Anayasa Mahkemesi Numara 27/1986 Dava No 4/1987 Karar Tarihi 17.04.1987
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 27/1986 Dava No 4/1987 Karar Tarihi 17.04.1987
Numara: 27/1986
Dava No: 4/1987
Taraflar: Vasfiye Hüseyin ile İskan Bakanlığı
Konu: 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasını tadil eden 23/85 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası’nın 15. maddesinin Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 17.04.1987

-
D.4/87 Anayasa Mahkemesi 27/86

Anayasa Mahkemesi Olarak oturum yapan
Yükek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S. Dayıoğlu,
N.Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.

Anayasanı-n 148 (1) maddesi tahtında.

Girne Kaza Mahkemesi tarafından 34/86 sayılı Genel İstidada (Müstedi: Vasfiye Hüseyin ile M/aleyh: 1. KKTCumhuriyeti 2. İskân Bakanlığı arasında) sunulan konu.

Müstedi namına: Peyman Erginel
Müstedaaleyh namına: Kıdemli Savc-ı Yaşar Boran

------------------
K A R A R
KONU:
41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasını tadil eden 23/85 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası'nın 15. maddesinin Anayasa-sının 17. maddesi ile 7. kısım Geçici madde 1'e ve Geçici madde 1'in alt paragraflarına aykırı olup olmadığı.

I.OLAY:
Müstedi, Girne Kaza Mahkemesinde dosyaladığı bir genel istida ile, Evdim köyünde bulunan 157/1 parsel sayılı 18 dönümlük bir bağdan ol-uşan taşınmaz malı 1951 yılında Limasollu bir Rumdan mukavele yolu ile satın aldığına dair bir ilâm istedi. Müstedaaleyhler de, dosyaladıkları itirazname ile, diğer hususlar yanında, istidanın yasal süre içinde yapılmadığını ve ileri gidemeyeceğini ileri s-ürdüler.

İstida, duruşma için, Kaza Mahkemesi huzuruna gitiğinde Müstedi yukarıda sözü edilen yasanın 15. maddesinin Anayasanın 17. maddesi ile Geçici 1. maddesine aykırı olduğunu ileri sürdü. Mahkeme de ileri sürülen Anayasaya aykırılık konusunu, karar-a bağlamak üzere, Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak, sundu ve Anayasa Mahkemesinin kararına dek istidanın duruşmasını durdurdu.

II. İDDİANIN GEREKÇESİ:
Müstedinin iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
Değişiklik Yasası 3.5.1985 de yürürlüğe gi-rdi ve 15. madde ile Esas Yasaya yapılan ilâve uyarınca havale konusu gibi istidaların yapılabilmesi için 7 aylık bir süre tanındı. Bu süre azdır ve hak arama özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Bu nedenle konu madde Anayasanın 17. maddesinin (1) ve (4)(b) fıkral-arına aykırıdır. Anayasaının Geçici 1. maddesinin (5). fıkrasında hak sahiplerine taşınmaz mallara ilgili mülkiyet devir işlemlerinin en geç 5 yıl içinde tamamlanması öngörülmektedir. Havale konusu maddede konu istidaların yapılabilmesi için tanınan süre i-se 5 yıldan azdır ve bu nedenle madde Anayasanın Geçici 1. maddesinin (5). fıkrasına aykırıdır. Tespit edilen sürenin hiç olmazsa 5 yıla yakın bir süre olması gerekirdi.
Müstedaaleyhlerin iddialarının gerekçesi özetle şöyledir:
Tanınan süre makuldur ve h-ak arama özgürlüğünün özüne dokunmamaktadır.
Geçici 1. maddenin (5). fıkrasına da aykırılık yoktur. Bu fıkraya aykırlık ileri sürülemez çünkü bu fıkra kişi veya yurttaşları ilgilendirmemekte, devlete ödev yüklemektedir. Bu fıkra işlemlerin 5 yılda tamamlan-masını öngörür ve uygulama ile ilgilidir. Devlete yükümlülük getiren bu kuralın yurttaşlara hak getirdiği şeklinde yorumlanması halinde içinden çıkılamayacak bir durum ortaya çıkar. Böyle bir halde Mahkemeye müracaatlar 5. yılın sonlarına doğru yapılırsa u-ygulama bu süre zarfında tamamlanamayacaktır.
Konu yasa maddesinin Anayasaya aykırılığı yoktur.

III. İLGİLİ YASA METNİ:
23/85 sayılı Yasa ile değiştirilmiş şekliyle 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası'nın Geçici 5. maddesi aynen şöy-ledir:
"5. Esas Yasanın 56. maddesinin (5). fıkrası uyarınca Rum'dan mal satın alanlar bu alım satımı kanıtlamak için 31 Aralık 1985 tarihine kadar mahkemeye başvurabilirler. Ancak bu haktan yararlanabilmek için Rum'dan satın almış olduğu bu malı, 31 Oca-k 1983 tarihinden evvel vermiş olduğu eşdeğer başvurusunda belirtmiş olması gerekir."

IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:
"Madde 17:
Kimse, bu Anayasa ile veya bu Anayasa gereğince kendisine gösterilen mahkemeye başvurmak hakkından yoksun bırakılamaz. Her- ne ad altında olursa olsun adli komisyonlar veya istisnai mahkemeler oluşturulması yasaktır.
(4) Herkes:
(b) Davasını mahkemeye sunmak ve bunu hazırlamak için
gerekli zamana sahip olmak;
...........................
hakkına- sahiptir.

Geçici 1. madde:
(5) Bu Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak
eşdeğerde mal uygulamalarının önceliğine uyulmak koşuluyla, hak sahiplerine taşınmaz mallarla ilgili mülkiyet hakkı devir işlemleri en geç beş yıl içinde tamamlanır."

-
V. İNCELEME :
Konu, ileri sürülen iddialar ve Anayasa kuralları ışığında görüşüldü ve gereği düşünüldü.

Yapılan havalede Anayasaya aykırı olup olmadığı sorulan 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasını tadil eden 23/85 sayılı Yasanın- 15. maddesidir. 23/85 sayılı Yasanın 15. maddesi 41/77 sayılı Esas Yasayı, Geçici 4. maddeden sonra Geçici 5. maddeyi eklemek suretiyle, değiştirdi. Bu böyle olduğuna göre de Anayasaya aykırı olup olmadığının sorulmuş olması gereken 23/85 sayılı Yasa ile -değiştirilmiş şekliyle 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası'nın Geçici 5. maddesidir. Yine yapılan havalede konu edilen yasa maddesinin Anayasanın, diğerleri yanında, Geçici 1. maddesinin alt paragraflarına aykırı olup olmadığı sorulmuş-tur. Anayasanın Geçici 1. maddesi fıkralara ayrılmıştır. Havalede paragraflar denirken herhalde fıkralar murat edilmektedir. Ancak ne var ki hangi paragraf veya fıkralara aykırılığın mevcut olup olmadığının sorulmak istendiği belirtilmemiştir. Usulen bunun- açıkça belirtilmesi gerekirdi. Arzu edilen doğru ve uygun şekilde yapılmamış olmakla beraber havaleyi, düzeltmek üzere Kaza Mahkemesine iade etmek yerine, tezekkür edip karara bağlamayı uygun gördük.

41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Ya-sası'nın 56. maddesinin (3). fıkrası altında terkedilen taşınmaz mallarla ilişkili olarak 20 Temmuz 1974'den önce yapılan alım satım akitleri ve benzeri tasarruflar, fıkrada belirtilen sürede başvurulması halinde, eşdeğer mal taleplerine dayanak olarak kab-ul edilir. Aynı maddenin (5). fıkrası ise, alım satım aktinde satıcının Rum olması halinde, hak sahibinin bunu mahkemede kanıtlamasını öngörmekte idi. Bu fıkranın A.M. 10/83 ve A.M.8/84 sayılı havalelerde Anayasaya aykırı bulunmuş olan diğer bir kuralı da -hak sahibinin alım satımı kanıtlamak için 31 Temmuz 1982'den itibaren 2 ay içinde mahkemeye başvurmasını öngörmekte idi. 23/85 sayılı Değişiklik Yasası ile 56. maddenin (5). fıkrası değiştirilmiştir. Değiştirilmiş şekli ile yeni fıkra da satıcının Rum olma-sı halinde hak sahibinin bu alım satımı mahkeme kararı ile kanıtlamasını öngörmektedir. 23/85 sayılı Değişiklik Yasası ile Esas Yasaya eklenen Geçici 5. madde ise bu hususta mahkemeye müracaatın 31.8.1985 tarihine kadar yapılmasını öngörmektedir. Değişikli-k Yasası 3.5.85 de yayınlanarak yürürlüğe girdiği cihetle bu hususta tanınan süre takriben 7 ay kadardır. Mahkemeye müracaat etme süresinin az olması nedeni ile yapılan sınırlamanın Anayasanın 17. maddesinin (1) ve (4)(b) fıkralarına aykırı olduğu ileri sü-rülmüştür. Bu Mahkeme 10/83 ve 8/84 sayılı havalelerde verdiği kararlarda şöyle demiştir:
"Şimdi de konulan sürenin az olması nedeni ile bir
aykırılığı mevcut olup olmadığının incelenmesi gerekir. Konulan sürenin, hakkın özüne dokunmaması için makul o-lması gerekir. Bu hususta saptanacak bir sürenin makul olup olmadığını en iyi bilecek durumda kuşkusuz yasama organıdır. Bu böyle olmakla beraber yasama organınca tesbit edilen bir sürenin hiç bir sürenin hiç bir ahvalde gayri makul olmayacağı söylenemez. -Bir hak ve özgürlüğün amacına aykırı biçimde kullanılmasını son derece zorlaştıran veya onu kullanılmaz duruma düşüren sınırlamalar o hak ve özgürlüğün özüne dokunmuş olur. Her konunun kendine özgü hal ve koşulları içinde değerlendirilmesi gerekir."

Yuka-rıda belirtilen görüşleri şimdi de aynen benimsemekteyiz. Yargıç Aziz Altay saptanacak sürenin makul olup olmadığını en iyi bilecek durumda yasama organının olduğu görüşünü benimsememektedir. Bu meselede yasa koyucu mahkemeye müracaat süresini takriben 7 a-y olarak saptamıştır. Saptanan süre, tüm hal ve koşullarda, kanımızca, makul olup bu hususta yapılan sınırlama hak arama özgürlüğünün özüne dokunmamaktadır. Bu nedenle Anayasanın 17. maddesinin (1) ve (4)(b) fıkralarına aykırılık mevcut değildir.

Aynı y-asa maddesinin Anayasanın Geçici 1. maddesinin (5). fıkrasına da aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Bu madde hak sapiplerinin mahkemeye müracaatı ile ilgili bir düzenleme getirmemektedir. Bu madde sadece hak sahiplerine taşınmaz mallarla ilgili mülkiyet hakk-ı devir işlemlerinin 5 yıl içinde tamamlanmasını öngörmektedir. Bu nedenle konu yasa maddesinin Anayasanın Geçici 1. maddesinin (5). fıkrasına aykırılığı yoktur.

Yapılan havalede konu yasa maddesinin Anayasanın 17. ve Geçici 1. maddesinin diğer fıkrala-rına da aykrılığı mevcut olup olmadığı sorulmuş ise de, havalenin duruşmasında, bu fıkralara aykırılık iddiası yapılmamıştır. Bu nedenle, bu havalede, bu fıkralara da aykırılığın mevcut olmadığına karar verilmesi gerekir.

SONUÇ:
Sonuç olarak 23/85 sayı-lı Yasa ile değiştirilmiş şekli ile 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası'nın Geçici 5. maddesinin Anayasanın 17. ve Geçici 1. maddelerine aykırı olmadığına, oybirliği ile, karar verilir.




(Şakir Sıdkı İlkay) (Salih S. Dayıo-ğlu)
Başkan Yargıç



(N.Ergin Salâhi) (Niyazi F.Korkut) (Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç

17 Nisan 1987.





KARŞIOY YAZISI

Sayın Başkanın az önce okuduğu- kararda 23/85 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal (Değişiklik) yasasının 15. maddesi ile 41/77 sayılı esas Yasaya eklenen 5. maddenin Anayasanın 17. maddesi ile Geçici 1. maddesine aykırı olmadığına ilişkin görüşlerine katılırım. Ancak kararda A.M-. 10/83 sayılı havaleden yapılan alıntıda belirtilen görüşlere, konunun yeniden değerlendirilmesinden sonra katılmama olanak yoktur. Yapılan alıntıda Yasama Organının saptanan sürenin makul olup olmadığını en iyi bilecek durumda, bu böyle olmakla beraber Y-asama Organınca tespit edilen sürenin hiçbir ahvalde gayri makul olamayacağının söylenemeyeceği gibi talihsiz bir görüşe yer verilmiştir.

Yasa yapmak, kuşkusuz KKTC Meclisinin görevidir. Meclis bu görevini yerine getirirken Anayasanın kişilere bahşettiğ-i temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmamaya, yasama işlemlerinin kişi huzuru, sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşır biçimde olmasına özen göstermesi gerekir. Ancak bu gibi özgürlükler özüne dokunmadan, kamu yararı, kamu düzeni, genel ah-lâk, sosyal adalet, ulusal güvenlik, genel sağlık ve kişilerin can ve mal güvenliğini sağlamak gibi nedenlerle yasalarla kısıtlanabilir. Meclis tarafından geçirilen yasaların ve sair yasama işlemlerinin yukarıda değindiğim özgürlükleri ortadan kaldırıp kal-dırmadığını veya kısıtlayıp kısıtlamadığını, kısıtladığı takdirde hak ve özgürlüklerin özüne dokunup dokunmadığını denetleme görevi Anayasa ile Anayasa Mahkemesine verilmiştir. Başka bir değişle, Meclisin Yasama işlemleri, Anayasaya uygunluklarının sağlanm-ası amacı ile, yargı denetimine tabi tutulmuştur.

Anayasa Mahkemesi, Anayasaya uygunluk denetimi yaparken yasa önünde eşitlik, insan kişiliğine saygı, kazanılmış hakların korunması gibi genel hukuk ilkelerini ve özellikle Anayasa kurallarını uygulamakla- yükümlüdür. AMK 19/6/1968 günlü E.1966/19 K.1968/25 sayılı kararında şöyle denmiştir:
"Kanunların Anayasaya uygunluğunun yargı yolu ile denetlenmesi sırasında iptali istenen hükümün öteki kanunlara karşı olan durumlarının onlarla çelişir veya çelişmez n-itelikte oluşunun değil, Anayasa ilkelerine ve bu ilkelerin dayandığı genel hukuk kurallarına uygun olup olmadığının araştırılması gereklidir."

Yukarıda yapılan alıntıdan da anlaşılacağı gibi yasaların Anayasaya uygunluk denetiminde Anayasa ilkeleri ve b-u ilkelerin dayandığı genel hukuk kuralları dikkate alınır. Önümüzdeki havalede yasa koyucu hak arama özgürlüğüne bir kısıtlama koymuştur. Bu kısıtlamanın makul olup olmadığı ve hakkın özüne dokunup dokunmadığı, hakkın nev'ine ve kısıtlamanın mahiyetine ba-karak, meselenin kendine özgü koşulları içerisinde değerlendirip karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevidir. Bu durumda yargı denetimine tabi olan bir konuda "Meclisin en iyi bilecek durumda olduğu" göörüşünün yeri yoktur. Böyle bir görüşe ancak İngiliter-e Parlamentosu gibi yasama işlemlerinin yargısal denetime tabi olmayan, mutlak kudret sahibi (Ommipotent) olan ve meclisin üstünlüğü hiçbir şekilde tartışma konusu yapılmayan meclisler için doğru olabilir. Ancak KKTC Anayasasında olduğu gibi Yasama işlemle-rinin yargı denetimine tabi olduğu anayasal sistemlerde, yargısal denetime tamamen ters düşen "Meclisin en iyi bilecek durumda olduğu" görüşüne yer vermek olası değildir.


(Aziz Altay)
- Yargıç


Full & Egal Universal Law Academy