Anayasa Mahkemesi Numara 5/1984 Dava No 9/1984 Karar Tarihi 16.11.1984
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 5/1984 Dava No 9/1984 Karar Tarihi 16.11.1984
Numara: 5/1984
Dava No: 9/1984
Taraflar: Amber Halil Fevzi vd ile Yüksel Ülfet Emin vd
Konu: 7/78 sayılı Yasa ile tadil edilmiş şekli ile Fasıl 224 Taşınmaz Mal (Tasarruf Kayıt ve Takdiri Kıymet) Yasasının 11A (1) maddesinin Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 16.11.1984

-D. 9/84 Anayasa Mahkemesi 5/1984
Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S. Dayıoğlu,
N. Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.
Anayasanın 114. maddesi tahtında.
Girn-e Kaza Mahkemesi tarafından 34/81 ve 35/81 sayılı Genel İstidalarda Müstediler: (1) Amber Halil Fevzi, (2) Şenay Sertel ve (3) Kâmil Kayahan ile Müstedaaleyhler: (1) Yüksel Ülfet Emin ve (2) Sabri Mehmet Tahir arasında) sunulan konu.

Müstediler namına: Şe-fika Durduran.
Müstedaaleyh (1) namına: İlkay Hikmet.
Müstedaaleyh (2) namına: Özkul Özyiğit tarafından Mahmut Tekinay.
Amicus curiae olarak Başsavcı tarafından: Kıdemli Savcı Yaşar Boran.

----------------

K A R A R
KONU:
7/78 sayılı Yasa ile tadil edi-lmiş şekli ile Fasıl 224 Taşınmaz Mal (Tasarruf Kayıt ve Takdiri Kıymet) Yasasının 11A (1) maddesinin Anayasanın 31(1)(2) maddesine ve 11A(2) maddesinin de Anayasanın 31(3) maddesine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY:
Müstedaaleyh (1) Girne Tapu Dairesine ya-ptığı bir dilekçe ile Yukarı Girnede 75 parsel sayılı taşınmaz malı lehine müstedilere ait olan 12 parsel sayılı ve müstedaaleyh (2)'ye ait olan 35 parsel sayılı taşınmaz mallar üzerinden geçit hakkı talebinde bulundu. Tapu Dairesi de aldığı bir kararla m-üstedaaleyhin müracaatını kabul edip müstedilerin ve müstedaaleyh (2)'nin taşınmaz malları üzerinden geçecek geçidin güzergâhını, boyutlarını ve müstedaaleyh (1)'in müstedilere ve müstedaaleyh (2)'ye ödeyeceği tazminat miktarlarını saptadı. Müstediler, Gi-rne Kaza Mahkemesi nezdinde, bu karar aleyhine istinaf ettiler ve özetle Girne Tapu Müdürünün kararının iptal edilerek konu geçidin, kendi tabirleri ile, yönünün değiştirilmesini ve müstediler için saptanan tazminat miktarının artırılmasını istediler.

Gi-rne Tapu Müdürünün kararından yapılan istinafın duruşmasının yapıldığı bir safhada, 27.4.1984 tarihinde, müstedilerin avukatı 7/78 sayılı Yasa ile tadil edilmiş şekli ile Taşınmaz Mal (Tasarruf Kayıt ve Takdiri Kıymet) Yasasının 11A(1) maddesinin Anayasanı-n 31(1)(2) maddesine ve 11A(2) maddesinin de Anayasanın 31(3) maddesine aykırı olduğunu ileri sürdü. Mahkeme de söz konusu yasa maddelerinin önündeki istinafı karara bağlamada etkisi olabileceği kanaatına vardı ve konuyu karara bağlanmak üzere Yüksek Mahk-emeye, Anayasa Mahkemesi olarak, sundu ve Yüksek Mahkemenin kararına dek istinafın duruşmasını durdurdu.

II. İDDİANIN GEREKÇESİ:
Müstedilerin iddialarının gerekçesi özetle şöyledir:
Bir Yasanın kamu yararına olup olmadığı olgusal bir husustur. Yasanın k-amu yararına olduğunun kanıtlanması bunu iddia eden tarafa düşer. Bir Yasanın kamu yararı için yapılmış olduğunun istihraç edilebilmesi için bunun açık ve belirgin olması gerekir.

Anayasanın 33. maddesi kamulaştırarak yol açma hakkını Devlet ve beledi-yelere tanıdı. Anayasanın bu maddesi ve 21/62 sayılı Mala El Koyma Yasası varken özel mülkiyet haklarının başkasının özel mülkiyet hakkı için kısıtlanmasına olanak tanıyan konu yasa maddesi ilk nazarda Anayasanın 31. maddesine aykırıdır.

Anayasanın 31-(3) maddesi, mülkiyet hakkının kısıtlanması halinde, derhal tam bir tazminat ödenmesini öngörür; anlaşmazlık halinde bunu hukuk mahkemesi saptar. Tazminatın Tapu Dairesi Müdürü tarafından saptanması Anayasaya aykırıdır. Çünkü müdür tazminatı, geçidi tes-bit ettiği tarihe göre saptayacaktır. Halbuki onun kararından istinafen hukuk mahkemesine gidilebilir. Mahkemeye istinafen gidileceğine göre mahkeme tarafından yapılacak değerlendirme de Tapu Dairesinin müdürünün karar tarihine atfen yapılacaktır. Bu du-rumda geçidin müdür tarafından tesbit edildiği tarihteki değeri ile mahkeme kararı tarihindeki değeri arasında büyük fark olacaktır. Bu ise Anayasanın 31. maddesinin ruhuna aykırıdır. Bu şekilde tesbit edilecek tazminat tam bir tazminat olamaz.

Müsted-aaleyh (1)'in iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
Anayasanın 31 ve 32. maddeleri mülkiyet hakkının kısıtlanabileceğini, 33. maddesi de tamamen alınabileceğini gösterir. Kısıtlama, Anayasanın 6. maddesine göre, hakkın özüne dokunmadan yapılabilir. Yasa-nın niçin yapıldığı kendi kendine izahlıdır. Yasanın tanıdığı hak sosyal bir haktır ve Anayasanın 5. maddesine uygun olarak maddi varlığın geliştirilmesi için gerekli bir işlemdir. Yasa genel bir yasadır ve kapsamı dahiline giren kişilerin tümü bundan ya-rarlanabilir. Rum tarafında da bu yasanın tamamen aynı bir yasa vardır. Bu yasa ile Kira Kontrol Yasaları arasında fark yoktur ve Kira Kontrol Yasalarının Anayasaya aykırı olmadığı kararlaştırılmıştır. Kamu yararının mevcut olup olmadığını ilk olarak Ya-sama Meclisi kararlaştırır. Bu Yasanın kamu yararına olduğu açıktır. Geçit hakkı verilirken geçidin tapusu yine geçide tabi mal sahibine ait kalır ve kendisi de geçidi kullanabilir. Verilen sadece geçit için bir haktır. Mülkiyet hakkının özüne dokunulm-amaktadır.

Anayasanın 31. maddesinin (1) ve (2). fıkraları arasında fark yoktur. (1). fıkra mülkiyet hakkının kamu yararı için Yasa ile sınırlanabileceğini öngörmektedir. Aynı sınırlamayı değişik adlar altında ve yine kamu yararı için (2). fıkra da ön-görmektedir. Anayasanın 31. maddesinin 1983'e kadar ve ondan sonra yapılan yorumları lehine ve aleyhine söylenebilecek noktalar vardır, ancak eski yorum daha isabetlidir.

Gerek Yasada gerekse bunun altında yapılan Tüzükte tazminatın ne zamana atfen tesb-it edileceğine dair kesin kural yoktur Tazminat hakkı müdürün geçidi tesbit ettiği zaman doğar. Dolayısıyle tazminat hakkının doğduğu zamanki değerini tesbit etmek genel hukuk ilkelerine uygundur. Am 14/80'deki görüş hatalıdır ve uygulanması da olanaksı-zdır. Kaldı ki bu husus Anayasaya aykırılık konusu olamaz çünkü yasa ve tüzük değer tesbit zamanını belirlemiş değildir.

Müstedaaleyh (2)'nin iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
Müstedaaleyh (2), müstediler tarafından ileri sürülen görüşlere katıldığı-nı belirtti.

4. Amicus curiae olarak Başsavcı adına bulunan Kıdemli Savcının görüşlerinin özeti şöyledir:
Yasanın 11A maddesinin (1). fıkrasının Anayasanın 31. maddesine aykırı olmadığına dair müstedaaleyh (1)'in ileri sürdüğü görüşler doğrudur.

Yasan-ın aynı maddesinin (2). fıkrası da Anayasaya aykırı değildir. Müdürün tazminat miktarını saptaması ile iş bitmez, mahkemeye müracaat halinde mahkeme tarafından saptanabilir. Nasıl saptanacağı belirlenmemiştir. Genel hukuk ilkelerine ve içtihat kararları-na göre tazminat dava açıldığı tarihe göre saptanır. AM 14/80'deki ölçü de aynı sonuca götürür. Anayasanın 31(3) maddesine aykırılık yoktur.

III. İLGİLİ YASA METİNLERİ:
7/78 sayılı Yasa ile tadil edilmiş şekli ile Fasıl 224 Taşınmaz Mal (Tasaruf Kayıt -ve Takdiri Kıymet) Yasasının 11A maddesinin (1) ve (2). fıkraları aynen şöyledir:
"11A. (1) Bu Yasa kurallarına bakılmaksızın, bir taşınmaz malın herhangi bir sebepten dolayı bir kamu yoluna çıkmak için gerekli olan geçitten mahrum -olacak şekilde kapalı olması, veya mevcut geçidin, bir taşınmaz malın uygun şekilde kullanılması, inkişafı veya işletilmesi için yeterli olmaması halinde, o taşınmaz malın sahibi, makul bir tazminat ödemek koşulu ile civardaki ta-şınmaz mallar üzerinden geçit talep etmek hakkına sahiptir. Bu fıkra amaçları bakımından "geçit", evlek, boru veya başka herhangi uygun bir araç ile su geçirme hakkını da kapsar. (2) Geçidin yönü ile bunu kullanma hakkının de-recesi ve ödenecek tazminat tutarı, tüm ilgililere önceden yapılacak bildirimden sonra Müdür tarafından saptanır."

IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:
"Madde 31.
Her Türk yurttaşı, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu -yararı amacıyle ve yasa ile sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılmasına, kamu güvenliği, genel sağlık, genel ahlâk, kent ve ülke plânlaması veya herhangi bir malvarlığının kamu yararı için geliştirilmesi ve faydalı kılınması veya başkalarının hakların-ın korunması için kesin olarak gerekli kısıntı veya sınırlamalar yasa ile konabilir.
Malvarlığının ekonomik değerini fiilen azaltan kısıntı ve sınırlandırmalar için derhal tam bir tazminat ödenir: anlaşmazlık halinde tazminatı hukuk mahkemesi saptar."

V.- İNCELEME:
Sunulan soru ile ilgili Yasa metinleri, Anayasa kuralları ve tarafların konu ile ilgili iddia ve görüşleri incelendi ve gereği görüşülüp düşünüldü.

Mülkiyet hakkını sınırladığı cihetle Anayasanın 31. maddesinin (1) ve (2). fıkralarına aykır-ı olduğu iddia edilen konu Yasanın 11A maddesinin (1). fıkrası yurttaşlar arasında geçit hakkı ile ilgili bazı düzenlemeler yapmaktadır. AM 15/83 sayılı havalede verilen karara göre Anayasanın 31. maddesinin (2). fıkrası medeni hukuk altındaki hakların yu-rttaşlar arasındaki düzenlemesine şamil değildir. Bu nedenle incelenmesi gereken husus konu yasa maddesinin Anayasanın 31. maddesinin (1). fıkrasına aykırı olup olmadığıdır.
Anayasanın 31. maddesinin (1). fıkrası her Türk yurttaşının mülkiyet ve miras h-aklarına sahip olduğu ve bu hakların ancak kamu yararı amacı ile yasa ile sınırlanabileceğini öngörür.

Anayasanın 31. maddesinin (1). fıkrasının mehazı T.C. eski Anayasasıdır. (M.36). T.C. Anayasa Mahkemesi ise kamu yararına olduğu takdirde kira düzenl-emeleri ile mülkiyet hakkının sınırlanmasına Anayasanın 36. maddesinin cevaz verdiğine karar verdi. Gör: 26/3/1963 günlü ve 1963/3-7 sayılı karar. (A.M.K.D. Sayı 1, s.147, s.152-154'de) ve 14/9/1965 günlü ve 1963/127-1965/47 sayılı karar (A.M.K.D. Sayı 3-, s.203, s.205-206).

T.C. Anayasa Mahkemesinin kararlarını bizim Yüksek Mahkeme de, Anayasa mahkemesi olarak, izledi ve Anayasanın 31. maddesi altında korunan mülkiyet hakkının kamu yararı amacı ile sınırlanabileceğine ancak bu sınırlamanın, kamu yararın-a sayılabilmesi ve hakkın özünü de zedelememesi için, hakları çatışan malsahipleri ile kiracılar arasında bir denge kurulması, adalete uygun bir şekilde yapılması ve aşırı olmaması gerektiğine karar verdi. Gör: AM 2/77 sayılı Görüş Bildirisi, AM 19/78 ve -AM 8/82. Aynı prensipler geçit hakkı ile ilgili düzenlemelere de şamildir.

Anayasal durum yukarıda izah edildiği şekilde olduğuna göre tezekkür edilmesi gereken husus Yasanın 11A maddesinin (1). fıkrasının mülkiyet hakkına getirmekte olduğu sınırlamanın -kamu yararı amacı ile yapılıp yapılmadığı ve hakkın özünü zedeleyip zedelemediğidir.

Yasanın 11A maddesinin (1). fıkrasının amacı fıkranın içeriğinden bellidir. Buna göre bir taşınmaz malın bir kamu yoluna çıkmak için gerekli olan geçitten mahrum olması- veya mevcut geçidin taşınmaz malın uygun şekilde kullanılması, inkişaf veya işletilmesi için yeterli olmaması halinde bu taşınmaz malın sahibi, makul tazminat ödemek koşulu ile, civardaki taşınmaz mallar üzerinden geçit talep edebilir. Fıkra, kamu yoluna- geçidi veya yeterli geçidi olmayan taşınmaz malların kullanılabilme, inkişaf veya işletilebilmesine olanak sağlamak için düzenlenmiş olduğuna göre kamu amacı gütmektedir. Fırkanın getirdiği sınırlamanın kamu yararına sayılabilmesi ve mülkiyet hakkının öz-ünü de zedelememesi için, daha önce de belirtildiği gibi, menfaatları çatışan geçit hakkı elde edecek malsahipleri ile üzerinden geçit hakkı verilecek olan taşınmaz malların sahipleri arasında denge kuracak ve adalete uygun olacak bir şekilde yapılması ve -aşırı olmaması gerekir. Yapılan sınırlamanın bu ölçülere uyup uymadığına karara verilebilmesi için ise konu maddenin tümüne bakılması icap etmektedir. Madde bir tüm olarak incelendiğinde gözlemleneceği gibi hak elde eden malsahibine verilen bir geçit hak-kıdır ve geçit yerinin mülkiyeti geçite tabi taşınmaz malın sahibine ait kalmaktadır; taşınmaz malın kamu yoluna bağlantısı sahibinin kendi isteği veya kusuru neticesi kalkmışsa böyle bir mal sahibine komşuları geçit vermek zorunda değildir; taşınmaz mal-ın bir kısmının elden çıkarılması ile elden çıkarılan veya geri kalan kısmın kamu yoluna bağlantısı kesilmişse o tarihe kadar bağlantının yapıldığı yerine sahibi geçit vermek zorundadır; yeni geçit açılması ve verilen geçide ihtiyaç kalmaması halinde ise -ödenen tazminatın iadesi ile geçit iptal edilebilir. Tüm bunlara ilâveten göz önünde bulundurulması gereken önemli husus geçit hakkı olan malsahibinin geçide tabi olan malın sahibine makul bir tazminat ödemesinin öngörülmekte olduğudur. Görüleceği gibi -sınırlama yapılırken menfaatları çatışan malsahipleri arasında denge kurulması, sınırlamanın adil olarak yapılması ve aşırı olmamasına gayret gösterilmiştir. Esasen bunun aksi iddia edilmiş değildir. Müstedi yapılan düzenleme ile mülkiyet hakkının sınırl-andığını ve bu sınırlamanın kamu yararına olduğunun karşı tarafça kanıtlanması veya istihraç edilebilmesi için bunun açık ve belirgin olması gerektiğini savunmuş fakat yapılan sınırlamanın yukarıdaki ölçülere uymadığını ileri sürmüş değildir. Müstedi sade-ce konu maddenin (2). fıkrasının Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürerken bu fıkranın kurallarının tam bir tazminat saptanabilmesine olanak vermediğini ileri sürdü. Bizim halen incelemekte olduğumuz ise konu maddenin (1). fıkrasıdır. (1). fıkra geçide ta-bi olarak malın sahibine makul bir tazminatın ödenmesini öngörür. Makul olabilmesi için de tam ve hakkaniyete uygun olması gerekir. Esasen ödenecek tazminat tam ve hakkaniyete uygun olmadığı takdirde mülkiyet hakkına getirilen sınırlamanın menfaatleri ça-tışan malsahipleri arasında bir denge kurduğu veya adil bir şekilde yapıldığı söylenemez. Bir yasal kural mümkün olduğu takdirde Anayasaya ve anayasal kurallara uygun olarak yorumlanır. Bu fıkrada öngörülen makul tazminatın da tam ve uygun bir tazminat o-larak yorumlanması gerekir.

Yukarıda söylenenlerden anlaşılacağı gibi Yasanın 11A maddesinin (1). fıkrası Anayasanın 31. maddesinin (1). fıkrasına aykırı değildir. Anayasanın 31. maddesinin (2). fıkrası bu gibi hakların düzenlenmesine şamil olmadığına g-öre Yasanın 11A maddesinin (1). fıkrasının Anayasanın bu fıkrasına da aykırılığı yoktur. Yargıç Ergin Salâhi bu sonuca değişik gerekçe ile katılmaktadır.

Sırası gelmişken belirtmek yerinde olur ki Anayasanın 33. maddesinde Devlet ve belediyelere kamulaş-tırma hakkının tanınmış ve 21/62 sayılı Mala El Koyma Yasasının mevcut olmasının konu yasa fıkrasını Anayasanın 31. maddesine ters düşürdüğü hususunda müstedi bizi tatmin etmiş değildir. Kanımızca Anayasanın 33. maddesinde Devlet ve belediyelere kamulaştı-rma hakkının tanınmış olması ve 21/62 sayılı Mala El Koyma Yasasının mevcudiyeti konu yasa fıkrasını sair şekilde de uygun olduğu Anayasanın 31. maddesine ters düşürmüş olmaz.

Müstedi Yasanın 11A maddesinin (2). fıkrasının da Anayasanın 31. maddesini-n (3). fıkrasına aykırı olduğunu iddia etti. Anayasanın 31. maddesinin (3). fıkrası, (2). fıkrası gibi, medeni hukuk altındaki hakların yurttaşlar arasındaki düzenlemesine şamil değildir ve bu nedenle konu yasa fıkrasının Anayasanın bu fıkrasına aykırı ol-ması söz konusu değildir. Medeni hukuk altındaki hakların yurttaşlar arasındaki herhangi bir düzenlemesine cevaz verip vermediği hususunda incelenmesi gereken, daha önce de belirtildiği gibi, Anayasanın 31. maddesinin (1). fıkrasıdır. Yasanın 11A maddesi-nin (2). fıkrasının Anayasanın 31. maddesinin (1). fıkrasına aykırı olup olmadığı havalede bizden sorulmuş değildir. Ancak Anayasa Mahkemesi havalede atıfta bulunan anayasa maddeleri ile bağlı olmayıp, uygun gördüğü hallerde, konu edilen yasa maddesi veya- kuralının Anayasanın herhangi bir madde veya fıkrasına aykırı olup olmadığını inceleyebilir. Yukarıda izah edildiği gibi mülkiyet hakkına yapılan bir sınırlamanın Anayasanın 31. maddesinin (1). fıkrası kapsamında kamu yararına yapılmış kabul edilebilmesi- için çatışan malsahipleri arasında bir denge kurması, adalete uygun bir şekilde yapılması ve aşırı olmaması gerekir. Yasanın öngördüğü geçit hakkı düzenlemelerinin bu ölçülere uymuş sayılabilmesi için ise, diğer hususlar arasında, geçide tabi mala ödenec-ek tazminatın tam ve hakkaniyete uygun olaması gerekir.

Müstedi Yasanın 11A maddesinin (2). fıkrasının Anayasaya aykırı olduğunu öne sürerken bu fıkranın ödenecek tazminatın Tapu Dairesi Müdürü tarafından ve geçidin saptandığı tarihe göre saptanmasını ön-gördüğünü, anlaşmazlık halinde ise mahkemeye istinafen gidileceğine göre mahkeme tarafından yapılacak değerlendirmenin müdürün karar tarihine göre yapılacağını, bu durumda geçidin müdür tarafından saptandığı tarihteki değeri ile mahkeme kararı tarihindeki -değeri arasında büyük fark olacağı cihetle ödenecek tazminatın tam bir tazminat olmayacağını ve bu nedenle tazminatın müdür tarafından saptanmasını öngördüğü için bu fıkranın Anayasaya aykırı olduğunu iddia etti ve bu iddiasına dayanak olarak AM 14/80 sayı-lı havalede verilen kararı gösterdi. Ancak tetkikinden görüleceği gibi Yasanın bu fıkrası mahkemeye müracaattan veya müracaat halinde mahkemenin tazminatı hangi tarihe atfen takdir edeceğine dair açık veya zımni herhangi bir kural içermemekte sadece geçit- ve bunun için ödenecek tazminatın müdür tarafından saptanacağından bahsetmektedir. Tazminatın müdür tarafından saptanacağına dair kuralın ise kendi başına Anayasaya aykırı olduğu gözükmemektedir. Esasen, yukarıda yapılan izahtan da anlaşılacağı gibi, mü-stedi bu kuralın kendi başına Anayasaya aykırı olduğunu iddia etmiş değildir. Yargıç Ergin Salâhi bu sonuca değişik gerekçe ile katılmaktadır.

SONUÇ:
Sonuç olarak 7/78 sayılı Yasa ile tadil edilmiş şekli ile Fasıl 224 Taşınmaz Mal (Tasarruf Kayıt ve Tak-diri Kıymet) Yasasının 11A maddesinin (1) ve (2). fıkralarının Anayasanın 31. maddesine aykırı olmadığına, Yargıç Ergin Salâhinin değişik gerekçesi ve oybirliği ile, karar verilir.



(Şakir Sıdkı İlkay)(Salih S. Dayıoğlu)
Başkan Yargıç-



(N. Ergin Salâhi)(Niyazi F. Korkut)(Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç


16 Kasım 1984.




DEĞİŞİK GEREKÇE
N. Ergin Salâhi: Anayasanın 31. maddesinin mehazını T.C. Anayasasının 36. maddesi ile 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının 23. mad-desi teşkil etmektedir. 1975 Anayasası geçirilirken 31(1) fıkrası T.C. Anayasasının 36(1) fıkrasından alınmıştır. T.C. Anayasasının 36. maddesinde ise 1975 Anayasasının (2) ve (3). fıkralarına benzer fıkralar yer almamaktadır. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti An-ayasasının 23. maddesinde ise 1975 Anayasasının 31(1) fıkrası yer almamakta (2) ve (3). fıkralar yer almaktadır. T.C. Anayasasında 36. maddeden başka 1975 Anayasasının 31. maddesine muadil bir madde mevcut değildir. Durum böyle olmakla beraber 1975 Anaya-sasının 31(1) ve (2). fıkralarında yer alan amaçların T.C. Anayasasının 31(1) fıkrası ile yerine getirildiği birçok içtihat kararında görülmektedir. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası madde 23'te ise 1975 Anayasasının 36(1) fıkrası yer almamaktadır. 1975 -Anayasasının 31(1) ve (2). fıkralarındaki amaçlar bu eksikliğe rağmen 1960 Anayasasının 23. maddesi ile yerine getirilebilmektedir. Esasen 1975 Anayasasının 31(1) fıkrası (2). fıkrası ile mukayese edilip dikkatlice incelendiğinde, 31(1) fıkrasının mülkiye-t hakkının kamu yararı amacı ile ve yasa ile sınırlandırılabileceği, 31(2) fıkrasının ise mülkiyet hakkının kamu güvenliği, genel sağlık, genel ahlâk, kent ve ülke plânlaması veya herhangi bir mal varlığının kamu yararı için geliştirilmesi ve faydalı kılın-ması veya başkalarının haklarının korunması için kesin olarak gerekli kısıtlama veya sınırlandırmaların yasa ile konulabileceği görülmektedir. 31(2)'de daha mufassal olarak yer alan ve düzenlenen "kamu yararı" 31(1)'de özetle "kamu yararı" olarak nitelend-irilmekte ve herhangi bir açıklama yapılmamaktadır. 31(2)'deki sıralamadaki detay teker teker incelendiğinde bu amaçların her birinin kamu yararını güttüğü açıklıkla görülmektedir. Bu durumda 31(1) ile 31(2) arasında herhangi bir fark mevcut olmayıp, iki- fıkra özdeş anlamda olup, (2). fıkra (1). fıkranın açıklayacısı ve/veya tamamlayıcısı durumundadır. Müstedi avukatı 31(1) ile 31(2)'nin farklı fıkralar olduğunu ileri sürmemiştir. Müstedaaleyh ise bu iki fıkranın özdeş anlamda olduğunu ve aralarında far-k olmadığını ileri sürmüştür. Amicus curiae olarak Başsavcı tarafından bulunan Kıdemli Savcı de benzer görüş ileri sürmüştür. Bu iki fıkra incelendiğinde ruhu ve anlamı itibarı ile iki özdeş fıkra olduğu görüşüne tamamen katılmaktayım.



Önümüzdeki hav-ale konusu 7/78 sayılı Yasa ile tadil edilmiş şekli ile Fasıl 224 Taşınmaz Mal (Tasarruf Kaytı ve Takdiri Kıymet) Yasasının 11A(1) maddesinin Anayasanın 31(1) ve (2). maddelerine ve 11A(2) maddesinin de Anayasanın 31(3) maddesine aykırı olup olmadığı husus-udur.

Anayasamızın 31. maddesi ile korunan mülkiyet hakkının, yine 31. madde kuralları ile Anayasanın 6. maddesinin ruhuna uygun olarak "kamu yararı amacı ile" sınırlandırılabileceği birçok Anayasa Mahkemesi kararında detaylı olarak incelenip karara- bağlanmıştır. (Bak AM. 4/80 ve 5/80, AM. 19/78, Görüş Bildirisi 2/77 v.s.). Yine bu kararlar ve benzeri kararların tetkikinden görülebileceği gibi Anayasamızın 31. maddesi üzerinde karar verilirken T.C. Anayasa Mahkemesi kararlarından büyük ölçüde fayda-lanıldığı görülmektedir. Genel ilke olarak, korunan mülkiyet hakkının özüne dokunmadan "kamu yararı amacı ile" sınırlandırılabileceği ancak bu "yararın" sadece bir zümre veya sınıf için değil de genel olarak kamunun tümü için mevcut olması gerektiği vurg-ulanmıştır. Görüş Bildirisi 2/77 sayfa 8'de şu görüşlere yer verilmiştir:
"Ancak Devlet Anayasa'nın 31(1) maddesi ile korunan mülkiyet hakkını "kamu yararı amacı ile" sınırlandırırken bu "yararın" sadece bir zümre veya sınıf için değil de genel olarak ka-munun tümü için olması gerekir . . . . . . ."

Geçmiş içtihat kararlarında Anayasanın 31. maddesi karara bağlanırken yapılan havalelerin 31(1) ve 31(2) maddesi olarak ayrı ayrı yapıldığı hallerde dahi kararlar 31. maddenin tümü için verilmiş ve 31(1) ve (-2) arasında herhangi bir ayırım yapılmamıştır. Esasen AM 15/83'deki çoğunluk kararına kadar karara bağlanan tüm Anayasa Mahkemesi kararlarında bu yönde herhangi bir ayırıma rastlanmamaktadır. AM 15/83 ise bir ayırım getirerek 31(2) ve (3) maddelerinin yu-rttaşların medeni hukuk alanındaki haklarının düzenlenmesine teşmil edilemeyeceğini, kısıtlamanın Devlet eliyle ve devlet lehine veya kamu kuruluşlarının lehine yapılması için kullanılabilecek bir madde olduğunu ve 31(3)'de öngörülen tazminatın da devlet l-ehine veya kamu kuruluşları lehine yapılan kısıtlamalarda devlet tarafından ödenebilecek bir tazminat olduğu yönünde bir karar verilmiştir. Anayasanın 31(2) ve (3) maddelerinin yurttaşlar arasındaki medeni hukuk altındaki hakların düzenlenmesine matuf ve -bu amaçla konmuş maddeler olmadığını kabul etmekteyim. Yine kısıtlamanın devlet eliyle yapılması gerektiği maddenin ruhundan ve lâfzından açıklıkla görülmektedir. Esasen bu madde altındaki kısıtlama yasa ile yapılacağına göre Devlet elinden başka bir şek-ilde yapma olanağı yoktur. 2. maddenin lâfzından ve ruhundan açıklıkla görülebileceği ve özellikle 2/77 sayılı görüş bildirisinde açıklıkla belirlendiği gibi "kamu yararı"ndaki "yarar"dan güdülen anlamın sadece bir zümre veya bir sınıf için olmayıp genel -olarak kamunun yararını kastettiği ortadadır. Bu durumda yapılacak kısıtlamanın kamu yararı için olması, belirli bir sınıf ve zümre için yapılmaması ve kamu eliyle, diğer bir deyişle çıkarılan bir yasa ile yapılması gerçeği vurgulanmıştır. Durum böyle ol-makla beraber "kamu yararı" güdülerek çıkarılan yasalarla mülkiyet hakına getirilen kısıtlamadan veya sınırlandırmalardan bir tarafta mülkiyeti kısıtlanan şahıs veya şahıslar diğer tarafta ise kamu yararına olsa dahi bu kısıtlamadan faydalanan şahıs veya ş-ahıslar vardır. Bu iki zümre arasında adil ve hakkaniyet ölçülerine uygun bir dengenin sağlanması gerektiğine birçok içtihat kararlarında değinilmiştir. Burada bu konuya betekrar değinmeyi uygun görmüyorum. Böyle bir denge sağlanırken Yasanın tazminat i-le ilgili 31(3) maddesinden büyük ölçüde faydalanılması gerekebilir ve esasen 31(3) maddesi de bu maksat için konmuştur.

Yukarıda değindiğim gibi 31(1) ve 31(2) maddelerini özdeş anlamda maddeler olarak kabul etmiştim Bunları saniyen farklı olarak ve de-ğişik amaçlara yönelik maddeler olarak kabul etmem halinde geçmiş birçok içtihat kararlarının konusunu teşkil eden ve bu başvuruda örnek olarak kabul edilen Kira Yasaları ve bu yasalar altında getirilen kısıtlamanın kamu yararına olduğu açık olmasına rağme-n Devlet lehine veya Devlet kuruluşları lehine yapılmış bir kısıtlama olduğu söylenemeyeceği de aynı şekilde açıktır. Bu durumda evvelce karara bağlanmış olan Evlogimenos and Others (1961) 2 R.S.C.C. s.139'daki prensiplere dar bir anlam değil de geniş bir- anlam vererek 1975 Anayasamızın 31(2) ve (3) maddesine tekâbül eden 1960 Anayasasının 23. maddesi tefsir edilirken bu madde altındaki kısıtlama ve tazminatın genel kamu yararına ve kamu eliyle yani yasa ile yapılan kısıtlamalarda kullanıla-bileceğini kabu-l etmemenin daha doğru olduğu görüşündeyim. Böylece A.M. 15/83'den önceki Anayasa Mahkememizin vermiş olduğu Anayasa kararlarına da ters düşmemiş oluruz.

Yukarıdaki iktibası yapılan Evlogimenos davasındaki prensipleri katı olarak 1975 Anayasasının 31. m-addesinin kurallarına uygulamanın yanlış olduğu ve birçok sorunlar yaratacağı görüşündeyim. Örneğin önümüzdeki meselede geçit hakkının genel kamu yararı için yapıldığına karar verilmesi halinde devlet lehine veya devlet kuruluşları lehine yapılan bir kısı-tlama olmadığı açık olduğuna göre 31. maddenin ne (1). fıkrasına ve ne de (2). fıkrasına uygun olduğu söylenemez. Ayrıca Evlogimenos davasına göre yapılacak kısıtlama devlet lehine veya kamu kuruluşları yararına olması gerektiğine göre tazminatın da tabia-tiyle devlet veya kamu kuruluşları tarafından ödenmesi gerekmektedir. Bu durumda devlet lehine yapılmayan ancak genel olarak belirli bir zümre veya sınıf için olmayıp kamu yararına yapılmış olan haklı kısıtlamalarda bu kasıtlamadan yararlanan tarafın tazm-inat ödemesi de söz konusu olmayıp böyle bir tazminatın devlet tarafından ödenmesi gerekecektir. Bu durum kanaatımca Anayasamızın 31. maddesinin (1), (2) ve (3). fıkralarının ruhuna ve lafzına tamamen terstir.

Hukuki durumu inceledikten sonra önüm-üzdeki meselede kanaatımca geçit hakkı bulunmayan bir mala geçit hakkının verilmesini içeren 7/78 sayılı Yasa ile tadil edilmiş şekli ile Fasıl 224 Taşınmaz Mal (Tasarruf ve Takdiri Kıymet) Yasasının 11A (1) maddesinin esas amacı herhangi bir geçit hakkı b-ulunmayan bir mala komşu mallarda en uygun bulunacak yerden geçit hakkı verilmesini sağlamaktır. Bu durumda bir kişi veya kişileri ilgilendirmekle beraber Yasanın bir bütün olarak mütalâa edildiğinde genel olarak kent plânlaması veya başkalarının hakların-ın korunması gibi genel kamu yararı güttüğü ve sadece bir zümre veya sınıf için yapılmadığı açıklıkla görülmektedir. Bu durumda konu madde ile getirilen kısıtlama veya sınırlamanın kamu yararına olduğu ve Anayasaya aykırı olmadığı görüşündeyim. Bu husust-a çoğunluk kararında söylenen görüşleri paylaştığım cihetle burada detaylı olarak aynı konuyu tekrar incelemeyi lüzumsuz görmekteyim.

Bu durumda 11A(1) maddesinin Anayasanın 31(1) ve 31(2) maddelerine aykırı olmadığı görüşündeyim.

11A(2) maddesinin 31(-3) maddesine aykırı olup olmadığı hususuna gelince: İlgili Yasa maddesi tazminatın Tapu müdürü tarafından tespit edilmesini, ihtilâf halinde mahkemeye başvurulabileceğini öngörmektedir. Anayasamızın 31(3) maddesi ise 31. madde kapsamında yapılan kısıtlam-a ve sınırlamalar için derhal tam bir tazminat ödenmesini öngörmektedir. Tazminat açısından konuyu tezekkür ettiğimde 31(3) maddesi Anayasamızın 33. maddesi paralelinde bir maddedir ve 33. madde hususunda verilmiş olan AM 14/80 sayılı karardaki görüşleri -paylaşmaktayım ve bu görüşleri burada tekrarlamayı lüzumsuz görüyorum. Anayasanın 31(3) maddesinde yer alan "derhal" deyimine çok katı bir anlam vermememiz gerekir. Esasen 31(3)'ün tümü okunduğunda görülebileceği gibi anlaşmazlık halinde mahkemeye başvur-ula-bileceğini ve yapılacak ödeme için vakit geçirilmesinin söz konusu olduğu maddenin içeriğinden görülmektedir. Bu durumda ilgili Yasanın 11A(2) maddesinin Anayasanın 31(3) maddesine aykırı olmadığı görüşündeyim.

(N. Ergin Salâhi)
Y-argıç
16 Kasım 1984.
-


11



-


Full & Egal Universal Law Academy