Anayasa Mahkemesi Numara 16/1987 Dava No 4/1988 Karar Tarihi 07.03.1988
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 16/1987 Dava No 4/1988 Karar Tarihi 07.03.1988
Numara: 16/1987
Dava No: 4/1988
Taraflar: Arzu Özdilek ile İlmiye Halil vd
Konu: Fasıl 278 Gayrı Meşru Çocuklar Yasasının 6.maddesinin (2).fıkrası ile (3).fıkrasının (b) ve (c) bentlerinin Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 07.03.1988

-D. 4/88 Anayasa Mahkemesi: 16/87
Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S. Dayıoğlu,
N. Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay
Girne Aile Mahkemesi tarafından 1/87 sayı-lı Genel İstida da (Müstedi: Arzu Özdilek, en yakın arkadaşı ve tabii vasisi annesi Lema Ali vasıtası ile ve Müstedaaleyhler: İlmiye Halil ve diğerleri arasında) sunulan konu.

Müstedi namına: Ural Cemil Yücehan
Müstedaaleyhler namına: Gözel Halim ve Sadi- Çelebi
Amicus curiae olarak Başsavcılık namına: Kıdemli Savcı Yaşar Boran

-------------

K A R A R

KONU:
Fasıl 278 Gayrı Meşru Çocuklar Yasasının 6.maddesinin (2).fıkrası ile (3).fıkrasının (b) ve (c) bentlerinin Anayasanın 1, 8(1)(2), 10, 36-(1), 17(1)(2) ve 60.maddelerine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY:
Müstedi, annesi vasıtası ile, Girne Aile Mahkemesinde dosyaladığı bir istida ile, müteveffa Özen Özdilek'in meşru çocuğu olduğuna ve müteveffanın kan akrabaları açısından onun meşru bir çocu-ğu statüsüne sahip olduğuna dair emir verilmesini istedi.

Müstedi, istidasında kendisinin müteveffanın çocuğu olduğunu ve müteveffanın kendisini şifahi ve yazılı beyanları ile tanıdığını iddia etti. Müstedaaleyhler ise, dosyaladıkları itirazname ile, ta-lep edilen emrin verilmesine karşı çıktılar, diğerleri yanında, müteveffanın müstediyi tanıdığına dair bir vasiyetname bulunmadığını iddia ettiler.
İstida, duruşma için, Girne Aile Mahkemesi önüne gittiğinde müstedi Fasıl 278 Gayrı Meşru Çocuklar Yasasını-n 6.maddesinin (2).fıkrası ile (3).fıkranın (b) ve (c) bentlerinin Anayasanın 1, 8(1)(2), 10, 36(1), 17(1)(2) ve 60.maddelerine aykırı olduğunu öne sürdü. Mahkeme de öne sürülen Anayasaya aykırılık konusunun taraflar arasındaki ihtilâfı karara bağlamakta -etkili olabileceği kanaatına vardı ve konuyu, karara bağlanmak üzere, Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak, sundu ve Anayasa Mahkemesinin kararına dek istidanın duruşmasını durdurdu.

II. İDDİANIN GEREKÇESİ:
Müstedinin iddiasının gerekçesi özetle şöy-ledir:
Fasıl 278'in 6(2) maddesi bir çocuğun, babasının ölümünden sonra, meşru sayılması için mahkemeye istida yapabilmesini babanın onun kendi çocuğu olduğunu bir vasiyetname ile tanıması koşuluna bağlı tutmaktadır. Bu fıkranın "vasiyetname ile" (by his- will) ibaresi Anayasanın 8.maddesine aykırıdır. Çocuk tarafından istidanın, babanın ölümünden sonra, sadece vasiyetname ile tanınma halinde yapılabilmesi ve başka şekilde tanınma halinde yapılamaması nitelikte benzerliği olan kişiler arasında ayırım yapm-akta ve bu nedenle eşitlik ilkesine ve Anayasanın 8.maddesine aykırı düşmektedir. Bu ayırım haklı nedene dayanmamaktadır.

Yasanın 6.maddesinin (2).fıkrasındaki bu kural hukukun üstünlüğü ilkesine ve sosyal adalete ters düşmekte ve bu nedenle Anayasanın -1.maddesine aykırı olmaktadır. Bu kural, bu gibi çocukları miras hakkından mahrum ettiği cihetle, Anayasanın 36.maddesine de aykırıdır.

Söz konusu kural gençlerin karakterini de zedeler ve bu nedenle Anayasanın 60.maddesine de aykırılığı mevcuttur. Kiş-i huzurunu ve sosyal adaleti de zedelediği cihetle Anayasanın 10.maddesine de aykırıdır.
Yapılan havalede konu yasanın 6.maddesinin (2).fıkrasının Anayasanın 17(1)(2) maddesine de aykırı olup olmadığı sorulmuş ise de havalenin duruşmasında Anayasanın bu m-addesine aykırılık iddiası öne sürülmedi.

Yine yapılan havalede Yasanın 6.maddesinin (3).fıkrasının (b) ve (c) bentlerinin de Anayasanın sözü edilen maddelerine aykırı olup olmadığı sorulmuş ise de havalenin duruşmasında bunların Anayasanın herhangi bir -maddesine aykırı olduğu iddia edilmemiştir.

Müstedaaleyhlerin iddialarının gerekçesi özetle şöyledir:
Baba gerek hayatta iken gerek öldükten sonra tanınmanın onun tarafından yapılması gerekir. Her iki ahvalde de hak ona aittir. Bu hak Türkiyede dedeye -de tanınmaktadır.

Söz konusu yasa kuralının Anayasanın 8.maddesine aykırılığı yoktur, çünkü bu kural ayni statüdeki kişiler arasında ayırım yapmamaktadır. Ayırım olsa bile 8.maddeye aykırılık yoktur, çünkü ölüme tabi en sağlıklı tasarruf vasiyetnamedir -ve bu nedenle ortada haklı bir neden mevcuttur.

Anayasanın 8.maddesine aykırılık olmadığına göre, 1.maddesine de aykırılık yoktur. Aynı nedenlerle 10 ve 60.maddelere aykırılık yoktur.

Söz konusu kural Tevarüs Yasası altındaki miras hakkını zedelememek-tedir ve bu nedenle Anayasanın 36.maddesine aykırı değildir.

3. Amicus curiae olarak Başsavcılık tarafından hazır bulunan Kıdemli Savcının görüşleri özetle şöyledir:


Müstedaaleyhlerin öne sürdüğü görüşler doğrudur. Tanınma şahsa bağlıdır ve o nedenle- babaya ait bir haktır.

Müstedinin tek şikâyeti yasa kuralının başka şekildeki tanınmalara cevaz vermemesidir. Bu ise Mahkemenin değil, Yasama Meclisinin bir sorunudur.

Yasanın söz konusu kuralı Anayasanın 8.maddesine aykırı bir ayırım öngörmemektedir-. Yasa kuralı aynı statüdeki tüm kişilere şamildir.

Ayırım mevcut olmadığına göre Anayasanın diğer maddelerine de aykırılık mevcut değildir.

Anayasanın 60.maddesinin konu ile ilgisi yoktur. Bu madde Devlete ödev yüklemektedir. Devletin görev yapıp -yapmadığı ise konumuz ile ilgili değildir.

III. İLGİLİ YASA METİNLERİ:
Fasıl 278 Gayrı Meşru Çocuklar Yasasının 6(2) maddesinin İngilizce metni aynen şöyledir:
"6(1). . . . . . . . . . .
(2)An order under subsection (1) may be made on applicat-ion to the Court by or on behalf of the father: Provided that where the father is dead such application may be made by the child himself if the father has recognized by his will the child as his."

Türkçeye çevrilerek Meclis yayını olarak ç-ıkan Kıbrıs Yasalarının 5.cildinde yer aldığı şekli ile Konu Yasanın 6.maddesinin (2).fıkrası aynen şöyledir:
"6(1). . . . . . . . . . .
Baba tarafından veya babanın adına Mahkemeye müracaat edilmesi üzerine (1).fıkra uyarınca bir emir verilebilir:


-Ancak, babaanın ölü olması halinde, baba vasiyetname ile çocuğun kendisinin olduğunu kabul etmişse, müracaat çocuğun bizzat kendisi tarafından da yapılabilir."


IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:

"Madde 1.
-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan lâik bir Cumhuriyettir."-


"Madde 8.
(1)Herkes, hiçbir ayırım gözetilmeksizin, Anayasa ve yasa önünde eşittir. Hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.
(2)Devlet organları ve yönetim makamları, bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uy-gun olarak hareket etmek ve ayrıcalık yapmamak zorundadırlar.
. . . . . . . . . ."


"Madde 10.
(1)Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahiptir.
(2)Devlet, kişinin temel hak ve özgürlü-klerini, kişi huzuru, sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak biçimde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal bütün engelleri kaldırır; insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlar.
(3)De-vletin yasama, yürütme ve yargı organları, kendi yetki sınırları içinde, bu Kısım kurallarının tam olarak uygulanmasını sağlamakla yükümlüdürler."


"Madde 36.
-(1)Her yurttaş, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, kamu yararı amacıyla ve yasa ile sınırlanabilir."
-

"Madde 60.
Devlet, gençlerin bilgili, sağlıklı, sağlam karakterli ve topluma yararlı birer yurttaş olarak yetişme ve geliştirilmelerini sağlar."
-
V. İNCELEME:
Konu, yapılan iddialar ışığında incelendi ve gereği düşünüldü.

Gayrı Meşru Çocuklar Yasasının yukarıda iktibası yapılan ilgili maddesinden de anlaşılacağı gibi evlilik dışı doğan bir çocuğun babasının ölümünden sonra meşruluk emri için ma-hkemeye müracaat edebilmesini babanın bir vasiyetname ile onu kendi çocuğu olarak tanımış olması şartına bağlamaktadır.

Müstedi, ilgili maddenin şart bendinde yer alan "vasiyetname ile" sözcüklerinin Anayasaya aykırılığını iddia ederken aslında bu kura-lın "vasiyetname ile" sınırlandırılmasından şikâyet etmektedir. Çünkü "vasiyetname ile" sözcüklerinin çıkması ile geriye kalacak metin ölmüş olan babanın, çocuğu, her ne şekilde olursa olsun tanımasına açık olacaktır. Böyle bir durumun mevcudiyeti elbett-e ki vasiyetname ile tanımaları da kural dışı bırakmayacaktır. O halde müstedinin esas istemi şart bendinde yer alan kuralın sair şekilde tanımalara yol açacak şekilde uygulama alanını genişletmektir. Oysa ki genel ilke olarak eksik düzenleme var diye bi-r kuralın Anayasaya aykırılığından söz edilemez. Nitekim Esas No. 1963/172 Karar No. 1963/244 AMKD sayı 1 s. 439 sayfa 441 ve 442 de bu husus Türkiye Anayasa Mahkemesince oybirliği ile şöyle ifade edildi:
"Gerçekten 3008 sayılı İş Kanununun 1'inci mad-desinin birinci fıkrasında, bir iş yerinde bedenen veya bedenen ve fikren çalışanlar, bu kanunun uygulanması bakımından işçi sayılmakta ve buna göre yalnız fikri çalışma yapanlarla fikri çalışanları bedeni çalışmalarından üstün olanlar kanunun uygulama ala-nının dışında kalmaktadır. Meselenin yalnız bu açıdan ele alınması, ilk bakışta konuda bir adaletsizliğin ve eşitsizliğin bulunduğu iddiasının yerinde olduğu düşüncesini akla getirebilir. Ancak bu durumun, Anayasaya aykırılık hali ile karıştırılmaması ge-rekmektedir. Zira bir kanun hükmünün Anayasaya aykırı olduğunun iddia edilebilmesi için, söz konusu hükmün metin olarak, Anayasanın koyduğu esaslara aykırı bir kural koymuş olması gerekir.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
- Halbuki Anayasa Mahkemesinden, ancak Anayasaya aykırı olan bir kanun hükmünün uygulama alanından kaldırılmasını sağlamak için iptal kararı istenebilir, yoksa bir hükmün, uygulama alanının genişletilmesi amacı ile, değiştirilmesini sağlamak için iptali ist-enemez. Zira bu yolda bir istemde, söz konusu hükmün iptali değil, daha geniş bir alana yayılmak suretiyle uygulamada kalması amacı bulunmaktadır ki bu suretle istemin kendisi dahi, mevcut hükümde Anayasaya bir aykırılık değil, ancak, davacının düşüncesin-e göre, bir eksikliğin bulunduğunu ifade etmiş olmaktadır."


Yukarıda alıntısı yapılan görüşleri benimseriz. Yukarıya çıkarılan alıntının içeriğinde ifadesini bulan ilkeden ayrılmayı gerektirecek istisnai durumlar olabilir. Böyle istisnai bir durumun ö-nümüzdeki havalede mevcut olduğu söylenemez. Bu durumda Fasıl 278 Gayrı Meşru Çocuklar Yasasının 6.maddesinin (2).fıkrasının şart bendinde yer alan "vasiyetname ile" kuralının aykırı olduğu iddia edilen Anayasa maddelerine aykırılığı yoktur. Başkan ve Ya-rgıç Niyazi F. Korkut bu görüşe katılmayıp yasanın 6.maddesinin (2).fıkrasının Anayasaya aykırı olup olmadığı hususunun tezekkür edilip karara bağlanması gerekmediği görüşündedirler.

Havalede yasanın 6.maddesinin (3).fıkrasının (b) ve (c) bentlerinin de- Anayasanın aynı maddelerine aykırı olup olmadığı sorulmuş ise de bu bentlerin Anayasaya aykırı bulunmasının, mesele ile ilgili hâl ve koşullar ışığında, müstediye yarar sağlaması söz konusu değildir. Bu nedenle bu bentlerin Anayasaya aykırı olup olmadığı- hususunun tezekkür edilmesi gerekmemektedir. Esasen müstedi, havalenin duruşmasında, bu bentlerin Anayasaya aykırılığı iddiasını öne sürmüş değildir.





SONUÇ:
Sonuç olarak Fasıl 278 Gayrı Meşru Çocuklar Yasasının 6.maddesinin (2).fıkrasının Anayasaya- aykırı olmadığına Başkan ve Yargıç Niyazi F. Korkut'un karşıoyları ve oyçokluğu ile ve ayni maddenin (3).fıkrasının (b) ve (c) bentlerinin Anayasaya aykırı olup olmadığı hususunun tezekkür edilip karara bağlanması gerekmediğine, oybirliği ile, karar veril-ir.




(Şakir Sıdkı İlkay) (Salih S. Dayıoğlu)
Başkan Yargıç




(N. Ergin Salâhi)(Niyazi F. Korkut)(Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç


7 Mart 1988













KARŞIOY YAZISI

Fasıl 278 Gayrı M-eşru Çocuklar Yasasının 6.maddesinin (2).fıkrasının şart bendi bir çocuğun, babasının ölümünden sonra, meşruluk emri için Mahkemeye müracaat edebilmesini babanın onu bir vasiyetnamesi ile kendi çocuğu olarak tanımış olması koşuluna bağlamaktadır.


Konu k-uralın çocuk tarafından meşruluk için istida yapabilmesini diğer bir deyimle Mahkemenin çocuk tarafından yapılna bir istida üzerine meşruluk emrini verebilmesini sadece babanın bir vasiyetnamesi ile onu kendi çocuğu olarak tanıması koşuluna bağladığı orand-a Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Mahkemeden konu şart bendinin içerdiği "vasiyetnamesi ile" (by his will) ibaresinin Anayasaya aykırı bulunması istenmiştir.

Havale konusu şart bendi incelendiğinde çocuğun, babanın ölümünden sonra, istida y-apabilmesi için tek koşulun babanın bir vasiyetnamesi ile kendisini çocuğu olarak tanıması olduğu görülür. Diğer bir deyimle çocuğun, babasının ölümünden sonra, istida yapabilmesi için babanın onu vasiyetname dışında herhangi bir şekilde tanımış olması ye-terli değildir. Bu nedenledir ki söz konusu kuralın sosyal adalete ters düştüğü iddiası, ilk nazarda, ağırlık taşımaktadır. Ne var ki müstedinin iddialarında haklı olması halinde, Anayasaya sadece "vasiyetnamesi ile" ibaresinin değil de tüm şart bendinin- aykırı bulunması gerekir. Çünkü aksi takdirde Mahkeme konu şart bendini başka veya her şekilde tanınmayı öngörür şekilde tadil etmiş olur ki bu yetki sadece Yasama Meclisine aittir.



Konu şart bendi tümü ile Anayasaya aykırı bulunması halinde ise, bab-anın ölümünden sonra, bir çocuğun meşru sayılabilmesi için Mahkemeye müracaat etmesine cevaz veren kural tümü ile ortadan kalkmış olacaktır. Bu durumda müstedinin konu kuralın aykırı bulunmasından herhangi bir yarar sağlaması söz konusu olamaz. Bu nedenl-e öne sürülen Anayasaya aykırılık konusunun istidanın karara bağlanmasında etkenliği mevcut değildir. Bu böyle olduğuna göre de konu yasanın 6.maddesinin (2).fıkrasının Anayasaya aykırı olup olmadığı hususunun tezekkür edilip karara bağlanması gerekmediği- görüşündeyiz.




-

(Şakir Sıdkı İlkay) (Niyazi F. Korkut)
Başkan Yargıç
-1


6



-


Full & Egal Universal Law Academy