Anayasa Mahkemesi Numara 29,30,31/2002 Dava No 2/2003 Karar Tarihi 08.05.2003
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 29,30,31/2002 Dava No 2/2003 Karar Tarihi 08.05.2003
Numara: 29,30,31/2002
Dava No: 2/2003
Taraflar: K.T.Emekliler Cemiyeti ile Cumhuriyet Meclisi
Konu: 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 5. maddesinin (4). fıkrasında yer alan “bu fıkra amaçları bakımından” brüt maaş Kamu Görevlileri ile Siyasal Kamu Görevlilerine her ay sonu ödenen maaş tablosunda öngörülen (tahsisatlar hariç olmak üzere) maaşı anlatır söz dizisi Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 08.05.2003

-D.2/2003 Birleştirilmiş
Anayasa Mahkemesi:29, 30 ve 31/2002
Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.


Mahkeme Heyeti: Taner Erginel, Başkan, Nevvar Nolan, Mustafa
- H. Özkök, Gönül Erönen, Seyit A. Bensen.

Anayasanın 147. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak açılan iptal davası.


Anayasa Mahkemesi: 29/2002
Davacı: Kıbrıs Türk Emekliler Cemiyeti, Lefkoşa
il-e
Davalı: KKTC Cumhuriyet Meclisi, Lefkoşa
A r a s ı n d a.
Davacı tarafından: Avukat Erden Algun
Davalı tarafından: Başsavcı Yardımcısı Muavini Müjgan Irkad.



Anayasa Mahkemes-i: 30/2002
Davacı: Güvenlik Kuvvetleri Emekli Subaylar Derneği, Lefkoşa
ile
Davalı: KKTC Cumhuriyet Meclisi, Lefkoşa
A r a s ı n d a.
Davacı tarafından: Avukat Erden Algun
Davalı tarafından: - Başsavcı Yardımcısı Muavini Müjgan Irkad.



Anayasa Mahkemesi: 31/2002
Davacı: KKTC Polis Emeklileri Derneği, Lefkoşa
ile
Davalı: KKTC Cumhuriyet Meclisi, Lefkoşa
- A r a s ı n d a.
Davacı tarafından: Avukat Erden Algun
Davalı tarafından: Başsavcı Yardımcısı Muavini Müjgan Irkad.

--------------

H Ü K Ü M

KONU:
Davacılar Anayasa Mahkemesine dosyaladıklar-ı iptal davasında aşağıdaki iddialarda bulundular.

19.4.2002 tarih ve 23/2002 sayılı Yasa ile tadil edilen 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 5. maddesinin (4). fıkrasında yer alan "bu fıkra amaçları bakımından" brüt maaş Kamu Görevlileri ile Siyasal Kamu G-örevlilerine her ay sonu ödenen maaş tablosunda öngörülen (tahsisatlar hariç olmak üzere) maaşı anlatır söz dizisi Anayasanın 1, 7 ve 160. maddelerine aykırıdır.
23/2002 sayılı Yasa ile tadil edilen 26/77 sayılı
Yasanın geçici 2. maddesi Anayasanın 1, 7 ve- 160.
maddelerine aykırıdır.
23/2002 sayılı (Değişiklik) Yasasının 13. maddesi Anayasanın 1, 7, 75 ve 160. maddelerine aykırıdır.
19.4.2002 tarih ve 25/2002 sayılı Yasa ile tadil edilen 7/79 sayılı Yasanın 24(A) maddesinin (2). fıkrası Anayasanın 1, 7 ve 1-60. maddelerine aykırıdır.
25/2002 sayılı Yasa ile tadil edilen 7/79 sayılı Yasanın 114. maddesinin (1). fıkrası Anayasanın 1, 7, 8 ve 160. maddelerine aykırıdır.
19.4.2002 tarih ve 25/2002 sayılı (Değişiklik) Yasasının 9. maddesi Anayasanın 1, 7 ve 160. m-addelerine aykırıdır.

I. OLAY:
Davacılar, üyeleri emekli kamu görevlisi olan ve yasalara uygun olarak kurulmuş birer dernektirler. Amaçları, üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak, ülkede üyelerinin yararına olacak yasa ve tüzükler geçirilmesini s-ağlamak ve bu yönde girişimlerde bulunmaktır. 19 Nisan 2002 tarihli Resmi Gazetenin Ek I'inde yayınlanan Yasalar, Davacıların üyelerinin menfaatlerini olumsuz yönde etkileyerek emekli aylıklarının azalmasına neden oldu. Bu nedenle önümüzdeki iptal davala-rını açmış bulunuyorlar.


II. İDDİALARIN GEREKÇELERİ:
Davacıların iddialarının gerekçesi özetle şöyledir:
Davacılar iptali istenen yasaların emeklilerin maaşlarının hesaplanmasında değişiklik yaptığını, emeklilerin maaşlarını eksilttiğini, bu d-üzenlemeyi gerçekleştiren maddelerin Anayasaya aykırı olduğunu ve emeklilerin kazanılmış haklarını ortadan kaldırdığını, çalışanlarla emekliler arasında eşitsizlik yarattığını iddia etmektedirler.

Davalının iddiasının gerekçesini ise şöyle özetlemek m-ümkündür.
Davalı adına savunma dosyalayan Başsavcılık ön itiraz olarak Davacı derneklerin Anayasa Mahkemesinde iptal davası açma hakkı olmadığını öne sürdü. Davalı ayrıca şikâyet konusu maddelerin Anayasaya aykırı olmadığını emeklilerin yasadan kaynak-lanan haklarına dokunulmamış olduğunu, dolayısıyle kazanılmış haklarının etkilenmediğini, yapılan düzenlemelerin Devlet işlerinin yürütülmesine ilişkin bir program çerçevesinde, maaş ile diğer hakları iyileştirmek ve korumak amacıyla kamu yararı düşünülere-k yapıldığını iddia etti.

III. İLGİLİ YASA METİNLERİ:
26/77 Sayılı Emeklilik Yasasının 5(4). maddesi şöyledir:
-"5(4). Bu maddenin (1)'inci fıkrasında
belirtilenEmeklilik menfaatlerine ek olarak, Devlet kadrolarında veya siyasal kamu görevinde, özel hizmet eklemesi dışında, fiili otuz yılın üzerinde hizmeti olanlara, ayrıca özel hizmet eklenmesi dışındaki otuz yılın- üzerindeki her hizmet yılı ile her mücahitlik hizmet yılına karşılık, en son çekmekte olduğu brüt bir aylık maaşı tutarında ikramiye verilir.
Ancak, yaş haddi, sağlık veya ölüm nedeniyle emekliye ayrılanlara da otuz fiili hizmet yılı koşuluna bakılmaksızı-n, özel hizmet eklemesi
dışındaki fiili hizmet yılları ile mücahitlik hizmet yılları toplamı otuz yılı aştığı takdirde, otuz yılın üzerindeki her yıla karşılık, kendilerine veya Üçüncü Kısım uyarınca hak sahibi olanlara, en son çekmekte olduğu brüt bir ay-lık maaşı tutarında ikramiye verilir.
Bu fıkra amaçları bakımından "Brüt Maaş", kamu
görevlileri ile siyasal kamu görevlilerine her ay
sonu ödenen maaş tablosunda öngörülen (tahsisat
hariç olmaz üzere) maaşı anlatır."
-

23/2002 sayılı Emeklilik (Değişiklik) Yasasının Geçici 2. maddesi şöyledir:
"2.Halen emekli olup da maaşları
üzerinde emeklilik hesaplamasında dikkate
alınan tahsisatı bulunanlar, çekmekte olduğu
maaşı almaya devam ederler.
- Ancak, bu uygulamaya şu anda çekilen maaş
seviyesine gelindiği zamana kadar devam edilir."


23/2002 sayılı Yasanın 13. maddesi şöyledir:

"13. Bu Yasa, 1 Ocak 2002 tarihinden başlayarak
yürürlüğe girer."

25/2002 sayılı Kamu görevlil-eri (Değişiklik) Yasası ile tadil edilen 7/79 sayılı Kamu görevlileri Yasasının 24(A) maddesinin (2). fıkrası şöyledir:
"24(A)(2). Onüçüncü maaş, tahsisatlar
hariç olmak üzere, Aralık ayı maaşına
eşit tutarda her yıl sonu verilen b-ir
ikramiyedir."
25/2002 sayılı Kamu görevlileri (Değişiklik) Yasası ile tadil edilen 7/79 sayılı Kamu görevlileri Yasasının 114. maddesinin (1). fıkrası şöyledir:
"114(1). Bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten
başlayarak, bu Yasa, kendi- özel yasaları veya
Dairelerin (Kuruluş Görev ve Çalışma Esasları)
yasaları, Emeklilik Yasası veya herhangi bir
sosyal güvenlik yasası kuralları uyarınca asli
maaşlar üzerinden verilen tahsisatlar, anılan
yasalar-da aksine kural bulunup bulunmamasına
bakılmaksızın, mevcut uygulanan oranlar, aşağıda
karşılarında yazılan oranlar üzerinden yeniden
düzenlenir."

25/2002 sayılı (Değişiklik) Yasasının 9. maddesi şöyledir:
-"9. Bu Yasa, 1 Ocak 2002 tarihinden başlayarak
yürürlüğe girer."


IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:
Madde 1:
- "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti,
demokrasi,sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü
ilkelerine dayanan laik bir Cumhuriyettir."

Madde 7:
"(1) Yasalar Anayasaya aykırı olamaz.
(2) Anayasa kuralları, yasama, yürütme ve yargı
organlarını,- Devlet yönetimi makamlarını ve
kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır."

Madde 8:
"(1) Herkes, hiçbir ayırım gözetilmeksizin, Anayasa ve
yasa önünde eşittir, Hiçbir kişi, aile, zümre
veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.
(2) Devle-t organları ve yönetim makamları, bütün
işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun
olarak hareket etmek ve ayrıcalık yapmamak
zorundadırlar.
(3) Ekonomik bakımdan güçsüz olanların Anayasa ve yasalar
ile elde ettikleri veya edec-ekleri kazanımlar, bu
madde ileri sürülerek ortadan kaldırılamaz."

Madde 75:
"(1) Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali
gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
(2) Vergi, resim ve harçlar ve benzeri mali yükümler
ancak yasa ile konulur.-
(3) Yasanın belli ettiği yukarı ve aşağı hadler içinde
kalmak, ölçü ve ilkelere uygun olmak koşuluyla,
vergi, resim ve harçların bağışıklık ve istisnalarıyla
oran ve hadlerine ilişkin kurallarda değişiklik yapmakla
Bakanlar Kurulu yetkili kılınabilir-.
(4) Geriye yürüyen mali yükümlülükler konulamaz."

Madde 160:
"(1) Bu Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce kamu
görevlisi bulunan herhangi bir kişi, bu tarihten
sonra, kendisine bu tarihe kadar uygulanan aynı
hizmet koşull-arına bağlı olmak hakkına sahiptir.
Bu hizmet koşulları, Anayasanın yürürlüğe girdiği
tarihte veya ondan sonra, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti'nin kamu görevlisi bulunduğu sürece,
herhangi bir kişi aleyhine değiştirilemez. Bu
-maddede belirtilen kamu görevlileri yeni bir atama
işlemine gerek olmaksızın görevlerine devam ederler.
(2) Bu madde amaçları bakımından, kamu görevlisi,
Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kamu hizmetinde- herhangi
bir hizmeti gören kişiyi anlatır ve bu Anayasa ile
diğer kamu personeli olarak tanımlanan kişileri de
kapsar.
(3) Bu madde amaçları bakımından hizmet koşulları, bu
Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihte mevcut olan
yürürlükteki mevzuat uyarı-nca saptanmış ücret, izin,
azil, görevden uzaklaştırma, emeklilik maaşı,
ikramiyeleri ve benzeri hakları kapsar."
-

-V. İNCELEME:
-Önümüzdeki iptal davaları emekli dernekleri tarafından
açılmış olup emeklilerin maaşlarının hesaplanmasında 23/2002 ve 25/2002 sayılı Yasalarla ile yapılan değişikliklerin Anayasaya aykırı olduğu öne sürülmektedir.

Emekli dernekleri tarafından açılmış -3 davada da, dava konuları birbirinin aynıdır. Bu nedenle davalar birleştirilerek dinlenmiştir. Davalar Anayasanın 147. maddesine dayanarak açılan iptal davalarıdır. Anayasanın 147. maddesine göre "kurum ve kuruluşlar kendi varlık ve görevlerini ilgilen-diren alanlarda iptal davası açma hakkına sahiptirler." Savcılık bu maddeye değinerek ön itirazda bulundu. Savcılığın iddiasına göre bir derneğin iptal davası açabilmesi için varlık ve görevini ilgilendirmenin esaslı olması ve derneğin ana ve doğal amaçla-rının olumsuz yönde etkilenmesi gerekir. Halbuki Davacı derneklerin tüzüklerine bakıldığı zaman emeklilik maaşlarına ilişkin iptal davası açmanın varlık ve görevlerini ilgilendirmediği anlaşılır. Bu nedenle derneklerin önümüzdeki davaları açmaya hakları -yoktur. Savcılık iddiasını desteklemek için dernek tüzüklerini Mahkemeye ibraz etti.


Dernek tüzüklerine baktığımız zaman derneklerin amaçları arasında,
"Üyelerin her türlü hak ve menfaatlerini korumak"
"Üyelerin menfaatlerine uygun yasa ve tüzü-kler geçirilmesi yönünde girişimlerde bulunmak"
"Üyelerin yasalardan doğan genel hak ve menfaatlerini temin etmek ve geliştirmek"
şeklinde amaçlar olduğunu görürüz.


Emekli dernekleri doğal olarak emeklilerin hak ve menfaatlerini korumak için kurulmuşt-ur. Tüzüklerde "yasalardan doğan hakları temin etmek" "yasa ve tüzüklerin geçirilmesi için girişimlerde bulunmak" gibi amaçlar vardır. Bu amaçların Anayasa Mahkemesinde iptal davası açma hakkını da kapsadığı kanısındayız. Tüzükleri böyle yorumlamadığımı-z takdirde bir emekli derneğinin iptal davası açabilmesi için tüzükte iptal davası açabileceğini belirten özel bir madde olması gerektiği görüşünü benimsemiş oluruz. Buna göre her dernek, üyelerinin menfaatlerini koruyabilmek için iptal davası veya en azı-ndan Mahkemede dava açabileceğini tüzükte belirtmek zorunda olacaktır. Bir dernek kurulurken birgün Mahkemeye başvurma, iptal davası açma ihtiyacı duyulacağını nasıl tahmin edebilir? İptal davası açma hakkını bu denli kısıtlamak doğru olabilir mi?

Açıla-n iptal davaları dernek üyelerinin emekli maaşlarında meydana gelen olumsuzluğu gidermek içindir. Bu nedenle Anayasanın öngördüğü anlamda derneklerin görevini ilgilendirmektedir. Dolayısıyle iptal davalarının açılabileceği kanısındayız ve ön itirazları r-eddederiz.

Bu durumda Davacıların iddialarını yanıtlamamız gerekmektedir.
Yapılan değişikliklerin Anayasaya aykırı olup olmadığını saptayabilmek için değişiklikten önceki düzenlemeyi anımsamamız ve bir kıyaslama yapmamız yararlı olacaktır. Davacıların i-ddialarını sırasıyla ele alarak inceliyelim.
a)19.4.2002 tarih ve 23/2002 sayılı Yasa ile tadil edilen
26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 5. maddesinin (4). fıkrasının Anayasanın 1,7 ve 160. maddelerine aykırı olduğu iddiası:
Değişen 5(4) madde ile- eski 5(4). madde kıyaslandığı zaman arada bir fark olmadığı görülür. Her iki yasa maddesinde de brüt maaş, asli maaş + hayat pahalılığı olarak tarif edilmiştir. Eski tanımda da tahsisat öngörülmüyordu. Bu maddedeki düzenleme 30 fiili yıl üzerindeki hizm-et yılları için ödenmekte olan ikramiye ile ilgili olup emekli maaşı ile ilgili değildir. Bu nedenle 23/2002 sayılı Yasanın 5(4)maddesinin Anayasanın 1, 7 ve 160. maddelerine herhangi
bir aykırılığı söz konusu değildir.
b)23/2002 sayılı Yasa ile tadil ed-ilen 26/77 sayılı
Yasanın geçici 2. maddesinin Anayasanın 1,7 ve 160. maddelerine aykırı olduğu iddiası:
Bu iddiayı aşağıda kazanılmış hak konusu ile birlikte inceleyeceğiz.
23/2002 sayılı Değişiklik Yasasının 13. maddesinin
Anayasanın 1, 7, 75 ve 160-. maddelerine aykırı olduğu iddiası:
Burada 23/2002 sayılı Yasanın geriye dönük yani
1.1.2002 tarihinden itibaren yürürlüğe konmasından şikâyet edilmektedir. Halbuki bu madde ile emeklilere geriye dönük herhangi bir mali külfet getirilmemiştir. B-u nedenle 13. madde Anayasanın 1, 7, 75 ve 160. maddelerine aykırı değildir.
d)19.4.2002 tarih ve 25/2002 sayılı Yasa ile tadil edilen
7/79 sayılı Yasanın 24(a) maddesinin 2. paragrafının Anayasanın 1, 7 ve 160. maddelerine aykırı olduğu iddiası:
Bu parag-rafta 25/2002 sayılı Yasa ile tadil edilen 7/79
sayılı Yasanın 24(A) maddesinin Anayasaya aykırı olduğu
iddia edilmiştir. Değişiklik öncesi yürürlükte olan
24(A) maddesinde 13. maaş yine asli maaş + hayat pahalılığı olarak tarif edilmişti. Yeni Yasada- ise brüt maaşın tarifinde maaş tablosundaki maaş olduğu söylenmektedir. Yasadan önceki tarif ile değişiklikten sonraki tarif arasında fark yoktur. Her ikisinde de asli maaş + hayat pahalılığı denmekte
ve tahsisat hariç tutulmaktadır. Yeni yasa bir deği-şiklik getirmemiştir ve dolayısıyla yasanın 24(A)(2) maddesi Anayasanın 1, 7 ve 160. maddelerine aykırı değildir.
e)25/2002 sayılı Yasa ile tadil edilen 7/79 sayılı
Yasanın 114. maddesinin (1). paragrafının Anayasanın 1, 7,
8 ve 160. maddelerine aykırı- olduğu iddiası:
Bu paragrafta öne sürülen iddiaya göre 25/2002 sayılı Yasanın 114. (1) maddesi ile mevcut tahsisat oranları yeni yasa ile orantılı bir şekilde düşürülmüştür. Ancak tahsisat
oranına göre yapılan ödemelerde emekliler aleyhine herhangi- bir azalma meydana gelmemiştir. Dolayısıyle 114. madde de emekliler aleyhine bir değişiklik yapmamıştır. Bu nedenle 25/2002 sayılı Yasanın 114(1) maddesi Anayasanın 1, 7, 8 ve 160. maddelerine aykırı değildir.
f)19.4.2002 tarih ve 25/2002 sayılı Değişik-lik Yasasının
9. maddesinin Anayasanın 1, 7 ve 160. maddelerine aykırı olduğu iddiası:
25/2002 sayılı Yasanın 9. maddesi ile Yasanın geriye dönük yani 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülmektedir. Yasa geriye dönük yürürlüğe girmesine rağm-en emeklilere herhangi bir mali külfet getirmemiştir. Yani
emeklilerin almakta olduğu emeklilik maaşında bir değişiklik yapmamıştır. Bu nedenle 25/2002 sayılı Yasanın 9. maddesi Anayasanın 1, 7 ve 160. maddelerine aykırı değildir.

Yukarıdaki değerl-endirmelerden anlaşılacağı gibi Anayasaya aykırı olduğu iddia edilen yasa maddelerinin hemen tümünde emeklilerin aleyhine herhangi bir düzenleme yoktur. Konumuzla ilgili olabilecek tek madde 23/2002 sayılı Yasanın geçici 2. maddesi olup aşağıda açıklayaca-ğımız gibi o da emeklilerin aleyhine değil lehine düzenleme içeren bir maddedir. Bu yasal görüntüye rağmen uygulamada 19.4.2002 tarihinde yürürlüğe giren 23/2002 ve 25/2002 sayılı Yasalarla emeklilerin maaşlarında bir azalma olmuştur. Bu garip durumun na-sıl gerçekleştiğini kavramaya çalışalım.

Emeklilik Yasası ile Kamu Görevlileri Yasasında emeklilerin maaşlarına ilişkin maddeleri okuduğumuz zaman son derece karmaşık ve anlaşılması zor maddeler olduğu görülür. Halbuki iyi bir yasanın sade, herkes-in kolaylıkla anlayabileceği, hiçbir tereddüte düşmeden yorumlayabileceği maddelerden oluşması gerekir. Emeklilik Yasası ile Kamu Görevlileri Yasasının bu özellikleri taşıdığını söylemek mümkün değildir. Sade bir vatandaş şöyle dursun bir hukukçunun bile- bu maddelere doğru anlam vermesi kolay değildir. Hukukçuları bir tarafa bırakalım, bu maddeleri herkesten iyi bilen ve uygulayan Maliye Bakanlığı görevlilerinin dahi hataya düşmeden yasaları uygulamaları mümkün olmamıştır. Nitekim bu davada Savcılık, Ma-liye Bakanlığı Maaşlar ve Emeklilik şubesinde görev yapan yetkililerin yıllarca hatalı bir hesaplama yaparak emeklilere gereğinden fazla maaş ödediklerini ve son yapılan değişiklikle bu hatanın düzeltildiğini iddia etmektedir. Bu inanılmaz olayın nasıl ger-çekleştiğine bakalım.

Emeklilik Yasasına göre emekli maaşları asli maaş + hayat pahalılığından oluşmaktadır. Bazı makamlardan emekli olanların maaşına tahsisat eklenmekte ve emekli maaşı, asli maaş + tahsisat + hayat pahalılığından oluşmaktadır. Tahsis-at asli maaşın belli bir yüzdeliği olup her makamın ayrı bir tahsisat oranı vardır. Yasalar sanki konuyu mümkün olduğu ölçüde anlaşılmaz hale getirmek istiyormuş gibi tahsisata bazan ek tahsisat, bazan temsil ödeneği, bazan makam ödeneği ve bazan da kişis-el ödenek demektedirler. Hayat pahalılığı enflasyon ve diğer nedenlerle hayatın pahalı olmasına karşı kamu görevlilerini korumayı amaçlamaktadır. Hayatın ne ölçüde pahalılandığı Devlet Planlama Örgütü tarafından hesaplanmakta ve bu artış Bakanlar Kurulu -kararları ile maaşlara yansıtılmaktadır. Çalışanların hayat pahalılığı ödeneği asli maaş üzerinden hesaplanmaktadır. Yani hayat pahalılığı hesaplanırken tahsisat dikkate alınmamaktadır. Emeklilerde ise yasanın daha ilk yürürlüğe girdiği yıllardan itibar-en hayat pahalılığı ödeneği sadece asli maaş değil asli maaş + tahsisat dikkate alınarak hesaplanmaya başlanmıştı. Çalışanlarla emekliler arasındaki bu farklılığın niçin ve nasıl doğduğunu açıklamak kolay değildir. Doğal olarak böyle bir hesaplamada emek-lilerin maaşları çalışanlardan daha yüksek çıkıyordu. Ancak bu durum fazla dikkat çekmiyordu. Çünkü emeklilerin vergi ödememeleri nedeniyle maaşların bir ölçüde farklı olması doğaldı. Ne var ki hayat pahalılığının zaman içinde yükselmesi aradaki farkı r-ahatsız edici bir orana yükseltti. Sonuçta yetkililer farkın, emeklilerin hayat pahalılığı ödeneği hesaplanırken sadece asli maaşın değil asli maaş + tahsisatın dikkate alınmasından kaynaklandığını ve bunun için yasal bir dayanak olmadığını anladılar. Em-eklilerin maaşlarının hesaplanmasındaki hatayı düzeltmek için Emeklilik Yasası ile Kamu Görevlileri Yasasında değişiklik yaparak emeklilerin hayat pahalılığı ödeneği hesaplanırken tahsisatların dikkate alınmayacağına açıklık getirmek istediler. Ne var ki -böyle bir değişikliğin nasıl yapılacağı da sorun oldu. Çünkü gerçekte değiştirilmek istenen bir yasa maddesi yoktu. Sadece geçmişte yapılan hatanın uygulamada ortadan kalkması isteniyordu. 19.4.2002 tarihinde 23/2002 ve 25/2002 sayılı Yasalarda bazı değ-işiklikler yapıldı. Değişen maddeler konuyla ilgili olmamasına rağmen uygulama değiştirildi.

Değişiklik yasalarını incelediğimiz zaman bu yasaların da orijinal yasalar gibi sade ve kolay anlaşılır şekilde kaleme alınmadığını görürüz. Bu nedenle değişik-lik yasalarında da anlaşılamayan hususlar olmuş ve Davacılar avukatı emekli maaşı ile ilgili olmayan veya emekliler aleyhine herhangi bir değişiklik getirmeyen maddelerin Anayasaya aykırı olduğunu iddia etmiştir. Savcılık da aynı hatayı sürdürerek emekli -maaşı ile ilgisi olmayıp örneğin ikramiye ile ilgili olan bir maddenin Anayasaya uygun olduğu üzerinde ısrarla durmuştur. Bu durum ülkemizde yasa yapımında ne büyük bir sorun olduğunu göstermektedir.

Şimdi de yukarıda b) paragrafta yapılan iddiayı- yani 23/2002 sayılı (Değişiklik) yasasının geçici 2. maddesinin Anayasanın 1, 7 ve 160. maddelerine aykırı olduğunu yani kazanılmış hak iddiasını inceleyelim.

23/2002 sayılı (Değişiklik) Yasasının geçici 2. maddesi şöyledir:
"Halen emekli olup da maa-şları üzerinde
emeklilik hesaplamasında dikkate alınan tahsisatı
bulunanlar, çekmekte olduğu maaşı almaya devam
ederler.
Ancak, bu uygulamaya şu anda çekilen maaş
seviyesine gelindiği zamana kadar devam edilir."

Belirttiğimiz gibi 23/2002 ve 25/2-002 sayılı Yasalarda herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen bu yasaların yürürlüğe girmesiyle uygulamada emeklilerin maaşlarında bir azalma oldu. Geçici 2. madde böyle bir azalmanın derhal maaşlara yansımasını önlemek ve emeklileri korumak için yapılmı-ş bir maddedir. Bu madde nedeniyle azalma derhal maaşlara yansıtılmayıp emeklilere eski maaş ödenmeye devam edildi, fakat bir süre artış yapılmadı. Böylece yeni hesaplamaya göre hak kazandıkları maaş almakta oldukları maaş seviyesine ulaştığı zaman artış-ların yeniden devam edeceği ifade edildi. 23/2002 sayılı Yasanın geçici 2. maddesi emeklileri korumaya çalışmakta, ancak bu korumanın karşıt kavramından bundan böyle hesaplamanın daha farklı yapılacağı ve emekli maaşlarının eskisinden daha az olacağı anla-şılmaktadır.

Derneklerin avukatı haklı olarak yıllarca devam eden bir uygulamanın değişmesinden şikâyetçidir. Böyle bir değişikliğin kazanılmış haklar ilkesine ve dolayısıyle Anayasaya ters düştüğünü öne sürmektedir. Başsavcılık ise emeklilere yıllarc-a yapılan uygulamanın yasal bir dayanağı olmadığını, bir hata sonucu fazla maaş ödendiğini dolayısıyle kazanılmış hak oluşmadığını öne sürmektedir. Önümüzdeki davalarda tartışmanın özü bu iddialardan oluşmaktadır.

Kazanılmış hak ilkesi Anayasamızda aç-ıkça yer almış bir ilke değildir. Anayasanın 1. maddesi K.K.T.C.'nin hukukun üstünlüğü ilkesine dayanan bir devlet olduğunu belirtmektedir. Hukukun üstünlüğü veya hukuk devleti ilkelerinin ise kazanılmış hak kavramını içerdiği kabul edilmektedir.
Ne var k-i kazanılmış hak, kesin olarak tanımlanabilmiş sınırları belirlenmiş bir kavram değildir. Nitekim Türkiye Anayasa Mahkemesi de konuyla ilgili olarak "kazanılmış hak sözcüğü, hukukun en belirsiz, uygulama sahası çok dar, genel hukuksal durumlarda konu edil-emeyen bir kavramdır" saptamasını yapmıştır. (Gör: Anayasa Mahkemesi, Karar Tarihi: 25.10.1990, Esas No: 1989/23, Karar No: 1990/26, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, Sayı: 26, Yıl 1992, sh.445.)

Bir başka kararında ise Türkiye Anayasa Mahkemesi şöyle -demiştir:
"Devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına
uygun olması, kazanılmış haklara saygı duyulmasını gerektirir. Ancak, kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bir hakkın ya da borcun yeni yasadan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuç-larıyla fiilen elde edilmiş olması gerekir. (Gör: AnMK,KT.20.12.1983,E.1982/4, K.1983/17, AnMKD,S.20 1985,sh.129.)"

Kazanılmış hak hususunda Dr. Sıddık Sami Onar, İdare Hukukunun Umumi Esasları isimli eserinde, 3. Baskı, Cilt I, s.481'de şöyle demektedir:-
"Müktesep hak mefhumu müellifler arasında
çok ihtilâflı, mahiyeti ve şumulü müphem mefhumlardan biridir. Müktesep hak mefhumunun
daha geniş bir yer tuttuğu medeni hukuk sahasında bile müktesep hakkın mahiyeti ve bununla ihtimal dahilinde olan bir h-usus, daha kısa tabiri ile ihtimaller, muhtemel haller (expectative) ile müktesep hakkın hangi kriterlerle ayrılacağı münakaşalıdır."

-A.M. 18/80 D.2/81'de sayfa 5'te şöyle denmektedir.
"Geçmiş yasa böyle bir hakkın verilmesini
amaçlamamış ise bu hak kazanılmış hak olmaz."
-
Bu alıntılarda görülebileceği gibi bir hakkın Anayasanın koruduğu kazanılmış hak tanımına girebilmesi için iki koşulun gerçekleşmesi gerekir.
O hak fiilen elde edilmiş olmalı. Yani bir beklenti
olmaktan çıkmış olmalı.
Geçmiş yasalar o hakkın elde e-dilmesine olanak
sağlamalı veya geçmiş yasalar o hakkın elde edilmesini
amaçlamış olmalı.

Bu olayda ikinci koşulun yerine gelip gelmediği tartışmalıdır. Bu durumda aşağıdaki soruyu sormamız gerekiyor. Acaba son değişiklikten önceki yasalar emeklil-erin hayat pahalılığı ödeneği hesaplanırken tahsisatların dikkate alınmasını öngörmekte miydi? Yoksa bir hata sonucu emeklilere çalışanlardan daha avantajlı bir hesaplama mı yapılmaktaydı? Bu soru karşısında Davacılar avukatının Mahkememize geçmiş yasalar-da emeklilerle çalışanlar arasında bir farklılık olduğunu gösterebilmesi gerekiyordu. Diğer bir ifadeyle geçmiş avantajlı hesaplamanın yasal bir dayanağı olduğunu kanıtlamalıydı. Maalesef bu yükümlülüğünü yerine getirememiştir. Gerçekte geçmiş yasalarda- emeklilere avantajlı hesaplama yapılması gerektiğini gösteren bir madde yoktu. Emekli maaşlarının hesaplanması ile ilgili 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının orijinal 5(4) maddesinde tahsisat için de hayat pahalılığı hesaplanacağını gösteren bir açıklık yok-tu. Yasaların özünde bir değişiklik yapılmadan uygulamanın değişmesi de geçmiş yasalarda farklı hükümler olmadığını göstermektedir.

Emeklilik ve Kamu Görevlileri yasalarını gözden geçirdiğimiz zaman emekli maaşlarına çalışanlardan farklı değil benzer- ilkeler uygulanmak istendiğini görürüz. Örneğin 7/79 Sayılı Kamu görevlileri Yasasının 25. maddesi şöyle demektedir:
"Bu Yasaya bağlı kurumlarda çalışan ve emekliye
ayrılmış olan her kamu görevlisine, Bakanlar
Kurulunun saptayacağı esas- ve kıstaslar çerçevesinde
hayat pahalılığı ödeneği verilir. Bu haktan aynı
esas ve kıstaslar çerçevesinde geçici personel de
yararlanır."
Yasa Koyucu emeklilerle çalışanlar arasında bir farklılık olmasını amaçlamış olsa bunu- 25. maddede açıkça ifade edecekti.

26/77 sayılı Emeklilik Yasasında da hayat pahalılığı açısından emeklilerle çalışanlar arasında ayırım yapıldığını ve farklı hesaplamalar yapılması gerektiğini gösteren bir hüküm yoktur. Aksine yasada emekliler aleyhine- hesaplama yapılmasın diye titizlik gösteren ve eşitliği korumaya çalışan maddeler olduğunu söylemek mümkündür.

Bu durum yasa koyucunun geçmişte emekliler için daha avantajlı bir hesaplama yapılmasını amaçlamadığını göstermektedir. Dolayısıyla emekliler-in lehine olan geçmiş uygulamanın yasadan veya yasal bir kuraldan kaynaklanmadığı, dolayısıyle kazanılmış hak olmadığı sonucuna varmamız gerekir.

Eklemekte yarar var ki ülkemizde emeklilere anlayış göstermemiz ve onları elimizden geldiği ölçüde korumamız- gerekir. Bu sosyal devlet anlayışının gereğidir. Emeklilere gösterdiğimiz anlayış uygarlık düzeyimizin de aynasıdır. Ancak burada yasa koyucunun amaçlamadığı avantajlı bir hesaplamanın sona erdirilmesi ve çalışanlarla emeklilerin maaşlarının hesaplanma-sının eşit hale getirilmesi durumu vardır. Anayasa Mahkemesi olarak konuya müdahale etmemiz ve hesaplamayı tekrar eşitsiz hale getirmemiz mümkün değildir.

SONUÇ:
Sonuç olarak a) 23/2002 sayılı Emeklilik (Değişiklik) Yasası ile tadil edilen 26/77 sayılı E-meklilik Yasasının 5. maddesinin (4). fıkrasının, b) Aynı Yasanın Geçici 2. maddesinin, c) Aynı Yasanın 13. maddesinin, d) 25/2002 sayılı Kamu Görevlileri (Değişiklik) Yasası ile tadil edilen 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasasının 24(A) maddesinin (2). fık-rasının, e) Aynı Yasanın 114. maddesinin (1). fıkrasının ve f) Ayni Yasanın 9. maddesinin Anayasanın 1, 7 ve 160. maddelerine aykırı olmadığına oybirliği ile karar verilir.






Taner Erginel Nevvar Nolan
Başkan - Yargıç



Mustafa H. Özkök Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç


8 Mayıs 2003



4






Full & Egal Universal Law Academy