Anayasa Mahkemesi Numara 5/2003 Dava No 1/2005 Karar Tarihi 05.05.2005
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 5/2003 Dava No 1/2005 Karar Tarihi 05.05.2005
Numara: 5/2003
Dava No: 1/2005
Taraflar: Yenilikçi Atılım Partisi ile Cumhuriyet Meclisi
Konu: 14/2003 Sayılı Veteriner Dairesi (değişiklik) Yasasının Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 05.05.2005

-D.1/2005 Anayasa Mahkemesi 5/2003

ANAYASA MAHKEMESİ OLARAK OTURUM YAPAN
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA
Mahkeme Heyeti: Taner Erginel, Başkan, Nevvar Nolan, Mustafa
H. Özkök, Gönül Erönen, Seyit A. Bensen.

Anayasanı-n 147. maddesi hakkında

Davacı: Yenilikçi Atılım Partisi, Lefkoşa

- ile -

Davalı: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Cumhuriyet Meclisi,
Lefkoşa

A r a s ı n d a.


Davacı tarafında-n: Avukat Ergin Ulunay
Davalı tarafından: Başsavcı Yardımcı Muavini Müjgan Irkad.

--------------

K A R A R

KONU:
Tüzel kişiliği sona eren bir siyasal partinin Anayasa Mahkemesinde iptal davası açma yetkisi olup olmadığı.

-I. OLAY:
Yenilikçi Atılım Partisi, Anayasa Mahkemesinde açtığı iptal davasında 14/2003 sayılı Veteriner Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) (Değişiklik) Yasasının 2. maddesinin Esas Yasanın 13. maddesinin ikinci paragrafının sonuna eklediği -yeni üçüncü paragrafın en sonundaki "Ancak kişilere ikramiye ve emekli maaşı açısından geriye dönük herhangi bir maddi menfaat sağlamaz" tümcesinin Anayasanın
1, 8, 14(1), 47(1), 121 ve 147. maddelerine aykırı olduğunu öne sürdü.

Başsavcılık ise ön -itiraz olarak Yenilikçi Atılım Partisinin sona erdiğini, tüzel kişiliği kalmadığını ve bu nedenle iptal davasını yürütemeyeceğini öne sürdü.

II. İDDİALARIN GEREKÇELERİ:
Tarafların iddialarının gerekçeleri şöyledir:
Başsavcılığın iddiaları-nın gerekçeleri:
Başsavcılığın görüşüne göre Anayasanın 147. maddesi Anayasa Mahkemesinde iptal davası açma yetkisini sınırlandırmaktadır. Cumhuriyet Meclisinde temsil edilen bir siyasal partinin iptal davası açma hakkı vardır. Davacı Yenilikçi Atı-lım Partisi, bu davayı açtığı tarihte Cumhuriyet Meclisinde temsil edilmekte idi ve parti üyesi 3 milletvekili bulunuyordu. Ancak daha sonra 24.8.2003 tarihinde parti kurultay yaptı ve gerek ismini gerekse tüzüğünü değiştirdi. Yeni ismi Adalet ve Barış P-artisi oldu. Daha sonra Adalet ve Barış Partisi, Ulusal Diriliş Partisi ile birleşerek Milliyetçi Adalet Partisi isimli başka bir parti oluşturdu. Bu Parti de Demokrat Parti isimli başka bir parti ile birleşti. Halen Yenilikçi Atılım Partisi diye bir pa-rti yoktur ve böyle bir partinin Cumhuriyet Meclisinde milletvekili bulunmamaktadır. Başsavcılık, bu nedenle
davanın daha ileri gidemeyeceğini ve iptal edilmesi gerektiğini iddia etti.

Davacının iddialarının gerekçesi:
Davacı avukatı, Yenilikç-i Atılım Partisinin halen mevcut olmadığını ve uzun süreden beri tüzel kişiliğini kaybettiğini
kabul etmektedir. Doğal olarak bu partinin Cumhuriyet Meclisinde herhangi bir temsilcisi de yoktur. Ancak dava açıldığı zaman parti varlığını koruyordu ve Mecl-iste 3 milletvekili vardı. Davacı avukatının görüşüne göre davanın açıldığı tarihte Anayasa Mahkemesinde dava açma hakkı bulunan bir siyasal parti daha sonra sona erse bile iptal davasının devam etmesi gerekir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, 12/85; (D.7/86) -sayılı davada verdiği çoğunluk kararında, bir siyasal partinin Anayasa Mahkemesinde açtığı iptal davasının siyasal partinin yasal varlığı sona erse bile devam edeceğini karara bağlamıştır.

III. İLGİLİ YASA METNİ:
14/2003 sayılı Veteriner Dairesi (Ku-ruluş, Görev ve Çalışma Esasları) (Değişiklik) Yasasının 2. maddesinin Esas Yasanın 13. maddesinin ikinci paragrafına eklediği yeni tümce aynen şöyledir:

"Ancak Mali Hizmetler Sınıfı altında öngörülen
Ecza Deposu Sorumlusu Kadrosu 1.D-erece, Barem: 15-16
olarak yeniden düzenlenir.
Bu madde, Esas Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten
önce emekli olanları da kapsar. Ancak kişilere
ikramiye ve emekli maaşı açısından geriye dönük
herhangi bir maddi menfaat sağ-lamaz."


İLGİLİ ANAYASA METNİ:
"Madde 147:
(1) Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Meclisinde temsil edilen
siyasal partiler, siyasal gruplar ve en az dokuz
milletvekili veya kendi varlık ve görevlerini
ilgilendiren alanlarda diğer kurum, kuruluş v-eya
sendikalar bir yasanın, kararnamenin, tüzüğün,
Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğünün, Cumhuriyet Meclisi
kararının, yönetmeliğin veya bunların herhangi bir
kuralının Anayasanın herhangi bir kuralına aykırı
veya ona uygun olmadığı gerekçes-i ile Anayasa
Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası
açabilirler.
(2) Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası
açma hakkı iptali istenen yasanın, kararnamenin,
tüzüğün, Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğünün, Cumhuriyet
Meclisi k-ararının, yönetmeliğin veya bunların
herhangi bir kuralının Resmi Gazete'de
yayımlanmasından başlayarak doksan gün sonra
düşer."


V. İNCELEME:
Sona eren bir siyasal partinin, yasal varlığı son bulmadan önce açtığı iptal davasına devam e-tmenin mümkün olup olmadığı Anayasa Mahkemesi 12/85 sayılı davada tartışılmıştır. Bu konuda lehte ve aleyhte iki görüş ortaya çıkmıştır. Böyle bir davaya devam edilemeyeceğini kabul eden ve azınlık kararını veren Sayın Şakir S. İlkay'ın kararının bir böl-ümünde şöyle denmektedir:

"147. maddenin (1). fıkrasından görülebileceği
gibi bir siyasal partinin böyle bir dava açabilmesi
için Cumhuriyet Meclisinde temsil edilmesi gerekir....
Bir anayasa davası geri çekilemez, davacının ortadan-
kalkması halinde dahi karara bağlanmalıdır denilebilir.
Ancak bizim şimdiye kadar izlediğimiz temel bir kurala
göre bir yasa veya kuralı veya diğer mevzuat veya
kuralı, anayasaya aykırı buluncaya kadar, anayasaya
uygun sayı-lır. Herhangi bir yasa veya kuralının veya
diğer mevzuat veya bir kuralının anayasaya aykırı
olduğunu kanıtlamak ise bunu iddia eden tarafa düşer.
Bunun içindir ki biz, önümüze gelen birçok havalede,
aykırılık iddia eden tarafın b-u iddiadan vazgeçtiğini
Mahkemeye bildirmesi halinde havaleyi karara bağlamayıp
dosyayı alt mahkemeye iade ettik. Davalar için de
uygulanması gereken kurallar aynıdır. İlâveten şu da
var ki bizim hukuk sistemimizde bir davayı yürü-ten
davacıdır ve duruşmanın tamamlanmasından önce
davacının ortadan kalkması ve onun yerine başkasının
davacı olarak davaya ithal edilmemesi veya, bu meselede
olduğu gibi, ithal edilmemesi halinde dava sukût eder.
Tüm bu nede-nlerle davacının yokluğunda davanın karara
bağlanması görüşüne, kanımca, itibar edilmemesi gerekir."


Karşı görüşü benimseyen çoğunluk kararında ise Türkiye Anayasa Mahkemesi kararlarına gönderme yapılmaktadır.

A.M.K.D. Sayı 10 Esas sayı -1971/31, Karar sayısı 1972/5 sayılı ve s. 155'de yer alan kararda Mahkeme, sayfa 166'da şunları söyledi:


"Anayasa'nın değişik 149'uncu maddesiyle belirli kimse, topluluk ve kurumlara tanınan Anayasa
Mahkemesinde iptal davası açma hakkı k-anunların
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüklerinin
Anayasa'ya uygunluk denetiminin sağlanmasını öngören
yollardan biri ve başlıcasıdır. Bu yolun işleyişi
soyut konularda genel nitelikte sonuçlar doğurur.
Böyle bir hakk-ın kullanılması sonunda Anayasa
Mahkemesi bir yasa veya Yasama Meclisi içtüzüğü
kuralının Anayasa'ya aykırı olup olmadığını inceleyip
Anayasa'ya aykırı kuralları iptal etme ve ülkenin
hukuk düzenini böyle kurallardan arıtma görevini-
yerine getirebilir. Başka deyimle iptal davası
doğrudan doğruya belli kişilerin çıkarlarının
korunmasına değil, Anayasa'ya aykırı kuralların
iptaline olanak hazırlayarak Anayasa'nın egemenli-
ğini ve üstünlüğünü sağlamaya yön-elmiş bir yoldur
ve buradaki kamusal erek ve nitelik ortadadır.
Onun içindir ki böyle bir dava usulünce açıldıktan
sonra davacının davadan vazgeçmesinin veya
varlığını yitirmesinin davanın geçerliğini ve
Anayasa Mahkemesinin -davayı inceleyip karara
bağlama ödevini etkilemesi düşünülemez."

Bu iki görüşten hangisini izlememizin daha doğru olacağını araştırıp inceledik. Ortaya çıkan görüş
ayrılığının Anglo Sakson hukuk sistemi ile Kontinental
hukuk sistemi arasında-ki farka dayandığı görüşündeyiz.
İki hukuk sisteminde yargıcın veya mahkemenin görevi ve fonksiyonu farklıdır. Anglo Sakson hukuk sistemine accusatorial (itham edici) sistem denir. Burada devlet olsun, tüzel veya gerçek kişi olsun eşit düzeyde karşı ka-rşıya gelen ve çatışan taraflar vardır. Taraflardan biri diğerini itham eder veya iddialarını öne sürer, diğer taraf da savunmasını yapar. Usul hukuku, tarafların mahkemede iddialarını nasıl tartışacağını düzenler. Taraflar, tanıklar dinleterek iddialar-ını kanıtlamak zorundadırlar. Yargıç iki tarafın tartışmasını izledikten sonra öne sürülen iddialar ve kanıtlar çerçevesinde kararını verir. Kontinental hukuk sistemine ise inquisitorial (araştırıcı) sistem denir. Bu sistemde yargıcın kendisinin araştır-ma ve gerçekleri bulma görevi vardır. Yargıç tarafların iddialarını dikkate almakla birlikte bu iddialarla bağlı değildir.

Anglo Sakson hukuk sisteminde davayı yürüten Davacıdır. Davacı yoksa veya davayı yürütmeyi arzu etmiyorsa Mahkemenin kendili-ğinden araştırma yapması ve bir karara varması mümkün değildir. Kontinental hukuk sisteminde ise tarafların rolü göreceli olarak daha azdır. Bu nedenle Davacı ortadan
kalksa bile kamu yararı için mahkemenin davaya devam etmesi mümkündür. Aynı gerekçe i-le Davacının davasını geri çekmesine de izin verilmeyebilir.

K.K.T.C.'de İngiliz usul yasalarını yani Anglo Sakson hukuk sistemini uygulamaktayız. Anayasa Mahkememiz, Anayasa hukuku açısından Türkiye hukukunu izlemekle birlikte usul hukuku ve prosed-ür açısından İngiliz hukukunu uygulamaya devam etmektedir. Bu nedenle Sayın Şakir S. İlkay'ın ifade ettiği birinci görüşün doğru olduğu, yani Davacı olmadan bir davaya devam edilemeyeceği görüşündeyiz.

SONUÇ:
Yukarıdaki nedenlerle ön itiraz Sa-yın Nevvar Nolan'ın karşıoyu ve oyçokluğu ile kabul edilir ve hukuki varlığı sona eren Yenilikçi Atılım Partisi adına iptal davasına devam edilemeyeceğine karar verilir.



Taner Erginel Nevvar Nolan
Başkan - Yargıç



Mustafa H. Özkök Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç


KARŞIOY YAZISI


Nevvar Nolan: Gerek Anayasa Mahkemesine yapılan havalelerde gerekse iptal davalarında Anayasanın yorumu yap-ılırken aynı veya benzeri konularda Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar, istisnalar dışında, ülkemizde aynen benimsenmektedir. Ülkemizde accusatorial hukuk sisteminin uygulandığı da bir gerçektir. Anayasa Mahkemesinde iptal davası a-çmış bir siyasal partinin, daha sonra başka bir siyasal partiye katılarak tüzel kişiliğini yitirmiş olmasına rağmen, iptal davasında görevlendirmiş olduğu avukatın Anayasaya aykırılık iddialarını Anayasa Mahkemesi önünde ileri götürmeye hazır olması halind-e Anayasa Mahkemesinin davayı dinleyip karara bağlama hak ve yetkisi olsa gerek. Anayasa Mahkemesi 12/85 (D.7/86) sayılı davada yer verilen, Esas sayı 1970/48, Karar sayısı 1972/3 ve Esas sayı 1971/31, Karar sayısı 1972/5, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahk-emesi kararlarında ifade edilenler ışığında bu sonuca varırım. Anayasa Mahkemesi 12/85 sayılı davada verilen çoğunluk kararının, yukarıda verdiğim gibi bir durumda, takip edilmemesi için ikna olmuş değilim.




- Nevvar Nolan
Yargıç

5 Mayıs 2005



7






Full & Egal Universal Law Academy