Anayasa Mahkemesi Numara 23/2002 Dava No 2/2002 Karar Tarihi 02.05.2002
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 23/2002 Dava No 2/2002 Karar Tarihi 02.05.2002
Numara: 23/2002
Dava No: 2/2002
Taraflar: UBP ile Cumhuriyet Meclisi
Konu: 15.3.2002 tarih ve 14/2002 sayılı Seçim ve Halkoylaması (Değişiklik) Yasasının Esas Yasanın 53(2)’ci maddesini tadil eden 4’üncü maddesi ve diğer maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 02.05.2002

-D. 2/2002 Anayasa Mahkemesi: 23/02
Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Taner Erginel, Başkan, Metin A. Hakkı,
Nevvar Nolan, Seyit A. Bensen, Şafak Öneri.

Anayasanın- 147. maddesi hakkında.

Davacı: Ulusal Birlik Partisi, Sarayönü, Lefkoşa
- ile -
Davalı: KKTC Cumhuriyet Meclisi, Lefkoşa
A r a s ı n d a.

Davacı namına: Avukat Zeki Bayram ve Avukat Mustafa -B. Asena
Davalı namına: Başsavcı Yardımcısı Mehmet Ali Şefik.

-----------------
K A R A R
KONU:

15.3.2002 tarih ve 14/2002 sayılı Seçim ve Halkoylaması (Değişiklik) Yasasının Esas Yasanın 53(2)'ci maddesin-i tadil eden 4'üncü maddesi ve diğer maddelerinin Anayasanın 1, 7, 8, 68(4) ve 70. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi talebi.

I. OLAY:

14/2002 sayılı Seçim ve Halkoylaması (Değişiklik) Yasası 15.3.2002 tarihinde Yasama Meclisinde -kabul edilerek siyasal partilerin muhtar ve ihtiyar heyeti seçimlerinde aday göstermeleri olanağını ortadan kaldırmıştır. Davacı, Ulusal
Birlik Partisi bu değişikliğin Anayasanın 1, 7, 8, 68(4) ve 70. maddelerine aykırı olduğunu öne sürerek söz konusu dü-zenlemenin iptalini talep eden bu davayı açmıştır.

II. İDDİANIN GEREKÇESİ:

İptali istenen 14/2002 sayılı yasa, Anayasanın 1.
maddesine aykırıdır. Çünkü söz konusu yasa siyasal partilerin KKTC'de yapılacak muhtarlık ve ihtiyar heyeti üyeliği seçiml-erinde aday gösterebilme hakkını ortadan kaldırmıştır. Hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan demokratik bir ülkede siyasi partilerin seçimlere katılabilme hakkının kısıtlanması söz konusu olamaz. Demokratik toplumların amacı siyasal ve sosyal hayata katıl-ımcılığı en üst seviyede tutmaktır.

Devletin şekli ve nitelikleri maddesi açısından,
siyasi partilerin, siyasi bir seçim olan muhtarlık ve ihtiyar heyeti üyeliği seçimine katılmasının engellenmesi hukukun üstünlüğü ve demokrasi ilkeleri ile de bağdaşmamak-tadır.

Dava konusu 14/2002 sayılı ilgili yasa, Anayasanın 8.
maddesine aykırıdır. Çünkü ilgili değişiklik yasası ile, Anayasamız tarafından güvence altına alınan, kişi temel hak ve özgürlüklerinden olan siyasal partilere katılma ve/veya üye olma ve/-veya siyasal kimlikle seçimlere katılma hakkı ortadan kaldırılmıştır.

Dava konusu değişiklik yasası, Anayasanın 68(4) maddesine
aykırıdır. Şöyle ki; Anayasamız siyasi partilerin serbestçe faaliyette bulunma haklarını teminat altına almış, ayrıca
eşi-t şartlarda demokratik seçimlere katılmalarını siyasi hayatın vazgeçilmez unsuru saymıştır. Serbestçe faaliyette bulunma, siyasi partilerin faaliyetlerinin karşısına engel çıkarılmaması ve müdahale edilmemesi ereğini içermektedir.
Bu husus, kanunlarla da-hi sınırlansa, bunların Anayasaya aykırı olacağı açıktır.

14/2002 sayılı Seçim ve Halkoylaması (Değişiklik) Yasası,
Anayasanın 70. maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Çünkü
Anayasanın 70(4)'üncü maddesi herhangi bir seçimden 90 gün önce kurularak tüze-l kişilik kazanmış olan bir siyasal partiye, her türlü seçime aday gösterebilme ve katılma hakkını tanımıştır. Siyasal partilere tanınan bu Anayasal hakkın muhtarlık ve ihtiyar heyeti seçimlerinde de kullanılabilmesi en doğal haktır ve bu hakkın bir yasa -ile ortadan kaldırılması düşünülemez. Mezkûr yasa ile Anayasal güvence altına alınan siyasal partilerin seçimlere katılma hakkının ve/veya kişilerin siyasi partilere üye olma hakkının özüne dokunulmuştur.

Nitekim bu yorum ve/veya anlam aynı maddenin (3)'-üncü
fıkrası ile de desteklenmektedir; "Siyasal partiler, ister iktidar ister muhalefette olsunlar, demokratik siyasal hayatın vazgeçilmez öğeleridir." Siyasal partilerin, demokratik siyasal yaşamdaki işlevleri ise serbestçe faaliyette bulunmak ve tüm seç-imlerde aday gösterebilmekten ayrı düşünülemez. 70'inci maddenin (2)'inci fıkrası da, siyasal partilerin serbestçe faaliyette bulunacağını vurgulamaktadır. Serbestçe faaliyette bulunma deyiminden kastedilen siyasi partilerin davranışlarının karşısına birt-akım fiili engeller ve müdahaleler çıkartılmaması olduğu gibi, bunların Anayasa
ile tanınmış haklarını kullanmalarının yasalarla dahi engellenememesidir. Siyasal partiler, seçim kanalıyla iktidara gelerek ülkeyi kendi tüzük ve programlarının doğrultusund-a yönetmek ereği ile kurulurlar. Böylece
bir partinin seçimde topladığı oyların gücü oranında değerlendirilerek öteki siyasi partiler ve bağımsız adaylar arasındaki yerine oturtulmak suretiyle hakkının verilmesi gerekirken, birtakım yasal engeller çıkart-ılarak alınacak oyların belirlenemeyeceği anti-demokratik bir yola gidilmesi sonucunu doğuracak ve siyasi partilerin serbestçe faaliyette bulunma haklarını zedeleyecektir.

10/1975 sayılı Siyasal Partiler Yasası halen yürürlük-
tedir ve mevcut siyasal part-ilerin tüzük ve yönetmelikleri bu yasa altında yapılmıştır. Siyasal Partiler Yasası'nın çeşitli maddeleri de, yukarıdaki Anayasal kuralları ve/veya yorumu pekiştirir niteliktedir; Ezcümle, 3'üncü madde, siyasal partiyi "Siyasal partiler, toplum ve devlet d-üzenini, kamu faaliyetlerini seçim yolu ile ve belirli görüşler yönünde yönetmek, denetlemek ve etkilemek için sürekli çalışma amacı güden ve programları açık olan kuruluşlardır." şeklinde tanımlayarak, partilerin toplum ve devlet düzenine, kamu faaliyetle-rine katılımının ve etkisinin seçim yoluyla olabileceğini vurgulamaktadır. Aynı Yasanın 5'inci maddesi, "Partiler Anayasa ve yasa çerçevesinde özgürce faaliyette bulunurlar." demekte, 18'inci maddesi, "Parti tüzüğü, köy ve mahalle muhtarlık bölgelerindeki- parti işlerini yürütmekle yükümlü parti örgütünün veya bir parti görevlisi ile yedeğinin parti üyeleri arasında seçilmesini öngörebilir." kuralını koymakta ve 27'inci maddesi de, "Siyasal partilerin yerel kuruluş seçimleri için adaylarını nasıl seçecekler-i parti tüzük ve yönetmelikleriyle düzenlenir." ifadesini kullanarak, partilerin yerel seçimlerde aday gösterme hakkını açıkça ifade etmektedir.

Seçim ve Halkoylaması (Değişiklik) Yasası'nın genel
gerekçesinden anlaşılan odur ki, amaç muhtar adayı ve ihti-yar heyeti üyesi adaylarının partili olmamasıdır. Bu amaç ise Anayasa'ya aykırıdır; 70'inci maddenin (1)'inci fıkrasına göre, her yurttaş gibi, muhtar adayları ve ihtiyar heyeti üyesi adayları da, herhangi bir siyasal partiye, usulüne göre girme ve çıkma -hakkına sahiptir. Bu gibi kişilerin, gerek seçilmeden önce gerekse adaylık sırasında veya seçildikten sonra siyasal parti üyesi olmaları ve hatta bir siyasal parti bünyesinde faal olarak çalışma yapmaları ve siyasi partinin desteğini almaları Anayasal bir- haktır ve bu hak Yasa ile ortadan kaldırılmaz.

Savunmanın gerekçesi şöyledir:

KKTC Cumhuriyet Meclisi adına savunma dosyalayan Başsavcılık Seçim ve Halkoylaması (Değişiklik) Yasasının Anayasaya uygun olduğunu öne sürdü. Başsavcılığın gerekçeleri -şöyledir:

Bir yasanın herhangi bir maddesinin Anayasaya aykırı olabilmesi için, Anayasada açıkça belirtilmiş bir kurala aykırı olması gerekir. Anayasanın 70(4) maddesinde belirtilen 90 günlük süre, siyasi partilerin seçime katılabilmeleri için bir- ön koşul olup, siyasal partilerin her türlü seçime katılabileceklerini öngören bir düzenleme değildir. Siyasal partilerin seçime katılabilmeleri Seçim Yasalarındaki kurallara ve düzenlemelere bağlıdır. 14/2002 sayılı Yasa, muhtarlık ve ihtiyar heyeti üy-eliklerinin genel seçimle yapılmasını ortadan kaldırmamıştır. Bu seçimler yine Anayasanın 68. maddesinde belirtilen esaslar çerçevesinde yapılacaktır. Anayasasının 68. maddesi, seçme ve seçilme hakkını düzenlemiş olup, siyasi partilerin seçimlere katılmala-rı ile ilgili bir hüküm içermemektedir. İptali istenen yasa kamu yararı ve kamu menfaati düşüncesiyle yapılmıştır. Ayrıca muhtarlık ve ihtiyar heyeti üyeliklerinin bağımsız kişilerce yürütülmesi amaçlanmıştır. Bu yasa ile hizmetlerin parti çıkarları düşü-nülmeden yapılması sağlana-caktır. İptali istenen yasa, seçme ve seçilme hakkının veya siyasi partilerin seçimlere katılma haklarının özüne dokunmamaktadır. Kural olarak yasayla verilen haklar her zaman yasayla geri alınabilir. Yukarıda açıklanan hukuki- esaslar ışığında, iptali istenen yasanın Anayasanın 1, 7,
8, 68(4) ve 70. maddelerine aykırılığı yoktur.

III. İLGİLİ YASA METİNLERİ:

Seçim ve Halkoylaması (Değişiklik) Yasasının Esas Yasanın 58. maddesini değiştiren 4 (2) maddesi şöyledir:

"4. E-sas Yasa, 53'üncü maddesinin (2)'nci fıkrası
kaldırılmak ve yerine aşağıdaki yeni (2)'nci
fıkra konmak suretiyle değiştirilir:

(2) Siyasal partiler, Cumhurbaşkanlığı, millet-
vekilliği, belediye başkanlığı -ve belediye
meclisi üyeliği seçimlerinde aday göstere-
bilirler.
Ancak gösterecekleri aday sayısı, o
seçimde seçilecek kimselerin sayısını aşamaz."

"5. (2) Esas Yasa, 58'inci maddesinin (6)'ncı f-ıkrası
kaldırılmak ve yerine aşağıdaki yeni (6)'ncı
fıkra konmak suretiyle değiştirilir:

(6) Bağımsız adayların, muhtar adaylarının ve
ihtiyar heyeti üyesi adaylarının adaylık
için b-aşvurmaları, ilgili seçim bölgesinin
ilçe seçim kuruluna, bu Yasanın adaylık
için aradığı koşul ve nitelikleri haiz
olduğunu veya olduklarını belirten bir
yazı ile yapılır. Bağımsız adayl-ar bu
maddenin (4)'üncü fıkrasının (A), (B),
(C) ve (Ç) bendlerinde açıklanan belgeleri,
muhtar adayları ve ihtiyar heyeti üyesi
adayları ise yine (4)'üncü fıkranın (A),
(-C), ve (Ç) bendlerinde açıklanan belge-
lere ilaveten, en az üç yıldan beri daimi
ikametgahının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuri-
yetinde olduğuna dair muhtar belgesini
başvurularına eklerler. K-urul başkanlığı
başvurmanın alındığına dair bir belge
verir, başvurmayı ilan eder ve derhal
Yüksek Seçim Kuruluna bildirir."


IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:
"Madde 1.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumh-uriyeti Devleti, demokrasi,
sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan
lâik bir Cumhuriyettir."


"Madde 7:

Yasalar Anayasaya aykırı olamaz.
Anayasa kuralları, yasama, yürütme ve yargı
organlarını, Devlet yönetimi makamlarını ve
k-işileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır."


"Madde 8:

Herkes, hiçbir ayırım gözetilmeksizin, Anayasa
ve yasa önünde eşittir. Hiçbir kişi, aile,
zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.
Devlet organları ve yönetim makamları, bütün
işlemlerinde -yasa önünde eşitlik ilkesine
uygun olarak hareket etmek ve ayrıcalık
yapmamak zorundadırlar.
Ekonomik bakımdan güçsüz olanların Anayasa ve
yasalar ile elde ettikleri veya edecekleri
kazanımlar, bu madde ileri sürülerek ortadan
kaldırılamaz."


"Madde -68:

(1) ..................................
(2) ..................................
(3) ..................................
Seçimler ve halkoylamaları, serbest, eşit,
gizli, tek dereceli, genel oy, açıksayım
ve döküm ilkelerine u-ygun olarak yapılır;
sayım ve döküm işlemleri tamamlanıncaya
kadar aralıksız sürdürülür."


"Madde 70:

Yurttaşlar, siyasal parti kurma ve usulüne
göre partilere girme ve çıkma hakkına sahiptir.
Siyasal partiler, önceden izin almadan kurulur
ve serbe-stçe faaliyette bulunur.


Siyasal partiler, ister iktidarda ister muhale-
fette olsunlar, demokratik siyasal hayatın
vazgeçilmez öğeleridir.
Siyasal partiler, bir seçimden doksan gün önce-
sine kadar kurulup tüzel kişilik kazanmadıkça
o seçime katılamaz.
-Yargıçlar, savcılar, silâhlı kuvvetler mensup-
ları, polis mensupları, kamu görevlileri ve on
sekiz yaşından küçük olanlar siyasal parti
kuramaz ve siyasal partilere üye olamaz.
Siyasal partilere Devletçe yapılacak yardım
yasa ile düzenlenir."


V. İNCELEM-E:

Konuyu irdelemeye başlamadan önce Anayasaya aykırılık konusunda benimsenmiş ilkelere göz atmamız yerinde olacaktır. 2/74 sayılı davada Anayasa Mahkememiz konuya ilişkin prensipleri açık olarak belirlemiştir. Bu prensipler şöyledir:

"(1) Bir ihti-yat kaidesi olarak telâkki edilebilen
'makûl şüpheden ari' olma prensibi. Bu prensibe
göre herhangi bir kanunî hükmün Anayasaya aykırı
olduğu beyan edilebilmesi için o kanun hükmünün
Anayasaya aykırı olduğu bariz bir şekilde görün--
melidir. (Bak: Calder v. Bull, 3 Dall.386, 399,
(1798)). Başka bir deyimle, kanunun herhangi bir
hükmünün Anayasaya aykırı olduğu makul şüpheden
ari olarak isbat edilmedikçe, o hükmün Anayasaya
uygun addedileceği hususunda -karine mevcuttur.
(Bak: Ogden v. Saunders, 12 Wheat.212 (1827);
Federation of Labor v. Mcadory, 325 U.S. 450
(1945).)

(2) Anayasanın tefsiri ile ilgili başka bir prensibe
göre Mahkemeler yalnız kanunların Anayasaya aykır-ı olup
olmadığı hususu ile ilgilenip o kanunun gaye, amaç veya
faydaları ile ilgilenmezler. (Bak: Watson v. Buck 313,
U.S.387 (1941).) Bu prensiple ilgili Amerika Birleşik
Devletleri Hâkimi Mr. Justice Roberts Nebbia v. New York-
291 U.S.502 (1933); 78 Law. ed.940, s.957'de şöyle
demiştir:-


'.....with the wisdom of the policy adopted,
with the adequacy or practicability of the law
enacted to forward it, the Courts are both
inco-mpetent and unauthorized to deal. The
course of decision in this Court exhibits a firm
adherence to these principles. Times without
number we have said that the legislature is
primarily the judge of the necessity of s-uch
an enactment, that every possible presumption
is in favour of its validity, and that though
the Court may hold views inconsistent with the
wisdom of the law, it may not be annulled unless
palpably in exce-ss of legislative power.'

(3) Diğer esas bir prensip ise Mahkemelerin bir
kanunu, mümkün olduğu takdirde, Anayasanın şumulüne
getirebilecek şekilde tefsir edeceği prensibidir.
(Bak: United States v. C.I.0. 335 U.S. 106 (1948)-;
Miller v. United States, 11. Wall.268 (1871)."

Türkiye Anayasa Mahkemesi de yukarıdaki görüşlere benzer
veya çok yakın görüşleri benimsemiştir.

A.M. 3/92; D.1/92'de şu görüşler yer alıyor.

"Yüksek Mahkeme, belirli bir noktayı açık-seçik- bir
biçimde düzenleyen Anayasa hükmünü sözcük anlamıyle
aynen benimseyip uygulamakla yükümlüdür."

11.10.1965 tarihli E 1965/18, K 1965/53, AMKD sayı 3 s.242'de ise şöyle denmektedir:

"Bir kuralın, Anayasaya aykırı olduğu sonucu-na
varılabilmesi için onun Anayasanın açıkça belirttiği
bir hususun aksi doğrultusunda bir kural koymuş
olması gerekir. Yani Anayasa herhangi bir konuda
buyurucu ve yasaklayıcı bir kural koymamışsa bunun
düzenlenmesini yasa k-oyucunun değerlendirmesine
bırakmış demektir."


Ulusal Birlik Partisi, 11 Ekim, 1975'de kurulan, bugüne değin tüm seçimlere katılmış ve Yasama Meclisinde en fazla milletvekiline sahip siyasal partidir. 13.3.1976 tarihinde yürürlüğe g-iren 5/76 sayılı Seçim ve Halkoylaması Yasası siyasi partilerin diğer seçimlerin yanısıra muhtar ve
ihtiyar heyeti seçimlerine de aday göstererek katılmalarına olanak veriyordu. 15.3.2002 tarih ve 14/2002 sayılı Seçim ve Halkoylaması (Değişiklik) Yasası -bu olanağı ortadan kaldırarak partilerin muhtar ve ihtiyar heyeti üyeliklerine aday göstermelerini olanaksız hale getirmiştir. Bu değişikliğe itiraz eden Ulusal Birlik Partisi yapılan değişikliğin siyasi partilerin seçimlere katılma hakkını kısıtladığını -ve bu nedenle Anayasaya aykırı olduğunu iddia etmektedir. Ulusal Birlik Partisi ayrıca bu değişikliğin art niyetli olduğunu 1976 yılından beri uygulanan ve herhangi bir sorun çıkarmayan Esas Yasanın mahalli seçimlerden birkaç ay önce değişmesinin anlamlı -olduğunu öne sürmektedir. Talep Takririnde öne sürülen iddialara göre muhtar ve ihtiyar heyeti seçimlerinde aday göstermek ve başarı sağlamak Ulusal Birlik Partisinin diğer partiler ve bağımsız adaylar arasındaki konumunu ortaya çıkaracaktır. Yapılan de-ğişiklik Ulusal Birlik Partisinin köy ve muhtarlıklarda gücünü göstermesini engellemek arzusuyla yapılmıştır. Bu düzenleme Anayasanın benimsediği siyasi partilerin serbestçe faaliyet gösterebilmeleri kuralına aykırıdır. Buna karşılık Başsavcılık yaptığı -itirazda yasa değişikliğinin Anayasaya aykırı olabilmesi için Anayasada açık bir hüküm olması gerektiğini, halbuki Anayasamızda böyle bir hüküm bulunmadığını, ayrıca değişiklik yasasının muhtarlıklarda çalışmaların parti çıkarları düşünülmeden yapılmasını -amaçladığını ve dolayısıyle kamu yararına uygun olduğunu öne sürmüştür.

Anayasa Mahkemeleri bir yasanın Anayasaya aykırı olup olmadığına karar verirken yerindelilik araştırması yapmaz. Yani Yasanın yerinde bir yasa olup olmadığı, gayesinin iyi olup o-lmadığı, yararlı bir yasa olup olmadığı, yasada hatalar bulunup bulunmadığı ve bunun gibi hususlar üzerinde durmaz. Buna rağmen genellikle bu hususlar da Anayasa Mahkemesinin bilgisine getirilmektedir. Sonucu etkilemese bile bu konuda yapılan şikâyeti gö-zden geçirdiğimizde Davacı Ulusal Birlik Partisinin haklı olabileceğini görürüz. Çünkü dava konusu değişiklikle siyasal partilerin muhtar ve ihtiyar heyeti üyeliklerine aday göstermeleri olanağı ortadan kaldırılmıştır. Diğer bir ifade ile siyasal partile-rin faaliyetlerine bir kısıtlama getirilmiştir. Başsavcılık sözkonusu kısıtlamanın kamu yararı düşünülerek yapıldığını, amacın muhtar ve ihtiyar heyetlerindeki çalışmaların parti ayırımı gözetilmeden yapılması olduğunu öne sürmüştür. Söz konusu kısıtlama-nın kamu yararına olacağı iddiası teorik olarak doğru görünebilir. Ancak önümüzde 1976 yılından beri uygulanan bir yasa mevcuttur. Başsavcılık savunmasında uygulamada ne gibi sakıncalar ortaya çıkmış olduğunu belirtmemiştir. Teorik olarak sakıncalar çık-abilme olasılığı uzun süre uygulanan bir yasa sözkonusu olduğunda yeterli gerekçe olamaz. Bu nedenle önümüzdeki tartışma konusunda Ulusal Birlik Partisinin ilk bakışta şikâyetinde haklı olabileceğini söylemek mümkündür. Dolayısıyle yasanın yerinde bir ya-sa olup olmadığı veya amacı açısından tartışmaya açık olduğunu söyleyebiliriz. Ancak acaba bu nedenler yasanın Anayasaya aykırı olması için
yeterli mi?

Yukarıda değindiğimiz içtihatlarda görüleceği gibi Anayasa Mahkemeleri yasanın yerinde bir yasa olu-p olmadığı veya amacının iyi olup olmadığı açısından bir denetleme yapmaz. Anayasada açıkça belirtilmiş buyurucu ve yasaklayıcı bir kural yoksa düzenleme yapmak Yasama Meclisi'nin takdirine bırakılmış demektedir ve bu durumda Yasama Meclisi'nin takdirine -saygı göstermek gerekir.

Şu halde önümüzdeki davada yasa değişikliği ile getirilen kısıtlamanın Anayasada açıkça belirtilen buyurucu ve yasaklayıcı bir kurala aykırı olup olmadığını araştırmamız gerekmektedir. Bunun için Anayasada konumuzla ilgili olabil-ecek maddeler üzerinde bir bir durmamız yararlı olacaktır.

Konumuzla ilgili olan Anayasanın 70'inci maddesidir. Anayasamızın 70 (1) maddesi şöyledir:

"(70 (1) Yurttaşlar, siyasal parti kurma ve
usulüne göre partilere girme ve çıkma
-hakkına sahiptir."

Burada yurttaşların siyasi partilere girme ve çıkma hakkına sahip olduğu vurgulanmıştır. Değişiklik Yasası ile bir muhtar veya ihtiyar heyeti adayının partisinden çıkmak zorunda kalacağı ve bu nedenle 70(1) maddeye aykırılık olduğu ön-e sürülmüştür. Ancak bu bir yanlış anlamadan ibarettir. Bağımsız aday olan bir partili partisinden çıkmak zorunda kalacak değildir. Partisi ile bağı devam edecektir. Ortada sadece partiden aday olamama durumu vardır. Bu nedenle siyasi partilere girme v-eya çıkma hakkının ortadan kaldırıldığı söylenemez.

Anayasanın 70(2) maddesi şöyledir:

"70 (2) Siyasal partiler, önceden izin almadan
kurulur ve serbestçe faaliyette bulunur."

Önümüzdeki olayın siyasal partilerin kuruluşu ile ilgisi yoktur. A-ncak serbestçe faaliyette bulunmaları ile ilgisi olabilir. Acaba muhtar ve ihtiyar heyeti üyeliği seçiminde aday gösterememek bu kural ile çelişir mi? Aynı soruyu şöyle de sorabiliriz. Muhtar veya ihtiyar heyeti üyeliği seçiminde aday gösterememenin siy-asal partilere getirdiği kısıtlama siyasi partileri serbestçe faaliyette bulunamaz konumuna düşürecek kadar önemli bir kısıtlama mı? Bu husus, üzerinde aşağıda tekrar duracağız.

Anayasanın 70(3) maddesi şöyledir:

"70 (3) Siyasal partiler, ister iktidard-a ister
muhalefette olsunlar, demokratik siyasal
hayatın vazgeçilmez öğeleridir."

Burada da yapılan kısıtlamanın siyasal partileri demokratik siyasal hayatın vazgeçilmez öğeleri olmaktan çıkaracak kadar önemli bir kısıtlama olup olmadığı -sorusuna yanıt aramamız gerekir.

Anayasamızın 70 (4) maddesi şöyledir:

"70 (4) Siyasal partiler, bir seçimden doksan gün
öncesine kadar kurulup tüzel kişilik
kazanmadıkça o seçime katılamaz."

70(4) maddenin karşıt anlamından siyasal par-tilerin seçimlere katılma hakkı olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki yapılan değişiklik siyasal partilerin seçimlere katılma hakkını ortadan kaldırmamıştır. Sadece seçimlere katılma hakkına bir sınırlama getirmiştir. 70 (4) maddede ise seçimlere katılma ha-kkının sınırsız olduğunu veya bu hakka kısıtlama getirilemeyeceğini belirten bir ifade yoktur. Dolayısıyle ilgili yasanın 70 (4)'üncü maddeye aykırı olduğu söylenemez.

Yukarıdaki incelemeden görüleceği gibi 14/2002 sayılı yasanın Anayasaya aykırı olabilm-esi için partilerin seçimlere katılma hakkına getirilen kısıtlamanın siyasal partileri serbestçe faaliyette bulunur durumdan çıkaracak kadar önemli bir kısıtlama olması veya siyasal partileri demokratik siyasal hayatın vazgeçilmez öğeleri olmaktan çıkaraca-k kadar önemli bir kısıtlama olması gerekir.

Yapılan kısıtlamanın büyüklüğünü görmek için siyasal partilerin tanımı ile, muhtar ve ihtiyar heyetlerinin görevlerine bakalım. 10/75 sayılı Siyasal Partiler Yasasının 3. maddesi şöyledir:

"Siyasal partiler, t-oplum ve devlet düzenini, kamu
faaliyetlerini seçim yolu ile ve belirli görüşler
yönünde yönetmek, denetlemek ve etkilemek için
sürekli çalışma amacı güden ve programları açık
olan kuruluşlardır."

Muhtarın görevleri konusunda yasada şöyle bir hüküm va-rdır.

Fasıl 244 madde 12 şöyledir:

"12. Her muhtar aşağıdaki görevleri yapar ve
aşağıdaki haklara sahiptir:-
Muhtar seçildiği köyde barışı korur;
Köyünde işlenen her ağır suç veya
meydana gelen kaza için en yakın polis
karakoluna en -erken bir zamanda bilgi
verir;
Devlet gelirlerinin toplanmasında Devlet
görevlilerine yardımcı olur;
Kaymakam veya İlçe Müfettiş Yardımcısının
ilgili bir amaçla kendisine gönderebileceği
bildiri, duyuru ve öteki resmi belgeleri
köyünde yayımlar;
İcra memur-unun, icra etmek amacıyla kendi-
sine vereceği veya icra memuru adına
kendisine verilecek icra müzekkerelerini
icra eder;
Müzayede memuru görevlerini yapmaya uygun
bir kişi olduğuna dair Tapu ve Kadastro
Dairesi Müdüründen bir belge alması ve
Tapu ve -Kadastro Dairesi Müdürünü tatmin edecek kadar mali teminat vermesi şartıyle, köyünde taşınmaz mal icrasına ilişkin satışları yapar:-"

Bu yasal düzenlemeler siyasal partilerin amaçlarının siyasal olduğunu muhtar, ihtiyar heyetlerinin faaliyetlerinin i-se yönetsel ve fazla önemli olmadığını göstermektedir. Bu nedenlerle muhtar ve ihtiyar heyeti seçimlerine aday gösterememenin siyasal partileri "serbestçe faaliyette bulunur" konumdan çıkaracağını veya onları "serbestçe faaliyette bulunamaz" diye tanımlan-abilecek bir duruma düşüreceğini söylemek mümkün değildir. Bunun gibi yapılan kısıtlamanın siyasal partileri demokratik siyasal hayatın vazgeçilmez öğeleri olmaktan çıkaracak kadar önemli bir kısıtlama olduğu da söylenemez.

Görüleceği gibi Anayasa Mahkem-esinin müdahalesi için siyasal partilere değişiklik yasası ile getirilen kısıtlamadan daha büyük bir kısıtlamanın getirilmesi gerekmektedir. Bu noktada akla şu soru geliyor. Siyasal partileri serbestçe faaliyette bulunamaz duruma düşürecek veya onları de-mokratik siyasal hayatın vazgeçilmez öğeleri olmaktan çıkaracak kadar kısıtlama getiren bir değişikliğe siyasal partiler niçin evet desinler? Söz konusu değişiklik siyasal partilere bu kadar büyük bir kısıtlama getirmiş olsa buna hiçbir partinin evet demem-esi gerekiyordu. Halbuki Yasama Meclisimizdeki partilerin çoğunluğu böyle bir tehlike görmeyerek yasayı kabul etmişlerdir. Aynı durum Türkiye'de de gerçekleşmiştir. Türkiye'de de siyasal partilerin muhtar ve ihtiyar heyetlerine aday göstermelerini engel-leyen bir yasa yapılmış ve hiçbir parti buna itiraz etmemiştir. Bu durum yapılan kısıtlamanın önemsiz olduğunu ve siyasal partilerin Anayasa'da belirlenen haklarını ortadan kaldırmadığını göstermektedir.

Özetlersek 14/2002 sayılı Seçim ve Halkoylaması (D-eğişiklik) Yasası yerindeliği ve amacı açısından tartışılabilecek bir yasadır. Ancak Anayasa Mahkemesi
konuya bu açıdan bakmamaktadır. Getirilen kısıtlama Anayasada belirtilen hakları ortadan kaldıracak kadar önemli bir kısıtlama değildir. Dolayısıyle y-asanın Anayasanın açık bir buyruğuna aykırı olduğu söylenemez. Bu nedenle beğenelim veya beğenmiyelim, Meclisin iradesine saygı duymamız gerekmektedir.

Yukarıdaki görüşlerden anlaşılacağı gibi 14/2002 sayılı Seçim ve Halkoylaması Değişiklik Yasası An-ayasanın 1, 7, 8, 68(4) ve 70. maddelerine de aykırı değildir.

Sayın Metin Hakkı bu karara katılmış ve ayrıca ek görüş de belirtmiştir.


EK GÖRÜŞ

Taner Bey kardeşimin okuduğu kararda vardığı sonuca katılmakla beraber, k-onunun kamuoyunu bu kadar ilgilendirdiğini göz önünde bulundurarak konu hakkında
kendi görüşlerimi yansıtan meselenin özü ile ilgili birkaç
söz söylemeyi gerekli gördüm.

Yasalarımızın kökenini Anglo-Saxon hukuku oluşturmaktadır. Bu böyle olmakla- beraber mevzuatımızın tümünün İngiltere'den ithal edildiğini söylemek yanlıştır. İngiliz sömürge devrinde Şahadet Yasası, Ceza Yasası, Ceza Usul Yasası gibi bazı Yasaların doğrudan doğruya Kıbrıs'a İngiltere'den ithal edilerek empoze edildiği doğrudur. -Ancak tüm mevzuatımız için aynı şey söylenemez. Meselâ Taşınmaz Mal Yasamızın İngiliz Hukuku ile hiçbir ilgisi yoktur. Muhtarlık müessesesi de Kıbrıs'a Osmanlı İdaresinden miras kalmış bir müessesedir. İngiliz Hukukunda böyle bir müessese yoktur. Muhta-rların yapmakla yükümlü oldukları başlıca görevler 16/72, 10/74, 17/74 ve 14/75 sayılı yasalarla tadil olunmuş şekliyle Fasıl 244'de sıralanmaktadır. Bunlar incelendiğinde, muhtarların ve köy ihtiyar heyetlerinin bu görevleri arasında "politik" diye vasıf-landırılabilecek hiçbir görev yoktur. Güney Kıbrıs'ta muhtarlar hâlâ daha göreve seçim ile değil de Koloni devrinden kalma atama yöntemi ile gelmektedir.

KKTC Anayasası büyük bir ölçüde TC Anayasasından esinlenerek hazırlanmıştır. Duruşma safhasınd-a Anayasa Mahkememize bilhassa Savcılık tarafından aktarılan bilgilere göre Türkiye'deki siyasal partiler de muhtarlık ve köy ihtiyar heyeti seçimlerine yasal olarak iştirak edememektedirler. Buna rağmen Türkiye'de hiçbir politik parti, parti olarak muhta-rlık seçimlerine iştirak etmediğini öne sürerek anayasal politika yapma hakkının elinden alındığı bugüne kadar iddia etmemiştir. Bunlardan hareketle 14/2002 sayılı Yasada kendini göstermiş olan halk iradesinin, Davacı partinin veya herhangi bir partinin a-nayasal politika yapma hakkı elinden alındığı iddiasını benimseyip yasal ayrıntıya boğulup ilgili yasayı iptal yönüne gitmenin yanlış olacağı görüşündeyim.

1976 yılında Seçim ve Halk Oylaması Yasası düzenlenirken politik partilerin muhtarlık ve köy i-htiyar heyeti seçimlerinde de, inter alia milletvekilliği seçimleri gibi katılabilmesi öngörülmüş ancak 2002'deki Meclis, politik partilerin bu seçimlere katılmasını öngören mevzuatı tadil yönüne gitmiştir. Muhtarlık müessesesinin temelinde politika yatma-dığı için burada herhangi bir partinin anayasal hakkının çiğnendiği söylenemez; halbuki Belediye seçimleri veya
Milletvekilliği seçimleri için böyle bir kısıtlama getirilmiş olsa durum muhakkak ki farklı olurdu, çünkü bunların kökeninde politik faaliyetler- yatmaktadır.



Metin A. Hakkı
Yargıç




SONUÇ:

Sonuç olarak 14/2002 sayılı Seçim ve Halkoylaması (Değişiklik) Yasasının Anayasaya aykırı olmadığına Sayın Seyit A. B-ensen'in karşıoyu ve oyçokluğu ile karar verilir.




Taner Erginel Metin A. Hakkı
Başkan Yargıç




Nevvar Nolan Seyit A. Bensen Şafak Öneri
Yargıç Yargıç -Yargıç


2 Mayıs 2002


Karşıoy Yazısı

Kararın 14/2002 sayılı Seçim ve Halk Oylaması (Değişiklik) Yasasının 4. maddesiyle değiştirilen 5/76 sayılı Seçim ve Halkoylaması Yasasının 53. maddesinin (2). fıkrasının "Anayasaya aykırı olmadığına ve iptal is-teminin reddine" ilişkin kısmına belirteceğim nedenlerle katılmıyorum.

5/76 sayılı Seçim ve Halkoylaması Yasasının 53. maddesinin (2). fıkrasında, değişiklikten önce siyasal partiler, bütün seçimlerde aday gösterebilecekleri öngörülmüşken 14/2002 sayılı- Seçim ve Halkoylaması (Değişiklik) Yasası'nın 4. maddesiyle yapılan değişiklik sonrası (2). fıkrasında "Siyasal Partiler, Cumhurbaşkanlığı, Milletvekilliği, belediye başkanlığı ve belediye meclisi üyeliği seçimlerinde aday gösterebilirler" denilerek Siyas-al Partilerin Muhtarlık ve İhtiyar Heyeti Üyeliği seçimlerinde aday göstermelerinden vazgeçilmiştir. Oysa Anayasanın 70. maddesi ile Anayasa siyasi parti kurmayı, usulüne göre partilere girme ve çıkmayı bir hak olarak tanımış, partilerin kuruluşunu herhang-i bir izne bağlamadığı gibi kurulduktan sonra da serbestçe faaliyette bulunmalarını güvence altına almış ve siyasi partiler ister iktidarda ister muhalefette olsunlar, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları sayılarak siyasal partilere özel bir öne-m verilmiştir. Bu hak Anayasanın ikinci kısmında yer alan temel haklar arasındadır. Anayasanın öngördüğü temel haklar ancak Anayasanın 11. maddesine ve özüne dokunmadan kamu yararı, kamu düzeni, genel ahlâk, sosyal adalet, ulusal güvenlik, genel sağlık ve -kişilerin can ve mal güvenliğini sağlamak gibi nedenlerle sadece yasalarla kısıtlanabilir.

14/2002 sayılı Seçim ve Halkoylaması (Değişiklik) Yasasında yapılan değişiklikle siyasal partiler muhtarlık ve ihtiyar heyeti üyeliği seçimlerinde aday gösteremez-ler. Bu durumda siyasal partilerin muhtarlık ve ihtiyar heyeti üyeliği seçimlerine katılma hakkından yoksun bırakıldığı ilk nazarda göze çarpmaktadır.

Anayasanın 70. maddesinin (2). fıkrası siyasal partilerin önceden izin almadan kurulmasını ve serbestç-e faaliyette bulunmasını öngörmüştür. "Serbestçe faaliyette bulunma" deyiminden siyasi partilerin Anayasa ile tanınmış haklarını kullanmalarının Yasalarla dahi yasaklanmamasıdır. Siyasi partiler seçim yollarından iktidara gelerek ülkeyi kendi tüzük ve prog-ramlarının doğrultusunda yönetmek ereği ile kurulurlar. Siyasal partiler seçimlere katılamayacaklarsa kurulmalarına bir neden yoktur. Siyasi partilerin muhtarlık ve ihtiyar
heyeti üyeliği seçimlerinde aday göstermelerine temelde kısıtlama getirilmesi Anay-asanın 70. maddesinin siyasi partileri tanımlayan hükmüyle bağdaşmaz. Siyasal partilerin önceden izin almadan kurulması ve serbestçe faaliyette bulunma hakkının kullanılması olumsuz yönde etkileyen boyutta olmadıkça kamu yararı için uygun sınırlamalara gi-dilebilir. muhtarlık ve ihtiyar heyeti üyeliği seçimlerinde aday gösterememek bir kısıtlama sayılmakta, ve bu kısıtlama partilerin çalışmaları ve seçim uğraşlarını önleme
niteliğinde olup temel hak olan seçimlere katılma hakkının özüne dokunmaktadır. İlgi-li yasa maddesinin Anayasanın 11. maddesinde yer alan kamu yararı güttüğünü savunmak da
hatalı olur.

Siyasi parti kurma, usulüne göre partilere girme ve partilerden çıkma hakkında olduğu gibi, partilerin serbestçe çalışması ve seçimlerde aday göstermes-i haklarının verilmesi gerekirken birtakım kısıtlamalara gidilerek muhtarlık ve ihtiyar heyeti üyeliği seçimlerinde aday gösterememesi veya seçimlere katılamaması yoluna gidilmesi dolaylı olarak siyasi partinin serbest faaliyetini zedeler. Bu davranış ayni- zamanda siyasi partilerin ister iktidarda ister muhalefette bulunsunlar demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olduğu yolundaki ilkeye de aykırı bir tutumdur. Zira, demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmayan siyasi partilerin seçimlerde- aday göstermesi veya seçime katılmasına olanak vermeyen yasanın siyasi partilerin demokratik siyasi hayatın vazgeçilir unsurları sayılması sonucunu doğurur. Bu nedenlerle dava konusu 53. maddenin (2). fıkrası Anayasanın 70(2),(3) ve (4). maddelerine aykır-ıdır ve iptali gerekir.



Seyit A. Bensen
Yargıç



20






Full & Egal Universal Law Academy