Anayasa Mahkemesi Numara 6/1991 Dava No 8/1991 Karar Tarihi 14.11.1991
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 6/1991 Dava No 8/1991 Karar Tarihi 14.11.1991
Numara: 6/1991
Dava No: 8/1991
Taraflar: Lütfi Özter ile Maliye ve Gümrükler Bakanlığı
Konu: 52/87 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri Yasasının 11. maddesi 2. fıkrasının anayasaya aykırılığı...
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 14.11.1991

-D. 8/91 Anayasa Mahkemesi 6/91


Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme huzurunda

Mahkeme Heyeti: Salih S.Dayıoğlu, Başkan, Niyazi F.Korkut, Celâl Karabacak, Metin A. Hakkı, Özkan Tunçağ.

Anayasanın 14-8. maddesi tahtında

Yüksek İdare Mahkemesi tarafında 13/88 sayılı başvuruda (Müstedi: Lütfi Özter, Lefkoşa ile Müstedaaleyh: Maliye ve Gümrükler Bakanlığı, Lefkoşa arasında) sunulan konu.


Müstedi namına: Ömer Adal

Müstedaaleyh namına: Yaşar C. Boran

-


K A R A R


KONU:
52/87 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri Yasasının 11. maddesinin (2). fıkrasının Anayasanın l. ve 8. maddelerine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY:
Müstedi, 1983 yılında oluşturulan Kurucu Meclise üye olarak atandı- va 1965 Milletvekili Genel Seçimleri sonucu oluşan Cumhuriyet Meclisi göreve başlayıncaya dek bu görevi ifa etti. Müstedinin iddiasına göre 1962 yılında zamanın Türk Cemaat Meclisinin Murakıplık Dairesinde 2 ay, 1963 ilâ 1968 tarihleri arasında İlkokul Öğ-retmeni ve 4.5 yıl da mücahit olarak görev yaptı. Müstedi, Maliye ve Gümrükler Bakanlığına bağlı Hazine ve Muhasebe Dairesi Müdürlüğüne yazdığı 14.8.1987 tarihli bir yazı ile yukarıda sözü edilen hizmetlerinin 52/87 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri Yasssı h-ükümleri uyarınca dikkate alınarak emeklilik menfaatlerinin hesaplanmasını talep etti. Hazine ve Muhasebe Dairesi müdürü ise 16.11.1987 tarihli bir yazı ile müstedinin bu istemini reddetti.

Müstedi, Yüksek İdare Mahkemesinde başlattığı bir başvuru ile Mal-iye ve Gümrükler Bakanlığına bağlı Hazine ve Muhasebe Dairesi Müdürü tarafından alınan ve müstediye 16.11.1987 tarihli bir yazı ile bildirilen ve emeklilik menfaatlarının 52/1987 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri Yasası altında hesaplanmasına yasal olanak ol-madığı
doğrultusunda olan kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi isteminde bulundu.

Başvurunun duruşmasına başlandığı zaman müstedi, 52/87 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri Yasasının 11. maddesinin (2)-. fıkrasının Anayasanın l. ve 8. maddelerine aykırı olduğunu iddia ederek, konunun Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak,havale edilmesi isteminde bulundu. Uç yargıçtan oluşan Yüksek İdare Mahkemesi de sözü edilen fıkranın, taraflar arasındaki ihtilâf-ın hallinde etken olduğu yargısına vardı ve istem uyarınca 52/87 sayılı Yasanın 11. maddesinin (2). fıkrasının Anayasanın l. ve 8. maddelerine aykırı olup olmadığı hususunda karar vermek üzere konuyu Anayasa Mahkemesine havale etti. Yüksek İdare Mahkemesi,- ayrıca, Anayasa Mahkemesince verilecek karara değin önündeki başvuruya ilişkin tüm yargısal işlemleri durdurdu.

II. İDDİANIN GEREKÇESİ:

l. Müstedinin iddiasının gerekçesi özetleşöyledir: Havale konusu fıkranın Anayasanın l. ve 8. maddelerine aykırı old-uğu iddia ve görüşleri birlikte ele alınmıştır.

Müstedi,ilgili dönemlerde,Kurucu Meclis Üyeliği yapmıştır. Müstedinin ifa ettigi görev kamunun diğer kesimlerinden gelen Kurucu Meclis üyelerinin ifa ettiği görevden farklı değildir. Nitelik itibarıyle aynıd-ır. Bu durumda havale konusu edilen 2. fıkranın (c) bendinde yer alan ve seçime katılan ve seçimi kazanan ile seçime katılıp seçimi kazanmayan arasında yapılan ayırım keyfidir ve hiçbir haklı nedene dayanmamaktadır. Müstedinin durumunda olduğu gibi seçimi -kazanıp kazanmamak müstedinin iradesi dışında bir husustur.
2. Müstedaaleyhin iddialarının gerekçesi özetle şöyledir: Herşeyden önce müstedinin yakınma konusu yaptığı ilgili fıkranın taraflar arasındaki ihtilâfın hallinde etken değildir. Çünkü bir an için -ilgili fıkra yok sayılsa dahi yasanın geriye kalan kısmı müstediye hiçbir yarar sağlamıyacaktır. Nedeni de 52/87 sayılı Yasanın müstediyi ilgilendiren kısmı ileriye dönük olmamasıdır. Diger bir ifade şekliyle yasa 30.7.1988'de yürürlüğe girmiştir. Müstedin-in hakkının neşet ettigini iddia ettigi 11. maddenin yürürlük tarihi de 30.7.1988'dir. Bu yasa ile birlikte okunması öngörülen 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 43. maddesine yapılan
tefsirler ışığında Yasa ancak yürürlüğe girdiği tarinte görevde
olanl-ara teşmil edilebilir. Müstedi 30.7.1988'de görevde olmadığına göre 52/87 sayılı Yasanın ilgili hükmü kendisine zaten uygulanamaz. Bu durumda havale konusu edilen 11. maddenin (2). fıkrası ihtilâfın hallinde etken değildir. Etken olmadığına göre Anayasaya -uygun olup olmadığı tartışma konusu yapılamaz. Yukarıdaki görüş ve iddiaya halel gelmeksizin seçimleri kazananlar ile kazanmayanlar arasında bir özdeşlik yoktur.

III. İLGİLİ YASA METNİ:

52/87 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri Yasasının 11. maddesinin (2). -fıkrası aynen şöyledir:

"(2)Yukarıdaki (1)'inci fıkradaki kuralların genelliğine bakılmaksızın, Kurucu Meclis döneminde yapılan hizmetlerden, sadece aşagıdaki bentlerde öngörülenler bu Yasa amaçları bakımından emeklilik hakkı kazandıran hizmet sayılır:

-(A)Yasama Meclisi Üyeliginden, Kurucu Meclise intikal edenlerin yaptıkları hizmet;

(B)Kamu Görevlisi veya emekli Kamu görevlisi iken Kurucu Meclise intikal edenlerin yaptıkları hizmet; ve

(C)Kurucu Meclis üyesi iken Seçim ve Halkoylaması Yasası uyarın-ca aday olup ta seçimi kazananların yaptıkları hizmet."

IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:

Anayasanın l. ve 8. Maddeleri aynen şöyledir:
"Madde l.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan lâik bir- Cumhuriyettir."

Madde 8.
(1)Herkes, hiçbir ayırım gözetilmeksizin, Anayasa ve yasa önünde eşittir.
(2)Devlet organları ve yönetim makamları, bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek ve ayrıcalı-k yapmamak zorundadırlar.
(3) Ekonomik bakımdan güçsüz olanların Anayasa ve yasalar ile elde ettikleri veya edecekleri kazanımlar, bu madde
ileri sürülerek ortadan kaldırılamaz."

V. İNCELEME:
Tarafların ileri sürdüğü iddia ve görüşler,kon-u ile ilgili yasa ve Anayasa metinleri incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü. Anayasanın 148. maddesi, sair hususlar yanında, taraflar arasındaki
Uyuşmazlığın karara bağlanmasında etkisi olabilen herhangi bir yasa kuralının Anayasaya uygun olup olmadığını- karara bağlamak üzere
Anayasa Mahkesine havale edilebileceğini öngörmektedir. Bu konuda esas kriter,havale konusu kuralın ihtilâfın hallinde etken olup olmadığıdır. Diğer bir ifade Şekliyle havaleye konu edilen kuralın ihtilâfın hallinde uygulanıp uygula-nacağının saptanmasıdır. Bundan hareketle, müstediye yasal yönden uygulanma olanağı bulunmayan bir kuralın başvuru konusu ihtilâfın hallinde de etken olamıyacağı aşikârdır. Hal böyle olunca da bu kuralın Anayasal denetim için Anayasa Mahkemesine sunulması -düşünülemez.

Havaleyi yapan Yüksek İdare Mahkemesi 5.3.1991 tarihindeki havale kararında özetle müstedinin başvuruyu dosyalamak için meşru menfaatinin var olduğunu, 52/87 sayılı yasanzn 11. maddesinin (1). fıkrasının (F) bendinin müstedi ve onun durumunda- olan kişilerin Kurucu Meclisteki görevlerini emeklilik hakkı kazandıran hizmet saydığını ancak ayni maddenin 2. fıkrasının getirdiği kısıtlayıcı bir düzenleme ile (F) bendindeki hakkı, seçime girip de seçimi kazanma koşuluna bağladığını, bu durumda müsted-inin özellikle (2). fıkranın (C) bendi hükümleri ışığında 11. maddenin (F) bendindeki haktan yararlanamadığı ve dolayısıyle Yasanın 11. maddesinin (2). fıkrasının ihtilâfın hallinde etken olduğu kanaatına vardı. Yüksek İdare Mahkemesi bu konuda şunları söy-ledi:
"Bu fıkranın ilgili bentleri dikkate alındığında daha
önce Yasama Meclis Uyeliği yapmayan kamu görevlisi bulunmayan ve tekrar seçime girmemiş olan müstedinin 11. maddenin (1). fıkrasının (F) bendinde kendisine bahşedilen haktan yararlanmasına olanak -yoktur. ...........Bu nedenle bu maddenin Yüksek Mahkemeye Anayasa Mahkemesi olarak havale edilmesinin uygun olduğu görüşündeyiz. Bu görüşe varırken de ilgili fıkranın önümüzdeki konunun karara bağlanmasında etken olduğu kanısına varmış bulunuyoruz."

Sonu-ca varmada etken olmamakla birlikte maddi bir hatayı düzeltmek ihtiyacını duyduk. Müstedinin Kurucu Meclis Uyesi
iken yapılan milletvekili seçimlerine katılmadığı değil, bilâkis katıldığı ancak seçimi kazanamadığı ihtilâfsız olgulardan anlaşılmaktadır.


A-nayasa Mahkemesinin denetimi için bir havale yapılırken ön koşul olarakaranan"etkenlik" kriterinin saptanması, ilk etapta, havaleyi yapan mahkemeye düşmektedir. Bu husus birçok geçmiş Anayasa Mahkemesi kararlarında vurgulanmıştır.Örneğin A.M. 2/82
D.9/82- sayılı kararda gerek çoğunluk ve gerekse azınlık kararlarında bu husus görülebilir.Etkenlik konusunun uygun meselelerde ve özellikle İlk Mahkemede konu edilmediği hallerde Anayasa Mahkemesinde konu edilebileceği ve karara bağlanabileceği tartışma kaldırma-yacak kadar açıktır.
Etkenlik konusu havaleyi yapan İlk Mahkemede tartışılsa bile Anayasanın 148. maddesi hükümleri ışığında bu tartışmanın Anayasa Mahkemesinde de yapılmasına engel değildir. Ancak etkenlik konusu Yargıtay veya üç yargıçtan oluşan Yüksek İ-dare Mahkemesinde yani nihai bir karar merciinde bütün boyutlarıyla tartışılmışsa veya havale konusu kuralın etken olmadığı çok açık ve seçik şekilde belirgin değilse Anayasa Mahkemesinin bu konuda bir karar vermekteson derece çekingen davranması gerekir.-

Anayasa Mahkemesinin havale konularındaki görevi, başvurudaki ihtilâfta uygulanma olanağı olan bir kuralın Anayasaya uygunluğunu denetlemektir. Yoksa ilgili kuralın yürürlükte bulunmadığı veya uygulanma olanağı olmadığı durumlarda Anayasa Mahkemesi, Anay-asanın 148. maddesinin amir hükümleri ışığında havaleyi inceleyemez. Anayasa Mahkemesinin bu görevine bu açıdan bakıldığında "etkenlik" konusunu tezekkür ederken; havaleyi yapan mahkemenin etkenlik konusundaki kararını denetlemekle görevli bir mahkeme olar-ak görmemek gerekir. Türkiye Anayasa Mahkemesinin bu konuda verdiği bir kararın da ayni görüşler paylaşılmaktadır. A.M.K.D sayı 9 sayfa 131'de yer alan ve Esas No:1969/31 Karar No:l971/3 olan kararda sayfa 139', para.3'de aynen şunlar yer almaktadır:

"Mah-kemelerden gelen işlerde, mahkemece Anayasa'ya aykırılığının incelenmesi istenen yasa kuralının davada uygulanacak kural olup olmadığını, Anayasa Mahkemesinin inceleme görevi vardır; çünkü Anayasanın 151.maddesi bir davaya bakmakta olan mahkemenin o davada- uygulanacak bir yasanın hükümlerini Anayasa'ya aykırı görmesi veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumlarında aykırılık yönünün incelenmesini Anayasa Mahkemesinden isteyeceğini bildirmektedir. Ancak b-u inceleme davada uygulama yeri bulunmıyan bir kuralın Anayasa Mahkemsine getirilmesini önleme ereğine dayanmaktadır, yoksa Anayasa Mahkemesinin, kendisine iş gönderen mahkemelerin kararlarını denetlemekle görevli bir mahkeme olduğu anlamına gelmemekıtedir-."

Yukarıdaki alıntıda yer alan görüşlerden hareketle etkenlik konusunu incelerken Anayasa Mahkemesi, havaleyi yapan Mahkemenin bu babtaki kararını denetlemek değil de Anayasanın 148. maddesi ile kendisine verilen görevin ifasının ön koşulu olarak kabul e-dilmesi gerektiğinden hareket etmektedir. (Ayrıca bu konuda bak Esas sayısı 1976/59 ,karar sayısı l977/6, A.M.K.D. sayı 15 s.l32 ve Esas sayısı 1976/60 Karar sayısı l977/9 A.m.K.D. sayı 15 s.l45, A.M. 8/80 D.19/90)


Yukarıda söylenenlerden de anlaşı-lacağı gib ve onlaratabi olarak Anayasa Mahkemesi İlk Mahkemelerde konu edilse dahi etkenlik konusunu ele alıp inceleyebilir. Önümüzdeki havaleye konu olan başvuru 1.2.1988 tarihinde ikame edilmişti. Daha önce başvuru Anayasa Mahkemesine yine havale edil-miŞ ancak burada izahı gerekmiyen bazı gerekçelerle İlk Mahkemeye iade edilmişti. Bu arada mahkeme heyeti değişmiş ve başvuruyu üçlü yargıç heyeti incelemeye başlamştı ve havale de bu heyetten yapılmış bulunmaktadır. Önümüzdeki havale kararı dikkatle incel-endiğinde,İlk Mahkemede yapılan tartışmanın daha ziyade müstedinin gerekli meşru menfaata sahip olup olmadığı üzerinde yoğunlaştığı görülecektir. Kararın hiçbir yerinde 11. maddenin ileriye dönük olduğunu ve dolayısıyle ayni maddenin (2). fıkrasının Anayas-aya aykırı olup olmadığının hiçbir anlam ifade etmeyeceği ve bu nedenle bu fıkranın etken olmadığı iddiasının yapıldığı veya havaleyi yapan mahkemenin dikkatinin bu hususa çekildiği görülmemektedir. Önümüzdeki meselenin daha önce Anayasa Mahkemesine havale- edildiği, meşru menfaat konusunun tezekkür edilip bir karara bağlanması için İlk Mahkemeye iade edildigi, daha sonra Şimdiki havalenin yapıldığı, etkenlik konusunun bir karara bağlanması için bu meseleyi tekrar İlk Mahkemeye iade etmenin 1 Şubat 1988 yılı-nda ikame edilen başvurunun sonuca vardırılmasının daha da gecikeceği ve ll. maddenin başvuruda uygulanıp uygulanamıyacağının Yüksek İdare Mahkemesinde konu edilmediği gerçeği karşısında,bu konunun Mahkememizce karara bağlanması uygun görüldü.

Hiç kuşkusu-z 11. maddenin geriye dönük olarak okunabilmesi yani bu maddenin uygulanabilirliği söz konusu ise, Yasanın 11. maddesinin (2). fıkrası ihtilâfın hallinde etkendir. 0 halde yanıtlandırılması gereken soru şudur:52/87 sayılı Yasanın 11. maddesinin davada uygu-lanma yeri bulunmakta mıdır? Başka bir anlatım şekliyle bu maddenin ( 2 ). fıkrasının Anayasaya aykırı olduğu kabul edilse dahi, 11. maddenin (1). fıkrası bu başvuruda müstediye uygulanabilir mi?




Yasanın belirli bir maddesinin veya kuralının uygulanab-ilirliği
veya taraflar arasındaki ihtilâfın hallinde o davaya teşmil edilip edilemiyeceği, daha öz bir irade ile, etken olup olmadığına Anayasa Mahkemesinin karar verebileceği vurgulanmıştı.Bir Yasanın madde veya kuralının yürürlükte olmaması ile madde vey-a kuralın ihtilâfın hallinde konu edilememesi arasında "etkenlik" açısından herhangi bir fark yoktur. Çünkü her iki durumda da taraflar arasındaki uyuşmazlık halledilirken ilgili madde veya kural dikkate alınamayacaktır.

Bu husus A.M. 8/80 D.l4/80 sayılı -içtihat kararında da karara bağlanmıştı. 0 havalede fasıl 224 Taşınmaz Mal Yasasının 36. maddesinin (2). fıkrasının şart bendinin Anayasaya aykırı olup olmadığı konu edilmişti. Anayasa Mahkemesi verdiği kararda daha sonra yürürlüğe giren Fasıl 337'nin ilgi-li hükümleri ile Fasıl 224 dün 36(2) maddesinin şart bendi hükümlerini zımnen ilga veya iptal ettigi, bu nedenle yürürlükte olmayan bir maddenin Anayasaya aykırı olup olmadığının tezekkür edilip karara bağlanmasına gerek bulunmadığı sonucuna vardı. Nedeni -ise ilgili maddenin yürürlükte olmadığı için ihtilâfın hallinde etken olmasının söz konusu edilemiyeceğidir.

Şimdi de 52/87 sayılı Yasanın 11. maddesinin müstediye uygulanabilirliği konusunun incelenmesi gerekir.

52/87 sayılı yasanın Siyasal Kamu Görevli-lerinin Emeklilik haklarını düzenleyen özel kurallar 10. ilâ 15. maddeleridir. 10. madde siyasal kamu görevlilerinin emeklilik haklarının 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının birlikte değerlendirilmek suretiyle belirleneceğine amirdir. 11.madde hangi hizmetler-in emeklilik hakkı kazandıran hizmet sayılacağını düzenler. Bunlar arasında (F) bendi altında "Kurucu Meclis Başkanlığı, Başkan Yardımcılığı, ikinci başkanlığı veya üyeliği" hizmetleri de yer almaktadır. Ancak 11. maddenin 2. fıkrası Kurucu Mecliste yapıla-n hizmetlerin emeklilik hakkı kazandıran hizmet olarak sayılabilmesi için bir kişinin özetle aşağıdaki koşullardan birini tatmin etmesi gerekir;

(a) Kurucu Meclise Yasama Meclisi üyeliğinden intikal etmek;

(b) Kurucu Meclise kamu görevlisi veya emekli ka-mu görevlisi iken ve o statüden intikal etmek;

(c)Kurucu Meclis üyeliği statüsünde olduğu bir zamanda aday olup da seçim kazanmak.




Yasanın 12,l3,14 ve 15. maddeleri müstediyi herhangi bir şekilde ilgilendirmediği cihetle bunlar üzerinde ayrıca du-rma geregi yoktur.

Müstedinin durumu yukarıda özeti verilen koşulların herhangi birine uymadığı için Kurucu Meclisteki hizmetleri de emeklilik
hakkı kazandıran hizmetlerden haliyle sayılamaktadır. Bu nedenledir ki müstedi 11. maddenin 2. fıkrasıyle getiri-len bu koşulların Anayasaya aykırılığını iddia etmektedir. Onun görüş ve iddiasınca, (2). fıkranın Anayasaya aykırı olduğunun saptanması halinde geriye 11. madde hükümleri kalır ve bu maddenin 1. fıkrasının (F) bendi uyarınca Kurucu Meclisteki hizmetleri -emeklilik hakkı kazandıran hizmet sayılır.

52/87 sayılı Yasanın 17. maddesinin öngördüğü gibi Yasa 30.7.1987 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Buna göre yasanın yürürlüğe girdiği günde, yasa kapsamında mütalâa edilen kişilerin emeklilik hakları düzenlenirken- 11. maddede öngörülenler dikkate alınacaktı. Yasanın hiçbir yerinde, emekliye ayrılmış bir kişinin veya emeklilik hakkına sahip olmayan bir kişinin 11. maddede öngörülen hizmetleri nedeniyle emeklilik hakkının düzenlenebileceğini öngören bir düzenleme yok-tur. Bu da gösteriyor ki 52/87 sayılı yasanın kapsamına aldığı hak sahipleri,yasa yürürlüğe girdikten sonra,emekliye ayrılacak siyasal kamu görevlileridir. Emekliye ayrılmış hak sahiplerinin haklarının yeniden düzenlenmesi veya yasanın onlara da teşmil ed-ileceği murat edilmiş olsaydı yasa koyucu niyetini daha başka bir şekilde ifade edebilirdi. Nitekim 22/83 sayılı Emeklilik (Değişiklik No.2) Yasasının geçici 1 ve 2. maddeleri böyle bir düzenleme getirmişti. Sözü edilen geçici 1 ve 2. maddeleri aynen Şöyle-dir:

"l. Bu Yasanın 2. maddesi ile Esas Yasanın 4. maddesinin (2). fıkrasına getirilen yeni şart bendi kuralları, bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce emekliye ayrılmış olanlara da uygulanır.

2. Bu Yasanın 4. maddesi ile Esas Yasanın 39. maddesine -eklenen yeni (5). fıkra kuralları, 13 Mayıs 1977 ile bu Yasanın Resmi Gazete'de yayınlandığı tarih arasında yaş ahaddi veya ölüm nedeniyle kamu görevinden ayrılanlar ile Esas Yasanın Uçüncü Kısım kuralları uyarınca hak sahibi olanlara uygulanır.

Ancak hak- sahiplerine ikramiyeleri ile emekli maaşları veya dulluk ve yetimlik maaşları, bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak ödenir."
26/82 sayılı Emeklilik (Değişiklik) Yasası ile getirilen yeni düzenlemelerin bir kısmının bu yasadan önce emekli olanl-ara teşmil edilmek istenmiş ve yasa koyucu bu niyetini ayni yasanın geçici 1.maddesi ile açıkça ifade etmişti. 26/82 sayılı Yasanın geçici l. maddesi aynen şöyle idi:

"l. Esas Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce emekliye ayrılanlar hakkında da bu Yasa-nın 3. ve 4. madde kuralları uygulanır."

54/82 sayılı Emeklilik (Değişiklik No:2) Yasası da 26/82 sayılı Yasanın Geçici l. maddesini tadil ederken emekliye ayrılmış kişileri de kapsaması için açık bir düzenleme getirmişti. 54/82 sayılı Yasanın 2. madde il-e getirdiği değişiklik aynen şöyledir:

"l. 13 Mayıs 1977 tarihinden önce ve bu tarih ile 9 Temmuz 1982 tarihleri arasında emekliye ayrılanlar hakkında da bu Yasanın 4. maddesinin (1). ve (2). fıkraları ile 5. maddesinin (4). fıkrası kuralları uygulanır.. -. . . . . . "

26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 3. maddesi mücahitliği emeklilik hakkı kazandıran hizmet olarak saydı. Yasadan önce emekliye ayrılanların bu haktan yararlanabilmesi için Yasa koyucu 43(2) maddesi ile özel bir düzenleme getirdi. Sözü edilen- 43(2) maddesi aynen şöyledir:

"(2) Bu Yasanın yürürlüğe girmesinden önce, kamu görevinden veya siyasal kamu görevinden ayrılan ve yada hak sahibi olarak tanımlanan bir emekli kişi, yasanın yürürlüğe girmesinden önce emekliye ayrılmış olup olmadığına bak-ılmaksızın, Yasa çerçevesinde emekliye ayrılmış sayılır ve bu Yasa; böyle bir emekli kişi bakımından, emeklilik maaşının hesaplanmasında, mücahitlik hizmetlerinin emeklilik amaçları açısından hizmetten sayılmasına emeklilik hakkı kazandıran hizmet yılların-ın indirilmesine, artırılmasına veya değiştirilmesine ilişkin kurallar çerçevesinde kazanılan haklarla benzeri diğer haklar gözönünde bulundurulmak suretiyle uygulanır."

Yukarıda alınan bütün alıntılardan açıklıkla görülebiliyor
ki yasa koyucu özellikie e-meklilik mevzuatında, yeni bir düzenleme getirirken, bunun yasanın yürürlüğe girdiği tarihte emekli olanlara da şamil olmasını istediği zaman bu niyetini açıkça ifade etmektedir.

Genel hukuk ilkelerine ve geçmişte verilen içtihat kararlarımıza göre bir ya-sa geriye dönük olarak uygulanacağı hususunda aşikar veya zımni bir şekilde hüküm ihtiva etmemesi halinde, daima ileri dönük olarak uygulanır. YİM 37/78' de bu konu işlenmiş ve sayfa 2'de Mahkeme şöyle demişti:

"Genel hukuk ilkelerine göre herhangi -bir yasa ileriye dönük olarak uygulanmaktadır, meğer ki yasada geriye dönük olarak uygulanacağı hususunda açık hükümler bulunsun, 21/78 sayılı kararda 26/77 sayılı Emeklilik Yasasında, yasa yürürlüğe girmezden önce hizmetten ayrılanlar bakımından, yasanın -geriye dönük uygulanacağına dair herhangi bir hüküm olmadığı hususunda karar verilmiştir. 26/77 sayılı Yasa yürürlüğe girmezden önce hizmetten ayrılanlara emeklilik hakkı verilmesini öngören herhangi bir hüküm içermediğine göre 26/77 sayılı yasa yürürlüge -girmezden önce hizmetten ayrılanlar, Yasanın 3. maddesi uyarınca bu gibi hizmetlerin emeklilik hakkı kazandıran hizmet sayılmasına rağmen, emeklilik hakkı kazanmazlar.

Müstedinin 52/87 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 30.7.1987 tarihinde siyasal kamu göre-vlisi olmadığı tartışmasızdır. Onun siyasal kamu ve Kurucu Meclis üyeliği seçimlerden sonra oluşan Yasama Meclisinin göreve başladığı gün, sona ermişti. Bu da Mayıs 1985 yılında olmuştu. 52/87 sayılı Yasanın 11. maddesi de, Yasada aşikâr veya zımni bir şe-kilde aksine kural bulunmadığına göre 52/87
- sayılı Yasanın 11. maddesinin müstedi durumunda olanlara İlk Mahkemece uynulanması söz konusu değildir. Hal böyle olunca 11. maddenin etkenliği de konu edilemez.
-
Bu durumda havaleyi yapan Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle havalenin reddine karar verilmelidir.

Kararımızı noktalamazdan önce bir hususa değinmek isteriz. Bu karar tamamıen Anayasa hukuku açısından ele alınıp sonuçlandırılmıştır. Müstedi veya onun duru-munda olanların ve özellikle yasanın yürürlüğe girdiği tarihte emekli olanların yasadan yararlanmamaları için ciddi bir neden görülmemektedir. Tabiidir ki bu husus ilgililerin takdirindedir. Onların Yasa kapsamında mütalâa edilinemesinin tek nedeni Yasanın- geriye dönük olarak veya yürürlük tarihinde görevde olmayanlara uygulanamayacağındandır. Yasa koyucu dilerse müstedi gibi veya emekliye ayrılmış olanları da kapsayacak şekilde ilgili yasayı tadil edebilir. Bunu yapabilmek için ise Anayasal herhangi bir en-gel yoktur:





VI.SONUÇ:

Sonuç olarak 52/87 sayılı Siyasal Kamu görevlileri Yasasının 11. maddesinin havale konusu edilen başvuruda uygulanma yeri bulunmadığından 11. maddenin (2). fıkrasının Anayasanın l. ve 8. maddelerine aykırı olup olmadığını-n karara bağlanmasına gerek bulunmadığına oybirliği ile karar verildi.





(Salih S.Dayıoğlu)(Niyazi F.Korkut)
BaşkanYargıç



(Celâ1 Karabacak)(Metin A. Hakkı)(Özkan Tunçağ)
Yargıç Yargıç Yargıç

14.11.1991


Full & Egal Universal Law Academy