Anayasa Mahkemesi Numara 2/2016 Dava No 8/2017 Karar Tarihi 01.06.2017
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 2/2016 Dava No 8/2017 Karar Tarihi 01.06.2017
Numara: 2/2016
Dava No: 8/2017
Taraflar: Özgü Özyiğit ve Ahmet Said Sayın ile Çağın Ltd. ve Çatalköy Belediyesi arasında
Konu: Kıyıların korunması - Mülkiyet hakkı - "Mülkiyet hakkına tecavüz" ibaresinin yorumu
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 01.06.2017

-D. 8/2017 Anayasa Mahkemesi 2/2016


ANAYASA MAHKEMESİ OLARAK OTURUM YAPAN
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Narin Ferdi Şefik (Başkan), Ahmet Kalkan, Mehmet Türker, Gülden Çiftçioğlu, Bertan Özerdağ.

Anayasanın 149. Maddesi -Hakkında.

Girne Kaza Mahkemesi tarafından 1720/2014 sayılı davada
(Davacı No. 1 Özgü Özyiğit, Dikmen - Girne ve Davacı: No.2 Ahmet Said Sayın, Girne ile Davalı No.1: Çağın Ltd., No.1 Ramadan Cemil Meydanı, Girne ve Davalı No.2: Çatalköy Belediyesi, Girne-) arasında sunulan konu.




Davacı No.1 ve No. 2 şahsen hazır.
Davalılar namına: Avukat Kıvanç M. Riza ve Avukat Kadriye
Barbaros
Amicus Curiae olarak Başsavcılık namına: Savcı Emine Tayfunsel.


--------------

K A R A R

KO-NU: Girne Kaza Mahkemesinden, Anayasa'nın 149. maddesi altında yapılan havale ile, Anayasası'nın 38. maddesinin 4. fıkrasının yorumlanarak, bu fıkrada yer alan "mülkiyet haklarına tecavüz" ibaresinin yasal tasarruf sahibi olan Devlet Hazine Malını kiralaya-n kiracının haklarına tecavüzü de kapsayıp kapsamadığına karar verilmesi talep edildi.

OLAY: Davacılar, Davalı No.1'in işlettiği Davalı No.2'nin de denetlemekle mükellef olduğu Acapulco Beach Club and Resort Hotel diye bilinen işletmenin plajına girmeler-inin engellenmesi nedeni ile dosyaladıkları davada, sair şeyler yanında, Davalı No.1'in işletmesinde bulunan plaja Davacıların serbestçe ve hiçbir ücret ödemeden girebileceklerine dair tespit kararı verilmesini talep ettiler. İşletme sahibi, Davalı No.1 ta-rafından dosyalanan Müdafaa Takririnde, dışarıdan gelen kişilerin plaja girmelerine izin vermek zorunda kalması halinde, mülkiyet hakkının çiğneneceği, mülkiyet hakkına tecavüz edileceği; Anayasa'nın 38. maddesinde yurttaşların yüz metrelik kıyı şeridi içe-risine girme hakkının bir başkasının mülkiyet hakkına tecavüz edilmesine olanak tanıyacak şekilde kullanılmasının kabul edilemeyeceği; koçan ve uzun vadeli kira sahibi olduğu toprağa, kıyı şeridine ulaşmak için yurttaşların girmelerinin mülkiyet hakkına te-cavüz teşkil edeceği ileri sürüldü. Davanın dinlenmesine devam edildiği bir safhada, Davalı No.1 Anayasa'nın 38. maddesinin 4. fıkrasının şart bendinde yer alan "mülkiyet haklarına tecavüz" kelime dizisinin, koçan sahibine ilaveten uzun vadeli kira mukavel-esi altındaki kiracıyı da kapsayıp kapsamadığının Anayasa Mahkemesi tarafından yorumlanmasını talep etti.

İDDİALARIN GEREKÇELERİ:
Havale Eden/Davalı No.1'in iddiaları:
Anayasa'nın 38(4) maddesine istinaden yasa ile ulusal
güvenlik, kamu düzeni ve Anayas-a'da belirtilen amaçlar için sınırlama konmadıkça, yurttaşların 100 metrelik kıyı şeridi içerisine girmesinin engellenemeyeceği ve girişlerinin ücrete bağlanamayacağı kabul edilmekle birlikte, bu fıkranın şart bendi altında "bu kuralın mülkiyet haklarına t-ecavüz edilmesine olanak tanır şeklinde yorumlanamayacağı" cümlesinde yer alan "mülkiyet haklarına tecavüz" ibaresinin, Anayasa'nın 149. maddesi altında Anayasa Mahkemesi tarafından yorumlanması gerekir. Mülkiyet hakkı, "tasarruf hakkını içerir" şekilde, y-ani "koçan sahibi yanında uzun vadeli kira mukavelesi tahtında malı kullananı da içerir" şeklinde yorumlanmalıdır. Davalı No.1'in kısmen koçan sahibi, kısmen Hazine ve Muhasebe Dairesinden kira mukavelesi ile uzun vadeli kiralayıp tasarrufunda bulundurduğu- tüm malın, madde 38(4)'deki şart bendi kapsamında olduğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla, Davalı No.1'e ait işletmenin yer aldığı bölgedeki kıyı şeridine ulaşabilmek için, Davalı No.1'in mülk sahibi olduğu ve kiracı olarak tasarrufunda bulundurduğu alana k-işilerin izinsiz girmelerine olanak tanınmasının Davalı No.1'in mülkiyet hakkına tecavüz teşkil ettiği kabul edilmelidir. 38(4) maddesinin şart bendi, uzun vadeli kira mukavelesi ile bir malı tasarrufunda tutan kişinin de mülkiyet hakkını kapsadığı şeklin-de yorumlanmalıdır.

Davacıların iddiaları:

38(4) maddesinin şart bendinin, sadece mülk sahibinin mülkiyet hakkı ile sınırlı tutularak yorumlanması gerekir. Anayasa Mahkemesi yorum yaparken, kamu yararını göz önünde tutarak yorum yapmalıdır. Madde- 38(4)'ün şart bendi sadece çok az sayıda olan lebiderya koçan sahiplerinin haklarını korumak için konmuştur. Anayasa'nın 159. maddesi altında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletine intikal eden malların lebiderya olması söz konusu değildir. Her halükard-a, Anayasa'nın 159. maddesinde sahillerin devredilemeyeceği belirtilmektedir. 159. madde altında, Devletin kişilere mal devretmesi veya kiralaması neticesinde, denize erişimin kapatılmasına olanak tanınmamalıdır. Devlete ait kıyı şeridinin kamu yararı içi-n kullanılması gerekir. Devletin kişiye kiraladığı bir malın yer aldığı kıyı şeridi ile ilgili kiralayana herhangi bir hak bahşedilemez. Devletten mal kiralayan kişiler, Anayasa'nın 38. maddesinin 4. fıkrasının şart bendinde yer alan mülkiyet kavramına d-ahil olamaz.


Amicus Curiae'nin iddiaları:

Anayasa'nın 38(4)maddesindeki şart bendi, koçan sahiplerinin ve uzun süreli kira mukavelesi altında malı tasarruf eden kiracıların da mülkiyet haklarını korur. Tasarruf hakkına yapılan ihlalin bir mülkiye-t hakkı ihlali olarak yorumlanması gerekir. Dolayısıyla Davalının Devletten kiraladığı bir arazide oluşan mülkiyet hakkının, Anayasa'nın 38 (4) maddesinin şart bendinde yer alan mülkiyet hakkı kapsamında kabul edilmesini mümkün kılacak şekilde bu maddenin -yorumlanması gerekir.

İLGİLİ ANAYASA MADDELERİ

Kıyıların Korunması
Madde 38
(1)Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır ve yalnız kamu yararına kullanılabilir.
(2)Belediye sınırları dışındaki kıyıların yüz metrelik şeridi içinde kalan bölgede -yalnız Devlete ait, çok gerekli ve kamu yararına olan tesisler kurulabilir. Ancak, bu gibi tesisler, kıyıların doğal güzelliğini bozacak nitelikte olamaz.
Mevcut bina veya tesislerin gelecekteki durumu yasa ile düzenlenir.
(3)Belediye sınırları içindek-i kıyıların korunması ve yüz metrelik kıyı şeridi içinde kalan bölgede inşa edilebilecek yapı ve tesisler ile mevcutların durumu, kamu yararının ve kent planlamasının gereklerine uygun olarak yasa ile düzenlenir.
(4)Ulusal güvenlik, kamu düzeni, kamu yar-arı, genel sağlık ve çevre korunması amacıyla yasa ile sınırlama konmadıkça, yurttaşların yüz metrelik kıyı şeridi içerisine girmesi kimse tarafından engellenemez ve giriş ücrete bağlı tutulamaz.
Ancak, bu kural, mülkiyet haklarına tecavüz edilm-esine olanak tanır biçimde yorumlanamaz.

Anayasanın Yorumu
Madde 149
Anayasa Mahkemesi, bu anayasanın herhangi bir kuralını yorumlamak münhasır yetkisine sahiptir. Bunu yaparken Anayasa ile ilgili komite raporları ile Meclis tutanaklarından da yararlan-ır.

Devletin Mülkiyet Hakkı
Madde 159
(1)15 Kasım 1983 tarihinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan, ve;
(a)Tapusu, 16 Ağustos 1960 tarihinden önce Kıbrıs Hükümeti adına kayıtlı tüm taşınmaz mallar ile, 16 Ağustos 1960 tarihinden s-onra Kıbrıs Cumhuriyetine intikal eden tüm taşınmaz mallar; kamuya ait yollar, sular, su kaynakları, liman ve sahiller, rıhtım ve iskeleler, göller, dere ve göl yatakları, tarihi kent, bina ve kalıntılar ile kaleler ve bunların alanları, doğal servetler ve- yeraltı kaynakları, ormanlar, savunma yapı ve tesisleri ile yeşil saha ve parklar; kamuya açık köy ve tarla yolları, kamu hizmetinde kullanılan binalar;
(b)Kıbrıs Türk Federe Devletinin ilan edildiği 13 Şubat 1975 tarihinde terkedilmiş bulunan veya sözko-nusu tarihten sonra yasanın terkedilmiş veya sahipsiz taşınmaz mal olarak nitelendirdiği veya hüküm veya tasarrufu kamuya ait olması gerekli olup da aidiyeti saptanamamış olan tüm taşınmaz mallar, bina ve tesisler; ile
(c)1960 Kuruluş Andlaşmasında ve ona -bağlı eklerde belirlenen askeri tesis, rıhtım, kamp vesair talim sahaları içinde bulunan tüm taşınmaz mallar,
Tapuda böyle kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin mülkiyetindedir ve tapu kayıtları buna göre düzeltilir.
(2)Y-ukarıdaki (1). fıkranın (a) ve (c) bendlerinde sözü edilen taşınmaz malların mülkiyeti, bu Anayasanın başka herhangi bir kuralına bakılmaksızın gerçek veya tüzel kişilere devredilemez.
Ancak, kamuya ait yollar ile kamuya açık köy ve tarla yolları üzerinde- Devletin gerekli düzenlemeleri yapması bu kuralın dışındadır.
Bu taşınmaz mallar üzerinde kamu yararı için belli sürelerle irtifak ve intifa hakkı gibi ayni haklar ile uzun vadeli icarlar, yasa ile belirlenen biçim ve koşullarla tesis ve tescil edilebil-ir.
Süresi elli yılı aşan bu gibi hakların tesis ve tescili, Cumhuriyet Meclisinin onayı ile mümkündür.
(3) .............................................
(4) .............................................
(5) .............................................

-İNCELEME:
Anayasa'nın 36'ncı maddesi mülkiyet hakkına ait genel kuralı açıklamakta, 38'inci madde ise kıyıların korunması için öngörülen sınır ve kısıtlamalara yer vermektedir. 159'uncu madde Devletin mülkiyet hakkını belirlemektedir.

Madde 38(2), be-lediye sınırları dışarısındaki kıyıların 100 metrelik şeridi içinde kalan bölgeye Devlete ait tesis kurulabileceğine ve mevcut bina veya tesislerin gelecekteki durumlarının yasa ile düzenleneceğine yer verir. Madde 38 (3) ise, belediye sınırları içerisinde-ki 100 metrelik kıyı şeridi içerisinde inşa edilecek tesisler ile mevcutların durumunun, kamu yararının ve kent planlamasının gereklerine uygun olarak yasa ile düzenleneceğine yer verir.

Anayasa Mahkemesi tarafından 149'uncu madde altında yorum talebi i-le intikal eden dava konusuna bakıldığı zaman, Davalı No.1'in plaj ve turistik bir tesisin sahibi olduğu, tesisin içinde yer alan toprakların bir kısmının Davalı No.1'in mülkiyetinde, bir kısmının ise Devletten uzun vadeli kira mukavelesi ile tasarrufunda -olduğunun iddia edildiği ve bu iddiaların Davalı No.1 adına kayıtlı Taşınmaz Mal Koçanı ve Devlet Hazine Mal Kira Belgesine dayandırıldığı görülmektedir.

Davacılar, Anayasa'nın 38. maddesinin 4. fıkrası altında kıyı şeridi kullanma hakları bulunduğunu -ve bu hakkın izin veya ücrete tabi olmaması gerektiğini ileri sürmektedirler. Davalı No.1 ise, Davacıların kıyı şeridine ulaşmaları için, koçan sahibi ve Devletten uzun vadeli kira mukavelesi altında kiracı olarak tasarrufunda tuttuğu topraklara madde 38 -(4) altındaki haklarını kullanmak için girmeleri halinde, madde 38 (4)'ün şart bendinde yer alan, kendisinin mülkiyet hakkına tecavüz etmiş olacaklarını iddia etmektedir.

Bu durumda, Anayasa'nın 38. maddesinin 4. fıkrasının şart bendinde yer alan "mülkiye-t haklarına tecavüz" kelime dizisinin ne anlamda kullanıldığına karar verilmesi gerekir.

Anayasa'nın yorumu, Anayasa'nın 149. maddesi altında münhasıran Anayasa Mahkemesine verilmiştir. Mülkiyet kavramı, Anayasa'nın geçirildiği 1985 yılında bugünden çok- farklı bir şekilde kabul görmekte idi. Mülkiyet, mal sahibi veya koçan sahibi olmanın verdiği hakların toplamı olarak kabul görürdü. Bugün mülkiyet hakkının ne şekilde yorumlandığına bakılacak olursa, "iktisadi değere sahip olan" her şeyin mülkiyet hakkı -altında değerlendirildiğinin ve ayrıca o değerle ilgili "meşru bir beklentisi" bulunan her kişinin de mülkiyet hakkının olabileceğinin kabul edildiği görülmektedir.

Anayasa'da mülkiyet hakkı 36'ncı maddede açıklanmakta ve burada, bu hakka yasa ile kısıtla-ma getirilebileceği ifade edilmektedir.
Anayasa'nın 38. maddesi, kıyıların korunması ile ilgilidir ve 1'inci fıkrada kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu ve sadece kamu yararına kullanılabileceği belirtilir. Maddenin 2'nci fıkrasıyla da, -belediye sınırları dışındaki kıyıların 100 metrelik şerit içerisinde kalan bölgeye sadece Devlete ait "çok gerekli ve kamu yararına olan" tesislerin kurulabileceği belirtilir. Bunlar da yapılırken, "kıyıların doğal güzelliğini bozmadan yapılacakları" şart-ına yer verilmiştir.

3'üncü fıkrada, belediye sınırları içindeki kıyıların korunması için 100 metrelik kıyı şeridi içerisinde kalan bölgede yapılacak inşaat ve tesislerin, kamu yararı ve kent planlamasının gereklerine uygun olarak yasa ile düzenleneceğin-e yer verilir.

4'üncü fıkra ise, yorum için yapılan havale talebine konu olan metindir. Burada açıkça yurttaşların 100 metrelik kıyı şeridi içerisine girmesinin engellenemeyeceğini ve girişlerinin ücrete tabi tutulamayacağını, sadece istisna olarak ulus-al güvenlik, kamu düzeni, kamu yararı, genel sağlık ve çevre korunması amacı ile YASA ile sınırlama konabileceğini ifade eder. Bu durumda, yurttaşların 100 metrelik kıyı şeridi içerisine girmesi sadece madde 38(4)'de belirtilen amaçlar için, YASA ile sınır-landırılabilir. Buna ilaveten, fıkranın devamında yer alan şart bendinde, bu kuralın 'mülkiyet haklarına tecavüz edilmesine olanak tanır biçimde" yorumlanamayacağı da belirtilir. Bu durumda, kıyı şeridine yurttaşların girişinin sadece yasa ile sınırlandır-ılabileceği ve bunun yanında kıyı şeridine yurttaşın girişine imkan tanırken, kişilerin mülkiyet hakkına tecavüz edilemeyeceğinin, yani mülkiyet hakkının ihlal edilemeyeceğinin Anayasa koyucu tarafından korunduğu ve kabul edildiği açıktır.

Davalı No.1 ma-dde 38 (4)'ün şart bendinde yer alan "tecavüz" kelimesinin Haksız Fiiller Yasası'nda yer alan tecavüz kelimesi ile eş anlamlı kabul edilmesi gerektiğini, tecavüz fiilinin bir malı tasarrufunda tutan bir kişiye karşı da işlenebileceği nedeni ile şart bendin-de yer alan "mülkiyet" sözcüğünün, mülk sahibi yanında tasarruf sahibini de kapsayacak şekilde yorumlanması gerektiğini iddia etmiştir.

Anayasa'nın 159'uncu maddesinin (1)'inci fıkrasında, Devletin mülkiyet hakkı izah edilmiştir. 159. maddenin 2. fıkra-sı, 1(a) fıkrasında yer alan malların mülkiyetinin devredilemeyeceğine, ancak kamu yararı için belli sürelerle irtifak ve intifa hakkı gibi ayni haklar ile uzun vadeli icarlarının yasa ile belirlenen biçim ve koşullarda tesis ve tescil edilebileceğine yer -verir. Sahiller, madde 159 (1) (a)'da yer almaktadır.

KKTC Devletine intikal eden, 159 (1) (b) maddesindeki terk edilmiş taşınmaz mallardan, Anayasa'nın 159(3) maddesinde belirtilenlerin haricinde olanların, mülkiyetinin yasa ile düzenlenecek koşullarda -devredilebileceği yer almaktadır. Nitekim, 41/1977 sayılı İskan, Topraklandırma, Eşdeğer Mal Yasası ile buna olanak sağlanmıştır.

100 metrelik kıyı şeridine kadar uzanan bir tesis bulunması halinde, kıyı şeridine ulaşabilmek için tesisten geçilmesi elze-m olur. Yurttaşın 100 metrelik kıyı şeridine ulaşabilmesi için, bir kişinin koçan sahibi veya icar sahibi olduğu taşınmaz maldan geçmesi gerekir. Koçan sahibi veya kiralayan buna izin vermediği takdirde, yurttaş bu toprağa girdiği an Fasıl 148 anlamında m-ütecaviz sıfatına bürünmüş olur.

Anayasa'da, yurttaşın kıyı şeridini kullanmasının engellenemeyeceği şartı yer almaktadır. Devlet, kıyı şeridine kadar uzanan yerlerde, kendisine Anayasa'nın 159. maddesi altında intikal eden malları kişilere tahsis ed-erek, daha sonra kesin tasarruf belgesi ve en son eşdeğer mal koçanı vererek, mal sahibi yapmakla veya bu gibi yerlerdeki malları icar etmekle, kıyı şeridine ulaşımı imkansız kılabilir. Anayasa'nın 38 (4) maddesi, Devletin kıyı şeridine kadar uzanan arazil-ere koçan vererek veya icar mukavelesi yaparak, yurttaşların ulaşmasını engellemesine cevaz veremez. Aksi takdirde, Anayasa'da 38. madde gibi bir maddenin yer almasının hiçbir anlamı kalmaz.

Anayasa'nın madde 38(4)'ün şart bendinde korunan mülkiyet hakkı-nın ne anlamda kullanıldığına karar vermek için, Anayasa'nın 149. maddesinde ifade edildiği gibi, Anayasa ile ilgili komite raporları ve Meclis tutanaklarından faydalanılabilir.

20/2/1985 tarihli KKTC Kurucu Meclis Tutanağı, Emare No.1, KKTC Kurucu Mec-lisi Anayasa Komitesinin Anayasa Tasarısına ilişkin Raporu Emare No.2, KKTC Kurucu Meclisi Anayasa Komisyonunun 12.1.1984 9.2.1984 ve 9.5.1984 tarihli toplantı Tutanakları ise Emare No.3 A,B ve C olarak ibraz edilmiştir.

Bu Tutanak ve Raporlara bakılarak-, 38(4) maddesinde yer alan şart bendinde kullanılan "mülkiyet" kelimesinin ne anlamda kullanıldığı saptanmalıdır.

Meclisin 20/2/1985 tarihli 26. Birleşim Tutanağına bakıldığı zaman, 38. maddenin (4)'üncü fıkrasının tartışıldığı görülmektedir:

"İSMET- KOTAK- Sayın Başkan, Kurucu Meclisin değerli üyeleri; bu Komisyondan gelen ve Komisyon Başkanının okuduğu ve yeni eklenmesi için öneri yapılan (4).fıkrada belirtilen ve her durumda şahsın veya şahısların malı olduğu ileri sürülerek "ancak" ile bağlanmak i-stenen bölüm her durumda denizin asli sahilini kesinlikle içeremez. Bu mümkün değildir.
İSMAİL BOZKURT (Yerinden)- Tabii,tabii.
İSMET KOTAK- (Devamla)- Böyle bir olay yoktur Kıbrıs'ta. Yalnız lebiderya diye verdikleri bir-iki tapuya rastlanabilir. Dolayıs-ıyle vereceğiniz tahsis belgeleri ile de bir de denizi bu şekilde kapatma olanağını vermez bu madde. Biz öyle yorumluyoruz.
FUAT VEZİROĞLU (Yerinden)- Öyledir.
İSMET KOTAK (Devamla)- Tutanağa geçmesi için söylüyoruz. Kumsalı içermiyor."

Mevzua-tımızda gayrimenkul maldaki mülkiyet hakları, Fasıl 224 Gayrimenkul Mal Yasası'nda yer almaktadır. Bu Yasanın 8. maddesi, özel mülk olmayan kıyıların Devlete ait olduğuna yer verir. Dolayısıyla bu Yasanın yürülüğe girdiği tarihte, 1946'da, kıyı veya sahill-erin de özel mülkiyete verilmiş bulunduğu bir gerçektir.

"Madde 8. Tüm kamu yolları ile bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte özel mülk olmayan kıyılar halkın kullanması için Devlete verilir.
( All public roads and such part of the foreshore as -is not privately owned at the date of the coming into operation of this law shall be vested in the Crown for the use of the public.)"

1934 yılında yürürlüğe giren Fasıl 59 madde 2'de ise sahil/kıyı şeridinin tanımına yer verilmiştir.
1960 Kıbrıs C-umhuriyeti Anayasası'na bakıldığı zaman, bu Anayasa'da kıyı şeridi ile ilgili herhangi bir kurala yer verilmediği görülür.
KTFD Anayasası'nın 129. ve 130. maddeleri altında, sahillerin KTFD Devletine ait olduğu belirtilmiş ve buradaki mülkiyet hakkını-n Devlet tarafından devredilemeyeceği vurgulanmıştır. Maddede, kıyıların kamu yararına kullanılabileceğine yer verilmiştir.

KKTC Anayası'nın 38. maddesinde kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufunda olduğuna yer verilmiştir.

Bu sıralamadan, kıy-ı şeridini ihtiva eden koçanların ancak 1946 yılından önce verilmiş olduğunu, 1946 yılından sonra verilmediğini, bunun ilk önce mevzuat, daha sonra Anayasa ile mümkün kılınmadığını görürüz.

Meclis tutanaklarında yer alan lebiderya koçanlar, Fasıl 22-4 madde 8'de ifade edilen Yasa yürürlüğe girmeden önce, kıyıların mülkiyeti özel mülkiyete verilmiş olan ve kıyı şeritlerini içeren koçanlardır. Bu koçanlarda, denize kadar uzanan tüm alan, yani kıyı şeridi, koçana dahil edilmiştir. Anayasa hazırlanırken, -irade, kıyı şeritlerinin hiçbir kişinin mülkiyetine verilmemesi ve kıyı şeridine ulaşımın engellenmemesi doğrultusunda idi. Buna istisna, Anayasa'nın yukarıda incelenen kısımlarında kıyı şeridinin de koçana dahil olduğu, az sayıda bulunduğu ifade edilen le-biderya koçanlarıdır. Kıyı şeridinde de mülkiyet sahibi olan bu kişilerin mülkiyet hakkı korunmak istenmiştir. 38(4) maddesindeki korunmak istenen mülkiyet hakkı, kıyı şeridine kadar uzanan arazi üzerindeki mülkiyet hakkı değildir; şart bendinde yer alan m-ülkiyet hakkı, en geç 1946 yılına kadar ısdar edilen, denize kadar uzanan kıyı şeridini de ihtiva eden koçanlardaki kıyı şeridindeki mülkiyet hakkı ile ilgilidir. Bu nedenle Davalı No.1'in gerek koçan gerekse icara dayanan hakkı Anayasa'nın 38(4) kapsamın-daki mülkiyet hakkına dahil değildir.

Aksi bir yorum, kıyı şeridine dayanan tüm toprakların 41/1977 İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası veya 63/1993 sayılı Taşınmaz Hazine Malları (Kiralama ve Değerlendirme) Yasası altında, vatandaşlara eş-değer mal koçanı verilmesi veya buradaki mallar ile ilgili uzun vadeli kira mukaveleleri yapılması halinde, bu, taşınmaz mallar ile tüm sahillerin kapanmasını ve yurtaşların kıyı şeridine ulaşmasının imkansız hale gelmesini mümkün kılar.

198-5 yılında Meclisin iradesi açıkça, yurttaşın kıyı şeridini kullanma hakkının engellenmemesi yönünde idi. Esasen Anayasa'nın 38 (4) maddesi, yurttaşların kıyı şeridine ulaşımının engellenemeyeceğini açıkça ifade etmektedir. Bu durumda, kıyı şeridine kadar -uzanan arazileri tasarruflarında tutan ve/veya mülk sahibi olanların, kıyı şeridine yurttaşların ulaşabileceği şekilde tertibat almaları gerekmektedir.

Dolayısıyla, madde 38(4)'deki sınırlamalar haricinde , halkın kıyı şeridinden yararlanma hakkını-, Devletin veya Devletin tasarruf verdiği kişiler dahil herhangi bir tasarruf sahibinin engellemesi mümkün değildir. Madde 38'in 4. fıkrasının şart bendi altında, sadece 1946 yılından önce ısdar edilen, denize kadar yer alan kıyı şeridinde de mülkiyet hak-kının var olduğu kabul edilen koçan sahiplerinin kıyı şeridindeki mülkiyet hakkına tecavüz edilir şekilde kullanmasının engellenmesi amaçlanmıştır.

Sonuç olarak, Anayasa'nın 38. maddesinin 4. fıkrasında yer alan "mülkiyet haklarına tecavüz" kelime dizisi-nin sadece, kıyı şeridinin koçanlara dahil edilmiş olduğu kıyı şeridindeki mülkiyet hakkına yapılan ihlali içerecek şekilde yorumlanması gerektiğine, oy birliği ile karar verilir.

Havale yapılan dosyanın derhal Girne Kaza Mahkemesine iade edilmesine di-rektif verilir.


Narin Ferdi Şefik Ahmet Kalkan
Başkan Yargıç



Mehmet TürkerGülden ÇiftçioğluBertan Özerdağ
Yargıç Yargıç Yargıç




1 Haziran 2017











14














Full & Egal Universal Law Academy