Anayasa Mahkemesi Numara 5/1977 Dava No / Karar Tarihi 23.02.1978
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 5/1977 Dava No / Karar Tarihi 23.02.1978
Numara: 5/1977
Dava No: /
Taraflar: İçişleri Bakanlığı vd ile Mahmut M. Çolak
Konu: Bir yetkinin kullanılması için emirname verilmesi hususu
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 23.02.1978

- Anayasa Mahkemesi 5/77
(Yargıtay/Hukuk 3/77)
Anayasa Mahkemesi olarak oturum yapan
Yüksek Mahkeme huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Ülfet Emin, Başkan, Ahmed İzzet,
Şakir Sıdkı İlkay, Salih S. Dayıoğlu ve Ergin Salâhi.
Anayasanın 115. m-addesi hakkında.
Yüksek Mahkeme tarafından Yargıtay/Hukuk 3/77'de (Devlet ve İçişleri Bakanlığı ve diğerleri ile Mahmut Mehmet Çolak arasında) sunulan konu hakkında.

Müstedi namına: Menteş Aziz
Müstedaaleyh namına: Akın A. Sait

-----------
KARAR
Ülfet EM-İN: (Başkan)
Müstedi Yüksek Mahkemeye, Yargıtay olarak, dosyaladığı bir İstida ile bir yetkinin kullanılmasını sağlamak için bir Emirname (Mandamus) talebinde bulundu. İstidasının duruşması Yüksek Mahkemenin bir yargıcı önüne getirildi. Ancak duruşmaya -başlamadan önce müstedi tek yargıcın bu gibi müracaatlara bakma yetkisi olmadığını ileri sürdü. Müstedaaleyhler namına bulunan Savcılık ise bu gibi müracaatlara tek yargıç tarafından bakılabileceği görüşünü ileri sürdü. Yargıç konu hakkında tarafların sö-ylediklerini dinledikten sonra tek yargıcın bu gibi müracaatlara bakma yetkisi olmadığı kanaatına vardı. Müstedaaleyhler tek yargıcın vermiş olduğu kararın hatalı olduğunu ileri sürerek karar aleyhine Yüksek Mahkemeye, Yargıtay olarak, istinaf etti.

İst-inafın duruşması esnasında istinafın karara bağlanması için Anayasanın 117. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının yorumlanması gerektiği, Anayasanın herhangi bir kuralını yorumlamak yetkisi ise münhasıran Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak, ait olduğu g-erçekleri göz önünde tutularak Anayasa'nın 117(2) ve (3) maddesinin yorumlanması için konu Yargıtay tarafından Anayasa Mahkemesine sunuldu.

Konuyu ilgilendiren kural Anayasa'nın 117. maddesidir. Anayasa'nın 117. maddesi aynen şöyledir:-
"Madde 117.
- (1) Yüksek Mahkeme, Yargıtay olarak, Devlette en yüksek İstinaf Mahkemesidir; bu Anayasa ve onun gereğince yapılan yasa ve Mahkeme Tüzüğü kurallarına bağlı olarak herhangi bir mahkeme kararının istinafına ait davalara bakmak ve karara bağlamak yetkisine- sahiptir.

(2) Bu maddenin (3). fıkrası kuralları saklı kalmak koşuluyla, Yüksek Mahkeme, Yargıtay olarak, bu Anayasanın veya herhangi bir yasanın gösterdiği hallerde ilk mahkeme olarak ve istinafen davalara bakmak yargı yetkilerine sahiptir.

Ancak, i-lk mahkeme olarak yetki verildiği hallerde, bu yetki Yüksek Mahkemenin atayacağı Yüksek Mahkeme yargıç veya yargıçları, tarafından kullanılır. Bu suretle verilecek kararlara karşı, Yüksek Mahkemeye, Yargıtay olarak, istinafen başvurma hakkı vardır.

(3) -Yetkisiz tutuklamanın kaldırılması için emirname (Habeas Corpus), bir yetkinin kullanılmasını sağlamak için emirname (mandamus), yanlış bir kararın uygulanmasını önlemek için emirname (prohibition), bir makamın hangi yetkiye dayanılarak işgal edildiğinin s-oruşturulmasına ilişkin emirname (quo warranto) ve herhangi bir mahkeme ve yargı niteliğinde yetki kullanan herhangi bir makamın kararının iptali için emirname (certiorari) çıkarmaya münhasıran Yüksek Mahkeme, Yargıtay olarak yetkilidir."


Anayasa'nın 11-7. maddesinin (1) ve (2). fıkrasına bakıldığında açıkça görülüyor ki Yargıtayın bu iki fıkra uyarınca, iki yetkisi vardır. Bunlardan birincisi herhangi bir mahkeme kararının istinafına ait davalara bakmak, ikincisi ise ilk mahkeme olarak davalara bakmaktı-r. İlk mahkeme olarak davalara bakmak yetkisini Anayasanın 117. maddesinin (2). fıkrası vermektedir. Bu fıkraya göre aynı maddenin (3). fıkrasının kuralları saklı kalmak koşulu ile Yüksek Mahkeme, Yargıtay olarak, Anayasa'nın veya herhangi bir yasanın gö-sterdiği hallerde ilk mahkeme olarak davalara bakmak yargı yetkisine sahiptir. Aynı fıkranın şart bendine göre ilk mahkeme olarak yetki verildiği hallerde böyle bir yetki Yüksek Mahkemenin atayacağı Yüksek Mahkeme yargıç veya yargıçları tarafından kullanı-lır. Bu suretle verilecek kararlara karşı Yüksek Mahkemeye, Yargıtay olarak, istinafen başvurma hakkı vardır. (2). fıkra açıklıkla (3). fıkranın kurallarını saklı tutmaktadır. Yani (3). fıkrada belirlenen kurallar (2). fıkrada belirlenen kurallara tabi -değildir.

Hukuk ilkelerine göre Anayasa'nın herhangi bir kuralının veya herhangi bir yasanın herhangi bir hükmünün yorumlanması kural veya hükümlerin gayesine göre yapılması gerekir. Herhangi bir kural veya hükmün gayesi de kural veya yasa'da yer al-an kelime veya deyimlerin manalandırılmaları ile olur. Hukuk ilkelerine göre Yasada yer alan herhangi bir kelime veya deyime tabii (doğal) anlamı verilir. Yasada kullanılan kelime veya deyimlerin manası açık ve belirli ise bu gibi kelime veya deyimlere b-aşka herhangi bir anlam verilemez. Ancak Yasada kullanılan kelime veya deyimlere birden fazla anlam verilebilirse o zaman bu gibi kelime veya deyimlere hangi anlamın verileceği hususu Mahkemelerin yorumuna bağlıdır. Mahkemeler böyle bir yorum yaparken de- bilinen bazı tefsir ilkelerini uygularlar. Örneğin yasama organının amacının ilk önce aynı yasada aranması, amaç aynı yasadan çıkarılamazsa benzeri yasalara bakılması, aynı veya benzeri konu hakkında Mahkemelerin verdiği kararların göz önünde tutulması, -daha önce yürürlükte olan yasaların kaldırılmasının sebebi, konan yasanın yapılma sebebleri, v.s. Herhangi bir yasada kullanılan kelime veya deyimlerin anlamı açık ve belirli ise mahkemelerin herhangi bir yorum yapmaya yetkisi yoktur. Bu gibi hallerde mah-kemelerin görevi yasada belirtilen kural veya hükümlere doğal anlamı vermektir. Bu hukuk ilkeleri ışığında Anayasa Mahkemesinde yorum konusu olan 117. maddenin ilgili kurallarını incelemek gerekir. 117. maddenin (2). fıkrasının anlamı kanımca açık ve bel-irlidir. Bu maddenin kuralları herhangi bir yoruma muhtaç değildir. Anayasanın 117. maddesinin (2) fıkrasında belirlenen yetki Anayasanın 117. maddesinin (3). fıkrasında belirlenen kurallarını saklı tutmuştur. Dolayısıyle (3). fıkrada belirlenen kuralla-r Anayasa'nın (2). fıkrasında belirlenen kuralda öngörülen ilk mahkeme olarak ve istinafen davalara bakma yargı yetkisi dışında kalır. Anayasanın 117. maddesinin (3). fıkrasında belirlenen Yüksek Mahkemeye Yargıtay olarak, verilen yetki Anayasa'nın 117. m-addesinin (2). fıkrasında belirlenen yetkilerin dışında kalır. Yani Anayasanın 117. maddesinin, (3). fıkrasında belirlenen yetki Yüksek Mahkemeye, Yargıtay olarak, verilen ne ilk mahkeme yetkisi ve ne de istinafen davalara bakma yetkisidir. Her iki yetki-nin dışında kalan bir yetkidir. Dolayısıyle Yüksek Mahkeme, Yargıtay olarak, 117. maddenin (3). fıkrasında belirlenen yetkiyi kullanırken ilk mahkeme olarak veya istinafen davalara bakmamaktadır. Yüksek Mahkeme, Yargıtay olarak, Anayasanın 117. maddesini-n (3). fıkrasında belirlenen yetkisini kullanırken Anayasa uyarınca kendisine verilen özel bir yetkiyi kullanmaktadır ve bu yetkisini kullanırken kararları istinafa tabi değildir. Konunun duruşması Yüksek Mahkemede, Anayasa Mahkemesi olarak, yapılırken, m-üstedaaleyhler tarafından bulunan Savcı K.T.F.D. Anayasasının 117. maddesinde yer alan kuralların hemen hemen aynısı Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının 155. maddesinde de yer aldığını ve bu madde tahtında Kıbrıs Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin K.T.F.D. Anayas-asının 117. maddesinin (3). fıkrasında belirlenen yetkileri kullanırken tek yargıçlı kullandığını, bu hususun Meclis tarafından bilindiğini veya bilinmesi gerektiğini, K.T.F.D. Anayasası hazırlanırken aynı kelime veya deyimler kullanıldığını, bu nedenle An-ayasanın 117. maddesinin (3). fıkrasında belirlenen yetkilerin Yüksek Mahkemenin atayacağı bir veya birden fazla yargıç tarafından ilk mahkeme olarak kullanılabileceğinin yasallaştırıldığını iddia etti. Hukuk ilkelerinde böyle bir ilke mevcuttur. Ancak b-u ilkeye başvurmak için Anayasada veya yasada yer alan herhangi bir kural veya hükmün kelime veya deyimlerinin anlamının açık ve belirli olmaması gerekir. Başka bir deyimle kural veya hükümlerde yer alan kelime veya deyimlerin birden fazla anlam taşıyan n-itelikte olması gerekir. Anayasanın 117. maddesinin (2). ve (3). fıkrasında yer alan kelime veya deyimlerin anlamı açık ve belirli olduğu cihetle herhangi bir yorum ilkelerine başvurulmaması gerekir. Bu böyle olmakla beraber Savcılık böyle bir iddiada bu-lunduğu cihetle bu iddiayı da konunun önemine binaen eleştirmeyi uygun gördüm. Hakikaten Kıbrıs Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin 1961'de The Republic v. Lefkios Christodoulo Rodesthenous (1961) C.L.R. 152 davasında bu hususta, Yüksek Mahkemenin tek yargıcı- tarafından verilmiş, bir karar mevcuttur. Bu karara göre o zamanın Yüksek Mahkemesinin Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasına göre sadece iki tür yetkisi vardı. Davalara istinafen ve ilk mahkeme olarak bakma yetkisi.

Zamanın Yüksek Mahkemesinin bir yargıcı ta-rafından verilen bu karara karşı herhangi bir istinaf yapılmamıştır. Tek yargıcın verdiği karar Yüksek Mahkemeyi bağlamadığı bilinen bir gerçektir. Kıbrıs Cumhuriyeti devrinde verilen bahse konu karar yanlış verilmişse Mahkemelerin bu yanlış kararı uygul-amak zorunluğu yoktur. Bu hususta Lord MacMillan Barras v. Aberdeen Steam Trawling and Fishing Co. (1933) A.C. 402, s.447'de şunları söyledi:
-"Where a judicial interpretation is well settled and well recognized the rule ought doubtless to receive effect, but it must, I think, be a question of circumstances whether Parliament is to be presumed to have tacitly given statutory authority, say, to a- single judgment of a competent Court so as to render that judgment, however obviously wrong, unexaminable in this Mouse. After all, there is another rule of statutory interpretation of not less, if not indeed of higher authority, of which Parliament must- be equally taken to be aware - namely, Lord Wensleydale's 'golden rule' that in construing statutes the grammatical and ordinar-y sense of the words is to be adhered to, unless it leads to some absurdity, repugnance or inconsistency."


-Aynı konuda İngiliz İstinaf Mahkemesinin Royal Crown Derby Co. Ltd. v. Russell (1949) 1 All E.R. s.749 davasında verilmiş bir kararı daha vardır. O davada 1920 yılında geçirilen Kira Kanununun 1. maddesinin hükmü hakkında 1926'da bir Mahkeme tarafından b-ir yorum yapılmıştır. 1933 yılında başka bir Kira Kanunu geçirilmiştir ve bu Kira Kanununda da 1920 Kanununda yer alan kelime ve deyimler aynen kullanılmıştır. 1933 Kira Kanunu gereğince 1926'daki karara zıt başka bir karar verilmiştir. Bu hususta Denni-ng L.J. aynen şunları söylemiştir:-
-"In 1946 in Braithwaite's case this court put an interpretation on the Act of 1933, and, in so doing, overruled Braby (Frederick) And Co. v. Bedwell, a decision of the Divisional Court which had stood since 1925. It is said that this court ought not to ha-ve overruled Braby's case because that case had previously been rendered authoritative by Parliament when it passed the Act of 1933. I do not agree with that suggestion. I do not believe that whenever Parliament re-enacts a provision of a statute it ther-eby gives statutory authority to every erroneous interpretation which has been put on it. The true view is that the court will be slow to overrule a previous decision on the interpretation of a statute when it has long been acted on, and it will be more t-han usually slow to do so when Parliament has, since the decision, re-enacted the statute in the same terms, but if a decision is, in fact, shown to be erroneous, there is no rule of law which prevents it being overruled. There was, therefore, in my opini-on, no rule of law which prevented this court in 1946 from overruling Braby Frederick & Co. v. Bedwell, and I do not agree with -the contention that Braithwaite's case was wrongly decided."


-Aynı konuda İngiliz İstinaf Mahkemesinin 1968 yılında R. v. Bow Road Dom. Proceedings Court ex parte Adedigba (1968) 2 All E.R. 89 davasında verilmiş başka bir kararı vardır. O kararda Yüksek Mahkeme hakimlerinden Lord Denning M.R. s.92-93'de şunları söy-ledi:-


-"I know that since R. v. Blane the statutory provisions have been re-enacted in virtually the same words; but that does not trouble me. I venture to quote some words that I used in Royal Crown Derby Porcelain co. Ltd. v. Russell: '.......' -
Nor am I troubled by the fact that R. v. Blane has stood for 118 years. It is not a property or commercial case. It has not formed the basis of titles or commercial dealings. It is the sort of precedent which we can and should overrule when it -is seen to be wrong."


Salmon L.J. ise s.95'de şunları söyledi:-
"The only matter which has given me any pause is that there h-as been a great deal of legislation concerning this subject in the last 118 years, and Parliament has never taken the opportunity of correcting R. v. Blane. The father has contended that since Parliament has not corrected R. v. Blane, it must be taken to -have approved and endorsed the decision. It is quite true that it is a principle of construction that the courts may presume that when there has been a decision on the meaning of a statute, and the statute is re-enacted in much the same terms, it was the -intention of Parliament to endorse the decision; but this is merely a rule of construction for the guidance of the courts. It is not a presumption which the courts are bound t-o make (see Royal Crown Derby Porcelain Co., Ltd. v. Russell). It is always possible that Parliament, however vigilant, may overlook a decision."


Edmond Davies ise aynı davada s.96-97'de şunları söyledi:-
"The question, however, still remains - was R. -v. Balne rightly decided? I concur with my lords, and for the reasons they have given, in concluding that it was not. Then, despite the conviction of this court that it was erroneous, ought it nevertheless to govern the present case simply by reason of it-s antiquity, even though it may lead to consequences clearly contrary to the public good? In my judgment, that question demands a negative answer. However attractive the patina of old age, it ought not to be allowed to conceal clear mistakes, ancient tho-ugh they be (see the observations of Viscount Simonds in Public Trustee v. Inland Revenue Comrs. In Robinson Brothers (Brewers), Ltd. v. Houghton and Chester-le-Street Assessment Committee, the House of Lords overruled a decision which had stood for forty- years and which had regulated rating practice throughout that period because it found it erroneous in law and that its operation was unfair in placing an unjustifiable burden on the occupiers of other hereditaments. Lord MacMillan there pointed out that -previously cases even more venerable had been overruled. Moreover, only yesterday the House of Lords in Conway v. Rimmer refused to follow one of its own decisions which was given a quarter of a century ago and which has undoubtedly controlled the course -of countless cases decided in the courts during that period."


-K.T.F.D. Anayasasının 117. maddesi uyarınca Yüksek Mahkemeye Yargıtay olarak verilen yetkiler Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının 15-5. maddesinde o zamanın Yüksek Mahkemesine verilen yetkilerin aynıdır. K.T.F.D. Anayasasının 117. maddesinin (2) ve (3). fıkralarına tekâbül eden kurallar Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının 155. maddesinin sırası ile 2. ve 4. fıkralarında yer almaktadır. Kı-brıs Cumhuriyeti Anayasasının 155. maddesinin 2. ve 4. fıkraları aynen şöyledir:-
"madde 155
2. Bu maddenin 3'üncü ve 4'üncü fıkraları hükümleri mahfuz kalmak şartıyle, Yüksek Mahkeme, bu Anayasanın veya bir kanunun gösterdiği ilk mahkeme olarak ve- istinafen davalara bakmak kaza yetkilerine sahiptir:

Ancak, ilk mahkeme olarak yetki verildiği hallerde bu yetki, 159'uncu madde hükümlerine tabi olarak, Yüksek Mahkemenin tayin edeceği Yüksek Mahkeme hâkimi veya hâkimleri tarafından kullanılır:

- Ancak yine, bu suretle verilecek kararlara karşı Yüksek Mahkemeye istinafen müracaat etmek hakkı vardır.

3. ..................

4. Habeas Corpus, mandamus, prohibition, quo warranto ve certiorari mahiyetinde olan emirnameleri çıkarmaya, münhasıra-n Yüksek Mahkeme yetkilidir."


Kıbrıs Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin bir yargıcı tarafından Kıbrıs cumhuriyeti Anayasasının 155. maddesinin 2. ve 4. fıkraları uyarınca Yüksek Mahkemeye verilen yetkiler, o zamanın Yüksek Mahkemesinin tek yargıcı tarafınd-an karara bağlanırken 155. maddenin 2. fıkrasında yer alan "bu maddenin 4. fıkrası hükümleri mahfuz kalmak şartı ile" deyiminin anlamı hakkında herhangi bir şey söylenmiş değildir. Tek yargıç sadece 155. madde tahtinde zamanın Yüksek Mahkemesine bir ilk m-ahkeme olarak bir de istinaf yetkisi olarak, yalnız iki tür yetki verildiğinden bahsetmiştir. Tek yargıcın yetki hususunda 155. maddenin 2. fıkrasına verdiği anlamın doğru olabilmesi için 2. fıkranın başında yer alan "bu maddenin 4. fıkrası hükümleri mahf-uz kalmak şartı ile" deyiminin mevcut olmaması gerekirdi. Zamanın Yüksek Mahkemesinin tek yargıcı tarafından Anayasanın 155. maddesi tüm olarak göz önünde tutulduğu zaman Yüksek Mahkemenin yetkileri hususunda verilen kararın bariz bir şekilde hatalı olduğ-u kanısındayım. Eski Anayasanın 155. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "bu maddenin 4. fıkrası hükümleri mahfuz kalmak şartı ile" deyiminin anlamı açık ve belirlidir. Bu deyime verilebilecek yegâne anlam 155. maddenin 4. fıkrasında belirlenen yetkilerin -aynı maddenin 2. fıkrasında belirlenen yetkilerin dışında kaldığıdır. Bu nedenle bir an için K.T.F.D. Anayasasının 117. maddesinin (2). ve (3). fıkralarının yoruma muhtaç oldukları addolunsa dahi Kıbrıs Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin tek yargıcı tarafınd-an verilen karar, hatalı olduğundan, bu meselede de aynı yorum kabul etmenin doğru olmayacağı ve K.T.F.D. Anayasasının 117. maddesinin (2) ve (3). fıkralarındaki kurallarına doğal ve anlamlarının verilmesi gerektiği kanısındayım. Doğal ve tabii anlamları-nın ne olduğunu daha önce belirtmiştim. Bu nedenle yorumlanması istenen hususun şu şekilde cevaplandırılması ve karara bağlanması gerektiği kanısındayım.
"Anayasanın 117. maddesinin (3). fıkrası uyarınca Yüksek Mahkemeye, Yargıtay olarak, verilen yetkile-r aynı maddenin (2). fıkrasının şart bendinde öngörüldüğü şekilde kullanılamaz."



Ahmed İZZET:
Sayın Başkan Ülfet Emin'in okuduğu hükümle hemfikirim. Ek olarak şunları belirtmek istiyorum:


(1) Kıbrıs Türk Federe Devleti Anayasası'nın 117. maddesi-nin (3). fıkrasına göre "habeas corpus", "mandamus", "prohibition", "quo warranto", "certiorari" davalarına bakma yetkisi münhasıran Yüksek Mahkemeye Yargıtay olarak verilmiştir. "Yargıtay" ise Anayasa'nın 109. maddesinin (4). fıkrasına göre Başkan ve iki- yargıç veya sadece üç yargıçtan oluşmaktadır. Bu nedenle 117. maddesinin (3). fıkrasında bahsedilen yetkinin üç üyeli bir mahkeme tarafından kullanılması gerekir.

(2) İlk Mahkeme yetkisi veren (2). fıkrada da "Yargıtay" sözcüğü kullanıldığı doğrudur, a-ncak bunun bence iki sebebi vardır:
(a)Yüksek Mahkemenin, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Yüksek İdare Mahkemesi olmak üzere üç bölümü vardır. (2). fıkradaki "Yargıtay" sözcüğü, Yüksek Mahkemenin hangi bölümünün bu gibi davalara bakma yetkisi olduğunu gö-stermek amacı ile kullanılmıştır.
İlk mahkeme olarak bakılan davalarda da istinaf hakkı vardır. Bu gibi istinaflara üç kişilik bir heyet yani "Yargıtay" bakar, bu sebeble "Yargıtay" sözcüğü ilk mahkeme kararından yapılan istinafa bakacak olan mahkemey-i belirtmek amacı ile kullanılmıştır.

(3) 117. maddenin (2). fıkrasında ilk mahkeme yetkisinden bahsedilmektedir. Halbuki (3). fıkrasında bundan bahsedilmemektedir. (3). fıkra ile ilk mahkeme yetkisi verilmesi istenmiş olsaydı, kanımca, bu fıkrada da "-ilk mahkeme" sözcüklerinin kullanılmaması için hiçbir sebep yoktu.

(4) Yukarıdaki görüşleri 1976 Mahkemeler Yasası'nın 6. maddesinin (4). fıkrası desteklenmektedir. Bu fıkra aynen şöyledir:
"Anayasa'nın 117(2) maddesi uyarınca Yüksek Mahkemeye Yargıtay -olarak verilen ilk Mahkeme yetkisi Yüksek Mahkemenin atayacağı Yüksek Mahkeme yargıç veya yargıçları tarafından kullanılır. Bu suretle verilecek kararlara karşı Yüksek Mahkemeye, Yargıtay olarak, istinafen başvurma hakkı vardır."


Bu fıkrada "Anayasanın -117(2) maddesi uyarınca Yüksek Mahkemeye Yargıtay olarak verilen ilk mahkeme" yetkisinden bahsedilmektedir. Bundan görüleceğine göre, ilk mahkeme yetkisi söz konusu edildiğinde (2). fıkradan bahsedilmekte, (3). fıkradan hiç bahsedilmemektedir. (3). fıkra- ile ilk mahkeme yetkisi verilmiş olsaydı, burada (3). fıkradan da bahsedilecekti.

Yukarıdaki sebeplerden dolayı, 117. maddenin (3). fıkrasında verilen yetkiyi sadece Yüksek Mahkeme Yargıtay olarak kullanabilir, tek yargıç kullanamaz. Anayasanın 117. ma-ddesinin (2). ve (3). fıkralarının bu şekilde yorumlanması gerektiği kanısındayım.

Şakir Sıdkı İlkay: Bu meselede tezekkür edilmesi gereken husus Anayasa'nın 117. maddesinin (3). fıkrası uyarınca Yüksek Mahkemeye, Yargıtay olarak, verilen yetkiyi Yüksek- Mahkeme tarafından atanan bir yargıcın kullanıp kullanamayacağıdır.

Anayasa'nın 109. maddesinin (4). fıkrasına göre Yüksek Mahkeme, Başkan ve iki yargıç ile veya sadece üç yargıç ile toplanarak Yargıtay olarak görev yapar. Anayasa'nın 117. maddesinin (-1), (2) ve (3). fıkraları ise aynen şöyledir:-
"Madde 117.
(1) Yüksek Mahkeme, Yargıtay olarak, Devlette en yüksek istinaf Mahkemesidir; bu Anayasa ve onun gereğince yapılan yasa ve Mahkeme Tüzüğü kurallarına bağlı olarak, herhangi bir mahkeme kararının -istinafına ait davalar bakmak ve karara bağlamak yetkisine sahiptir.

(2) Bu maddenin (3). fıkrası kuralları saklı kalmak koşuluyla, Yüksek Mahkeme, Yargıtay olarak, bu Anayasanın veya herhangi bir yasanın gösterdiği hallerde ilk mahkeme olarak ve istinaf-en davalara bakmak yargı yetkilerine sahiptir.

Ancak, ilk mahkeme olarak yetki verildiği hallerde, bu yetki Yüksek Mahkemenin atayacağı Yüksek Mahkeme yargıç veya yargıçları, tarafından kullanılır. Bu suretle verilecek kararlara karşı, Yüksek Mahkemeye,- Yargıtay olarak, istinafen başvurma hakkı vardır.

(3) Yetkisiz tutuklamanın kaldırılması için emirname (Habeas Corpus), bir yetkinin kullanılmasını sağlamak için emirname (mandamus), yanlış bir kararın uygulanmasını önlemek için emirname (prohibition), -bir makamın hangi yetkiye dayanılarak işgal edildiğinin soruşturulmasına ilişkin emirname (quo warranto) ve herhangi bir mahkeme ve yargı niteliğinde yetki kullanan herhangi bir makamın kararının iptali için emirname (certiorari) çıkarmaya münhasıran Yükse-k Mahkeme, Yargıtay olarak yetkilidir."


Görüleceği gibi (2). fıkranın hükümleri (3). fıkranın hükümleri saklı kalmak koşuluyla vazedilmiştir. (3). fıkrada ise Habeas Corpus, mandamus, prohibition, quo warranto ve certiorari gibi emirleri çıkarmaya münh-asıran Yüksek Mahkemenin, Yargıtay olarak, yetkili olduğu vazedilmiştir. Yargıtayın, 109(4) maddesine göre, normal olarak üç yargıçtan oluşması gerektiği içindir ki halihazırdaki istidaya tek yargıçlı bir Mahkemenin bakıp bakamayacağı konusu ortaya çıkmış-tır. Mamafih, 117. maddenin (2). fıkrasının birinci bendi tetkik edildiğinde görüleceği gibi bu madde tahtında da ilk mahkeme olarak verilen yetki Yüksek Mahkemeye Yargıtay olarak verilmiştir ve bu yetki, ikinci bend tahtında, tek yargıç tarafından kullan-ılabilmektedir. Binanaleyh (3). fıkra tahtındaki yetkinin Yüksek Mahkemeye Yargıtay olarak verilmiş olması bu yetkinin tek yargıç tarafından kullanılamayacağını göstermeğe yeterli değildir.

Cumhuriyet devrinde, hatta ondan önce de, bu gibi emirleri verm-e yetkisi zamanın Yüksek Mahkemesinde bulunmakta ve bu yetkiyi tek yargıç kullanabilmekte idi. 1963 hadiselerinden sonra bizim taraftaki uygulamaya göre de bu yetki tek yargıç tarafından kullanılabilmekte ve kullanılmakta idi. 1975 Anayasası'nın 117. mad-desi tetkik edildiğinde bunun esas itibarı ile 1960 Anayasası'nın 155. maddesinin aynı olduğu görülür. 1975 Anayasası'nın 117. maddesinin (3). fıkrası 1960 Anayasası'nın 155. maddesinin 4. fıkrasına tekabül etmektedir. 1960 Anayasası'nın 155. maddesinin -4. fıkrasında da bu gibi emirleri çıkarma yetkisinin münhasıran Yüksek Mahkemeye ait olduğu vazedilmişti. İki fıkra arasındaki yegâne fark eskisinde yetkinin Yüksek Mahkemeye, yenisinde ise Yüksek Mahkemeye Yargıtay olarak ait olduğunun zikredilmiş olması-dır. Kanımca yeni fıkradaki tek değişiklik sadece bu gibi emirlerin Yüksek Mahkemenin hangi bölümü tarafından verilebileceğini göstermeğe matuf olup esasa ilişkin değildir. Arada esasa ilişkin fark olmadığına göre de 1960 Anayasası tahtında 155. maddenin- 4. fıkrası ne şeklide yorumlanmış veya uygulanmışsa 1975 Anayasası'nın 117. maddesinin (3). fıkrasının da aynı şekilde yorumlanıp uygulanması gerekir. Kanun koyucunun daha önceki bir kanunun ne şekilde yorumlandığını veya uygulandığını bilmiş olduğu vars-ayılır. Bu böyle olduğuna göre de yeni Anayasa'nın ilgili madde ve fıkrasını eski Anayasa'nın ilgili madde ve fıkrasına benzer bir şekilde vazetmekle kanun koyucunun yeni maddenin eskisine benzer bir şekilde yorumlanıp uygulanmasını istemiş olduğunun kabu-l edilmesi gerekir. Webb v. Outrim (1907) A.C. 81 at p.89'da Privy Council'ın hükmünü veren Earl of Halsbury şöyle demiştir:
-"It is quite true, as observed by Griffith C.J., in the above-mentioned case of D'Emden v. Pedder, that: 'When a particular form of legislative enactment, which has received authoritative interpretation, whether by judicial decision or by a long course of -practice, is adopted in the framing of a later statute, it is a sound rule of construction to hold that the words so adopted were intended by the Legislature to bear the meaning which has been so put upon them.'"


Committee of London Clearing Bankers v. -Commissioners of Inland Revenue, (1896) 1 Q.B., 222 at p. 227 davasında da Wright J. şöyle demiştir:
"In construing the words i-n the present case the Court has a right to look to the surrounding ciroumstances - to the facts which must have been known to the Legislature when the statute was passed - above all, to the language of the class of statutes of which this is one."
-

-Yukarıda söylenenlerden görüleceği gibi Anayasa'nın 117. maddesinin (3). fıkrası uyarınca Yüksek Mahkemeye Yargıtay olarak verilen yetkiyi Yüksek Mahkeme tarafından atanan bir yargıç kullanabilir. Tabiidir ki bu yetkiyi Yüksek Mahkeme tarafından atanan bi-r yargıç kullanabileceği gibi üç yargıçtan oluşan Mahkeme de kullanabilir.

Salih S. DAYIOĞLU:
Havale konusu meselenin Yüksek Mahkemeye Anayasa Mahkemesi olarak gelene kadar geçirdiği safahatı Sayın Başkan verdiği kararda serdettiği cihetle bunlara betekr-ar değinmekte fayda görmüyorum. Keza, Sayın Başkanın bir yasada yer alan herhangi bir kelime veya deyime, o kelime veya deyime birden fazla anlam verilebileceği durumları dışında, deyime tabii (doğal) anlamları verilmesi gerektiği hususundaki görüşünü tam-amen paylaştığımı söylemeliyim. Önümüzdeki meselede konu edilen Anayasa'nın 117. maddesinin lâfzı sarih olmadığı görüşündeyim. Esasen istenilen sarahat olmadığı içindir ki bu maddenin yorumu için mesele Yüksek Anayasa Mahkemesine havale edilmiştir.

Diğ-er emirnameler arasında "mandamus" emirnamesinin isdar yetkisinin Yargıtaya verildiği Anayasa'nın 117. maddesinin 3. fıkrasına derpiş edilmiştir. Sözü edilen madde aynen şöyledir:-
"Madde 117.
(1) Yüksek Mahkeme, Yargıtay olarak, Devlette en yüksek istin-af Mahkemesidir; bu Anayasa ve onun gereğince yapılan yasa ve Mahkeme Tüzüğü kurallarına bağlı olarak, herhangi bir mahkeme kararının istinafına ait davalar bakmak ve karara bağlamak yetkisine sahiptir.

(2) Bu maddenin (3). fıkrası kuralları saklı kalmak- koşuluyla, Yüksek Mahkeme, Yargıtay olarak, bu Anayasanın veya herhangi bir yasanın gösterdiği hallerde ilk mahkeme olarak ve istinafen davalara bakmak yargı yetkilerine sahiptir.

Ancak, ilk mahkeme olarak yetki verildiği hallerde, bu yetki Yüksek Mahke-menin atayacağı Yüksek Mahkeme yargıç veya yargıçları, tarafından kullanılır. Bu suretle verilecek kararlara karşı, Yüksek Mahkemeye, Yargıtay olarak, istinafen başvurma hakkı vardır.

(3) Yetkisiz tutuklamanın kaldırılması için emirname (Habeas Corpus),- bir yetkinin kullanılmasını sağlamak için emirname (mandamus), yanlış bir kararın uygulanmasını önlemek için emirname (prohibition), bir makamın hangi yetkiye dayanılarak işgal edildiğinin soruşturulmasına ilişkin emirname (quo warranto) ve herhangi bir m-ahkeme ve yargı niteliğinde yetki kullanan herhangi bir makamın kararının iptali için emirname (certiorari) çıkarmaya münhasıran Yüksek Mahkeme, Yargıtay olarak yetkilidir."


Yukarıda iktibas edilen 3. fıkra kendi başına okunduğu zaman sözü edilen emirna-melerin ilk nazarda 3 Yargıçtan oluşan Yargıtay tarafından verilebileceği görülmektedir. Ancak Yargıtayın ilk mahkeme olarak yetkilendirdiği hallerini düzenleyen 2. fıkra ve onun şart bendi gözönünde bulundurulduğunda 3. fıkrada yer alan emirnamelerin sad-ece bölüm olarak Yüksek Mahkemenin Yargıtay tarafından verilebileceğinin öngörüldüğü kanısındayım.

Anayasa'nın 117. maddesinin (2). fıkrası Anayasa'da gösterilen ve yasa ile gösterilen veya gösterilecek hallerde davalara bakma yetkisi ilk mahkeme olarak -Yargıtaya vermiştir. Tabiidir ki yasa ile verilen yetki herhangi bir zaman yine yasa ile geri alınabilir. Kanaatımca bunu önlemek içindir ki 117. maddenin (2). fıkrası ile (3). fıkra saklı tutulmuş ve mandamus ve diğer emirnamelerin bölüm olarak Yargıtay-dan yasa ile alınabilme veya başka bir mahkemeye verilebilme olanağı ortadan kaldırılmıştır.

1963'ten evvel Kıbrıs Cumhuriyeti zamanında aynı durum zamanın Yüksek Mahkemesinde The Republic v. Lefkios Christodoulou Rodesthenous, C.L.R. (1961) 152 davasınd-a konu edilmiş ve o davada istidayı dinleyen Yüksek Mahkeme Yargıcı Josephides sayfa 160'da şunları söylemiştir:
-"For all these reasons I have no hesitation whatsoever in holding that it is clear and unambiguous that the jurisdiction conferred on the High Court under Article 83 is original Jurisdiction which can be exercised by one judge of this Court . . . . . . ."
-

-Yukarıdaki pasajdan da görüleceği gibi Yüksek Mahkemeye İlk Mahkeme olarak verilen yetkilerde, bu yetkiler Yüksek Mahkemenin atayacağı bir Yüksek Mahkeme Yargıcı tarafından kullanılabilir.

Bir Yasanın tefsirinde, o yasadan evvel yürürlükte olan yasanın -lâfzı ve metni ve bunlar üzerinde yapılan tefsir yasa koyucunun niyetini göstermek bakımından çok önemlidir. Bu hususta Maxwell On Interpretation of Statutes 10th Edition, sayfa 36'da şunlar yer almaktadır: -
"The language and provisions of expired and repealed Acts on the same subject, and the construction which they have authoritatively received, are also to be taken into consideration, for it is presumed that the legislature uses the same language in the s-ame sense, when dealing at different times with the same subject. . . . . ."


Webb v. Outrim (1907) A.C. 81, sayfa 89'da ise Privy Council'-ın hükmünü veren Earl of Halsbury şöyle demiştir:
"It is quite true, as observed, by Griffth C.J. in the above-mentioned case of D'Emden v. Peddes, that when a particular form of legislative enactmen, which has received authoritative interpretation, wheth-er by judicial decision or by a long course of practice, is adopted in the forming of a later statute, it is a sound rule of construction to hold that the words so adopted were intended by the Legislature to bear the meaning which has been so put upon them-."


-Cumhuriyet devresinden önce, ilk mahkeme olarak oturum yaptığı hallerde Yüksek Mahkemenin yetkileri bir Yüksek Mahkeme yargıcı -tarafından kullanılmakta ve bundan sonra tam kadrolu Yüksek Mahkemeye istinafen gidilebilmekte idi.


1960 Anayasa'sı yürürlüğe girdikten sonra 155. madde ile mandamus, certiorari gibi emirnamelerin isdarı ilk mahkeme olarak münhasıran Yüksek Mahkemeye ve-rilmişti. 1960 Anayasa'sının 155. maddesi ile K.T.F.D. Anayasası'nın 117. maddesi arasında bu istidayı ilgilendirmeyen bir konu dışında, gerek lâfzı ve gerekse mana ve ruhu bakımından, hiçbir fark yoktur. 1960'tan şimdiki Anayasamızın hazırlanmasına kada-r geçen süre içinde sözü edilen emirnameler 1960 Anayasa'sının 155. maddesine verilen tefsir ışığı altında ilkin bir Yüksek Mahkeme Yargıcı tarafından isdar edilebilmekte idiler. Bu husus yeni Anayasamızı kaleme alan Kurucu Meclis tarafından da bilindiği -veya en azından bilinmesi gerektiğine şüphe yoktur. Bu durumda, kanımca şimdiki Anayasa'mızın 1960 Anayasa'sındaki aynı hükmü aynı sözcüklerle tekrarlaması bu emirnamelerin isdarı hususundaki işlemlerin de aynı şekilde yürütülmesini öngördüğünü salimen sö-ylemek mümkündür.

Mandamus, certiorari ve bunlara benzer emirnameler, mahiyetleri icabı, isdarlarının süratle yapılması gereken emirnamelerdir. Bu gibi emirnamelerin normal görev günlerinin dışında, tatilde, bir Yargıcın evinde bile, ender dahi olsa, ve-rilebildiği gözönünde tutulduğunda üç yargıç tarafından verilmesi halinde bu gibi anormal şartlar altında üç yargıcın aranıp bulunması emirnameyi talep eden kişi için büyük güçlük arzedeceği aşikârdır.

Yasa koyucunun genel amacının veya bir hükümde kulla-nıldığı lisanın manasının tesbitinde, şüpheli durumlarda, müsaitliğin ışık tutucu bir husus olduğu tefsir kurallarınca da belirlenmektedir. Nitekim Maxwell on Interpretation of Statutes 10 Edition, sayfa 191'de şu görüşe yer verilmiştir:-
-"In determining either the general object of the legislature or the meaning of its language in any particular passage, it is obvious that the intention which appears to be most in accord with convenience ...... should, in all cases of doubtful significance-, be presumed to be the true one."


-Yukarıda söylenenler ışığı altında Anayasa'nın 117. maddesinin 3. fıkrası altında serdedilen emirnamelerin Yüksek Mahkemenin atayacağı bir veya birden fazla yargıç tarafından verilebileceği görüşündeyim.

Ergin SALÂHİ:
Yüksek Mahkeme Başkanı'nın verdiği k-ararı okumak fırsatını buldum. Belirtilen görüşleri paylaşırım.

Ülfet Emin: (Başkan)
sonuç:
Anayasa'nın 117. maddesinin (3). fıkrasının şu şekilde yorumlanmasına oyçokluğu ile karar verilir.

"Anayasa'nın 117. maddesinin (3). fıkrası uyarınca Yüks-ek Mahkemeye, Yargıtay olarak, verilen yetkiler aynı maddenin (2). fıkrasının şart bendinde öngörüldüğü şekilde kullanılamaz."


-
(Ülfet Emin) (Ahmed İzzet)
Başkan Yargıç




(Şakir Sıdkı İlkay)(Salih S. Dayıoğlu)(Ergin Salâhi)
Yargıç Yargıç Yargıç


23 Şubat, 1978.



17






Full & Egal Universal Law Academy