Anayasa Mahkemesi Numara 36/2002 Dava No 3/2003 Karar Tarihi 27.05.2003
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 36/2002 Dava No 3/2003 Karar Tarihi 27.05.2003
Numara: 36/2002
Dava No: 3/2003
Taraflar: Mustafa Akıncı ile L/şa Türk Belediyesi
Konu: 15/2002 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen 52/87 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri Yasasının 12(2)(A)(a) maddesi ile Geçici 2. maddesinin ve 23/2002 sayılı Emeklilik (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 28. maddesi ile Geçici 3. maddesinin Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 27.05.2003

-D.3/2003 Anayasa Mahkemesi:36/2002
(YİM 58/2002)

Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Taner Erginel, Başkan, Nevvar Nolan, Mustafa
H. Özkök, -Gönül Erönen, Seyit A. Bensen.


Havale Eden: Mustafa Akıncı, Lefkoşa
(Davacı)
- ile -

Aleyhine Havale Edilen: Lefkoşa Türk Belediyesi, Lefkoşa.
(Da-valı)

Anayasanın 148(1) maddesinin verdiği yetkiye dayanarak yapılan havale.


Yüksek İdare Mahkemesinde dinlenen 58/2002 sayılı YİM davasında 1 Kasım 2002 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunulan konu.

Davacı tarafından: Avukat Kıvanç M. Riza.
Davalı ta-rafından: Avukat Halil Dinç Onur.
Yasal Danışman (Amicus curiae) olarak Başsavcılık tarafından: Başsavcı Yardımcısı Muavini Müjgan Irkad.

-------------
H Ü K Ü M
KONU:
15/2002 sayılı Siyasal Kamu Göre-vlileri (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen 52/87 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri Yasasının 12(2)(A)(a) maddesi ile Geçici 2. maddesinin ve 23/2002 sayılı Emeklilik (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 28. maddesi ile Geçi-ci 3. maddesinin Anayasanın 1 ve 8. maddelerine aykırı olup olmadığı.




I. OLAY:
Davacı, Yüksek İdare Mahkemesine dosyaladığı 58/2002 sayılı davada 1990 yılından beri kendisine ödenen emeklilik maaşının Davalının aldığı kararla durdurulduğunu belirt-ti ve Yüksek İdare Mahkemesinin söz konusu karar veya işlemin hükümsüz ve etkisiz olduğu yönünde karar vermesini talep etti. Davanın duruşmasında Davacı avukatı, 15/2002 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen 52/87 sayılı Siy-asal Kamu Görevlileri Yasasının 12(2)(A)(a) maddesi ile Geçici 2. maddesinin ve 23/2002 sayılı Emeklilik (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 28. maddesi ile Geçici 3. maddesinin Anayasanın 1 ve 8. maddelerine aykırı olduğu-nu ileri sürdü ve bu konunun Anayasa Mahkemesince karara bağlanmasını talep etti.

Yüksek İdare Mahkemesi, söz konusu Yasalar ile ilgili maddelerin davanın karara bağlanmasında etken olduğu kanısına vararak konuyu Anayasa Mahkemesine havale etti.
-
II. İDDİALARIN GEREKÇELERİ:
Davacının iddialarının gerekçeleri özetle şöyledir:
Davacı 1990 yılında Lefkoşa Türk Belediye Başkanlığından emekli oldu ve daha sonra 12.12.1993 tarihinde milletvekili seçildi. Milletvekili seçildikten sonra milletvekil-i maaşının yanısıra emekli maaşı da alan Davacının emekli maaşı 14.3.2002 tarihinde 15/2002 ve 23/2002 sayılı (Değişiklik) Yasalarının kabulü ile durduruldu.

Davacı avukatının iddiasına göre, emeklilik maaşının kesilmesine neden olan Siyasal Kamu Gö-revlileri (Değişiklik) Yasasının 12(2)(A)(a) maddesi ile Emeklilik (Değişiklik) Yasasının 28. maddesi kazanılmış haklara saygı göstermediği


gibi, milletvekilleri arasında ayrıcalık yaratmış ve Anayasanın eşitlik ilkesini ihlâl etmiştir.
Davalı avukatı i-le davaya yasal danışman (amicus
curiae) olarak katılan Başsavcılığın iddiaları ise özetle şöyledir:

Siyasal Kamu Görevlileri (Değişiklik) Yasasının 12(2)(A)(a) maddesi ile Emeklilik (Değişiklik) Yasasının 28. maddesinin Anayasaya aykırılığı yoktur. - Siyasal Kamu Görevlileri (Değişiklik) Yasasının 12(2(A)(a) maddesi hizmetlerin birleştirilmesi hakkı olanların hizmetlerini son kez birleştirmiş ve ikramiye alma hakkı olanlara ikramiyeleri verilmiştir. Davacının bu hakkı olmadığı için ona ikramiye veril-ememiştir. Bu madde ile Davacının mevcut bir hakkı olumsuz yönde etkilenmiş değildir. Emeklilik (Değişiklik) Yasasının 28. maddesi ile çift maaş alma hakkı kaldırılmış olup bu düzenleme kamu yararı gereği yapılmıştır. Davacının kazanılmış haklarına doku-nulmamıştır.

III. İLGİLİ YASA METİNLERİ:
15/2002 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen 52/87 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri Yasasının 12(2)(A)(a) maddesi aynen şöyledir:

"12.(1) ........................
- (2)(A)(a) Kamu Görevinde ve Diğer Sosyal
Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Yapılan
Hizmetlerin Hesaplanması Yasası kapsamında
veya başka sosyal güvenlik kurumuna bağlı
olarak emekli olan ve siyasal kamu görevine
seçilen ve-ya atananların emeklilik maaşları,
bağlı olduğu mevzuatta aksine kural bulunup
bulunmadığına bakılmaksızın görevleri sona
erinceye kadar durur. Görevleri sona erdiğinde
emeklilikten sonra siyasal kamu görevinde
geçen hiz-metleri, ilgili Yasada aksine kural
bulunup bulunmadığına bakılmaksızın eski
hizmetleri ile birleştirilmeyip bu hizmetleri
için Emeklilik Yasasının 6'ncı maddesi
uyarınca ikramiye alırlar. Duran emeklilik
maaşı hakkında y-ukarıdaki (1)'inci fıkranın
ikinci paragraf kuralları uygulanır."
"Geçici 2. madde:
(1) Bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte siyasal
kamu görevi devam edenler de bu Yasa kurallarına
bağlıdırlar.

Ancak, kamu görev-inden veya siyasal kamu
görevinden emekli olup da halen siyasal kamu
görevine devam edenler bu Yasada aksine kural
bulunup bulunmadığına bakılmaksızın bu Yasanın
yürürlüğe girdiği tarihte geçmiş hizmetleri ile
son hizm-etleri birleştirilmek suretiyle derhal
emekliye ayrılmış sayılırlar ve emeklilik hak
ve menfaatleri, bu birleştirilmiş hizmet süresi
üzerinden hesaplanıp ödenir.
Ancak daha önce almış olduğu ikramiye tutarı
al-acağı ikramiye tutarından indirilir.

(2) Yukarıdaki (1)'nci fıkra uyarınca emekli olan
siyasal kamu görevlilerinin almaya hak kazandığı
emeklilik maaşı bu görevlerinden ayrılacağı
güne kadar durur ve siyasal kamu görevleri sona
e-rince, emeklilik işlemlerinin yapıldığı tarihten
sonraki hizmetleri için bu Yasanın 14'üncü
maddesi kuralları uygulanır.
Bu madde kapsamındaki siyasal kamu görevli-
lerinin yukarıdaki (1)'inci fıkra uyarınca duran
siy-asal kamu görevlisi emeklilik maaşları,
siyasal kamu görevi sona erdiğinde yeniden
revize edilerek ödenmeye başlanır."


23/2002 sayılı Emeklilik (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 28. maddesi aynen şöyle-dir:

"28. madde:
Devlet bütçesinden, Emekli Sandığı Fonundan,
Sosyal Sigortalar Fonundan (memurlar ve işçiler),
kamu tüzel kişiliklerinin bütçelerinden, kamu
kuruluşlarından, yerel kuruluşların bütçele-
rinden, e-n az %10 oranında Devlet ve kamu
iştiraklerinden, kamu iktisadi teşebbüslerinden,
döner sermayeli kurum ve kuruluşlardan, katma
bütçeli kurum ve kuruluşlardan, Devletin yöneti-
minde veya denetiminde faaliyet gösteren kurum
- ve kuruluşlardan, Vakıflar ve Vakıflar İdaresinden,
Merkez Bankasından, Kalkınma Bankasından ve
belediye birliklerinden bu Yasa kuralları çerçeve-
sinde veya bu Yasa kuralları esas alınarak bağlı
oldukları özel emeklilik ku-ralları çerçevesinde
emeklilik maaşı alan herhangi bir kişinin, bu
madde kapsamında bulunan herhangi bir göreve
kimin tarafından ve hangi şekilde atandığına
veya görevlendirildiğine bakılmaksızın, doğrudan
doğruya veya g-önderme yoluyla herhangi bir göreve
atanması veya seçilmesi halinde, bu Yasa kuralları
uyarınca veya kendi özel yasaları, Dairelerin
(Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasalarında
aksine kural bulunup bulunmadığına bakılmaksız-ın
bu görevinden ayrılacağı tarihe kadar emeklilik
maaşı durdurulur."


23/2002 sayılı Emeklilik (Değişiklik) Yasasının Geçici 3. maddesi ise aynen şöyledir:

"Geçici 3. madde :
Bu (Değişiklik) Yasasının yürürlüğe girdiği
tarihte -28'inci madde kapsamında halen görevde
olanlar, bulundukları kadroya karşılık aldıkları
maaş veya emekli maaşından hangisi daha yüksek
menfaat kazandırıyorsa o maaşı alırlar."


IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:
"Madde 1:
Kuzey Kıbrıs T-ürk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi,
sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan
lâik bir Cumhuriyettir."

"Madde 8:
Herkes, hiçbir ayırım gözetilmeksizin,
Anayasa ve yasa önünde eşittir. Hiçbir kişi,
aile, zümre ve-ya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.

Devlet organları ve yönetim makamları,
bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine
uygun olarak hareket etmek ve ayrıcalık yapmamak
zorundadırlar.

Ekonomik bakımdan güçsüz olanların
Anay-asa ve yasalar ile elde ettikleri veya
edecekleri kazanımlar, bu madde ileri sürülerek
ortadan kaldırılamaz."

V. İNCELEME:
Esas mesleği mimarlık olan Davacı, 1974-1975 yıllarında Devlet hizmetinde mimar, 1975-1976 yıllarında Kurucu Me-cliste Meclis Üyesi, 1976-1990 yıllarında Lefkoşa Türk Belediyesinde Belediye Başkanı olarak görev yaptı. 1990 yılında Belediye başkanlığından ayrılan Davacının hizmetlerine mücahitlik hizmetleri de eklenerek emeklilik işlemleri yapıldı. Emeklilik ikrami-yesi alan Davacıya emekli maaşı ödenmeye başlandı. Davacı 12.12.1993 tarihinde milletvekili seçildi ve emekli maaşı ile birlikte milletvekili maaşı da almaya başladı. 14.3.2002 tarihine kadar çift maaş alan Davacının emekli maaşı Siyasal Kamu Görevlileri- Yasasında yapılan 15/2002 sayılı ve Emeklilik Yasasında yapılan 23/2002 sayılı değişiklikler nedeniyle kesildi.

Önümüzdeki yasal tartışmayı kavrayabilmek için 1977 yılında yürürlüğe giren 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının ana ilkelerini ve özellik-lerini öğrenmemiz yararlı olacaktır. Emeklilik Yasasının 40(1)(a) maddesi şöyledir:

"40.(1) ..........................
Emeklilik maaşı çekenler, siyasal kamu
görevinden bu Yasaya göre emekliye ayrılacakları
güne kadar emeklilik maaşını alm-aya devam ederler
ve bu Yasaya göre yeniden emekliye sevkedilir-
lerken, geçmiş hizmetleri ile yeni hizmetleri
birleştirilerek emeklilik menfaatleri yeniden
ayarlanır.

Sadece emeklilik ikramiyesi veya
emeklilik maaşı ile birlik-te emeklilik
ikramiyesi alanlar, bu Yasa kuralları
gereğince, siyasal kamu görevinden emekliye
ayrılacakları zaman, siyasal kamu görevi
dolayısıyle kazandıkları hizmet süreleri
daha önce emekliye ayrıldıkları hizmet süresi
i-le birleştirilir ve hak kazandıkları emeklilik
maaşı, ikramiyesi ve diğer emeklilik menfaatleri
ödenir. Ancak, bu ödemede, daha önce almış
oldukları ikramiye indirilir."

Bu maddeye göre emekliye ayrılan bir kişi milletvekili seçili-rse eski emekli maaşını almaya devam eder. Böylece milletvekilliği süresi içinde çift maaş alır. Milletvekilliği sona erdiğinde ise iki hizmeti birleştirilerek yeniden emekli olur. Yeniden emekli olurken tekrar emekli ikramiyesi almaya hak kazanır. Anc-ak bu yapılırken geçmişte aldığı ikramiye indirilir.

Bu düzenlemenin ülkemize özgü ilginç bir düzenleme olduğunu söylemek mümkündür. Ancak Emeklilik Yasasının ülkemize özgü özellikleri bundan ibaret değildir. Diğer özelliklere de göz atmamız yararl-ı olacaktır.

Emeklilik konusunda iki farklı temel görüş vardır. Bu görüşlerden birine göre emeklilik maaş ve ikramiyesi kamu görevinde uzun süre çalışmış kişilerin yaşlanıp çalışamayacak duruma geldikleri zaman sıkıntıya düşmeden yaşamlarını sürdü-rmeleri için verilir. Bu görüşü benimseyen yasalar düzenlemelerini buna uygun olarak yaparlar. Diğer bir görüşe göre ise emeklilik maaş ve ikramiyesi kamu görevinde çalışmaya karşı verilen bir ödüldür. Öyle anlaşılıyor ki 26/77 sayılı Emeklilik Yasamız -bu ikinci görüşü benimsemiştir. Yasanın özellikleri bu ikinci görüşe uygun özelliklerdir.

Konuyu daha iyi anlayabilmek için Emeklilik Yasasının özelliklerine göz atalım.

Emeklilik maaşının kamu görevlilerinin yaşlılıkta
sıkıntıya düşmeden yaşayab-ilmeleri için verildiğini kabul eden görüşe göre bir kişi genç yaşta emeklilik hakkı kazansa bile fiilen maaş ve ikramiye alabilmek için yaşlanmayı ve belli bir yaşa gelmeyi beklemek zorundadır. Hasta olup çalışamayacak duruma gelen bir kamu görevlisine -sıkıntıya düşmeden yaşamını sürdürmesi için erken yaşta emekli maaşı vermek de bu görüş çerçevesinde doğru bir yaklaşımdır. Ancak erken yaşta emekli olan kişinin erken yaşta emekli maaş ve ikramiye almasının bir anlamı yoktur. Yasamız bu görüşü değil, em-ekliliği daha çok bir ödül olarak kabul eden görüşü benimsediği için emeklilik hakkı kazanan kişiye hakları derhal ödenmektedir.

Bu düzenleme doğal olarak birçok kişiyi erken emekli olmaya teşvik etti ve onların bir bölümü de milletvekili seçilerek- siyasal kamu görevlisi oldu.

Emeklilik hakkını bir ödül olarak kabul etmenin doğal
sonucu olarak yasamız emekli olduktan sonra milletvekili seçilenlere eski emekli maaşlarını almaya devam hakkı tanıdı. Böylece siyasal kamu görevlilerinin eleştirilere -neden olan çift maaş alma durumları ortaya çıktı.

Çift maaş alanlar siyasal kamu görevinden emekli
olunca iki hizmetin birleştirilmesi ve emekli maaş ve ikramiyesinin yeniden hesaplanması kabul edildi.

d) Yasanın emeklilere tanıdığı diğer bir olanak- ise Emeklilik Yasasının 4(2) maddesinde yer alan emeklilik maaş ve ikramiyesinin hesaplanmasında o kişinin fiilen aldığı en yüksek maaşın dikkate alınması ilkesidir. Bu maddeye göre bir kişinin yaptığı tüm hizmet son bir yıl maaş çektiği görevde yapılmış- gibi kabul edilir. Dolayısıyle orta derecede memurluk yapmış bir kişi milletvekili seçilip tekrar emekli olurken tüm hizmeti milletvekili olarak geçmiş gibi yüksek bir emekli maaş ve ikramiyesi almaya hak kazanır.

e) Hizmetler birleştirilirken yüks-ek enflasyon ve paranın değer kaybı nedeniyle bir anomali daha ortaya çıkmaktaydı. Şöyle ki; yasaya göre hizmetler birleştirilirken geçmişte alınan ikramiyenin iadesi gerekiyordu. Ne var ki iade edilen ikramiye rakam olarak daha önce alınan ikramiyeye eş-itti. Yani paranın değer kaybı nedeniyle eski ikramiyenin gerçek değerinden çok daha az bir iade yapılıyordu. Dolayısıyle ikinci ikramiye gereğinden yüksek çıkıyordu.

Duruşmada yapılan argümanlardan anlaşıldığına göre tüm bu nedenler adaletsiz bir -uygulamaya ve kamuoyunun eleştirilerine neden oldu. 2000 yılında başlayan ekonomik kriz de kamuoyunun eleştirisini artırdı. Bir çare olarak çift maaş ve hizmetlerin birleştirilmesi haklarının kaldırılması düşünüldü. Havale konusu olan Emeklilik Yasası v-e Siyasal Kamu Görevlileri Yasalarında yapılan değişikliklerle çift maaş alma ve hizmetlerin birleştirilmesi hakları kaldırıldı.

Değişikliği gerçekleştirmek isteyen Yasama Meclisi yasal bir sorunla karşı karşıya idi. Hizmetlerin birleştirilmesi hakk-ının ortadan kaldırılması böyle bir hakka sahip olup o tarihe kadar görev yapmış olan kişilerin kazanılmış haklarını etkileyebilirdi. Bu nedenle hak ortadan kaldırılırken son kez hizmetlerin birleştirilmesi yönüne gidildi. Yukarıda anlatılan ilkeler ışığ-ında yeni ikramiyeler hesaplanarak hizmetleri birleştirilenlere ödendi. Emeklilik Yasamızın özellikleri nedeniyle ikramiyeler gereğinden yüksek çıktı. Ödemelerin hak sahibi olan kişilerin geçimlerini sağlayacak zamanda değil derhal ödenmesi de haksız bir- ödül görünümü ortaya çıkardı. Tarafların Mahkemeye yaptıkları hitaplardan anlaşıldığına göre alınan ikramiyeler o kadar yüksek çıktı ki bu ikramiyelerin bankaya konması halinde elde edilecek faiz çift maaşı geçecekti. Yani Yasa Koyucu çift maaş ve hizme-tlerin birleştirilmesi adaletsizliğine son verirken başka ve daha büyük bir adaletsizliğe neden olmuştu.

Bulunan çözümün ortaya çıkardığı diğer bir sorun, mecliste çift maaş alan ve bu hakkı yitiren milletvekillerinin büyük bölümüne yüksek ikramiyele-r verilirken bir bölümünün bu haktan yararlanamaması oldu. Davacı dahil az sayıda milletvekili hem çift maaşlarını yitirdiler hem de ikramiye alamadılar. Davacı, ekonomik yaşamını aldığı çift maaşa göre düzenlemişti. Birdenbire bu maaşın durması ve ikra-miye alamamak ekonomik yaşantısını olumsuz yönde etkiledi.

Savcılığın açıklamasına göre yasa tadili yapıldığı tarihte Yasama Meclisinde çift maaş alan 22 milletvekili vardı. Bu milletvekillerinden 18'i Devlet Bütçesinden, 3'ü Sosyal Sigortalardan- ve 1'i Belediye Bütçesinden emekli maaşı alıyordu. Hizmetlerin birleştirilmesi hakkı sadece Devlet Bütçesinden emekli olanlar için vardı. Bu nedenle son kez hizmetlerin birleştirilmesi ve yüksek ikramiyeden sadece onlar yararlandı.

Çift maaşlara s-on verilirken milletvekillerinin büyük bölümüne yüksek ikramiyeler verilmesi ve Davacıya verilmemesi ilk bakışta bir eşitsizlik olarak görünmektedir. Ancak bizim soruna yasal gözlüklerle bakmamız gerekir. Burada Anayasaya aykırılık oluşturacak türde bir -eşitsizlik olup olmadığını araştırmamız gerekmektedir.

Herşeyden önce bir hususu akılda tutmak zorundayız. Anayasa Mahkemesi yasalarda bulunan ve Anayasaya aykırı olan maddeleri iptal eder. Kendini Yasama Meclisinin yerine koyarak hareket etmez. -Bu nedenle yasalardaki eksiklikleri gidermez ve yasalara ekleme yapamaz. Anayasa Mahkemesinin görüşüne kalsa 26/77 sayılı Emeklilik Yasası çok daha farklı olabilirdi. Çift maaş ve hizmetlerin birleştirilmesi hakları hiç olmazdı veya bu haklar kabul edili-p bir süre uygulandıktan sonra kaldırılırken daha dikkatli davranılıp daha adil bir çözüm bulunurdu. Ancak burada üzerinde durmamız gereken hususlar bunlar değildir. Yasaları ve değişiklikleri eleştirmeyi bir tarafa bırakarak havale konusu yasa maddeleri-nde Anayasa Mahkemesinin müdahale edeceği türde bir aykırılık olup olmadığını araştırmamız gerekmektedir.

Davacının iddialarını bu çerçevede ele alarak inceleyelim. Davacının iki yasal argümanı vardır.

A) Hizmetlerin birleştirilmesine ilişkin -52/87 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri (Değişiklik) Yasasının 12(2)(A)(a) maddesi ile bu Yasanın Geçici 2(1) maddesinin Anayasaya aykırı olduğu iddiası. Bu maddelerle hizmetlerin birleştirilmesi hakkı ortadan kaldırılmış ve hizmetler son kez birleştirilere-k ikramiyeler ödenmiştir. Yukarıda anlatıldığı gibi hizmetlerin birleştirilmesi hakkı yasadaki bir anomali idi. Bu hakkın kaldırılması Anayasaya aykırı olamaz ve böyle bir iddia yapan da yoktur. Burada şikâyet, hizmetlerin birleştirilmesi hakkı ortadan -kaldırılırken yapılan adaletsizlik yani diğerlerine ikramiye verilirken Davacıya verilmemesidir.

Savcılığın iddiasına göre Davacının -çift maaş alma hakkı olmakla -birlikte Davacının hizmetlerin birleştirilmesi hakkı yoktu. Çünkü bu hak devlet bütçesinden emeklilik hakkı kazananlarda mevcuttu. Davacının emekliliği Belediye Başkanlığından olup emeklilik maaşını Belediye bütçesinden almaktaydı. Emeklilik Yasasının 3-(15) maddesine göre bir Belediye Başkanının hizmetlerin birleştirilmesi hakkından yararlanabilmesi için sadece emeklilik ikramiyesi alması yani emekli maaşı almaması gerekiyordu. Halbuki Davacı geçmişteki tercihi nedeniyle ikramiye almıştı ve maaş da alıy-ordu. Ayrıca diğer milletvekillerinden farklı olarak emekli
maaşının tümünü alıyordu. Bu nedenle son kez hizmetler birleştirilirken bu haktan yararlanamamış ve kendisine ikramiye verilmemiştir. Onun gibi Sosyal Sigortalardan emeklilik maaşı alan 3 mill-etvekili de ikramiye almamıştır.
Savcılığın bu müdafaasının Davacının argümanına yeterli yanıt olduğu açıkça görülmektedir. Davacının hizmetlerin birleştirilmesi ve ikramiye alma hakkı olsa Anayasa Mahkemesine gelmesine gerek olmayacaktı. Yasaları i-ptal eden Anayasa Mahkemesinde değil, yasaları uygulayan Yüksek İdare Mahkemesinde çare arayacaktı. Davacının istemini yerine getirmek için yasanın Anayasaya aykırı olan bir maddesini iptal etmek yeterli değildir. Çünkü söz konusu maddeler iptal edildiği- zaman hizmetlerin birleştirilmesi hakkı yeniden canlanacak fakat Davacı yine birşey elde edemeyecektir. Dolayısıyle Davacının talebi yasanın iptali olmayıp yasaya madde ilâve edilmesidir. Bu ise Anayasa Mahkemesinin yetkisine giren bir iş değildir. Bu -nedenlerle Siyasal Kamu Görevlileri (Değişiklik) Yasasının hizmetlerin birleştirilmesi hakkını son kez uygularken Davacıya hak tanımayan ve ikramiye vermeyen 12(2)(A)(a) maddesi ile Geçici 2(1) maddesinin Anayasaya aykırı olduğu söylenemez.

B) Davacı-nın ikinci argümanına göre milletvekillerinin çift maaş alma hakkını ortadan kaldıran Emeklilik Yasasının 28. maddesi Anayasaya aykırıdır. Çift maaş uygulaması yukarıda anlatıldığı gibi yasadaki diğer bir anomali idi. Gerçekte Davacının çift maaşın kaldı-rılmasına da fazla bir itirazı yoktur. Onun şikâyeti çift maaş kaldırılırken kendisine diğerleri gibi ikramiye verilmemesidir. İkramiye verilmediği için çift maaşın kaldırılmasının Anayasaya aykırı olduğunu iddia etmektedir. Burada yukarıda incelediğimi-z hizmetlerin birleştirilmesi tartışmasına benzer bir durumla karşılaşırız. Yani son incelemede Davacının istemini yerine getirmek için yasanın bir maddesini iptal etmek yeterli olmayıp yasaya ilâve yapmak gerekir ki böyle bir karar vermek Anayasa Mahkeme-sinin yetkisinde değildir.

Davacı avukatı Davacının yasal değişiklik yapılana kadar çift maaş aldığını, ortada kazanılmış hak durumu olduğunu ve bu hakkı ortadan kaldırmanın Davacının kazanılmış haklarını etkilediğini öne sürmüştür. Bu durumda kazan-ılmış hak kavramı üzerinde de durmamız gerekmektedir. Acaba yasal değişiklik yapılıncaya kadar çift maaş almış olan Davacının bu hakkının ortadan kaldırılması kazanılmış hakkının ihlâli midir? Eğer öyleyse Anayasa Mahkemesinin müdahale ederek tekrar çift -maaş almasını sağlaması mümkün müdür?

Kazanılmış hak ilkesi Anayasamızda açıkça yer almış bir ilke değildir. Anayasanın 1. maddesi K.K.T.C.'nin hukukun üstünlüğü ilkesine dayanan bir devlet olduğunu belirtmektedir. Hukukun üstünlüğü veya hukuk devl-eti ilkelerinin ise kazanılmış hak kavramını içerdiği kabul edilmektedir.

Hukuk devletinde insanların istikrarlı yaşam sürme hakları vardır. Bireylerin geleceklerini öngörebilmeleri ve yaşamlarını ona göre düzenleyebilmeleri gerekir. Devletin koy-duğu kuralları dikkate alarak yaşamını düzene koyan bir kişinin bir anda haklarını yitirmesi ve kendini çok farklı bir konumda bulması doğru olamaz. Buna rağmen kazanılmış hak kavramı daha çok hukukun diğer alanlarında örneğin yönetim hukukunda uygulama a-lanı bulan bir kavramdır. Türkiye Anayasa Mahkemesi kararlarına baktığımız zaman kazanılmış hak kavramının Anayasa hukuku açısından çok dar tutulduğunu ve kazanılmış hakkı ortadan kaldırdı diye bir yasanın Anayasa Mahkemesi tarafından çok ender hallerde- iptal edildiğini görürüz. Bunu anlamak da zor değildir. Çünkü kazanılmış hak kavramı geniş tutulduğu zaman Yasama Meclisinin görev alanına müdahale edilmiş olunur. Yasalarda genellikle bireylere hak tanıyan hükümler bulunur. Bu hakları kazanılmış hak -diye tanımlar ve Yasa Koyucu bu hakları kaldıramaz diye bir sonuca varırsak Yasama Meclisleri görevlerini yapamayacaktır. Bu durumda bireylere haksız yarar sağlayan, ayrıcalık tanıyan yasalar da Yasama Meclisi tarafından düzeltilemeyecektir.

Türkiye- Anayasa Mahkemesi konuyla ilgili olarak "kazanılmış hak sözcüğü, hukukun en belirsiz, uygulama sahası çok dar, genel hukuksal durumlarda konu edilemeyen bir kavramdır" saptamasını yapmıştır. (Gör: Anayasa Mahkemesi, Karar Tarihi: 25.10.1990, Esas No: 198-9/23, Karar No: 1990/26, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, Sayı: 26, Yıl 1992, sh.445.)

Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar'ın İdare Hukukunun Umumi Esasları isimli 3 ciltlik eserinde kazanılmış hak konusu ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bu eserin 3. -baskısında, cilt I, sayfa 558-559'da şunlar yer almaktadır:

"Memur statüsünde değişiklikler memurun
o günden sonraki durumları üzerine tesir eder.
Meselâ memurun maaş; ikramiye ve saire gibi
mali hakları yeni statü hükümlerine tabi -olur.
Eğer statü maaş miktarını, mali haklar nisbetini,
ikramiyeyi azaltmış bulunuyorsa memur, aleyhine
olan bu değişikliklerin tesirine maruzdur.
Memurların durumunun akdi bir durum olmayıp
objektif hukuk kaidelerine, statüye d-ayanan
umumi bir hukuki durum olmasının tabii bir
neticesi statüdeki değişikliklerin memurun hal
ve istikbaldeki durumuna da tesir etmesi, onu yeni
statüden doğan hukuki durumlara tabi kılmasıdır.
Ancak, bu değişiklik, esas -itibarıyle, geçmişte
tamam olmuş ve iktisap edilmiş haklara tesir etmez.
Binaenaleyh memurun eski esas üzerinden aldığı
veya almayı istihkak kesbettiği maaşlar, alınan
veya istihkak kesbedilen ikramiyeler eski statü
hükümlerine ta-bidir: Bu statünün yürürlükte olduğu
zamanlar buna müsteniden fazla verilmiş maaşların
fazlası geri alınamıyacağı gibi eski statü zamanında
işliyerek istihkak kesbedilmiş ve tedahülde kalarak
henüz ödenmemiş olan maaş ve ikramiye de, yeni-
statüye göre değil hukuki mevcudiyetlerini iktisap
ettikleri gün yürürlükte bulunan statüye göre
ödenmek icap eder."

Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar'ın aynı eserinin II. cildinde sayfa 1224'de şöyle denilmektedir:

"Memura tem-in edilen menfaatler umumî bir
hukukî duruma dayandığı için kanun vazıı tara-
fından daima değiştirilebilir. Yani bu menfaatlar
kanuna müstenit ise kanunla, tüzüğe dayanıyorsa,
tüzükle gerek miktar ve gerekse tabi olduğu şartlar
ve k-ayıdlar bakımından yeni hükümlere tabi kılınır.
Bu suretle bunların miktarları artar veya eksilir.
İta şekilleri değişir; hatta bir kısmı ilga oluna-
bilir. Memur, memur statüsüne girdiği zaman
kendisine şu miktar veya nisbette şu şartl-ar
dairesinde bir malî menfaatın temin edilmiş
olmasından bahsederek bir müktesep hak iddiasında
bulunamaz."


Bu tanımdan hareket ettiğimiz zaman Davacının kazanılmış hakkı bulunmadığını açıkça görürüz. Çünkü Davacı "bugüne kadar çif-t maaş alıyordum. Bu benim kazanılmış hakkımdır. Bu hakkımı ortadan kaldıran Yasa Anayasaya aykırıdır. Benim eskisi gibi çift maaş almaya devam etmem gerekir." iddiasını yapmaktadır. Halbuki yukarıdaki tanıma göre Davacı yeni yasaya uymak zorundadır. E-ğer Devlet kendisine "bugüne kadar haksız yere çift maaş aldın. Fazladan aldığın çift maaşları geri ver" dese o zaman "geçmiş yasaya göre aldıklarım kazanılmış hakkımdır" savunmasını yapabilir ve kazanılmış hak ilkesinden yararlanabilirdi. Kazanılmış hak- tanımı o kadar dar tutulmuştur ki geçmiş yasadaki bir hakkın kaldırılması halinde değil, geçmiş yasaya göre alınmamış bir hakkın bulunması halinde Davacılara yardımcı olabilmektedir. Türkiye Anayasa Mahkemesi kararları da Prof. Sıddık Sami Onar'ın tanım-ına uygun verilmiş kararlardır.

Anayasa Mahkemesi, Kararlar Dergisi, Sayı 25, Esas Sayısı: 1989/14, Karar Sayısı: 1989/49, Karar Günü: 19.12.1989'da şöyle demektedir:

"Yasaların önceye etki ilkesi, kazanılmış
hak kuralını öne çıkarır. - Bir hukuk kuralının
yürürlüğü sırasında, bu kurala uygun biçimde tüm
sonuçları ile kesin olarak edinilmiş hakların
korunması hukuk devletinin gereğidir. Yasakoyu-
cunun bu haklara el atması, değiştirip geri alması
düşünülemezse de, -önceki yasaya göre sağlanmış
bir hak, kamusal düzen, toplumsal yarar açısından
"kazanılmış hak" korumasından sonsuza değin
yararlanamaz. Kaldıki, aydan aya ya da belirli
aylarda alınarak her alınış zamanında yürürlükte
olan kural-a uygunluğu esas tutulması gereken
ödemeler, kazanılmış hak kapsamında ve niteliğinde
değildir. Bu konuda, Anayasa Mahkemesi'nin
12.12.1989 günlü, Esas 1989/11, Karar 1989/48
sayılı kararında yeterli açıklık bulunmaktadır."


T.C-. Anayasa Mahkemesi, Esas Sayısı: 1989/11,
Karar Sayısı: 1989/48, Karar Günü: 12.12.1989'da şöyle denmektedir:

"Kural işlemin değişmesi ya da ortadan
kaldırılması, ona bağlı kişi ile ilgili şart
işlemi de etkiler. Bu durumda ilerisi içi-n
kazanılmış haktan söz edilemez. Ancak kişi,
yeni kural tasarrufa göre oluşan statüde yerini
alır. Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden
doğan (maaş gibi), tahakkuk etmiş ve kendisi
yönünden kesinleşmiş, kişisel alacak niteli-ğine
dönüşmüş haklar için söz konusudur."

Yukarıdaki alıntılardan görüleceği gibi Türkiye'de Anayasa Mahkemesine göre Anayasa hukuku açısından bir hakkın kazanılmış hak olabilmesi için beklenti olmaktan çıkması ve eski yasaya göre fiilen elde ed-ilmiş olması gerekir. Aydan aya bir maaş söz konusu olduğunda Davacı eski yasaya göre alması gereken miktarları alamamışsa bunları kazanılmış hak ilkesine dayanarak talep edebilir. Yoksa yeni yasanın değişik bir durum yaratması kazanılmış hak ilkesini ih-lâl etmez. Burada Davacı almakta olduğu çift maaşın durmasından şikâyet etmektedir. T.C. Anayasa Mahkemesi kararına göre Yasanın yürürlüğe girmesinden önceki aylarda Davacının alamadığı çift maaşlar varsa bu maaşları alma hakkı kazanılmış hak oluşturabil-irdi. Yeni yasadan sonra çift maaş alma hakkını yitirmesi ise beklentiyi yitirme olup kazanılmış hak tanımına girmemektedir.

Bu olayda Davacının kazanılmış hakkının ortadan kaldırıldığı iddiasına bir de şu açıdan katılmak mümkün değildir. Davacının- kazanılmış hakkı emekli maaşıdır. Emeklilik (Değişiklik) Yasası ile bu maaş geçici bir süre yani milletvekilliği süresi için durdurulmuştur. Yasanın yapılma amacı iki maaşın birlikte alınmasını önlemekten ibarettir.

23/2002 sayılı Emeklilik (Deği-şiklik) Yasasının Geçici 3. maddesi şöyledir:

"Geçici 3. madde:
Bu (Değişiklik) Yasasının yürürlüğe girdiği
tarihte 28'inci madde kapsamında halen görevde
olanların bulundukları kadroya karşılık aldıkları
maaş veya emek-li maaşından hangisi daha yüksek
menfaat kazandırıyorsa o maaşı alırlar."


Bu maddeye uygun olarak Davacının milletvekilliği maaşı daha yüksek olduğu için emekli maaşı siyasi görevi süresince durdurulmuştur.

Yasanın bu durdurmayı haklı b-ir nedenle yani kişinin hem maaş hem de emekli maaşı almasını önlemek için yaptığı görülmektedir. Kazanılmış hakkın yani emeklilik statüsünün özüne dokunulmamış ve siyasi görev sona erdiği zaman emekli maaşını almaya devam etmesi öngörülmüştür.

- Bu hususlara ek olarak Davacının talebini kabul ettiğimizi ve çift maaş alma hakkını ortadan kaldıran yasayı, Anayasaya aykırı bularak iptal ettiğimizi varsayalım. Uygulamada nasıl bir durum ortaya çıkacaktır? Bu soruya vereceğimiz yanıt da Davacının -talebinin haklı olup olmadığını anlamamıza yardımcı olabilir. Davacının istemi doğrultusunda çift maaş alma hakkını ortadan kaldıran yasa Anayasaya aykırı bulunduğu takdirde haksızlık giderilmeyecektir. Çünkü büyük şikâyetlere neden olan çift maaş alma uy-gulaması tekrar başlayacaktır. Bu tablo karşısında kazanılmış hak kavramını çok sınırlayan Türkiye Anayasa Mahkemesi görüşünü izlememiz gerekir.

Özetlersek bu davada karşımıza çıkan sorunların tohumları daha 1977 yılında 26/77 sayılı Yasa ile atılm-ıştı. 15/2002 ve 23/2002 sayılı değişiklikler yasadaki hatalı yönleri düzeltmek için atılmış olumlu birer adımdır. Fakat bu değişiklik yasaları da mükemmel yapılmamıştır. Değişiklik yasalarını mükemmel hale getirmek Anayasa Mahkemesinin yetkisine girme-mektedir. Anayasa Mahkemesinin yapabileceği değişiklik yasalarını iptal etmektir ki bu durumda orijinal anomalileri canlandırmış olacaktır.

Çift maaş ve hizmetlerin birleştirilmesi haklarının ortadan kaldırılması Anayasamızın benimsediği sosyal devl-et ilkelerine uygundur. Ancak bu yapılırken daha fazla özen gösterilmesi ve daha titiz bir çalışma yapılması gerekirdi. Belki de en doğru çözüm milletvekillerinin hiçbirine ikramiye vermemek veya ikramiye almalarını hizmetin sonuna bırakmak olacaktı. Em-eklilik Yasasında bulunan yukarıda değindiğimiz diğer anomalilerin değiştirilmeden kalması nedeniyle ikramiyeler gereğinden yüksek çıkmıştır. Bu anomaliler nedeniyle tüm hizmet en yüksek görevde geçmiş gibi kabul edilmiş ve geçmişte alınıp iade edilen ikr-amiye değerini yitirdiğinden ikinci ikramiye hak edilmeyen bir miktara ulaşmıştır. Alınan ikramiye yaşlılıkta veya hizmetten ayrılma zamanında geçim sağlamak için değil, derhal ödendiğinden bir haksız uygulama yerine başka bir haksızlık getirilmiştir.

- Tüm bu haksızlık veya hatalara rağmen burada Anayasa Mahkemesinin yetkisine giren ve Anayasa Mahkemesinin müdahale edebileceği bir durum yoktur. Çünkü Anayasa Mahkemesi Yasa Koyucunun yerine geçmez ve yasaya ekleme yapmaz. Anayasa Mahkemesi yasaları- daha mükemmel hale getiren bir organ da değildir. Burada kazanılmış hak tanımına giren bir hakkın ortadan kaldırılması durumu da yoktur. Bu nedenlerle hizmetlerin birleştirilmesi ve çift maaş alma haklarının ortadan kaldırılmasının Anayasanın 1 ve 8. ma-ddelerine aykırı olmadığı görüşündeyiz.

VI. SONUÇ:
Sonuç olarak 15/2002 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen 52/87 sayılı Siyasal Kamu Görevlileri Yasasının 12(2)(A)(a) maddesi ile Geçici 2. maddesinin ve 23/2002 sayı-lı Emeklilik (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 28. maddesi ile Geçici 3. maddesinin Anayasanın 1 ve 8. maddelerine aykırı olmadığına, oybirliği ile, karar verilir.




- Taner Erginel Nevvar Nolan
Başkan Yargıç




Mustafa H. Özkök Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç
-

27 Mayıs 2003
-


10



-


Full & Egal Universal Law Academy