Anayasa Mahkemesi Numara 3/2000 Dava No 3/2000 Karar Tarihi 16.06.2000
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 3/2000 Dava No 3/2000 Karar Tarihi 16.06.2000
Numara: 3/2000
Dava No: 3/2000
Taraflar: Devrimci İşçi sendikası ile Cumhuriyet Meclisi
Konu: 21/2000 Tasarruf Mevduatı Sigırta Yasasının 2. Ve geçici 1. Maddesinin anayasaya aykırılığı iddiası - Dava açma ehliyeti – Dava konusunun Davacı Sendikanın kendi varlık ve görevlerini ilgilendirmediği nedeniyle dava açma ehliyeti olmadığı bulgusu –Tasarruf mevduatının kapsamı
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 16.06.2000

-D.3/2000Anayasa Mahkemesi 3/2000
Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Başkan, Taner Erginel,
Metin A. Hakkı, Nevvar Nolan, Mustafa H. Özkök.
Anayasanın 147. maddesi h-akkında.

Davacı: Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu - Lefkoşa
-ile-
Davalı: KKTC Meclisi vasıtası ile KKTC Başsavcılığı - Lefkoşa

A r a s ı n d a.

Davacı tarafından Avukat Emine Erk
Davalı ve Başsavcılık tarafından Başsavcı Yardımc-ı Muavini Müjgan Irkad.

---------------

KARAR
Davacı Anayasanın 147. maddesi uyarınca açtığı bu dava ile 21/2000 sayılı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Yasasının;
2. maddesinde yer alan "tasarruf mevduatı" sözcüklerine verilen tanımın ve
Geçici 1. maddes-inin
Anayasanın Başlangıç Bölümü, 1, 3, 4, 7, 8, 47 ve 53. maddelerine aykırı oldukları gerekçesiyle iptali isteminde bulundu.

Olgular kısaca şöyle özetlenebilir;
KKTC Yasama Meclisi 29 Şubat 2000 tarihinde 21/2000 sayılı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fon-u Yasasını kabul etti ve bu Yasa 31 sayılı ve 10.3.2000 tarihli Resmi Gazetede yayımlandı.

Bu yasanın amacı bankalara yatırılan tasarruf mevduatlarını sigorta ettirmek ve tasarruf mevduatı sahiplerinin tüm haklarını korumaktır. Yasanın tefsir maddesinde- yer alan "tasarruf mevduatı" sözcükleri ise bankalarda gerçek kişiler adına açtırılan ve ticari işlemlere konu olmayan ve yasa ile oluşturulan ve/veya Bakanlar Kurulu tarafından, hayır kurumu olarak ilân edilen hayır kurumlarına ve fonlara ait Türk Lirası- ve döviz mevduatı olarak tanımlanmaktadır.

Davacı tüzel bir kişiliğe sahiptir ve bu nedenle tasarruf mevduatı tanımının kapsamında değildir.

Yasanın Geçici 1. maddesi ile Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce yönetimine el konulan bankalardaki ger-çek kişilere ait mevduatlar ile 'banka' kelimesini kullanan ve bankacılık faaliyetini yürüten kooperatiflerin tüm mevduatları da ilgili fonun sigortası kapsamına alınmıştır. Davalı tüzel kişiliğe sahip olması nedeniyle bu madde kapsamında da değildir.

D-avanın duruşması aşamasında Davalı, müdafaasında da belirttiği gibi, bazı önitirazlar ileri sürdü. Davalının istemi ve Mahkememizin de uygun bulması üzerine ilkin önitirazların dinlenmesine geçildi. Davalının önitirazları şöyle özetlenebilir;
Davacının e-sas yakınması tasarruf mevduatı tanımlamasının kapsamının, kendisini de kapsayacak şekilde geniş tutulmamasıdır. Böyle bir yakınma için Mahkemeye başvurulamaz.
Dava konusu edilen "tasarruf mevduatı" ile geçici 2. madde ile getirilen düzenleme, Davacının A-nayasanın 147. maddesi anlamında "varlık ve görevlerini" ilgilendirmemektedir.

Önitirazlara karşı Davacının iddia ve gerekçeleri özetle şöyledir:
Esas yakınmanın "Tasarruf mevduatı" tanımlamasının dar tutulduğu ve Davacının statüsünde olup tüzel kişileri- de kapsamadığı noktasında toplandığı doğrudur. Tanımlama Davacı statüsünde olan gerçek kişi olmayan mevduat sahiplerini de kapsaması gerekir. Bunu düzenlememekle yasa koyucu konu mevduat sahiplerine eşit davranmamıştır.
Davacının tüm varlık ve faaliyetl-eri bütçesi sayesinde olur. Parasal varlığına yasa ile müdahale edilmesi Anayasanın 147. maddesinin öngördüğü gibi varlık ve görevlerinin ifasını ciddi bir şekilde tehlikeye sokar.

Davacının Anayasanın 147. maddesi hükümlerine dayanarak açtığı bu davada-, sözü edilen maddenin de öngördüğü gibi, yakınma konusu yaptığı yasal düzenlemelerin "kendi varlık ve görevlerini" ilgilendirdiği önkoşulunu tatmin etmesi gerekir. Bu bakımdan ilkin Davalının yukarıda (b) altında özetlenen önitirazını ele almayı uygun gö-rdük. İlkin 21/2000 sayılı yasanın 2. maddesinde yer alan "tasarruf mevduatı"nın tefsiri, 3. ve geçici 1. maddelerini buraya aktarmakta yarar vardır.
"'Tasarruf Mevduatı', gerçek kişiler tarafından bu ad altında açtırılan ve ticari işlemlere konu olmayan- ve yasa ile oluşturulan ve/veya Bakanlar Kurulu tarafından hayır kurumu olarak ilân edilen hayır kurumlarına ve fonlara ait Türk Lirası ve dövizli mevduatı anlatır."

"3. Bu Yasanın amacı, bankalara yatırılan tasarruf mevduatlarını sigorta ettir-mek ve tasarruf mevduatı sahiplerinin tüm haklarını korumaktır."

"Geçici Madde 1.
Bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce yönetimine el konulan bankalardaki gerçek kişilere ait mevduatlar ile yönetimine el konulan bankalardaki "banka" kelimesini k-ullanan ve bankacılık faaliyetini yürüten kooperatiflerin tüm mevduatları, Fonun Sigortası kapsamındadır."

21/2000 sayılı Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu Yasası Sendikaları veya sendikalar federasyonunu direkt olarak ilgilendirmemektedir. Yasanın amacı 3.- maddesinde ifade edildiği gibi, bankalara yatırılan tasarruf mevduatlarını sigorta ettirmek ve tasarruf mevduat sahiplerinin tüm haklarını korumaktır.
Davacının da mevduat sahibi olduğu kabul edilmektedir. Ne varki Yasa "mevduat sahibi"ni tanımlarken Da-vacı durumunda olan tüzel kişileri kapsam dışı bırakmıştır. Böyle bir düzenlemenin ilk nazarda mevduat sahipleri arasında bir eşitsizlik yarattığı söylenebilir. Ancak Mahkememiz bunu ancak esastan görüşürken inceleme olanağı bulabilir. Mahkemenin bu saf-hadaki ilgisi bu değildir. Mahkemenin bu aşamadaki ilgi sahası yakınma konusu edilen düzenlemelerin Davalının varlık ve görevlerini ilgilendirip ilgilendirmediği ve dolayısıyle bu davayı açmaya ehil olup olmadığıdır.

21/2000 sayılı Yasanın amacı ortad-adır. Bu Yasa ile Ekonomik alanda bazı düzenlemeler öngörülmüştür. Bu düzenlemeler Davalının varlık ve görevlerini Anayasanın 147. maddesi hükümleri anlamında aşikâr veya zımni bir şekilde ilgilendirdiği söylenemez. Elbette ki mevduatını ilgilendirdiği -ve dolaylı bir şekilde onu etkilediği kabul edilmelidir. Ancak parasal varlığının indirekt bir şekilde etkilenmesi onu Anayasanın 147. maddesinin şumülüne getirmez. Hemen hemen her yasal düzenleme belli oranda kimi kesimlerin parasal varlığını etkileyebi-lir. Bu etki dolayısıyle her kurum veya kuruluşun Anayasanın 147. maddesi altında iptal davası açarak Anayasa Mahkemesine gelebilirliğini kabul etmek 147. maddenin lâfsına ve ruhuna ters düşer. Anayasanın 147. maddesi dikkatle incelenecek olursa Anayasa- Mahkemesinde koşulsuz dava açabileceklerin Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Meclisinde temsil edilen siyasal partiler, siyasal guruplar ve en az dokuz milletvekili olduğu görülecektir. Kurum, kuruluş ve sendikalar koşullu olarak dava açabilirler. Dolaylı bir ş-ekilde etkilenebilirler gerekçesiyle, kurum, kuruluş ve sendikaların da dava açabileceklerinin kabulü halinde onları koşulsuz dava açmaya hakkı olanların düzeyine getirmek olur ki Anayasanın 147. maddesi böyle bir tefsire cevaz vermez. Anayasanın 147. mad-desinin dar bir tefsire tabi tutulması gerekir çünkü sonuçları anayasaya aykırılık saptanması halinde bir yasanın veya belli bir kuralının iptalini gerektirir.

AM 11/95 D. 8/95 sayılı kararda vurgulandığı gibi bir yasanın ve kuralının kurum, kuruluş ve- sendikaların varlık ve görevlerini ilgilendirmesi "esaslı olmalı" ve ilgili kurum, kuruluş ve sendikaların ana ve doğal olan amaçları olumsuz yönde etkilenmeleri gerekir. Davacı tarafından Emare I olarak sunulan Tüzüğünün "başlıca görevlerini" içeren 7. -maddesine bakıldığında, yakınma konusu edilen düzenlemelerin 7. maddede serdedilen görevleri ile yakından veya uzaktan bir ilgisinin bulunmadığı görülecektir.

Bu nedenle yakınma konusu edilen düzenlemenin Davacının Anayasanın 147. maddesi anlamında "ke-ndi varlık ve görevlerini" ilgilendirmediği doğrultusundaki Davalı tarafından yapılan önitiraz kabul edilerek Davacının Anayasanın ayni maddesi altında dava açmaya ehil olmadığı kararına varılması gerekir. Bu karara vardıktan sonra yukarıda (a) altında ö-zetlenen önitirazın bir karara bağlanmasına gerek yoktur.

Sonuç olarak Davalının önitirazı kabul edilir. Davacının, Anayasanın 147. maddesi uyarınca dava açmaya ehil olmadığına karar verilir ve dava reddolunur.



Salih S. Dayıoğlu - Taner Erginel
Başkan Yargıç



Metin A. Hakkı Nevvar Nolan Mustafa H. Özkök
Yargıç Yargıç Yargıç

16 Haziran, 2000
-


5



-


Full & Egal Universal Law Academy