Anayasa Mahkemesi Numara 3/1992 Dava No 1/1992 Karar Tarihi 26.03.1992
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 3/1992 Dava No 1/1992 Karar Tarihi 26.03.1992
Numara: 3/1992
Dava No: 1/1992
Taraflar: Başsavcılık ile Hüseyin Başkal
Konu: Fasıl 155 C.M.Usulü Yasasının 14. Maddesinin Anayasaya aykırı olup olmadığı
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 26.03.1992

-D.1/92Anayasa Mahkemesi 3/92

Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Başkan, Ergin Salâhi,
Niyazi F. Korkut, Celâl Karabacak, Taner Erginel.

Anayasanın 148. maddesi tahtında.

Girne Kaz-a Mahkemesi tarafından 3271/89 sayılı Ceza davasında (Davayı ikame eden: Başsavcılık ile Sanık: Hüseyin Başkal, Lâpta arasında) sunulan konu.

Davayı ikame eden namına: Yaşar Boran.
Sanık namına: Cahit Yılmazoğlu.


------------

K A R A -R

KONU:
Fasıl 155 Ceza Mahkemeleri Usulü Yasasının 14. maddesinin (1). fıkrasının (b) bendinin KKTC Anayasasının 16. maddesinin (3). fıkrasına aykırı olup olmadığı.

I.OLAY:
3.3.1989 tarihinde Lapta Belediyesi tarafından istihdam edilen işçilere engel o-ldukları gerekçesiyle sanığın bazı akrabaları polis tarafından derdest edilerek polis aracına konuldukları bir esnada sanık müdahalede bulundu ve sözü edilen akrabaların polisin elinden kurtarmak amacıyle hazırda olan polis çavuşunu elleriyle iterek ona en-gel oldu. Bunun üzerine polis çavuşu sanığı da derdest etti. Daha sonra, sanık aleyhine Girne Kaza Mahkemesinde 3271/89 sayılı bir ceza davası getirildi. Bu ithamnamede sanık aleyhine özetle; görevli polisi darb etmek, görevini ifasında polise engel ol-mak ve rahatsızlık suçları getirildi. Sanığın akrabalarının işledikleri iddia edilen suçlar üç yıldan aşağı hapis cezasını gerektiren kabahat (misdemeanour) türündendir. Aleyhine getirilen davaların duruşması esnasında sanık, Fasıl 155 Ceza Usul Yasasını-n 14. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin Anayasanın 16. maddesinin 3. fıkrasına aykırı olduğunu, bu hususun aleyhine getirilen davaların bir sonuca vardırılmasında etken olduğunu ileri sürdü ve konunun Anayasa Mahkemesine havalesini talep etti. İlk Mah-keme Yargıcı da ilgili yasa maddesinin önündeki davanın hallinde etken olduğu kanaatına vardı ve havale istemini yerinde buldu.

II.İDDİANIN GEREKÇESİ:
Sanığın iddiasının gerekçesi şöyledir:
Sanığın akrabalarının işledikleri suçlar kabahat türündendir. F-asıl 155 Ceza Usulü Yasasının 14. maddesinin
1. fıkrasının (b) bendi, hapis cezasını öngören her türlü suçun huzurunda işlenmesi halinde, polise, müzekkere olmaksızın suçu işleyeni tutuklama yetkisi vermektedir. Ne var ki ilgili madde Anayasanın 16. madd-esinin 3. fıkrasına aykırıdır. Anayasanın ilgili maddesi "Ölüm veya hapis cezası" söz dizisini kullanırken suçun türünü belirtmemiştir. Bu madde amaçları bakımından, suçun türü belirlenirken, ölüm cezası ile mütenasip olması gerekir. Yani suçun hiç olma-zsa üç veya daha fazla yıl hapis cezası taşıyan cürüm türünden olması gerekir. İlgili Anayasa Maddesinin böyle okunması halinde sanığın akrabalarının işledikleri suçlar da kabahat türünden olduğuna göre ilgili tarihte ilgili polis çavuşunun onları müzekke-resiz tutuklamaya yetkisi yoktu. Bu durumda yetkisiz tutuklamaya karşı sanığın yasal olarak direnme hakkı vardır ve sanık da bunu yapmakla herhangi bir suç işlemiş değildir.


II. Başsavcılığın iddiasının gerekçesi şöyledir:
Anayasanın 16. maddesinin 3.- fıkrasında yer alan sözcüklere doğal anlamın verilmesi gerekir. Bunun yapılması halinde ortaya saçma veya abes bir durum çıkmaz. Anayasa koyucu uzun veya kısa süreli hapis cezaları arasında ayırım yapmayı istemiş olsaydı bunu açık bir şekilde yapmaması -için hiçbir neden yoktu.

III.İLGİLİ YASA METİNLERİ:
Fasıl 155 Ceza Usul Yasasının 14. maddesinin 1. fıkrasının ilgili kısmının Türkçesi aynen şöyledir:
14.(1)Herhangi bir polis memuru:-
..........
önünde hapislikle cezalandırılan herhangi bir suç işl-eyen; ........
Herhangi bir kişiyi müzekkeresiz tutuklayabilir.

IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:
Anayasanın 16. maddesinin 3. fıkrası aynen şöyledir:
"Madde 16.
.........
.........
Kimse, ölüm veya hapis cezasını gerektiren bir suçüstü halinde, yasa ile -konduğu zaman ve gösterdiği usullere uygun olarak ve gerekçeli yargıç kararına dayanarak düzenlenmiş adli bir belge bulunmaksızın yakalanamaz .. .. .. .."

V. İNCELEME:
Sanık ve Başsavcılık tarafından ileri sürülen sav ve görüşler ile ilgili yasa ve Anaya-sa metinleri incelenerek gereği düşünüldü.


Havale konusu edilen Fasıl 155 Ceza Usul Yasasının
14. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi yukarıya çıkarılmıştır. Sözü edilen bentde kullanılan söz dizisi "hapislikle cezalandırılan herhangi bir suç" şeklinde-dir. Hapis cezasının süresi ile ilgili olarak herhangi bir düzenleme yoktur. Bu bendin aykırı olduğu iddia edilen Anayasanın 16. maddesinin
3. fıkrası da yukarıya çıkarılmıştır. Bu fıkrada da hapis cezasına ilişkin süre yoktur. Sanık bizden Anayasanın-
16. maddesinin 3. fıkrasında hapis süresi ile ilgili olarak süre bulunmamasına karşın, bu fıkrayı böyle bir süre varmış gibi okumamızı talep etmektedir. Sanık ayrıca hapis süresinin üç yıl ve daha fazla süreli olarak okunmasını da talep etti.

Geçmiş b-ir çok kararlarımızda vurgulandığı gibi, Anayasayı veya herhangi bir yasanın bir kuralını yorumlarken, herşeyden önce ilgili kuralın yoruma muhtaç olup olmadığına bakılması gerekir. İlgili kural açık seçik ise kuralda yer alan sözcüklere doğal anlamlarını- verip ilgili kural uygulanmalıdır.
Gör. Turhan M. Öztürk The Republic of Cyprus through the Public Service Commission etc. and another. 1 RSCC s.35.
Ornamental Woodwork Co. Brown (1863) 2 H and C. 63 May G.W Ry. 1873 41 - L.J.Q.B 104.

Ayrıca bu konuda P-rof. Dr. Lütfi Duran'ın benimsediğimiz görüşlerini de aktarmayı uygun bulduk:
"(a)Anayasanın yorumlanması:
Önce, başvurulacak Anayasa maddelerinden ne kastedildiğinin açıklanması gerekir. Anayasanın metnine dahil sayılan (m.176) "Başlangı-ç" bölümü ile tüm maddelerinin içerdiği hükümler, yargısal denetim için mihenk-denek taşı mesabesindedir. Ancak, Anayasaya aykırılık iddiasının incelenmesinde, bu maddelerin veya hükümlerin teker teker ele alınıp, dava ya da itiraz konusu- metinle karşılaştırılması düşünülebileceği gibi; bunların tümü bir arada gözönünde tutularak söz konusu metnin değerlendirilmesi yoluna da gidilebilir. Bundan başka, Anayasanın sadece sözüne itibar edip, ruhunu araştırmaya gerek olmad-ığı söylenebilir. Nihayet Anayasanın çeşitli bölümleri, maddeleri ve hükümleri arasındaki ilişkilere ve dengelere bakılmadan, bunların içerdiği ortak genel ilke ve kurallar araştırılıp saptanmadan, referans normun yalın ve kuru anlamıyla -yetinmek de mümkündür.

Hiçbir konuda yargılama bu seçeneklerden basit ve kestirme görüneni seçip, öteki yorum ve uygulama yöntemini dışlayamaz. Özellikle Anayasa yargısı, görev konusunun niteliği gereği, bu muhakeme ve değerlendirme -usullerini izlemek zorunda olduktan başka; toplumun geçmişteki güncel ve gelecekteki siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel koşullarını gözönünde bulundurmak durumundadır. Şu kadar ki Yüksek Mahkeme, belirli bir noktayı açık-seçik bir biçi-mdedüzenleyen Anayasa hükmünü sözcük anlamıyle aynen benimseyip uygulamakla yükümlüdür."


(Gör: Anayasa Yargısı, TC Anayasa Mahkemesi Yayınları No.4, 1984. S.65-66)


Yukarıda söylenenlerden hareketle Anayasanın 16. madde 3. fıkras-ının son derece açık ve net olduğu ve ona orada belirtilen anlamdan başka bir anlam verilmiyeceği görüşündeyiz. Aksine hareket edip kuralda yer almayan hapis süresini, yorum yolu ile, kurala koymak ilgili kuralın gerek özüne ve gerekse sözüne aykırı olur.-

Keza bu kuralın, Anayasaya aykırı olduğu sonucuna varılabilmesi için onun Anayasanın açıkça belirttiği bir hususun aksi doğrultusunda bir kural koymuş olması gerekir. Yani Anayasa herhangi bir konuda buyurucu ve yasaklayıcı bir kural koymamışsa bunun d-üzenlenmesini yasa koyucunun değerlendirmesine bırakmış demektir. (Gör: E 1965/18, K 1965/53, Karar tarihi: 11.10.1965, AMKD sayı 3 s.242.)


Huzurunda hapis cezası ile cezalandırılan bir suçun işlenmesi halinde bir polis memurunun, faili, müzekkeresiz- derdest edebilmesi kadar normal bir yöntem düşünülemez. Anayasanın ilgili kuralı buna bir engel teşkil etmez, aksine, cevaz verir görüşündeyiz.

Anayasa koyucu belirli bir süre hapis cezasını müstelzim bir suçu kast etmiş olsaydı bunu açık bir şekilde b-elirtmemesi için hiçbir neden yoktu. Nitekim Anayasanın 84. Maddesinin
(2). fıkrasının içeriği böyle bir niyeti açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Sözü edilen fıkranın ilgili kısmı aynen şöyledir:
"Madde 84.
1..........
2.Seçimden önce veya s-onra suç işlediği ileri sürülen milletvekili, Cumhuriyet Meclisinin kararı olmadıkça tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ölüm veya beş yıl veya daha çok hapis cezasını gerektiren suçüstü durumu, bu kuralın dışındadır; . . . . . ."

Yuka-rıda söylenenlerden hareketle hapis cezası ile cezalandırılan herhangi bir suçun huzurunda işlenmesi halinde bir emniyet mensubuna herhangi bir kişiyi tutuklama müzekkeresi olmaksızın tutuklama yetkisini veren Fasıl 155 Ceza Usul Yasasının 14. maddesinin 1-. fıkrasının (b) bendinin Anayasanın
16. maddesinin 3. fıkrasına aykırılığından söz edilemez.

Sonuç olarak; Fasıl 155 Ceza Usul Yasasının 14. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin Anayasanın 16. maddesinin
fıkrasına aykırı olmadığına oybirliği ile kara-r verildi.


(Salih S. Dayıoğlu)(N. Ergin Salâhi)
Başkan Yargıç


(Niyazi F. Korkut)(Celâl Karabacak) (Taner Erginel)
Yargıç Yargıç Yargıç

26 Mart 1992
-1


6



-


Full & Egal Universal Law Academy