Anayasa Mahkemesi Numara 25/1980 Dava No 1/1981 Karar Tarihi 08.01.1981
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 25/1980 Dava No 1/1981 Karar Tarihi 08.01.1981
Numara: 25/1980
Dava No: 1/1981
Taraflar: TKP ile KTFD Meclisi
Konu: 23/80 Mahkemeler (Değişiklik) Yasasının tümünün iptali istemi
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 08.01.1981

-D.1/81 Anayasa Mahkemesi 25/80
Anayasa Mahkemesi olarak oturum yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Ülfet Emin, Başkan, Şakir Sıdkı İlkay,
Salih S. Dayıoğlu, N. Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut.
Anayasanın 113. maddesi hakkında.

Topl-umcu Kurtuluş Partisinin 23/80 sayılı Mahkemeler (Değişiklik) Yasasının iptaline ilişkin istemi.
5.12.1980 tarihinde dosya edilmiştir.

Davacı: Toplumcu Kurtuluş Partisi
-ile-
Davalı: Kıbrıs Türk Federe Meclisi, Lefkoşa.
a r a s ı n d a.

-Davacı namına: Fuat Veziroğlu.
Davalı namına: Ümit S. Onan.
Amicus Curiae olarak Akın A. Sait.

----------------

K A R A R
İPTAL DAVASININ KONUSU:
25 Kasım 1980 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Devleti Resmi Gazetesinde yayınlanan 23/80 sayılı Mahkemeler (De-ğişiklik) Yasasının tümünün Anayasanın 1, 4, 78, 102, 103, 104, 105, 113 ve 121. maddelerine aykırı olduğu davacı tarafından ileri sürülmüş ve Anayasanın 113. maddesine dayanılarak iptali istenmiştir.

I. DAVACININ GEREKÇESİNİN ÖZETİ:
İptal konusu yasa ya-rgıçların Bakanlar Kurulu kararı ile yürütsel ve/veya yönetsel görev ifa eden komisyonlarda görevlendirilmelerine olanak vermektedir ki bu Anayasanın ilgili maddelerine aykırıdır. Yargıçlar yürütsel veya yönetsel görevde çalıştırılamaz. Yargıçlar Bakanla-r Kurulu kararı ile hiçbir yerde görevlendirilemez ve yargıçlar iptali istenen yasa uyarınca soruşturma komisyonlarında görevlendirilmeleri kuvvetler ayırımı ilkesine ters düştüğünden Anayasaya aykırıdır. Soruşturma komisyonunda görev yapmanın yargı görev-i ile ilgisi yoktur. Soruşturma komisyonu yasasına bakıldığında tayinin Bakanlar Kurulu tarafından yapıldığı açıkca görülmektedir. Buna ek olarak aynı Yasanın 4. maddesi uyarınca tayin olunan yargıç Bakanlar Kurulu veya Bakanlar Kurulunun saptayacağı bir- kişi huzurunda yemin etmesi gerekir bu da yargıç bağımsızlık ilkesine aykırıdır. Anayasanın 103. maddesine göre hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkeme ve yargıçlara emir ve talimat veremez. Bakanlar Kurulu bir yarg-ıcı soruşturma komisyonuna atamakla emir ve talimat vermiş olur. Bu nedenle Yasa Anayasanın 103(2) maddesine aykırıdır. Anayasanın 105. maddesine göre yargıçların nitelikleri, atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, görevlerinin veya görev -yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesinin yasa ile düzenleneceği öngörülmektedir. Bu maddeden açıkca görülüyor ki yargıçlar yargı organı dışında herhangi bir görevde çalıştırılamaz.

II. DAVALI GEREKÇESİNİN ÖZETİ:
Anayasanın 105(3) maddesi -yargıçların yasada belirtilenlerden başka genel ve özel hiçbir görev almadıklarını öngörmektedir. Bu madde açıkça gösteriyor ki yargıçlar yasada belirtilen görevleri yapabilir. Soruşturma komisyonunda görev yapması da bir yasa ile verildiğinden söz konus-u yasa Anayasaya aykırı değildir. Yargıçların soruşturma komisyonunda görevlendirilmesi yargıçların bağımsızlık veya güvence ilkelerine aykırı değildir. Yargıçlar soruşturma komisyonunda görev yapmakla bağımsızlık veya yargıç güvencelerini zedelemez.

II-I. İLGİLİ YASA METİNLERİ:
23/80 sayılı Mahkemeler (Değişiklik) Yasası.
"1. Bu Yasa Mahkemeler (Değişiklik No.2) Yasası olarak isimlendirilir ve aşağıda 'Esas Yasa' olarak anılan değiştirilmiş şekliyle 1976 Mahkemeler Yasasıyle birlikte okunur.


2-. Esas Yasa, 4. maddesinin sonuna aşağıdaki yeni (7) fıkra eklenmek suretiyle değiştirilir:
'(7)Yargıçlar bu Yasa veya başka bir Yasada aksine kural bulunmasına bakılmaksızın Soruşturma Komisyonları Yasası uyarınca teşkil edilecek Komisyonlarda görevlendi-rilebilirler.
Ancak bu komisyonlarda görev yapacak yargıçlar Yüksek Mahkemece belirlenir.'


3. Bu Yasa Resmî Gazetede yayınlandığı tarihten başlayarak yürürlüğe girer."

IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:
"Madde 1.
Kıbrıs Türk Federe Devleti, demokras-i, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan lâik bir cumhuriyettir.


Madde 4.
Yasalar, Anayasaya aykırı olamaz.
Anayasa kuralları, yasama, yürütme ve yargı organlarını, devlet yönetimi makamlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıd-ır.


Madde 78.
Kıbrıs Türk Federe Devletinin yürütme görev ve yetkisi, Devlet Başkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından yerine getirilir ve kullanılır.


Madde 102.
Kıbrıs Türk Federe Devletinde yargı yetkisi bağımsız mahkemelerce kullanılır.


Madde 103-.
Yargıçlar, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, yasaya, hukuka ve vicdanî kanaatlarına göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında, mahkemelere ve yargıçlara emir ve talimat veremez; gönderemez; tavsi-ye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında, Kıbrıs Türk Federe Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz; görüşme yapılamaz veya herhangi bir demeçte bulunulamaz. Yasama ve Yürütme organları ile Devlet yönetimi m-akamları, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organ ve makamlar, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.


Madde 104.
Yargıçlar görevlerinden uzaklaştırılamaz; kendileri istemedikçe Anayasada g-österilen yaştan önce emekliye çıkarılamaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması yolu ile de olsa, iktisap ettikleri haklardan yoksun bırakılamazlar.
Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlarla, görevini sağlık bakımında-n yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar, meslekleri ile bağdaşmayan işler yapanlar ve meslekte kalmaları caiz olmadığına karar verilenler hakkında, yasa ile konan istisnalar saklıdır.
Yargıçlar aleyhinde, yargısal görevleri sırasında söyledikleri- sözler veya eylemlerden dolayı, hiçbir kovuşturmada bulunulamaz.


Madde 105.
Yargıçların nitelikleri, atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin veya görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilme-si, haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevleri ile ilgili suçlarından dolayı soruşturma yapılmasına ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarılmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve diğer özlü-k işleri, mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine göre, yasa ile düzenlenir.
Yüksek Mahkeme Başkan ve yargıçları altmış beş yaşını, diğer yargıçlar altmış yaşını bitirinceye kadar görev yaparlar.
Yargıçlar, yasada belirtilenlerden başka, genel ve özel hiçbir- görev alamaz; resmî görevleri dışında hiçbir iş yapamaz; Devlet veya kamu kuruluşlarının herhangi bir yüklenme işini doğrudan doğruya veya dolaylı kabul edemezler.


Madde 113.
Devlet Başkanı, Kıbrıs Türk Federe Meclisinde grubu bulunan veya bulunmayan- siyasal partiler, siyasal gruplar ve en az yedi milletvekili veya kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren alanlarda yasa ile saptanacak diğer kurum, kuruluş, sendika (sendikalar federasyonu, sendikalar konfederasyonunu da kapsar) veya makamlar, bir yasan-ın veya herhangi bir yasanın herhangi belli bir kuralının veya Kıbrıs Türk Federe Meclisinin herhangi bir kararının Anayasanın herhangi bir kuralına aykırı veya ona uygun olmadığı gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi olarak görev yapan Yüksek Mahkemede doğrudan- doğruya iptal davası açabilirler.
Anayasa Mahkemesi olarak görev yapan Yüksek Mahkemede doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı, iptali istenen yasanın veya herhangi bir yasanın herhangi belli bir kuralının veya Kıbrıs Türk Federe Meclisinin kararının- Resmî Gazetede yayınlanmasından başlayarak doksan gün sonra düşer.


Madde 121.
Bu Anayasa ve yasalar gereğince, Yüksek Mahkeme tarafından kullanılan yargı yetkisi dışındaki yargı yetkisi, bu Anayasa kurallarına bağlı olarak ve bunlar gereğince yapılan y-asada gösterilen alt mahkemeler tarafından kullanılır.
Kişi ve Aile Hukuku (Ahvali şahsiye)ve dinî konular ile ilgili hukuk davaları hususundaki yargı yetkisini kullanan alt mahkemeler ile diğer alt mahkemelerin kuruluş, işleyiş, görev ve yetkileri yasa il-e düzenlenir.


V. İNCELEME:
Anayasaya aykırı olduğu iddia edilen yasa maddeleri ile bu sava dayanak olarak gösterilen anayasa kuralları ve bunlarla ilgili olarak öne sürülen iddia ve gerekçeler incelendi ve gereği görüşülüp düşünüldü.

İptali istenen -Yasanın getirdiği değişikliğe göre yargıçlar, Soruşturma Komisyonları Yasası uyarınca oluşturulacak Komisyonlarda görevlendirilebileceklerdir ve bu gibi yargıçlar Yüksek Mahkemece belirlenecektir. Bu durumda Yasanın yargıçlar için neler öngördüğünün bilin-ip anlaşılabilmesi için fasıl 44 Soruşturma Komisyonları Yasasına göz atılması gerekir. Bu Yasaya göre Soruşturma Komisyonları, Bakanlar Kurulunun bir emirnamesi ile atanacak bir veya birden fazla kişiden oluşur ve Bakanlar Kurulu, Komisyon birden fazla k-işiden oluşması halinde, kimin Komisyona başkan olacağını emirnamede saptar. Bakanlar Kurulu ayrıca istar edeceği emirname ile Komisyonun görev şartlarını (Terms of reference) belirler. Aynı Yasanın diğer bir kuralına göre de Komisyona atanan kişi veya k-işiler Bakanlar Kurulunun veya onun tayin edeceği bir şahsın önünde görevini sadıkane, tam olarak ve tarafsızca yapacağına dair yemin eder.

Söylenenlerden anlaşılacağı gibi Soruşturma Komisyonları Yasasına göre Yüksek Mahkemece belirlenecek yargıcın, k-i bu yargıç Yüksek Mahkeme veya Alt Mahkeme yargıcı olabilir, Komisyona atanması ve görev şartlarının saptanması Bakanlar Kurulunca yapılacaktır. Bu yargıcın ayrıca Bakanlar Kurulunun veya onun tayin edeceği bir şahsın önünde yemin etmesi gerekecektir.

-Yukarıda özetlenen Yasanın, bilhassa mahkemelerin bağımsızlığı, yargıçların güvenceleri ve yargıçlık mesleği ile ilgili olan Anayasanın 102, 103, 104 ve 105. maddelerine aykırı olduğu öne sürülmüştür.

Yasanın, Anayasanın sözü edilen veya diğer maddeler-ine aykırı olup olmadığı hususunda içtihat kararı mevcut olmadığına ve önemine binaen konunun etraflıca ve titizlikle incelenmesi gerekir. Bunu yaparken de Anayasası eş veya benzeri maddeleri içermesi bakımından bizimkine bu hususta en yakın olan Türkiye'-de Anayasa Mahkemesi tarafından konu ile ilgili olarak verilen kararlar varsa bunlardan yararlanılabilinir. Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası ise bu hususta benzeri maddeler içermemektedir. Soruşturma Komisyonlarının en fazla kullanıldığı İngiltere'de ise ana-yasal sister farklıdır; esasen İngiltere'de yazılı bir Anayasa mevcut değildir.

Başkan Ülfet Emin Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının benzeri maddeler içermediği görüşüne katılmamaktadır.

Yukarıda belirtildiği gibi eş veya benzeri maddeler içermesi bakımı-ndan bizimkine bu hususta en yakın Anayasası bulunan Türkiye'dir. Fakat hemen ilâve etmek yerinde olur ki yargıç güvencesi ve yargıç mesleği hakkındaki bizdeki maddeler, sarahaten içerdiği kurallar bakımından, bir derece daha geniş tutulmuştur. Örneğin 1-04. maddenin (3). fıkrasında yer alan ve yargıçlar aleyhinde, yargısal görevleri sırasında söyledikleri sözler ve eylemlerinden dolayı, kovuşturma yapılamayacağına dair kuralı ve 105. maddenin (3). fıkrasında yer alan ve yargıçların resmi görevleri dışında- hiçbir iş yapamayacağına dair kuralı Türkiye Anayasasının muadil maddeleri içermemektedir.

Konuyu incelerken ilkin tezekkür edilmesi gereken husus Anayasanın bu gibi bir görevin yargıçlara verilebilmesini öngörmekte olup olmadığıdır.

Anayasanın 105. m-addesinin (3). fıkrasına göre yargıçlar, yasada belirtilenlerden başka, genel ve özel hiçbir görev alamaz; resmî görevleri dışında hiçbir iş yapamaz. Acaba bu fıkradaki kurala göre yargıçlara yasa ile herhangi bir görev verilebilir mi yoksa sadece yargıç-lık mesleği ile ilgili görev mi verilebilir? Fıkranın metni, 102, 103 ve 104. maddelerdeki kurallar ve özellikle 105. maddenin (1). fıkrasında yer alan ve yargıçların ödevlerinin bağımsızlık ilkesine göre düzenleneceği hususundaki kural göz önünde tutuldu-ğunda bu fıkrada yargıçlara yasa ile verilmesi öngörülen çelişmesiz yargı işlerinde dahil olmak üzere yargı ve yargı ile ilgili görevlerin olduğu anlaşılır. Esasen aksi varit olmuş olsa yasa ile yargıçlara herhangi bir görev, örneğin yargı ile ilgisi olma-yan idari görevler, verilebilecek ve bu şekilde mahkemelerin bağımsızlığını ve yargıçlık güvencesinin zedelenmesi olasılığı söz konusu olacaktı ki Anayasa koyucu bunu murat etmemiş olsa gerek. Nitekim yargıçların ve hatta savcıların atanmalarında ve geçic-i de olsa görev ve görev yerlerinin değiştirilmesinde yürütme organının ve siyasi kişilerin söz sahibi olamayacağına dair Türkiye'de Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararlarda bağımsızlık ve yargıç güvencesi üzerinde hassasiyetle durulmuş ve bunları i-hlâl edebilecek yasal kuralların Anayasaya aykırı olduğu belirtilmiştir. T.C. Anayasa Mahkemesi 29.3.1966 günlü ve 1963/109-1966/17 sayılı kararında (A.M.K.D. sayı 4, s.113, s.115-116'da) şöyle demiştir:
"Mahkemelerin bağımsızlığı ve hakim teminatı esasl-arının gereği olarak bütün hakimlerin tayini ile görevlerinin ve görev yerlerinin değiştirilmesi ve Yargıtay Üyelerinin seçilmesi yetkisi yürütme organından alınarak yargı organı içinde teşkil edilecek Yüksek Hâkimler Kuruluna verildiği ve bu suretle yürüt-me organının hakimler hakkında herhangi bir tasarrufta bulunabilme yolu kapatıldığı halde Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kendi yapısı içindeki Yüksek Hâkimler tarafından geçilen ikinci başkanların vazife ifa edecekleri dairelerin tâyin ve tebdilinin icra o-rganının yetki alanı içinde kalmasına Anayasa'nın ayleviyetle müsaade etmiyeceği ve Temyiz Mahkemesi Teşkilâtı Kanununda yer alan böyle bir hükmün mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlerin teminatı esasları ile bağdaşamadığından Anayasa'ya açıkca aykırı düşe-ceği tabiidir."


T.C. Anayasa Mahkemesi 18.12.1967 günlü ve 1966/31-1967/45 sayılı kararında (A.M.K.D. sayı 5, s.242, s.257'de) da şöyle demiştir:
"Teminat konularında gözönünde tutulacak önemli bir yön, halkın gözünde belli devlet görevlisi siyasî güç -sahiplerinin dileklerine karşı korunmamış gibi gösteren hükümlere kanunlarda yer verilmemesidir. Buna göre yeterince koruyucu tedbirler alınmaksızın kanunlara konulan hükümler, savcıları halkın gözünde siyasi güç sahiplerine karşı teminatsız görevliler ol-arak gösterir ve bu görünüş onların hukuka uygun işlemlerini bile halkın gözünde kuşku ile karşılanan işlemler durumuna sokar ki bu dahi, adalet işlerinin görülmesi yolunda halk açısından güven verici sayılmaz ve yurttaşları tedirgin eder, başka bir deyiml-e sosyal iş rahatlığını giderir."


Yine T.C. Anayasa Mahkemesi 20.4.1971 günlü ve 1970/39-1971/44 sayılı kararında (A.M.K.D. sayı 9, s.462, s.475-476'da) da şöyle demiştir:

"Bir savcının bakanın iradesiyle görev yerinin geçici olarak değiştirilmesi ola-sılığı dahi, onu görevinde güvenlik içinde olmadığı ve siyasal gücün etkisi altında bulunduğu kaygusuna haklı olarak uğratabilir ve bu tedirginlik onun siyasal gücün etkisi dışında işlem yapmasını engelleyebilir. .................. Bütün bu nedenlerle geçi-ci yetkinin 89. madde ile düzenleme biçimi Anayasa'nın 137. maddesine aykırı düşmektedir."


Anayasa'nın 105. maddesinin (3). fıkrasına konulabilecek tefsir yukarıda belirtildiği merkezde olduğuna ve Soruşturma Komisyonlarının da görevi idari olduğuna gör-e yargıçlara böyle bir görev verilemez. Bu durumda iptal konusu Yasanın 2. maddesi Anayasanın 105. maddesinin (3). fıkrasına aykırıdır.

Başkan Ülfet Emin yargıçlara idari görev verilemiyeceği ve Yasanın 2. maddesinin Anayasanın 105. madd-esine aykırı olduğu görüşlerine katılmamaktadır.

İptali istenen Yasa üç maddeden oluşmaktadır. Kural vazeden sadece Yasanın 2. maddesidir. 1. madde Yasanın ismini, 3. madde de yürürlük tarihini saptamaktadır. Bu nedenle Yasanın 1 ve 3. maddeleri, kend-i başlarına, Anayasaya aykırı değilse de 2. maddeden ayrı olarak bir mana ifade etmeleri söz konusu değildir. Bu nedenle Yasanın bir tüm olarak Anayasaya aykırı bulunması ve buna göre işlem görmesi gerekir.

Yasa Anayasa'nın 105. maddesinin (3). fıkrasın-a aykırı bulunduğuna ve iptal edileceğine göre Anayasanın diğer maddelerine de aykırı olup olmadığı hususunun incelenmesi gerekmemektedir.






SONUÇ:
Sonuç olarak 23/1980 sayılı Mahkemeler (Değişiklik) Yasasının Anayasanın 105. maddesinin (3). fıkrasına- aykırı olduğuna ve bu nedenle iptaline, Başkan Ülfet Emin'in karşıoyu ile ve oyçokluğu ile, karar verilir.



(Ülfet Emin) (Şakir Sıdkı İlkay)
Başkan Yargıç



(Salih S. Dayıoğlu) (N. Ergin Salâhi) (Niyazi F. Korkut)
Yar-gıç Yargıç Yargıç

8 Ocak 1981.




KARŞIOY YAZISI

İptali istenilen Yasa, yargıçların, Fasıl 44, Soruşturma Komisyonları Yasası uyarınca kurulan bir soruşturma komisyonunda görevlendirilebileceği hususu ile ilgilidir. Söz konusu Yasa ile kurul-an bir soruşturma komisyonunun görevi Bakanlar Kurulunca belirlenen bir konu hakkında inceleme yapıp rapor sunmaktır. Yasanın bu husustaki 2(1)(a) maddesi aynen şöyledir:
"2.(1) The Governor shall have power -
(a) to appoint, by Order, a Commis-sion of Inquiry, consistnng of one of more Commissioners, to consider such questions as may be referred to it by the Governer and to report thereon to him;"

Soruşturma Komisyonunun yetkileri Yasanın 7. maddesinde belirlenmektedir. - Bu maddeye göre Soruşturma Komisyonu, diğer şeyler meyanında, gerekli görülen veya arzu edilen tüm şahadeti gerek yazılı gerek sözlü olarak elde etmek ve sorguya çekilmesi gerekli görülen veya arzu edilen tüm kişileri sorguya çekmek, herhangi bir tanıktan- gerek yazılı gerek sözlü olarak vereceği şahadetin yemin veya beyan yolu ile verilmesini istemek, Kıbrıs'ta ikâmet eden herhangi bir kişiyi şahadet vermek veya tasarrufunda bulundurduğu herhangi bir belgeyi ibraz etmek ve tanık olarak sorguya çekilmek üze-re herhangi bir soruşturma komisyonu toplantısında hazır bulunmaya celb etmek yetkisine haizdir. Görülüyor ki Soruşturma Komisyonunun görevi Bakanlar Kurulunca sunulan bir konuyu enine boyuna inceleyip konu hakkında bir rapor hazırlamaktır. Soruşturma Ko-misyonu konu hakkında herhangi bir yargı kararı veya hatta idari karar vermemektedir. Komisyon sadece bir rapor sunmaktadır. Komisyonun bu durumda yaptığı görev kesinlikle yargı görevi sayılamaz. Komisyon üyeleri komisyonda görevlerini yaparlarken herha-ngi bir yargı yetkisini, dar veya geniş anlamda, kullanmamaktadır.

Davacı, Anayasaya göre yargıçların yargı görevi dışında herhangi bir görev yapamayacaklarını iddia etmiştir. Anayasada yargıçların yargı görevi veya yargı işleri dışında herhangi bir gör-ev yapamayacakları hususunda herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Anayasada buyurucu veya yasaklayıcı herhangi bir hüküm bulunmadığı hallerde Yasama organı herhangi bir konuda takdirini kullanarak dilediği bir şekilde Anayasanın özüne aykırı olmamak üzere -dilediği yasayı yapabilir. Bu hususta T.C. Anayasa Mahkemesi 26.9.1968 günlü Esas No.1968/14, Karar No.1968/35 sayılı kararında (A.M.K.D. Sayı 7, s.53, s.60'da) aynen şunları söyledi:
"Öte yandan ilk soruşturmanın hakimlerce yapılmasını ve karara bağlanm-asını zorunlu kılan bir Anayasa hükmü yoktur. Anayasa herhangi bir konuda buyurucu yahut yasaklayıcı bir ilke getirmemişse bunun düzenlenmesini kanun koyucunun takdirine bırakmış demektir."


Daha önce belirtildiği gibi yargı işleri ile ilgili Anayasanın- ilgili maddelerinde yargıçların yargı görevi dışında herhangi bir görev yapamayacakları hususunda herhangi bir yasaklayıcı veya buyurucu hüküm mevcut değildir. Bilâkis Anayasanın 105. maddesinin (3). fıkrası yargıçların yasada belirtilenlerden başka gene-l ve özel hiç bir görev alamayacaklarını öngörmekle yasa ile yargıçlara yargı görevi dışında görevler verilebileceği açıktır. Nitekim bizzat Anayasa yargıçlara Anayasanın 55. maddesi ile seçimlerin genel yönetimi ve denetimini vermiştir. 55(2) maddesine -göre seçimlerin başlamasından bitimine kadar seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konuları ile ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin -karara bağlama ve Devlet Başkanı ve Milletvekillerinin seçim tutanaklarını kabul etme görevi yargıçlardan oluşan özel bir kuruluşa verilmiştir. Yargı yetkisi olmayan veya yargı görevi sayılmayan bir çok görevler yasalarla mahkemelere veya yargıçlara, Anay-asa yürürlüğe girmezden önce ve sonra, yasalarımız uyarınca verilmiş bulunmaktadır Nitekim Örneğin 10/1976 sayılı Siyasal Partiler Yasasının 9. maddesi Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak partiler için bir sicil tutmasını ve bunun için hangi belge -ve bilgilerin sunulacağı ve sicilin nasıl tutulacağı hususunda tüzük yapma ve Yasanın 51 ve 52. maddelere de partilerin gelir ve giderlerini denetleme görevini vermiştir. Seçim ve Halkoylaması Yasası Yüksek Mahkemeye ve tüm yargıçlara bir çok görevler ver-miştir. Yasanın 10. maddesi Yüksek Mahkemeye Yüksek Seçim Kurulunda görev yapacak 5 asli ve 2 yedek üyeyi yargıçlar arasından seçme görevini vermiştir. Yüksek Seçim Kurulunda görev yapanların tümü yargıçlardan oluşur. İlçe Seçim Kurulları Yüksek Seçim K-urulunun atadığı yargıç veya savcılardan oluşur. Yüksek Seçim Kurulunun görev ve yetkileri Yasanın 20. maddesinde, İlçe Seçim Kurulları görev ve yetkileri Yasanın 23. maddesinde belirlenmiştir. Bunlara göre Yüksek Seçim Kurulu diğer şeyler meyanında, içi-ne oy pusulaları konacak olan zarfları satın almak, imal ettirmek veya ithal etmek, kütük düzenleme işlerinin başlamasından seçim sonuçlarının kesinleşmesine kadar Yasada söz konusu edilen işlemlerin gerktirdiği cetvel, alındı belgesi, tutanak, seçmen kart-ı gibi her türlü yazılı kâğıt ve defterlerin ihtiyaca yetecek sayıda bastırılmasını ve ilçe seçim kurullarına yollanmasını sağlamak, İlçe Seçim Kurulları başkanlıklarınca seçim işlerinin yürütülmesi hakkında sorulacak olan hususları derhal cevaplandırmak g-örevi ile görevlendirildi. İlçe Seçim Kurulları ise ilçe bölgesinde seçimin ve halkoylamasının düzenle yürütülmesini sağlamak için gereken bütün tedbirleri almak ve seçim işlerini denetlemek, sandık kurullarını kurmak, sandık kurullarına oy sandıklarını v-e yasada yazılı diğer seçim araç ve gereçlerini göndermek, sandık kurulla kurullarından gelen tutanakları birleştirerek tutanak düzenlemek ve bu tutanağı Yüksek Seçim Kuruluna teslim etmek gibi görevlerle görevlendirilmişlerdir. Bu görev ve yetkilere bakı-ldığında yargıçlardan oluşan Yüksek Seçim Kurulu ve yargıç ve savcılardan oluşan İlçe Seçim Kurullarının görev ve yetkilerinin çoğunun yargı işleri ile ilgisi olmadığı ve yönetsel olduğu açıkça görülmektedir. 8/76 sayılı Hukuk Dairesi Yasası ile kurulan Y-üksek Savcılar Kurulunda bir Yüksek Mahkeme Yargıcına ve bir Kaza Mahkemesi Başkanına görev verilmiştir. Avukatlar Yasası da Yüksek Mahkeme Yargıçlarına Hukuk Meclisinde görev vermiştir. Fasıl 153 "Ani ve Şüpheli ölüm Vakalarını Tahkik Edenler Yasası" (C-oroner's Law) nın 3(1) maddesi kaza mahkemesi yargıçlarına Yasanın 4. maddesinde belirlenen ani ve şüpheli ölüm hallerinin olması halinde tahkikat yapma görevi vermiştir. Bu gibi hallerde bu görev Kaza Mahkemesi yargıçları dışında başka kişilere de yasanı-n 3(2) maddesi uyarınca Bakanlar Kurulunca verilebilir. Ani ve şüpheli ölüm vakalarını tahkikat etmekle görevli yargıçlar veya diğer kişiler Yasanın 25. maddesi uyarınca tahkikatlarını tamamladıktan sonra ölümün nerede, nasıl ve hangi koşullar tahtında me-ydana geldiği hususunda bulgu yapar. Fasıl 153 tahtında yargıcın yaptığı görev kuşkusuz tam anlamda bir yargı görevi değildir. Bu nedenledir ki Yasa uyarınca bu görev yargıçlar dışında da başka kişilere verilebileceğini öngörmektedir. Görülüyor ki bu ya-salarla yargıçlara yargı yetkisi veya görevi veya yargı işleri ile ilişkisi olmayan bir çok görevler verilmiştir.

K.T.F.D. Anayasasının yargı bölümü ile ilgili 102, 103, 104 ve 105. maddelerinin hemen hemen tümü Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 7, 132, 1-33 ve 134. maddelerinden alınmıştır. 102. madde T.C. Anayasasının 7. maddesinin aynıdır. 103. madde T.C. Anayasasının 132. maddesinin tamamen aynıdır. 104. madde (1) ve (2). fıkraları T.C. Anayasasının 133. maddesi ile tamamen aynıdır. Yegâne fark (1).- fıkradadır ve o da şudur: T.C. Anayasasında "yargıçlar aylıklarından yoksun kılınamaz" demektedir halbuki K.T.F.D. Anayasasında "yargıçlar iktisap ettkileri haklardan yoksun bırakılamazlar" denmektedir. Anayasanın 105(1)(2) maddeleri T.C. Anayasasının 1-34(1) ve (2). fıkraları ile tamamen aynıdır. Anayasamızın 105. maddesinin (3). fıkrasında yer alan "yargıçlar yasada belirtilenlerden başka genel ve özel hiç bir görev alamaz" kısmı T.C. Anayasası ile tamamen aynıdır. Ancak bizim Anayasamızda bu fıkradan- sonra şunlar da yer almaktadır "resmi görevleri dışında hiç bir iş yapamaz; devlet veya kamu kuruluşlarının herhangi bir yüklenme işini doğrudan doğruya veya dolaylı kabul edemezler". T.C. Anayasa Mahkemesi 132, 133 ve 134. maddeleri ile ilgili bir çok k-ararlarında yargıçların yargı görevi dışında herhangi bir görev yapamayacaklarının anasayasa öngörülmediğini ve yasalarla yargıçlara yargı görevi dışında görev verilebileceğini açıkça belirtmiştir.

1.4.1969 günlü Esas No 1967/21, Karar No. 1968/36 (A.M.-K.D. Sayı 6, s.229) sayılı Kararda Anayasaya aykırılık iddiasında bulunulan mahkeme yargıçların yargı görevi dışında görev yapamayacakları gerekçesini ileri sürdü. T.C. Anayasa Mahkemesi ise s.232'de konu ile ilgili aynen şunları söyledi:

"Gerçekten yar-gı işi ile yönetim işinin herhangi bir tanımlaması Anayasada yer almadığı gibi belli bir görüş açısından yönetim işlerinden sayılabilecek işler tanımlanarak bunların tümünün veya bunlardan bir kaçının hakimlere gördürülmesini yasak eden bir kurala dahi yer- verilmiş değildir. . . . . . . . Hakimlerin yasalarda gösterilenlerden başka genel veya özel herhangi bir görev alamıyacakları yollu Anayasa hükmü dahi, hakimlere uyuşmazlıkların çözümlenmesinden başka işlerin verilemiyeceği görüşüne dayanak olamaz. Gerç-ekten bu hükmün konulmasının amacı hakimlerin alabilecekleri görevlerin ancak ve ancak yasalarda belli edilen görevler olabileceğini ve yasalarda belirlenmeyen bir görevi hakimlere verilmesinin yasaklandığını anlatmaktadır."


Yukarıda yapılan alıntılarda-n açıkça görülüyor ki yargıçlar bir yasa ile görevlendirildikleri hallerde yargıç görevinden başka görev yapabilirler. Nitekim Profesör Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü kitabında 2. baskı, yargıçların yargı görevinden başka resmi bir görevi ancak öz-el bir kanunla alabileceklerini belirtmektedir. Bu hususta s.57'de şunlar yer almaktadır:
"Hakimler kanunda belirtilenlerden başka genel ve özel hiç bir görev alamazlar. Bu hüküm hakimlerin bağımsızlığını, hakimlik vakar ve şerefini korumak maksadı ile -konulmuştur. Hakimlerin, yargı görevinden başka resmi bir görev alabilmeleri ancak özel bir kanunla olur. Meselâ hakimlerin seçim kurullarında vazife görmeleri gibi."


Türkiye Cumhuriyetinde yürürlükte olan kanunlarla yargıçlara yargı görevi dışında gö-rev verilmiştir. 3533 sayılı Kanunun 1. maddesi umumi mülhak ve hususi bütçelerle idare edilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı devlete veya belediyeye veya hususi idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkan ihtilâflardan adliye ma-hkemelerinin vazifesi dahilinde bulunanlar kanunda yazılı tahkim usulüne göre halledilirler. Kanunun 3. maddesine göre mülhak bütçe ile idare edilen daireler arasında hasıl olan ihtilâflar Temyiz Mahkemesi Birinci Reisi tarafından Temyiz Mahkemesi Daire R-eisleri arasından seçilerek bir hakem marifeti ile hallolunur. Kanunun 4. maddesine göre belediyeler hususi bütçe ile idare olunan veya sermayesinin tamamı devlet belediye veya hususi idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında tahaddüt eden ihtilâfl-ar bulunduğu yerin yüksek dereceli Hukuk Mahkemesi Reisi veya hakimi tarafından hakem sıfatı ile hallolunur.

Kanunun 5. maddesine göre hakem, tedkikatın ve tahkikatın şeklini ve müddetlerini tayin eder ve hakimin haiz olduğu bütün salâhiyetleri kullana-bilir. Lûzum gördüğü takdirde tarafları da dinleyebilir.

648 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 109. maddesi uyarınca kanunla kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere bir 'Parti Yasaklamaları İnceleme Kurulu' kurulmuştur. Kurul Yargıtay ceza dai-releri başkanlarından kurulur. En kıdemlisi Kurulun başkanıdır. Kanunun 111(3)(A) maddesine göre Yasanın 111(2) maddesinde sayılanlar dışında kalan parti organı, mercii, kurulu, yardımcı kol organı veya bir parti üyesi tarafından Kanunun dördüncü kısmınd-a yer alan maddeler hükümlerine aykırı fiillerin işlenmesi takdirde fiilin işlendiği tarihten başlayarak iki yıl geçmemişse Cumhuriyet Başsavcılığı organ, merci, kurul veya yardımcı kol organına işten el çektirilmesi ve parti üyesinin veya üyelerinin işbu -bendde sayılan organ, merci, kurul veya yardımcı kol organına dahil olsun veya olmasın, partiden kesin olarak çıkarılması için Parti Yasaklamaları İnceleme Kuruluna başvurur. Kurul başvuru üzerine delilleri topladıktan sonra Cumhuriyet Başsavcılığını, ilg-ili siyasal partinin temsilcisini ve söz konusu fiili işlediği ileri sürülen parti üyesini veya üyelerini ve varsa vekillerini dinler. Gereken soruşturmaları doğrudan doğruya veya kendi üyeleri arasından geçeceği naip veya naipler eli ile yapabilir. Tanı-k dinleyebilir ve bilirkişi atayabilir. Kurul bu başvurmayı en çok 60 gün içinde karara bağlar ve kararını Cumhuriyet Başsavcılığına ve ilgili siyasi partinin genel başkanlığına yazı ile bildirir. Kurul Cumhuriyet Başsavcısının isteğini yerinde görmüşse,- söz konusu organ, merci, kurul veya yardımcı kol organının işten el çektirilmesine ve fiili işlediği ileri sürülen parti üyesi veya üyelerinin partiden kesin olarak çıkarılmasının ilgili siyasi partinin yetkili organlarınca, kurulun yazılı bildirisinin al-ınmasından başlayarak 30 gün içinde karar verilmediği takdirde, söz konusu fiillerin bu bendde belirtilen nitelikte fiiller olduğunun 110. madde uyarınca açılacak dava sonunda Anayasa Mahkemesince tesbit edilmesi halinde ilgili siyasi parti kapatılır.

27-5 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun 21(3) maddesi uyarınca bir Yüksek Uzlaştırma Kurulu kurulmuştur. İşbu kurul Başbakanın veya onun görevlendireceği bir Bakanın başkanlığında, Yargıtayın iş davalarına bakan Dairesinin Başkanı, Danıştay -Genel Kurulunca seçilecek dava dairesi başkanlarından biri, en çok üyesi olan işçi ve işveren konfederasyonlarının seçecekleri birer tarafsız aracıdan kurulur. Kanunun 35. maddesine göre il hakem kurulu o ildeki iş mahkemesi başkanının, iş mahkeme kurulma-mış olan yerlerde iş davasına bakmak üzere görevli bulunan hakimin başkanlığında (a) bölge çalışma müdürü veya görevlendireceği yardımcı veya bir iş müfettişi, (b) il hukuk işleri müdürü veya özürlü ise yerine bakan kimse, (c) işçiler adına seçilecek iki h-akem ve (d) işverenler adına seçilecek iki hakemden kurulur. İl hakem kurulu taraflar arasında uzlaşmaya varılamadığını belirleyen tutanakla birlikte taraflardan birinin yazılı olarak başvurması üzerine başvurma tarihinden sonra 6 iş günü içerisinde Kurul- Başkanının çağırısı ile toplanarak kararını verir. Kurul toplu görüşmeye konu olan meseleler hakkında gerekli gördüğü kimseleri tanık ve bilirkişi olarak bilgi ve görüşlerini sözlü veya yazılı olarak bildirmelerini isteyebilir. Bu şekilde çağırılan herk-es il hakem kurulu önüne gelerek sorulanları cevaplandırmaya mecburdur. Bunlar hakkında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun tanıklara ve bilirkişilere ilişkin hükümleri uygulanır. Aynı Kanunun 36. maddesi uyarınca bir Yüksek Hakem Kurulu kurulmuştur. Yük-sek Hakem Kurulu (a) Yargıtay iş davalarına bakan daire başkanının başkanlığında (b) Danıştay Genel Kurulunun seçeceği bir dava dairesi başkanı, (c) üniversitelerin hukuk iktisat ve siyasal bilimler öğretim üyelerinin bir seçici kurul halinde Ankara Üniver-sitesi rektörlüğünün çağrısı üzerine toplanarak kendi aralarından seçecekleri bir iktisat veya iş hukuku öğretim üyesi, (d) Çalışma Bakanlığı Birinci Hukuk müşaviri (e) Çalışma Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü, (f) işçiler adına seçilen iki hakem ile (g) işv-erenler adına seçilen iki hakemden kurulur. İl Hakem Kurulu kararları aleyhine kurulan başkanlığına verilen itiraz dilekçeleri Kanunun 35. maddesinde yazılı itiraz süresinin bitiminden sonraki üç iş günü içinde Yüksek Hakem Kurulu Başkanlığına gönderilir.- Uyuşmazlık bir iş kolunda çıkmış olup birden fazla ilde bulunan iş yerlerini ilgilendiriyorsa Yüksek Hakem Kurulu doğrudan doğruya görevlidir. Yüksek Hakem Kurulu meseleyi evrak üzerinde inceler, yeteri kadar aydınlatılmamış bulduğu yönleri ilgililerden- sorarak tamamlar. Ayrıca görüşlerini öğrenmek istediği kimseleri çağırıp dinler veya bunların görüşlerini yazı ile bildirmelerini ister. Bu kimseler hakkında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun tanıklara ve bilirkişilere ilişkin hükümleri uygulanır.

Tü-rkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi 3533 sayılı kanun hükümlerine göre hakem sıfat ve yetkisini haiz hakimlerin mahkemeye ait görev ifa etmedikleri hususunda karar vermiştir. Bu hususta Esas No. 1963/46, Karar No. 1963/43 sayılı kararda (A.M.K.D. Sayı 1, -s.114) bu konuda şunlar söylendi:
"Sözü geçen kanun bir kısım hakemlerin yargıtay başkanı veya . . . . . yüksek dereceli hukuk hakimi olacağını göstermiştir. Ancak bu hakemlerin aynı zamanda hakim olmaları bu davaların bir mahkemede görüldüğünü kabule el-verişli değildir."



T.C. Anayasa Mahkemesi 13.5.1969 günlü, Esas sayısı 1968/57, Karar Sayısı 1969/29 olan kararda (A.M.K.D. Sayı 8, s.10) 3533 sayılı kanunla kabul edilen tahkim usulünün ilke olarak Anayasaya aykırı olmadığını belirtti.

Yukarıdakilerd-en açıkça görülüyor ki Türkiye'de yargı görevi dışında ve yargı işleri ile ilgisi olmayan bir çok önemli konularda kanunlarla yargıçlara görev verilmiştir ve bu gibi görevler uzun bir süreden beri yargıçlar tarafından yerine getirilmektedir. Bir milletin -hayatında ve demokratik rejimin kuruluş ve idamesinde bağımsız mahkemelerin ve güvenceli yargıçların rolünün çok büyük olduğuna en ufak bir kuşku yoktur. Toplumu ilgilendiren çok önemli konularda batılı uygar ülkelerde genellikle soruşturma komisyonları k-urulmaktadır. Demokrasinin beşiği sayılan İngiltere'de soruşturma Komisyonları sık sık, önemli konularda kurulmakta ve bu komisyonlarda yargıçlar yer almaktadır. 1966 yılında Profumo skandalı diye bilinen bir Bakanın kiralık bir kadınla ilişkisinden dola-yı devlet sırlarının düşmana verilip verilmediği konusunun soruşturulması görevi zamanın en ileri gelen Yüksek Mahkeme yargıçlarından Lord Denning'e verilmiştir. Bu maksat için bir soruşturma komisyonu kurulmuştur.

Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmazdan önce ve- kurulduktan sonra da önemli konularda soruşturma komisyonları kurulmuş ve bu soruşturma komisyonlarının başkanlığına yargıçlar getirilmiştir. Örneğin 12 Haziran 1958'de Gönyeli köyü yakınında yer alan ve bazı kişilerin ölümü ve bazı kişilerin yaralanması- ile neticelenen olayın tahkik edilmesi için 16 Haziran 1958'de bir soruşturma komisyonu kurulmuş ve bu komisyon zamanın Yüksek Mahkeme Başkanından oluşmuştur. (Bak Resmi Gazete, Ek.III, 16 Haziran 1958, A.E.374. Cumhuriyet kurulduktan sonra 30 Mart 1962'-de yayınlanan bir Emirname ile Bayraktar ve Ömerge camileri hadiselerini tahkik etmek için Bakanlar Kurulunca bir soruşturma komisyonu kurulmuştur. Bu komisyon Yüksek Mahkeme Başkanı, bir Yüksek Mahkeme Yargıcı ve bir de Anayasa Mahkemesi Hakimi tarafında-n oluşmuştur. Kurulan komisyonun tahkik etmesi istenilen konu aynen şöyle idi:
"25 Mart 1962 tarihinde veya o tarihlerde Lefkoşa'da kâin Bayraktar ve Ömerge camilerinde vukubulan infilâk ve bunlarla ilgili bütün vakaları tam bir şekilde tahkik etmek."


-5 Nisan 1962 tarihli bir Emirname ile aynı kişilerden oluşan bir Soruşturma Komisyonu daha kuruldu ve bu komisyona 29 Mart 1962 tarihinde veya o günlerde Lefkoşa'da kâin Aygasiyano mektebini yangına vermek ve bununla ilgili bütün vakaları tüm bir şekilde -tahkik etmek görevi verildi.

K.T.F.D. Anayasasında yargı organlarının bağımsızlığı ve yargıçların güvencesi ile ilgili yer alan hükümlere benzer hükümler Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında da yer almıştır. Nitekim Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının 30. maddes-inin (2). fıkrası kanunla tesis olunan bağımsız, tarafsız mahkemeden bahsetmektedir. Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının 153(7)(4) maddesi Yüksek Mahkemenin herhangi bir hakiminin ancak kötü hal sebebi ile azledilebileceğini öngörmektedir. Aynı maddenin (11)-. fıkrası Yüksek Mahkeme hakimlerinin maaş ve diğer hizmet şartlarının kanunla tesbit edileceğini, (12). fıkrası ise Yüksek Mahkeme hakimlerinin maaş ve diğer hizmet şartlarının tayinlerinden sonra aleyhlerine değiştirilemiyeceğini öngörmektedir. 153. mad-denin (8). fıkrası Yüksek Mahkeme hakimlerinin emekliye sevkedilmeleri veya azlolunmalarının Yüksek Anayasa Mahkemesi Reisi ve üyelerinden oluşan bir kurul tarafından yapılacağını öngörmektedir. Aynı maddenin (10). fıkrası Yüksek Mahkeme Başkan ve yargıçl-arı aleyhinde yargı görevleri sırasında söyledikleri sözlerden veya işledikleri fiillerden dolayı hiç bir takibatta bulunulmayacağını öngörmektedir. Anayasanın 157. maddesi Yüksek Mahkeme dışında kalmış diğer yargıçların tayin, terfi, nakil, tayine son ve-rilmesi, azil ve disiplin konularını münhasıran Yüksek Adliye Kuruluna vermiştir. Yüksek Adliye Kurulu ise Yüksek Mahkeme Yargıçlarından oluşturuldu. 157. maddenin (3). fıkrası Yüksek Mahkeme dışında kalan yargıçların da Yüksek Mahkeme yargıçlarına uygul-anan aynı sebepler ve tarzda emekliye sevk veya azil edilebileceklerini öngörmektedir. Anayasanın 158. maddesi Yüksek Mahkeme dışında kalan diğer yargıçların maaşlarının ve diğer hizmet koşullarının yasa ile düzenleneceğini ve yargıçların maaş ve diğer hi-zmet şartlarının tayinlerinden sonra aleyhlerine değiştirilemiyeceğini öngörmektedir. Görülüyor ki Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında yargıçlara bağımsızlık ilkesi esas alınarak gereken güvence verilmişti. Güvence bakımından iki Anayasa arasındaki yegâne fa-rk K.T.F.D. Anayasasında yer alan ve yargıçlara yasada belirtilenlerden başka genel ve özel hiç bir görev verilemiyeceği hususudur. Hizmet şartları bakımından Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası yargıçlara daha fazla güvence tanımışt-ır. Çünkü tayinden sonra hizmet şartlarının değiştirilemiyeceği öngörülmüştür.

K.T.F.D. Anayasasında belirlenen mahkemelerin veya yargıçların bağımsızlık ilkesi yargıçların herhangi bir dış etki altında kalmadan yargı görevlerindeki kararlarını serbes-tçe vermek anlamındadır. Bu hususta Esas No.1963/69, Karar No.1964/68 sayılı ve 13.5.1964 günlü kararda (A.M.K.D. Sayı 2, s.142) şunlar söylendi:
"Bu gerekçeye göre bağımsızlık ilkesi, özellikle hakimlerin kararlarına yasama ve yürütme organları ile idar-e tarafından müdahale edilememesi anlamını taşımaktadır."


Bağımsızlık ilkesi nesneldir. Mahkemelerin veya yargıçların bağımsızlığı ancak yargıçlara güvence vermekle sağlanabilir. Bağımsızlığı sağlamak için hangi güvencelerin verildiği Anayasa tarafınd-an saptanmıştır. Bu güvenceler yargıçların azlolunamayacakları, atanmaları, terfileri ve nakillerinin bağımsız bir organ tarafından yapılacağı, nitelikleri, ödevleri ve diğer özlük işlerinin yasa ile belirleneceğidir. Bunun dışında bağımsızlık ilkesini s-ağlamak veya korumak amacı ile Anayasa yargıçlara başka herhangi bir güvence tanımış değildir. Daha önce belirtildiği gibi iptal konusu yasa yargıçların soruşturma komisyonlarında görevlendirilebileceklerini öngörmektedir. Kuşkusuz yargıçlara yasa ile ya-rgı görevi dışında bir görev verildiğinde bu gibi görevin Anayasada belirlenen bağımsızlık ilkesini zedelememesi gerekir. Acaba Yargıçlara soruşturma komisyonlarında görev vermekle yargıçların bağımsızlık ilkesi zedelenmiş olur mu? Yargıçların bağımsızlı-k ilkesi esas olarak Anayasanın 103. maddesinde belirlenmiştir ve bu maddeye göre yargıçlar Anayasaya, yasaya, hukuka ve vicdani kanaatlarına göre hüküm verirler ve hiç bir organ, makam, merci veya kişi Yargıçlara emir ve talimat veremez, genelge göndereme-z, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Yargıçlar soruşturma komisyonunda görev almakla yargı görevlerinde Anayasaya, yasaya, hukuk ve vicdani kanaatlarına göre hüküm vermeleri engellenmemekte veya Anayasaya, yasaya, hukuka ve vicdani kanaatlarına aykırı hüküm -vermeleri için herhangi bir direktif veya emir verilmemektedir. Yargıcın Soruşturma Komisyonunda yapacağı görev için dahi dıştan herhangi bir etki yapılmamakta ve dıştan yargıçlara soruşturma komisyonundaki görevleri için herhangi bir direktif veya emir v-erilmemektedir. Yargıçlar soruşturma komisyonundaki görevlerini de hukuka ve vicdani kanaatlerine göre yerine getirme serbestiyetine sahiptirler. Herhangi bir yargıç soruşturma komisyonunda görev almakla Anayasanın 104, 105, 106 ve 107. maddelerinde kend-ine verilen güvencelerden de mahrum edilmemekte ve bu güvencelerin hiç birisi zedelenmemektedir. Yargıç soruşturma komisyonunda görev almakla emekliye çıkarılmamakta, iktisab ettiği herhangi bir haktan yoksun bırakılmamaktadır. Yargıçlar soruşturma komis-yonunda görev almakla Anayasada belirlenen güvencelerinin zedelenme olasılığı yoktur. Yasa uyarınca soruşturma komisyonunda görevlendirilecek yargıç veya yargıçların bağımsız organ olan Yüksek Mahkeme tarafından belirlenmesi öngörülmüştür.

Yukarıda bel-irttiğim nedenlerden ötürü yargıçların soruşturma komisyonlarında görevlendirilmeleri Anayasanın 105(3) veya başka herhangi bir maddesine aykırı değildir görüşündeyim.




(Ülfet Emin)
Başkan

8 Ocak 1981.




-




-


23



-


Full & Egal Universal Law Academy