Anayasa Mahkemesi Numara 20,27/1981 Dava No 22/1981 Karar Tarihi 02.12.1981
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 20,27/1981 Dava No 22/1981 Karar Tarihi 02.12.1981
Numara: 20,27/1981
Dava No: 22/1981
Taraflar: Latif Ahmet vd ile Mehmet Ramadan vd
Konu: 22/81 ile tadil edilen 17/81 sayılı Yasanın geçici 1. Maddesinin Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 02.12.1981

-D.22/81 Birleştirilmiş
Anayasa Mahkemesi 20, 21, 22, 23, 24, 25 ve 27/81
Anayasa Mahkemesi olarak oturum yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Ülfet Emin, Başkan, Salih S. Dayıoğlu,
N. Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Aziz Al-tay.
(Girne Kaza Mahkemesi Dava No: 154/80, 511/79, 516/79, 521/79, 520/79, 510/79 sayılı davalarda ve Lefkoşa Kaza Mahkemesi Dava No.52/81 sayılı davada 17/81 sayılı Yasanın 22/81 sayılı Yasa ile tadil edilen geçici 1. maddesinin K.T.F.D. Anayasasının 1, -27, 36, 102 ve 103. maddelerine aykırı olup olmadığı.)

Anayasa Mahkemesi 20/81
Davacı: Lâtif Ahmet, yetkili vekili Selçuk A. Gürkan, Girne
ile
Davalı: Mehmet Ramadan ve/veya n/d Mehmet Özenel, Girne.

a r a s ı n d a
Davacı nam-ına: Kıvanç M. Riza
Davalı şahsen hazır.
Amicus Curiae olarak Başsavcı Zaim Necatigil.

Anayasa Mahkemesi 21/81
Davacı: Lâtif Ahmet, yetkili vekili Selçuk A. Gürkan, Girne
ile
Davalı: Velettin Öztürk, Girne.

a r a s ı n d a
Dava-cı namına: Kıvanç M. Riza
Davalı namına: Osman Örek.
Amicus Curiae olarak Başsavcı Zaim Necatigil.


Anayasa Mahkemesi 22/81
Davacı: Lâtif Ahmet, yetkili vekili Selçuk A. Gürkan, Girne
ile
Davalı: Cemaler Kuman, Girne.

a r a s -ı n d a
Davacı namına: Kıvanç M. Riza
Davalı namına: Osman Örek.
Amicus Curiae olarak Başsavcı Zaim Necatigil.



Anayasa Mahkemesi 23/81
Davacı: Lâtif Ahmet, yetkili vekili Selçuk A. Gürkan
ile
Davalı: Metin Şadi, Girne.
a r- a s ı n d a
Davacı namına: Kıvanç M. Riza
Davalı namına: Osman Örek.
Amicus Curiae olarak Başsavcı Zaim Necatigil.

Anayasa Mahkemesi 24/81
Davacı: Lâtif Ahmet, yetkili vekili Selçuk A. Gürkan, Girne
ile
Davalı: Mustafa İbrahim, Girne.
-a r a s ı n d a
Davacı namına: Kıvanç M. Riza
Davalı namına: Osman Örek.
Amicus Curiae olarak Başsavcı Zaim Necatigil.

Anayasa Mahkemesi 25/81
Davacı: Lâtif Ahmet, yetkili vekili Selçuk A. Gürkan, Girne
ile
Davalı: Doğan Vehbi S-ait, Girne.
a r a s ı n d a
Davacı namına: Kıvanç M. Riza
Davalı namına: Osman Örek.
Amicus Curiae olarak Başsavcı Zaim Necatigil.

Anayasa Mahkemesi 27/81
Davacı: Ayhan Kaytaz, Lefkoşa.
ile
Davalı: Enver İbrahim, Lefkoşa.
-a r a s ı n d a
Davacı namına: Kıvanç M. Riza
Davalı namına: Hasan Hasipoğlu.
Amicus Curiae olarak Başsavcı Zaim Necatigil.


K A R A R
KONU:
22/81 sayılı Yasa ile tadil edilen 17/81 sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin Anayasaya ve özellikle Anayasanın- 1, 27, 36, 102 ve 103. maddelerine aykırı olduğu öne sürülmüştür.

I. OLAY:
Yüksek Mahkeme Anayasa Mahkemesi olarak huzurunda bulunan 20, 21, 22, 23, 24, 25 ve 27/81 sayılı havaleleri aynı konuyu ilgilendirdiğinden tarafların müracaatı üzerine birleştird-i.

(a) 20/81 sayılı havalede olay:
Girne Kaza Mahkemesinde açtığı 154/80 sayılı davada davacı dava konusu apartman dairesini haksız ve kanunsuz olarak işgal ve tasarrufunda bulundurduğunu ileri sürerek dava konusu dairenin davalı tarafından tahliyesini a-mir kılan bir mahkeme emri ve davalının 31/4/1980 tarihinden itibaren davacıya ayda 5000.TL ara kâr ödemesi hususunda hüküm verilmesini taleb etti. Davalı davada dosyaladığı müdafaa takriri ile kendisinin mütecaviz olmadığını ve kanuni müstecir olduğunu i-ddia etti. Davanın duruşması 4.5.1981'de yapıldı ve hüküm vermek üzere duruşma süresiz ertelendi. Mahkeme 22/81 sayılı yasa ışığında tarafların görüşünü almak için davanın duruşmasını 30.9.1981'e yeniden tayin etmiştir. 30.9.1981'de davacı 22/81 sayılı Y-asanın 17/81 sayılı Yasanın geçici 1. maddesini değiştiren kısmının Anayasaya aykırı olduğunu iddia etti. Mahkeme de söz konusu yasa maddesinin Anayasaya aykırı olup olmadığı hususunun karara bağlanması için konuyu Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olar-ak, havale etti.

(b) 21/81 sayılı havalede olay:
Girne Kaza Mahkemesinde açtığı 511/79 sayılı davada davacı dava konusu apartman dairesini haksız ve kanunsuz olarak işgal ve tasarrufunda bulundurduğunu ileri sürerek dava konusu dairenin davalı tarafından- tahliyesini amir kılan bir mahkeme emri ve davalının 31.5.1979 tarihinden itibaren davacıya ayda 5000.TL ara kâr ödemesi hususunda hüküm verilmesini talep etti. Davalı davada dosyaladığı müdafaa takriri ile kendisinin mütecaviz olmadığını ve kanuni müste-cir olduğunu iddia etti. Davanın duruşması yapıldı ve 14.4.1981 tarihinde hüküm verildi. Mahkeme davalının mütecaviz olduğunu kabul etti ve dava konusu konutu tahliye ederek boş olarak davacıya teslim etmesine emir verdi. Ancak icranın 15 Temmuz 1981'e -kadar durdurulmasına da emir verdi. 15 Temmuz 1981'de davalı dava konusu evi tahliye etmedi. Davalı daha sonra tahliye emrinin icrasının durdurulması için mahkemeye müracaat etti. Mahkeme de emrin 3 Ekim 1981'e kadar durdurulmasına emir verdi. 3.10.198-1'de davalı dava konusu konutu tahliye etmedi. Davacı 30 Eylül 1981'de bir tasarruf müzekkeresi (writ of possession) isdarı için mahkemeye müracaat etti. İstida 5.10.1981'e tayin edildi ve istidanın duruşması esnasında davacı 22/81 sayılı Yasanın 17/81 s-ayılı Yasanın geçici 1. maddesini ilgilendiren kısımlarının Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdü ve mahkeme konunun karara bağlanması için konuyu Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak sundu.

(c) 22/81 sayılı havalede olay:
Girne Kaza Mahkemesinde a-çtığı 516/79 sayılı davada davacı dava konusu apartman dairesini haksız ve kanunsuz olarak işgal ve tasarrufunda bulundurduğunu ileri sürerek dava konusu dairenin davalı tarafından tahliyesini amir kılan bir mahkeme emri ve davalının 23/5/1979 tarihinden i-tibaren davacıya ayda 5000.TL ara kâr ödemesi hususunda hüküm verilmesini talep etti. Davalı davada dosyaladığı müdafaa takriri ile kendisinin mütecaviz olmadığını ve kanuni müstecir olduğunu iddia etti. Davanın duruşması yapıldı ve 14.4.1981 tarihinde h-üküm verildi. Mahkeme 15 Temmuz 1981'e kadar icranın durdurulmasına da emir verdi. Davalı daha sonra tahliye emrinin icrasının durdurulması için mahkemeye müracaat etti. Mahkeme de icra emrinin 4.10.1981 tarihine kadar durdurulmasına emir verdi. 4.10.1-981'de davalı dava konusu konutu tahliye etmedi. Davacı 30 Eylül 1981'de bir tasarruf müzekkeresi (writ of possession) isdarı için mahkemeye müracaat etti. İstida 5.10.1981'e tayin edildi ve istidanın duruşması esnasında davacı 22/81 sayılı Yasanın geçic-i 1. maddesini ilgilendiren kısımlarının Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdü ve Mahkeme de konunun karara bağlanması için konuyu Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak sundu.

(d) 23/81 sayılı havalede olay:
Girne Kaza Mahkemesinde açtığı 521/79 say-ılı davada davacı dava konusu apartman dairesini haksız ve kanunsuz olarak işgal ve tasarrufunda bulundurduğunu ileri sürerek dava konusu dairenin davalı tarafından tahliyesini amir kılan bir mahkeme emri ve davalının 20.5.1979 tarihinden itibaren davacıya- ayda 5000.TL ara kâr ödemesi hususunda hüküm verilmesini talep etti. Davalı davada dosyaladığı müdafaa takriri ile kendisinin mütecaviz olmadığını ve kanuni müstecir olduğunu iddia etti. Davanın duruşması yapıldı ve 14.4.1981 tarihinde hüküm verildi. M-ahkeme 15 Temmuz 1981'e kadar icranın durdurulmasına da emir verdi. Davalı 15 Temmuz 1981 tarihinde dava konusu evi tahliye etmedi. Davalı daha sonra tahliye emrinin icrasının durdurulması için mahkemeye müracaat etti. Mahkeme de emri 24.9.1981 tarihin-e kadar durdurdu. Davalı 29.9.1981 tarihinde dosyaladığı bir istida ile tahliye emrinin icrasının durdurulması için müracaat etti. İstidanın duruşması 30.9.1981'e tayin edildi. İstidanın duruşması esnasında davacı 22/81 sayılı Yasanın 17/81 sayılı Yasan-ın geçici 1. maddesini ilgilendiren kısımlarının Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdü ve mahkeme konunun karara bağlanması için konuyu Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak sundu.

(e)24/81 sayılı havalede olay:
Girne Kaza Mahkemesinde açtığı 52-0/79 sayılı davada davacı dava konusu apartman dairesini haksız ve kanunsuz olarak işgal ve tasarrufunda bulundurduğunu ileri sürerek dava konusu dairenin davalı tarafından tahliyesini amir kılan bir mahkeme emri ve davalının 27.5.1979 tarihinden itibaren -davacıya ayda 5000.TL ara kâr ödemesi hususunda hüküm verilmesini talep etti. Davalı davada dosyaladığı müdafaa takriri ile kendisinin mütecaviz olmadığını ve kanuni müstecir olduğunu iddia etti. Davanın duruşması yapıldı ve 14.4.1981 tarihinde hüküm ver-ildi. Mahkeme 15 Temmuz 1981'e kadar icranın durdurulmasına da emir verdi. Davalı daha sonra tahliye emrinin icrasının durdurulması için mahkemeye müracaat etti. Mahkeme de icranın 4.11.1981 tarihine kadar durdurulmasına emir verdi. 4.10.1981 tarihinde- davalı dava konusu evi tahliye etmedi. Davacı 21.10.1981 tarihinde bir tasarruf müzekkeresi (writ of possession) isdarı için mahkemeye müracaat etti. İstidanın duruşması 27.10.1981'e tayin edildi. İstidanın duruşması esnasında davacı 22/81 sayılı Yasan-ın 17/81 sayılı Yasanın geçici 1. maddesini ilgilendiren kısımlarının Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdü ve mahkeme konunun karara bağlanması için konuyu Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak sundu.

(f) 25/81 sayılı havalede olay:
Girne Kaza Mahk-emesinde açtığı 510/79 sayılı davada davacı dava konusu apartman dairesini haksız ve kanunsuz işgal ve tasarrufunda bulundurduğunu ileri sürerek dava konusu dairenin davalı tarafından tahliyesini amir kılan bir mahkeme emri ve davalının 30.6.1979 tarihinde-n itibaren davacıya ayda 5000.TL ara kâr ödemesi hususunda hüküm verilmesini talep etti. Davalı davada dosyaladığı müdafaa takriri ile kendisinin mütecaviz olmadığını ve kanuni müstecir olduğunu iddia etti. Davanın duruşması yapıldı ve 14.4.1981 tarihind-e hüküm verildi. Mahkeme 15 Temmuz 1981 tarihine kadar icranın durdurulmasına da emir verdi. Davalı 15 Temmuz 1981 tarihinde dava konusu evi tahliye etmedi. Davalı daha sonra tahliye emrinin icrasının durdurulması için müracaat etti. Mahkeme de icrayı -4.10.1981'e kadar durdurdu. Davacı 21.10.1981 tarihinde bir tasarruf müzekkeresi (writ of possession) isdarı için mahkemeye müracaat etti. İstidanın duruşması 27.10.1981'e tayin edildi. İstidanın duruşması esnasında davacı 22/81 sayılı Yasanın 17/81 say-ılı Yasanın geçici 1. maddesini ilgilendiren kısımlarının Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdü ve mahkeme konunun karara bağlanması için konuyu Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak sundu.

(g) 27/81 sayılı havalede olay:
Lefkoşa Kaza Mahkemesinde a-çtığı 778/80 sayılı davada davacı davalının dava konusu evi mütecaviz olarak işgal ettiğini ileri sürerek dava konusu evin davalı tarafından tahliye edilmesini amir kılacak bir mahkeme emri talep etti ve 1.3.1980 tarihinden itibaren ara kâr olarak 15,000.T-L ödemesine emir verilmesini talep etti. Davalı dosyaladığı müdafaa takririnde mütecaviz olduğunu red ve inkâr etti ve yasal müstecir olduğunu iddia etti. Lefkoşa Kaza Mahkemesi 24.8.1981 tarihinde davalının dava konusu evi mütecaviz olarak işgal ettiğin-e kanaat getirdi ve davalının dava konusu evi tahliye etmesine emir verdi. Ancak hükmün icrasını 30.11.1981 tarihine kadar durdurdu. Daha sonra davalı mahkemenin hükmünün hatalı olduğunu ileri sürerek tahliye hükmüne karşı istinaf eyledi. İstinafın duru-şması esnasında 22/81 sayılı Yasanın 17/81 sayılı Yasanın geçici 1. maddesini ilgilendiren kısmının Anayasaya aykırı olduğu ileri sürüldü ve konu Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak havale edildi.

III. İLGİLİ METİNLER:
17/81 sayılı Yasanın 22/81 s-ayılı Yasa ile değiştirilmiş şekli ile geçici 1. maddesi şöyledir:
"1. (a)Bu Yasa Kuralları, bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce 1973 Kira Kontrol (Geçici Hükümler) Yasası, 1978 Konut Kiralarının Dondurulması (Geçici Kurallar) Yasası ve Kira ilişki-sinin sona ermesinden sonra Haksız Fiiller Yasası (Fasıl 148) uyarınca açılmış olan ve henüz kesin hükme bağlanmayan davalara konu olan konutlara veya bu gibi konutları fiilen tasarruf etmekte olan ve aleyhlerine yukarıda sayılan yasalar altında verilen he-rhangi bir tahliye kararı henüz icra edilmemiş bulunan kişilere de uygulanır.Bu madde amaçları bakımından "kesin hüküm" istinaf edilmeyen hallerde aradan kırk iki gün geçtikten sonra veya istinaf edilen hallerde yüksek mahkeme kararıyle kesinleşen hüküm- demektir.
(b)Yukarıda (a) fıkrası kuralları kapsamına giren hüküm ve kararlar, ilgili konutun fiilen tasarrufunu elde bulunduranlar aleyhine hiç bir şekilde icra edilemez. Bu gibi kişiler tahliyesi emredilen konut veya konutların ilgili hükümden ve/-veya böyle bir hükmün icrasını durduran kararda gösterilen tahliye gününden itibaren ilgili konutu yine ilgili hüküm ve/veya kararda saptanan 'kullanma bedeli' karşılığında kira ödemek kaydı ile 'yasal kiracı' olarak tasarufa devam etmeye hak kazanırlar."
-

IV. İDDİANIN GEREKÇESİ:
(a) Davacıların iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
K.T.F. Devleti Hukuk üstünlüğü ilkelerine dayanan bir cumhuriyettir. Hukuk üstünlüğü ve hukuk devleti ilkeleri, diğer şeyler meyanında, kişinin kazanılmış haklarını korur. A-nayasanın 27. maddesi kişiye hak arama özgürlüğü tanımıştır. Anayasanın 36. maddesi herkese sözleşme hakkı tanımıştır. Anayasanın 102. maddesi ise yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanıldığını öngörmüştür ve Anayasanın 103. maddesi de yasama ve y-ürütme organları ile devlet yönetimi makamlarının mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğunu, bu organ ve makamların mahkeme kararlarını hiç bir surette değiştirmeye ve bunların yerine getirilmesini geciktirmeye yetkileri olmadığını öngörmektedir. 22/81 s-ayılı yasa maddesi mahkeme huzurunda askıda olan bir davadaki kişinin haklarına tecavüz etmekte, onları ortadan kaldırmakta ve kişinin hak arama özgürlüğünü zedelemektedir. Söz konusu Yasa maddesi kişilerin sözleşme özgürlüğünü de ortadan kaldırmaktadır. - İlgili Yasa maddesi Anayasanın 103. maddesine aykırı olarak yasama organının mahkeme kararlarına müdahale etmekte olduğu açıklıkla görülmektedir. Bu nedenlerle söz konusu Yasa maddesi Anayasanın 1, 27, 36, 102 ve 103. maddelerine aykırıdır.

(b) Davalıla-rın gerekçesi özetle şöyledir:
Anayasanın 47. maddesi Devletin konut sahibi olmayan veya sağlık ve insanca yaşama koşullarına uygun konutu bulunmayan ailelerin konut gereksinmelerini karşılayacak tedbirleri yasa ile düzenlemesini öngörmektedir. 22/81 say-ılı Yasa hükümleri Anayasanın 47. maddesinin öngördüğü buyurucu hükümleri yerine getirmektedir. İlgili Yasa maddesi sosyal adalet sağlamak amacını gütmektedir. Devletin kamu yararına mülkiyet hakkını sınırlamaya yetkisi vardır.

IV. BAŞSAVCININ GÖRÜŞÜ:
-Amicus curiae olarak mahkemeye davet edilen K.T.F.D. Başsavcısı da 17/81 sayılı Yasa yürürlüğe girmezden önce tanınan bazı hakların var olduğu, 17/81 sayılı Yasanın değiştirilmiş şekli ile geçici 1. maddesi mahkemede askıda olan ve/veya mahkemede hüküm ver-ilmiş ve icrasına gidilen davaları etkilediği, bununla da yasama organı mahkemelerin yetkisine ciddi bir şekilde müdahale ettiği, kişiler davalarını mahkemelerde açmakla geçerli mevzuat altında hak kazandıkları, Anayasaya aykırı olduğu iddia olunan yasa il-e dava sebebinin veya mahkeme kararlarının ortadan kaldırıldığı, bu hususların hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu, yasama organının Anayasanın 102, 103. maddeleri uyarınca yargı yetkisine müdahale etmeye yetkisi olmadığı görüşünde olduğunu ve bu nedenle -Anayasaya aykırı olduğu iddia olunan yasa maddesinin Anayasanın hukuk devleti ilkesine, hak arama özgürlüğüne ve 102, 103 maddelerine aykırı bulunması gerektiğini belirtmiştir.

V. İNCELEME:
Yanların ileri sürdüğü sav ve görüşler, Başsavcının görüşleri il-e ilgili Yasa ve Anayasa metinleri incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.

K.T.F.D. Anayasasının başlangıç kısmı Devletin amacının sosyal hukuk devletini gerçekleştirmek olduğunu belirtmektedir. Anayasanın 1. maddesi devletin demokrasi, sosyal adalet ve- hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan ve Cumhuriyet olduğunu öngörmektedir. Yüksek Mahkeme, Anayasa Mahkemesi olarak 11/80 sayılı havalede verdiği kararda devletin herhangi bir organının yasal yetkisini kullanarak temel hak ve özgürlükleri kısıtlarken hak- ve özgürlüklerin özüne dokunamayacağı gibi Anayasa veya yasalar uyarınca kişilerin tekemmül etmiş kazanılmış haklarına saygı göstermesi ve bu gibi hakları zedelememesi gerektiğine, yasama organının ve yürütmenin Anayasa kurallarına ilâveten hukukun üstünl-üğü ve hukuk devleti ilkelerine uyması zorunlu olduğunu, hukuk üstünlüğü ve hukuk devleti ilkelerine uymayan herhangi bir yasanın Anayasanın 1 ve 5. maddelerine aykırı olduğuna, hukuk üstünlüğü ile hukuk devleti ilkelerinin en önemli gereklerinden birinin -kişilerin kazanılmış haklarına herkesin saygı göstermesini sağlamak olduğuna, kazanılmış hakları değersiz kılan herhangi bir yasa veya kararname hükmünün Anayasanın başlangıç kısmında ve 1. kısmında belirlenen ilkelere ve özellikle sosyal hukuk devleti ve -hukuk üstünlüğü ilkelerine aykırı düşeceğini açıklıkla belirtmiştir. T.C. Anayasa Mahkemesi de Esas No.1963/138, Karar No.1964/71 (A.M.K.D. Sayı 2 s.256'da) kanun koyucunun kanun yapma görevini yerine getirirken sınırsız bir yetkiye sahip olmadığını, bütü-n yasama tasarruflarında olduğu gibi burada da genel hukuk esasları ve özellikle Anayasanın ilkeleri ile bağlı olduğunu belirtmiştir.

Mahkemece verilen bir kararın yasama organı tarafından hükümsüz kılınması kuşkusuz kişinin yargı organında kazanmış oldu-ğu hakkını ortadan kaldırmaktadır. Uygar ülkelerde uygulanan genel hukuk ilkelerine göre yasalar genellikle ileriye dönük olarak uygulanırlar ve yasaların geriye yürümezliği genellikle yoktur. Bu ilke Romalılar zamanından süregelmiş bir genel hukuk ilkes-idir ancak çok eski zamanlarda bu genel hukuk ilkesi bir ayrığa tabi idi. O da yasama organı dilediği hallerde bir yasanın geçmişe uygulanmasını öngörebilirdi. Bu doktrin Justinyen tarafından 'kanunların ve imparator emirnamelerinin, eğer geçmişe ve askı-da olan geçmişe uygulanması öngörülmemişse, yalnız geleceğin hukuki işlemlerine uygulanacağı konusunda kuşku yoktur' diye anlatılmıştır. Bu genel hukuk ilkesinin etkisi altında kalan bir çok uygar ülkelerde yasaların geriye yürümezliği ilkesi benimsenmişt-ir. Fransız Medeni Kanununun 2. maddesinde yasaların ancak gelecek için hüküm koyabileceği öngörülmektedir. Buna rağmen Fransa'da yasaların anayasaya uygun olup olmadıkları hususunda yargı denetiminin yapılması öngörülmediğinden yasama organı Medeni Kanu-nun 2. maddesine rağmen, bazı yasaları geriye dönük olarak yapmaktadır. Avusturya Medeni Kanunu ise 'yasaların geçmişi kapsayan etkisi, dolayısıyle kendisinden önceye ait işlemler ve kazanılmış haklar üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır! hükmünü -koymuştur. Almanya ve İsviçre'de açık bir yasa hükmü bulunmamasına rağmen, mahkemeler yasaların geçmişe etkisizliğini bir yasa hükmü imişçesine uygulamaktadırlar. Amerika Birleşik Devletleri Anayasasında 1. bölüm, madde 9(3)'te geçmişi kapsayan yasa hükm-ünün çıkarılamayacağı (No Bill of Attainder or ex post facto law shall be passed) ilkesine yer verilmiştir. Ancak Amerika Birleşik Devletlerinde Anayasanın bu hükmü sadece ceza hukuku konusunda çıkarılmış yasal işlemleri kapsadığına Amerika Yüksek Mahkeme-si tarafından karar verilmiş bulunmaktadır ve Amerika Birleşik Devletlerinde uygulama halen bu yöndedir. İngiltere'de ise genel hukuk ilkesi yasada açık hüküm bulunmadığı sürece yasaların sadece ileriye dönük olarak uygulanmasıdır. Bilindiği gibi İngilte-re'nin hukuk sistemi parlamentonun mutlak üstünlüğü ilkesini benimsemektedir ve Parlamentonun dilediği herhangi bir sahada herhangi bir yasa yapma yetkisini haiz olduğu kabul edilmektedir. Ancak herhangi bir yasada yasanın geçmişe dönük olarak uygulanması- açıklıkla öngörülmemekte ise mahkemeler yasaları ileriye dönük olarak uygulamaktadır. Yasa yürürlüğe girmezden önce meydana gelen herhangi bir konu hakkında Mahkemeler bu gibi hallerde eski yasa hükümlerini uygulamaya devam ederler. Bu hususta A Debtor -in Re (490 of 1935) (1939) 105 L.J.s.129, sayfa 132'de Lord Wright aynen şunları söyledi:
-"It is a general rule that when the Legislature alters the rights of the parties by taking away or conferring any right of action, its enactments, unless in express terms they apply to pending actions, do not affect them. Then, while an appellate court is- able and bound to give effect to new remedies which have been introduced by enactments passed after the order appealed from was made by the Court of first instance in regard to substantive rights, it is well established that the appellate Court must give -effect to the same law as that which was in force at the earlier proceedings."
-

Yukarıda belirtilen prensip Re Vernazza (1960) 1 All E.R. 183 istinafında da uygulandı ve o davada s.192'de aynen şunlar söyl-endi:
-"In such circumstances, the principle stated by Lord Wright, M.R., in Re Debtor, to which my Lord has already referred, applies with full force. In the circumstances, I have come to the conclusion that it is impossible for us to do other than apply the la-w, and give effect to the substantive rights of the appellant as they stood at the date of the hearing before the Divisional Court."

--
Konu Lordlar Kamarasına istinaf yolu ile gitti ve konu hakkında Attorney General v. Vernazza (1960) 3 All E.R.97, sayfa 101'de- şunlar söylendi:
-"It is, of course, clear that, in the ordinary way the Court of Appeal cannot take into account a statute which has been passed in the interval since the case was decided at first instance, because the rights of litigants are generally to be determined acc-ording to the law in force at the date of the earlier proceedings."
-
Kıbrıs'ta yasaların geçmişe yürümezliği konusunda Anayasada bazı hükümler bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi Anayasanın 28. maddesinde yer alan ve kimsenin işlendiği zaman yasaca suç teşkil etmeyen bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu sayılamıyacağı h-ükmüdür. Bu hükme göre ceza yasalarının geçmişe uygulanamıyacağı açıktır. Anayasanın 61. maddesi de geriye yürüyen mali yükümlülüklerin konulamıyacağını öngörmektedir. Bu da açıkça gösteriyor ki mali yükümlülükler konusunda yasalar geçmişe uygulanamaz. - Özel hukuk hususunda Anayasada yasaların geriye yürümezliği hakkında herhangi açık bir hüküm bulunmamakla beraber Anayasamız hukuk üstünlüğü ve hukuk devleti ilkelerini benimsediğinden dolayı genel hukuk ilkelerini uygulaması gerekir. Zaruri haller dışın-da yasama organının genel hukuk ilkelerine uyarak yasaların geçmişe dönük uygulanmamasını ve geçmişte kazanılmış olan hakları zedelememesini sağlaması gerekir. Anayasaya aykırı olduğu iddia olunan yasa maddesi yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce açılm-ış olan ve henüz kesin hükme bağlanmayan davalara konu olan konutlara veya bu gibi konutları fiilen tasarruf etmekte olan ve aleyhlerine yukarıda sayılan yasalar altında verilen herhangi bir tahliye kararı henüz icra edilmemiş bulunan kişilere de uygulanma-sını öngörmektedir. Bu maddeden açıkça görülüyor ki yasa yürürlüğe girmezden önce ilk mahkemelerin verdiği tahliye kararlarını hükümsüz kılmaktadır. Başka bir deyişle yargı organının bir kararı ile kişinin kazandığı hakkı yasanın ilgili maddesi ortadan k-aldırmaktadır. 21, 22, 23, 24, 25 ve 27/81 sayılı havalelerde mahkemelerin verilmiş bir tahliye kararı bulunmaktadır. Anayasaya aykırı olduğu iddia edilen yasa maddesi Anayasaya aykırı bulunmadığı takdirde kişilerin mahkeme kararları uyarınca kazanmış ol-dukları hak ortadan kaldırılmış olacaktır. Bu husus kuşkusuz kazanılmış haklara saygı gösterilmesi gerektiğine dair var olan genel hukuk ilkesine aykırı ve ters düşmektedir. Bu nedenle 21, 22, 23, 24, 25 ve 27/81 sayılı havalelerde Anayasaya aykırı olduğ-u iddia olunan yasa maddesinin kazanılmış hakları ortadan kaldırdığı nedeni ile Anayasanın 1. maddesinde öngörülen hukuk üstünlüğü ilkesine aykırı olduğuna karar verilmesi gerekir.

21, 22, 23, 24, 25 ve 27/81 sayılı havalelerde Anayasaya aykırı olduğu -iddia olunan yasa maddesinin yargı yetkisine tecavüz ettiğine kuşku yoktur. Anayasanın 102. maddesi yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılmasını öngörmektedir. Halbuki ilgili yasa maddesi mahkeme kararlarını ortadan kaldırmakta ve yasama organı -bir nevi yargı yetkisi kullanmış olmaktadır. Bunun da Anayasanın 102. maddesine aykırı olduğuna kuşku yoktur.

Anayasanın 103(3) maddesi yasama organının mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğunu, bu organın mahkeme kararlarını hiç bir surette değiştire-meyeceğini öngörmektedir. Anayasaya aykırı olduğu iddia olunan yasa maddesi ile yasama organı sadece mahkeme kararlarına uymamakla kalmayıp mahkeme kararlarını da 103(3) maddesinin buyurucu hükmüne rağmen, değiştirilmiştir. Bu nedenle ilgili yasa maddesi- Anayasanın 103(3) maddesine de aykırı düşmektedir.

Genel hukuk ilkesine göre bir yasanın zaruri haller dışında ileriye dönük olarak uygulanması ve yasa yürürlüğe girmezden önceki durumlara uygulanmaması gerektiği daha önce açıklanmıştır. Bu ilke kazanı-lmış haklara saygı gösterilmesi gerektiği ilkesine dayanmaktadır. Kazanılmış hakkın ne olduğunun tarifinin yapılması güçtür. Ancak kazanılmış hak kavramının neyi ifade ettiği ve neyi kastettiği daha önce Yüksek Mahkemenin Anayasa Mahkemesi olarak verdiği- kararlarda açıklıkla belirtilmiştir. Bir hakkın kazanılmış olabilmesi için bir yasanın böyle bir hakkı tanıması yeterli değildir. Bu hakkı temin için hakkı elde etmek isteyen kişinin bir işlem yapması gerekir. Daha önceki kira kontrol yasası uyarınca t-ahliye alabilmeleri için tanınan hakkı temin etmek için 20/81 sayılı havaledeki davacı dava açmakla bir işlem yapmış bulunmaktadır. Bu gibi durumlarda olan kişiler eski yasa altında davalarının sürdürülmesi ve eski yasa hükümleri uyarınca karara bağlanma -hakkını kazanırlar. Bu hakkın zaruri haller dışında korunması gerekir. Halbuki Anayasaya aykırı olduğu iddia olunan yasa maddesi kişilerin bu gibi kazanılmış haklarını da herhangi bir zaruri sebep olmaksızın ortadan kaldırmaktadır. Bu nedenle 20/81 sayı-lı havalede de Anayasaya aykırı olduğu iddia olunan yasa maddesinin Anayasanın 1. maddesine aykırı olduğuna karar verilmesi gerekir.

Anayasanın 47. maddesi Devletin konut sahibi olmayan veya sağlık ve insanca yaşama koşullarına uygun konutu bulunmayan ai-lelerin konut gereksinmelerini karşılayacak tedbirleri yasa ile düzenlemesini öngörmüştür. Devlete verilen bu ödev kuşkusuz sosyal amaçlı bir ödevdir ve devlet yine Anayasanın 52. maddesi uyarınca ekonomik gelişme ile mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsü-nde yerine getirmekle görevlidir. Devlet Anayasanın 47. maddesi uyarınca kendisine verilen görevi yine Anayasanın kişilere tanıdığı hakları, özellikle kazanılmış hakları ortadan kaldırarak yerine getiremez. Sosyal amaçlı ödevlerini devlet yerine getirirk-en Anayasanın kişilere tanıdığı hakları da göz önünde tutması ve herhangi bir kısıtlamayı adalet ve hakkaniyet ölçüleri dahilinde yapması ve anayasal hakları ortadan kaldırmaması gerekir.

SONUÇ:
17/81 sayılı Yasanın 22/81 sayılı Yasa ile değiştirilmiş şe-kli ile Geçici 1 maddesinin 20/81 sayılı havalede Anayasanın 1. maddesine ve 21, 22, 23, 24, 25 ve 27/81 sayılı havalelerde de Anayasanın 1, 102 ve 103. maddelerine aykırı olduğuna oybirliği ile karar verilir.



(Ülfet Emin)(Salih S. Dayıoğlu)
- Başkan Yargıç

(N. Ergin Salâhi) (Niyazi F. Korkut) (Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç

2 Aralık, 1981.
-


5



-


Full & Egal Universal Law Academy