Anayasa Mahkemesi Numara 16/1990 Dava No 1/1991 Karar Tarihi 07.02.1991
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 16/1990 Dava No 1/1991 Karar Tarihi 07.02.1991
Numara: 16/1990
Dava No: 1/1991
Taraflar: Demokratik Mücadele Partisi vd ile Cum. Meclisi
Konu: Milletvekili sıfatını düşmesi ile ilgili Meclis Genel Kurulu kararının Anayasaya aykırı olduğu....
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 07.02.1991

-D.1/91Anayasa Mahkemesi 16/90

Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda

Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Başkan, N. Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay, Celâl Karabacak.

Anayasanın 147.maddesi hakkında.

Davacı: -1. Demokratik Mücadele Partisi, Lefkoşa.
2. Özker Özgür, c/o Demokratik Mücadele Partisi, Lefkoşa
3. Naci Talât, c/o Demokratik Mücadele Partisi, Lefkoşa
4. Mehmet Civa, c/o Demokratik Mücadele Partisi, Lefkoşa
5. Fadıl Çağda, c/o Demokrati-k Mücadele Partisi, Lefkoşa
6. Feridun Ünsav, c/o Demokratik Mücadele Partisi, Lefkoşa
7. Salih Usar, c/o Demokratik Mücadele Partisi, Lefkoşa

ile

Davalı: KKTC Cumhuriyet Meclisi, Lefkoşa

A r a s ı n d a

Davacı namına-: Hüseyin Celâl, Aytekin Musa, Ünsal Çağda
Davalı namına: Yaşar Boran

K A R A R

KONU:
Davacılar, davalının 2., 3., 4., 5., 6. ve 7. davacının milletvekili sıfatlarının düşmesine ilişkin 30.6.1990 tarihinde aldığı ve aynı tarih ve 74 sayılı Resmi Gazeten-in Ek IV Bölüm II'de yayınlanan kararların Anayasanın başlangıç hükümleri ile 1., 81. ve 85. maddelerine ve Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğüne aykırı olduğunu iddia ederek iptalini talep ettiler.


I. OLAY:
Davacı 1 kayıtlı bir siyasal partidir. Davacı 2, 3, -4, 5, 6 ve 7 (bundan sonra sadece davacılar olarak anılacaktır) 6.5.1990 tarihinde yapılan Milletvekili Genel Seçiminde davacı 1 tarafından aday gösterildiler ve sözü edilen seçimler sonucu milletvekili seçildiler. Davacılar sözü edilen seçimlerin adil ol-arak yapılmadığı ve sair nedenlerle Anayasanın da öngördüğü gibi seçimler sonrası 18.5.1990 tarihinde Milletvekillerinin andiçmeleri için yapılan Meclis toplantısına katılmadılar ve dolayısıyle andiçip göreve başlamadılar. Davacılar Meclisin müteakip top-lantılarına da katılmadılar. Meclis Başkanı davacılara 20.6.1990 tarihli birer yazı gönderdi ve 18.5.1990 - 18.6.1990 tarihleri arasındaki bir aylık süre zarfında yapılan yedi Meclis toplantısına "izinsiz ve özürsüz" katılmadıklarını bildirdi. Davacılar -da Meclis Başkanına 27.6.1990 tarihli bir yazı gönderdiler ve 6.5.1990 tarihinde yapılan seçimlerin adil olmadığına ilişkin birçok neden ileri sürdüler ve seçim sonuçlarını gayrı meşru sayıp Meclisteki göreve başlamayacaklarını bildirdiler. Bunun üzerine -Meclis Başkanlık Divanı, 28.6.1990 tarihinde aldığı bir kararla, davacıların Meclis çalışmalarına bir ay süreyle "kesintisiz ve izinsiz ve özürsüz" olarak katılmadıklarını ve bu nedenle devamsız olduklarını saptadı. Aynı tarihli bir yazı ile Meclis Başkan-ı bu saptama kararını Hukuk ve Siyasi İşler Komitesine iletti.

29.6.1990 tarihinde toplanan Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi konuyu inceledi ve davacıların, Başkanlık Divanınca saptandığı gibi 18 Mayıs 1990 tarihinde başlayan Meclis toplantılarına bir ay s-üreyle "özürsüz ve izinsiz" olarak katılmadıklarından, "milletvekilliği sıfatlarının düşmesi ve milletvekilliklerinin sona ermesi yönünde Genel Kurulca karar verilmesini" ilgili Kurula salık verdi. Meclis Genel Kurulu da 30.6.1990 tarihinde yaptığı birleş-imde konuyu görüştü ve davacıların milletvekilliği sıfatlarının düşmesine ve milletvekilliklerinin sona ermesine karar verdi. Bu karar her davacı için ayrı ayrı alındı ve 30.6.1990 tarih ve 74 sayılı Resmi Gazetenin Ek IV Bölüm II'de yayınlandı.

II.İDDİA-NIN GEREKÇESİ:
Davacıların iddialarının gerekçesi özetle şöyledir:
Davacılar yapılan seçim sonucu milletvekili seçilmişlerdir. Gerek Anayasa ve gerekse sair mevzuatta milletvekillerinin ne vakit andiçeceklerine dair emredici bir kural yoktur. Andiçmeyen- milletvekillerine uygulanacak yegâne müeyyide onların maaşlarını ödememekten ibarettir. Ayrıca davacılar andiçmediklerine göre göreve başlamamışlardır. Göreve başlamayan milletvekilinin göreve devamsızlığından söz edilemez.

Davalı Meclis, çalışmaların-ı Anayasanın 81.maddesinin 4.fıkrasının öngördüğü gibi Meclisin kendi yaptığı İçtüzük kurallarına göre yürütür. Dava konusu kararlar ise İçtüzüğün 27.maddesinin 2.fıkrasına aykırı bir şekilde alınmıştır, şöyle ki: Tüzüğün 27.maddesinin 2.fıkrası Komite to-plantıları için yapılan çağrının toplantıdan iki tam gün öncesinden yapılmasını öngörür. Bu meselede davacıların konusu Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinde görüşülmezden önce Komite iyelerine iki tam günlük ihbar yapılmamıştır. Bu meselede ivedilik kararı a-lınmadığına göre aynı maddenin 4.fıkrası hükümlerinin uygulanması da söz konusu değildir. Bu karar, bu nedenle, İçtüzüğe aykırı olarak alınmıştır.

Karar aynı zamanda İçtüzüğün 53.maddesinin 4., 6. ve 7.fıkralarına da şöyle aykırıdır: İçtüzüğün bu madde-sine göre Başkan bir sonraki birleşim gündemini saptama yetkisine sahiptir ve o birleşimin gündemi bir evvelki birleşimde Başkan tarafından Genel Kurula bildirilir. 30.6.1990 tarihli birleşimden önceki birleşim 28.6.1990 tarihinde yapıldı ve bu birleşimde- Başkan 30.6.1990'da yer alacak birleşimin gündemini açıklarken, dava konusu kararların gündemde yer alacağını belirtmedi. Bu aykırılık 30.6.1990 tarihinde alınan dava konusu kararı geçersiz kılar.

Dava konusu karar, aynı zamanda Anayasanın 85.maddesine- de aykırıdır, çünkü bu maddenin öngördüğü özürsüzlük halinin bir tanımlaması İçtüzükle yapılmadı. Bunun yapılmaması büyük bir eksikliktir. Bunun tanımlaması Meclis Genel Kuruluna bırakılamaz. Aksini düşünmek keyfi uygulama ve tanımlamalara yol açar. B-u noksanlık nedeniyle Meclis Genel Kurulu özürsüzlük üzerine karar veremeyeceğine göre alınan karar Anayasanın 85.maddesine aykırı düşer. Meclis "özürsüzlük" üzerinde bir karar veremeyeceğine göre aynı nedenlerle Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi de bu husus-ta karar veremez.

Gerek Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi ve gerekse Genel Kurul, davacıların durumlarını görüşürken onlara müdafaalarını sunma fırsatı vermedi. Bu husus ise hukuk üstünlüğünü düzenleyen Anayasanın 1.maddesine aykırıdır.

2.Davalının iddia-larının gerekçesi özetle şöyledir:
Anayasanın 81.maddesinin 2.fıkrası açıktır. Milletvekili seçilenler seçimin Resmi Gazetede yayımlanmasını izleyen 10. gün andiçerler. Bu anayasal bir kuraldır. Buna uyulmaması Meclis Başkanlık seçimlerini ve sair Mecl-is çalışmalarını akamete uğratır. Buna istisna, Meclis İçtüzüğünün 5.maddesinin 2.fıkrasının getirdiği düzenlemedir. Bu fıkraya göre birinci birleşimde andiçip göreve başlayamayan milletvekili katıldığı birleşimin başında andiçip göreve başlar. Andiçip -içmeme milletvekilinin takdirine bırakılmış bir husus değildir.

Dava konusu edilen kararların istihsalinde Meclis İçtüzüğünün 27(2) maddesine tam manasıyle uyulmadığı kısmen doğrudur. İçtüzüğün 53.maddesinin (4), (6) ve (7).fıkralarına aykırı hareket -edilmemiştir çünkü Meclis Başkanı 28.6.1990 tarihindeki birleşimde müteakip birleşimin gündeminde yer alacak konuları açıklarken komitelerden gelen konu olduğu takdirde bunların da yer alacağını söylemiştir. Ancak bunlar birer riayetsizlik olsa bile bu ri-ayetsizlikler şekle mütedairdir. Bu bir yana, tam ve harfiyen riayet edilmiş olsa bile yine de davacıların aldıkları karar ışığında durumda herhangi değişiklik olmayacaktı.

Davacılar Meclise gelmemek ve göreve başlamamak hususundaki kararlarını Meclis B-aşkanına yazdıkları yazıda açıkça belirtmişlerdir. Bu durumda İçtüzük hükümlerine sıkı sıkıya riayetsizlik onları ilgilendirmez. İçtüzüğe sıkı sıkıya riayet ancak Anayasanın öngördüğü düzen içinde çalışan bir Meclis ve Üyeleri için söz konusu edilebilir.- Bu görüşler davacılara müdafaa verilmediği iddiaları için de geçerlidir. Hemen ilâve edilmesi gerekir ki, davacılar esasen müdafaalarını Meclis Başkanına yazdıkları 27.6.1990 tarihli yazıda yapmışlardır. Sözü edilen yazıda "özürleri" tamamen siyasidir -ve normal bir milletvekilinin Meclise gelemeyeşine ilişkin normal ve kabul edilebilir bir özürle ilgisi yoktur.

Özrün İçtüzükle veya sair mevzuatla belirlenmesi olanağı yoktur. Aksi takdirde son derece makul bir neden belirlenen sebepler içinde olmayabi-lir ve esas haksızlık o vakit doğar. "Özür" her meselede kendine özgü koşullar içinde tanımlanmalıdır. Keyfiliğe açık değildir çünkü bu tür kararlar yargı denetimine açıktır.

III.İLGİLİ KARAR METNİ:
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclis Başkanı, -Cumhuriyet Meclisinin 30 Haziran 1990 tarihli 11'inci birleşiminde kabul etmiş olduğu, "Lefkoşa Milletvekili Sayın Özker Özgür'ün, devamsızlığı nedeniyle, Milletvekilliği sıfatının düşmesine ve Milletvekilliğinin sona ermesine ilişkin kararını -(Karar No: 17/1/1990", Anayasanın 95'inci maddesinin 1'inci ve 3'üncü fıkraları ile Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğü'nün 187'nci maddesi gereğince Resmi Gazete'de yayınlanmak suretiyle ilân eder."

Cumhuriyet Meclisi, bir ay süre ile özürsüz -veya izinsiz olarak Meclis çalışmalarına katılmayan Lefkoşa Milletvekili Sayın Özker Özgür'ün, devamsızlığı nedeniyle, Milletvekiliği sıfatının düşmesine ve Milletvekilliğinin sona ermesine karar verir.

----------

"Kuzey Kıbrıs Türk Cumh-uriyeti Meclis Başkanı, Cumhuriyet Meclisinin 30 Haziran 1990 tarihli 11'inci birleşiminde kabul etmiş olduğu, "Gazi Mağusa Milletvekili Sayın Naci Talât Usar'ın, devamsızlığı nedeniyle, Milletvekilliği sıfatının düşmesine ve Milletvekilliğinin -sona ermesine ilişkin kararını (Karar No:20/1/1990)", Anayasanın 95'inci maddesinin 1'inci ve 3'üncü fıkraları ile Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğü'nün 187'nci maddesi gereğince Resmi Gazete'de yayınlanmak suretiyle ilân eder."

Cumhuriyet Meclis-i, bir ay süre ile özürsüz veya izinsiz olarak Meclis çalışmalarına katılmayan Gazi Mağusa Milletvekili Sayın Naci Talât Usar'ın, devamsızlığı nedeniyle, Milletvekilliği sıfatının düşmesine ve Milletvekilliğinin sona ermesine karar verir.
-----------

"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclis Başkanı, Cumhuriyet Meclisinin 30 Haziran 1990 tarihli 11'inci birleşiminde kabul etmiş olduğu, "Lefkoşa Milletvekili Sayın Mehmet Civa'nın, devamsızlığı nedeniyle, Milletvekilliği- sıfatının düşmesine ve Milletvekilliğinin sona ermesine ilişkin kararını (Karar No:13/1/1990)", Anayasanın 95'inci maddesinin 1'inci ve 3'üncü fıkraları ile Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğü'nün 187'nci maddesi gereğince Resmi Gazete'de yayınlanmak- suretiyle ilân eder."

Cumhuriyet Meclisi, bir ay süre ile özürsüz veya izinsiz olarak Meclis çalışmalarına katılmayan Lefkoşa Milletvekili Sayın Mehmet Civa'nın, devamsızlığı nedeniyle, Milletvekilliği sıfatının düşmesine ve Milletvekill-iğinin sona ermesine karar verir.
----------
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclis Başkanı, Cumhuriyet Meclisinin 30 Haziran 1990 tarihli 11'inci birleşiminde kabul etmiş olduğu, "Girne Milletvekili Sayın Fadıl Çağda'nın, devam-sızlığı nedeniyle, Milletvekilliği sıfatının düşmesine ve Milletvekilliğinin sona ermesine ilişkin kararını (Karar No:14/1/1990)", Anayasanın 95'inci maddesinin 1'inci ve 3'üncü fıkraları ile Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğü'nün 187'nci maddesi ge-reğince Resmi Gazete'de yayınlanmak suretiyle ilân eder."

Cumhuriyet Meclisi, bir ay süre ile özürsüz veya izinsiz olarak Meclis çalışmalarına katılmayan Girne Milletvekili Sayın Fadıl Çağda'nın, devamsızlığı nedeniyle, Milletvekilliği sıf-atının düşmesine ve Milletvekilliğinin sona ermesine karar verir.

----------

"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclis Başkanı, Cumhuriyet Meclisinin 30 Haziran 1990 tarihli 11'inci birleşiminde kabul etmiş olduğu, "Lefkoşa Milletvekili Sa-yın Feridun Önsav'ın, devamsızlığı nedeniyle, Milletvekilliği sıfatının düşmesine ve Milletvekilliğinin sona ermesine ilişkin kararını (Karar No:16/1/1990)", Anayasanın 95'inci maddesinin 1'inci ve 3'üncü fıkraları ile Cumhuriyet Meclisi İçtü-züğü'nün 187'nci maddesi gereğince Resmi Gazete'de yayınlanmak suretiyle ilân eder."

Cumhuriyet Meclisi, bir ay süre ile özürsüz veya izinsiz olarak Meclis çalışmalarına katılmayan Lefkoşa Milletvekili Sayın Feridun Önsav'ın, devamsızlığı ne-deniyle, Milletvekilliği sıfatının düşmesine ve Milletvekilliğinin sona ermesine karar verir.

-----------

"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclis Başkanı, Cumhuriyet Meclisinin 30 Haziran 1990 tarihli 11'inci birleşiminde kab-ul etmiş olduğu, "Gazi Mağusa Milletvekili Sayın Salih Usar'ın, devamsızlığı nedeniyle, Milletvekilliği sıfatının düşmesine ve Milletvekilliğinin sona ermesine ilişkin kararını (Karar No: 21/1/1990)", Anayasanın 95'inci maddesinin 1'inci ve 3'ü-ncü fıkraları ile Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğü'nün 187'nci maddesi gereğince Resmi Gazete'de yayınlanmak suretiyle ilân eder."


Cumhuriyet Meclisi, bir ay süre ile özürsüz veya izinsiz olarak Meclis çalışmalarına katılmayan Gazi Mağ-usa Milletvekili Sayın Salih Usar'ın, devamsızlığı nedeniyle, Milletvekilliği sıfatının düşmesine ve Milletvekilliğinin sona ermesine karar verir.

------------


IV.İLGİLİ MECLİS İÇTÜZÜĞÜ METNİ:
"27.(2)Komite toplantıları için çağrı en az ik-i tam gün öncesinden yapılır. Bu çağrıda gündem de belirtilir ve gündemde yer almayan konular gürüşülemez.

53.(4)Gündemdeki işlerin görüşme sırası, Başkanlıkça geliş tarihlerine göre saptanır. Bu sıra, Meclis Başkanının önerisi vey-a en az beş milletvekilinin istemi üzerine Genel Kurulca değiştirilebilir.

(6)Meclis Başkanı, birleşimi kapatırken, gündemde bulunan hususlardan hangilerinin gelecek birleşimlerde görüşülebileceğini Genel Kurula bildirir. Bu husus ayrı-ca ilân tahtasında duyurulur.

(7)Danışma kurulunun görüşü alınıp Genel Kurulca kararlaştırılmadıkça, Başkan tarafından önceden bildirilmeyen hiç bir konu Genel Kurulda görüşülemez."


V.İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:
"Madde 1.
Kuzey- Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan lâik bir Cumhuriyettir."

"Madde 81.
Cumhuriyet Meclisi toplantıları, Meclisin kendi binasında yapılır.
Cumhuriyet Meclisi, milletvekili genel seçimi so-nuçlarının Resmi Gazete'de yayımlanmasından sonraki onuncu gün, saat 10.00'da kendiliğinden toplanır. Meclise, toplantıda hazır bulunan en yaşlı milletvekili başkanlık eder; en genç iki milletvekili de kâtiplik görevini yerine getirir. Bu toplantıda, mil-letvekilleri andiçerler ve

Başkanlık Divanı seçimlerine geçilir. Başkanlık Divanı seçimleri bu tarihten başlayarak en geç on gün içinde tamamlanır.
Cumhuriyet Meclisi, her yıl Ekim ayının ilk iş günü kendiliğinden toplanır ve olağan olarak Haziran -ayı sonuna kadar çalışır.
Cumhuriyet Meclisi çalışmalarını kendi yaptığı İçtüzük kurallarına göre yürütür.
İçtüzük kuralları, siyasal parti gruplarının Cumhuriyet Meclisinin bütün faaliyetlerine üye sayısı oranında katılmalarını sağlayacak yolda -düzenlenir. Siyasal parti grupları en az beş üyeden oluşur.
Cumhuriyet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve Anayasada başka kural yoksa, toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir. Olumlu ve olumsuz oyların eşitliği halin-de, oya sunulan husus reddedilmiş sayılır. Ancak çekimserlik, olumlu veya olumsuz oylardan fazla olanın yönünde karar verilmesini peşin olarak kabul etmek anlamına gelir.
Cumhuriyet Meclisi, Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Meclisi Başkanı, Bakanlar Kurulu veya -en az on milletvekilinin istemi üzerine olağanüstü toplantıya çağrılabilir.
Cumhuriyet Meclisi Genel Kuruldaki görüşmeler açıktır ve tutanak dergisinde tam olarak yayımlanır.
Cumhuriyet Meclisi, Genel Kurul kararı ile kapalı oturumlar yapabilir. Bu otur-umlardaki görüşmelerin yayını, Cumhuriyet Meclisi Genel Kurul kararına bağlıdır.
Cumhuriyet Meclisindeki açık görüşmelerin, o oturumdaki Başkanlık Divanının önerisi üzerine Genel Kurulca başka bir karar alınmadıkça, her türlü vasıta ile yayını serbesttir."-

"Madde 85.
Milletvekilinin ölümü; seçilmeye engel bir suçtan dolayı kesin olarak hüküm giymesi; çekilmesi; kısıtlanması; milletvekilliği ile bağdaşmayan bir görevi kabul etmesi; bir ay süre ile özürsüz veya izinsiz olarak Cumhuriyet Meclisinin çalışmala-rına katılmaması hallerinde milletvekilliği sona erer.
Milletvekilliğinin sona ermesine Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu karar verir."



VI.İNCELEME:
Konu, ileriye sürülen iddia ve görüşler ışığında, incelendi ve gereği düşünüldü:

Anayasanın 81. maddesi-nin 2. fıkrası Meclisin Milletvekili Genel Seçimi sonuçlarının Resmi Gazetede ilânını izleyen 10. günde toplanmasına amirdir. Aynı fıkra, seçilen milletvekillerinin o gün andiçmelerini öngörür. Bu kural normal olarak milletvekillerine andiçip göreve başl-ama hususunda anayasal yükümlülük yüklemektedir. Yine aynı fıkraya göre Maclisin bu toplantısında andimeyi müteakip Başkanlık Divanı seçimlerine geçilir ve seçimler bu tarihten başlayarak 10 gün içinde tamamlanır. Bundan da anlaşılacağı gibi andiçme tama-mlandıktan sonra Meclis çalışmalarına başlanır ve iki iş olarak Meclis Başkanlık Divanı seçimlerine geçilir. Elbette ki Anayasanın öngördüğü birinci birleşime makul nedenlerle ör. hastalık veya yurt dışında olması veya sair mucbir nedenler gibi, katılamay-an milletvekilinin, makul ve haklı nedeni ortadan kalkmasıyle ilk birleşimde andiçmesi beklenir. Anayasanın 81.maddesi milletvekillerine diledikleri vakit Meclise gelip, diledikleri vakit andiçme hakkını bahşetmez. Davacıların bu iddiasının kabulü ise ye-ni Meclisi çalıştırmamak anlamına gelir. O halde davacıların, belli bir süre içinde andiçmeleri gerektiğine mütedair bir kural bulunmadığı ve bundan hareketle andiçmedikleri sürece de göreve başlamış olamayacakları ve bunun neticesi olarak da devamsızlıkl-arından söz edilemeyeceği görüş ve iddialarında herhangi bir mesnet göremiyoruz. Asıl olan milletvekilinin Meclise gelip çalışmalara başlamak üzere andiçmesidir. Bunun yapılmaması ancak haklı bir özrün mevcudiyetine bağlıdır. Bu meselede haklı özürlülük- hali olup olmadığı konusuna ise daha sonra temas edilecektir.



Dava konusu kararların Meclis İçtüzüğünün bazı maddelerine aykırı olarak alındığı konularına gelince; Meclis İçtüzüğünün 27.maddesinin 2.fıkrası, yukarıya çıkarılan metninden de görüleceği -gibi, komite toplantıları için yapılacak çağrının en az iki tam gün öncesinden yapılmasını öngörmektedir. Hiç kuşkusuz, bu fıkranın gayesi, komite üyelerine gündemde yer alacak konular üzerinde hazırlanabilmeleri için yeterli süre tanımaktır. Önümüzdeki -davada, Komitenin 29.6.1990 tarihli toplantısı için yapılan çağrının iki tam gün öncesinden yapılmadığı açıktır. Binaenaleyh İçtüzüğün 27.maddesinin 2.fıkrasına uygun olarak hareket edildiği de söylenemez. Bu durumda ilgili Komitenin aldığı ve Genel Kuru-la salık verdiği tavsiye kararına ilişkin sakatlığın nitelik ve öneminin incelenmesi gerekir.

Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinin toplantıya ilişkin çağrı süresi yukarıda da işaret edildiği gibi Anayasa ile değil de İçtüzükle düzenlenmiştir. İçtüzükle düz-enlenen mevzuata karşı yapılan bir aykırılık hali, yapılan işlemin mutlaka yok hükmünden sayılmasını veya Anayasaya aykırılığını mucip kılacak derecede olduğunu söylemek olası değildir. Genelde komite çalışmaları, içtüzük hükümlerine aykırı olsa bile, bu -durumun, son sözü söyleyen Genel Kurul iradesinin özgürce tezahür etmesine bir engel teşkil edeceği söylenemez. 1961 Türkiye Cumhuriyeti Anayaasasının 85.maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı bizim Anayasamızın 81.maddesinin 4.fıkrasının tıpatıp aynı-sıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde de İçtüzükle kurulan komisyonlar mevcuttur. Bu komisyonların İçtüzüğe aykırı çalışmaları hususunda, T.C. Anayasa Mahkemesinin A.M.K.D. Sayı 7 sayfa 95'de yer alan Esas No.1967/32, Karar No.1968/57 sayılı ve A.M.K.D.- sayı 8 sayfa 34'te yer alan Esas No.1967/41, Karar No.1969/57 sayılı kararlarında şunlar ifade edilmiştir:


"Anayasa'da kimi hallerde kurulması öngörülen Karma Komisyonlar (madde 92 ve 94) dışında kanun tasarı ve tekliflerinin önce komisyo-nlarda, sonra Meclislerin Genel Kurullarında inceleneceği hakkında zorunluk koyan bir hüküm yoktur. Gerçi Anayasa'nın kimi maddelerinde Meclislerin ilgili komisyonlarından söz edilmekte ise de bunlar, kanun tasarı ve tekliflerinin mutlak surette komisyon-lardan geçirilmesi zorunluluğu koyan bir Anayasa kuralı sayılamaz ve genellikle Yasama Meclislerince varlıkları bilinen komisyonlardan, o maddelerde öngörülen hallere münhasır olmak üzere, ne biçimde yararlanılacağını belirtmekten öteye bir anlam taşımazla-r.

Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere, Anayasa'nın kurulmasını emrettiği komisyonlar dışında kalan komisyonlar birer içtüzük düzenlemesidir.

Öte yandan bu komisyonların çalışmalarının, kanun tasarı ve tekliflerini Meclislerin Genel Kur-ulları adına inceleyerek düşüncelerini belirtmekten başka bir anlamı ve etkisi olmadığı, sonunda konuya Meclislerin tamamen hakim oldukları ve kendi iradelerine göre tam bir serbestlik içinde işikarara bağladıkları bilinen bir gerçektir. Bir kanun tasarı -veya teklifinin bir komisyonda incelenmesini veya hiç incelenmemesini Meclis iradesinin gereği gibi belirmesine engellik edeceğinin düşünülmesi de mümkün değildir."


Yukarıdaki alıntıda açıklanan görüş T.C. Anayasa Mahkemesince daha sonra verilen kararl-arda takip edildi. Örneğin 4 Ağustos 1974 günlü, 14986 sayılı Türkiye Resmi Gazetede yayımlanan 21.5.1974 günlü Esas 1974/8, Karar 1974/19 sayılı Kararda bu konuda şu görüşlere yer verildi:
".. .. Anayasa'nın 85.maddesinin birinci fıkrası kuralı u-yarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclisler çalışmalarını kendi yaptıkları İçtüzükler hükümlerine göre yürütmek durumundadırlar. Anayasa'nın bu kuralından İçtüzük hükümlerine Yasama Meclislerince uyulmamış veya bu hükümlerin yanlış, eksik uygulanmış- olmasının olayla ilgili kanunu kesin olarak Anayasa'ya aykırı duruma getireceği anlamı çıkarılamaz. Çünkü İçtüzüklerin biçime ilişkin tüm hükümleri aynı önem derecesinde değildir. Bunlar arasında Yasama Meclislerince verilen kararların geçerliliği üzeri-nde etkili olabilecek nitelik taşıyanlar bulunduğu gibi, ayrıntı sayılabilecek nitelikte olanlar da vardır. İlk kümeye gireceklere aykırı tutumun iptal nedenini oluşturacağını, buna karşılık öteki biçim kurallarına uymamanın iptali gerektirmeyeceğini kabu-l etmek yerinde olur. Anayasa'da gösterilmeyen ve yalnız içtüzükle bulunan biçim kuralları arasında böyle bir ayırım yapılması zorunludur. Çünkü İçtüzüklerdeki biçim kurallarına aşırı bağlılık Yasama Meclislerinin çalışmalarını gereksizce aksatır. İçtüz-ük hükümlerine aykırı düşen işlemlerden hangilerinin iptal nedeni sayılacağı, sorunu, uygulanacak İçtüzük hükümlerinin önemine ve işin niteliğine göre çözülecek ve incelemeleri sırasında Anayasa Mahkemesince değerlendirilip saptanacak bir konudur. Şimdiye- değin Mahkemenin bu sorun üzerindeki görüşü hep böyle olagelmiştir."


Yukarıda alıntısı yapılan kararlarda belirtilen görüşleri aynen benimseriz. Hukuksal durumun bu genel veçhesi bir yana bir de olaya ilişkin özel duruma bakmakta yarar vardır. Davacı-lar, toplantı için çağrının iki tam gün öncesinden yapılmadığından yakınmaktadırlar. Ancak daha ileri gidip süreye sıkı sıkıya uyulmamasının onlara ne gibi zararlar tevlit ettiğini dermeyan etmemişlerdir. Davacılar, Meclis Başkanına yazdıkları 27.6.1990 -tarihli yazıda seçim sonuçlarını meşru saymadıkları için Meclis çalışmalarına katılmayacaklarını bildirmişlerdi. Bu durumda Meclise gelip çalışmalarına katılmamakta kararlı olan davacıların milletvekili olarak hangi yasal çıkarlarının haleldar olduğunu an-lamakta güçlük çekmeteyiz. Dvacıların, Meclis çalışmalarına katılmayacakları doğrultusunda aldıkları ve Meclise ilettikleri karar ışığında, normal olarak uyulması beklenen İçtüzüğün 27.maddesinin 2.fıkrası hükümlerine bu meselede uyulmamış olunması keyfiy-eti ilgili kararın iptalini gerektirecek nitelik ve önemde değildir.

Davacıların yakınma konusu ettiği ikinci nokta ise davalı Meclisce, İçtüzüğün 53.maddesine uyulmadığıdır. Bu madde hükümlerine göre 30.6.1990 tarihinde yer alan Meclis toplantısının gü-ndemi bir evvelki birleşim tarihi olan 28.6.1990 tarihinde Meclis Başkanı tarafından açıklanması gerekir. Meclis Başkanı bunu yapmıştır ancak davacılara göre 30.6.1990 tarihli gündem açıklanırken, dava konusu edilen kararları bu açıklamada yer almadı. Ma-hkemeye Emare XIV olarak sunulan Cumhuriyet Meclisi Tutanak Dergisinin 408.sayfasında konu ile ilgili olarak Meclis Başkanının aynen şunları söylediği görülmektedir:
".... Sayın milletvekilleri; gelecek birleşim
30 Haziran 1990 Cumartesi günü sa-at 10.00'da şu gündemle yapılacaktır.
I. Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları;
II. Özel Gündemde Yeralacak iş olarak Güvenoylaması, seçimler ve oylaması yapılacak işler, sorular, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması yapılması, görüşülecek tasar-ı ve önerilerle Komitelerden gelen diğer işler.

Dolayısıyle birleşimi 30 Haziran 1990 Cumartesi
günü saat 10.00'da yapmak üzere, bu kısımda diyor, görüşülecek tasarı ve önerilerle komitelerden gelen diğer işlerde komitelerden gelen konu olduğu takdi-rde o konu görüşülecektir . . . ."


Yukarıya alıntısı çıkarılan meclis tutanağından, davacılarla ilgili olarak Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinin tavsiye kararının spesifik olarak gündemde belirlenmediği açıktır. Ancak buna, "komitelerden gelen konu -olduğu takdirde" söz dizisi içinde dolaylı olarak değinildiği söylenebilirse de gündemin belirlenmesinin dolaylı ifadeler ile gerçekleşemiyeceği görüşündeyiz. Mamafih soruna sadece bu dar açıkdan bakmamak gerekir. Daha önce, İçtüzüğün 27.maddesinin 2.fık-rası için söylenenler ve özellikle Meclis Başkanlığına davacıların gönderdiği 27.6.90 tarihli yazıları ışığında gündemin önceden belirlenmesi gerektiğini öngören 53.madde için de geçerli olduğundan bu maddeye olan aykırılık alınan kararların, iptalini gere-ktirecek nitelik ve önemde olmadığı görüşündeyiz. Kararların İçtüzüğün 53.maddesinin 4.fıkrasına aykırı olarak alındığı iddiası duruşma esnasında yapılmamıştır. Esasen ilgili fıkranın bu kararlarla bir ilgili de yoktur.

Davacıların üçüncü iddiaları ise- gerek Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinin ve gerekse Meclis Genel Kurulunun Anayasanın 81.maddesinin öngördüğü özürsüzlük halini tefsir etmekle yetkilerini aştığı noktasında toplanmaktadır. Davacılara göre "özürsüzlük" hali mevzuatla belirlenmediğine göre -gerek Komite ve gerekse Meclis Genel Kurulu bu konuda karar alamaz. Aksi takdirde Meclis çoğunluğu "özürsüzlük" haline dilediği tefsiri verebilir. Herşeyden önce, hangi hareketlerin özürsüzlük sayılabileceğini belirlemeğe çalışmak olanaksızdır. Özürlülü-k veya özürsüzlüğün olaydan olaya değişiklik arzedeceği açıktır. Gerek ilgili Komitenin ve gerekse Meclis Genel Kurulunun; milletvekilliğinin düşmesi gibi son derece ciddi bir konuda sağduyulu ve sorumluluklarını müdrik alarak hareket edeceklerini kabul e-tmek gerekir. Kaldı ki Meclisin görev ve yetkilerinin kötüye kullanılması ve davacıların bu konuda çizmek istedikleri tablonun gerçekleşmesi halinde Anayasanın 95.maddesi hükümleri ışığında, mağdur tarafın yargıya müracaat ederek yargısal denetim mekanizm-asını harekete geçirebilecekleri izahtan varestedir.

Davacıların bir aydan fazla bir süre için Meclis toplantılarına katılmakdıkları ihtilâfsız bir olgudur. Ayrıca davacıların Meclis Başkanın yazdıkları 27.6.90 tarihli yazıda ileri sürülen mazeretler si-yasal nitelikli olup bunların haklı birer özür sayılmasına da olanak yoktur. Tüm bunlar bir yana, davacılarca özür alarak ileri sürülenler arasında seçimlerin özetle ve kendi ifadelerine göre "nice Anayasa kuralına, demokratik ilkelere, hukukun genel pren-siplerine, seçimlere ilişkin yasa, teamül ve geleneklere tam bir aykırılık içinde" geçtiği iddialarında bulundular. Hemen belirtmek yerinde olur ki davacıların seçimlere ilişkin şikâyetleri bu davada bu Mahkemenin ele alıp bağlayacağı bir husus değildir. - Davacılar,


Meclis Başkanına yazdıkları 27.6.1990 tarihli yazılarında ileri sürdüklerinden başka özürleri olduğunu ne takrirlerinde ve ne de bu davanın duruşmasında ileri sürmüş değillerdir.

Davacılar ayrıca gerek Komite ve gerekse Genel Kurul safhası-nda kendilerine müdafaa hakkının tanınmadığından yakınmaktadırlar. Halen yürürlükte bulunan Meclis İçtüzüğünden önceki İçtüzük 19.8.1976 tarihli İçtüzük idi. Bu İçtüzüğün 98.maddesine göre bir milletvekilinin Meclis çalışmalarına izinsiz ve özürsüz olara-k bir ay süre ile katılmadığı takdirde bu husus Başkanlıkça saptanır ve konu özel bir komiteye gönderilirdi. Komite de "yasama dokunulmazlığının kaldırılmasındaki kurallara göre" durumu inceler ve raporunu hazırlardı. "Yasama dokunulmazlığının kaldırılma-sı" kurallarına ilişkin savunma hakkı ise 90.maddede yer almakta idi. Bu madde şimdi meriyette olan İçtüzüğün 135.maddesine tekabül eder ve özetle dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline sözlü de dahil savunma hakkı bahşetmektedir.

11.12.-1985'de yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan Meclis İçtüzüğünün 139.maddesi milletvekilliğinin nasıl sona ereceğini düzenlemektedir. Bu madde aynen şöyledir:
"139.(1)Cumhuriyet Meclisi çalışmalarına izinsiz ve özürsüz olarak bir ay süre ile katı-lmayan milletvekilinin devamsızlığı Başkanlık Divanınca saptanır ve Hukuk ve Siyasi İşler Komitesine Başkanlık Divanı kararı olarak gönderilir.

(2)Komite, bu konudaki çalışmalarını en geç on beş gün içinde tamamlar ve sonucu bir raporla- Genel Kurula sunar.

(3)Bu raporu görüşen Genel Kurul, devamsızlığı nedeniyle milletvekilliğinin düşmesine karar verirse, o milletvekilinin milletvekilliği sona erer.



139.maddenin yukarıya alıntısı çıkarılan metninden de görülebileceği- gibi daha önceki İçtüzüğün 98.maddesinin aksine ilgili milletvekiline savunma hakkının verileceğinden söz etmemektedir. Ancak böyle bir hakkın verilmeyeceğini de düzenlememektedir. Bu durumda 139.maddenin ilgili milletvekiline genel hukuk ilkeleri uyarı-nca gerekli savunma hakkını zımnen vermiş olduğunun kabul edilmesi gerekir. Davacılar böyle bir savunma hakkının kendilerine verilmediğini iddia etmektedirler. Mahkeme huzurundaki olgular bu yakınmayı desteklemekten uzaktır. Herşeyden önce Meclis Başkan-ının tesbit yazısına yanıt olarak davacıların, Meclis çalışmalarına katılmayışlarını izah eder 27.6.1990 tarihli yazıları vardır. Bu yazılarıyle davacılar, haklı olduklarına inandıkları ancak yukarıda da işaret edildiği gibi hukuksal açıdan özür olarak ka-bul edilmesine olanak bulunmayan bazı nedenler ileri sürerek Meclis çalışmalarına katılmayışları hususunda müdafaalarını ortaya koymuşlardır. Bunun dışında başka müdafaaları olduğu hususunda davacılar herhangi bir iddiada bulunmadılar. Bu durumda davacıl-ara müdafaa hakkının verilmediği söylenemez. Bu husus bir yana, yapılan milletvekilliği genel seçimlerini meşru saymayıp Meclise gelmeyen ve gelmeyeceğini bildiren davacılara müdafaa hakkının lâyık-ı veçhile verilmediği kabul edilse bile, çıkarlarının nas-ıl zedelendiğini anlamak mümkün değildir. Davacılar, gerek dava layihalarında ve gerekse davanın duruşması esnasında dava konusu kararlar nedeniyle, istekli oldukları halde, Meclis çalışmalarına katılamadıklarını iddia etmiş değillerdir. Bundan öyle anla-şılıyor ki davacılar hem Milletvekili sıfatlarını korumak hem de yasal özürleri olmadığı halde Meclis çalışmalarına katılmamayı amaçlamaktadırlar. Böyle bir ortamın tahakkuk etmesine iltifat edilmesi söz konusu değildir. Milletvekilinin Meclis dışı görev-leri önemli olmakla birlikte en az aynı derecede önemli olan Meclis içi çalışmalarına olan fiili katkısızdır. İzinsiz veya özürsüz olarak Meclis çalışmalarına katılmamanın milletvekilliğinin düşmesini mucip kılacak anayasal düzenleme bu görüşü en belirgin- bir şekilde teyit etmektedir. Esasen kendisine oy verip milletvekili seçen seçmenin isteği ve beklentisi de budur. Bunun aksini düşünmek, seçmenin oyunun ve isteğinin tecelli etmemesi demek olur ki böylesine bir durumun kabulü ise seçimlerin gereksizliğ-ini doğurur. Oysa ki seçimler, hedefi demokrasi olan Anayasanın, bir gereğidir.

Yukarıdaki nedenlerle dava konusu edilen kararların Anayasanın 1. ve 85.maddelerine aykırı oldukları söylenemez.

VII.SONUÇ:
Sonuç olarak davalı Meclisin 2., 3., 4., 5., 6.- ve 7. davacının milletvekilliği sıfatlarının düşmesine ilişkin 30.6.1990 tarihinde aldığı ve aynı tarih ve 74 sayılı Resmi Gazetenin Ek IV Bölüm II'de yayınlanan Kararlarının, Anayasanın başlangıç hükümleri ile 1, 81. ve 85.maddelerine aykırı olmadığına, -sözü edilen Kararların Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğünün 27.maddesinin 2.fıkrasına ve 53.maddenin 6. ve 7.fıkrası hükümlerine aykırı olarak alınmasına rağmen bu aykırılığın dava konusu kararların iptalini gerektirecek önem ve nitelikte bulunmadığına oybirliği- ile karar verilir.




(Salih S. Dayıoğlu) (N. Ergin Salâhi)
Başkan Yargıç





(Niyazi F. Korkut)(Aziz Altay)(Celâl Karabacak)
Yargıç Yargıç Yargıç

7 Şubat 1991

-1


-18-



-


Full & Egal Universal Law Academy