Anayasa Mahkemesi Numara 25/1985 Dava No 12/1985 Karar Tarihi 10.12.1985
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 25/1985 Dava No 12/1985 Karar Tarihi 10.12.1985
Numara: 25/1985
Dava No: 12/1985
Taraflar: Necat Arifoğlu ile Ekonomi ve Maliye Bakanlığı vd
Konu: 15/79 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51(4)(b) maddesinin Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 10.12.1985

-D.12/85 Anayasa Mahkemesi 25/85
Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S. Dayıoğlu,
N. Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.
Anayasanın 114(1) maddesi tahtında.-

Yüksek İdare Mahkemesi tarafından 163/83 sayılı başvuruda (Müstedi: Necat Arifoğlu ile Müstedaaleyh: 1. Ekonomi ve Maliye Bakanlığı vasıtasıyle KTFD, 2. İçişleri ve İskân Bakanlığı,
3. Güvenlik Kuvvetleri, Boğaz arasında) sunulan konu.


Müstedi namına-: Emin Asaf.
Müstedaaleyh 1 ve 2 namına: Yaşar Boran.
Müstedaaleyh 3 namına: Zeki Gündüz.


---------------

K A R A R

KONU:
15/79 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51(4)(b) maddesinin Anayasanın 7 ve 8. maddelerine aykırı- olup olmadığı.

I. OLAY:
Müstedi 1963 yılında Maarif Dairesinin ambar kısmında çalışmaya başladı. Aralık 1963 olayları üzerine mücahitlik görevi yapmaya başladı. 1973'te Türkiyede kurs gördü ve muvazzaf subay olarak atandı. Daha sonra da Güvenlik Kuvv-etlerine geçti. İşlediği bir suç üzerine askeri mahkeme tarafından hapse gönderildi ve 15.6.1983 tarihinde, üsteğmen iken, tart edildi. Cezaevinde bulunduğu bir sırada Maliye Bakanlığına gönderdiği 19.7.1983 tarihli bir yazı ile emeklilik talebinde bulun-du. Müstediye gönderilen 16.8.1983 tarihli ret cevabı 15/79 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51(4)(b) maddesine istinat ettirildi. Müstedi bunun üzerine konu ret kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına kara-r verilmesi için Yüksek İdare Mahkemesine başvurdu.

Başvuru duruşma için Yüksek İdare Mahkemesi huzuruna gittiğinde 15/79 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51(4)(b) maddesinin Anayasanın 7 ve 8. maddelerine aykırı olduğu ileri sürüldü. Mahke-me de ileri sürülen Anayasaya aykırılık konusunun taraflar arasındaki ihtilâfın karara bağlanmasında etkisi olabileceğine kanaat getirdi ve konuyu karara bağlanmak üzere Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak, sundu. Mahkeme, keza, başvurunun duruşmas-ını Anayasa Mahkemesinin kararına değin durdurdu.

II. İDDİANIN GEREKÇESİ:
Müstedinin iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
15/79 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51(4)(b) maddesi Güvenlik Kuvvetlerine mensup bir subayın mahkûmiyeti nedeni ile g-örevden ayrılmasında onun emeklilik hakkından mahrum olmasını öngörmekte idi. Bu madde başvurunun dosyalanmasından sonra kaldırılmış olmakla beraber müstedinin emeklilik alamayacağı hakkındaki karar bu maddenin yürürlükte olduğu devirde ve bu madde altınd-a alındı ve bu nedenle tarafların arasındaki ihtilâfın karara bağlanmasında etkendir. 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasası ise böyle bir madde içermez. Bu madde kamu görevlileri ile güvenlik kamu görevlileri arasında bir ayırım yapmıştır ve bu ayırım Anay-asanın eşitlik ilkesini öngören 8. maddesine aykırıdır.

Yapılan havalede konu Yasa kuralının Anayasanın 7. maddesine de aykırı olup olmadığı sorulmuş ise de müstedi, havalenin duruşmasında, Anayasanın bu maddesine aykırılık iddiasında bulunmadı.



2. M-üstedaaleyh 1 ve 2'nin iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasası kapsamındaki bir kamu görevlisinin, tart edilmesi halinde, emeklilik alıp alamayacağı tartışmaya açıktır.

7/79 sayılı Yasa kapsamındaki kamu görevlileri, -tart edilmeleri halinde, emeklilik alabileceği kabul edildiği takdirde Anayasanın 7. maddesine aykırılık yoktur. Kamu görevlileri ile güvenlik kamu görevlileri nitelik bakımından özdeş değildirler. Özdeş sayılsalar bile sözü edilen ayırım, disiplinsizlik-, ahlâhi durum ve mahkûmiyet gibi hususlar Güvenlik Kuvvetleri için çok önemli olduğu cihetle makul ve haklı bir nedene dayanır.

3. Müstedaaleyh 3'ün iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
7/79 sayılı Yasa kapsamındaki kamu görevlileri, tart edilmeleri h-alinde, emeklilik alamaz. Buna tabi olarak müstedaaleyh 1 ve 2 tarafından ileri sürülen iddia ve görüşler doğrudur.

III. İLGİLİ YASA METNİ:
15/79 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51(4)(b) maddesi şöyledir:
"Disiplinsizlik veya ahlâki durum -veya mahkûmiyet nedeni ile ayrılmalarda Emeklilik Yasası hükümleri uygulanmaz."


IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:

"Madde 7.
Yasalar, Anayasaya aykırı olamaz.
Anayasa kuralları, yasama, yürütme ve yargı organlarını, Devlet yönetimi makamlarını ve ki-şileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır."





"Madde 8.
Herkes, hiçbir ayırım gözetilmeksizin, Anayasa ve yasa önünde eşittir. Hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.
Devlet organları ve yönetim makamları, bütün işlemlerinden yasa önü-nde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek ve ayrıcalık yapmamak zorundadırlar.
Ekonomik bakımdan güçsüz olanların Anayasa ve yasalar ile elde ettikleri veya edecekleri kazanımlar, bu madde ileri sürülerek ortadan kaldırılamaz."

V. İNCELEME:
Konu, i-leri sürülen iddia ve görüşler ve ilgili yasa ve Anayasa kuralları ışığında incelendi ve gereği görüşülüp düşünüldü.

15/79 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51(4)(b) maddesi, metninden görüleceği gibi, disiplinsizlik veya gayri ahlâki bir durum -veya mahkûmiyet nedeni ile görevden çıkarılan muvazzaf bir subay veya astsubayın emeklilik almamasını öngörür. Bu maddenin güvenlik kuvvetleri mensubu olan bu gibi kamu görevlileri ile 7/79 sayılı Yasa kapsamındaki kamu görevlileri arasında ayırım yaptığı- ve bu nedenle Anayasaya aykırı olduğu iddia edildi ve Yüksek İdare Mahkemesi de konuyu karara bağlamak üzere bu mahkemeye sundu. Ayırım iddia edilirken 7/79 sayılı Yasa kapsamındaki kamu görevlilerinin tartlığı halinde emeklilik alabileceği noktai nazarı-ndan hareket edildi. Yüksek İdare İdaresi huzurunda temsil edilen müstedaaleyhlerin herhangi birisi bunun böyle olmadığını iddia etmedi ve Yüksek İdare Mahkemesi de hukuki durumun bu merkezde olduğunu kabul ederek konuyu Anayasa Mahkemesine sundu. Anayas-a Mahkemesi huzurunda ise müstedaaleyhler 7/79 sayılı Yasa kapsamındaki kamu görevlilerinin, tart edilmeleri halinde, emeklilik alamayacaklarını veya bu hususun tartışma konusu olabileceğini ileri sürdüler. Bu hususun Yüksek İdare Mahkemesi önünde iddia e-dilip karara bağlanması en doğru yöntemdi. Bu durumda biz bu hususun karara bağlanması için meseleyi Yüksek İdare Mahkemesine iade edebiliriz, ancak havale ile ilgili tüm ahval ve şerait ışığında bunu yapmamayı uygun gördük. 26/77 ve 15/79 sayılı Yasalar- incelendiğinde bir kamu görevlisinin, görevden tart edilmesi halinde, emeklilik hakkından mahrum bırakılacağına dair herhangi bir kural içermediği gözükmektedir. Bu durumda, bu havale amaçları bakımından, 7/79 sayılı Yasa kapsamındaki kamu görevlilerinin- tart edilmeleri halinde emeklilik alabileceklerini kabul etmeyi ve bu noktadan hareketle havaleyi karara bağlamayı uygun gördük.

Konu yasa kuralının Anayasaya aykırı olduğu iddiası kamu görevlileri ile güvenlik kamu görevlileri arasında ayırım yaptığı- ve bu nedenle eşitlik ilkesine ters düştüğü gerekçesine dayandırılmıştır. Birçok içtihat kararlarında belirtildiği gibi Anayasanın öngördüğü eşitlik keyfi ayırımaları önlemeyi amaçlamakta fakat meselelerin kendilerine öz nitelikleri icabı yapılması gerek-en makul ayırımları saf dışı etmemektedir. Yasa önünde eşitlik ancak nitelikte benzerlik ve yasaların getirdiği hakların uyumluluğu oranında söz konusudur. İlâveten, yapılan bir ayırım haklı bir nedene dayandığı takdirde böyle bir ayırım Anayasanın 8. ma-ddesine ters düşmüş sayılmaz.

Güvenlik kamu görevlileri ile sivil kamu görevlilerinin özdeş olmayan nitelikleri ve farklı durumları vardır. Bu iki sınıf kamu görevlisi ayrı statüye sahiptirler. Bunun böyle olduğu güvenlik kamu görevlilerinin kendi özel- yasalarına ve bazı hususlarda ayrı anayasal kurallara bağlı olmalarından da anlaşılmaktadır. Yargıç Salih S. Dayıoğlu ve Yargıç Aziz Altay, güvenlik kamu görevlileri ile sivil kamu görevlilerinin emeklilik hakkı bakımından özdeş nitelikte oldukları görüş-ündedirler. Yargıç N. Ergin Salâhi ise güvenlik kamu görevlilerinin sivil kamu görevlileri ile emeklilik açısından ayrı statüde olup olmadıkları hususunu bu havalede kesin olarak karara bağlamak istememektedir.


Güvenlik hizmetlerinin yürütülmesinin tem-eli, Yasanın 12(1) maddesinde de belirtildiği gibi, disiplindir. Disiplinin muhafazası için de bu hizmetleri ifa edenlerin disiplinli hareket etmeleri, hüsnü ahlâk sahibi olmaları ve suç işlememeleri gerekir. Bu hususlar memleketi korumakla görevli güven-lik kuvvetleri bakımından büyük önem arzeder. Bunların, belirli ortam ve safhada, nasıl sağlanabileceğini ise en iyi bilecek durumda olan yasa koyucudur. Konu yasa kuralının böyle bir amacın sağlanmasına yönelik olduğu ise açıktır.

Yukarıda söylenenl-erden anlaşılacağı gibi güvenlik kamu görevlileri ile sivil kamu görevlilerinin özdeş olmayan nitelikleri ve farklı statüleri olup olmadığı bir tarafa yapılan ayırım, haklı bir nedene dayanan bir ayırımdır ve Anayasanın 8. maddesine ters düşmemektedir. Ya-rgıç Salih S. Dayıoğlu ve Yargıç Aziz Altay bu görüşe katılmamaktadırlar.

Konu yasa kuralının, Anayasanın 7. maddesine aykırı olduğu iddiası, daha önce de belirtildiği gibi, havalenin duruşmasında, ileri sürülmemiştir. Bu durumda konu yasa kuralının Ana-yasanın 7. maddesine aykırı olmadığına karar verilmesi gerekir.

SONUÇ:
Sonuç olarak 15/79 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51. maddesinin (4). fıkrasının (b) bendinin Anayasanın 8. maddesine aykırı olmadığına, Yargıç Salih S. Dayıoğlu ve Yargıç- Aziz Altayın karşıoyları ve oyçokluğu ile ve Anayasanın 7. maddesine aykırı olmadığına, oybirliği ile, karar verilir.


(Şakir Sıdkı İlkay) (Salih S. Dayıoğlu)
BaşkanYargıç

(N. Ergin Salâhi) (Niyazi F. Korkut) (Aziz Altay)
Yarg-ıç Yargıç Yargıç

10 Aralık 1985.
KARŞIOY YAZISI

Salih S. Dayıoğlu: 26/77 sayılı Emeklilik Yasası yürürlüğe girmezden önce emeklilik ile ilgili yasal durum tadil edilmiş şekliyle Fasıl 311 Emeklilik Yasası ile düzenlenmekte idi. Bu yasaya g-öre emekliliğe ilişkin haklar yasal bir hak değil, zamanın yürütme görevini yapmakta olan Valinin takdirine bırakılmış bir husustu (Gör: Fasıl 311 m.3 ve 5). Sözü edilen Yasanın 5. maddesinin 1. fıkrası her kamu görevlisinin emeklilik almasını bir hak ol-arak görmediği gibi yürütmenin herhangi bir kamu görevlisini tazminatsız azletme hakkını da mahfuz tutmuştu. Aynı maddenin 2. fıkrası bir kamu görevlisinin ihmal, usulsüzlük ve fena harekette (misconduct) bulunduğunun saptanması halinde bu gibi kamu görev-lisinin emeklilik v.s. haklarının azaltılması veya tamamen durdurulması hususunda Valinin yetkili olduğunu derpiş ediyordu.

5/71 sayılı Emeklilik (Tadil) Yasası 25.3.1971'de yürürlüğe girdi. Bu yasa Fasıl 311'in 5. maddesinin 1. fıkrasını yürürlükten -kaldırdı. 26/77 sayılı Emeklilik Yasası da emekliliğe ilişkin tüm haklara yasal bir düzenleme getirdi ve Fasıl 311'i ilga etti. 26/77 sayılı Emeklilik Yasasında, Fasıl 311 madde 3 ve 5'e karşın, kamu görevinden azledilenlerin emeklilik haklarından yoksun- bırakılacağına dair herhangi bir kural yoktur. 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasasının 20. maddesinde kamu görevlilerinin emeklilik hakkı olduğunu derpiş etmekte ve bu hakkın 26/77 sayılı Emeklilik Yasası çerçevesinde olduğunu vurgulamaktadır. Bu yasada -da azledilen bir kamu görevlisinin emeklilik hakkından yoksun bırakılacağına dair açık ve zımni herhangi bir kural bulunmamaktadır. Bir daha önceki yasada azledilen bir kamu görevlisinin emeklilik haklarından yoksun bırakılacağı öngörülür ancak daha sonra- çıkarılan bir yasa ile eski yasa ilga edilir ve azledilenler için emeklilik haklarından mahrum edilecekleri öngörülmüyorsa, yasa koyucunun bunu bilerek ve isteyerek yaptığı sonucuna varmamız gerekir. Sadece bu husus bizi özellikle 26/77 sayılı yasadan so-nra azledilen bir kamu görevlisinin emeklilik haklarından mahrum edilemiyeceği sonucuna götürmesine kâfi geliyorsa da böyle bir kuralın mevcudiyeti halinde bile bunun anayasa hukuku alanında ne gibi bir hüküm ifade edebileceğinin araştırılmasında yarar var-dır.

Türkiye Anayasa Mahkemesinin Esas No.1963/138 Karar No.1964/71 sayılı ve A.M.K.D. Sayı 2 sayfa 256'da görülebilecek kararında özetle azledilen bir kamu görevlisinin tekaüt haklarından mahrum edilmesinin bizim Anayasamızın 45.maddesine tekâbül eden- 1961 T.C. Anayasasının 48. maddesine aykırı bulmuştu. Sözü edilen kararda Mahkeme sayfa 264'te şunları söyledi:
"Anayasa'nın 48'nci maddesi gereğince, sosyal güvenlik aynı zamanda herkes için bir haktır. Anayasa koyucusu bu hükümle, bütün yurttaşların- bu güvenlikten yararlanmalarını sağlamak istemiş fakat bunun gerçekleşmesinin, zamana ve bazı koşullara bağlı olduğunu gözönünde tutarak 53'üncü maddede, devletin, bu bölümde belirtilen ekonomik ve sosyal amaçlara ulaşma ödevlerini, ancak ekonomik gelişme- ile mali kaynaklarının yeterliği ölçüsünde yerine getireceğini açıklamıştır. Bu hüküm uyarınca, kanun koyucu sosyal güvenlik alanında bazı hakları vermemeye veya sadece bir kısmını vermeğe yetkilidir. Fakat ekonomik gelişme ile mali kaynakları yeterli g-örerek bir hakkı sağlayınca herkesi bunun kapsamına alması zorunludur. Belli suçları işlemiş olmak gibi kişisel durumlar bakımından ilgililer arasında bir ayırım yapamaz ve verdiği bir hakkı, özellikle kazanıldıktan sonra, bazı kişilerden geri alamaz. Bö-yle bir ayırım veya geri alma, Anayasanın 48'inci maddesinin hem amacına hem de bu maddedeki "Herkes" kaydı anlamına aykırıdır. Aksi düşünülecek olursa, kanun koyucunun bütün sosyal ve ekonomik haklar için aynı şeyi yapabileceğini de kabul etmek gerekir k-i bu halde yalnız sosyal güvenliğin değil Anayasa'nın kurduğu sosyal devlet düzeninin de zedelenmesine yol açılmış olur."


Yapılan alıntıdan açıklıkla görülebileceği gibi Yasanın bu konuda belirli bir kural koyması halinde dahi böyle bir kuralın Anayasay-a aykırı olacağı görüşü hakimdir.

15/79 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51(4)(b) maddesi, 21.7.1984 tarihinde 33/84 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılıncaya kadar, disiplinsizlik veya ahlâki veya mahkûmiyet nedenleriyle ayrılmalarda Emeklili-k Yasası hükümlerinin uygulanmayacağını öngörmektedir. Diğer bir deyişle bu gibi ayrılmalarda bir Güvenlik Kamu görevlisinin Emeklilik Yasasının öngördüğü haklardan yararlanması olanağı yoktur.

Böyle bir kuralın yukarıda alıntısı yapılan ve büyük ölçüde- benimsediğim T.C. Anayasa Mahkemesi kararında belirlenen görüşler ışığında Anayasamızın 35. maddesine aykırı olduğu kanısındayım. Bu bir yana, 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasası ile kamu görevlilerine böyle bir hak tanınırken Güvenlik Kamu Görevlilerine- tanınmaması Anayasanın 8. maddesinin öngördüğü eşitlik ilkesine de ters düşmektedir. Her ne kadar 7/79 sayılı Yasanın kapsamına aldığı bir kamu görevlisi ile 15/79 sayılı Yasanın kapsamı içinde bulunan bir kamu görevlisi arasında görev itibarıyle bir far-k varsa da emeklilik statüsü açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Bu görüş A.M. 7/77 sayılı Kararda kabul edilmişti. Sözü edilen Kararın 21. sayfasında şöyle denilmişti:
"İlgili Yasa kamu görevlilerine ve siyasal kamu görevlilerine emeklilik -tanıyan bir yasadır. Görülüyor ki emeklilik hakkı kazandırmak bakımından gerek kamu görevlileri gerekse siyasal kamu görevlileri aynı niteliktedir. Aynı nitelikte olan bir zümre veya sınıfın herhangi bir kısmına haklı nedene dayanmayan bir ayrıcalık tanı-nması Anayasanın eşitlik ilkesine ters düşmektedir. Daha önce belirtildiği gibi Emeklilik Yasası 9(3) maddesinde siyasal kamu görevlilerine tanıdığı hakkı diğer kamu görevlilerine tanımış değildir. Bu nedenle emeklilik hakkı bakımından aynı nitelikte ola-n kamu görevlileri ile siyasal kamu görevlileri arasında bir ayrıcalık ve eşitsizlik ortaya çıkmıştır ve bu ayrıcalık veya eşitsizliğin herhangi bir haklı nedene dayandığı söylenemez."


Kanaatımca emeklilik amaçları bakımından eşit olan kamu görevlileri -ile Güvenlik Kuvvetleri kamu görevlileri arasında Güvenlik Kuvvetleri kamu görevlileri aleyhine yapılan bu ayırımın haklı bir nedene dayandığı da gözükmemektedir. Esasen böyle bir iddia da yapılmış değildir. Kaldı ki, yasa koyucu böyle bir haklı nedenin -varolmadığını kabul etmiş olacak ki emeklilik hakkı vermeyen 15/79 sayılı Yasanın 51(4)(b) maddesini 33/84 sayılı yasa ile yürürlükten kaldırdı. Yasa koyucu haklı bir nedeni kabul etmiş olsaydı, bu maddeyi yasadan çıkarmayı düşünmiyeceği aşikârdı.

Son o-larak bir hususa değinmeyi faydalı bulurum. Şimdiki durumda azledilen bir kamu görevlisinin özellikle emekliliğinden yararlanacak aile efradını mahrum etme olanağı yoktur. Ancak kendi istek ve iradesiyle azline sebebiyet veren bir görevlinin şahsının soy-utlanarak emeklilik haklarından mahrum edilmesine cevaz verebilecek bir yasal düzenlemenin yapılması halinde bunun ne gibi bir durum yaratacağı konusunu tamamen açık bırakırım.

Söylenenlerden anlaşılacağı gibi 15/79 sayılı Yasanın 51(4)(b) maddesinin Ana-yasanın 8. maddesine aykırı olduğu görüşündeyim. Konu kuralın Anayasanın 7. maddesine aykırı olmadığına karar verilmesi gerektiği hususundaki çoğunluk görüşüne ise katılmaktayım.


(Salih S. Dayıoğlu)
Yargıç


KARŞIOY YAZISI
Aziz Alta-y: Bir kamu görevlisinin görevden uzaklaştırılması halinde emeklilik alabileceğine ilişkin görüşe katılırım.

15/79 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51(4)(b) maddesi bir kamu görevlisinin disiplinsizlik veya ahlâki durum veya mahkûmiyet nedeniy-le görevden uzaklaştırılması halinde emeklilik yasası hükümlerinden yararlanamayacağını öngörmektedir. Müstedi bu maddenin güvenlik kamu görevlileri ile kamu görevlileri arasında bu hususta bir ayırım yaptığını öne sürdü ve bu ayırımın Anayasanın 8. madde-sinin öngördüğü eşitlik ilkesine aykırı olduğunu iddia etti. Müstedaaleyhler ise kamu görevlileri ile güvenlik kamu görevlilerinin nitelikleri bakımından özdeş olmadığını, bir an için özdeş oldukları kabul edilse dahi disiplinsizlik, ahlâki durum ve mahkû-miyet gibi hususların güvenlik kuvvetleri için çok önemli hususlar olduklarını öne sürdüler ve yapılan bu ayırımın haklı bir nedene dayandığını iddia ettiler.

Anayasanın 8. maddesine göre, herkes, hiçbir ayırım gözetilmeksizin yasa önünde eşittir. Hiçbi-r kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz. Anayasanın 8. maddesinde yer alan eşitlik ilkesi, nitelikte benzerlik ve yasaların koyduğu kurallara uyarlık oranında söz konusudur ve herkesin her bakımdan aynı kurallara bağlı olmasını gerektirmez. D-eğişik durumların doğurduğu zorunluklar ve haklı nedenler dolayısıyle yapılan ayırımlar da eşitlik ilkesine ters düşmez. Nitekim siyasal kamu görevlileri ile kamu görevlileri arasında hizmet koşulları bakımından çarpıcı (örneğin kamu görevlileri, Kamu Hiz-meti Komisyonu tarafından atanmasına karşın siyasal kamu görevlileri seçimle ve belli bir süre için görev yapmaları, kamu görevlileri tüm zamanlarını kamu hizmetlerinin yürütülmesine ayırmakla yükümlü olup çalışma saatleri içinde veya dışında ücretli veya -ücretsiz bir iş tutamaz ve serbest meslek yapamazken, bir kısım siyasal kamu görevlilerinin ticaret dahil her türlü özel işleri ile iştigal edebilmeleri gibi) farklılıklar bulunmasına rağmen emeklilik hakkı kazandırmak bakımından aynı nitelikte oldukları k-abul edilmiştir. AM 7/77 sayılı havalede sayfa 21'de şöyle denmektedir:
"Hiç şüphe yoktur ki yasa önünde eşitlik ancak nitelikte benzerlik ve yasaların getirdiği hükümlere uyarlık oranında söz konusu olabilir. Yasa önünde eşitlik kavramı tüm yurttaşla-rın behemehal, her yönden her zaman aynı kurallara bağlı tutulmaları zorunluğunu içermez. Bir takım yurttaşların başka kurallara bağlı tutulmaları haklı bir nedene dayanmakta ise böyle bir durumda yasa karşısında eşitlik ilkesine ters düşüldüğünden söz ed-ilemez. İlgili Yasa kamu görevlilerine ve siyasal kamu görevlilerine ve emeklilik tanıyan bir yasadır. Görülüyor ki emeklilik hakkı kazandırmak bakımından gerek kamu görevlileri gerekse siyasal kamu görevlileri aynı niteliktedir. Aynı nitelikte olan bir- zümre veya sınıfın herhangi bir kısmına haklı nedene dayanmayan bir ayrıcalık tanınması Anayasanın eşitlik ilkesine ters düşmektedir."


Yukarıda belirtilenler ışığında kamu görevlileri ile güvenlik kamu görevlilerinin hizmet koşullarında bazı farklılıkl-ar bulunmakla beraber bu farklılıkların emeklilik hakkı kazandırmak bakımından özdeş nitelikte olduğu kanısındayım.

Şimdi de 15/79 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri Yasasının 51(4)(b) maddesinde yapılan ayırımın haklı bir nedene dayanıp dayanmadığını ince-lemek gerekir. Kamu görevlileri ile güvenlik kamu görevlilerinin emeklilikleri bakımından niteliklerinin özdeş olması halinde dahi Yasanın 51(4)(b) maddesinde yapılan ayırımın haklı bir nedene dayandığı ileri sürülmüştür. Kuşkusuz disiplinli ve iyi ahlâk- sahibi olmak mahkûmiyet ile sonuçlanan bir suç işlememek, sağlıklı bir güvenlik kamu hizmeti açısından önemli hususlardır. Ancak bu hususlar, kanımca 51(4)(b) maddesinde yer alan ayırımın yapılmasını gerektirecek kadar haklı bir neden teşkil etmemektedir-. Nitekim 33/84 sayılı Güvenlik Kamu Görevlileri (Değişiklik No.2) Yasası ile söz konusu ayırım kaldırılmış bulumaktadır. Yasa değişikliğinden önce disiplin, iyi ahlâk ve mahkûmiyet konularının, söz konusu ayırımın yapılmasını haklı gösterecek bir durum -arzettikleri ancak şimdi durumun değiştiği ve böyle bir ayrılığa artık gerek bulunmadığı hususunda herhangi bir iddia da ileri sürülmüş değildir.

Bu durumda 51(4)(b) maddesinde yapılan ayırımın haklı bir nedene dayanmadığı ve bu nedenle de Anayasanın 8. -maddesine ters düştüğü görüşündeyim.
Konu yasa kuralının Anayasanın 7. maddesine aykırı düşmediğine karar verilmesi gerektiği hususundaki çoğunluk görüşüne katılırım.



(Aziz Altay)
Yargıç






-


12



-


Full & Egal Universal Law Academy