Anayasa Mahkemesi Numara 29/2014 Dava No 4/2017 Karar Tarihi 31.03.2017
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 29/2014 Dava No 4/2017 Karar Tarihi 31.03.2017
Numara: 29/2014
Dava No: 4/2017
Taraflar: Universal Bank Ltd. ile Feride Akbulak Saruhan arasında
Konu: Anayasaya Ayırılık - Etkenlik şartı - Anaysa Mahkemesi etkenlik şartının mevcut olmadığı sonucuna varırsa Anayasaya aykırılık hususunda bir inceleme yapamayacağı - Eşitlik ilkesi - Eşitlik ilkesinin tanımı - Yasa önünde eşit olma kavramının, aritmetik bir eşitlik anlamına gelmemesi - Eşitlik ilkesinin keyfi ayırımlara karşı bir güvence sağlaması gereği - Sosyal hukuk devleti - Kamu yararı.
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 31.03.2017

-
D.4/2017 Anayasa Mahkemesi: 29/2014

ANAYASA MAHKEMESİ OLARAK OTURUM YAPAN
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA
ANAYASANIN 148. MADDESİ HAKKINDA.

Mahkeme Heyeti: Narin F. Şefik (Başkan), Mehmet Türker, Gülden Çiftçioğlu, Tanju Öncül-, Bertan Özerdağ.

Yüksek Mahkeme tarafından 170/2012 sayılı Yargıtay Hukuk davasında (İstinaf eden: Universal Bank Ltd., Lefkoşa ile Aleyhine istinaf edilen: Feride Akbulak Saruhan, Tepebaşı -
Girne arasında) sunulan konu.


Havaleyi yapan tarafından: Av-ukat Mustafa B. Asena.
Aleyhine havale yapılan tarafından: Avukat Hasan Yücelen.
Amicus Curiae olarak Kıdemli Savcı İlter Koyuncuoğlu.


K A R A R

KONU:
34/1993 sayılı İhtiyat Sandığı Yasası'nın 8. maddesinin 9. fıkrasının KKTC Anayasası'nın 1. ve 8.- maddelerine aykırı olup olmadığı.

OLAY:
Havaleyi yapan Davacı, Fasıl 113 Şirketler Yasası altında kurulmuş bir limited şirket olup bankacılıkla iştigal etmektedir. Davalı ise, Davacının Lefkoşa İplik Pazarı Şubesinde Şube Sorumlusu olarak çalışmakt-a olan bir kişiydi.

Davacı, Davalının, çalıştığı şubede müşteri hesaplarından usulsüz para çektiği, usulsüz kredi verdiği ve/veya yolsuzluk yaptığı iddiası ile Davalının görevine son verdikten sonra, Davalının, bu usulsüz işlemleri nedeniyle Bankayı- 200,000TL zarar-ziyana uğrattığı iddiasıyla, Davalı aleyhine, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde 6909/2012 No.lu davayı ikame ederek, Davalı aleyhine 200,000TL ve faizleri için hüküm talep etmiştir.

Davacı, davanın ikame edildiği gün bir ara emri istidası d-osyalayarak: "dava dinlenip bir neticeye varıncaya kadar Davalının, İhtiyat Sandığında bulunan ve/veya biriken takriben 110,800.TL(Yüz On Bin Sekiz Yüz Türk Lirası) ve/veya herhangi bir miktar parasını almaktan ve/veya talep etmekten ve/veya herhangi bir y-ükümlülük altına koymaktan ve/veya başka birine temlik ve/veya hibe etmekten ve/veya devretmekten men edilmesi ve İhtiyat Sandığında bloke edilmesi" yönünde bir emir talep etmiştir.

Lefkoşa Kaza Mahkemesi, 12/9/2012 tarihinde istidayı tek taraflı ola-rak ele almış ve "Davalının İhtiyat Sandığında bulunan veya birikmiş 110,800TL meblağ parayı veya bir miktarını almaktan veya çekmekten men edilmesine" emir vermiştir. İstidanın Davalıya tebliğine ve tekrar dinlenerek kesinleştirilip kesinleştirilmemesine -karar vermek için istidanın ertelenmesine emir veren Lefkoşa Kaza Mahkemesi, Davalının itiraz dosyalaması üzerine, istidayı dinleyip, 19/11/2012 tarihinde verdiği kararında, diğer bulguları yanında, 34/1993 sayılı İhtiyat Sandığı Yasası'nın Primler ve Depo-zitler başlığı altındaki 8. maddesinin 9. fıkrasında prim ve depozitlerin, aile davalarında tarafların hakları ve İhtiyat Sandığı alacakları dışında, hiçbir şekilde takibe tabi tutulamayacağı, başkası adına bu haktan vazgeçilemeyeceği düzenlemesinin bulund-uğunu, bu düzenlemeye göre Davacının Davalı aleyhine hüküm elde etse bile, bu hükmün tatmini için Davalının İhtiyat Sandığındaki prim ve depozitine gidemeyeceğinden ve İhtiyat Sandığındaki bu paranın hükmün tatminine konu edilemeyeceğini, ara emri ile tutu-lması söz konusu olamayacağını belirttikten sonra, bu yasal duruma göre geçici olarak verilen ara emrinin reddedilmesi gerektiği sonucuna vararak, geçici ara emrini iptal etmiştir.

Bu kararı istinaf eden Davacı, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 12/9/2012 ta-rihinde geçici olarak verdiği ara emrini 19/11/2012 tarihli kararı ile kesinleştirmeyip iptal etmekle hata yaptığını iddia etmiştir.

İstinafın görüşülmesine başlandığı gün İstinaf Eden/ Davacı, 34/1993 sayılı İhtiyat Sandığı Yasası'nın 8. maddesinin -9. fıkrasının, Anayasa'nın 1. ve 8. maddelerine aykırı olduğunu iddia edip bu konu hakkında karar verilmesi için konunun Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak havale edilmesini talep etmiştir. Yargıtay havale edilmesi istenen ilgili yasa maddesinin ta-raflar arasındaki ihtilâfın hallinde etken olduğu kanaatine vararak, konuyu Anayasa Mahkemesine havale etmiştir.

İDDİALARIN GEREKÇELERİ
I.Davacı-havaleyi yapanın iddiaları:
Havaleye konu 34/1993 sayılı İhtiyat Sandığı Yasası'nın 8. maddesinin 9. fı-krasındaki İhtiyat Sandığı Prim ve Depozitlerine, İhtiyat Sandığı alacakları ve aile davalarında tarafların hakları dışında herhangi bir borç veya talep amaçları için alıkonamayacağı, dava edilemeyeceği, icra işlemine tabi tutulamayacağı kuralı, Davalının -Davacıya verdiği zarar-ziyan için Davacının, Davalının İhtiyat Sandığında biriken prim ve depozitlerine hiçbir şekilde el koyamaması, zarar-ziyanını talep edememesi sonucunu ortaya çıkardığından, borçlu ile alacaklı yani zarar veren ile zarara uğrayan aras-ında eşitsizlik meydana getirmektedir. Bu nedenle 34/1993 sayılı Yasa'nın 8. maddesinin 9. fıkrası Anayasa'nın 8. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırıdır.
Yasa'nın 8. maddesinin 9. fıkrası kamu yararı amacı gözetilmeden ve kamu yararı hiç dikkate alın-madan, suç işleyen, usulsüzlük yapan ve kötü niyetle hareket ederek başka kişilere zarar veren kişileri korumayı amaçlayarak yapıldığından ve kamu yararı dışında, kişilerin çıkarlarını koruduğundan, Anayasa'nın 1. maddesindeki sosyal adalet ve hukuk devlet-i ilkesine aykırıdır.

II. Davalının iddiaları:
34/1993 sayılı İhtiyat Sandığı Yasası'nın 8. maddesinin 9. fıkrası, Anayasa'nın 55. maddesindeki sosyal güvenlik hakkına uygun olarak, kişilerin sosyal güvenlik haklarını korumak amacıyla yasaya konmuştu-r. Anayasa'nın 55. maddesine göre, devlet sosyal güvenlik hakkını sağlamak için sosyal sigortalar ve benzeri sosyal güvenlik kurumları ve sosyal yardım örgütleri kurmakla mükelleftir. İhtiyat Sandığı Fonu
da bu maksatla kurulmuştur. Sosyal güvenlik hakkını-n sağlanabilmesi için, İhtiyat Sandığı yatırımlarının güvenceye alınması gerekmektedir. Havaleye konu yasa maddesi, bu amaçla yasaya konmuştur. Benzer düzenlemeler, 26/1977 sayılı Emeklilik Yasası ve 16/1976 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nda da bulunmakt-adır. Bu düzenleme, kamu yararı dikkate alınarak, İhtiyat Sandığı yatırımlarını ve kişilerin sosyal güvenlik haklarını güvence altına almak için yapılmıştır. Bu nedenle söz konusu düzenleme hukuk devleti ilkesine ve Anayasa'nın 1. maddesine aykırı değildir-. Bu düzenleme, İhtiyat Sandığı Fonuna yatırım yapan tüm kişilerin haklarını koruyan bir düzenleme olduğundan, Anayasa'nın 8. maddesine de bir aykırılığı bulunmamaktadır.

III. Amicus Curiae olarak duruşmaya katılan Başsavcılığın iddiaları:
Havaleye k-onu 34/1993 sayılı İhtiyat Sandığı Yasası'nın 8. maddesinin 9. fıkrası, toplumdaki kişilerin insan onuruna yakışır bir şekilde yaşayabilmelerini sağlayabilmek, Anayasa'nın 55. maddesinin kişilere tanıdığı sosyal güvenlik hakkının sağlanabilmesi ve Devletin- bu hakkı sağlamak amacı ile sosyal sigortalar, sosyal güvenlik kurumları ve sosyal yardım örgütleri kurma ödevini yerine getirebilmesi için Anayasa'nın 55. maddesine uygun olarak düzenlenmiş olup, Sosyal Hukuk Devleti ilkelerini uygulamak amacı güttüğünde-n, Anayasa'nın 1. maddesindeki sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine de uygun olup, Anayasa'nın 1. maddesine herhangi bir aykırılığı bulunmamaktadır.

Havaleye konu maddenin Anayasa'nın 8. maddesindeki eşitlik ilkesine de bir aykırılığı bulunm-amaktadır. Çünkü Anayasa'daki eşitlik ilkesi matematiksel bir eşitlik değildir. Eşitlik aynı nitelik ve statüde olan kişiler arasında söz konusu olabilir. Bu meselede borçlu ve alacaklı karşılaştırması yaparak, ilgili Yasa maddesinin Davacı ile Davalı aras-ında eşitsizlik yarattığı söylenemez.

Havale konusu Yasa maddesi, kişilere sosyal güvence sağlamak için konmuş bir madde olup, kamu yararının gerçekleştirilmesini amaçlamaktadır. Bir kişi veya grubun çıkarı için konmamıştır. Bu nedenlerle, Anayasa'nı-n 8. maddesine herhangi bir aykırılığı bulunmamaktadır.

İLGİLİ YASA MADDELERİ
34/1993 sayılı İhtiyat Sandığı Yasası'nın 8. maddesinin 9. fıkrası aynen şöyledir:

"Primler ve Madde 8.
Depozitler (1)....
(2)....
- (3)....
(4)....
(5)....
(6)....
(7)....
(8)....
(9) Prim ve Depozitler, İhtiyat
Sandığı alacakl-arı dışında başkasına
alacak karşılığı devredilemez; başkası
adına, bu haktan vazgeçilemez;
herhangi bir borç veya talep amaçları
için alıkonamaz; dava edilem-ez ve
hükümlü borçlu borçlusu olarak icra
işlemine tabi tutulamaz.
Ancak, istisnai olarak aile
davalarında tarafların hakları
sakl-ıdır."


İLGİLİ ANAYASA MADDELERİ
Madde 1.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan laik bir Cumhuriyettir.

Madde 8.
(1) Herkes, hiçbir ayırım gözetilmeksizin, Anayasa ve
ya-sa önünde eşittir. Hiçbir kişi, aile, zümre veya
sınıfa ayrıcalık tanınamaz.
(2) Devlet organları ve yönetim makamları, bütün
işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun
olarak hareket etmek ve ayrıcalık yapmamak
- zorundadırlar.
(3) Ekonomik bakımdan güçsüz olanların Anayasa ve
yasalar ile elde ettikleri veya edecekleri
kazanımlar, bu madde ileri sürülerek ortadan
kaldırılamaz.

İNCELEME
Davacının yakınması, bu yasa maddesi-nin, Davalının Davacıya verdiği zarar-ziyan için, Davalının İhtiyat Sandığında biriken prim ve depozitlerine Davacının hiçbir şekilde el koyamaması, zarar-ziyanını talep edememesi neticesini ortaya çıkardığı ve borçlu ile alacaklı arasında, yani zarar vere-n ile zarara uğrayan arasında eşitsizlik oluşturduğu nedeniyle, Anayasa'nın 8. maddesindeki eşitlik ilkesine ve kamu yararı dikkate alınmadan, kamu yararı amacı dışında kişilerin çıkarlarının korunduğu nedeniyle de Anayasa'nın 1. maddesindeki hukuk devleti- ilkesine aykırı olduğudur.

Anayasa'nın 148. maddesine göre, "istinaf işlemleri de dahil olmak üzere herhangi bir mahkeme işlemindeki bir taraf,
bu işlemin herhangi bir safhasında, bu işlemdeki uyuşmazlık konularından herhangi birinin, karara bağlanm-asında etkisi olabilen herhangi bir yasanın veya kararın veya söz konusu yasa veya kararın herhangi bir kuralının Anayasa'ya aykırılığını ileri sürebilir." Anayasa'nın 148. maddesindeki bu düzenleme, Mahkeme işlemine taraf olanlara, somut norm denetimini h-arekete geçirme ve uyuşmazlığın çözümünde etken olabilecek bir normun Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürme hakkını vermektedir. Somut norm denetiminin harekete geçirilebilmesi ve bir normun Anayasa'ya aykırılığının iddia edilebilmesi için aranan tek koşu-l, Anayasa'ya aykırılığı iddia edilen yasa veya herhangi bir kuralın uyuşmazlık konularından herhangi birinin karara bağlanmasında etkili olmasıdır.

Bir Mahkeme işleminde bir yasanın veya yasanın herhangi bir kuralının Anayasa'ya aykırılığının ileri -sürülmesi ve ilgili Mahkemenin, yasanın veya bunun herhangi bir kuralının uyuşmazlık konusunun karara bağlanmasında etkili olduğu nedeniyle konuyu Anayasa Mahkemesine havale etmesi halinde de, Anayasa Mahkemesinin, Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen yasan-ın veya yasanın herhangi bir kuralının, uyuşmazlık konusunun karara bağlanmasında etkili olup olmadığını resen inceleme yetkisi bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesi, etkenlikle ilgili yapacağı incelemede, etkenlik şartının mevcut olmadığı sonucuna varırsa, Ana-yasa'ya aykırılık konusunda bir inceleme yapmaz (Gör.Anayasa Mahkemesi 2/82 D.9/82, Anayasa Mahkemesi 13/86 D.19/87, Anayasa Mahkemesi 5/95 D.4/96).

Bir banka olan Davacı, dosyalamış olduğu davada, Davalının bankayı zarar-ziyana uğrattığı nedeniyle, -Davalı aleyhine uğradığı zarar-ziyan için hüküm verilmesini talep etmekte ve davaya bağlı olarak dosyaladığı ara emri istidası ile de Davalının, İhtiyat Sandığında birikmiş prim ve depozitlerini almaktan ve/veya talep etmekten ve/veya herhangi bir yükümlül-ük altına koymaktan ve/veya başka birine temlik ve/veya hibe etmekten ve/veya devretmekten men edilmesine dair emir talep etmektedir.

Davacının, Talep Takririnde, Davalının prim ve depozitleri ile ilgili herhangi bir talebi bulunmamaktadır. Diğer bir- anlatımla Davacı, Davalı aleyhine, İhtiyat Sandığındaki prim ve depozitleri ile ilgili ve dava konusunun Davalının İhtiyat Sandığındaki prim ve depozitlerinin olduğu, bir dava ikame etmemiştir. Bu nedenle, Anayasa'ya aykırılığı iddia edilen 34/1993 sayılı- İhtiyat Sandığı Yasası'nın 8. maddesinin 9. fıkrasındaki "Prim ve depozitler dava edilemez" kısmı, prim ve depozitlerle ilgili ikame edilmiş bir dava olmadığından ihtilâfın karara bağlanmasında etken değildir.

Davacı, Davalı aleyhine ikame ettiği da-vada, herhangi bir hüküm elde etmiş değildir. Bir kişinin başka herhangi bir kişiden olan alacağı için, hükümlü borçlu borçlusu icra müessesesinin uygulanabilmesi için, o kişi aleyhine bir hüküm bulunması gerekmektedir. Havaleye konu davada, Davalı aleyhin-e herhangi bir hüküm bulunmadığından, 34/1993 sayılı İhtiyat Sandığı Yasası'nın "Prim ve depozitler, hükümlü borçlu borçlusu olarak icra işlemine tabi tutulamaz" kısmı ihtilâfın karara bağlanmasındaki etkenlik açısından prematüre olup, ihtilâfın karara bağ-lanmasında etken değildir.

Bu saptama ışığında 34/1993 sayılı İhtiyat Sandığı Yasası'nın 8. maddesinin 9. fıkrasındaki "Prim ve depozitler dava edilemez" ve "Prim ve depozitler, hükümlü borçlu borçlusu olarak icra işlemine tabi tutulamaz" kısmının uy-uşmazlık konusunun karara bağlanmasında etkisi olmadığı nedeniyle, Anayasa'nın 1. ve 8. maddelerine aykırı olup olmadığının incelenip karara bağlanması gerekmemektedir.

İhtiyat Sandığı Yasası'nın 8. maddesinin 9. fıkrasının yukarıda belirttiğimiz kıs-ımlarının ihtilâfın karara bağlanmasında etken olmadığına karar verdikten sonra, maddenin geriye kalan "Prim ve depozitler, İhtiyat Sandığı alacakları dışında başkasına alacak karşılığı devredilemez, başkası adına bu haktan vazgeçilemez, herhangi bir borç -veya talep amaçları için alıkonamaz" kısmı açısından Anayasa'ya aykırılık iddiasının incelenmesi gerekmektedir.

Anayasa'nın 8(1) maddesindeki eşitlik ilkesi, Anayasa Mahkemesinin birçok kararında tanımlanmıştır. Anayasa Mahkemesinin 17/1985 (D.10/1-986) sayılı kararında, 8. madde için şöyle denmektedir:

"....Bu madde, yurttaşlara yasa karşısında ırklarına,
dillerine, cinslerine, siyasal düşüncelerine, inançlarına
ve dinlerine göre ayrı davranılmasını ve kişi veya
topluluklardan- bir kısmına diğerlerinden daha geniş hak
ve yetkiler tanınmasını önlemek amacını gütmektedir. Bu
maddenin öngördüğü eşitlik aritmetik bir eşitlik değildir.
Yasa önünde eşitlik, nitelikte benzerlik ve yasaların
getirdiği kura-llara uygunluk oranında söz konusu olabilir
ve yasa önünde eşitlik kavramı tüm yurttaşların her
yönden, her zaman aynı kurallara bağlı tutulmaları
zorunluğunu içermez. Bir takım yurttaşların başka
kurallara bağlı tutulmaları haklı b-ir nedene dayanmakta
ise böyle bir durumda yasa karşısında eşitlik ilkesine
ters düşüldüğünden söz edilemez."
Anayasa Mahkemesi, 25/2002 (D.7/2003) sayılı kararında, yasalar önünde herkesin eşit olmasının anlamını şöyle açıklamaktadır:

"-Bu konuda 1961 yılında Yüksek Anayasa Mahkemesi
Argiris Mikrommatis v. The Republic 2 R.S.C.C. 125
davasında s.131'de Anayasanın 28. maddesini tefsir
ederken şöyle demiştir:-

'In the opinion of the Court the term 'equal before the law' in paragraph- 1 of Article 28 does not convey the notion of exact arithmetical equality but it safeguards only against arbitrary differentiations and does not exclude reasonable distinctions which have to be made in view of the intrinsic nature of things. Likewise, the- term 'discrimination' in paragraph 2 of Article 28 does not exclude reasonable distinctions as aforesaid.'

Yukarıdaki alıntıyı analiz etmeye çalışalım:
Yasa önünde eşit olmak aritmetik bir eşitlik
anlamına gelmez.
Eşitlik ilkesi keyfi ayrımlara karş-ı bir güvence
sağlar.
Doğal olan makul ayrımlar eşitlik ilkesinin ihlâl
edildiğini göstermez.
Türkiye Anayasa Mahkemesinin görüşleri de buna çok
yakındır.
1982 Anayasası (Madde Gerekçeleri ve Maddelerle
İlgili Anayasa Mahkemesi kararları) Yazar-lar Prof.Dr. Ahmet
Akad, Doç. Dr. Abdullah Dinçkol: Kitabın 46. sayfasında
şöyle denmektedir:

'Anayasa Mahkemesi'nin pek çok kararında vurgulandığı gibi yasa önünde eşitlik, herkesin
her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına
gelmez. Yas-aların uygulanmasında dil, ırk, renk,
cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve
mezhep ayrılığı gözetilmesi ve bu nedenlerle
eşitsizliğe yol açılması Anayasa katında geçerli
görülemez. Bu mutlak yasak, birbirinin aynı
- durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını
ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını
engellemektedir.'


Bu alıntılardan Anayasanın yasakladığı ve iptali gerekli
olan eşitsizliğin, her tür eşitsizlik olmayıp, Anayasa
hu-kukunun belirlediği türde eşitsizlikler olduğu sonucuna
varmak gerekir."

34/1993 sayılı İhtiyat Sandığı Yasası'nın amacı, Yasa'nın 3. maddesinde belirtilmektedir. Bu madde ile "yerli istihdamına teşvik ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde istihd-am edilen müstahdemlere, işverenlere ve kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlara, sosyal güvencelerin sağlanması ve emeklilik veya yaşlılık aylığı alma hakkı kazandıkları zaman yatırımlarına karşılık emeklilik ikramiyesi amaçlanmıştır."
Sosyal nitel-ikli bu amacı gerçekleştirmek için ise Yasa'nın 4. maddesi ile İhtiyat Sandığı Fonunun kuruluşu, kuruluş amacı, kaynakları, görev ve yetkileri, 5. maddesi ile İhtiyat Sandığının kapsamı, 6. ve 7. maddeleri ile İhtiyat Sandığı kapsamına girme ve çıkma, bu h-avaleye konu 8. madde ile ise primler ve depozitlerin yatırımı ile ilgili kurallar konmuştur.

Yasa'nın havaleye konu 8. maddesinin 9. fıkrası; Yasa'nın amacı olan çalışanlara sosyal güvence sağlamak, emeklilik ve yaşlılık aylığı almaya hak kazandıkla-rı zaman emeklilik ikramiyesi alabilmek için yatırdıkları primlerin ve oluşan depozitlerinin çalışanlara ödenmesini sağlamak için prim ve depozitleri, maddede belirtilen istisnalar olan, "İhtiyat Sandığı alacakları ve tarafların aile davalarındaki hakları"- haricinde güvence altına almakta ve çalışanların prim ve depozitlerine bu istisnalar hariç el konmasını engellemektedir.

Havaleyi yapan Davacı, prim ve depozitlere, maddede belirtilen istisnalar, yani, "İhtiyat Sandığı alacakları ve tarafların aile -davalarındaki hakları" haricinde el konamayacağı düzenlemesinin bir eşitsizlik yarattığını ileri sürmemiştir. Davacı, alacaklı olduğu ve alacağını tahsil etmek için kendisine borçlu olan Davalının prim ve depozitlerine 9. maddenin 8. fıkrası nedeniyle el k-oyamadığı için borçlu ile alacaklı arasında bir eşitsizlik meydana geldiğini, bu nedenle bu maddenin Anayasa'nın 8. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğunu iddia etmektedir.

Anayasa'nın 8. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılığın oluşabilmes-i için, aynı statüde olan kişiler arasında haksız bir ayrımın yapılmış olması gerekmektedir. Havaleyi yapan Davacı ile havale konusu 34/1993 sayılı İhtiyat Sandığı Yasası'nın 8(9) maddesinden yararlanacak olan Davalı veya Davalı konumundaki kişiler aynı st-atüde kişiler değildir. Yasa maddesi, İhtiyat Sandığı kurallarına tabi olup yaşlılık veya emeklilik aylığı alma hakkı elde eden çalışanların bu hak ile birlikte emeklilik ikramiyesi almalarını sağlamak için, İhtiyat Sandığı Fonuna yatırılmış prim ve depozi-tlerini güvence altına almakta ve bu statüdeki çalışanların haklarını korumaktadır. Yasa maddesindeki düzenleme, İhtiyat Sandığı kapsamında bir çalışan olan Davalının İhtiyat Sandığı primlerine, Davalıdan alacaklı olan Davacının el koyamayacağı neticesini -doğurmaktadır. İhtiyat Sandığı Yasası'nın amacı çalışanların sosyal güvencelerini sağlamak ve emeklilik veya yaşlılık aylığı almaya hak kazandıkları zaman emeklilik ikramiyesi de almalarını sağlamak olduğuna göre, havale konusu 8(9) maddesi ile bu amacın g-erçekleşmesi için çalışanların yatırdığı prim ve depozitlerine, istisnalar hariç, el konamayacağı düzenlemesinin yapılması eşitlik ilkesine aykırı keyfi bir ayrım olmadığı gibi, doğal ve makûl bir ayrım olup, aynı statüde olmayan Davalı ile Davacı arasında- bir eşitsizlik yaratmamaktadır. Bu nedenlerle havaleye konu yasa maddesinin "prim ve depozitler İhtiyat Sandığı alacakları dışında başkasına alacak karşılığı devredilemez, başkası adına bu haktan vazgeçilemez, herhangi bir borç veya talep amaçları için al-ıkonamaz" kısmının Anayasa'nın 8. maddesine bir aykırılığı bulunmamaktadır.

Havaleyi yapan Davacının ikinci iddiası, 34/1993 sayılı İhtiyat Sandığı Yasası'nın 8(9) maddesinin Anayasa'nın 1. maddesindeki sosyal adalet ve hukuk devleti ilkesine aykırı- olduğudur. Bu iddia çerçevesinde, Yasa'nın 8(9) maddesinin, belli kişiler lehine ve belli kişilerin menfaatlerinin korunması amacı ile konduğu, kamu yararına uygun olmadığı, bu nedenle Anayasa'nın 1. maddesine aykırı olduğu öne sürülmüştür.

Devlet-in şekli ve niteliklerinin tanımlandığı Anayasa'nın 1. maddesinde, Devletin sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan bir Cumhuriyet olduğu vurgulanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasalarındaki sosyal hukuk devleti ilkeleri içerisinde, sosyal -adaletin ve sosyal devletin bir ilke olarak yer aldığı, sosyal hukuk devleti tanımlamasının yapıldığı birçok T.C. Anayasa Mahkemesi kararında görülmektedir.

Sosyal hukuk devleti tanımının yapıldığı kararlardan biri olan Esas Sayısı 2009/19, Karar S-ayısı 2011/4 olan T.C. Anayasa Mahkemesi kararında şöyle denmektedir:

"Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen sosyal hukuk
devleti, insan haklarına dayanan, kişilerin huzur, refah
ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan,
kişi- hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil
bir denge kurabilen, çalışma hayatını geliştirerek ve
ekonomik önlemler alarak çalışanlarını koruyan, onların
insan onuruna uygun hayat sürdürmelerini sağlayan, milli
gelirin adalete uygun b-içimde dağıtılması için gereken
önlemleri alan, sosyal güvenlik hakkını yaşama
geçirebilen, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak
sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten devlettir."



Anayasa'nın 1. maddesindeki diğer bir i-lke olan hukukun üstünlüğü ilkesi ile, KKTC Devletinin hukukun üstünlüğüne dayalı bir devlet olduğu belirtilmektedir. Hukukun üstünlüğü ile Anayasa'nın üstünlüğü birbirini tamamlamaktadır. Hukukun üstünlüğüne dayanan KKTC Devletinin, aynı zamanda sosyal ad-alet ilkelerine de dayanan bir devlet olduğu nedeniyle sosyal adalet ilkelerini uygulamak ve sosyal hukuk devletinin amaçlarından biri olan sosyal güvenlik haklarını yaşama geçirmek de sosyal hukuk devleti olarak görevidir. Bu görev, Anayasa'nın 55. maddes-inde de "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Bu hakkı sağlamak için sosyal sigortalar ve benzeri sosyal güvenlik kurumları ile sosyal yardım örgütleri kurmak ve kurdurmak Devletin ödevlerindendir" denmek sureti ile devlete bir ödev olarak yüklenmişti-r.

Anayasa bu madde ile devleti, vatandaşların sosyal güvenlik hakkını sağlayabilmesi için sosyal sigorta ve benzeri sosyal güvenlik kurumları kurmakla görevlendirmiştir. İhtiyat Sandığı da bir sosyal güvenlik kurumu olup, Anayasa'nın bu hükmüne uyg-un olarak bir yasa ile tesis edilmiştir. 34/1993 sayılı İhtiyat Sandığı Yasası ile kurulan İhtiyat Sandığı, bu yasa kapsamında olan ve yasaya uygun olarak prim yatıran çalışanların menfaatlerini korumak ve sosyal güvenliğini sağlamak için kurulmuş bir nevi- sosyal güvenlik kurumudur.

Yasa'nın 8(9) maddesi, Anayasa'nın 1. maddesindeki sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleri ve 55. maddesindeki sosyal güvenlik hakkı gereğince yasa ile oluşturulan bir sosyal güvenlik kurumu olan İhtiyat Sandığına, çalış-anların sosyal güvenlikleri için yatırmış oldukları prim ve biriken depozitlerini korumakta olan bir düzenleme olup, havaleye konu İhtiyat Sandığı Yasası'nın 8. maddesinin 9. fıkrasının "Prim ve depozitler İhtiyat Sandığı alacakları dışında başkasına alaca-k karşılığı devredilemez, başkası adına bu haktan vazgeçilemez, herhangi bir borç veya talep amaçları için alıkonamaz" kısmının Anayasa'nın 1. maddesine herhangi bir aykırılığı bulunmamaktadır.

Havaleyi yapanın Yasa'nın 8(9) maddesinin belli kişiler -lehine ve belli kişilerin menfaatlerinin korunması amacı ile yapılan bir düzenleme olduğu, kamu yararına uygun olmadığı nedeniyle Anayasa'nın 1. maddesine aykırı olduğu iddiasının da belirtilen yasal durum, Anayasal kurallar ve Anayasa Hukuku prensipleri ç-erçevesinde incelenmesi gerekmektedir.

Anayasa Mahkemesinin, bir yasanın veya yasa maddesinin Anayasa'ya aykırı olup olmadığı konusunda karar verirken, kamu yararına uygun olup olmadığı incelemesi yapıp yapamayacağı ile ilgili olarak Anayasa Mahkeme-si 25/2002 (D.7/2003) sayılı kararda şu görüşleri benimsemiştir:

"Taraflar yasanın kamu yararına uygun olup olmadığı açısından da tartışmalar yapmışlardır. Yasanın kamuya - yararlı olup olmadığı açısından tamamen zıt görüşler öne sürmüşlerdir. Acaba bu görüşlerden hangisi doğrudur? Daha önemlisi acaba Anayasa Mahkemesi bir iptal davasında karar verirken bu görüşleri dikkate alabilir mi?

Türk Anayasa Hukuku, Prof.- Dr. Ergün Özbudun, 2. baskı, sayfa 373'de şöyle denmektedir:

'Kanunun gerekçesinden ve kanun üzerindeki
Meclis görüşmelerinden kanunun kamu yararı
dışında bir amaçla (meselâ kişisel veya duygusal
saiklerle veya sadece b-elli bir grubun çıkarı
için) çıkarılmış olduğu açıkça anlaşılabiliyorsa,
kanun başka bir yönden Anayasaya aykırı olmasa
bile, amaç unsuru bakımından Anayasaya aykırı
bulunabilir. Ancak, kabul etmek gerekir ki,
amaç unsurunun s-ubjektif niteliği dolayısıyle,
yasama organının açıkça kamu yararı dışında bir
amaçla hareket etmiş olduğunun ispatı son
derece güçtür. Bunu açıkça gösteren kanıtların
bulunmaması halinde yasama organının kamu yararı
amacıyla h-areket ettiğini varsaymak gerekir.'

Aynı kitapta ayrıca şu görüşler yer alıyor:

'Kamu yararı kavramının hukuki olmaktan çok
siyasi ve ideolojik bir niteliği vardır. Çünkü
kamu yararı siyasi iktidarı kullananların dünya
görü-şüne göre farklı bir anlam taşır. Mahkemenin
kanunda kamu yararı olup olmadığını denetlemesi
Anayasa yargısıyla bağdaşmaz.'
'Anayasa Mahkemesi kamu yararı kavramına
başvururken çok hassas ve dikkatli davranmalıdır.
Aksi- halde yerindelilik denetimi yapan bir organ
durumuna düşer. Bu Yargıçlar Hükümetine yol
açabilecek bir unsur oluşturur.'


Bu olayda kişisel ve duygusal saiklerle yapılmış ve açıkça kamu yararına ters olan bir yasa yoktur. Yasama -Meclisi kendine göre haklı bir gerekçe ile yasanın kamu yararına uygun olduğunu iddia etmektedir. Yukarıdaki alıntılardan görüleceği gibi böyle bir durumda yasanın kamu yararına uygun olup olmadığını tartışmak ve bu konuda karar vermek Anayasa Mahkemesinin- görev alanına girmemektedir."

Havale konusu yasa maddesi ve bu yasa maddesinin aykırı olduğu iddia edilen Anayasa maddeleri ile ilgili yukarıda belirtilenler dikkate alındığı zaman, bu Yasa maddesinin belli kişilerin lehine ve belli kişilerin menfaa-tlerinin korunması için yapılmış olduğu ve açıkça kamu yararına ters bir yasa maddesi olduğu söylenemez.
Havaleyi yapan, bu Yasa maddesinin kamu yararına aykırı olduğunu ileri sürerken, Amicus Curiae olarak havaleye katılan Başsavcılık havalenin görüş-ülmesinde Yasa maddesinin kamu yararına uygun olduğunu kendi gerekçeleri ile iddia etmektedir.
Anayasa Mahkemesinin yukarıya aktardığımız görüşü ışığında, havaleye konu yasa maddesinin belli kişiler lehine, belli kişilerin menfaatlerinin korunması am-acı ile kişisel ve duygusal saiklerle yapılmış ve açıkça kamu yararına ters bir düzenleme olduğu görülmediğinden, havaleye konu İhtiyat Sandığı Yasası'nın ilgili kısmının kamu yararına aykırı olup olmadığının incelenerek karara bağlanması gerekmemektedir. -
SONUÇ:
Yukarıda belirtilen nedenlerle 34/1993 sayılı İhtiyat Sandığı Yasası'nın 8. maddesinin 9. fkrasının "Prim ve depozitler dava edilemez" ve prim ve depozitler, hükümlü borçlu borçlusu olarak icra edilemez" kısmının, uyuşmazlık konusunun- karara bağlanmasında etkisi olmadığından, Anayasa'nın 1. ve 8. maddelerine aykırı olup olmadığının incelenip karara bağlanması gerekmediğine, 34/1993 sayılı İhtiyat Sandığı Yasası'nın 8. maddesinin 9. fıkrasının "Prim ve depozitler İhtiyat Sandığı alacakl-arı dışında başkasına alacak karşılığı devredilemez, başkası adına bu haktan vazgeçilemez, herhangi bir borç veya talep amaçları için alıkonamaz" kısmının Anayasa'nın 1. ve 8. maddelerine aykırı olmadığına oy birliği ile karar verilir.


Nari-n Ferdi Şefik Mehmet Türker
Başkan Yargıç




Gülden Çiftçioğlu Tanju Öncül Bertan Özerdağ
Yargıç Yargıç Yargıç


31 Mart, 2017

-














18






Full & Egal Universal Law Academy