Anayasa Mahkemesi Numara 15/1984 Dava No 3/1985 Karar Tarihi 31.01.1985
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 15/1984 Dava No 3/1985 Karar Tarihi 31.01.1985
Numara: 15/1984
Dava No: 3/1985
Taraflar: Başsavcılık ile Mahmut Hüdaverdi vd
Konu: Fasıl 151 Bahse Tutuşma Evleri, Kumarhaneler ve Kumarı Önleme Yasasının 12. maddesinin Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 31.01.1985

-D. 3/85 Anayasa Mahkemesi: 15/84
(Ceza Dava No. 442/84; Lefkoşa)
Anayasa Mahkemesi olarak oturum yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S. Dayıoğlu, N.Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Aziz Al-tay.
Anayasanın 114. maddesi hakkında.
-
Lefkoşa Kaza Mahkemesi tarafından 442/84 sayılı ceza davasında (Başsavcılık ile Mahmut Hüdaverdi ve diğerleri) arasında sunulan konu.


İddia Makamı namına: Başsavcı Yardımcısı Akın Sait.
Sanıklar namına: Rifat Reis.

------------

K A R A R

KONU:
Fas-ıl 151 Bahse Tutuşma Evleri, Kumarhaneler ve Kumarı Önleme Yasasının 12. maddesinin Anayasanın 1. maddesi, 28. maddesinin (4). fıkrası ve 103. maddesine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY:
Sanık (1) dışındaki diğer sanıklar, Lefkoşa Kaza Mahkemesi huzurunda, -Fasıl 151 Bahse Tutuşma Evleri, Kumarhaneler ve Kumarı Önleme Yasasının 6(1), 12, 13 ve 15. maddelerine aykırı olarak, 5.1.1984 tarihinde, Lefkoşa'da, sanık (1)'in sahibi bulunduğu Jokey Kulübünde, para ile zar oynamakla; sanık (1) ve (2) ise, aynı Yasanı-n 3(1)(a)(2) maddesine ve Fasıl 154 Ceza Yasasının 20. maddesine aykırı olarak, sahibi ve çalıştırıcısı bulundukları Jokey Kulübünü kumarhane olarak kullanmakla ve aynı Yasanın 6(1)(3), 12, 13 ve 15. maddeleri ile Fasıl 154'ün 4 ve 20. maddelerine aykırı o-larak tasarruflarında kumar aleti yani bir adet portatif rulet bulundurmakla itham edildiler.

Dava duruşma için Lefkoşa Kaza Mahkemesi huzuruna geldiğinde sanıklar tarafından müdafaa avukatı Fasıl 151 Bahse Tutuşma Evleri, Kumarhaneler ve Kumarı Önleme Y-asasının 12. maddesinin Anayasanın 1. maddesine, 28. maddesinin (4). fıkrasına ve 103. maddesine aykırı olduğunu iddia etti. Mahkeme de ileriye sürülen Anayasaya aykırılık konusunun taraflar arasındaki ihtilâfın karara bağlanmasında etkisi olabileceği kan-aatına vardı ve konuyu karara bağlanmak üzere Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak, sundu ve Yüksek Mahkemenin kararına dek davayı durdurdu.

II. İDDİANIN GEREKÇESİ:
Sanıkların iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
Her sanık yargılanırken mahkeme hu-zurunda susma hakkına sahiptir. Halbuki Yasanın 12. maddesi altında yargılanan bir sanık, bir takım olayların ortaya konmaları halinde mutlaka konuşup bunları bertaraf etmekle mükelleftir ve bu nedenle susma hakkını yitirir. Bu ise hukukun üstünlüğünü ön-gören Anayasanın 1. maddesine aykırıdır.

Anayasanın 28. maddesinin (4). fıkrası bir sanığın suçunun İddia Makamı tarafından ispat edilmesini öngörür. Yasanın 12. maddesi ise bir anlamda sanığın kendi suçsuzluğunu ispat etmesini öngörür ve bu nedenle A-nayasanın 28(4) maddesine aykırıdır.

Yasanın 12. maddesi vicdani kanaat prensibini ihlâl ettiği cihetle Anayasanın 103. maddesinin (1). fıkrasına da aykırıdır.

2. İddia Makamının iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
Esas itibarı ile yapılan iddia kon-u maddenin Anayasanın 28(4) maddesine aykırı olduğu merkezindedir. Anayasanın bu maddesine göre suçluluğu kanıtlama yükümlülüğü yasa ile belirlendiği şekilde yerine getirilir. Sanığa suçsuzluğu kanıtlama külfeti getirilmiş değildir. Yasanın 12. maddesin-in Anayasanın bu maddesine aykırılığı yoktur.
Yasanın 12. maddesi sanığı konuşmaya mecbur etmez. Sanık, diğer davalardaki sanıklar için olduğu gibi, isterse konuşur. Esasen hukuk üstünlüğü prensibinin susma hakkı içerdiğine dair bir anayasal kural yoktu-r. Anayasanın 1. maddesine aykırılık mevcut değildir.

Anayasanın 103(1) maddesinin konu ile ilgisi yoktur. Yasanın 12. maddesi yargıcın vicdanına göre karar verme yetkisini ihlâl etmez.

III. İLGİLİ YASA METNİ:
Fasıl 151 Bahse Tutuşma Evleri, Kumarha-neler ve Kumarı Önleme Yasasının 12. maddesi şöyledir:

"12.(1)Bu Yasanın, bir kumarhaneyi ilgilendiren kuralları uyarınca girilen her yer, aksi ispatlanana kadar, aşağıdaki durumların herhangi birinde sahibi, işgalcisi veya yönetici tarafından muhafaza- edilen veya kullanılan bir kumarhane varsayılır.(a)O yerin içinde veya o yerde bulunan veya o yerden kaçmakta olan herhangi bir kişinin üzerinde kumar oynamada kullanılan herhangi bir alet veya cihaz bulunursa;(b)Bu Yasa kuralları uyarınca hareket e-tmekte olan herhangi bir polis memuru veya yardımcılarından biri yere veya herhangi bir kısmına girmekten veya yaklaşmaktan kasten önlenir, engellenir veya geciktirilirse;(c)O yerin herhangi bir kısmına giden geçit veya merdiven ayağı veya giriş yolu mu-tat olmayan şekilde dar veya dik ise veya oraya başka surette geçiş zor ise veya herhangi bir kısmı, içeride bulunanların başkalarının yaklaşması veya içeri girmesini görmesi veya saptamasını veya tehlike işareti vermesini veya oradan kaçmanın kolaylaştırı-lmasını mümkün kılmak için bir özel tertibat veya girişi önlemek, engellemek veya geciktirmek için mutat olmayan veya mutat dışı bir derecede çok vasıtalarla techiz edilmişse; veya(d)Bazı kişilerin oradan kaçmakta olduğu görülür veya işitilirse.

(2-)Bu Yasa kuralları uyarınca bir kumarhaneye girmekte olduğu bir sırada kumarhanede bulunan veya kumarhaneden kaçmakta olan herhangi bir kişi, aksi ispat edilmedikçe, orada kumar oynamakta veya oynamış olduğu varsayılır.(3)Bu maddenin (1) ve (2). fıkra-larındaki Karineler, kumarhaneler ve oralarda kumar oynayanlara uygulandıkları şekilde, ayrıntılarla ilgili gerekli değişiklikler yapıldıktan sonra, bu Yasanın 6. maddesinin şamil olduğu oyunlardan herhangi birinin oynanması ile ilgili olarak girilen herha-ngi bir yere ve orada bulunan veya oradan kaçmakta olan kişilere de uygulanır."

IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:

"Madde 1.
Kıbrıs Türk Federe Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan lâik bir cumhuriyettir."


"Madd-e 28(4).
Bir suçtan sanık herkes, suçluluğu yasaya uygun olarak ispat edilinceye kadar suçsuz sayılır."


"Madde 103(1).
Yargıçlar, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, yasaya, hukuka ve vicdani kanaatlarına göre hüküm verirler."


V. İNCELEME:-
Sunulan soru ile ilgili yasa metinleri, Anayasa kuralları ve tarafların kamu ile ilgili iddia ve görüşleri incelendi ve gereği görüşülüp düşünüldü.

Yasanın 12. maddesi, bazı olgu veya olguların kanıtlanması halinde maddede sözü edilen suç veya suçları-n işlenmiş olduğuna dair nakzedilebilir yasal karinelerin ortaya çıkmasını öngörmekte ise de bir sanığın mahkeme huzurunda konuşmasını veya şahadet vermesini öngören veya zorlayan bir kural içermemektedir. Sanık, diğer davalarda olduğu gibi, yasanın öngör-düğü herhangi bir hususu kanıtlamak için İddia Makamı tarafından çağırılan şahadeti tezkip etmek veya bu şahadet sonucu ortaya çıkan bir karineyi nakzetmek için, istediği takdirde, konuşabilir veya susabilir veya şahadet ibraz edebilir veya etmeyebilir. B-u böyle olduğuna göre, hukukun üstünlüğü ilkesinin susma hakkını içerip içermediği bir tarafa, Yasanın 12. maddesinin Anayasanın 1. maddesine aykırılığı yoktur.

Yasanın 12. maddesinin bir anlamda sanığa suçsuzluğunu ispat etme külfetini yüklediği ve bu n-edenle Anayasanın 20. maddesinin (4). fıkrasının öngördüğü masumiyet karinesine ters düştüğü iddia edildi. Yasanın 12. maddesi, daha önce de belirtildiği gibi, bazı olgu ve olguların kanıtlanması halinde maddede konu edilen suç ve suçların işlenmiş olduğu-na dair nakzedilebilir karinelerin ortaya çıkmasını öngörmektedir. Yasa koyucu bu şekilde bir düzenleme yaparken maddede konu edilen ve önlenmesi amaçlanan suçların tür ve mahiyetini ve bunların sair şekilde kanıtlanmasının çoğu kez olanaksız olacağını gö-z önünde bulundurmuş olmalıdır. Kanıtlanması öngörülen olgu ve olgular ise kişinin konu suçlarla ilişkisini makul surette gösterebilen olgu ve olgulardır. Söz konusu karine veya karinelerin ortaya çıkması için kanıtlanması öngörülen olgu ve olguların mah-iyeti ve karinelerin nakzedilebilir oluşu göz önünde tutulduğunda maddede bu gibi karinelerin öngörülmüş olmasının masumiyet karinesini bertaraf etme gayesini gütmediği anlaşılır. Bu gibi karinelerin maddede öngörülmüş olması sanığa suçsuzluğunu ispat etm-e külfeti getirmiş değildir. Sanığın suçsuzluğunu gösterecek karineleri ortaya koyacak olguları kanıtlamak yine İddia Makamına düşmektedir. Bu durumda Yasanın 12 .maddesinin Anayasanın 28. maddesinin (4). fıkrasına aykırı olduğu iddiası geçerli değildir.- -Gör: Gendarmerie v. Zaves, 4 R.S.C.C. 63 ve A.M. 2/73. Yargıç Salih S. Dayıoğlu bu görüşe katılmamaktadır.

Anayasanın 103. maddesinin (1). fıkrası yargıçların Anayasaya, yasaya, hukuka ve vicdani kanaatlarına göre karar vermelerini öngörür. Yasanın -12. maddesi yargıçların bu Anayasa kuralına aykırı şekilde karar vermesini öngören herhangi açık veya zımnî bir kural içermemektedir. Bu nedenle Yasanın bu maddesinin Anayasanın 103. maddesinin (1). fıkrasına aykırılığı yoktur.

SONUÇ:
Sonuç olarak F-asıl 151, Bahse Tutuşma Evleri, Kumarhaneler ve Kumarı Önleme Yasasının 12. maddesinin Anayasanın 1. ve 103. maddelerine aykırı olmadığına oybirliği ile ve Anayasanın 28. maddesinin (4). fıkrasına aykırı olmadığına, Yargıç Salih S. Dayıoğlunun karşıoyu ve -oyçokluğu ile, karar verilir.



(Şakir Sıdkı İlkay) (Salih S. Dayıoğlu)
Başkan Yargıç




(N. Ergin Salâhi)(Niyazi F. Korkut)(Aziz Altay)
YargıçYargıç Yargıç

31 Ocak 1985



KARŞIOY YAZISI

Salih S. Dayıoğlu: Anayasamı-z suçluluk karinesini değil, suçsuzluk karinesini benimsemiştir. Anayasamızın 28(4) maddesinde "bir suçtan sanık herkes, suçluluğu yasaya uygun olarak ispat edilinceye kadar suçsuz sayılır" biçiminde ifadesini bulan masumiyet ilkesi herkesin, aksi kanıtla-nıncaya dek, suçsuz olduğu doğrultusundadır. Halbuki Fasıl 151'in 12. maddesi, bir takım çevresel olguların kanıtlanmasıyla esas suç olan kumar oynama suçunun işlendiği hususunda bir karine ihdas etmiş bulunmaktadır. Her ne kadar da yaratılan bu suçluluk- karinesi nakzedilebilir türden ve suç işlediği varsayılan kişinin isnat edilen suçu işlemediğini göstermek için bütün müdafaa imkânlarının kendisine açık olduğu bir gerçek ise de, Anayasa ile güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlâl edilmediğini -söylemeğe imkân yoktur. 1961 Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında bizim Anayasamızın 28(4) maddesinde olduğu gibi suçsuzluk karinesi ile ilgili olarak spesifik bir madde olmamasına rağmen, bu karine sair kavramlar meyanında 1961 Türkiye Cumhuriyeti Anayasasın-ın 2. maddesinde yer alan "insan hakları" ve "Hukuk Devleti" kavramları açısından, Türkiye Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmiş ve suçsuzluk karinesinin yukarıdaki kavramlar çerçevesinde mütalâa edilmesi gerektiği görüşüne varmıştı. Bundan hareketle 14-12 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa 1696 sayılı yasayla eklenen Ek Madde 2 Anayasanın 2. maddesinin içerdiği suçsuzluk karinesi kavramına aykırı olduğu vurgulanmıştı. Sözü edilen ve Anayasaya aykırı bulunan Ek Madde 2 aynen şöyle idi:
"Ek Madde -2.- Kanun dışı vücuda getirilen veya kanuna aykırı faaliyetleri sebebiyle yargı mercilerince kapatılan dernek veya siyasi parti gibi kuruluşlara üye olunması suç sayılan hallerde bu nitelikteki bir kuruluşun;
Bir görevlisi gibi hareket eden,
2. Adına b-ir emir veren veya tavsiyede bulunan veya bildiri çıkaran veya demeç veren yahut haber taşıyan,
3. Yararına herhangi bir kimseye aidat veya diğer bir nam altında yardım eden veya yardım taahhüdünde bulunan,
4. Yardım veya yardım taahhüdü toplaya-n,
5. Bir komitesi, kolu veya hücresinin birkaç toplantısına katılan veya orada hazır olan, kimse, aksini ispat edemedikçe o kurulun üyesi sayılır."


Türkiye Anayasa Mahkemesi E.1979/38 K.1980/11 sayılı ve A.M.K.D. Sayı 18 s.87'de görülebilen kararın-da "masumluk karinesi"ni İnsan Hakları kavramı açısından inceledikten sonra sayfa 98 ve 99'da şu görüşlere yer verdi:



"Yasasız suç ve ceza, yargılamasız hükümlülük ve savunmasız yargılamanın düşünülememesi, suçluluk savlarının kanıtlanması zorunl-uğu, şüphenin sanık aleyhine yorumlanmaması ve kuşkulu durumlardan sanığın yararlandırılmasının gerekliliği ilkeleri ve 'vicdani delil' sistemi ile bütünleşen 'masumluk karinesi' çağdaş bir nitelik kazanmaktadır. 'Masumluk karinesii' yerine 'suçluluk kari-nesi'nin kabulü ise, sanığın suçsuz olduğu kanıtlanmadıkça suçlu sayılmasına neden olacak, suçsuzluğunu kanıtlayamama kaygısı ve suçlayan organın keyfi ya da yersiz ve yetersiz suçlamaları, suçsuz insanı, sürekli olarak korku ve güvensizlik duygusu içinde -bırakacaktır.

................................................

Böylece öğreti alanında da belirtildiği üzere, ispat bakımından genel kurallara aykırı bir içerik taşıyan ve 'ispat külfeti'ni sanığa yükleyerek bir tür suçluluk karinesi öngören, ba-şka bir deyişle, belli bir olayın gerçekleştiği durumlardan suçu oluşturan öteki bir olayın sabit olduğunu kabule zorlayan bağlayıcı bir kuralla, kesin hükme kadar sanığın suçsuz sayılması doğrultusundaki genel kuralı tersine çeviren, böylece belirli eylem-leri yasa dışı örgütlere üye olmanın, dolayısıyle suçluluğun kesin belirtileri sayan; genel kural ve suçsuzluk karinesi gereği, savunmanın kanıtlanması zorunluğu olmadığı halde sanığı savunmasını kanıtlama yükümlülüğü ile karşı karşıya bırakan itiraz konu-su Ek 2. madde, Anayasa'nın Başlangıç'ı ile buna göndermede bulunan 2. maddesinde yazılı "insan hak ve özgülüklerine bağlılık" ilkeleriyle bağdaşmamaktadır."


Anayasa Mahkemesi suçsuzluk karinesini "Hukuk Devleti" kavramı açısından da incelerken sayfa -99 ve 100'de şu görüşlere yer vermişti:
"İtiraz konusu Ek.2 madde, yasa dışı kuruluşlara üye olmak suçlarının suçluluk karinesiyle karşı karşıya bırakarak bunları suçlu olmadığını kanıtlamaya zorlamaktadır. Suçlulukları ispatlanıncaya kadar suçsuz -sayılmaları olanağından ve bu olanağı yürürlüğe koyan üstün hukuk kurallarından kimi sanıkların yararlanmalarına engel olan yasa hükümlerinin bir hakkın kullanılmasını engellemekle birlikte bireylerin hukuksal güvencelerini de yok edeceği açıktır. Bu tür -yasal bir düzenlemenin hukuk devleti tanımını bütünleyen ögelerle bağdaştırılabileceği de kuşkusuz düşünülemez."

1961 Türkiye Anayasasında "masumiyet" karinesi ilke olarak belirli bir şekilde yer almamasına karşın bu ilke bizim Anayasamızın 28. -maddesinin (4). fıkrasında spesifik olarak yer almış bulunmaktadır. Bu durumda havale konusu yasa maddesinin Anayasamızın 28(4) maddesine aykırılığından söz edilebilir. Dolayısıyle masumiyet karinesinin Anayasamızın 1. ve 103. maddeleri açısından incelen-mesine ve bu maddelere aykırı olduğunu söylemeye imkân yoktur.

Önümüzdeki meselede de Fasıl 151 madde 12(1)(a)(b)(c)(d) bir takım olguların İddia Makamınca kanıtlanması halinde bir yerin kumarhane varsayılacağını, aynı maddenin (2). fıkrası ise bu gibi k-umarhane varsayılan yere girilmekte olduğu bir sırada orada bulunan veya oradan kaçmakta olan herhangi bir kişinin kumar oynamakta veya oynamış olduğu hususunda nakzedilebilir bir karine yaratacağını öngörür. Tabiidir ki bu gibi kişi yasanın yarattığı bu -karineyi Mahkemeyi tatmin eder bir şekilde çürütebilir ancak sanığa verilen bu hak, ona düşen ispat külfeti iddia makamınınki gibi sıkı olmamasına rağmen, masumiyet karinesine aykırı olarak onun suçlu varsayıldığı gerçeğini ortadan kaldırmaya yeterli değil-dir.

Ceza Yasamızın veya sair yasaların bazı maddelerinin de bir nevi suçluluk karinesi yarattığı ve sanığa aksini ispat etme külfeti getirdiği doğrudur. Bunların tümünü burada incelemek olanağı yoktur ve esasen gereksizdir. Ancak bazı suçlarda, suçu o-luşturan olguların sanığın özel bilgisi dahilinde olması (peculiarly within his knowledge) makul olarak da gibi durumlarda, delil açısından, sanığın bir takım izahat vermesini gerektirebilir ve bunun yokluğunda sanık suçlu sayılabilir. Bu gibi durumlarda -diğer bir deyişle, sanığın özel bilgisi tahtinde olan durumlarda ispat külfetinin ona yükletilmesi keyfiyeti masumiyet karinesi ile çatışmaz.

Sonuç olarak Fasıl 151 Bahse Tutuşma Evleri, Kumarhaneler ve Kumarı Önleme Yasasının 12. maddesinin Anayasanın 2-8. maddesinin (4). fıkrasına aykırı olduğu görüşündeyim.




(Salih S. Dayıoğlu)
Yargıç
31 Ocak 1985

















8






Full & Egal Universal Law Academy