Hizmeti Komisyonu' söz dizisi konmak suretiy-le değiştirilmiş ve bu fıkrada yer alan yetki Kamu Hizmeti Komisyonuna verilmiştir.

A.M.21/80'de vurgulandığı gibi bu bentte yer alan emekliye sevk, zoraki emekliye sevk işlemi olup K.K.T.C. Anayasasının 121(3) maddesine göre bu yetki Kamu Hizmeti Ko-misyonuna verilmiştir.

İdari yargı denetimine tabi olan Kamu Hizmeti Komisyonu bu başlık altındaki takdir yetkisini kullanırken belirli düzeyde bir gerekçe vermek zorundadır. Bu hususta YİM/İstinaf 22/87 (D.10/88'de sayfa 3'te şöyle denmektedir:
- "Yürütsel veya yönetsel yetki kullanan bir
organ, makam veya kişi özellikle takdir yetki-
sini kullanırken vereceği kararı gerekçe ile
desteklemelidir. Böyle bir karardan mağdur
olduğu inancı içinde olan bir kişi ancak
aleyh-ine alınan karara dayanıklık eden sebep-
leri bildiği takdirde bu gibi kararın doğru
veya yanlış olduğu yargısına varabilir."


Aynı kararın aynı sayfasında Prof. Ernst Forstoff'un 'The Administrative Act (1963)' isimli kitabının 38. sayfası-ndan aşağıdaki alıntı yapılan görüşlere yer verilmekte ve şöyle denmektedir:

"Usually, and certainly in the case of
decisions made in the exercise of discretion,
the person concerned is only able to pursue
his right if he knows the- reasons for
an administrative act. For this reason
the Bundesver fassungsgericht (Federal Consti-
tutional Court) is not inclined to admit any
exception to the principle that administrative
acts must contain their reasons. This- opinion
must be supported. The occasional obiter
dictum of the Bundesverwaltungsgericht
(Federal Administrative Court), according to
which administrative acts can be made, unless
otherwise provided by a law, without giving
-any reasons, has therefore become obsolete."


Yukarıdaki alıntıdan görülebileceği gibi yasalarda aksine hüküm bulunmadığı sürece gerekçe verilmesi öngörülmektedir. Ancak yine aynı alıntıda, yasada gerekçe verilmemesi durumu bir görüş (Obiter dictum)- olarak serdedilmekte ve aynı görüşte bu gibi gerekçe verilmemesini öngören yasaların (Obsolite) batıl veya modern hukuk sistemine göre artık geçerliliğini yitirmiş olduğu vurgulanmaktadır. Kaldı ki idari takdir yetkisi kullanan Kamu Hizmeti Komisyonunun -vereceği kararlar idari yargı deneti-mine tabi olduğu cihetle, duruma göre belirli düzeyde bir
gerekçe vermesi zorunludur. (Bak: YİM 141/85 (D.12/87) Turhan Öztürk v. K.K.T.C. Bakanlar Kurulu vasıtasıyle K.K.T.C.,
sayfa 5)

Bu durumda Kamu Hizmeti -Komisyonu kararlarının gerekçe içermemesini veya bu Komisyonun gerekçe vermekten men edilmesini sağlayan havale konusu fıkranın Anayasanın 121(3) maddesine aykırı olduğu görüşündeyim.

Önümüzdeki meselede 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 9(1) fıkrasın-ın şart bendi uyarınca 50 yaşını doldurmuş bir kamu görevlisinin haklı nedenlere dayanarak emekliye sevk edilmesinin Anayasamızın 121. maddesine bir aykırılığı yoktur. Ancak esas üzerinde durulması gereken husus, diğer vatandaşlar gibi çalışma özgürlüğüne- sahip olan bir kamu görevlisinin 60 yaşına kadar çalışma hakkı olduğuna göre, zoraki emekliye sevki Bakanlar Kurulunca talep edilir ve bu talep üzerine Kamu Hizmeti Komisyonu karar verirken söz konusu kamu görevlisinin ne sebeple zoraki emekliye ayrıldığı-nın gerekçelerini vermesi gerekip gerekmediğidir. Gerekçe verilmemesi halinde idari yargı denetimine tabi olan bu karardan mağdur olan tarafın Anayasa-mızın 152. maddesi altında başvuru hakkı elinden alınmış olacağından gerekçe verilmemesini öngören yasa -maddesinin Anayasanın 152. maddesine de aykırı bulunması gerekir.

Yasada gerekçe verilmesi öngörülmediği halde, Kamu Hizmeti Komisyonunun karar alırken zoraki emekliye sevki talep edilen kamu görevlisinin emekliye sevki ile ilgili kararı almazdan
önc-e Bakanlar Kurulundan gerekçe istemede serbest olduğu düşünülebilir. Ancak YİM/İstinaf 22/87 (D.10/88)2de görüle-
bileceği gibi Bakanlar Kurulunun gerekçe vermemesi veya yanlış gerekçe vermesi veya Kamu Hizmeti Komisyonunun gerekçe talep etmemesi ve yahut- da Komisyonun kendisinin de gerekçe verme-
mesinin alınan kararı idari yönden sakatlamadığı kararına varıldıktan sonra vatandaşa artık idari yargı yolu pratikte kapanmış olmaktadır. Sözü edilen kararın 5. sayfasında;

"Bir idari kararın alınmasın-da gerekçe
gösterilmesi gerekmediği keyfiyeti,
9(1) maddesinde olduğu gibi, yasa
ile zımnen öngörülmüşse bu hususun
Anayasanın belirli maddelerine aykırı
olduğu düşünülebilir veya ileri
sürülebilir. - Ne var ki Yüksek İdare
Mahkemesi önündeki yasayı olduğu
gibi uygulamak zorundadır."


denmekte ve yine aynı kararın 6. sayfasında konu aşağıdaki şekilde karara bağlanmaktadır:

"Yukarıda söylenenler ışığında komisyonun
b-aşvuru konusu kararı herhangi bir gerekçe
göstermeden aldığı açıktır. 26/77 sayılı
Yasanın 9(1) maddesi de zımnen gerekçe
göstermeğe gerek olmadığı doğrultusunda
olduğuna göre ilgili kararda herhangi bir
sakatlık yoktur."


B-u durumda konunun daha ciddi olarak incelenmesi ve Bakan-lar Kurulunun Kamu Hizmeti Komisyonuna gerekçe göstermemesi hallerinde, Kamu Hizmeti Komisyonunun gerekçe talep edebileceği ve öneriyi kabul etmekte veya reddetmekte serbest olduğu faraziyesi ile har-eket edilerek, Anayasaya aykırılık konusunu bu faraziyeye dayalı olarak incelemenin de doğru olmadığı görüşün-
deyim.

Konuyu bir başka açıdan da incelemeyi uygun bulmaktayım. Her ne kadar da Anayasanın çalışma özgürlüğü ile ilgili 48. maddesi ve çal-ışma hak ve ödevi ile ilgili 49. maddesi havalede konu edilmemişse de geçmişte vurgulandığı gibi Anayasa Mahke-mesi, bir yasa maddesinin Anayasaya aykırılığını incelerken
uygun ve münasip hallerde havalede ileri sürülen Anayasa maddeleri ile bağlı olmadığı- ve diğer başka Anayasa maddelerine aykırı olup olmadığını da incelemekte serbest olduğu geçmiş birçok Anayasa Mahkemesi kararlarında vurgulanmıştır. Bu nedenle havale konusu yasa maddesinin Anayasamızın 48 ve 49. maddelerine ve özellikle 49(2) fıkrasına -uygun olup olmadığını incelemeyi yerinde buluyorum.

Anayasamızın 48. maddesinde düzenlenen çalışma özgürlüğü ile 49. maddesinde ve özellikle 49(2) fıkrasında yer alan çalışma hak ve ödevi Anayasamızda yer alan sair temel hak ve özgürlükler gibi belir-li durumlarda kamu yararı, kamu düzeni, sosyal adalet gibi haklı nedenler ileri sürülerek özüne dokunmadan kısıtlanabilir. Temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması gerektiği hallerde bu gibi kısıtlama veya böyle bir hakkı kısıtlayan veya ortadan kaldıran y-asaların kamu yararı, kamu düzeni ve kısıtlamayı haklı gösterecek nedenlerin ileri sürülmesi ve konu, Anayasa Mahkemesine havale edildiğinde, bunu iddia eden taraf durumunda Devlet olduğu düşünüldüğünde, ispat yükümlülüğü de Devlete düşmektedir.

49(2-) maddesine bakıldığında Devlete, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için, sosyal, ekonomik mali işlemlerle çalışanları koruma ve çalışmayı destekleme görevi verilmiştir. 60 yaşına kadar çalışma hak ve özgürlüğü-ne sahip olan bir kamu görevlisinin hiçbir sebep gösterilmeden, diğer bir deyimle, keyfi olarak işinden mecburi emekliye sevk edilmesini öngörmeye açık havale konusu yasa maddesinin Anayasamızın 49(2) maddesine aykırı olduğu görüşün-deyim. Bu denli keyfil-iğe açık ve çalışan kamu görevlisinin 50 yaşından sonra çalışma güvencesini elinden alan bu yasa maddesinin kamu yararı içermediği gibi haklı nedenler içerdiği de söylenemez.

T.C. Anayasasında olduğu gibi K.K.T.C. Anayasasında da yargıçlara özel güve-nce tanındığı açıktır. Anayasamızın 137 ve 138. maddelerinde belirtilen "kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye çıkarılamaz." kuralı yargıçların belirli kurallar dışında görevden uzaklaştırılamayacağını açıkça vurgulamaktadır. Bu- denli sağlam bir güvence diğer çalışan kamu görevlilerine verilmediği bir gerçektir. Esas önümüzdeki konu, çalışan kamu görevlisinin zoraki emekliye sevk edilmek sureti ile görevden alınıp alınamayacağı değil, böyle bir işlem yapılırken bunun Kamu Hizmet-i Komisyonu tarafından yapılması ve bu yapılırken de kamu görevlisinin zoraki emekliye sevkini talep eden idarenin hiçbir gerekçe göstermeden Kamu Hizmeti Komisyonu vasıtası ile böyle bir kamu görevlisinin emekliye sevkini sağlayıp sağlayamayacağıdır.

- Yukarıda değindiğim gibi 60 yaşına kadar çalışma özgür-lüğüne sahip olan bir kamu görevlisinin bu hakkının elinden keyfi olarak, hiçbir gerekçe gösterilmeden alınması Anayasanın 49(2) maddesine aykırı olduğu gibi 121(3) ve 152. maddelerine de aykırıdır. - 50 yaşını dolduran bir kamu görevlisinin zoraki emekliye sevk edilmek sureti ile çalışma özgürlüğü elinden alınırken 60 yaşına kadar devam edeceği hizmetlerinin karşılığı kendisine ödenmek sureti ile tazmin edildiği ve bu nedenle böyle bir kamu görevlisin-in haleldar edilen hakkı kalmayacağı düşünü-
lebilir. Ancak 50 yaş ile 60 yaş arasında görevine devam etmesi halinde kişinin alacağı muhtemel terfiler, maaş artışları ve sair haklar saf dışı edileceğinden havale konusu yasada bu haklar gözardı edilmiş olm-aktadır. Ayrıca hiçbir gerekçe gösterilmemesi keyfiliğe açık olup çalışan kamu görevlisini değişen siyasi iktidarların insafına terkederek çalışanı 50 yaşın üzerindeki çalışma hayatında güvenceden yoksun bırakması da çalışan kesim arasında son derece tehl-ikeli boyutlarda huzursuzluk yaratacaktır. Bu durumun da kamu yararına olduğu söylenemez.

Konu yasa maddesinin Anayasamızın 1. maddesine aykırılığına gelince; söz konusu yasa maddesi Anayasanın 49(2), 121(3) ve 152. maddelerine aykırı bulunduğu ve ö-zellikle Anayasanın çalışan kamu görevlisinin kazanılmış hakları ve çalışma özgürlüğünü ihlâl ettiği cihetle Anayasanın 1. maddesine de aykırı olduğu görüşündeyim.

Havale konusu yasa maddesinin Anayasamızın 17(1) maddesine lâfzı itibarı ile bir aykır-ılığı görülmemekle beraber bu gibi konularda Anayasanın 152. maddesi uyarınca yetkili bir Mahkeme olan Yüksek İdare Mahkemesine kişinin başvuru hakları yukarıda değindiğim gibi büyük oranda etkilendiği göz önünde tutulduğunda konu yasa maddesinin Anayasanı-n 17(1) maddesine de aykırı bulunması gerektiği görüşündeyim.

Havale konusu yaa maddesinin Anayasamızın 121(2) ve (4) maddelerine direkt olarak bir aykırılığı söz konusu olmamasına rağmen konu yasa maddesinde gerekçe verilmemesinin öngörülmesi Kamu H-izmeti Komisyonunun bu fıkralar altındaki işlevlerini de etkileyeceğinden Anayasanın 121(3) maddesine olduğu gibi 121(2) ve (4) maddelerine de aykırı olduğu görüşündeyim.

Netice olarak 26/82 sayılı Emeklilik (Değişiklik) Yasasının 7(1) maddesi ile de-ğiştirilen 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 9(1) fıkrasının "ancak"la başlayan şart bendinin Anayasanın 1, 17(1), 49(2), 121(2)(3)(4) ve 152. maddelerine aykırı olduğu görüşündeyim.


(N. Ergin Salâhi)
- Yargıç












-


22



-


Full & Egal Universal Law Academy