Anayasa Mahkemesi Numara 30/1985 Dava No 9/1986 Karar Tarihi 19.11.1986
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 30/1985 Dava No 9/1986 Karar Tarihi 19.11.1986
Numara: 30/1985
Dava No: 9/1986
Taraflar: Vakıflar ve Din İşleri Dairesi ile Nihat Mustafa
Konu: 17/81 sayılı Kira (Denetim) Yasasının 3. maddesinin (2). fıkrası uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından alınan ve 7.6.1984 tarihli Resmi Gazete’de Ek III’de 300 sayılı olarak yayınlanan Kararnamenin Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 19.11.1986

-D.9/86 Anayasa Mahkemesi 30/85
Anayasa Mahkemesi olarak oturum yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S. Dayıoğlu, N. Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.
Anayasanın 148. maddesi tahtında.
-Lefkoşa Kaza Mahkemesi tarafından 1014/84 sayılı davada (Davacı: Vakıflar ve Din İşleri Dairesi ile Davalılar: 1. Nihat Mustafa, 2. Neşet Mavigözlü arasında) sunulan konu.

Davacı namına: Ergin Ulunay.
Davalılar namına: Tahir Seroydaş.
Amicus Curiae olara-k Başsavcı Yardımcısı Akın Sait.

----------

K A R A R

KONU:
17/81 sayılı Kira (Denetim) Yasasının 3. maddesinin (2). fıkrası uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından alınan ve 7.6.1984 tarihli Resmi Gazete'de Ek III'de 300 sayılı olarak yayınlanan Kararname-nin Anayasanın Başlangıç Kısmına ve 1, 7, 8, 10, 11, 12, 48(2) ve 49(4).maddelerine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY:
Davacı Lefkoşa'da Mithat Paşa sokağındaki bazı dükkânların sahibidir ve bunları 21.1.1974'te davalı (1) ile davalı (2)'nin babasına kiralam-ıştı. Davacı daha sonra kira sözleşmesini sona erdirdi ve müstecirler dükkânları yasal kiracı olarak işgale devam ettiler. Babasının ölmesi üzerine davalı (2) onun yerine dükkânları davalı (1) ile birlikte yasal kiracı olarak işgal etmeye devam etti. Ko-nu Kararnamenin Resmi Gazete'de yayınlanmasından sonra davacı davalılara bir ihbarname gödererek 7.6.1984'ten itibaren mütecaviz olarak işgal etmekte olduklarını iddia ettiği konu dükkânları tahliye etmelerini istedi. Davalıların bu isteme uymayı reddetme-leri üzerine davacı, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde, aleyhlerine bir tahliye davası açtı.

Dava duruşma için Lefkoşa Kaza Mahkemesi huzuruna gittiğinde davalılar 17/81 sayılı Kira (Denetim) Yasasının 3. maddesinin (2). fıkrası uyarınca Bakanlar Kurulu tarafınd-an alınan ve 7.6.1984 tarihli Resmi Gazete'de 300 sayılı olarak yayınlanan Kararnamenin Anayasanın Başlangıç Kısmı ve 1, 7, 8, 10, 11, 12, 48(2) ve 49(4) maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdüler. Mahkeme de ileri sürülen Anayasaya aykırılık konusunun ta-raflar arasındaki ihtilâfı karara bağlamakta etkisi olabileceği kanaatına vardı ve konuyu karara bağlanmak üzere Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak, havale etti ve Yüksek Mahkemenin kararına değin davanın duruşmasını durdurdu.

II. İDDİANIN GEREKÇE-Sİ:
Davalıların iddialarının gerekçesi özetle şöyledir:
Kararname, Vakıflar İdaresinin sözleşmeleri sona eren kiracılarını mütecaviz durumuna getirmiştir. Kiracıların tasarruflarının teminatı bakımından adalet ve hakkaniyet ölçüleri dikkate alınmadı. Ma-lsahibi olarak Vakıflar İdaresi ile kiracıları arasındaki denge de bozulmuştur. Bu nedenle de Kararname Anayasanın 1. maddesine aykırıdır.

Kararname, hukukça aynı durumda bulunan yasal kiracılar ve aynı şekilde hukukça aynı durumda bulunan malsahipleri -arasında, haklı bir neden olmadan, eşitliği bozmuş ve bu nedenle Anayasanın 8. maddesine aykırıdır.

Toplumda konut ve işyeri darlığı mevcut olduğu açıktır çünkü aksi takdirde malsahiplerinin tahliye hakkı serbest bırakılacaktı. Bu durumda Kararname k-işinin maddi ve manevi varlığının gelişmesini ve huzurunu engeller. Kişi huzuru çok önemlidir ve insan mevcudiyeti ile eşanlamdadır denilebilir. Bu nedenlerle Kararname Anayasanın 10. maddesinin (2). fıkrasına ters düşer.

Kararname, çalışanların korunm-ası ilkesine karşıdır ve bu nedenle Anayasanın 49. maddesinin (2). fıkrasına aykırıdır.

Yapılan havalede konu Kararnamenin Anayasanın Başlangıç Kısmına ve 7, 11, 12 ve 48. maddelerine de aykırı olup olmadığı sorulmuş ise de davalılar, havalenin duruşması-nda, bunlara aykırılık iddiasında bulunmadılar.

Davacını iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
Makul bir ayırım Anayasanın 8. maddesine ters düşmez.
Ayırım varsa bu ayırımı Anayasa yapmıştır. Anayasa altında Vakıflar özel olarak korunmuş olup ay-rı bir statüye konmuştur.
- madde 34 ve 96. Yasalar da aynı yöndedir: Fasıl 337 Evkaf ve Vakıflar Yasası ve 31/1980 sayılı Vakıflar Teşkilât Yasası. Osmanlı ve İngiliz dönemlerinde de ve 1960 Anayasası altında da Vakıflar ayrı mütalâa edilmişti.

Kararn-ame bir ayırım getirmişse bu kamu yararınadır ve kamu yararı, yapılan ayırım için haklı bir neden teşkil eder.

Özel malsahipleri ile Vakıflar İdaresi arasında statü farkı vardır. Malsahipleri arasındaki statü farkı kiracılara da yansır.

Kiracıların ko-runacak hakkı yoktur. Kira yasaları altında yapılan sınırlama kendileri için bir lütuf veya imtiyaz olarak yapılmıştır. Korunacak anayasal temel hakları yoktur ve şikâyet edemezler.




Kararnamenin sosyal adaletsizliğe yol açacağını gösteren şahadet yo-ktur. Vakıflar İdaresine ait malların kira denetiminden çıkarılması sosyal adalet prensibini zedelemez. Kazanılmış hak da söz konusu değildir. Bu nedenlerle Anayasanın 1. maddesine aykırılık yoktur.

Anayasanın 10. maddesi temel hakların nitelik ve k-apsamını belirleyen bir maddedir ve ancak başka bir madde ile birlikte ele alınabilir. Anayasanın bu maddesine aykırılık yoktur.

Anayasanın 1 ve 8. maddelerine aykrılık olmadığına göre, aynı nedenlerle, Başlangıç Kısmına da aykırılık yoktur.

Anayasanı-n 49(2) maddesinin konu ile ilgisi yoktur ve bu maddeye aykırılık söz konusu değildir.

3. Amicus Curiae olarak bulunan Başsavcı Yardımcısının görüşlerinin özeti şöyledir:
Kira (Denetim) Yasası kendiliğinden herhangi bir mala veya bölgeye uygulanmaz. Uy-gulanabilmesi için Resmi Gazete'de yayınlanana bir Bakanlar Kurulu karar olması gerekir. 17/81 sayılı Yasanın 3. maddesine dayanılarak böyle bir Kararname
(No. 308/81) çıkarılmış ve 12.6.1981 tarihli Resmi Gazete'nin Ek III'ünde yayınlanmıştır. Esasta m-alsahipleri ve kiracılar arasında ayırım bu Kararname altında yapılmıştır.

Anayasada öngörülen eşitlik aritmetik bir eşitlik değildir. Havale konusu Kararname ile eşitlik ilkesi zedelenmiş değildir.

Söz konusu olan kiracılara tanınan bir lütfun geri- alınmasıdır, Anayasal bir hak zedelenmiş değildir.

Malsahibinin hakkına getirilen bir kısıtlamanın kaldırılmasından kiracı şikâyet edemez.
Yukarıda belirtilenler ışığında Anayasanın Başlangıç Kısmına veya 1 veya 8. maddesine aykırılık yoktur.

Anayasa-nın 10. maddesine aykırılık hakkında davacının ileri sürdüğü görüş doğrudur.

Anayasanın 49(2) maddesinin konu ile direkt ilgisi yoktur. Esasen Anayasada öngörülen haklar diğer haklarla birlikte mütalâa edilmelidir. Anayasanın bu maddesine de aykırılık -yoktur.

III. İLGİLİ YASA VE KARARNAME METİNLERİ:
17/81 sayılı Kira (Denetim) Yasasının 3.maddesi aynen şöyledir:
"3.(1)Bakanlar Kurulu, toplum huzuru açısından ikâmetgâh ve işyerlerinin hak ve adalete uygun kira karşılığında varlığını ve tasarruf temin-atını sağlamak amacıyle veya kamu yararının gerektirdiği hallerde herhangi bir sahayı Resmi Gazete'de yayınlanacak bir kararname ile denetim bölgesi ilân edebilir ve bu Yasa Kuralları denetim bölgesine dahil ikâmetgâh veya işyeri amacı ile tasarruf edilen -taşınmaz mallara uygulanır.(2)Bakanlar Kurulu, Resmi Gazetede yayınlanacak bir kararname ile denetim bölgesi içinde bulunan herhangi bir ikâmetgâh veya işyerini veya bir sınıf veya grubunu bu Yasa kurallarından tamamen veya koşullu olarak muaf tutabili-r.(3)Bakanlar Kurulu, Resmî Gazete'de yayınlanacak bir kararname ile bu maddenin (1).fıkrası uyarınca yayınladığı kararnamenin çıkarılmasına yol açan durum ve koşulların kalktığı kanısına vardığı veya kamu yararının gerektirdiği hallerde söz konusu kar-arnameyi iptal edebilir. Böyle hallerde, bu Yasa kurallarının ilgili bölgede uygulanması iptal kararnamesinde belirtilen koşullara bağlı olarak sona erer."




300 sayılı Kararname aynen şöyledir:
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu, Değişt-irilmiş şekli ile 17/81 sayılı Kira (Denetim) Yasası'nın 3(2) maddesinin kendisine verdiği yetkiye dayanarak, 308/1981 sayılı Kararname ile ilân edilen "Denetim Bölgesi" içinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletine, Devlet Kurum ve Kuruluşları ile Vakıfl-ar İdaresine ait taşınmaz mallar ile bunların kiralayan durumunda olduğu taşınmaz mallara; Denetim Bölgesi içerisinde olmasına bakılmaksızın, Değiştirilmiş şekli ile Kira (Denetim) Yasası kurallarının uygulanmasından tamamen muaf tuttuğunu ilân eder." -
IV. İLGİLİ ANAYASA MADDELERİ:
"Başlangıç kısmı;
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
-Kendi yurdunda tam bir güven ve insanca bir düzen içinde varlığını sürdürmek;
İnsan hak ve özgürlüklerini, hukukun üstünlüğünü, kişilerin ve toplumun huzur ve refahını korumayı içeren çok partili, demokratik, lâik ve sosyal hukuk devletini gerçekle-ştirmek; ve
Atatürk ilkelerine bağlı kalmak ve özellikle O'nun "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesini yaygınlaştırmak amaçları ile,
-. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .


Madde 1.
-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan lâik bir Cumhuriyettir.-


Madde 7.
(1)Yasalar Anayasaya aykırı olamaz.--(2)Anayasa kuralları, yasama, yürütme ve yargı organlarını, Devlet yönetimi makamlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.--
Madde 8.
(1)Herkes, hiçbir ayırım gözetilmeksizin, Anayasa ve yasa önünde eşittir. Hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.--(2)Devlet organları ve yönetim makamları, bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek ve ayrıcalık yapmamak zorundadırlar.--(3)Ekonomik bakımdan güçsüz olanların Anayasa ve yasalar ile elde ettikleri veya edecekleri kazanımlar, bu madde ileri sürülerek ortadan kaldırılamaz.--
Madde 10.
(1)Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahiptir.(2)Devlet, kişinin temel hak ve özgürlüklerini, kişi huzuru, sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak biçimd-e sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal bütün engelleri kaldırır; insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlar.--(3)Devletin yasama, yürütme ve yargı organları, kendi yetki sınırları içinde, bu Kısım kurallarının tam olarak uygulanmasını sağlamakla yükümlüdürler.--
Madde 11.
-Temel hak ve özgürlükler, özüne dokunmadan, kamu yararı, kamu düzeni, genel ahlâk, sosyal adalet, ulusal güvenlik, genel sağlık ve kişilerin can ve mal güvenliğini sağlamak gibi nedenlerle ancak yasalarla kısıtlanabilir.-
Madde 12.
-Bu Anayasanın hiçbir kuralı, herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye, zümre veya sınıfa, bu Anayasa ile güvence altına alınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ve Kıbrıs Türk halkının hak ve statüsünün değiştirilmesini veya bu Anayasanın kurduğu düzenin yok -edilmesini veya tanınan temel hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılmasını amaçlayan hareketlere girişmek ve faaliyetlerde bulunmak hak ve yetkisini verir biçimde anlaşılamaz ve yorumlanamaz.
-
Madde 48(2).
-(1)Her yurttaş dilediği alanda çalışma özgürlüğüne sahiptir. Özel girişimler kurmak serbesttir. Yasa, bu özgürlüğü, kamu yararı amacıyla sınırlayabilir.-





Madde 49(2)(4)
(2)Devlet, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için, sosyal, ekonomik ve mali önlemlerle çalışanları korur ve çalışmayı destekler; işsizliği önleyici önlemleri alır.--(4)Ülke gereksinmelerinin zorunlu kıldığı alanlarda, yurttaşlık ödevi niteliği olan beden veya fikir çalışmalarının şekil ve koşulları, demokratik ilkelere uygun olarak yasa ile düzenlenir."--

V. İNCELEME:
Sunulan soru ile ilgili mevzuat, Anayasa kuralları ve tarafların ileri sürdüğü iddia ve görüşler incelendi ve gereği görüşülüp düşünüldü.

Denetim bölgeleri içerisinde Vakıflar İdaresine ait malların denetim harici tutulmasının Anayasanı-n 1, 7, 8, 10, 11, 12, 48(2) ve 49(4) maddelerine aykırı olup olmadığı hususu havale konusu edilmiştir. Bu havalede başlıca üzerinde durulması gereken husus konu Kararnamenin Anayasanın 8. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine ters düşüp düşmediğidir. Eşi-tlik ilkesi üzerinde Anayasa Mahkememizin verilmiş birçok kararları mevcuttur. Bunları betekrar tekrarlamaya lûzum hissetmiyoruz. Özetle eşitlik aynı nitelik ve statüde olan kişiler arasında eşitlik gözetilmesi gerektiği ancak farklı statüde ve nitelikte- olan kişilerin aynı kurallara bağlanmasının öngörülmediği defaten vurgulanmıştır. Önümüzdeki havalede aynı kira denetim bölgesi içerisinde bulunan özel şahısların kiracısı durumunda bulunan kiracılar ile Devletin ve Vakıflar İdaresinin kiracılarının aynı- statüde olup olmadığının ilkin karara bağlanması gerekir. Kanımızca bir denetim bölgesi içerisinde bulunan kişilerin kiralamış oldukları konut veya işyeri denetim yasası altında denetim bölgesi içerisine alınmış ise, kiralayanın kim olduğuna bakılmaksızı-n kiracılar, kiracılık statüleri açısından aynı durumdadırlar. Diğer bir deyişle Vakıflar İdaresinden veya Devletten icar etmiş olmaları bunların kiracılık statüsünü değiştirmemekte ve kendilerini denetim bölgesi içerisinde bulunan sair kiracılarla aynı s-tatüde bırakmaktadır. Yine bir Anayasa ilkesi olarak aynı statüde ve nitelikte bulunan kişiler arasında ayrıcalık haklı bir nedene dayanıyorsa böyle bir durumda haklı nedene dayanan bir ayrıcalığın Anayasanın 8. maddesine aykırı düşmediği birçok geçmiş An-ayasa Mahkemesi kararlarında yer almaktadır. Bu durumda esas itibarı ile incelenmesi gereken husus Vakıflar İdaresine ait mallar ile bunların kiralayanı durumda olan taşınmaz malın konu Kararname ile Kira (Denetim) Yasasından muaf tutulmasının haklı bir n-edene dayanıp dayanmadığıdır.

Devletin, kişilerin mülkiyet hakkını, sosyal adalet ve hukuk düzeni kurmak amacı ile özellikle konut ve işyeri darlığını göz önünde tutarak kiracılarla malsahipleri arasındaki makul dengeyi sağlamaya yönelik yasalar geçirebi-leceği ve bu gibi kira denetim yasalarının yapılmasının Devletin ödevleri arasında bulunduğu A.M. 30/81'de vurgulanmıştır. Kendisine böyle bir ödev verilen Devletin kendi icar ettiği mallar için kiracı durumunda bulunan kiracılarından fahiş kiralar alacağ-ı ve kiracılarla malsahipleri arasındaki hassas dengeyi gözetmeyeceğini düşünmek hatalı olur. Bu nedenle Devletin kendi icar ettiği ve denetim bölgesi içerisinde olan mallardan fahiş kira talep etmeyeceği ve bu yönde kiracıların bir nevi Devlet garantisi -altında olduğunu düşündüğümüzde Devlet mallarının kira denetim yasası dışında bırakılması haklı bir nedene dayandığı söylenebilir. A.I.R. (1954) SC153 Vol.41, C.N.29'daki bir Hindistan kararında aynı konu Anayasa Mahkemesince incelenerek denetim bölgesi i-çerisinde olup da denetim dışı bırakılan Devlet mallarının aynı nedenlerle eşitlik ilkesine ters düşmediği kararına varılmıştır. Aynı davada bu hususta şöyle denmektedir:
-"There can be no question that this exemption is given by section 4 to certain classes of tenants and this classification is based on an intelligible differentia which distinguishes them from other tenants and this differentia has a rational relation to -the object sought to be achieved by the Act. It is the business of the Government to solve the accommodation problem and satisfy the public need of housing accommodation. It was for the purpose of achieving this object that the Board was incorporated and- established. It is not to be expected that the Government or local authority or the Board would be actuated by any profit making motive so as to unduly enhance the rents or eject the tenants from their respective properties as provate landlords are or ar-e likely to be. Therefore, the tenants of of the Govt. or local authority or the Board are not in need of such protection as the tenants of private landlords are and this circumstance is a cogent basis for differentiation."


-- "Vakıflar İdaresine ait taşınmaz mallar ile bunların kiralayan durumunda olduğu taşınmaz mallar" deyiminden Vakıflar İdaresine- ait olan taşınmaz mallar ile en azından sürekli ve etkili bir şekilde kontrol ve idaresi altında bulundurduğu veya bulunduracağı ve gerek geçmişte kiraladığı ve gerekse gelecekte kiralayacağı taşınmaz malların murat edildiği açıktır.

Bu gibi mallardan e-lde edilen kiraların hayır kurumlarına ve hayır maksatları için kullanıldığı bir gerçek olmakla beraber bu durum kendi başına Vakıflar İdaresinin kiracıları ile sair kiracılar arasında yaratılan ayrıcalık için haklı bir neden sayılmaması gerekir. Kira yas-alarından güdülen esas amaç tahsil edilen kiraların ne maksatla kullanılacağı değil de kiralayan ile kiracı arasındaki hassas dengenin korunması ile bu dengenin güvence altına alınmış olmasıdır. Vakıflar İdaresine ait vakıflardan elde edilen kiraların hay-ır maksatları için kullanıldığı ayrıcalık için kendi başına bir haklı neden olmamakla beraber bir dereceye kadar göz önünde bulunması gereken bir husustur. Buna ilâveten, Vakıflar İdaresi, toplumumuzun yakın tarihine kısaca bir göz atıldığında toplum beka-sı ve refahı için birçok sorunları üstlenmiş temel bir kuruluş olduğu görülür. Ayrıca İdare Heyeti de Bakanlar Kurulu tarafından seçilmekte olup bir nevi Devlet denetimi altındadır. Vakıflar İdaresinin bu özel durumu dikkate alındığında bu kuruluşun kira-cılardan fahiş kiralar talep edeceği ve kira yasalarının esas amacı olan kiralayan ile kiracılar arasındaki hassas dengeyi bozacağı veya onları güvenceden yoksun bırakacağını düşünmek yersiz olur. Konu bu yönde değerlendirildiğinde sair malların kiracılar-ı ile Vakıflar İdaresine ait malların kiracıları arasında mevcut olan ayrıcalığın haklı bir nedene dayandığına karar verilmesi gerekir. Eşitlik ilkesine ters düşülmediği görüşüne Başkan ve Yargıç Niyazi F. Korkut değişik gerekçe ile katılmaktadır.

Kar-arnamenin, kişinin huzurunu ve maddi ve manevi varlığını engellediği ve bu nedenle Anayasanın 10(2) maddesine ters düştüğü ileri sürülmüştür. 10. madde Anayasanın Temel Hak, Özgürlükler ve ödevleri düzenleyen İkinci Kısmının 'Genel Kurallar'la ilgili 1. b-ölümünde yer almaktadır. Bu madde temel hakların niteliği ve korunmasını düzenleyen bir maddedir. Fıkranın tetkikinden görülebileceği gibi Devlete kişi huzurunu, kişinin temel hak ve özgürlüklerini, kişi huzuru ilkesi ile bağdaşmayacak biçimde sınırlayan- siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırma ödevi verilmiştir. Bundan da anlaşılacağı gibi 10. maddenin (2). fıkrasının içerdiği bu kurala aykırılık olabilmesi için bir temel hak ve özgürlüğün mevcut olması ve bunun da kurala ters biçimde sınırlanmış -olması gerekir. Bu meselede böyle bir durum mevcut değildir. Konu taşınmaz malların Kira (Denetim) Yasasının uygulanmasından muaf tutulmasının ise kişinin maddi ve manevi varlığının korunmasını engellediği hususunda tatmin edilmiş değilizdir. Bu nedenle-rle Anayasanın 10. maddesinin (2). fıkrasına aykırılık mevcut değildir.

Kararnamenin, çalışanların korunması ilkesine ters düştüğü ve bu nedenle Anayasanın 49. maddesinin (2). fıkrasına aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Yapılan havalede Anayasanın 49.- maddesinin (4). fıkrasına aykırılık olup olmadığı sorulmuş ise de, önümüzde, havalenin duruşmasında, yapılan iddialardan aykırılığın Anayasanın 49. maddesinin (2). fıkrasına yöneltilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Ancak herhangi bir mevzuatın belirli bir tem-el hak ve özgürlüğe olabilecek uzak bir etkisi bu hakkın bir kısıtlaması olarak sayılmamaktadır. Yüksek Mahkeme 4/83 sayılı havalede verdiği kararda şöyle demiştir:
". . . . Mevzuatın belli bir temel hak ve özgürlüğe olabilecek uzak bir etkisi bu hakkın- bir kısıtlaması olarak sayılamaz. Kısıtlama sayılabilmesi için bu etkinin mevzuatın direkt ve kaçınılmaz bir neticesi olması ve böyle bir neticeyi yasa koyucunun niyet etmiş olduğunun söylenebilmesi gerekir. Diğer bir deyimle ilgili mevzuatın belli bir -hak ve özgürlüğe kısıntı getirmiş sayılabilmesi için böyle bir hakkın veya özgürlüğün kullanılmasına direkt veya yakından müdahale etmiş olması gerekir. -Gör: A.M. 8/83 s.5."

Konu Kararnamenin Anayasanın 49(2) veya 49(4) maddelerinin öngördüğü temel hak -ve özgürlüklerin kullanılmasına direkt veya yakından müdahale ettiği söylenemez. Bu nedenle Kararnamenin bu maddelere aykırılığı mevcut değildir.

Konu Kararnamenin Anayasanın 8, 10, 49(2) ve 49(4) maddelerine aykırı olmadığı saptandıktan sonra aynı Kara-rnamenin Anayasasının 1. maddesine aykırılığından, bu meselede, söz edilemez ve bu nedenle konu Kararnamenin bu maddeye aykırılığı yoktur. Kararnamenin Anayasanın 1. maddesine aykırı olmadığı görüşüne Başkan ve Yargıç Niyazi F. Korkut değişik gerekçe ile -katılmaktadır.

Yapılan havalede konu Kararnamenin Anayasanın Başlangıç Kısmına ve 7, 11, 12 ve 48.maddelerine de aykırı olup olmadığı sorulmuş ise de davalılar, havalenin duruşmasında, bunlara aykırılık iddiasında bulunmadılar. Bu nedenle Kararnamenin A-nayasanın Başlangıç Kısmına ve sözü edilen maddelerine aykırı olmadığına karar verilmesi gerekir.


SONUÇ:
17/81 sayılı Kira (Denetim) Yasasının 3.maddesinin (2). fıkrası uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından alınan ve 7.6.1984 tarihli Resmi Gazete'de Ek II-I'de 300 sayılı olarak yayınlanan Kararnamenin Anayasanın Başlangıç Kısmına veya 7, 10, 11, 12, 48(2), 49(2) veya 49(4) maddelerine aykırı olmadığına, oybirliği ile, ve 1 veya 8. maddelerine aykırı olmadığına, Başkan ve Yargıç Niyazi F. Korkut'un değişik g-erekçeleri ve oybirliği ile, karar verilir.





(Şakir Sıdkı İlkay)(Salih S. Dayıoğlu)
Başkan Yargıç






(N. Ergin Salâhi)(Niyazi F. Korkut)(Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç


19 Kasım 1986



DEĞİŞİK GEREKÇE Y-AZISI

Havalenin duruşmasında üzerinde en fazla durulan Anayasa maddesi eşitlik ilkesini içeren 8. maddedir. Kararnamenin hukukça aynı durumda bulunan kiracılar ve aynı şekilde hukukça aynı durumda bulunan malsahipleri arasında, haklı bir neden olmadan, -eşitliği bozmuş olduğu ve bu nedenle Anayasanın 8. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Bundan da anlaşılacağı gibi Kararnamenin esas itibarı ile Anayasanın 8. maddesinin (1). fıkrasına aykırı olduğu iddia edilmektedir. Anayasanın 8(1) maddesinin 1-976 Anayasasındaki muadili 7. maddedir ve bunun kapsamının ne olduğu birçok meselede izah edilmiştir. Bu maddenin öngördüğü eşitlik aritmetik bir eşitlik değildir. Bu madde, keyfi ayırımları önlemeyi amaçlamakta fakat meselelerin kendilerine öz nitelikle-ri icabı yapılması gereken makul ayırımları saf dışı etmemektedir. -Gör: Mikrommatis v. The Republic 2 R.S.C.C. 129 at 131. Keza bu Mahkemenin birçok anayasa meselesinde verdiği kararlarda belirtildiği gibi yasa önünde eşitlik ancak nitelikte benzerlik v-e yasaların getirdiği hakların uygunluğu oranında söz konusu olabilir ve yasa önünde eşitlik kavramı tüm yurttaşların behemahal her yönden her zaman aynı kurallara bağlı tutulmaları zorunluluğunu içermez. Saniyen bir takım yurttaşların başka kurallara bağ-lı tutulmaları haklı bir nedene dayanmakta ise böyle bir durumda yasa karşısında eşitlik ilkesine ters düşüldüğünden söz edilemez.

Bu meselede Kira (Denetim) Yasasının kurallarının uygulanmasından muaf tutulan Vakıflar İdaresinin veya diğer bir deyimle- Vakıflar ve Din İşleri Dairesinin taşınmaz mallarıdır. Kararname, Vakıflar İdaresine ait taşınmaz mallar yanında Vakıflar İdaresinin kiralayan durumunda olduğu taşınmaz malları da kapsar. Kararname, metninden de görüleceği gibi bu gibi bir mal veya mall-arı kapsaması için Vakıflar İdaresinin bunun veya bunların kiralayan burumunda olması gerekir. Vakıflar, yasaya göre, hayır amaçlı eserlerdir. Anayasanın 131. maddesinden de görülebileceği gibi Vakıflar Örgütü kendine özgü nitelikleri olan bir kuruluş ol-up din işlerini de yürüten ve vergi bağışıklığı olan bir hayır kuruluşu durumundadır. Konu Kararnamenin, din işlerini de yürüten ve topluma dönük bir hayır kuruluşu olan bu örgütün, görevlerini daha iyi yerine getirebilmesi için, kendine ait olan veya onu-n kiraladığı taşınmaz malları Kira (Denetim) Yasasının kısıtlayıcı kurallarından arî olarak kullanabilmesine ve kiralamasına olanak tanımayı amaçlamakta olduğu açıktır. Bu ise haklı bir neden teşkil etmektedir. Yapılan ayırım haklı bir nedene dayandığı c-ihetle eşitlik ilkesine ters düşülmüş sayılmaz. Hindistan Yüksek Mahkemesi de benzeri bir meselede, bazı farklı gerekçelerle, Hükümet ve yerel makamlara ait veya Hükümetin kiralayan durumunda olduğu taşınmaz malları Kira (Denetim) Yasasının uygulanmasında-n muaf tutan bir yasa maddesinin Anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesine aykırı olmadığına karar verdi. -Gör: More v. Bombay Housing Board and Another, A.I.R. 1954 S.C. 153 (Vol. 41, C.N. 29).

Anayasanın 1. maddesi sosyal adalet ve hukukun üstünlüğünü ön-gören bir maddedir. Müktesep hakların korunması bu madde kapsamına girmektedir. Bu meselede kiracıların müktesep haklarının mevcut olduğu veya bunun zedelendiği iddia edilmiş değildir. Hukukun üstünlüğünün zedelendiği de iddia edilmemiştir. İddia edile-n Kararnamenin kiracıların tasarruf teminatı bakımından adalet ve hakkaniyet ölçülerini dikkate almadığı ve Vakıflar İdaresi ile kiracıları arasındaki dengeyi bozduğudur.

Bu Mahkeme AM. 30/81 sayılı havalede şöyle demiştir:
". . . . Anayasanın tüm madd-eleri ve ortaya koyduğu temel ilkelerin özü ve amacı göz önünde tutulduğunda Anayasanın kiracılara bir taşınmaz malı sürekli olarak tasarrufunda bulundurmasına hak verdiği söylenemez. Ancak daha önce de belirtildiği gibi işyeri veya konut darlığı nedeni i-le bunalım var olması halinde devlet, kamu yararını kamu düzenini göz önünde tutarak kişinin mülkiyet hakkını sınırlandırabilir. Başka bir deyişle devlet, Kira Denetim Yasalarını yapmakla konut ve işyeri darlığı bunalımı devam ettiği sürece kamu yararı ne-deni ile mal sahiplerinin Anayasanın 31. maddesine uyarak, mülkiyet haklarına bir sınırlandırma getirebilir. Bu sınırlandırma nedeni ile kiracılara yasa ile istisnai bir hak tanınmış olur. Bu gibi istisnai haklar devamlı olamaz. Bu istisnai hakların diğ-er kişilerin hakları ile bir denge içerisinde tutulması gerekir."




A.M. 30/81'de belirtilen yukarıdaki görüşler AM. 2/84 sayılı havalede verilen kararda da benimsenmiştir. Aynı görüşleri şimdi de benimsemekteyiz. Bu görüşler ışığında Kararnamenin kir-acıların tasarruf teminatını ihlâl ettiğinden söz edilemez. Kararnamenin Vakıflar İdaresi ile kiracıları arasındaki dengeyi bozduğu da yapılan iddialar arasındadır. Yüksek Mahkeme AM. 4/80 ve 5/80'de şöyle demiştir:
"Bu gibi hallerde devletin görevi k-amu yararına olduğu nedeni ile bir zümrenin haklarını korurken, hakları sınırlandırılan kişilerin de haklarını koruması gerekir. Bu ancak kamu yararına gerekli sınırlamaların adalet ve hakkaniyet ölçüleri dahilinde yapılması ile sağlanabilir. Başka bir d-eyişle çatışan mal sahiplerinin mülkiyet hakkı ile kiracıların kamu yararı hakları arasında bir denge kurulması gerekir."

Yüksek Mahkeme AM. 8/82'de de şöyle demiştir:
". . . . öngörülen bir kira düzenlemesi ile mülkiyet hakkına veya aynı şekilde bir -sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklere getirilen bir kısıtlamanın kamu yararına sayılabilmesi için mal sahibinin durumunun da dikkate alınması ve kamu yararı nedeni ile bir zümrenin hakları korunurken hakları sınırlandırılan kişilerin de haklarının korunm-ası ve bunun için de sınırlamanın adalet ve hakkaniyet ölçüleri içinde yapılması veya başka bir deyişle çatışan mal sahiplerinin hakları ile kiracıların hakları arasında bir denge kurulması gerekir."

Yukarıda yapılan iktibaslardan anlaşılacağı gibi bir z-ümrenin hakları korunurken hakları sınırlanan kişilerin haklarının korunması ve kiracılar arasında bir denge kurulması gerekir. Bu nedenle bir kira denetim yasası ile mülkiyet hakkı sınırlanan malsahiplerinin hakları ile kiracıların hakları arasında bir d-engenin kurulması gerekir. Burada ise bir kısıtlama değil de bir kısıtlamanın kaldırılması söz konusudur.

Yukarıdakilere ilâveten şu da var ki ileri sürülen iddiaların geçerli olmuş olması halinde dahi Anayasanın 1. maddesine bir aykırılık mevcut olup o-lmadığı, diğer bir deyimle bu konuda ileri sürülen Anayasanın 1. maddesinin kapsamına girip girmediği, söz
konusudur. Ancak yukarıda varmış olduğumuz kanaat ışığında bu hususu, bu meselede, tezekkür edip karara bağlamamız gerekmemektedir.



-

(Şakir Sıdkı İlkay)(Niyazi F. Korkut)
Başkan Yargıç


19 Kasım 1986








-1


-16-



-


Full & Egal Universal Law Academy