Anayasa Mahkemesi Numara 4/1996 Dava No 8/1996 Karar Tarihi 06.11.1996
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 4/1996 Dava No 8/1996 Karar Tarihi 06.11.1996
Numara: 4/1996
Dava No: 8/1996
Taraflar: Cumhurbaşkanı ile Cumhuriyet Meclisi
Konu: Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasasının 6(1)(3)(4), 8, 9, 10(1)(3), 11, 12, 13,14,16. Maddelerinin anayasaya aykırılığı iddiası - Sözleşme özgürlüğü – Toplu sözleşme –Sendika – Toplu iş sözleşmesi yapılmasında en fazla üyeye sahip sendikanın yetkili olması -Grev hakkı –
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 06.11.1996

-D.8/96Anayasa Mahkemesi:4/96


Anayasa Mahkemesi olarak oturum yapan Yüksek Mahkeme huzurunda


Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu,(Başkan), Celâl Karabacak, Metin A. Hakkı, Nevvar Nolan, Mustafa Özkök.


Anayasanın 146. maddesi hakkında.

KKTC Cumhurbaşka-nının Anayasanın 146. maddesi altında Toplu İş SözleŞmesi, Grev ve Referandum Yasasının sırası ile Madde 6 (1) (3) (4), Madde 8, 9,10 (1) (3) ve Madde 11,12,13,14,16 (1) şart bendinin, Anayasanın 46, 48 (1), 49 (1) (2), 53 (1), 54 (1) (2)' nci fıkraları ku-rallarına uygun olup olmadığı hususunda GÖRÜŞ İSTEMİ



KKTC CumhurbaŞkanı adına KKTC Başsavcısı


-i 1 e -


KKTC Cumhuriyet Meclisi
A r a s ı n d a



KKTC Cumhurbaşkanı adına KKTC Başsavcısı Akın A. Sait
KKTC Cumhuriyet Meclisi adına Cumhuriyet Meclis-i Genel Sekreteri Mehmet Öner Ekinci





GÖRÜŞ BİLDİRİSİ


KONU:

Cumhuriyet Meclisinin 15 Temmuz 1996 günlü birleşiminde kabul olunan ve Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere Cumhurbaşkanlığına ulaştırılan Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasasının (b-undan sonra metin başka türlü gerektirmedikçe, sadece Yasa olarak anılacaktır) Madde 6 (1) (3) (4), 8, 9, 10 (1) (3) ,11,12,13,14 ve 16 (1) şart bendinin Anayasanın 46, 48 (1), 49 (1) (2), 53 (1), 54 (1) (2) maddelerine uygun olup olmadığı.

I. OLAY:

-Cumhuriyet Meclisi 15 Temmuz 1996 günlü bileşiminde Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasasını kabul etti ve Resmi Gazete'de yayınlanması için Yasayı Cumhurbaşkanlığına iletti. Cumhurbaşkanı, YasanınMadde 6 (1) (3) (4), 8, 9,
10 (1) (3) ,1l,12,13,14- ve 16 (1)' in şart bendinin Anayasanın 46, 48 (1), 49 (1) (2)., 53 (1), 54 (1) (2) maddelerine uygun olup olmadığı konusunda Anayasa'nın 94. ve 146. maddeleri uyarınca Başsavcılık aracılığı ile 30 Temmuz 1996 tarihli bir yazı ile Mahkememize başvurarak gö-rüş istedi.



II. İDDİANIN GEREKÇESİ:



1) Cumhurbaşkanı adına bulunan Başsavcının iddia ve görüşlerini aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:



Yasanın 6. maddesinin l. fıkrası hizmet akitlerinin toplu iş sözleşmesine aykırı olamıyacağını, aykırı kural- içermesi halinde böyle bir kuralın yerini toplu iş sözleşmesindeki kuralın alacağını, toplu iş sözleşmesinde hizmet akitlerine aykırı kuralların bulunması halinde ise, hizmet aktinin çalışanın lehinde olan kurallarının geçerli olacağını öngörmektedir.


- İşveren ile çalışanlar serbest iradeleri ile sözleşme yapma hakkına sahiptirler. Bu hak Anayasanın 46. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Hizmet akitlerinin toplu iş sözleşmesine tabi kılınmaları hizmet akitlerinin artık yapılamayacağı anlamına geli-r.


Ayrıca Yasanın 6. maddesinin (1). fıkrası zıt kural
bulunması halinde geçerli kuralın toplu iş sözleşmesindeki kural olacağını öngörmekle hizmet aktinin ilgili kural veya kurallarını geçersiz addetmektedir. Bu durum sözleşme hakkının kullanılmasın-ı olanaksız hale getirmektedir. Böyle bir düzenleme Anayasanın 46. maddesine aykırıdır.

Yasanın 6. maddesinin (3). fıkrası toplu iş sözleşmesinin uygulanmaması veya eksik uygulanması, yetki saptanması veya uyuşmazlık nedeniyle sendika veya çalışanların al-abilecekleri grev kararına uygun olarak greve gidilmesi halinde grev yerinde, dıştan, başka personelin istihdam edilemiyeceği gibi greve gidenlerin işlerini greve iştirak etmeyen diğer çalışanların yapmasının da istenemiyeceğini düzenlemektedir. Grev dolay-ısıyle ve süresince grev yerinde başka kişilerin istihdam edilememesi o gibi kişilerin çalışma özgürlük ve hakkını güvence altına alan Anayasanın 48. (1) ve 49 (1)(2)) maddelerine aykırıdır.


Başsavcı Yasanın 6. maddesinin (4). fıkrasının anayasay-a uygunluğu açısından incelenmemesini talep etti.

Yasanın 8, 9, 10 (1) (3) maddeleri ile 11,12,13 ve 14. maddeleri toplu iş sözleşmesinin yapılmasını sadece en çok üyeye sahip sendikaya vermektedir. Bu düzenleme Anayasanın özellikle 53(1) ve 54(1) madd-elerine aykırıdır. Anayasanın 53. madddesi çalışanlara önceden izin almaksızın sendika kurma hakkı vermektedir. Yasa toplu iş sözleşmesini yapmayı sadece üyesi en çok olan sendikaya vermekle diğer sendikaların mevcudiyetini fuzuli kılmaktadır.

Ayrıca Y-asanın 8. maddesi toplu iş sözleşmesi ile elde edilen menfaatlardan ancak sözleşmeye taraf olan sendika üyelerinin yararlanmalarını öngörmektedir. Üye olmayanların yararlanabilmeleri için dayanışma aidatı ödemeleri gerekir. Bu düzenleme çalışanları tek sen-dikada toplamaya yol açar oysa çalışanlar diledikleri sendikaları kurma ve toplu iŞ sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.


Yasanın 16(1) maddesinin şart bendinde yer alan "işveren, bildirim yapılan tarihten itibaren hiçbir şekilde yeni istihdama gi-demez" söz dizisi henüz daha grevin başlamadığı bir dönemde dıştan yapılması olası istihdamı önlemektedir. Bu husus ise anayasanın 48. ve 49. maddelerinde ifadesini bulan çalışma özgürlüğüne ve çalışma hakkına aykırıdır.



2) Cumhuriyet Meclisi adına yapı-lan iddia ve görüşler ise özetle şöyledir;
Yasanın 6. maddesinin (1). fıkrası toplu iŞ sözleşmelerinin hizmet akitleri üzerindeki etkisini düzenlemekte ve özde hizmet akitlerinin toplu iş sözleşmelerine aykırı olamıyacağını öngörmekle bu sözleşmeleri çalış-anın bireysel hak ve çıkarlarını düzenleyen hizmet akitlerine üstün tutmaktadır. Ekonomik bakımdan işverene oranla daha güçsüz durumda olan çalışanlar işveren karşısında bireysel iş anlaşmaları ile değil, ancak toplu görüşme ve toplu pazarlık yoluyla ekono-mik durumlarını düzeltebilir ve geliştirebilirler.


Toplu iŞ sözleşmelerinin bireysel hizmet akitlerine karşı üstünlüğü uluslararası çalışma örgütü belgelerinde de yer almıştır ve kabul görmektedir. Toplu iş sözleşmelerinin üstünlüğü Anayasanın 46. maddes-inde ifadesini bulan "ekonomik bakımdan güçlü kişilerin diğer kişileri istismarı yasa ile önlenir" amir kuralının ve 47. maddenin (1). fıkrasında yer alan
"ekonomik ve sosyal hayat ...... her yurttaş için insanlık onuruna yaraşır yaşam düzeyi sağlaması ama-cına göre düzenlenir" kuralının sözüne ve özüne uygundur. Bu nedenlerle Yasanın 6. maddesinin (1). fıkrasının anayasaya herhangi bir aykırılığı yoktur.



Yasanın 6. maddesinin (3). fıkrası ile greve gidilen iş
yerinde grev süresince dıştan istihdam yapılm-asına getirilen yasal engel grev hakkının korunmasının doğal bir gereğidir. Şayet grev yerine, greve rağmen, yeniden ve dıştan işçi alınmasına olanak tanınmış olunursa anayasal bir hak olan grevin anlamı kalmayacak veya etkinliği ortadan kalkacaktır.

-Grev hakkı çalışanların korunmasına yönelik anayasal bir haktır. Grev süresince grev yerinde yeni istihdama gidilmesine cevaz verilmesi halinde bu keyfiyet grevden güdülen amacı ortadan kaldırır ve anayasal grev hakkının özüne dokunan bir müdahale olur.

- Yasanın 8. maddesi toplu iş sözleşmesinden sadece taraf sendikanın üyelerinin yararlanmasını öngörmektedir. Sendikaya üye olmayan çalışanlar, toplu iş sözleşmesi ile, elde edilen çıkarlardan ancak toplu iş sözleşmesine taraf olan sendikaya üye olmak vey-a sendikasız veya başka bir sendikaya üye iseler toplu sözleşmeyi yapan sendikaya dayanışma aidatı ödemek suretiyle yararlanabilirler. Çalışanı belirli bir sendikaya zorlayan bir düzenleme yoktur. Bu madde toplu sözleşmeye taraf olan sendikanın çabası sonu-cu elde edilen çıkarlardan sadece üyelerine yararlanabilme olanağını tanımıştır. Üye olmayanlar toplu iş sözleşmesine taraf sendikaya dayanışma aidatı ödenmesi koşulu ile sağlanan çıkarlardan yararlanabilir. Bu görüşler
T.C. Anayasa Mahkemesinin vermiş old-uğu muhtelif kararlarda da teyit edilmektedir. Çalışanın yararına yapılan bu düzenlemeler anayasanın herhangi bir maddesine aykırı değildir.

Toplu iŞ sözleşmesine taraf bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yapma ehliyet veya yetkisini yitirmesi durumun-da veya sözleşmeye taraf işverenin değişmesi halinde toplu iŞ sözleşmesinin, elde edilen istihdam ve özlük hakları açısından geçerliliğini koruyacağını öngören Yasanın 9. maddesinden gaye ise çalışanların kazanılmış haklarını saklı tutmaktır. Ayrıca bu mad-de, bir toplu iş sözleşmesinin geçerlilik süresinin bir yıldan az ve iki yıldan daha çok olamıyacağını düzenleyen Yasanın 7. maddesi ile birlikte okunması gerekir. Aksi takdirde 7. maddenin bir anlamı kalmaz.

Yasanın 10., 11., 12. ve 13. maddeleri to-plu iş sözleşmesi yapma yetkisini işyerinde en çok üyesi bulunan sendikaya vermekte, yetki uyuşmazlığının nasıl giderileceğini toplu iş sözleşmesinin imzalanmasındaki yöntemi düzenlemektedir. Burada üzerinde durulan esas yakınma iş sözleşmesinin en çok üye-si olan sendikaya verilmesidir. Toplu iş sözleşmesinin işveren ile bir sendika arasında yapılması doğaldır. Birden fazla sendika olması durumunda işverenin hangi sendika ile anlaşacağı sorunu ortaya çıkar. Keza çalışanın hakkını elbette ki en güçlü sendika- koruyabilir ve en güçlü sendika ise doğal olarak en çok üyeye sahip olan sendikadır. Yasa, çalışanı, belli bir sendikaya girmeye zorlamamaktadır. Sendikaya üye olmayanların, sözleşmeden yararlanmak için dayanışma aidatı ödemek zorunda bırakılmaları onları- en büyük sendikaya üye olmaya zorlamak anlamına gelmemektedir. Olsa olsa onların kendi statülerini de koruyarak üye olmadıkları bir sendikanın çabası sonucu elde edilen çıkarlardan yararlanabilmeleri için getirilen bir düzenlemedir. Bu maddelerin de Anaya-saya ters bir yönü yoktur.



Yasanın 10.,11.,12. ve 13. maddeleri için söylenenler
Yasanın 14. maddesi için de geçerlidir. En çok üyeye sahip olan sendika belirlenmeden başka başka sendikalarla toplu iş sözleşmesinin yapılmasının çalışanların aleyhine ola-cağı açıktır. Yasanın 16. maddesinin (1). fıkrasının şart bendi grev yapılacağına dair işverene bildirim yapıldıktan sonra işverenin, bildirim tarihinden sonra hiçbir şekilde yeni istihdama gidemiyeceğini düzenlemektedir. Bu düzenleme uygun ve makuldur. Bi-r işyerinde grev süresince yeni istihdam yapılamıyacağının düzenlenmesini grev nosyonunun bütünleyicisi olarak görmek gerekir. Bunun aksinin savunulması yani işverene yeni istihdam hakkı tanınması halinde grevin başarılı olması mümkün değildir. Grev yapmak- anayasal bir haktır. Yeni istihdamların yapılması bu hakkın özünü zedeler. Bu fıkranın da anayasaya aykırı bir tarafı yoktur.



III. MUTASAVVER YASANIN İLGİLİ MADDELERİ:

Yasanın 6 (1) (3) 8, 9,10 (1) (3) ,11,12,13,14 ve 16 (1) maddeleri şart bendi:


6-(1)Hizmet akitleri, Toplu İş Sözleşmesine aykırı olamaz. Hizmet akitlerinin Toplu İş Sözleşmesine aykırı kurallarının yerini, Toplu İş Sözleşmesindeki kurallar alır. Hizmet akitlerinde düzenlenmeyen hususlarda, Toplu İş Sözleşmesindeki kurallar uygulanır.- Toplu İş Sözleşmesinde hizmet akitlerine aykırı kuralların bulunması halinde, hizmet akdinin çalışan lehindeki kuralları geçerlidir. Gerekçesi ne olursa olsun süresi sona eren Toplu İş Sözleşmesinde yer alan çalışanların özlük hakları, yenisi yürürlüğe gi-rinceye kadar yürürlükte kalır.

(2). . . . . ..

(3)Toplu İş Sözleşmesinin uygulanmaması, eksik uygulanması, yetki saptanması veya uyuşmazlık sonucu sendikanın ve/veya çalışanların greve gitme kararı alması halinde, greve gidilecek veya gidilen birim ve-ya işyerinde her ne ad altında olursa olsun personel istihdam edilemez. Greve giden çalışanın, işlerini başka çalışanların yapması istenemez.
Ancak greve katılanların işlerinin, hizmet akdinde ve Toplu İŞ Sözleşmesinde; öğretmenler ve kamu görevlileri bakı-mından ise kadro hizmet Şemalarında aynı işleri yapacağı belirtilen ve greve katılmayan çalışanlara yaptırılması, bu Yasa kurallarına aykırı sayılmaz.
(4).. . . .
(5).. . . .


8. (1)Toplu İŞ Sözleşmesinden, taraf sendikanın üyeleri yararlanırlar. Toplu -İş Sözleşmesinin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise, üyeliklerinin taraf sendikaca işverene bildirildiği tarihten başlayarak yararlanırlar.
(2). . . . . .
(3). . . . . .
(4). . . .- . .
(5). . . . . .
(6). . . . . .



9.Toplu İş Sözleşmesinde, taraf olan sendikanın feshedilmesi, faaliyetlerini durdurması, faaliyetten men edilmiş olması veya yetkiyi kaybetmiş olması veya Toplu İŞ Sözleşmesinin uygulandığı işyerlerinde işverenin değ-işmesi, Toplu İş Sözleşmesinin çalışanların istihdam ve özlük haklarına ilişkin kurallarını sona erdirmez.



10. (1)Ayni işverene bağlı bir veya birden fazla işyerinde çalışanlardan en çok üyesi bulunan sendika, o işyeri veya işyerleri için Toplu İş Sözl-eşmesi yapmaya yetkilidir.
(2) . . . . . .
(3)Toplu İş Sözleşmesi yapma yetkisi, yetki talep edilen işyeri veya yetki talep edilen işyeri veya yetki talep edilen işyerlerinde, talep esas alınarak, bu madde ve 12'nci madde kuralları çerçevesinde Bakanlık -tarafından saptanır.
11. (1) (A) Bir işyerinde Toplu İş Sözleşmesi yapılması sözkonusu ise, bu sözleşmeyi yapmaya yetkili sendika ile işveren veya yetkili işveren sendikası, ayrı ayrı birbirlerini toplu görüşmeye yazılı olarak çağırmak zorunda-dır.
(2). . . . .
(3). . . . .
(4). . . . .
(5). . . . .
(6). . . . .

12. (1)Bir işyeri için yapılacak Toplu İş Sözleşmesi ile ilgili toplu görüşmelerde çalışanları temsil bakımından sendikalar arasında yetki uyuşmazlığı çıkması durumunda, 11'inci m-addede yapılan çağrıyı izleyen on işgünü içinde Bakanlığa itiraz yapılabilir. Bakanlık, itirazları itiraz tarihinden başlayarak on işgünü içinde üyelik belgelerinin asıllarını dikkate alarak karara bağlar.
13. (1)Toplu görüşmenin sonunda bir anlaşmaya var-ılırsa en az üç nüsha olarak düzenlenecek olan Toplu İŞ Sözleşmesi tarafların temsilcilerince imzalanır ve birer nüshasını taraflar alırlar. Bir nüsha da toplu görüşme için çağrıyı yapmış olan tarafca imza gününden başlayarak beş işgünü içinde Bakanlığa gö-nderilir ve aynı gün işyerinde ilan edilerek çalışanların görebileceğ bir yere asılır.
(2). . . .
(3). . . .

14.Taraflar, Bakanlığın bu Yasa kuralları çerçevesinde yetkilendirmesi olmadan, Toplu İş Sözleşmesi imzalarlarsa, böyle bir Toplu İş Sözleşmesi -yasal ve geçerli bir Toplu İş Sözleşmesi olarak kabul edilemez. Çoğunlukta olduğunu iddia eden sendika, Toplu İş Sözleşmesinin geçersiz olduğunu ileri sürerek imza tarihini izleyen altmış gün içerisinde sözleşmenin iptal edilmesi için yetkili mahkemeye baş-vurabilir. Yetkili mahkeme, Toplu İş Sözleşmesinin uygulanmasını dava sonuna kadar durdurabilir.

16. (1)Grev kararı veren çalışanlar veya ilgili sendika, federasyon veya konfederasyon greve başlamadan en az dört işgünü önceden Bakanlığa ve ilgili işveren-e yazılı olarak bildirimde bulunmak zorundadır.


Ancak yirmi dört saati aşmayan grevler için bildirim zorunluluğu yoktur. İşveren, bildirim yapılan tarihten itibaren hiçbir Şekilde yeni istihdama gidemez.
(2). . . . .
(3). . . . .




IV. İLGİLİ ANAY-ASA METİNLERİ:

Anayasanın madde 46 (1), 48 (1), 49 (1) (2) 53 (1), 54 (1) (2)maddeleri

Madde 46.

(1)Herkes, sözleşme hukukunun genel ilkelerince konan koşullara, kısıntılara, sınırlandırmalara ve yürürlükteki yasalara uymak kaydıyla, serbestçe sözleşme- yapma hakkına sahiptir. Ekonomik bakımdan güçlü kişilerin diğer kişileri istismarı yasa ile önlenir.
(2). . . . .
(3). . . . .


Madde 48.
(1)Her yurttaş dilediği alanda çalışma özgürlüğüne sahiptir. Özel girişimler kurmak serbesttir. Yasa, bu özgürlüğ-ü, kamu yararı amacıyla sınırlayabilir.
(2). . . .. .


Madde 49.
(1) Çalışma her yurttaşın hakkı ve ödevidir.
(2) Devlet, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için, sosyal, ekonomik ve mali önlemlerle çalışanları- korur ve çalışmayı destekler; işsizliği önleyici önlemleri alır.
(3). . . . .
(4). . . . .


Madde 53.
(1)Çalışanlar ve işverenler, önceden izin almaksızın sendikalar ve sendika birlikleri kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten ayrılma hakkına sa-hiptirler. Bu hakların kullanılışında uygulanacak biçim ve usuller yasada gösterilir. Yasa, ulusal güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması amacıyla sınırlar koyabilir.
(2). . . . . .


Madde 54.

(1) Çalışanlar, işverenle olan ilişkilerinde, -ekonomik ve sosyal durumlarını korumak ve düzeltmek amacıyla toplu sözleşme ve grev hakkına sahiptir.

(2) Grev hakkının kullanılması, yalnız ulusal güvenliği, anayasal düzeni, kamu güvenliğini veya bu Anayasanın herhangi bir kişiye sağladığı hak ve özgürl-ükleri korumak amacıyla yasa ile düzenlenebilir.
(3). . . . . .
(4). . . . . .




V. İNCELEME:

Tarafların iddia ve görüşleri yukarıya çıkarılmıştır.
Şimdi de ilgili Yasa maddelerinin anayasaya uygun olup
olmadıklarının incelenmesine geçilecektir.


1) -Yasanın 6. maddesinin (1). ve (3). fıkralarının anayasaya
uygun olup olmadıkları:

(a) Bu maddenin l. fıkrasına karşı yöneltilen esas yakınma toplu iş sözleşmesi hükümlerinin geçerli olacağı ve yapılması muhtemel her türlü hizmet aktinin bu hükümler-e aykırı yapılamıyacağıdır. Diğer bir ifade Şekliyle serbest irade sonucu işçi ve işveren arasında yapılan bir hizmet akti toplu iş sözleşmesi hükümlerine ters düşmesi halinde tümüyle veya ters düştüğü oranda bir kıymet ifade etmiyecek ve dolayısıyle Anaya-sanın 46. maddesi ile, güvence altına aldığı serbest sözleşme hakkı ihlal edilmiş olacaktır.


Çalışanların işverenle toplu sözleşme yapma hakları
Anayasanın 54. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Bu
maddenin (1). fıkrası yukarıya çıkarılmıştır.

-
İncelenmekte olan (1). fıkranın kişinin sözleşme yapma özgürlüğünü bir anlamda sınırladığına kuşku yoktur. Ne var ki diğer özgürlükler gibi bu özgürlük de sınırsız değildir ve kamu yararı amacıyle özüne dokunulmadan sınırlanabilir. Burada karara bağl-anması gereken sorun böyle bir sınırlamanın kamu yararına olup olmadığıdır.

Konu T.C. Anayasa Mahkemesinin 2/3/1971 tarihli E.No1970/46 K.No.l971/24 (AMKD.9 Sayfa 338) sayılı kararında incelenmiş ve sayfa 343'de bu hususta şu gerekçelere yer verilmi-şti:


"Sendikalar Kanununun 21. maddesinin birinci fıkrasının bir işçi kuruluşunun sağladığı toplu iş sözleşmesiyle kazanılan haklar ve yararlar ölçüsünde işverenle işçi kuruluşunun üyesi olmayan bir işçi arasında iş sözleşmesi yapılmasını sınırladığı bir- gerçektir. Anayasaya aykırılık gerekçesinde itiraz konusu hükmün sözleşme özgürlüğüne aykırılığı ileri sürülmüş değildir. Ancak, Anayasa Mahkemesi bir hükmün Anayasaya aykırılığı konusunda ileri sürülen gerekçelerle bağlı olmadığından söz konusu hükmün An-ayasanın sözleşme özgürlüğünü düzenleyen 40. maddesi açısından da incelenmesi gerekli görülmüŞtür.


Anayasanın çalışma ve sözleşme özgürlüğü yan başlıklı 40. maddesi şöyledir.


Madde 40- Herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir.- Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.


- Kanun bu hürriyetleri ancak kamu yararı amacı ile sınırlayabilir.
-

Devlet özel teşebbüslerin, milli iktisadın gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.


İkinci fıkranın yazılışından da açıkça anlaşıldığı üzere sözleşme özgürlüğü de öteki özgür-lükler gibi sınırsız bir özgürlük değildir ve kamu yararı amacıyle yasa ile sınırlanabilir. Bilindiği gibi çalışanlarla ilgili sendikacılık hareketinin temel ereği işverenler karşısında güçsüz durumda olan çalışanların örgütlenmesini sağlamak ve bu örgütle-r aracılığı ile iktisadi ve sosyal haklarını ve yararlarını elde etmek, bunları korumak ve geliŞtirmektir. Toplu iş sözleşmelerinin oluşumu önce toplu görüşmeye çağrı ile başlamaktadır. Yetki uyuşmazlıklarının çözülmesini genellikle uzun süre devam eden to-plu görüşme ve uzlaştırma evreleri izlemekte uzlaştırma kurullarının çalışmalarından çoğunlukla olumlu sonuç alınamadığı için grev uygulamalarına başvurulmakta, taraflar anlaşmaya varırsa uyuşmazlık toplu iş sözleşmesinin düzenlenmesi ile sona ermektedir. -Böyle bir sonuca ulaşmanın büyük çabalara, katlanılması zor mali külfetlere bağlı olduğu gözönünde tutulunca, işçi ve işveren uyuşmazlıklarının ancak gelişmiş sendikaların varlığı ile çözülebileceği gerçeği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bu denli çabala-r ve külfetlerle sağlanan toplu iş sözleşmelerden onu meydana getiren kuruluşun üyesi olmayan işçilerin hiç bir külfete katlanmaksızın yararlanmaları hem adalet kuralları ile hem de işçi kuruluşlarının kuruluş ereği ile bağdaştıramaz. Bundan başka toplu iŞ- sözleşmesinden yararlanma olanağına kavuşan işçilerin bu kuruluşlara girmekten vazgeçmelerine ve işçi kuruluşlarının güçsüz duruma düşmelerine de yol açılmış olur. Güçsüz işçi kuruluşlarının uzun ve türlü uyuşmazlıklarla dolu toplu görüşmelere ve özellikl-e giderek mali güçlerinin tükenmesine yol açabilecek grev uygulamalarına dayanabilmeleri olanağı yoktur. İtiraz konusu hükmün yasaya konulmasının bu sakıncaları önlemek ereğine dayandığı ve bunda kamu yararı bulunduğu ortadadır. İtiraz konusu kural karşısı-nda Bakanlar Kurulunca teşmil yetkisinin kullanılması ya da işçilerin dayanışma aidatı ödemek yoluyla toplu iş sözleşmelerinden yararlanmaları olanağı sağlandığına, işveren ve işçi arasında bu sınırlar içinde iş sözleşmesi yapılmasına engel de bulunmadığın-a göre itiraz konusu hükmün Anayasanın 40. maddesinde düzenlenen sözleşme özgürlüğünün özünü zedeleyen bir yönü yoktur."


TC Anayasa Mahkemesinin yukarıya çıkarılan görüşlerini
aynen benimseriz. Bundan hareketle kamu yararı taşıyan bir gayeye hizmet- ettiği nedeniyle 6. maddenin (1) fıkrası ile getirilen sınırlama sözleşme hakkının özüne dokunmaz ve dolayısıyle Anayasanın 46. maddesine herhangi bir aykırılığı
yoktur.

(b) Yasanın (6). maddesinin (3). fıkrası ile getirilen düzenlemede esas yakınma konu-su yapılan husus grev kararı alınıp da greve gidilen veya gidilecek yerde her ne ad altında olursa olsun personelin istihdam edilmemesidir.

Grevden güdülen gaye çalışanlara haklı olduklarına inandıkları bir davada haklarını elde etmek için yasanın ö-ngördüğü şekilde, şiddete başvurmadan ve pasif direnişle işvereni zorlamaktır.



Anayasa ve yasa çalışana grev hakkını bahşettikten sonra buhakkı yok edecek davranışlara izin verilmemesi doğaldır. Yasal bir grevin olduğu yerde, greve rağmen, başkalar-ı istihdam edilmesi halinde, bunun, grevi anlamsızlaştıracağı kuşkusuzdur. Böyle bir halin çalışanlara grevle elde etmeyi umut ettikleri yararları, işveren zorlanamıyacağı için, sağlayamayacağı açıktır. Esasen anayasal bir hak olan grev hakkının ortadan ka-lkmasına veya bir anlam ifade etmemesine yardımcı olmak demek bu hakkın özüne dokunmak demektir. Grevin başarısız olmasına yönelik yeni istihdamların yaratılması veya bunlara izin verilmesi grevden umut edilen hakkın elde edilmesini o kadar zayıflatır ki b-unlar grev hakkının özüne dokunur. Bu bir yana, istihdama izin verilmesi halinde, grevi yapan çalışanlar ile istihdam edilenler arasına sulh ve sukuneti bozucu hareketlerin vuku bulması söz konusu olabilir. Böylesine bir durumun meydana gelmesinin ise kamu- yarârına olduğu söylenemez. Doç. Dr. Bülent Tanör'ün Anayasa Hukukunda Sosyal Haklar isimli yapıtının sayfa 274 ve 275'de bu konuda şunlar yer almaktadır.



"Grev hakkı grevcilerin iş sözleşmesi dışında kalan üçüncü kişilere karşı da korunmasını gerektir-ir. Kanuni bir grevden zarar gören ve bu grevle hiçbir ilişkisi bulunmayan bu kişilerin (diğer işverenler, başka işçiler, siparişleri yerine getirilemeyen alıcılar v.b.), uğradıkları zarar ve ziyanların grevdeki işçiler ya da bunların sendikaları tarafında-n giderilmesini isteyebilme hakları olamaz. Çünkü Anayasa tarafından tanınan bir hakkın kullanılması, ikinci ve üçüncü kişileri belli ölçüde zarara soksa bile, bunlar bu hakkın kullanılmasına katlanmak zorundadırlar. Yoksa, Anayasa tarafından tanınmış bir -hakkın hak olmaktan çıkacağı, uygulanma olanağının da ortadan kalkacağı açıktır."



Yukarıdaki nedenlerle Yasanın 6. maddesinin (3). fıkrasının Anayasaya herhangi bir aykırılığı yoktur.



2) Yasanın 8. maddesinin Anayasanın 53(1) ve 54(1) maddelerine ayk-ırı olup olmadığı:



Başsavcı, Yasanın 8. maddesinin getirdiği çeşitli hükümler arasında bu maddenin sadece (2). fıkrasında yer alan ve toplu sözleşmeye taraf olan sendikaya üye olmayanların, toplu sözleşmeden yararlanabilmelerini toplu sözleşmeye taraf o-lan sendikaya dayanışma aidatı ödemeleri koşuluna bağlayan kuralının anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdü.



İlk nazarda böyle bir koşul kişiyi toplu iş sözleşmesine taraf sendikaya üye olmaya zorladığı veya kişiye haksız bir külfet getirdiği görünümünü -veriyorsa da konunun derinlemesine incelenmesinde durumun böyle olmadığı açıklığa kavuşacaktır.

Herşeyden önce toplu iş sözleşmesinin yapılması büyük ve zahmetli gayretlerin bir sonucu olarak görülmelidir. Elde edilen çıkarlardan normal olarak sadece -taraf sendika üyelerinin yararlanması doğaldır. Normal ve doğal olmayan başka sendikalarda olan veya hiçbir sendikaya üye olmayan çalışanların sanki sözleşmeye taraf sendikaya üyeymiş gibi sözleşmeden yararlanmalarıdır. Öte yandan ayni iş yerinde taraf sen-dikaya üye olup da yararlanan çalışanlar ile üye olmadıkları için yararlanamıyacak diğer çalışanların ahenk ve iş huzuru ve disiplin içinde çalışabileceklerini söylemek oldukça zordur. Bu dengesizliği ve huzursuzluğu, yasa koyucu, taraf sendikaya üye olmay-anları dayanışma aidatı ödemeleri halinde yararlanmalarını olanaklı hale getiren düzenlemeyi yapmakla gidermeye çalışmıştır. Kanımızca böyle bir düzenleme yerindedir ve sendikaya üye olanlar ile olmayanlar arasında adil bir denge oluşturmaktadır. Bu husus -TC Anayasa Mahkemesinin E.No.1970/46 K.N0.1971/24 (AMKD Sayı 9 s.338) sayılı kararında da işlendi. Mahkeme sayfa 343'de bu konuda şu görüşlere yer verdi:



"İşçi kuruluşlarının çabaları ile meydana gelen toplu iş sözleşmelerinden o kuruluşun üyesi olmayan- işçilerin hiç bir külfete katlanmaksızın yararlanmaları adalet kurallarına da uygun düşmez. Bunların teşmil yetkisinin kullanılması ve dayanışma aidatı denen bir parayı ödemeleri yollarıyle bir toplu iş sözleşmesinden yararlanmaları yasa ile sağlanmış bul-unduğundan itiraz konusu hükmün sendika özgürlüğünü zedeleyen bir yanı yoktur."


Yukarıdaki nedenlerle Yasanın 8. maddesi de anayasaya aykırı değildir.



3) Yasanın 9,10,11,12,13 ve 14. maddelerinin anayasaya uygun olup olmadıkları:



Başsavcılık yukarı-da sayıları verilen Yasa maddelerinin tümünün tek sendikayı öngördüğü nedeniyle anayasaya aykırı olduğu görüş ve iddiasında bulundu.



Toplu iş sözleşmesi yapılmasında güdülen esas gaye ekonomik açıdan işverene oranla daha güçsüz durumda olan çalışanların- toplu bir şekilde işverenle pazarlık masasına oturmaktır. Güç ancak birlikten doğar. En güçlü konumda olan da elbette ki en fazla üyeye sahip sendikadır. Üye sayısına bakılmaksızın tüm sendikalara işverenle ayrı ayrı toplu sözleşme hakkı tanınması kaostik- bir durum yaratacağı gibi, işverene, sendikaları birbirine düşürme fırsatı vereceği ve bunun herhalde çalışanlar lehine olmayacağı kuşkusuzdur. Çalışanların tek elden ve tek sesle hareket etmeleri özlük ve sosyal haklarını elde etmenin güvencesidir. Türki-ye'de de durum aynıdır. T.C. Anayasa Mahkemesini Esas No.1963/337
K.1967/31 (AMKD sayı 6 sayfa 47)sayılı kararının 57. ve 58. sayfalarında bu hususta şunları söyledi:



"Toplu sözleşmelerde işçiler bakımından alabildiğince yararlı ve kazançlı hükümleri i-şverenlere kabul ettirebilmek için görüşme masasına oturan işçi temsilcilerinin arkalarında güçlü bir işçi varlığının eylemli olarak bulunması ve görüşmede bulunacakları desteklenmesi, vazgeçilmez bir koşuldur. İş hayatındaki uygulamalardan öğrenildiğine g-öre bu destekleyici varlıklar, ancak sendika biçiminde ve hem de gerçekten güçlü olan bir sendika durumunda oldukları zaman işçiler olumlu sonuçlar alabilmektedirler. Bu bakımdan 5-10 işçinin veyahut eylemli olarak kurulmuş bir işçi birliğinin işverenler k-arşısında yeterince etkili olamayacağı, örgütlenmiş işçi topluluklarını ise işverenleri kolaylıkla etkileri altına alabilecekleri ve bunlara toplu sözleşme yolu ile diledikleri koşulları kolayca kabul ettirebilecekleri görülmektedir. Bunun bir kanıtı da, ö-zellikle grevlerde bir sendikanın tekbaşına destekleme gücünün yetmediği ve sendikalardan kurulu birliklerin desteği ile uygun sonuçlara ulaşabildiğidir. Demek ki 5-10 işçiye veya eylemli işçi topluluklarına toplu iş sözleşmesi yapma yetkilerinin tanınması- Anayasa'nın Toplu sözleşme ve grev yapma yetkilerini tanıması ile güttüğü ereğe uygun olması şöyle dursun, karşıt bulunmaktadır. Gerçekten toplu sözleşme yapma yetkisi işçilerin sosyal ve iktisadi durumlarını düzeltmek için onlara tanınmıştır. Görüşmeler -sırasında işveren karşısında güçlü ve desteklenmesi hemen hemen kesinlikle beklenen bir varlık olarak bulunan işçiler, sosyal durumlarını düzelten ve daha iyiye götüren toplu sözleşmeler elde edebilirler ve işverenle işçiler arasındaki sosyal ve iktisadi d-enge böylelikle daha iyi sağlanmış olur. Eğer işveren, kendi karşısında görüşmeye oturmuş bulunan işçilerin güçsüz olduklarını ve desteklenmeyeceklerini
bilirse, ya toplu sözleşmeye hiç yanaşmaz veya görünüşü kurtaran birkaç koşulu kabul ederek işçilerle t-oplu sözleşme yapar ki böyle bir sözleşme ile de işçilerin durumunda köklü bir düzelme beklenemez ve bu yüzden sosyal ve iktisadi kalkınmanın temeli bulunan sosyal denge de sağlanmıŞ olmaz; çünkü sosyal ve iktisadi kalkınmayı sağlayacak sosyal denge işvere-nin kendini sarsmaksızın işçiye olabildiğince daha elverişli koşullar sağlanması ile gerçekleşebilir.


Bu gerçekler karşısında, Anayasa'nın 47. Maddesindeki "işçiler" sözünden, güçlü işçi kuruluşlarında, başka deyimle güçlü işçi sendikalarında birleşmi-ş işçileri anlatmak istediği, Anayasa'nın herkesten önce işçileri korumak ereği ile bu hükmü koymuş bulunduğu dahi gözönünde tutularak kabul olunmalıdır.

Her ne kadar uluslararası çalışma örgütü eylemi işçi topluluklarına da toplu sözleşme yetkisi tan-ınmasını salık vermekte ise de, sendikacılığın günden güne geliŞmekte olduğu ülkemizde böyle bir yetkinin tanınmasına yer yoktur ve böylelikle işçiler sendikalaŞma yoluna dolayısıyle götürülmüş olacaklardır. Bu durum iŞçileri belli bir sendikaya girmeye zo-rlama anlamına gelmez ve böylece sendikaların isteğe bağlı olarak kurulmasını ve istekle sendikalara girilmesini öngören Anayasa'mızın 46. maddesine aykırılık söz konusu edilemez. Gerçekten, sendikacılık çok yararlı bir akımdır ve işçi ve işveren ilişkiler-inin bugün için vazgeçilmez bir koşulu niteliğindedir. O halde sendikacılığın gelişmesi için sendikalaşmış işçilere bir takım kazançlı durumlar sağlamak, işçileri sendika kurmaya veya sendikaya girmeye zorlama olarak nitelendirilemez. Bu olsa olsa bir heve-slendirme yoludur ki Anayasa'nın bunu yasaklamış olması söz konusu değildir.

Anayasa'nın 11. maddesi hükmünce yasa koyucu, temel hakları Anayasa'nın sözüne ve ruhuna uygun olarak düzenleyebilir. Burada az yukarı ki açıklamalardan anlaşıldığı üzere, top-lu sözleşme yapma temel hakkı, Anayasa'nın özüne ve sözüne uygun olarak, yasa koyucu tarafından düzenlenmiş bulunmaktadır.


Açıklanan nedenler karşısında dava konusu hükümde sendikalardan başka işçi kuruluşlarına veya eylemli işçi topluluklarına toplu- sözleşme yetkisinin tanınmamış olmasında Anayasa'ya aykırı bir yön yoktur."

Yine aynı Kararın 66. sayfasında da şu görüşlere yer verildi.

"Toplu sözleşme ve grev yapacak sendikaların içlerinde işçilerin çoğunluğunu toplayan sendikalar olması koş-ulu, demokratik esaslara uygundur; çünkü ancak bu tür sendikalar, başka deyimle, çoğunluk adına iŞlem yapan sendikalar, işçilerin iradelerinin demokratik kurallara göre temsilcisi ve çıkarlarının gerçek koruyucusu sayılabilirler."


T.C. Anayasa Mahkemesin-in Kararının yukarıya çıkarılan
alıntısında serdedilen görüşleri benimseriz.



Yukarıdaki nedenlerle Yasanın 9,10,11,12,13 ve 14.
maddelerinin anayasaya herhangi bir aykırılığı yoktur.



4) Yasanın 16. maddesinin şart bendinin Anayasaya uygun olup
olmadı-ğı:


Başsavcılığın yakınması, bu maddenin şart bendinde yer alan ve greve inileceğinin işverene yazılı olarak bildirildiği tarihten itibaren işverenin hiçbir şekilde yeni istihdama gidemiyeceğine ilişkin kuralınadır. Yasanın 6. maddesinin (3). fıkrası ile- ilgili söylenenler bu kural için de aynen geçerli olup anayasaya aykırı bir yönü bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Yukarıda serdedilen nedenlerle Toplu İŞ sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasasının 6 (1) (3), 8, 9,10 (1) (3), 11,12,13,14 ve 16 (1) maddel-erinin Anayasanın 46, 48 (1), 49 (1) (2), 53 (1), 54 (1) (2) maddelerine aykırı olmadığı görüşüne, oybirliği ile, varıldı.





(Salih S. Dayıoğlu) (Celal Karabacak)
Başkan Yargıç





(Metin A. H-akkı)

Yargıç

(Celal Karabacak) Yargıç





(Nevvar Nolan) (Mustafa H. Özkök) Yargıç Yargıç





6 Kasım 1996



Full & Egal Universal Law Academy