Anayasa Mahkemesi Numara 5/1988 Dava No 7/1988 Karar Tarihi 10.06.1988
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 5/1988 Dava No 7/1988 Karar Tarihi 10.06.1988
Numara: 5/1988
Dava No: 7/1988
Taraflar: Rauf Raif Denktaş ile Özker Özgür vd.
Konu: Anayasanın 29.maddesinin yorumunun yapılması istemi
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 10.06.1988

-D. 7/88 Anayasa Mahkemesi: 5/88
Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S. Dayıoğlu,
N. Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay
Anayasanın 149.maddesi hakkında

Yüksek M-ahkeme tarafından 4/88 sayılı Yargıtay/Hukuk İstidada (Müstedi: Rauf Raif Denktaş ile Müstedaaleyhler: 1. Özker Özgür, 2. Yeni Düzen Gazetesi, 3. Yeni Düzen Ltd, 4. İleri Basımevi,
5. Hasan Erçakıca arasında) sunulan konu.

Müstedi namına: Fuat Veziroğlu -ve Ömer Adal
Müstedaaleyhler namına: Ergin Ulunay ve Aytekin Musa
Amicus curiae olarak Başsavcı Yardımcısı Akın Sait


----------------

K A R A R

Şakir Sıdkı İlkay, Başkan: Bu havale Anayasanın 149.maddesi altında yapılmış olup Mahkemeden Anay-asanın 29.maddesinin yorumunun yapılması istenmiştir. Mahkemeden yorumun şu hususlar açısından yapılması istenmiştir:
1. Anayasanın 29.maddesi altında ve/veya Anayasanın 29.maddesi Anayasanın 26.maddesi ile birlikte alındığı takdirde herhangi bir haks-ız fiile özellikle zem ve kadih davasının bir özel hukuk davasında alınan bir hüküm ve/veya tazminat hükmü ilgili basımevi ve eklentileri ve basımevi araçlarına karşı icra edilip edilemeyeceği;2. Anayasanın 29.maddesi altında ve/veya Ana-yasanın 29.maddesi ile 26.maddesinin birlikte alınması halinde, herhangi bir fiil ve/veya ihmal hem bir haksız fiil davasına hem de Devletin açabileceği ceza davasına konu edilebilirse, yani örneğin yayınlanan bir yazının metin hem özel hukukta zem ve kadi-h davasının ve hem de ceza hukukunda cezanın zem ve kadih davasının esas unsuru olabileceği hallerde, özel hukuk sahasında açılan bir zem ve kadih davasında alınabilecek bir hüküm ve/veya tazminat hükmü ilgili basımevi ve eklentileri ve basın araçlarına ka-rşı icra edilip edilemeyeceği;
3. Anayasanın 29.maddesi altında ve/veya Anayasanın 29.maddesi ile 26.maddesinin birlikte alınması halinde Cumhurbaşkanı ve/veya siyasi makam işgal eden kişiler tarafından açılacak bir özel haksız fiil davasın-da özellikle bir zem ve kadih özel hukuk davasında alınabilecek bir hüküm ve/veya tazminat hükmü ilgili basımevi ve/veya eklentileri ve/veya basın araçlarına karşı icra edilip edilemeyeceği; ve4. Anayasanın 29.maddesi altında ve/veya Anayas-anın 29.maddesinin 26.maddesi ile birlikte alınması halinde basın yolu ile yapılan yayınlardan dolayı Mahkemelerin hükmedeceği tazminat hükümleri ilgili basımevi ve/veya eklentileri ve/veya basın araçlarına karşı icra edilip edilemeyeceği.
-Görülebileceği gibi esas itibarıyle tezekkür edilip karara bağlanması gereken ilk husus bir hukuk davasında zarar ziyan veya tazminat için verilen bir hükmün yurttaşlara ait basımevi, eklentileri veya basın araçlarına karşı icra edilip edilemeyeceğidir. A-nayasanın ilgili 2 maddesi aynen şöyledir:

"Madde 26.
-(1)Yurttaşlar için basın ve yayın özgürdür, sansür edilemez.(2)Devlet, basın, yayın ve haber alma özgürlüğünü sağlayacak önlemleri alır.(3)Basın ve haber alma özgürlüğü, kamu düzenini, ulusal güvenliği veya genel ahlâkı korumak; -kişilerin şeref, haysiyet ve haklarına tecavüzü, suç işlemeye kışkırtmayı önlemek veya yargı görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak için yasa ile sınırlanabilir.(4)Yargı görevinin amacına uygun olarak yerine -getirilmesi için, yasa ile belirtilecek sınırlar içinde, mahkeme veya yargıç tarafından verilecek kararlar saklı kalmak üzere, olaylar hakkında yayın yasağı konamaz.-
"Madde 29.
-Yurttaşlara ait basımevi ve eklentileri ve basın araçları, suç aracı oldukları gerekçesiyele de olsa, zorla alınamaz veya el konulamaz veya işletilmekten alıkonamaz.
-


Anayasanın 26.maddesi basın özgürlüğünü düzenleyen bir maddedir. Bu maddenin (3).fıkrasına göre basın özgürlüğü, diğerleri arasında, kişilerin şeref, haysiyet ve haklarına tecavüzü önlemek veya yargı görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmes-ini sağlamak için yasa ile sınırlanabilir. Bu fıkra da dahil madde bir tüm olarak incelendiğinde basının özgür olması amaçlanmakla birlikte bu özgürlüğün sınırsız olmadığı görülür. Bu maddeye bakarak Anayasanın 29.maddesinin hukuk davalarında verilen hük-ümlerin basımevi, eklentileri veya basın araçlarına karşı icra edilemeyeceğini söylemek mümkün değildir. Bu durumda gerekli yorumun yapılabilmesi ve havalede sorulan suallere cevap verilebilmesi için 29.maddenin ele alınıp incelenmesi gerekir.

Basın Ara-çlarının Korunması başlığını taşıyan bu 29.madde KTFD Anayasasında da 21.madde olarak aynen vardı. Gerek KTFD Anayasasında gerekse halen yürürlükte bulunan Anayasada yer alan bu maddenin mehazı, gerek tarafların gerekse amicus curiae olarak bulunan Başsav-cı Yardımcısının kabul ettiği gibi, T.C. 1961 Anayasasının 25.maddesidir. Bu madde aynen şöyledir:
"Basımevi ve eklentileri ve basın araçları, suç vasıtası olduğu gerekçesiyle de olsa, zapt veya müsadere edilemez veya işletilmekten alıkonulamaz."

-T.C. 1961 Anayasasının 25.maddesinde yer alan "zapt" ve "müsadere" sözcükleri, müstedaaleyhlerin avukatının da kabul ettiği gibi, ceza hukukuna ait terimlerdir. Bu böyle olduğuna göre, madde sivil hukuk alanına değil de ceza hukuku alanına yönelik düzenl-eme getirmektedir. Nitekim Profesör Dr.Feyyaz Gölcüklü'nün "Haberleşme Hukuku" isimli eserinde, 1970 baskısı, s.81-82 şöyle denilmektedir:
"Keza Anayasanın 25.maddesini de ayni açıdan anlamlandırmak gerekir . . . . Özel hukuk ilişkisinden doğan bir yü-küm . . . sonucu . . . . basın araçlarına pekâlâ el konulabilecek, bunların haczedilip paraya çevrilebilecek, kapatılıp işten alıkonulabileceklerdir. Bu nedenledir ki 25.maddede yer alan "suç vasıtası olduğu gerekçesiyle de olsa" ibaresini yanıltıcı b-ulmaktayız. Bu ibare çeşitli ihtimâllerin varlığını öngören bir anlam taşımaktadır. Halbuki söylenmek istenen şey, basın yoluyla işlenen suçlarda, basın araçlarının suç aleti olduğu gerekçesiyle, genel hükümlere uyularak, zapt ve müsadere edilemeyece-ği, işletilmekten alıkonulamayacağıdır."


T.C. 1982 Anayasasının 30.maddesi de, belirli bazı istisnalara bağlı olarak, aynıdır. Bu madde de aynen şöyledir:
"Kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri, Devletin ülkesi- ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, Cumhuriyetin temel ilkeleri ve millî güvenlik aleyhinde işlenmiş bir suçtan mahkûm olma hali hariç, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez ve işletilmekten alıkonulamaz."

Değişim Yayınları tarafında-n yayımlanan Gerekçeli Anayasa isimli eserde, 1984 baskısı, s. 44 - 45'de 30.maddenin gerekçesi şöyle verilmektedir:
"Demokratik yönetimde üstlendikleri önemli görev nedeniyle basın araçları özel koruma tedbirlerine konu olmuşlardır. Bu tedbirlerden bi-ri de bunların suç aleti oldukları gerekçesiyle zapt ve müsadere edilememeleri ve işletilmekten alıkonulamamaları yani ceza kanunlarının genel hükümleri dışında tutulmalarıdır.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Madde hükmü s-adece "suç aleti olarak" zapt ve müsadere veya işletilmekten alıkonulmayı yasaklamaktadır. Basın aracına, başka kanun hükümleri gereği yapılan müdahaleler (Meselâ İş Kanununa yahut Matbaalar Kanununa aykırılık nedeniyle basımevinin işletilmekten alıkonulm-ası) bu hükmün dışındadır. Maddede kullanılan "zapt" ve "müsadere" terimlerinden bu husus açıkça anlaşılmaktadır."


Mehazı, daha önce de belirtildiği gibi, T.C. 1961 Anayasasının 25.maddesi olan bizim Anayasadaki 29.maddenin metni yukarıda verilmiştir. -

Görülebileceği gibi bizde "zapt" ve "müsadere edilemez" yerine "zorla alınamaz veya el konulamaz" denmiştir. Acaba bu deyim veya sözcüklerin kullanılmasıyle bizdeki madde sivil hukuk sahasına da yönelik düzenleme getirmiş midir? Bu soruya cevap veril-ebilmesi için "zorla alınma" ve " el konulma" deyimlerinin maddede ne amaçla ve ne anlamda kullanılmış olduklarının saptanması gerekir. Türk Dil Kurumunun Türkçe sözlüğünde, 5. baskı, s. 828 de, "zor alımı"nın karşılığı olarak "birşeyi, ceza olarak iyesin-in elinden alıp devlet hazinesine mal etme, müsadere" verilmektedir. "El koyma"nın karşılığı olarak da, s. 237 de, diğerleri arasında, "hükümetin bir malı kendi buyruğu altına alması" verilmektedir.

Görüleceği gibi "zor alım" müsadere anlamına gelmekt-edir. "El koyma" da, diğerleri arasında, bir malı buyruk altına almak veya zapt etmek anlamına gelmekedir. Bu durumda "müsadere" ve "zapt" sözcüklerinin 29.maddeye türkçeleştirilerek konmuş oldukları anlaşılmaktadır. Bunun böyle olduğu belirli istisnala-r dışında aynı kuralı T.C. 1982 Anayasasına ithal eden Danışma Meclisi'nin 140.Birleşiminin Tutanak Dergisinin incelenmesinden de anlaşılmaktadır. Bu derginin 314, 315 ve 318.sayfalarında şöyle denilmektedir:
"Anayasa Komisyonu Başkanvekili Feyyaz Gölcük-lü.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Bir hususu da müsaade ederseniz cevaplayayım Sayın Başkanım. Erginay Hocamız işaret buyurmuşlardı, "Madde Türkçe değil" dediler. Maddede Türkçe bunları ifade etmek için (yani "matbaa mı -mahkûm olunuyor?" hususlarını da ileri sürdüler) kullanılabilecek ifade tarzı budur.

Esasen böyle bir hüküm, Türk Hukukuna ilk defa 1961 Anayasası ile girmiştir ve bizim getirdiğimiz istisna hali hariç, 1961 Anayasasının paralel hükmü de, 25 inci madd-esi de aynı şekilde kaleme alınmıştır.

Zannedersem bu açıklamalarım ışığında maddenin anlaşılmasında, gerekse dilinde bir güçlükle karşılaşılmayacaktır.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
artık muhakeme safhasında bunların mu-vakkat elkonma anlamında olan zapt, hemen hemen uygulanmayacak bir tedbir anlamına gelir; ama istisna da olsa bazı hallerde bu uygulanabilir. Müsadere, malûmunuz, mülkiyetin hazineye intikali suretiyle olur, hükümle verilecek bir karardır. Zapt da muvakk-aten el

koymak şeklinde olur; fakat hükümde "mahkûmiyet halinde" dediğimize göre, zaten müsadereye tabi eşya evvela zapt olur, ondan sonra müsadere olunur.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ."


"S. Feridun Güray - Sayın -Başkan, değerli arkadaşlar;

1961 Anayasası, Türk Ceza Kanununun 36-'-ıncı maddesine bir istisna getirmişti ve -b-asımevi ile basın araçlarının zoralımını kaldırmış bulunmaktaydı. Şimdiki Anayasa Tasarımız ise, istisnaya istisna getirmiş ve bazı suçların basın yoluyla işlenmesi halinde, bunların z-o-ralımını ve elkonulmasını öngörmektedir.

Bizim önerdiğimiz, bu zoralım ve el koymanın metinden çıkartılmasıdır. Daha önce uzun uzadıya bu konu tartışıldı, o nedenle ben zamanınızı almak istemiyorum. Yalnız metinde, "eklenti" kelimesinin kullanıldığı -yerde, biz, uygulamacılar, "elkoyma ve zoralım" kelimelerinin de kullanılmasını arzu ederdik, bunu da kelime ikamesi bakımından arz ediyorum."


Yukarıda söylenenlerden anlaşılacağı gibi T.C. 1961 Anayasasının 25.maddesi ile T.C. 1982 Anayasasının 30.madd-esi- sadece- ceza hukuku alanına yönelik düzenlemeler getirmektedir. Bizim Anayasamızın 29.maddesi de T.C. 1961 Anayasasının 25.maddesinin aynıdır; sadece "zapt" ve "müsadere" sözcükleri metine türkçeleştirilerek konmuştur. Bu böyle olduğuna göre 29.madde anlam ve -kapsam itibarıyle T.C. 1961 Anayasanın 25.maddesinin aynıdır ve sadece ceza hukuku alanına yönelik düzenleme yapmaktadır. Bu durumda Anayasamızdaki 29.madde, Türkiyede olduğu gibi, bir hukuk davasında zarar ziyan ve tazminat için verilen bir hükmün yurtta-şlara ait basımevi, eklentileri veya basın araçlarına karşı icra edilmesini -ö-nleyen kural içermemektedir.

Anayasanın 29.maddesi, kişi lehine zarar ziyan veya tazminat hükmedilmesine yol açan olgular ile ilgili olarak ceza davası da getirilebileceği hallerde, hukuk davasında verilen hükmün yurttaşlara ait basımevi, eklentileri vey-a basın araçlarına karşı icra edilemeyeceğini gösteren veya bunu engelleyen herhangi bir kural içermemektedir.

Aynı şekilde bu madde, Cumhurbaşkanı veya siyasi makam işgal eden kişiler ile diğer yurttaşlar arasında fark gözetilmekte olduğuna dair de herh-angi açık veya zımni kural içermemektedir.

29.madde daha önce de belirtildiği gibi, sadece ceza hukuku alanına yönelik düzenleme getirmektedir. Bu nedenle bu madde herhangi bir hukuk davasında, dava sebebi ne olursa olsun, verilen hükmün basımevi, ekl-entileri veya basın araçlarına karşı icra edilebilmesini engellememektedir.

Sonuç olarak Anayasanın 29.maddesinin veya 26.madde ile birlikte alındığında bu maddenin:

Bir hukuk davasında alının hükmün;
Ceza davasına da konu teşkil edebilecek bir fiil vey-a ihmal neticesi hukuk sahasında açılan bir zem ve kadih davasında alınan hükmün;
Cumhurbaşkanı veya siyasi makam işgal eden kişiler tarafından hukuk sahasında açılan bir haksız fiil davasında veya zem ve kadih davasında alınan hükmün; veya
Basın yolu ile -yapılan bir yayın neticesi Mahkemenin verdiği bir tazminat hükmünün -

basımevi, eklentileri veya basın araçlarına karşı icra edilmesini önler şekilde yorumlanamayacağına, oybirliği ile, karar verilir.

(Şakir Sıdkı İlkay)(Salih S. Dayıoğlu)
Başk-an Yargıç

(N. Ergin Salâhli)(Niyazi F. Korkut) (Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç

10 Haziran 1988
-


6



-


Full & Egal Universal Law Academy