Anayasa Mahkemesi Numara 2/1975 Dava No / Karar Tarihi 18.03.1975
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 2/1975 Dava No / Karar Tarihi 18.03.1975
Numara: 2/1975
Dava No: /
Taraflar: Osman Mehmet vd ile Ahmet M. Berberoğlu
Konu: K.T. Barosunun Kurucu Meclis üyeliği için yaptığı seçimin hükümsüz olduğu hakkında
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 18.03.1975

- A.M. 2/75
Dava No. 2/75
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
(ANAYASA MAHKEMESİ YETKİSİ)
Mahkeme Heyeti: M. Necati Münir (Başkan), Ülfet Emin, Ahmed İzzet ve Şakir S. İlkay.
Anayasa'nın 145. maddesi hakkında.
Müstediler: 1. Osma-n Mehmet, Mağusa.
2. Talât Kürşat, Lefkoşa.
-ile-
Müstedaaleyh: Ahmet Mithat Berberoğlu, Lefkoşa.
A R A S I N D A
Müstediler namına: M. Aziz
Müstedaaleyh şahsen hazır.
Amicus curiae olarak Başsavcılık namına: Savcı Zaim M. Necati.

----------------
K A R A R
M. Necati Münir, Başkan:
Müstediler, 21 Şubat 1975 tarihinde 19 Şubat 1975 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan Karar No.3 uyarınca, Kıbrıs Türk Barosunu Kurucu Mecliste temsil edecek şahsın seçilmesi ile ilgili Baronun yaptığı seç-imin hükümsüz olduğu ve Baronun Kurucu Meclis üyesi olarak seçtiği Müstedaaleyh Ahmet Mithat Berberoğlu'nun Kurucu Meclis üyeliğinin hükümsüz olduğu hususunda bir beyan verilmesini işbu istida ile talep ettiler.

Müstediler İstidalarını, diğer şeyler meya-nında, aşağıdaki gerçeklere istinad ettirdiler.

1. Kıbrıs Türk Barosu, Baroyu Kurucu Mecliste temsil edecek şahsın seçilmesi maksadı ile, 21 Şubat 1975 tarihinde yaptığı toplantıda Avukatlar Kanunun öngördüğü "yıllık ruhsatı" çıkarmayan ve/veya ayni Kanu-nun 2. maddesinde "icrai meslek eden avukat" tefsiri uyarınca esas meslekleri avukat olmayan 19 şahsın Kıbrıs Türk Barosu üyesi olmamalarına rağmen oy kullanmalarına müsaade edildi.

2. Toplantıya katılan sözü geçen 19 kişi de dahil olmak üzere 53 kişi ka-tılmış, bunların 51'i oy kullanmıştır, iki kişi ise oy pusulalarını boş bırakmışlardır.

3. Söz konusu seçimde Müstedaaleyh, Avukat Kıvanç M. Riza ve Avukat Ayhan Çiftçioğlu adaydılar. Seçim neticelendiğinde Müstedaaleyh 24 oy, Avukat Kıvanç Riza 21 oy v-e Avukat Ayhan Çiftçioğlu da 6 oy aldılar. Müstedaaleyh seçimi kazanmış addolundu. Sözü geçen 19 kişinin oy kullanmaları seçim neticesine tesir etti.

4. Müstedaaleyh İstida ile ilgili bütün zamanlarda yıllık ruhsatını çıkarmadığı cihetle Kıbrıs Türk Ba-rosunun bir üyesi değildi ve ne söz konusu toplantıya katılıp oy kullanabilir ne de söz konusu toplantıda seçilmek üzere namzet olabilirdi.

5. 19 Şubat 1975 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 3 numaralı Kararın 2. maddesinin ikinci paragrafı gereğince Kıb-rıs Türk Barosunun Kurucu Meclis Üyesini toplantıya katılanların çoğunluğu ile seçmesi icab etmekte idi. Söz konusu toplantıya 53 kişi katıldı ve müstedaaleyh sadece 24 oy aldığı cihetle Müstedaaleyhin Kıbrıs Türk Barosunun Kurucu Meclis üyeliğine seçilmi-ş addolunması mezkûr 3 numaralı Karara aykırıdır ve bu sebeple de muteber sayılmamalıdır.

6. Her iki Müstedi de Kıbrıs Türk Barosunun üyesi olup dava konusu seçimin yapıldığı toplantıya katılıp oy kullanmak yetkisini haizdiler. Müstedi No.1 söz konusu t-oplantıya katılıp oy verme hakkına sahip olduğu halde mezkûr toplantıya katılma fırsatını bulamamıştır. Müstedi No.2 ise söz konusu toplantıya katılıp rey kullanmıştır.
Müstedi İstidasını 19 Şubat 1975 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan Karar No.3'e, Fası-l 2, Aukatlar Kanununa ve 47/59 sayılı Seçim Kanununa istinad ettirdi.

Müstedaaleyh 8 Mart 1975 tarihinde dosyaladığı İtirazname ile aşağıdaki hususları ileri sürdü.

İptidai itiraz olarak:
1. Usule ilişkin itirazlar:
İstidanın duruşması esnasında işbu -usule ilişkin itirazlarda ısrar edilmedi ve itirazlar geri çekildi.

2. Müstedilerin müracaat hakkına ilişkin itirazlar:
1. Müstedi 21 Şubat 1975 toplantısına katılmamış ve oy kullanmamıştır. 2. Müstedi ise söz konusu toplantıya katılmış olduğu halde aday- olmamıştır.
Müstedilerin seçim sonucu ile ilgili herhangi bir ilişkisi veya menfaatı yoktur. Seçilen şahıs Kurucu Mecliste Kıbrıs Türk Barosunu temsil etmektedir.
(a) ve (b) deki maruzat ışığında ve de 19 Şubat 1975 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 3 nu-maralı Karar hükümleri tahtında Müstedilerin Müstedaaleyh aleyhine dava açma veya açılan dava ile 21 Şubat 1975 tarihinde yapılan seçimin hükümsüz olduğunu veya Müstedaaleyhin seçilmesinin ilgili mevzuata uygun olmadığını yahut hükümsüz olduğunu iddia eder-ek bu hususlarda Mahkeme beyanı istemek hakkı yoktur.
3. Müstedaaleyhin davada taraf olamayacağına ilişkin itirazlar:
Gerek 36/59 sayılı gerekse 47/59 sayılı Kanunların ilgili hükümlerine göre (36/59 sayılı Kanunun 11, 12 ve 13. maddeleri ve 47/59 sayıl-ı Kanunun 13. maddesi) zamanında gerekli itiraz veya itirazlar yapılmamıştır.
"Seçime Kıbrıs Türk Barosu üyesi olmayan şahısların oy kullanmalarına ve/veya aday olmalarına müsaade edildi veya 53 kişinin katıldığı toplantıda 24 oy alarak seçimi kazandığı ad-dolundu" şeklindeki iddia ile Müstedaaleyhe husumet tevcih edilemez. Olsa olsa Müstedaaleyh ilgili taraf olarak gösterilebilir.
Müstedaaleyh Fasıl 2, Avukatlar Kanunu tadil edilmiş şekli ile madde 11(2) deki şart bendi uyarınca 31.12.75 tarihine kadar müs-tedaaleyhin ruhsat alma yükümlülüğü yoktur. Kaldı ki Müstedaaleyh 5.3.75 de bilcümle haklarına halel gelmeksizin ve protesto tahtında böyle bir ruhsat almış bulunmaktadır.

4. Mahkemenin yetkisizliğine ilişkin itirazlar:
Anayasanın 145. maddesi 31. madded-eki hükümlerle birlikte okunduğunda Yüksek Mahkemenin işbu davaya bakma ve/veya karar verme yetkisi olmadığı ortaya çıkar.
İstidanın dayandığı 3 numaralı Karar ve/veya 47/59 sayılı Seçim Kanunu hükümleri de Yüksek Mahkemeye İstidada belirtilen biçimde herh-angi bir maruzatı veya müracaatı görmek ve/veya karara bağlamaya yetki vermemektedir.
İstidaya eklenmiş listede gösterilen 19 kişinin hepsine de seçim toplantısında oy pusulası verilmiş olduğu zaman herhangi bir itiraz yapılmadığı için 36/59 sayılı Kanunun- 11, 12 ve 13. maddeleri hükümleri gereğince Yüksek Mahkemenin yetkili olmaması aşikârdır.

B. İstidanın esasına ilişkin hukuki itirazları ve dayanılan gerçekleri davanın duruşmasına başlamazdan önce Müstedaaleyhi sözlü yapmıştır ve aynen şöyledir:-
(1)"İ-stidada iddia edildiğine göre 3 numaralı kararın 2. maddesinin ikinci paragrafında şöyle denmektedir:
'Genel Kurullar toplantıya katılanların çoğunluğuyla ve gizli oy ve açık sayma ile Kurucu Meclis üyelerini seçerler.'

Buradaki çoğunluk kelimesi adi ço-ğunluk anlamındadır. Eğer İstidada iddia edildiği biçimde bir işlemin öngörülmesi düşünülseydi, buna çoğunluk değil, salt çoğunluk denecekti. Nitekim ifade bakımından Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkan Muavini seçimlerine ilişkin kanun salt çoğunluğu öngördüğ-ü için oradaki İngilizce ifadesinde %50 üstünde bir oy alması gerekir demektedir. 37/59 sayılı Kanunun madde 34(6) "hen . . ." demektedir. Burada açıkça söylüyor ve diğer birçok kanunlarda da hatta geçenlerde Kurucu Meclisin kabul ettiği içtüzükte de çoğ-unluk ve salt çoğunluk ayrı ayrı kullanılmaktadır ve bundan gaye bir adayın seçilebilmesi için kullanılan oyların %50'nin üstünde olması gerekir. Çoğunluk dedi mi genellikle adi çoğunluk demektir. Seçime katılan adayların içinde en fazla oy alan seçilir -demektir. Yine 3 numaralı Kararın 2. maddesinin (3). Paragrafında yeter sayı aranmaz denmektedir. Nisabı dahi aramayan bir madde ihtiva eden bu 3 numaralı Kararda seçimlerde kullanılan çoğunluk kelimesinin salt çoğunluk şeklinde tanımlanması ve o şekilde- uygulanması 3 numaralı Kararın ruhuna da ters düşmektedir. Çünkü 3 gün içinde herşeyi yapalım diye bir de süre konmuştur. Hem lâfzına hem de ruhuna uygun olarak çoğunluk kelimesini salt çoğunluk kabul etmek imkân dahilinde değildir.
(2)Esas istidanın d-iğer önemli bir iddiası Müstedaaleyh'in ilgili bütün zamanlarda "annual licence"ini çıkarmadığı iddia edilmekte ve bu nedenle oy hakkı olmadığı gibi, aday olma hakkı da yoktu denmektedir. Müstedaaleyhin oy kullanma ve aday olma hakkı vardır ve ilgili zama-nlarda, özellikle 21 Şubat 1975 tarihinde Baro Genel Kurulunda hem oy kullanma hem de aday olma hakkı vardı. Aslında yine 3. no.lu Karar Anayasanın 31. maddesinin koyduğu hüküm ışığında okunduğu takdirde oy kullanma hakkı, yurttaş olma nedeni ile tanınmış- ara hak ve özerklikler çerçevesinde bir haktır fakat 3 numaralı Karar bu hakkını yurttaşın, genel bir seçim havası içinde normal olarak mevcut seçim kanunları düzeni içinde kullanır yurttaş fakat 3 numaralı Karar bunu değiştirmiştir. Yurttaşın mesleği ba-zı hallerde bazı Kuruluşlarda, bazı kuruluşlara mensubiyeti açısından düzenlemiştir ve oy kullanma işlemini eğer yurttaş avukat ise, avukatların yapacağı toplantıda, genel Kurul'a kullanmayı öngörmüş ve o şekilde tanzim etmiştir. Eğer doktor ise doktorlar- cemiyetinin kurulunda kullanacak, eğer işçi dernekeleri yahut sendikalar, öğretmen ise öğretmen sendikaları çerçevesinde kullanacaktır. Getirilen yenilik budur. Dolayısıyle 21 Şubat 1975 tarihinde yapılan Baro Genel Kurulunda baronun herhangi bir organı- ile ilgili bir seçim yapılmamıştır ve böyle olunca da Baronun bir avukatı olarak toplantısına katılmak ve orada oy kullanmak veya aday olmak, kayıt sicilinde bulunan avukatların hakkı idi. Yani "annual licence"i olup olmadığına bakılmaksızın, avukat sici-linde mensup her avukat, bu Genel Kurulda oy kullanabilirdi. Buna ek olarak şu iddiayı da ileri sürmek mümkündür bu görüşü desteklemek mahiyetinde, 21 Şubat 1975 tarihinde yapılan Genel Kurul Avukatlar Kanununun öngördüğü biçimde toplanmış bir Genel Kurul- değildi. Gerekli davet gerekli süre içinde toplanma çağırısı yapılmamıştır. 3 numaralı Kararın 2. maddesinde en geç 3 gün içinde toplanması gerektiği esasına uyularak yapılmış bir toplantıdır ve hal böyle olunca da toplantıya katılanların "annual licenc-e"i olup olmadığına bakılmaksızın kayıt sicilinde bulunan her avukatın katılması ve oy vermesi veya aday olması kabul edilmelidir. Bu esas iddialara ek olarak müstedaaleyh kendisinin 31.12.1975 tarihine kadar icrai meslek edebilecek ruhsatlı bir avukat ol-duğunu iddia ediyor. Çünkü Türk Yönetiminin kontrolu altında bulunan idare içinde ilk defa olarak Avukatların kaydedilmesini öngören bir Avukatlar Kayıt Sicili 1973'de kurulmuştu. Müstedaaleyh 1 Nisan 1974'de ilk kaydını bu kayıt siciline yaptırmış bulun-maktadır. Bu nedenle Fasıl 2'nin tadil edilmiş şekli ile 11. maddesinin (2). paragrafının şart bendindeki hükme göre kayıt siciline kaydını yaptırdıktan sonra iki sene süre ile ruhsatlı avukat olarak icrai meslek etmek hakkı vardır. Dolayısıyle İstidaya -ekli listenin 19 numarası tahtinde gösterilen müstedaaleyh 21 Şubat 1975 tarihli toplantıda hem oy hakkına hem de aday olmak hakkına sahipti.
(3)3. husus olarak ekli listedeki diğer 18 avukat ile ilgili bir iddia var. Deniliyor ki bu 18 kişi ruhsatı olma-dığı için veyahut bazılarının da arızi tayinli oldukları için, pek sarih olmamakla beraber, biz bunu red ve inkâr ediyoruz ve diyoruz ki Müstedaaleyhin dışında olan 18 kişi kati olarak şu veya bu nedenle avukatlık mesleğini icraya yetkili olmadıkları için -söz konusu toplantıda oy hakları yoktur iddiasını kabul etmiyoruz ve hepsi de kayıt sicilinde kayıtlıdırlar ve hepsinin de icrai meslek için ruhsatları vardır."

İstidanın esas duruşmasına başlamazdan önce iptidai itirazlarda İstidanın esası hakkında duru-şma yapılıp şahadet dinlendikten sonra karar vermenin uygun olacağı kanaatına varmıştık. Şimdi de ilk önce Müstedaaleyhin iptidai itirazlarını, İtiraznamede gösterildiği gibi, inceleyerek karar vermeyi uygun gördüm.

1. Müstedilerin müracaat hakkına iliş-kin itirazlar:
1/75 sayılı Kıvanç Mehmet Riza v. Ahmet Mithat Berberoğlu davasında Karar No.3'ün seçimlerle ilgili hükümleri ile çelişmeyen ve Karar No.3'ün hükümleri ışığında tatbiki mümkün ve makul olan 21 Şubat 1975 tarihinde yürürlükte olan yasama org-anı ile ilgili diğer Seçim Kanunları ve mevzuatın uygulanması gerektiği görüşünü belirtmiştim. 47/59 sayılı 1959, Seçimler (Temsilciler Meclisi ve Cemaat Meclisleri) Kanununun seçim itirazları ile ilgili olan ve 59-70 maddelerini ihtiva eden VI Bölümünde -bulunan hükümlerin Karar No.3'ün hükümleri ışığında adapte edilerek Karar NO.3 tahtında yapılan Kurucu Meclis üyeleri seçimine de şamil olduğunu, işbu Kanunun 63. maddesinin (a) bendine göre seçim itirazı yapma hakkı olduğunu belirtmiştim. Bu hususlarda 1-/75 Davasında belirttiğim görüşleri bu davada da aynen tekrarlarım. Kanaatımca Müstedilerin 47/59 sayılı 63(a) bendi gereğince seçimde oy kullanan veya kullanmıya hakkı olan kişiler olarak seçimin hükümsüz olduğunu veya Müstedaaleyhin seçilmesinin ilgili -mevzuata uygun olmadığını ve hükümsüz olduğunu iddia ederek bu hususlarda bir Mahkeme beyanı talep etmeye hakları vardır.

2. Müstedaaleyhin davada taraf olamayacağına ilişkin itirazlar:
Bu meselede davanın esas konusu Kıbrıs Türk Barosunun temsilci olar-ak Kurucu Meclis Üyeliğine yaptığı seçimin hükümsüz olduğu hususunun karara bağlanmasıdır. Müstedaaleyh de Baronun temsilcisi olarak Kurucu Meclis Üyesi seçildiği cihetle, davanın esas konusu hususunda verilecek herhangi bir karar Müstedaaleyhi direkt ola-rak ilgilendirir. Bu nedenle Müstedaaleyhin davada taraf olması uygun ve şart olduğu kanaatındayım. Müstedaaleyhin itiraznamesinde 3(a) ve (c) paragrafları gereğince ileri sürdüğü iddialar iptidai itiraz olmaktan ziyade davanın esasına ilişkin hususlardı-r ve bu hususlar davanın esası incelenirken ele alınıp karara bağlanacaktır.

3. Mahkemenin yetkisizliğine ilişkin itirazlar:
İtiraznamenin 4(a) ve (b) paragrafında Mahkemenin yetkisi olmadığı hususundaki itirazlar hakkında 1/75 sayılı Davada Yüksek Mahk-eme seçim itirazlarına bakmaya yetkisi olduğu hususunda gerekçeli olarak karar vermiş bulunmaktadır. O davada bu hususta belirttiğim bütün görüşleri aynen tekrar ederim.

Mahkemenin yetkisizliğine ilişkin 4(c) paragrafında gösterilen itiraz ise davanın e-sasına ilişkin hususları ilgilendirdiğinden, bu hususları davanın esası incelenirken tezekkür edip karara bağlanması gerekir kanaatındayım.

Şimdi de Müstedilerin ve Müstedaaleyhin esasa ilişkin iddialarını incelemek gerekir.


İlk önce çoğunluk konusun-u eleştirmeyi uygun gördüm. Müstediler İstidalarında Karar No.3'ün 2. maddesinin ikinci paragrafına göre bir şahsın Kurucu Meclise üye seçilebilmesi için toplantıya katılanların çoğunluğunun oyunu alması gerektiğini ileri sürdüler. Müstedaaleyh ise Karar- No.3'ün 2. maddesinin ikinci paragrafında yer alan "toplantıya katılanların çoğunluğuyla" ibaresi adi çoğunluğu yani en fazla oy almayı kastettiğini iddia etti. Buna sebeb olarak da Karar No.3'ün genel kurul toplantısı için nisap dahi aranmadığını herşey-in üç günde bitmesini öngördüğünü ve eğer kanun koyucu hakikaten mutlak "salt çoğunluk", yani toplantıya katılanların yarısından bir fazlasının oyunu, kastetmek istemiş olsaydı bunu metinde sarahaten belirtmesi gerektiğini iddia etti.

Hukuk ilkelerine gö-re kanun veya kanunda yer alan hükümlerin tefsiri kanundaki hükümlerin gayeleri göz önünde tutularak yapılır. Kanun hükümlerinde yer alan kelimeler veya ibareler, kendi kendilerine, açık ve belli ise ve muğlak değilse bu gibi kelimeler veya ibarelere alel-âde veya tabiî anlamları verilir. Bu durumda kanun hükümlerinin gayesinin ne olduğu başka yerde araştırılmaz çünkü bu gibi kelimeler veya ibareler kendiliğinden kanun hükümlerinin gayesinin ne olduğunu sarih olarak gösterir. Ancak, hükümlerde kullanılan -metin, ibare veya kelimeler muğlak ise ve açık ve belli olmazsa veya bu gibi kelime veya ibarelerin alelade ve tabiî anlamı kanun koyucunun ayni kanunda sarih olarak belirttiği gayeye aykırı düşerse veya kanunun diğer metinleri ile bir tutarsızlık veya uyg-unsuzluk teşkil ederse veya saçma ise o zaman Mahkemeler kanun koyucunun gayesini başka yerlerde ve bilhassa ayni kanunda aramakla görevlidir. Bu hususta The Commissioners for Special Purposes of the Income Tax v. Pemsel (1891) A.C. 531 davasında sayfa 54-3'te Lord Halsbury, L.C. Sussex Peerage Case davasında Tindal C.J.'in şöyle dediklerinin doğruluğunu kabul etti. Tindal C.J. aynen şunları söyledi:-

-"The only rule for the construction of Acts of Parliament is, that they should be construed according to the intent of the Parliament which passed the Act. If the words of the statute are in themselves precise and unambigucus, then no more can be necessar-y than to expound those words in their natural and ordinary sense. The words themselves alone do in such case best declare the intention of the lawgiver."


--Ve Charles Bradlaugh v. Henry Lewis Clarke (1883) A.C. 354 davasında sayfa 384'de Lord Fitz Gerald şunları söyledi:-
-"I apprehend it is a rule in the construction of statutes that in the first instance the grammatical sense of the words is to be adhered to. If that is contrary to, or inconsistent with, any expressed intention or declared purpose of the statute, or if it- would involve any absurdity, repugnance, or inconsistency, the grammatical sense must then be modified, extended, or abridged, so far as to avoid such an inconvenience, but no further."


--ve G.D. Pierides v. Sephocli Petrides 4 C.L.R. 33 davasında sayfa 35'te Yüksek Mahkeme şunları söyledi:-
-"The principle upon which a statute or any written instrument is to be construed is, that the words of any section are to be taken in their ordinary grammatical sense, unless the construction so placed upon them lends to any inconvenience or absurdity or -repugnancy with the rest of the statute. They are to be so construed as to carry out the intention of the Legislature to be gathered from the whole statute, and when that intention is discovered, effect is to be given to it, whatever view the Court may ta-ke as to its policy or wisdom. The duty of the Court is to interpret the language and not to legislate."


-Dava konusu metin aynen şöyledir:-
"Genel Kurullar, toplantıya katılanların çoğunluğuyla ve gizli oy ve açık sayma ile Kurucu Meclis üyelerini seçerler."


Tüm metinde yer alan ibareler veya kelimeler incelendiğinde metinde kullanılan ibare ve kelimeleri-n açık ve belli olduğu ve muğlak olmadığı aşikârdır. Metinde dava konusu bakımından en önemli ibare "toplantıya katılanların çoğunluğuyla" ibaresidir. Bu ibare kendiliğinden gayet açık, belli olan muğlak olmayan bir anlam taşır. Bu ibarenin yegâne anlam-ı herhangi bir adayın seçilmesi için toplantıya katılan şahısların çoğunluğunun yani yarısından bir fazlasının oylarını almasıdır.

Kanun koyucu toplantıya katılanların çoğunluğunu yani yarıdan fazlasının oyunu talep etmemiş olsaydı Karar No.3'ün 2. madde-sinin ikinci paragrafında "toplantıya katılanların çoğunluğuyla" ibaresini koymaması gerekirdi. O zaman paragraf şu şekilde olacaktı: "Genel Kurullar gizli oy ve açık sayma ile Kurucu Meclise üyelerini seçerler". Öyle olmuş olsaydı hiç şüphe yoktur ki ad-aylardan en fazla oy alan seçilmiş addolunacaktı, veya daha fazla bir açıklık vermek amacı ile toplantının çoğunluk usulüne yani en fazla oy alma usulüne göre karar vereceği belirtilecekti.

Toplantıya katılanların çoğunluğu ile bir iş yapılması gerektiği- hallerde, toplantıya katılanların tümü, oy verse de vermese de, işin yapılabilmesi için toplantıda hazır bulunanların çoğunluğunun olumlu oy vermesi gerekir. R. v. Christchurch 27 L.J.M.C. 23 davası Kanun "bir gurup şahsa veya bu gurubun büyük bir kısmın-a" bir bölgenin diğer işleri yanında bölge tahsildarının işine son vermek yetkisi ile ilgili idi. Gurubtan 35 kişi toplandı ve 16'sı bölge tahsildarının işine son verilmesi, 11'i ise işine son verilmemesi için oy verdi. 8'i ise ne leyhe ne de aleyhe oy v-erdi. Toplananlar Kanun tahtında gereken çoğunluğun sağlandığını addederek tahsildarın işine son verdiler. Tahsildar Mahkemeye müracaat ederek işine son verme kararının toplantıda hazır olanların çoğunluğu ile karara bağlanmadığını iddia ederek kararın v-e dolayısıyle işine son verilmesinin iptalini talep etti. Mahkeme 16 olumlu oyun toplantıda hazır olan 35 şahsın çoğunluğunu teşkil etmediğini, bu nedenle işe son verme kararının geçersiz olduğunu kabul etti. Bu hususta William J. sayfa 24'de şunları söy-ledi:-


-"The body being indefinite in number, the major part of them means the major part of those present for the transaction of business at a meeting duly convened. In the present case there were thirty-five did not vote, which indeed they were not bound to do,- upon the question of dismissal, they constituted part of the body, the major part of which had power to dismiss. The sixteen who voted for the dismissal were, therefore, not the major part of that meeting; consequently, there was no valid dismis-sal, and the posecutor has remained in office, notwithstanding the resolution of the 22nd of September 1854."


-Karar No.3 tüm olarak incelendiğinde, kanun koyucunun Karar No.3'ün 2. maddesinin ikinci paragrafında belirtilen gayeden başka bir gayesi olduğu hususunda en ufak bir belirti dahi yoktur. Bilakis Karar No.3'ün 5. maddesi tetkik edildiğinde Kurucu Meclisin- toplanması hususunda da üye tam sayısının çoğunluğu gerektiği hususunda hüküm koymuştur. Bu hususta ilgili hüküm aynen şöyledir:-
"Kurucu Meclis üye tam sayısı çoğunluğu ile toplanır ve toplantıya katılanların çoğunluğu ile karar alınır".


Kanaatımca -Kurucu Meclis üye tam sayısı çoğunluğu Kurucu Meclis 50 kişi olduğuna göre, yarısından bir fazlası, yani en azdan 26 olduğu aşikârdır. Görülüyor ki Kurucu Meclis üye toplantısı için de sadece "çoğunluk" kelimesi kullanılmıştır ve 5. maddenin gayesinin mut-lak çoğunluk yani Kurucu Meclis üye tam sayısının yarısından bir fazla olduğu aşikârdır. Karar No.3'ün 2. maddesinin ikinci paragrafında yer alan tüm ibare ve kelimeler ve bilhassa "toplantıya katılanların çoğunluğuyla" ibaresi muğlak olmayıp açık ve bell-i olduğundan kanun koyucunun gayesi de bu paragraftan çıkar. Bu durumda Mahkeme Karar No.3'te gösterilen ibare ve kelimelere alelâde ve tabiî anlamını vermesi gerekir meğer ki sözü geçen paragrafta bulunan ibare veya kelimelerin karar No.3'ün diğer hüküml-eri ile tutarsızlık veya uygunsuzluk teşkil ettiği veya saçma bir manaya gittiği hususunda Mahkeme ikna olunsun. Duruşma esnasında Karar No.3'e göre seçimin 3 gün içinde yapılması öngörüldüğüne göre 2. maddenin ikinci paragrafında yer alan "toplantıya kat-ılanların çoğunluğuyla" ibaresine mutlak (salt) çoğunluk yani yarıdan bir fazla manası verildiğinde böyle bir salt çoğunluk üç gün içinde alınamaması halinde, ilk oylamada netice alınmadığı takdirde ne yapılacağı hususunda hüküm olmadığı cihetle, bir aday -seçilemiyecek ve böylelikle Karar No.3'ün "üç gün içinde seçim yapılması" hükmü ile bir tutarsızlık ve uygunsuzluk teşkil edeceği ileri sürüldü. Bu görüşle hemfikir değilim. Çünkü Karar No.3'ün öngördüğü gibi üç gün içinde seçimi yapmak Karar No.3'de bel-irtilen kuruluşlara bağlıdır. Bu kuruluşların genel kurulları toplandığında ilk oylamada gereken çoğunluk alınamadığı hallerde, Karar No.3'de herhangi bir hüküm olmamakla beraber, yeniden oylamaya gidilmesi ve bir netice alınıncaya kadar da devam edilmesi- gerekir. Nitekim bu usul Türkiye Cumhurbaşkanının seçiminde uygulanmıştır.

Mamafih Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçiminde zaman kısıtlanması olmadığı, halbuki Karar No.3'e göre seçimin üç gün içinde yapılması gerektiği gözönünde tutulduğunda bu us-ulün uygulanamayacağı iddiası ileri sürülebilir. Kanun koyucu ise bu hususu da düşünmüş ve bunun için Karar No.3'ün 2. maddesinin dördüncü paragrafında bu hususta bir hüküm koymuştur. Bu fıkra aynen şöyledir:-
"Yukarıda belirtilen üç günlük süre içinde,- her ne sebeple olursa olsun, seçimi yapmayan kuruluşlar, Kurucu Meclise üyesi seçme hakkından vazgeçmiş sayılırlar."


Görülüyor ki herhangi bir Kuruluş Kurucu Meclis üyesini Karar No.3 gereğince gereken çoğunlukla üç gün içerisinde seçemeyecek durumda- ise seçme hakkından vazgeçmiş sayılır. Kanaatımca Karar No.3'ün 2. maddesinin ikinci paragrafı Karar No.3'ün herhangi bir hükmü ile bir tutarsızlık veya uygunsuzluk teşkil etmez veya saçma bir mana taşımaz. Bu nedenle Baro Genel Kurulunda Kurucu Meclise- üye olarak seçilen müstedaaleyh Baro Genel Kurul toplantısına katılan 53 kişinin çoğunluğunun yani 53 rakamının yarısından bir fazlasının oyunu almadığından Karar No.3'ün 2. maddesinin ikinci paragrafında belirtilen hüküm uyarınca seçilmemiştir. Bu neden-le 47/59 sayılı 1969, Seçimler (Temsilciler Meclisi ve Cemaat Meclisleri) Kanununun 62(b) maddesinin öngördüğü Seçim Kanununun yani Karar No.3'ün 2. maddesinin ikinci paragarafına uyulmamış olduğu ve bu uymama seçimin neticesini etkisiz kıldı.

Yukarıda i-zah olunan sebeplerden dolayı Müstedaaleyhin Kurucu Meclis üyeliğinin hükümsüz olduğu beyan edilmesi gerekir kanaatındayım.

Bu kararda varmış olduğum neticeden dolayı bu İstidada ileri sürülen gerek iptidai itiraz gerekse esasa ilişkin diğer hususlara de-ğinmek gerekmemekle beraber, Müstedaaleyhin iptidai itirazlarını eleştirirken bazı hususları, esasa ilişkin iddialar ile birlikte eleştireceğimi söylediğimde, şimdi de Müstedaaleyhin yapmış olduğu yazılı itiraznamede ve esasa ilişkin şifahi itirazında deği-ndiği diğer hususları da tezekkür edeceğim.

(1)Müstedaaleyhin iptidai itiraz olarak İtiraznamesinin 3(a) ve 4(c) paragraflarında ileri sürmüş olduğu iddialar:
Müstedaaleyh bu iddialarında gerek 36/59 sayılı gerekse 47/59 sayılı Kanunların ilgili hükümle-rine göre (36/59 sayılı Kanunun 11, 12 ve 13. maddeleri ile 47/59 sayılı Kanunun 13. maddesi) seçmenlere ve seçmenler siciline ve seçime aday olarak katılacak olan şahsın adaylığına zamanında gerekli itiraz veya itirazlar yapılmadığını ileri sürmüştür.

1-/75 sayılı Davada az önce vermiş olduğum Kararımda belirtilen sebeplerden dolayı kanaatımca 36/59 ve 47/59 sayılı Kanunların seçmenlerin sicili ve adaylara itiraz yapılması hususundaki hükümleri Karar No.3 tahtında yapılması öngörülen seçimleri ilgilendire-n Karar No.3'ün seçim hükümleri ile bağdaşmadığından, Karar No.3 tahtında yapılan seçimlere kabili tatbik değildir ve o seçimlere şamil olamaz. Bu sebepten dolayı Müstedaaleyhin bu iddialarının reddolunması gerekir.

(2)Müstedaaleyhin iptidai itiraz olar-ak İtiraznamesinin 3(c) paragrafında ve esasa ilişkin şifahi itirazının Müstedaaleyhin yıllık avukat ruhsatı ile ilgili yapmış olduğu iddia:
Yine 1/75 sayılı Davada az önce verdiğim Kararımda belirttiğim gibi Fasıl 2, Avukatlar Kanununun hükümleri uyarınc-a Avukatlar Sicilinde avukat olarak kayıtlı kişilerin Karar No.3 tahtında yapılan seçimler açısından "Kıbrıs Türk Barosu" üyesi addolundukları kanaatına vardığımdan, Avukatlar Sicilinde kayıtlı olan Müstedaaleyhin, yıllık avukatlık ruhsatına bakılmaksızın,- "Kıbrıs Türk Barosu"nun bir üyesi olduğundan 21 Şubat 1975 tarihinde yapılmış olan Kıbrıs Türk Barosunun seçimine gerek seçmen gerekse aday olarak katılma hakkına sahipti kanaatındayım.

(3)Müstedaaleyhin esasa ilişkin şifahi itirazında seçime katılanlar- ile ilgili ileri sürdüğü iddia:
Müstedaaleyhin esasa ilişkin şifahi itirazının üçüncü hususu İstidaya ekli listedeki şahısların seçmen olarak 21 Şubat 1975 tarihinde Kıbrıs Türk Barosunun seçim toplantısına katılıp oy kullanma hakları olup olmadığıdır.

-İstidanın duruşmasında verilen şahadetle teyid edilip taraflarca kabul edildiği gibi Müstedilerin İstidasına eklenmiş listede gösterilen şahısların tümü de Fasıl 2, Avukatlar Kanununun hükümleri uyarınca Avukatlar Sicilinde kayıtlı olan kişilerdir. 1/75 -sayılı Davada bugün vermiş olduğum Kararımda belirttiğim gibi Avukatlar Sicilinde kayıtlı avukatların Karar No.3 tahtında yapılan seçimler açısından "Kıbrıs Türk Barosu" üyesi addolunduklarından, Müstedilerin İstidasına ilişik ekli listede gösterilen şahıs-ların tümünün de 21 Şubat 1975 tarihinde yer alan "Kıbrıs Türk Barosu" seçimine katılarak oy kullanma hakkına sahiptiler kanaatındayım.

Neticede İstidanın kabul edilmesi ve seçimin ve Müstedaaleyhin Kurucu Meclis üyeliğinin hükümsüz olduğu hususunda bir -beyan verilmesi taraftarıyım.

Bu seçim itirazında varmış olduğum neticeden dolayı, hükümsüz olduğu beyan edilmesi gereken seçimin yerine yeni bir seçim yapılmasının gerekli olup olmadığı hususunda görüşlerimi belirtmek uygun olur kanaatındayım.

1/75 sa-yılı Davada bu gün vermiş olduğum Kararla 47/1959 sayılı 1959, Seçimler (Temsilciler Meclisi ve Cemaat Meclisleri) Kanununun seçim itirazları (election petitions) ile ilgili 59-70 maddelerini ihtiva eden VI. Bölümün, Karar No.3'ün hükümlerine tabi olmak şa-rtı ile, Karar No.3 tahtında yapılan seçimlere de şamil olduğu kanaatında olduğumu belirtmiştim.

47/1959 sayılı Kanunun 60. maddesinin (4). fıkrası aynen şöyledir:-
-"(4) At the conclusion of the trial of an election petition the Election Judge shall determine whether the member whose return or election is complained of, or any other and what person, was duly returned or elected, or whether the election was void, and s-hall certify such determination to the Governor who shall publish the same by notice in the Gazette and the return of a member for the constituency concerned shall be confirmed or altered or the Governor shall order the holding of a bye-election in the con-stituency concerned, as the case may require, in accordance with such certificate."


-Bu hükümden görüleceği gibi herhangi bir seçim bir seçim itirazı neticesi hükümsüz beyan edildiği takdirde o zamanki Valinin (ş-imdi ise Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanının (bak Kıbrıs Cumhuriyetinin 1960 Anayasasının, Madde 188. 3(b) ve 1/65 sayılı Kanunun madde 3(1)(g) ve 2/65 sayılı Kanunun madde (1)(h)) hükümsüz beyan edilen seçimin yerine yeni bir seçim yapılmasının emretme-sini öngörmektedir.

Karar No.3'ün seçimlerle ilgili herhangi bir hükümünün 47/1959 sayılı Kanunun 60(4) maddesi ile çelişip çelişmediğini tezekkür etmek gerekir.

Karar No.3'ün 2. maddesinin dördüncü paragrafı şu hükmü koymaktadır:
"Yukarıda belirtilen- üç günlük süre içinde, her ne sebeple olursa olsun seçimi yapamıyan kuruluşlar, Kurucu Meclis üyesi seçme hakkından vazgeçmiş sayılırlar."


Karar No.3'ün 7. maddesinin ikinci paragrafı ise şöyledir:-
"Kurucu Meclis Üyeliğinin her ne sebeple olursa olsu-n boşalması halinde yenisi seçilmez."


Kıbrıs Türk Barosu ilgili seçimi Karar No.3'ün öngördüğü üç günlük süre içinde yapmıştır. Kanaatımca Karar No.3'ün 2. maddesinin dördüncü paragrafının hükmü Mahkemenin hükümsüz beyan ettiği bir seçimin yerine yeni -bir seçim yapılmasına mani teşkil etmez.

Karar No.3'ün Kurucu Meclis üyeliğinin her ne sebeple olursa olsun boşalması halinde yenisi seçilemediğine dair 7. maddenin ikinci paragrafında yer alan hüküm genel olmakla beraber, Mahkemece hükümsüz beyan edilen- bir seçime şamil olmaması gerekir kanaatındayım. Bir seçim Mahkeme kararı ile hükümsüz beyan edildiği zaman Kurucu Meclis üyeliğinin "boşalması" üyenin kendisine ait bir sebepten olmayıp yapılan seçimin hükümsüz beyan edilmesi neticesine dayanmaktadır. -

Hükümsüz beyan edilen seçimin yerine Karar No.3, 47/1959 sayılı Kanun ve diğer ilgili mevzuata göre yeni bir seçimin yapılması uygundur kanaatındayım.
Ülfet Emin:
Sayın Başkan ve diğer Yüksek Mahkeme hakimleri ile itiraznamede belirtilen iptidai itiraz- ve esasa ilişkin diğer konular hususunda uzun uzadıya müzakere yaptık ve bazı hususlarda görüş birliğine vardık. İtiraznamede belirtilen yetki, 36/59 sayılı 1959, Seçmenlerin kaydı Kanununun tüm hükümleri ve bilhassa 11, 12 ve 13. maddeleri, 47/59 sayılı- 1959, Seçmenler (Temsilciler Meclisi ve Cemaat Meclisleri) Kanununun 13, 59-70 maddeleri ve "toplantıya katılanların çoğunluğu" konuları hakkında Sayın Başkan ile tam bir görüş birliğine vardık. Bu konular hakkında Sayın Başkanın biraz önce okuduğu hüküm-de belirtilen görüşlerle tamamen hemfikir olduğumu belirtirim. Ancak Kurucu Meclis üyesini seçmek için toplanan Baro genel kurul toplantısına katılıp oy kullanan 16 kişinin ve seçimde aday olan Müstedaaleyhin Baro üyesi oldukları hususunda Sayın Başkan il-e ayni görüşte değilim. Bu husus hakkında görüşlerimi gerekçeli olarak 1/75 sayılı davada bugün okuduğum hükümde belirtmiştim. Ayni görüş ve gerekçeleri bu davada da teker teker yeniden belirtmekte herhangi bir yarar görmüyorum. Sadece bu hususlarda 1/7-5 sayılı davada belirttiğim görüşlere sadık kaldığımı ve halâ daha benimsediğimi belirtmekle iktifa etmeyi uygun gördüm. Bu nedenle Müstedaaleyh 1975 senesi için yıllık ruhsatını toplantı gününde yenilemediğinden Baro üyesi değildi ve Baro seçiminde adayl-ığını koyamazdı. Ayni sebeplerden dolayı seçimde oy veren 16 kişinin bazıları 1975 senesi için yıllık ruhsatı çıkarmadıklarından ve bazıları da arızî tayinle aylıkçı amme görevlisi olduğundan Baro üyesi değillerdi ve Baro genel kurul toplantısına katılıp -oy veremezlerdi. Bu hususların seçimin sonucunu etkilediği aşikârdır.

Yukarıda verilen sebeplere binaen, ben de İstidadaki talebin kabul edilmesi, Baro genel kurulunun 21 Şubat 1975'te yaptığı seçimin ve Müstedaaleyhin Kurucu Meclis üyeliğinin hükümsüz -olduğu hususunda bir beyan verilmesi taraftarıyım.
Seçimin yenilenmesinin gerekip gerekmediği hususunda birkaç söz söylemeyi yararlı buldum. 47/59 sayılı Kanunun 60(4) maddesi seçim itirazına bakan Yüksek Mahkemenin seçim itirazını bir karara bağladıktan- sonra, seçim itirazının sonucunu Vali'ye bildirmesini öngörmektedir. Valinin de sonucu Kıbrıs Resmî Gazetesinde yayınlaması ve seçimin hükümsüz olduğuna karar verildiği hallerde, bir ara seçimin yapılmasına emir vermesini öngörmektedir. 47/59 sayılı Kan-unda Valiye verilen yetkiler 71/63 sayılı 1963, Seçim (Geçici Hükümler) Kanununun 4(2)(b) maddesi gereğince İçişleri Bakanına verildi. 1/65 sayılı 1965, Seçimler (Cumhurbaşkan Muavini ve Temsilciler Meclisi Türk Üyeleri) (Geçici Hükümler) Kanununun 3(1)(g-) maddesi ve 2/65 sayılı 1965, Seçimler (Türk Cemaat Meclisi) (Geçici Hükümler) Kanununun 3(1)(h) maddesi gereğince 71/63 sayılı kanunun 4(2)(b) maddesi tahtında İçişleri Bakanına verilen yetkiler Cumhurbaşkan Muavinine verildi. Cumhurbaşkan Muavinine ver-ilen bütün yetkiler 19 Şubat 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devletinin Resmî Gazetesinde yayınlanan Karar No.1, 2 ve 3 gereğince Kıbrıs Türk Devleti Federe Başkanına intikal etti.

1/75 sayılı davada ve bu davada belirtilen prensipler ışığında 47/59 sayılı Ka-nunun 60(4) maddesi halen yürürlüktedir. Bu nedenle bu maddeye uyularak işbu seçim itirazının sonucunun Kıbrıs Türk Federe Devlet Başkanına bildirilmesi gerekir. Ayni zamanda Kanunun ayni maddesi gereğince Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanının da Yüksek -Mahkemenin Kararını Kıbrıs Türk Federe Devletinin Resmî Gazetesinde yayınlaması ve Kıbrıs Türk Barosu temsilcisi sıfatı ile Kurucu Meclise bir üyenin yeniden seçilmesini sağlamak amacı ile bir emir vermesi uygun olacağı kanaatındayım.

Karar No.3'ün ikinc-i maddesinin dördüncü paragrafı "3 günlük süre içinde, her ne sebeple olursa olsun, seçimi yapamayan kuruluşlar Kurucu Meclis üyesi seçme hakkından vazgeçmiş sayılırlar" ve Karar No.3'ün 7. maddesinin ikinci paragrafı "Kurucu Meclis üyeliğinin her ne sebep-le olursa olsun boşalması halinde yenisi seçilmez" hususunda hüküm koymakla beraber bu iki paragrafın hükümleri Mahkeme emri ile hükümsüz olduğu beyan edilen herhangi bir Kurucu Meclis üyeliğine şamil olamaz kanaatındayım. 2. maddenin dördüncü paragrafınd-a öngörülen "seçim hakkından vazgeçmiş" sayılması sadece 3 günlük süre içinde her ne sebeple olursa olsun seçim yapılmayan hallere şamildir. 3 gün içinde bir seçim yapılan ve böyle bir seçimin daha sonra Mahkeme tarafından hükümsüz olduğu hususunda beyan -edilen hallere 2. maddenin dördüncü paragrafı şamil değildir. Kanaatımca Karar No.3'ün 7. maddesinin ikinci paragrafında öngörülen "üyeliği her ne sebeple olursa olsun boşalması halinde yenisi seçilmez" hükmü sadece normal olarak seçilen ve seçim hususund-a Mahkemeye itiraz yapılmayan ve daha sonra Kurucu Meclis üyesinin kendi arzusu veya kendi hareketi ile boşalan üyeliğe şamildir. Mahkeme emri ile boşalan Kurucu Meclis üyeliğine bu paragraf şamil olamaz kanısındayım.

1/75 sayılı davada ve bu davada Say-ın Başkan avukatlar sicilinde kayıtlı olan tüm avukatların Kurucu Meclis üyeliği seçimi bakımından Baro üyesi addolundukları görüşünü izhar etti. Halbuki ayni davalarda Sayın Ahmed İzzet ve ben, Avukatlar Kanununun 2. maddesinin öngördüğü gibi sadece icra-i meslek eden avukatların Baro üyesi addolundukları ve arızî tayinle amme görevlisi olan kayıtlı avukatların ve yıllık ruhsatlarını çıkarmayan avukatların Baro üyesi addolunamayacakları görüşünü izhar ettim. Ayni davalarda Sayın Şakir S. İlkay bu hususlar-da herhangi bir görüş izhar etmemiştir. Bu durumda kanaatımca yeni bir seçim yapılacaksa sadece icrai meslek eden avukatların Baro üyesi sayılmaları ve 1975 yılı için yıllık ruhsatlarını almayan ve arızî tayinle amme görevlisi olan avukatların Baro üyesi -sayılmamaları gerekir.

Ahmet İzzet:
Müstedaaleyhin;
müstedilerin müracaat hakkına ilişkin iptidai itirazı,
seçmenlere ve adayları Müstedilerin itiraz etmediği hakkındaki iptidai itirazı,
yetki hususundaki iptidai itiraz;
ve Müstedilerin
çoğunluk hususund-aki itirazı
hakkında Sayın Başkanın söyledikleri ile hemfikirim.

Fakat Sayın Başkanın
yıllık ruhsat ve
toplantıda oy kullanan 18 avukat
hakkında söyledikleri ile hemfikir değilim. Bunun sebepleri bugün sabah 1/1975 sayılı davada verdiğim hükümde izah e-dilmiştir.

Netice olarak, 21 Şubat 1975 tarihinde Müstedaaleyhin Kıbrıs Türk Barosu temsilcisi olarak Kurucu Meclis Üyeliğine seçiminin hükümsüz olduğu hususunda bir beyan verilmesi taraftarıyım.

Şakir S. İlkay:
Mahkemenin bu gibi bir İstidaya bakmaya -yetkisi bulunduğuna ve mevcut seçim kanunlarının 3 numaralı Karar ile sadece etkilenmiş olup Kurucu Meclis için üye seçimlerine de, mümkün olduğu ve uygulanabileceği nisbette, şamil olduğuna dair görüşlerimi 1/75 sayılı davada vermiş olduğum hükümde etrafl-ıca belirttim. Bu görüşlerime sadık kalarak ve bunlara tabi olmak üzere müstedaaleyhin öne sürdüğü iptidaî itirazların reddedilmesi gerektiği hususunda Sayın Başkanın hükmünde söyledikleri ile hemfikirim.



Müstedilerin istidasının üzerine dayandırıldığ-ı ve taraflar arasında ihtilâf konusu olan, hususlar ise şöyle özetlenebilir:
Toplantıya katılıp oy kullananlardan 19 kişinin seçme yeterliğini haiz olmadığı;
Müstedaaleyhin seçilme yeterliğini haiz olmadığı; ve
Seçimi kazanan aday olarak ilân edilen müste-daaleyhin 3 numaralı Karara göre Kıbrıs Türk Barosu Genel Kurul toplantısına katılanların çoğunluğuyla seçilmiş olmadığı.

Oy kullananların seçme yeterliğini haiz olmadığı hususunun böyle bir istidaya mesnet teşkil edemeyeceği kanaatındayım. Bunun nedenl-erini 1/75 sayılı davada verdiğim hükümde belirttiğim cihetle burada tekrarlamam lüzumu yoktur.

Yapılan seçim sonucu müstedaaleyhin 3 numaralı Karara göre Kıbrıs Türk Barosu genel kurul toplantısına katılanların çoğunluğuyla seçilmiş olmadığına dair Sayı-n Başkanın hükmünde belirtmiş olduğu görüşle hemfikirim.

Müstedaaleyhin 3 numaralı Kararın öngördüğü çoğunluk ile seçilmiş olmadığı kararına vardığım cihetle taraflar arasında ihtilâf konusu olan diğer hususu yani müstedaaleyhin seçilme yeterliğini haiz -olup olmadığı hususunu tezekkür edip karara bağlamam gerekmemektedir.

Netice itibarı ile müstedaaleyhin Kurucu Meclise üye olarak seçiminin hükümsüz olduğuna dair ilâm verilmesi gerektiği kanaatındayım.

Hükümsüz olduğu beyan edilen seçimin yerine yeni -bir seçimin yapılmasının uygun olduğu hususunda Başkanın izhar ettiği görüşe katılırım.

M. Necati Münir, Başkan:
Netice olarak İstida oy birliği ile kabul edilir ve Kurucu Meclis üyesini seçmek için Kıbrıs Türk Barosunun 21 Şubat 1975 tarihinde yapmış ol-duğu seçimin ve Müstedaaleyhin Kurucu Meclis üyeliğinin hükümsüz olduğu beyan edilir.

Masraflarla ilgili herhangi bir emir verilmez.



Yüksek Mahkeme
18 Mart, 1975.



-


24



-


Full & Egal Universal Law Academy