Anayasa Mahkemesi Numara 3/2001 Dava No 2/2001 Karar Tarihi 10.05.2001
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 3/2001 Dava No 2/2001 Karar Tarihi 10.05.2001
Numara: 3/2001
Dava No: 2/2001
Taraflar: Emine Karabulut ile Erbil Karabulut
Konu: Bölüm 148 Haksız Fiiller Yasasının 10(1) maddesinin anayasaya aykırılığı iddiası -Mahkemeye başvurma hakkı temel haklardan olup hak arama özgürlüğünü ve yasal yargı yolunu kapsar –
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 10.05.2001

-D.2/2001 Anayasa Mahkemesi 3/2001
(M'sa Hukuk Dava No: 1270/98)

Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Başkan, Celâl Karabacak,
Taner Erginel, Nevvar N-olan, Mustafa H. Özkök.

Anayasanın 148. maddesi hakkında.

Gazimağusa Kaza Mahkemesi tarafından 1270/98 sayılı davada (Davacı: Emine Karabulut - Maraş - Gazimağusa ile Davalı: Erbil Karabulut - Maraş - Gazimağusa arasında) sunulan konu.


Davacı- namına Avukat Tağmaç Bilgehan
Davalı (Erbil Karabulut) şahsen hazır ve namına Av. Kemal Hansoy
Amicus Curiae olarak Başsavcı Yardımcısı Mehmet Ali Şefik.


---------------

K A R A R

KONU:
Bölüm 148 Haksız Fiiller Yasasının (bundan sonra sadece İlgil-i Yasa olarak anılacaktır) 10(1) maddesinin Anayasanın 14 ve 17. maddesine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY:
Gazi Mağusa Kaza Mahkemesinde açılan 1270/98 sayılı bir dava ile davacı kendisini 25.4.1997 tarihinde davalının darbettiğini ve bundan dolayı zarar -gördüğünü iddia ederek davalıdan tazminat talebinde bulundu. Davalı, yapıldığı iddia edilen darb fiilinin gerçekleştiği tarih olan 25.4.1997'de davacı ile evli olduğundan İlgili Yasanın 10(1) maddesi hükümleri ışığında, davacının dava açıp kendisinden taz-minat talep etmeğe hakkı olmadığını ileri sürdü. Bunun üzerine davacı da, sözü edilen İlgili Yasanın 10(1) maddesinin Anayasanın 14 ve 17. maddelerine aykırı olduğunu iddia ederek konunun, Anayasa Mahkemesi olarak görev yapan Yüksek Mahkemeye havale edilm-esi isteminde bulundu. İlk Mahkeme de, havalesi istenen İlgili Yasanın 10(1) maddesinin taraflar arasındaki ihtilâfın hallinde etken olduğuna kanaat getirdi ve konuyu Anayasa Mahkemesine havale ederek, önündeki diğer işlemleri durduttu.

II. İddianın ge-rekçesi:
1. Havaleyi isteyen davacının iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
Şahsına karşı yapılan bir haksız fiilden ötürü mağdur olduğunu iddia eden kişi haksız fiili işleyen taraftan tazminat alabilmesi için yetkili Mahkemede dava açma hakkına sahipti-r. Ne var ki tarafların karı koca olmaları halinde İlgili Yasanın 10(1) maddesi böyle bir davanın açılmasına engeldir. Oysa Anayasanın 17(1) maddesi Anayasa gereğince kendisine gösterilen Mahkemeye başvurma hakkından kimsenin yoksun bırakılamıyacağını ön-görmektedir. Bu durumda İlgili Yasanın 10(1) maddesi Anayasanın 17(1) maddesine aykırıdır.

Davalı İlgili Yasanın 10(1) maddesinin Anayasanın 14. maddesine aykırı olduğu iddiasını ileri sürmedi.

2. Davalının iddialarının gerekçesi özetle şöyledir:
Ail-e yapısı toplumun temel taşlarından biridir. Aileyi bir arada tutmak gerekir. Aile içinde olması muhtemel bazı haksız fiillerden ötürü eşlerden birinin öteki aleyhine tazminat talebi ile Mahkemeye başvurabilmesine olanak tanınması aileyi temelden çökerti-r veya aile yapısını yıpratır. Böyle bir durumda hem taraflar hem de evlilik mahsulü çocuklar zarar görür. İlgili yasa maddesi böyle bir durumu önlemek için düzenlenmiştir. Bunda kamu yararı vardır ve aile müessesesinin selameti için böyle bir yasal düz-enleme gereklidir. Hak arama özgürlüğünün kısıtlanması haklı bir nedene dayanmaktadır.
3. Amicus Curiae olarak katılan Başsavcılığın gerekçesinin özeti şöyledir:
Bu konuyu iki açıdan değerlendirmek mümkündür. Konuya dar ve sınırlı açıdan bakıldığı -zaman İlgili Yasanın 10(1) maddesinin zamanla sınırlı olup olmamasına bakılmaksızın hakkın özüne dokunulduğu için Anayasaya aykırı olduğu görülmektedir. Konuya geniş açıdan bakıldığı zaman ise, mutazarrır borçlular kuralında olduğu gibi dava hakkının üç y-ıl ile sınırlı olarak ertelendiği, ancak o günkü koşullara göre bu sürenin daha uzun bir zamanı kapsayabileceği açıktır. Olaya bu açıdan bakıldığı zaman ortada haklı bir neden vardır ve konunun Anayasaya aykırılığı sözkonusu değildir. Çünkü evliliğin ne -zaman başlayıp ne zaman biteceği belli değildir. Evlilik bir yıl içerisinde bitebileceği gibi 40 yıl da sürebilir.

III. İLGİLİ YASA METNİ:
Bölüm 148 madde 10(1) aynen şöyledir:
-"10(1)-Evlenmeden önce veya evliliğin devamı süresince işlenen bir haksız fiille ilgili olarak eşlerden biri veya eşlerden birinin terekesini idare eden kişi tarafından öteki eş aleyhine veya öteki eşin terekesini idare eden kişi aleyhine dava açılmaz. Ancak, -eşlerden biri, kendi mallarını korumak veya onları güvence altına almak amacıyla, söz konusu mallarla ilgili olarak öteki eş tarafından işlenen bir haksız fiilden ötürü öteki eş aleyhine dava açabilir.
(2)............"-

-IV. İLGİLİ ANAYASA METNİ:
Anayasanın 17(1) maddesi aynen şöyledir:
"17(1)Kimse, bu Anayasa ile veya bu Anayasa gereğince kendisine gösterilen mahkemeye başvurmak hakkından yoksun bırakılamaz. Her ne ad altında olursa olsun adli komisyonlar veya istisnai- mahkemeler oluşturulması yasaktır.
.....................
.....................
....................."

V. İNCELEME:
Taraflar ve Başsavcılık tarafından ileri sürülen sav ve görüşler ile İlgili Yasa ve Anayasa metinleri incelenerek gereği düşünüldü.

Anay-asanın 17. maddesi hak arama özgürlüğü ve yasal yargı yolu ile ilgilidir. Bu maddenin 1. fıkrasının özü ve sözü kimsenin Anayasa ile veya Anayasa gereğince kendisine gösterilen Mahkemeye başvurmak hakkından yoksun bırakılamıyacağını öngörmektedir. Bu hak- Anayasanın İkinci Kısım'da yer alan temel haklar arasındadır. Anayasanın öngördüğü temel haklar ancak Anayasanın 11. maddesine ve özüne dokunmadan kamu yararı, kamu düzeni, genel ahlâk, sosyal adalet, ulusal güvenlik, genel sağlık ve kişilerin can ve mal- güvenliğini sağlamak gibi nedenlerle sadece yasalarla kısıtlanabilir. Mağdur olduğu görüş ve iddiasında bulunan herhangi bir kimsenin, mağduriyetini gidermek için yetkili mahkemeye başvurması onun anayasal hakkıdır. Kişinin mahkemeye başvurma hakkının e-linden alınması veya bu hakkın kullanılmasının son derece zorlaştırılması Anayasanın 17(1) maddesine aykırılık teşkil eder. Ancak, Anayasanın 11. maddesinde ifadesini bulan nedenlerden herhangi birisi söz konusu olursa kişinin mahkemeye başvurabilme hakkı-, o hakkın özüne dokunulmamak koşulu ile, kısıtlanabilir.

İlgili Yasanın 10(1) maddesi yukarıya çıkarılmıştır. Söz konusu maddenin içeriğinden de anlaşılacağı gibi evlenmeden önce veya evliliğin devamı süresince işlenen bir haksız fiille ilgili olarak- eşlerden biri veya ölü olması halinde, onun terekesini idare eden kişi tarafından öteki eş aleyhine veya ölü olması halinde onun terekesini idare eden kişi aleyhine dava açamaz. Bu durumda kişinin dava açma hakkından yoksun bırakıldığı ilk nazarda göze ç-arpmaktadır.


Bu havalede yanıtlandırılması gereken soru şudur;
İlgili Yasanın 10(1) maddesi ile getirilen engel kişiye gösterilen yetkili mahkemede dava açma hakkının özüne dokunuyor mu?
Özüne dokunmasa dahi, getirilen kısıtlama Anayasanın 11. madde-sinde yer alan nedenlerden herhangi birisine dayandırılarak yapılabilir mi?

Anayasanın 35. maddesinin de öngördüğü gibi "aile toplumun temelidir" ve "Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri ailenin, ananın ve çocuğun korunması için gerekli önlemleri" almakla- ödevlendirilmiştir. Eşlerden birisinin ötekine karşı haksız bir fiil işlemesi ve bundan zarar gören eşin failin aleyhine dava açamamasını anlamak hayli güçtür. Burada getirilen kısıtlama evlilik devam ettiği süre için söz konusu olmasına rağmen hak aram-a maksatları bakımından süresizdir. Şöyle ki, evliliğin süresi içinde yapılan bir haksız fiil için, çok kısa süren bir evliliğin sonra ermesinden sonra da dava açılamıyacaktır. Çünkü haksız fiilin oluşmasına neden olan dava sebebi evliliğin devam ettiği -bir zamanda doğmuş olacaktır. Bu durumda Davalının ve Savcılığın havale konusu edilen Yasa maddesinin getirdiği kısıtlamanın kısa süreli ve aileyi korumaya matuf olduğu, görüşlerine katılamıyoruz. Kaldı ki insan haklarının ön plana çıkarıldığı 21. asra g-irdiğimiz bu günlerde eşe ait mala karşı yapılan haksız fiil dışında, her türlü haksız fiilin pervasızca işlenmesine ve bundan zarar gören eşin öteki eşi dava etmesini önleyen bir hukuk zihniyetine itibar etmek olası değildir. İlgili Yasa maddesinin Anaya-sanın 11. maddesinde yer alan kamu yararı güttüğünü savunmak da hatalı olur. Kişiye karşı haksız fiilin işlenmesine ve bunun tazminat açısından karşılıksız kalmasına izin verilen bir ortamda ailenin sağlıklı ve uzun ömürlü olamıyacağı aşikârdır. Böyle bi-r ortama, aile birimi dağılmasın diye tolerans göstermek aile yapısının devamında bir yararı olmayacağı gibi, böylesine mutsuz bir ortamın çocukların yetişmelerinde de olumsuz etki yapacağı kuşkusuzdur.

Konuya hangi açıdan bakılırsa bakılsın havale kon-usu edilen maddenin Anayasal açıdan savunulmasına olanak yoktur.

SONUÇ:
Sonuç olarak Bölüm 148 Haksız Fiiller Yasasının 10(1) maddesinin Anayasanın 17(1) maddesine aykırı olduğuna, oybirliği ile, karar verildi.




Salih S. DayıoğluCelâl Karabaca-k
BaşkanYargıç





Taner Erginel Nevvar Nolan Mustafa H. Özkök
Yargıç Yargıç Yargıç


10 Mayıs, 2001








-


2



-


Full & Egal Universal Law Academy