Anayasa Mahkemesi Numara 18/1984 Dava No 8/1985 Karar Tarihi 12.04.1985
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 18/1984 Dava No 8/1985 Karar Tarihi 12.04.1985
Numara: 18/1984
Dava No: 8/1985
Taraflar: Sevda Suphi vd ile Sait Galip Paşazade
Konu: Fasıl 195 Vasiyet ve Veraset Yasasının 46. maddesinde atıfta bulunulan Birinci Cetvelde verasete hakkı olan Birinci Sınıf kişiler bölümünde müteveffanın çocukları için kullanılan “meşru” sözcüğünün Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 12.04.1985

-D. 8/85Anayasa Mahkemesi 18/84
Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S. Dayıoğlu, N. Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.
Anayasanın 114. maddesi hakkında.

Lef-koşa Kaza Mahkemesi tarafından 580/82 sayılı hukuk davasında (Davacı: Sevda Suphi ve diğerleri ile Davalı: Sait Galip Paşazade ve diğerleri arasında) sunulan konu.

Davacılar namına: Hüseyin Besimoğlu.
Davalılar namına: Vehit Nekibzade.
Amicus curiae ola-rak Başsavcı namına: Doğan Erozan.


---------------

H Ü K Ü M
KONU:
Fasıl 195 Vasiyet ve Veraset Yasasının 46. maddesinde atıfta bulunulan Birinci Cetvelde verasete hakkı olan Birinci Sınıf kişiler bölümünde müteveffanın çocukları için kullanılan "meşr-u" sözcüğünün Anayasanın 1, 5, 7 ve 30. maddelerine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY:
Lefke'li Dr.İzzet Salih Suphi 4.4.1982 tarihinde öldü ve 2 meşru 2 de gayri meşru çocuk bıraktı.

Davacılar, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde, açtıkları bir dava ile, diğer şeyl-er arasında, müteveffanın yegâne varislerinin kendileri olduğunu beyan edilmesini istediler. Davalılar ise dosyaladıkları müdafaa takririnde müteveffanın yegâne varislerinin davacılar olduğunu kabul etmediler ve diğer bazı iddialar ileri sürdüler.


Dava-, duruşma için, Lefkoşa Kaza Mahkemesi huzuruna gittiğinde davalılar Fasıl 195 Vasiyet ve Veraset Yasasının 46. maddesinde atıfta bulunulan Birinci Cetvelde verasete hakkı olan Birinci sınıf kişiler bölümünde müteveffanın çocukları için kullanılan "meşru" -sözcüğünün Anayasanın 1, 5, 7 ve 30. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdüler. Mahkeme de ileri sürülen Anayasaya aykırılık konusunun taraflar arasındaki ihtilâfın karara bağlanmasında etkisi olabileceği kanaatına vardı ve konuyu karara bağlanmak üzere -Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak, havale etti ve Yüksek Mahkemenin kararına değin davanın duruşmasını durdurdu.

II. İDDİANIN GEREKÇESİ:
Davalıların iddialarının gerekçesi özetle şöyledir:
Anayasanın 5. maddesinde öngörülen haklar arasında babad-an miras alma hakkı da vardır. Bu maddenin (2). fıkrası ise kişinin maddi ve manevi varlığını sağlama görevini Devlete yüklemiştir. Konu cetvelde tevarüs etmeye hak sahibi olan çocukların meşru olarak tevsif edilmeleri neticesi gayri meşru çocuklar miras- hakkından mahrum edilmektedir. Bu ise kişinin maddi ve manevi varlığının gelişmesini önleyen ekonomik bir engeldir. Bu nedenlerle cetvelde yer aldığı şekilde konu kural Anayasanın 5. maddesine aykırıdır. Aynı nedenlerle 30. maddesine de aykırıdır.

Mi-ras hakkına sahip çocuklar arasında meşru ve gayri meşru ayırımı yapılmıştır ve bu Anayasanın 7. maddesine ters düşmektedir.

Sadece meşru çocukların miras hakkına sahip olması Anayasanın 1. maddesinin öngördüğü sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkeleri-ne de ters düşer.



Davalılar, mahkemenin müsaadesi ile, yapılan ayırımın Anayasanın 31(1) maddesine aykırı olduğunu da iddia etti. Müstedinin bu husustaki iddiasının gerekçesi kısaca şöyledir. Anayasanın 31(1) maddesi "her Türk yurttaşının" miras hakk-ına sahip olduğunu öngörmektedir. "Her Türk yurttaşı" deyimi gayri meşru çocukları da kapsar. Bu hak kamu yararı ile sınırlanabilirse de gayri meşru çocukların miras hakkından mahrum edilmesi kamu yararına değildir. Kamu yararı toplumu ilgilendiren ve s-osyal ihtiyaçlara uygun ve onları kapsayan kısıtlamalar içerebilir. Bu nedenlerle Anayasanın 31(1) maddesine aykırılık vardır.

Davacıların iddialarının gerekçesi özetle şöyledir:
Anayasanın 1, 5 ve 30. maddelerine herhangi bir aykırılık mevcut değildir.-

Anayasanın 7. maddesi salt eşitlik öngörmekte değildir. Meşru ve gayrimeşru çocukların farklı statüleri vardır. Buna ilâveten çocuklar arasında yapılan meşru ve gayri meşru ayırımı aile birliğini korumak açısından kamu yararınadır.

Anayasanın 31(-1) maddesinin öngördüğü miras hakkı yasa ile düzenlenen miras hakkıdır.

Anayasanın 7 ve 31. maddelerine herhangi bir aykırılık yoktur.

3. Amicus curiae olarak Başsavcı namına bulunan Savcının görüşlerinin özeti şöyledir:
Anayasanın 1, 5 ve 30. maddele-rinin konu ile ilgisi yoktur.

Meşru ve gayri meşru çocukların özdeş olmayan nitelikleri ve farklı durumları vardır. Esasen Yasanın 7 ve 8. maddeleri bu çocukların ayrı iki sınıfa mensup olduklarını göstermektedir. Anayasanın 7. maddesine aykırılık yokt-ur.
Anayasanın 31. maddesinin öngördüğü miras hakkı ise yasalarla düzenlenen miras hakkıdır.

31. maddeye de aykırılık yoktur.

III. İLGİLİ YASA METNİ:
Fasıl 195 Vasiyet ve Veraset Yasasının ilgili madde ve cetveli şöyledir:
"Madde 46.
Bu Yasanın, şah-ısların bir terekeye varis olmaları hususundaki ehliyetsizliklerine ve müteveffanın sağ kalan karı veya kocasının hissesine ilişkin hükümlerine bağlı olmak şartı ile, müteveffanın ölümü üzerine yasal paya, ve eğer varsa, vasiyete hasrolunmamış olan paya ha-k kazanan kimse veya kimselerin sınıfları ve hak kazandıkları hisseleri, birden fazla oldukları takdirde, bu Yasanın Birinci Cetvelinin muhtelif sütunlarında gösterildiği gibi olacaktır: Şu şartla ki bir sınıftaki kimseler daha sonraki sınıftakilerini saf- dışı edeceklerdir."

Birinci Cetvelin ilgili kısmı şöyledir:

Sınıf Hakkı olan kimseler Hisseler
Birinci 1.-(a) Müteveffanın öldüğü 1.-(a)Eşit hisseler
sınıf zaman sağ bulunan meşru
çocukları; ve
(b) Müteveffa hayatta (b)Eşi-t hisseler
iken ölen herhangi bir per stirpes meşru çocuğunun mütevef- (tabakalara fanın öldüğü zaman bulu- göre)
nan füruu.


IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:
"Madde 1.
Kıbrıs Türk Federe Devleti, demokrasi, sosyal adalet- ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan lâik bir cumhuriyettir.

Madde 5.
Her Türk yurttaşı, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahiptir.
Devlet, kişinin temel hak ve özgürlüklerini, kişi huzuru, sosyal ada-let ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşamayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal bütün engelleri kaldırır; insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlar.

Madde 7.
Her Türk yurttaşı, hiçbir ayırım gözetilm-eksizin, yasa önünde eşittir.
Hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.

Madde 30.
Aile toplumun temelidir. Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri, ailenin, ananın ve çocuğun korunması için gerekli tedbirleri alır ve örgütl-eri kurar.

Madde 31.
(1)Her Türk yurttaşı, mükiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyle ve yasa ile sınırlanabilir."


V. İNCELEME:
Konu incelendi ve gereği görüşülüp düşünüldü.

Fasıl 195 Vasiyet ve Veraset Ya-sasının 46. maddesinde atıfta bulunan Birinci Cetvelde verasete hakkı olan Birinci Sınıf kişiler bölümünde müteveffanın çocukları için kullanılan "meşru" sözcüğünün Anayasaya aykırı olduğu ileri sürüldü. Diğer bir deyimle tevarüs etmeye hak sahibi olan ço-cukların meşru olarak tavsif edilerek gayri meşru çocukların bu haktan mahrum bırakılmalarının Anayasaya aykırı olduğu iddia edildi. Sırası gelmişken belirtmek yerinde olur ki bir gayri meşru çocuk anne ve onun kan akrabalarına atfen meşru sayılır. -Gör:- Fasıl 278 Gayri Meşru Çocuklar Yasası m.3. Bu böyle olduğuna göre esasta Anayasaya aykırı olduğu iddia edilen husus gayri meşru çocukların baba ve onun kan akrabalarına atfen miras hakkından mahrum bırakılmış olmalarıdır.

Yapılan iddiaya göre gayri me-şru çocukların tevarüs hakkından mahrum bırakılmaları Anayasanın 1, 5, 7, 30 ve 31(1) maddelerine aykırıdır. Bu maddelere aykırılığı mevcut olup olmadığının incelenmesi gerekir. İlkin sıra ile Anayasanın eşitlik ilkesini öngören 7. maddesine ve miras hak-kını teminat altına alan 31(1) maddesine aykırılığın mevcut olup olmadığını incelemeyi uygun gördük.

Anayasanın 7. maddesi keyfi ayırımları önlemeyi amaçlamakta fakat meselelerin kendilerine öz nitelikleri icabı yapılması gereken makul ayırımları saf dış-ı etmemektedir. Yasa önünde eşitlik ancak nitelikte benzerlik ve yasaların getirdiği hakların uyumluluğu oranında söz konusudur. Bu kavram tüm yurttaşların behemehal her yönden her zaman aynı kurallara bağlı tutulmalarını zorunlu kılmaz. Meşru çocuklar -evlilik içi, gayri meşru çocuklar ise evlilik dışı dünyaya geldikleri cihetle farklı statülere sahiptirler. Meşru çocuklar ile gayri meşru çocukların özdeş olmayan nitelikleri ve farklı durumları olduğu A.M. 3/81'de belirtilmiştir. Bu böyle olduğuna göre- de tevarüs hakkı bakımından aralarında yapılan ayırım Anayasanın 7. maddesine aykırı değildir.

Anayasanın 31. maddesinin (1). fıkrasının öngördüğü miras hakkı gelişi güzel bir hak değildir. Türkiyede 1961 Anayasasında miras hakkı, bizde olduğu gibi, mü-lkiyet hakkı ile birlikte aynı madde altında teminat altına alınmıştı. T.C. 1961 Anayasasındaki ilgili madde olan 36. madde bizim 31. maddenin (1). fıkrasının hemen hemen aynıdır. T.C. Anayasa Mahkemesi, bu madde altında teminat altına alınan mülkiyet ha-kkının yasalara göre kazanılmış mülkiyet hakkı olduğu doğrultusunda karar vermiştir. -Gör: 17.5.1963 günlü ve 1963/75-1963/114 sayılı karar (AMKD Sayı 1 s.303-306). Aynı Mahkeme 20.9.1966 günlü ve 1963/156-1963/34 sayılı ve AMKD Sayı 4 s.232-246'daki kar-arında ise Anayasada mülkiyet hakkının niteliği üzerinde herhangi bir açıklama yapılmadığından bunun öğretiden ve yasalardaki kurallardan yararlanarak ortaya konulması gerektiğini söylemiştir. Mülkiyet hakkı için söylenenler aynı maddede ele alınan miras -hakkı için de geçerlidir. Dr.Hıfzı Velidedeoğlu'nun Türk Medeni Hukuku isimli eserinde (3.baskı) s.423'de "genel olarak, denilebilir ki, miras hukuku, ölen bir insanın bütün malvarlığının akıbetini düzenleyen kaidelerin bütünüdür" denilmektedir. Durum bu- merkezde olduğuna göre Anayasa tarafından güvence altına alınan miras hakkı yasalarca makul surette düzenlenmiş olan miras hakkıdır. Gayri meşru çocukların baba tarafından miras almaması ise çok uzun senelerden beri bizim miras hukukumuzun bir kuralıdır.- Bu kural diğer birçok memleketlerin hukukunda da yer almaktadır. Bu kuralın üzerinde dayandığı nedenler arasında meşru aile birliğinin korunması amacı da bulunmaktadır. Bu nedenlerle gayri meşru çocukların miras hakkından yoksun bırakılmış olmalarının -keyfi veya gayri makul olduğu söylenemez.

Yukarıda söylenenler ışığında konu kuralın miras hakkını teminat altına alan Anayasanın 31(1) maddesine aykırılığı yoktur.

Anayasanın 7 ve 31(1) maddelerine aykırılık olmadığına göre aynı nedenlerle Anayasanın -1. maddesine de aykırılık yoktur.

Anayasanın 5 ve 30. maddelerinin konu ile ilgisi yoktur ve bu nedenlerle bu maddelere aykırılık söz konusu değildir.

Sonuç:
sonuç olarak Fasıl 195 Vasiyet ve Veraset Yasasının 46. maddesinde atıfta bulunulan Birinci Ce-tvelde veraset hakkı olan Birinci Sınıf kişiler bölümünde müteveffanın çocukları için kullanılan "meşru" sözcüğünün Anayasanın 1, 5, 7, 30 ve 31(1) maddelerine aykırı olmadığına, oybirliği ile, karar verilir.

(Şakir Sıdkı İlkay)(Salih S. Dayıoğlu)
- Başkan Yargıç

(N. Ergin Salâhi)(Niyazi F. Korkut)(Aziz Altay)
YargıçYargıç Yargıç

12 Nisan 1985.
-


7



-


Full & Egal Universal Law Academy