Anayasa Mahkemesi Numara 24/1986 Dava No 3/1988 Karar Tarihi 29.02.1988
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 24/1986 Dava No 3/1988 Karar Tarihi 29.02.1988
Numara: 24/1986
Dava No: 3/1988
Taraflar: Suna Çobanoğlu ile L/şa Türk Belediyesi
Konu: Fasıl 96 Yollar ve Binalar Düzenleme Yasasının 14.maddesinin (1)(a) fıkrası ile 8.3.1985 tarihli Resmi Gazetenin Ek III’ünde yayınlanmış olan 113 sayılı Amme Enstrümanındaki karar veya bildirinin Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 29.02.1988

-D.3/88 Anayasa Mahkemesi: 24/86
Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S. Dayıoğlu,
N. Ergin Salahi, Aziz Altay, Celâl Karabacak
Anayasanın 148.maddesi tahtında

Yüksek İ-dare Mahkemesi tarafından YİM 14/86 sayılı davada (Müstedi: Suna Çobanoğlu ile Müstedaaleyh: Lefkoşa Türk Belediyesi ve/veya Belediye Başkanı arasında) sunulan konu.

Müstedi namına: Ümit A. Özdil
Müstedaaleyh namına: Behiç Öztürk
Amicus curiae olarak Başs-avcılık namına: Mehmet Ali Şefik

-----------

K A R A R

KONU:
Fasıl 96 Yollar ve Binalar Düzenleme Yasasının 14.maddesinin (1)(a) fıkrası ile 8.3.1985 tarihli Resmi Gazetenin Ek III'ünde yayınlanmış olan 113 sayılı Amme Enstrümanındaki karar veya bild-irinin Anayasanın 1, 7, 8, 10, 11, 12 ve 36.maddelerine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY:
Müstedi Lefkoşa'da Ortaköy'de Harita/Plân XXI/21.W.2., Blok E, Parsel 17'de kâin arazinin sahibidir. Müstedi 28.11.1984 tarihinde müstedaaleyhe bir dilekçe ve proje i-le müracaat ederek konu araziyi parsellemek için izin talebinde bulundu. Müstedinin müracaatından sonra müstedaaleyh ve diğer bazı makamlar tarafından, Bakanlar Kurulunun onayı ile, Fasıl 96 Yollar ve Binalar Düzenleme Yasası madde 14(1) altında, bir bild-iri yayımladı ve bu bildiriye göre müstediye ait konu arazi sanayi ve konut dışında başka amaçlar için korunacak bölge olarak saptandı ve bu arazi içinde eğlence, dinlence ve spor amaçlı bina, yüzme havuzu, spor salonu, lunapark v.b. gibi inşaatların yapıl-abileceği belirtildi.

Müstedaaleyh, müstediye gönderdiği 21.11.1985 tarihli bir yazı ile, konu araziye halen su verilmesinin mümkün olmadığı sebebine ilâveten, konu bölgede sadece eğlence, dinlence ve spor amaçlı bina, yüzme havuzu, spor salonu, lunap-ark v.b. gibi inşaatların yapılabileceğini halbuki müstedinin ayırmak istediği parsellerin alanlarının konut arsa alanları olduğu için kendisine izin verilemeyeceği bildirildi. Bunun üzerine müstedi Yüksek İdare Mahkemesinde bir başvuru dosyalayarak, diğe-r bir talep yanında, kendisine müstedaaleyh tarafından bildirilen ret kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesini istedi.

Başvuru duruşma için Yüksek İdare Mahkemesi huzuruna gittiğinde müstedi Fasıl 96- Yollar ve Binalar Düzenleme Yasasının 14(1)(a) maddesi ile 8.3.1985 tarihli Resmi Gazetenin EK III'ünde yayınlanan 113 sayılı Amme Enstrümanındaki karar veya bildirinin Anayasanın 1, 7, 8, 10, 11, 12 ve 36.maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdü. Mahkeme- de ileri sürülen Anayasaya aykırılık konusunun taraflar arasındaki ihtilâfı karara bağlamakta etkili olabileceği kanaatına vardı ve konuyu, karara bağlanmak üzere, Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak, havale etti. Mahkeme ayrıca Anayasa Mahkemesin-in kararına değin başvurunun duruşmasını durdurdu.

II. İDDİANIN GEREKÇESİ:
Müstedinin iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
Fasıl 96 madde 14(1)(a) Belediyelere belirli amaçlar için inşaat sahası tespit etmekle mülkiyet hakkına kısıtlama yetkisi vermekte-dir. Sınırlamanın Anayasanın 36.maddesine uygun olabilmesi için aşırı olmaması ve bundan faydalanacak olanlarla mal sahiplerinin menfaatları arasında denge gözetmesi gerekir, aksi takdirde mülkiyet hakkının özü zedelenir. Konu yasa maddesi keyfi bir yetk-i vermekte, mal sahiplerinin haklarından bahsetmemekte ve onlara söz veya itiraz hakkı tanımamaktadır.

Yüksek İdare Mahkemesi önündeki şahadete göre Resmi Gazetede İlân edilen bildiride konu araziye yapılabileceği öngörülen inşaatlara ihtiyaç yoktur.

-Bildiride öngörülen bina ve tesisleri yapmak, 15/80 sayılı Belediyeler Yasasının 53(3) ve 57(1) maddelerine göre, Belediyenin görevidir. Belediye arazi istimlâk edip de bunları yapacağına dolaylı olarak kısıtlama getirmek suretiyle ve tazminat ödemeden b-aşkalarına yaptırmak istemektedir.

Yapılan kısıtlama sonucu konu yerin ekonomik değeri fiilen azalmaktadır.

Yapılan kısıtlama gayrı makul ve aşırı olup adalet ve hakkaniyet ölçüleri ile bağdaşmamakta ve Anayasanın 36.maddesine ters düşmektedir.

Müste-di müracaatını 28.11.1984'de yaptı, bildiri daha sonra yapıldı. Müstedaaleyh müstedinin istidasını karara bağlamada gecikmiştir. Müstedaaleyhin cevabı esas müracaatı takip için yapılan 30.7.1985 tarihli ikinci dilekçeye atıfta bulunmakta ise de esas olar-ak 28.11.1984 tarihli müracaat reddolunmuştur. Müstedinin müktesep hakkı zedelenmektedir ve bu nedenle Anayasanın 1.maddesine aykırılık vardır.

Hakkın özüne dokunduğu için Anayasanın 10 ve 11.maddelerine de aykırılık vardır.

Bildiri, 30.6.1983'den evv-el yapılan müracaatlarla daha sonra fakat bildiri tarihinden önce yapılan müracaatlar arasında ayırım yapmakla eşitlik ilkesine ve Anayasanın 8.maddesine ters düşmektedir.

Müstedi, Anayasanın 7 ve 12.maddelerine aykırılık iddiasını ileri sürmedi.

Müsted-aaleyhin iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:

Fasıl 96 madde 14(1)(a) Anayasanın 36(2) maddesine uygundur ve himayesinde bir maddedir. Anayasanın 36.maddesinin (3).fıkrası tazminat öngörmektedir ve bu fıkra ile denge korunmaktadır. Tazminat hakkı Ana-yasadan doğan bir haktır. Bu hususta yasa kuralı gerekmez.

Müstedi, bildiriden önce izin almadı, bu nedenle zedelenmiş müktesep hakkı yoktur. Anayasanın 1.maddesine aykırılık mevcut değildir.

30.6.1983 tarihi herhalde en son izin verildiği tarih-tir. Bildiri eşitlik ilkesini zedelememekte ve Anayasanın 8. maddesine ters düşmemektedir.

Yukarıda söylenenler ışığında Anayasanın 11.maddesine de aykırılık yoktur.

3. Amicus curiae olarak Başsavcılık namına bulunan savcının görüşlerinin özeti şöyled-ir:

113 sayılı bildiride kazanılmış haklara dokunulmuş değildir. Yasanın verdiği hakkın tüm sonuçları ile birlikte elde edildiği hallerde kazanılmış hak söz konusudur. Burada kazanılmış değil beklenen hak vardır. Anayasanın 1.maddesine aykırılık -mevcut değildir.

Eşitlik özdeş nitelikte olanlar içindir. Burada özdeş nitelik yoktur. Anayasanın 8.maddesine aykırılık mevcut değildir.

Anayasanın 36.maddesi T.C. 1961 Anayasasının 36.maddesine tekabül eder. Bizde bu maddenin (2).fıkrasında kamu -yararının ne olduğu belirlendi Türkiye'de belirlenmedi, Anayasa Mahkemesinin takdirine bırakıldı. Bizdeki (2).fıkranın öngördüğü sınırlamalar gerek yasayı gerekse bildiriyi kapsayacak mahiyettedir. Bu fıkrada "Kent ve ülke plânlaması" açık olarak belirle-ndi. Kamu yararı var mı yok mu takdire bırakılmadı. Anayasa kamu yararı görmüştür.

36.maddenin (3).fıkrası (2).fıkranın devamıdır ve tazminat öngörmektedir. Yasada veya bildiride tazminat öngörülmemektedir. Eksiklik değildir. Anayasanın 36.maddesine- aykırılık mevcut değildir.

Geriye dönüklük kazanılmış hakla ilgilidir. Müstedinin kazanılmış hakkı olmadığına göre bildirinin geriye dönük olması durumu etkilemez.

III. İLGİLİ YASA VE ENSTÜRMAN METİNLERİ:
Fasıl 96 Yollar ve Binalar Düzenleme Yasası-nın 14(1)(a) maddesi, Türkçeye çevrildiği şekli ile, şöyledir:
"Yetkili merci Bankalar Kurulunun onayı ile, Resmi Gazetede yayımlanacak bir bildiri ile aşağıdaki amaçlar için bölgeler belirleyebilir:
Belirli meslek veya endüstri binalarının içinde- inşa
edilibilecek veya edilemeyecek veya münhasıran ikamet amaçları veya başka amaçlar için korunacak bölgeler;
. . . . . . . . ."

113 sayılı Amme Enstrümanı şöyledir:
YOLLAR VE BİNALAR DÜZENLEME YASASI
___________


Madde 14(1) altında Bildiri-
1. Lefkoşa Belediyesi, Gönyeli Belediyesi, Alayköy Belediyesi ve Lefkoşa Kaymakamı, yetkili makam olarak, Yollar ve Binaları Düzenleme Yasası'nın 14(1) maddesinin kendilerine verdiği yetkiyi kullanarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu'nun -onayı ile;

Birisi Yeni Girne Yolu kamulaştırma sınırının doğusunda kalan ve Yeni Girne yolu kamulaştırma sınırı ile Şehit Mustafa Ruso sokağının, Mağusa-Güzelyurt anayoluna birleştiği kavşağının kuzeyindeki derenin sınırladığı alan ile;

Diğeri Mağusa-G-üzelyurt anayolu ile Alayköy'e giden yolun sınırladığı alanı, ekli cetvelde görüldüğü şekilde;

Özel meslek, endüstri binalarının inşa edilebileceği; ve
Açıklaması cetvelin IV. Sütununda yer alan, diğer başka amaçlar için korunacak bölgeler olarak belirler-.

2. Yukarıda 1.maddede anılan ve ekli cetvelin birinci sütununda gösterilen bölgeler içerisinde cetvelin 3.sütununda belirtilen kullanımlarla ilgili 4.sütunda yazılı binalar dışında hiçbir bina yapılamaz.

(1) . . . . . . . . .
(2) . . . . . . . . .
-(3) Bu bildiri ile belirlenen bölgeler içerisinde
30 Haziran, 1983 tarihinden önce, yürürlükteki mevzuata göre izin ve/veya onay belgesi almış parsellere, bu Bildiri ile belirlenen kurallar uygulanmaz.
(4) . . . . . . . . .
(5) Bu bild-iri, Bakanlar Kurulu'nca onaylanarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Resmi Gazetesinde yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer.


CETVEL


BÖLGE

TANIM
KULLANIM
BİNA TÜRÜA
.........B
YeşilSanayi ve konut dışında başka amaçlar için- korunacak bölge.Eğlence, dinlence ve spor amaçlı bina, yüzme havuzu, spor salonu, lunapark v.b.

IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:

"Madde 1.
-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan lâik bir Cumhuriyettir."-

"Madde 8.
(1)Herkes, hiçbir ayırım gözetilmeksizin, Anayasa ve yasa önünde eşittir. Hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.
(2)Devlet organları ve yönetim makamları, bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygu-n olarak hareket etmek ve ayrıcalık yapmamak zorundadırlar.
(3)Ekonomik bakımdan güçsüz olanların Anayasa ve yasalar ile elde ettikleri veya edecekleri kazanımlar, bu madde ileri sürülerek ortadan kaldırılamaz."

"Madde 10.
(1)-Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahiptir.
(2)Devlet, kişinin temel hak ve özgürlüklerini, kişi huzuru, sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak biçimde sınırlayan siyasal,- ekonomik ve sosyal bütün engelleri kaldırır; insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlar.
(3)Devletin yasama, yürütme ve yargı organları, kendi yetki sınırları içinde, bu Kısım kurallarının tam olarak -uygulanmasını sağlamakla yükümlüdürler."

"Madde 11.
-Temel hak ve özgürlükler, özüne dokunmadan, kamu yararı, kamu düzeni, genel ahlâk, sosyal adalet, ulusal güvenlik, genel sağlık ve kişilerin can ve mal güvenliğini sağlamak gibi nedenlerle ancak yasalarla kısıtlanabilir."-

"Madde 36.
-(1)Her yurttaş, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, kamu yararı amacıyla ve yasa ile sınırlanabilir.-
-(2)Mülkiyet hakkının kullanılmasına, kamu güvenliği, genel sağlık, genel ahlâk, kent ve ülke plânlaması veya herhangi bir malvarlığının kamu yararı için geliştirilmesi ve faydalı kılınması veya başkalarının haklarının korunması için kesin- olarak gerekli kısıntı veya sınırlamalar yasa ile konabilir.-
-(3)Malvarlığının ekonomik değerini fiilen azaltan kısıntı ve sınırlandırmalar için derhal tam bir tazminat ödenir; anlaşmazlık halinde tazminatı hukuk mahkemesi saptar.-
-(4)Yukarıdaki (2). ve (3). fıkra kuralları, herhangi bir verginin veya para cezasının tahsili, herhangi bir hükmün yerine getirilmesi, sözleşmeden doğan bir yükümün yerine getirilmesi veya can veya malın tehlikeden korunması amacı ile yasa -ile konmuş kuralları etkilemez.-
-(5)Devletin, 159. maddede belirtilen taşınmaz mallar üzerindeki hakkı saklıdır."-


V. İNCELEME:
Konu, yapılan iddialar ışığında incelendi ve gereği düşünüldü.

Müstedi, dilekçesinin tezekkür edilip karara bağlanmasının müstedaaleyh tarafından geciktirildiğini ileri sürmüştür. Böyle bir iddia karşısında istidanın hangi yasal durum-a göre kararlaştırılması gerektiği sorunu ortaya çıkar. İdare Hukukunun yerleşmiş bir prensibine göre bir idari tasarrufun geçerliği alındığı tarihteki yasal duruma göre kararlaştırılır. Ancak, ilgili yasa veya mevzuatın yorumu bir yana, bu genel prensib-in istisnası vardır. Şöyle ki İdare yapmakla görevli olduğunu makul bir zaman zarfında yapmakta tekâsül gösterir ve bu arada yasal durum değişirse ilgili idari tasarrufun geçerliğinin değişiklikten önceki yasal duruma göre kararlaştırılması gerekir. Diğe-r bir deyimle İdare kendisine yapılan bir müracaatla ilgili olarak makul bir zaman zarfında karar vermekte tekâsül gösterir ve bu arada ilgili mevzuat değişirse o takdirde müracaatın değişiklikten önceki yasal duruma göre karara bağlanması gerekir. -Gör N-edjati on Administrative Law, 1974 Ed., p. 246 - 247 ve YİM 133/78.

Bu meselede müstedinin dilekçesinin hangi yasal duruma göre kararlaştırılacağı hususu belirlendikten sonradır ki havale konusu Anayasaya aykırılığın taraflar arasındaki ihtilâfın karara -bağlanmasında etkili olup olmadığı gözükebilir. Çünkü müstedinin dilekçesi, yapıldığı tarihteki yasal duruma göre kararlaştırılacaksa o zaman 8.3.1985 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış olan 113 sayılı Amme Enstrümanındaki karar veya bildirinin meseleye ş-ümulü olmayacak ve bu nedenle havale konusu Anayasaya aykırılığın meseleye etkenliği olamaz. Müstedinin dilekçesi, karara bağlandığı tarihteki yasal duruma göre tezekkür edilecekse o zaman durum farklı olur.

Herhangi bir meselede İdarenin yapmakla gör-evli olduğunu makul bir zaman zarfında yerine getirip getirmediği hususu ancak o meselenin kendine öz olguları ışığında karara bağlanabilir. Böyle bir hususu karara bağlamak ise ilk etapta başvurunun önünde bulunduğu İlk Mahkemeye düşer. Böyle bir husus -karara bağlanmadan ise, daha önce de belirtildiği gibi, havale konusu Anayasaya aykırılığın etken olup olmadığı söylenemez.

Havale konusu Anayasaya aykırılığın etken olup olmadığı karara bağlanmazdan önce tezekkür edilebilecek diğer bir husus da 113 sayı-lı Amme Enstrümanındaki karar veya bildirinin yasanın verdiği yetki dahilinde yapılıp yapılmadığıdır. Yasanın verdiği yetki dahilinde yapılmış olduğu takdirdedir ki Anayasaya aykırılık konusu ortaya çıkabilir. Bu hususun da, tezekkür edilmesi gerekli old-uğu takdirde, ilk etapta başvurunun önünde olduğu İlk Mahkeme tarafından karara bağlanması gerekir.

Yukarıda söylenenlerden anlaşılacağı gibi belirtilen hususlar, özellikle birinci husus, karara bağlandıktan sonra etkenliğin mevcut olup olmadığı anlaşı-labilir ve havale de ona göre yapılabilir. Halihazırda ise, en azından yukarıda belirtilen birinci husus karara bağlanmadığı cihetle, havale mevsimsiz yapılmıştır. Bu durumda havalenin tezekkür edilip karara bağlanması gerekmemektedir. Tabiidir ki İlk M-ahkemenin belirtilen husus veya hususları karara bağlaması üzerine etkenliğin mevcut olduğu ortaya çıkarsa havale betekrar yapılabilir.

Son olarak bir hususa değinmeyi uygun gördük. Konu araziye su sağlanıp sağlanamayacağının ve buna bağlı olarak müsted-iye istediği iznin verilip verilemeyeceğinin tezekkür edilip karara bağlanması tamamen İlk Mahkemeye düşmektedir ve bu nedenle bizim bu hususta birşey söylememiz doğru değildir.

SONUÇ:
Sonuç olarak havale konusu Anayasaya aykırılığın tezekkür edilip kara-ra bağlanması gerekmediğine ve dosyanın, duruşmaya devam etmek üzere, İlk Mahkemeye iade edilmesine karar verilir.



(Şakir Sıdkı İlkay) (Salih S. Dayıoğlu)
Başkan Yargıç






(N. Ergin Salâhi)(Aziz Altay) (Celâl Karabacak)
Yargıç- Yargıç Yargıç



29 Şubat 1988


-1


-4-



-


Full & Egal Universal Law Academy