Anayasa Mahkemesi Numara 13/1981 Dava No 13/1981 Karar Tarihi 03.07.1981
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 13/1981 Dava No 13/1981 Karar Tarihi 03.07.1981
Numara: 13/1981
Dava No: 13/1981
Taraflar: Hüseyin Ertaç ile L/şa Türk Belediyesi
Konu: 15/80 Belediyeler Yasasının 97, 101 ve 102 maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 03.07.1981

-D.13/81 Anayasa Mahkemesi 13/81
Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Ülfet Emin, Başkan, Salih S. Dayıoğlu,
N. Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.
Anayasanın 114. maddesi hakkında.

(Yüksek İd-are Mahkemesinde YİM 20/81 sayılı Başvuruda Müstedi: Hüseyin Ertaç, Lefkoşa ile Müstedaaleyh: Lefkoşa Türk Belediyesi, Lefkoşa arasında) 5.6.1981 tarihinde sunulan konu.


Müstedi namına: Kıvanç M. Rıza
Müstedaaleyh namına: Fuat Veziroğlu


K A R A R
KONU:-
15/80 sayılı Belediyeler Yasasının 97, 101 ve 102. maddelerinin ve bu Yasaya ekli 1. Cetvelin Anayasanın 1, 4, 7 ve 61. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

I. OLAY:
Müstedi Yüksek İdare Mahkemesine dosyaladığı 13.1.1981 tarihli bir başvuru ile- müstedaaleyh tarafından alınıp 1980 senesi için müstediye meslek vergisi olarak 50,000.TL tarheden ve müstedinin bilgisine takriben 9.9.1980 tarihinde gelen ve/veya müstedaaleyhin sözkonusu tarh için müstedi tarafından yapılan takriben 9.9.1980 tarihli it-irazı reddeden 12.11.1980 tarihli bir yazı ile müstedinin bilgisine getirilen kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına dair Mahkemenin karar vermesi isteminde bulundu.

Müstedi Lefkoşa Türk Belediye hudutları dahilinde- ticaretle iştigal eden bir kişidir. Müstedaaleyhler takriben Eylül 1980 ayı zarfında müstediye 50,000.TL meslek vergisi tarhettiler. Müstedi 9.9.1980 tarihli bir yazı ile tarhedilen vergiye itiraz etti. Müstedaaleyh 12.11.1980 tarihinde müstedinin itir-azını reddetti. Müstedi başvurusunda vergilerin kişinin mali gücüne göre tarhedilmesi gerektiğini, halbuki müstedaaleyhler müstediye meslek vergisi tarhederken müstedinin mali gücünü hiç ve/veya yeterince nazarı itibara almadıklarını iddia etti.

Müsteda-aleyh itiraznamesinde Yasanın konu vergilerin tavan sınırını tesbit ettiğini, müstedaaleyh müstediye bu tavan sınırını aşmadan vergi koyduğunu ileri sürdü.

Başvurunun duruşması esnasında müstedi 15/80 sayılı Belediyeler Yasasının 97, 101 ve 102. maddeler-inin ve Yasaya ekli 1. Cetvelin Anayasanın 7 ve 61. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdü. Diğer taraftan müstedaaleyh de Yasanın 101(1) maddesinin Anayasanın 1, 4, 7 ve 61. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdü. Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülen- maddelerin ve kısmın ve Cetvelin, taraflar arasındaki uyuşmazlığın karara bağlanmasında etkisi olduğundan Yüksek İdare Mahkemesi konuyu karara bağlamak üzere Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak, sunmuş ve Anayasa Mahkemesi konu hakkında karar verin-ceye dek başvurunun duruşması süresiz ertelenmişti.

II. İLGİLİ YASA METİNLERİ:
15/80 sayılı Belediyeler Yasası madde 97, 101, 102 ve Yasaya ekli 1. Cetvel.

"97. Meslek vergisi bu Yasaya ekli 1. Cetvel'de gösterilen oran ve miktarda tarhedilir." -

"101.(1)Belediye Meclisi her yıl Nisan ayı sonuna kadar meslek vergisini tarheder.
Düzenlenen listeler belediyede askıya alınır ve bu durum en az iki günlük gazetede üç gün süre ile halka duyurulur.
Gazetelerdeki son ilân gününden başlayarak yirmi -gün içinde yükümlülerin itiraz hakkı vardır.
Yargı yoluna başvurma, tahakkuk ve tahsil işlemlerini durdurmaz."



"102. Memur ve müstahdemler dışındaki yükümlülerin vergisi I. Cetveldeki ölçülere göre Belediye Meclisince takdir edilir ve uygun görülen biçi-mde tahsil edilir."


"I CETVEL
(Madde 97)

(1)(a)Müstahdemlerin yıllık gelirleri üzerinden:---(i)20.000TL'ya kadar yıllık gelirden alınmaz.--(ii) 20.001 - 40.000 " " 100TL--(iii) 40.001 - 60.000 " " 125TL--(iv) 60.001 - 80.000 " " 150TL--(v) 80.001 - 90.000 " " 175TL--(vi) 90.001 - 100.000 " " 200TL--(vii)100.001 - 120.000 " " 250TL--(viii)120.001 - 140.000 " " 300TL--(ix)140.001 - 160.000 " " 350TL--(x)160.001 - 180.000 " " 400TL--(xi)180.001 - 190.000 " " 450TL--(xii)190.001 - 200.000 " " 500TL--(xiii)200.001 den sonraki her 20.000 liralık fazlalık için binde yarım.--(b)Yıllık gelirler karşısındaki oran yıllık gelirin tümü üzerinden uygulanır. --(c)Yıllık gelir, maaş, ücret ve buna benzer adlarla alınan sabit ve belli paraya, götürü olarak hesab edilen diğer gelirlerin eklenmesi suretiyle bulunur.--(2)Yanında müstahdem çalıştırmayan tek başına çalışan esnaf
100 - 20.000TL arası--(3)Yanında müstahdem çalıştıran esnaf 200 - 30.000TL arası --(4)Avukat, doktor, mimar, mühendis ve eczacı gibi serbest meslek sahipleri
1.000 - 30.000TL arası--(5)Tüccarlar ve iş adamları 2.000 - 100.000TL arası--(6)Fabrikatörler 4.000 - 100.000TL arası--(7)Şirketler, Şirket Şubeleri 2.000 - 100.000TL arası--(8)Ortaklıklar, ortaklık şubeleri 2.000 - 50.000TL arası--(9)Bankalar, Banka Şubeleri, Sigorta şirketleri20.000 - 200.000TL arası--(10)Kooperatif Kuruluşları 2.000 - 20.000TL arası--(11)Bu Yasanın diğer kurallarına bakılmaksızın yerel kuruluş sınırları içinde belediyenin izniyle, gezici olarak esnaflık, satıcılık ve işportacılık yapan kimseler için


500 - 10.000TL arası--(12)Bunların dışında kalan işler için 200 - 20.000TL arası--

III. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:

"Madde 1.
Kıbrıs Türk Federe Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan lâik bir cumhuriyettir."
"Madde 4.
Yasalar, Anayasaya aykırı olamaz.
Anayasa kuralları, yasama, yürütme ve yargı -organlarını, devlet yönetimi makamlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır."


"Madde 7.
Her Türk yurttaşı, hiçbir ayırım gözetilmeksizin, yasa önünde eşittir.
Hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz."


"Madde 61.
Herkes-, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi, resim ve harçlar ve benzeri mali yükümler ancak yasa ile konulur.
Yasanın belli ettiği yukarı ve aşağı hadler içinde kalmak, ölçü ve ilkelere uygun olmak koşuluyla, ve-rgi, resim ve harçların muafiyet ve istisnalarıyle oran ve hadlerine ilişkin kurallarda değişiklik yapmaya Bakanlar Kurulu yetkili kılınabilir.
Geriye yürüyen mali yükümlülükler konulamaz."


IV. İDDİANIN GEREKÇESİ:
1. Müstedi iddiasının gerekçesi özetle -şöyledir:
Anayasanın 61. maddesi herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre ödemekle yükümlü olduğu, vergi, resim ve harçların ve benzeri mali yükümlerin ancak yasa ile konulacağını öngörmektedir. Anayasanın 61. maddesinin (2). fıkrasını-n vergi ve benzeri mali yükümlerin yasa ile konulmasını içeren hükmü buyurucu bir hükümdür ve herhangi bir vergi ancak yasa ile konulabilir. Herhangi bir verginin vergi olarak yasa ile konması için böyle bir vergiyi ödemeğe kimlerin mükellef olduğunu, böy-le bir verginin hangi esaslara dayanarak tarhedileceğini, verginin matrahını ve oranının ve hatta gerekirse en yüksek sınırını tesbit etmesi gerekir. Anayasaya aykırı olduğu iddia edilen maddeler ise yasaya ekli Cetvelin 1. kısmında belirlenenler hariç, C-etvelin 2. kısmından 12. kısmına kadar belirlenenlerde mali güç dikkate alınmamaktadır. Yasa belediyeye keyfi vergi koymak yetkisi vermektedir. Bu durumda verginin yasa ile konduğu söylenemez. Diğer taraftan Cetvelin 1. kısmında müstahdemlerin yıllık ge-lirleri üzerinden alınacak meslek vergisi tesbit edildiği halde diğer kişilerden alınacak vergi oranı yıllık gelir üzerinden hesaplanmış değildir. Örneğin yıllık geliri 200,000 liraya kadar olan Cetvelin 1. kısmında belirlenen müstahdem 500TL gelir vergis-i ödemesi gerekir. Bu gibilerden 200,000TL'den fazla olan gelirlerine binde yarım vergi alınır. Müstediye 50,000TL vergi tarhedilmiştir. Bu durumda Cetvelin 1. kısmındaki yıllık gelirler esas alınarak müstediye bir vergilendirmeye gidildiği varsayıldığı-nda müstedinin 90,000,000 TL geliri olması gerekir. Müstedinin 90,000,000TL geliri olmadığı taraflarca kabul edildiğinden, böyle bir vergilendirme sistemi Anayasanın 7. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesini de zedelemektedir.

2. Müstedaaleyh iddiasının -gerekçesi özetle şöyledir:
Anayasanın 61. maddesi herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere vergi ödemesi gerektiğini öngörmektedir. Belediyenin giderleri kuşkusuz kamu gideridir. Bu nedenle belediyelere vergi koymaya yetki veren yasa Anayasanın 61. ma-ddesine ters düşmez. Belediye Yasası hangi yükümlere azami ne kadar vergi vereceğini saptamıştır. Bu durumda Yasanın ilgili maddeleri Anayasanın 61. maddesinin (2). fıkrasında öngörülen hükümlere uygundur. Başka bir deyişle ilgili Yasa maddeleri Anayasa-nın 61. maddesinin (2). fıkrasına uygundur. Yasa herhangi bir vergi konusunda konulacak olan verginin azamisini tesbit etmekle Anayasaya uyulmuş olur. İlgili Yasa azami miktarı tesbit ettikten sonra kesin miktarı müstedaaleyhin yetkisine bırakmıştır. Bu- durum Anayasaya aykırı değildir. Eşitlik ilkesi mutlak bir eşitlik değildir. Aynı statüde olanlar için eşitlik ilkesi konu olabilir. İlgili Yasanın Cetveli meslek vergisi bakımından kişileri 12 statüye ayırmıştır ve eşitlik ilkesi statülerin kendi içer-isinde aranması gerekir. Belirlenen statüler içinde herhangi bir eşitsizlik yoktur. Yasanın 101(1) maddesi verginin her senenin Nisan ayı sonuna kadar konmasını öngördüğünden ve ilgili Yasa Haziran 1980'de yürürlüğe girdiğinden ilgili madde bu bakımdan A-nayasaya aykırıdır.

V. İNCELEME:
Duruşma esnasında müstedi ve müstedaaleyh tarafından ileri sürülen iddia ve gerekçeler, iptali istenilen yasa ve diğer ilgili Yasa maddeleri, Anayasaya aykırılık iddiasına dayanıklık eden ve konuyu ilgilendiren Anayasa me-tinleri incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü.

Anayasanın 61. maddesinin (1). fıkrası herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğunu açıklıkla belirlemektedir. Müstedaaleyh belediyenin kamu hizmetler-i yaptığına ve bir kamu kuruluşu olduğuna kuşku yoktur. Bu nedenle müstedaaleyhin giderlerini karşılamak üzere Anayasanın 61. maddesinde öngörülen vergi konulabilir. Anayasanın 61. maddesinin (2). fıkrası ise vergi, resim ve harçlar ve benzeri mali yüküm-lerin ancak yasa ile konulmasını öngörmektedir. Herhangi bir vergi veya benzeri mali yükümün yasa ile konmasının amacı böyle bir vergi veya mali yükümün belli başlı unsurlarını ve çerçevesini kesin çizgilerle açıklıkla belirlemektir. Mali yükümün çerçeve-si ancak yükümlünün kim olacağı, yükümlünün mali yükümünü hangi esasa göre yerine getireceği, yükümlünün mali yükümünün hangi esasa göre tesbit edileceği, matrah ve oranın ne olacağı belirlenmekle mümkün olabilir. Mali güç faktörünü içermeyen herhangi bir- vergi yasası Anayasanın 61. maddesine ters düşer. Herhangi bir verginin yasa ile konmasının esas amaçlarından biri de vergi yasasında idarenin keyfi ve takdiri uygulamalarını önleyecek ilkeleri içermesi gerekir. Vergi hususlarında İdarenin keyfi ve takd-irî uygulamalarına fırsat veren herhangi bir yasa hükmü Anayasanın 61. maddesine ters düşer. Vergi yasalarının keyfi uygulamalara meydan verebilecek geniş bir takdir yetkisi vermemesi gerekir. İdareye veya ilgili kuruluşa keyfi uygulamalara meydan verebi-lecek çok geniş bir takdir yetkisi vermemesi gerekir. İdareye veya ilgili kuruluşa keyfi uygulamalara meydan verebilecek çok geniş bir yetki tanıyan yasa Anayasanın 61. maddesine aykırı olur. Anayasa Mahkemesi yasa ile konan vergilerin mali güçlere göre -konduğunu denetler. Mali güç nazarı itibara alınmadan bir vergiyi koyan yasa, Anayasanın 61. maddesine uygun değildir. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Karar No. 1965/57 kararında (A.M.K.D. Sayı.3 s.268) s.271-272'de şunlar yer almaktadır:-
"Bundan başka bir mali yükümün kanunla konulmuş sayılabilmesi için çerçevesinin yasama tasarrufu ile belirtilmesi zorunludur. Bu da mali yükümün konusu ile matrah ve oranının veya hiç olmazsa en yüksek sınırının ve yükümlülerin belli edilmesi ile sağlan-abilir. . . . . . .
Önemli olan bu paranın herkesten mali gücüne göre alınmasıdır. . . . . . Anayasa koyucu, mali yükümlerin kanunla konulması ve herkesin mali gücüne göre alınmasını emretmekle bu ve benzeri keyfi uygulamaların önlenmesini hedef tutmuştu-r."


1971/57 sayılı kararında (A.M.K.D. Sayı.9 s.533) s.538'de şunlar yer almaktadır:
"Anayasa Koyucusu her çeşit malî yükümün kanunla konulmasını buyururken keyfi ve takdiri uygulamaları önliyecek ilkelerin kanunda yer alması ereğini gütmüştür. Yüküml-er, belli başlı unsurları açıklanarak ve çerçeveleri kesin çizgilerle belirtilerek mutlaka kanunla düzenlenmelidir. Anayasanın 61. maddesinin temelinde yatan düşünce vergiye ilişkin önemli konuların Yasama Meclislerince düzenlenmesini sağlamaktır. . . . .- . . .

Anayasa Mahkemesinin vergi kanunlarına denetliyeceği konulardan birisi de kanunun malî güce saklı tutup tutmadığı keyfiyetidir."


1971/61 sayılı kararında (A.M.K.D. Sayı.9 s.560) s.566'da şunlar yer almaktadır:
"Bundan başka tartışma konusu kur-al, sigorta kurumunun mal varlığıyle ve dolayısıyle primleri ödeyenlerin akçalı güçleri ile gecekondu fonuna pay ödeme yükümünün kapsamı arasında herhangi bir ilişki kurmuş değildir. Oysa herhangi bir akçalı yükümün yükümlünün gücüne göre belirlenmesi, An-ayasanın 61. maddesinin ilk fıkrası gereğidir. Demek ki incelenen kural, bu bakımdan da Anayasa'ya aykırıdır."

1977/8 sayılı kararda (A.M.K.D. sayı 15 s.138) s.141'de şunlar yer almaktadır:
"Anayasanın söz konusu 61. maddesinin ikinci fıkrası kuralına -göre, resim ve harçlar ve benzeri mali yükümler ancak yasa ile konulur. Böylece Anayasa, her türlü malî yükümün yasa ile konması gerekeceği kuralını düzenlerken güttüğü amaç, keyfi ve sınırsız ölçülere dayalı bir uygulamaya yer verilmemesi ilkesinin korun-masıdır. Bir yasanın malî bir yükümün, yalnızca konusunu belli ederek ilgililere yükletilmesine izin vermesi, o malî yükümün yasa ile konulduğunu kabul etmek için geçerli bir neden sayılamaz. Mali yükümlerin, matrah ve oranları, tarh ve tahakkuku, tahsil- yöntemleri, yaptırımları, zaman aşımı gibi çeşitli yönleri vardır. Bütün bu yönleri ile bir mali yüküm yasada açık bir biçimde ve yeterince belirlenmemiş ise bu durum kişilerin toplumsal ve ekonomik güçlerini ve hatta temel haklarını olumsuz yönde etkile-yecek keyfi uygulamalara yol açabilir. Bu nedenlerledir ki kişilere yüklenecek yükümlerin belli başlı ögelerinin, açık bir biçimde ve kesin çizgileriyle yasalarda gösterilmiş olması gerekir."


s.142'de ise şunlar yer almaktadır:
"Oysa tarh ve tahakkukta-n tahsile değin bir mali yükümün yöntemleri ve miktarı ancak yasalarla belirlenir. Anayasanın 61. maddesinin ikinci fıkrasındaki "kanunla konulur" deyiminin amacı ve içeriği budur. Barolara, malî yükümlülük konusunda sınırları belirsiz yetkiler tanınması-, Anayasa Koyucunun gerçek amacını aşan ve kimi sakıncaların doğmasına yol açan bir sonucu oluşturur."


Anayasaya aykırı olduğu iddia edilen Yasa kurallarının mali yükümü açık bir biçimdedir ve yeterince belirli olup olmadığını incelemek gerekir. Yasanı-n 97. maddesi meslek vergisinin ekli 1. Cetvelde gösterilen oran ve miktarda tarhedilmesini öngörmektedir. 1. Cetvelin 1(a) kısmı müstahdemlerin yıllık gelirleri oranında belli bir oranda alınacak vergiyi tesbit etmektedir. Örneğin 1(a) ve (ii) 20,001'de-n 40,000'e kadar 100TL vergi alınmasını öngörmektedir ve bu oranlar her yıllık gelir 20,000 lira arttıkça vergi de muayyen miktarlarda artırılmaktadır. En son, müstahdemlerin 190,001 ile 200,000 lira gelirinde 500TL vergi alınmasını öngörmektedir. 200,00-1'den fazla olan yıllık gelir için ise binde yarım vergi alınmasını öngörmektedir. Bu kısım tetkik edildiğinde görülüyor ki vergi oran ve miktarı müstahdemlerin belli yıllık gelirlerini matrah olarak esas tutmuştur. Cetvelin 2. kısmından 12. kısmına bakı-ldığında ise mükelleflere konacak verginin sadece asgari ve azami sınırları tesbit edilmiştir. Bu verginin hangi esasa dayandırıldığı belirtilmemektedir. Müstedi bir tüccar olduğu için kendisine Cetvelin 5. kısmı uygulanmaktadır. Bu nedenle bu havalede -Cetvelin sadece 5. kısmı esas başvurunun karara bağlanmasında etkilidir. Bu durumda Anayasa Mahkemesi sadece Cetvelin 5. kısmının Anayasaya aykırı olup olmadığını tezekkür edecektir. Cetvelin 5. kısmı tüccarlar ve iş adamlarına 2000TL'dan 100,000TL'na ka-dar vergi alınabileceğini öngörmektedir. Cetvelin 5. kısmına bakıldığında hangi kritere veya hangi esasa dayanılarak bu verginin 2000 ile 100,000TL arası tesbit edileceği belirlenmemekte, vergi mükellefinin mali gücünden bahsedilmemekte ve bu nedenle ilgi-li kuruluşa Yasa keyfi ve takdiri bir uygulama vermektedir. Yasanın 97. maddesi ve Cetvelin 5. kısmı Anayasanın 61. maddesinde öngörülen mali gücü nazarı dikkata alınmadan bir vergi konmasını öngörmektedir. Yasada keyfi ve takdiri uygulamaları önleyici h-erhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bilâkis vergi koyucuya keyfi ve takdiri uygulamada bulunmasına fırsat verilmektedir. Yukarıda söylenenlerin ışığında Yasanın 97. maddesi Cetvelin 5. kısmını ilgilendirdiği hususlarda ve Cetvelin 5. kısmı Anayasanın 61. -maddesine aykırı olduğuna karar verilmesi gerekir.

Duruşma esnasında müstedi avukatı ilgili cetvelin 5. maddesinin eşitlik ilkesine de aykırı olduğunu iddia etmiştir. Müstedaaleyh avukatı ilgili Yasa cetveli vergi mükelleflerini 12 statüye ayırdığını ve- statüler arasında eşitsizlik olmakla beraber belli statüler içerisinde olanlarda herhangi bir eşitsizlik bulunmadığını iddia etti ve bu nedenle Cetvelin Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olmadığını ileri sürdü. Anayasanın 7. maddesinde öngörülen eşitlik- yasaların koyduğu kurallara uyarlık bakımından kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında bir eşitliktir. İlgili Yasanın ilgili maddesi meslek vergisi koymaktadır. Ortak nitelik meslek vergisinin alınmasıdır. Yasanın koyduğu kural da budur-. Meslek vergisinin mali güce göre alınması gerekir. Bu durumda kişisel nitelikleri ve durumları meslek vergisi bakımından özdeş olanlar arasında bir eşitlik sağlanması gerekir. Yasaya ekli Cetvelin 1. maddesine bakıldığında müstahdemlerin meslek vergis-i yıllık gelirlerine dayanılarak belli dilimler arasında olan yıllık geliri üzerinden belli bir vergi miktarının alınmasını öngörmektedir. Halbuki cetvelin 5. kısmında tüccarlarla ve iş adamları ile ilgili kısmında vergi mükellefinin mali gücü hiç nazarı -dikkata alınmamakta ve vergi miktarı mükellefin yıllık gelirine dayandırılmamaktadır. Müstahdemlere uygulanan matrah ve oran müstediye uygulandığı takdirde kendisine tarhedilen 50,000TL için asgari olarak 90,000,000TL yıllık geliri olması gerekir. Müsted-inin böyle bir yıllık geliri bulunmadığı açıkça görülmektedir. Yasaya ekli Cetvelin 1. kısmında belirlenen müstahdemler ile Yasanın 5. kısmında belirlenen tüccarlar ve iş adamları arasında, ödenecek meslek vergisi matrah ve miktarı bakımından bariz bir eş-itsizlik bulunduğu aşikârdır. Bu durumda ilgili Cetvelin 5. kısmının Anayasanın 7. maddesine de aykırı olduğuna karar verilmesi gerekir.

Yasanın 101. maddesinin (1). fıkrasının Anayasanın aykırı olduğu her iki taraftan ayrı ayrı açılardan iddia edilmişt-ir. Müstedinin iddiası verginin ekli Cetvel uyarınca tarhedilmesi bakımından Anayasaya aykırı olduğudur. Müstedaaleyhin iddiası ise ilgili yasa 4 Haziran 1980'de yürürlüğe girdiğinden ve Nisan ayı geçtiğinden herhangi bir meslek vergisi konamayacaktır. -Herhangi bir vergi konmasını önleyen bir yasa kuralının da Anayasaya aykırı olduğunu iddia etti.

Anayasada kişilere şu veya bu verginin mutlaka belli yıllarda konması gerektiğine dair buyurucu herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Anayasada mevcut olan hü-küm kamu giderlerinin giderilmesini karşılamak üzere verginin yasa ile konabileceğidir. Kamu giderini karşılamak için ne kadar para gerektiğine karar vermek ilgili kamu kuruluşuna bağlıdır. İlgili kamu kuruluşu kamu giderlerini gidermek için bir kaç tür -vergiyi yasa ile koyabilir. Bazı vergilerin yasa konduğu zamandan daha sonra tarhedilmesini de öngörebilir. 101. maddenin (1). fıkrası meslek vergisinin her yılın Nisan ayı sonuna kadar tarhedilmesini öngörmüştür. Yasama organı 1980 yılı için belediyele-rin 15/80 sayılı yasa uyarınca meslek vergisi tarhetmelerini istiyorsa idi, kuşkusuz Yasaya açık bir hüküm koyabilirdi. Yasanın 101. maddesinin (1). fıkrası uyarınca meslek vergisinin tarhedilememesi Anayasanın 61. maddesine veya başka herhangi bir kuralı-na herhangi bir aykırılık yoktur. Diğer taraftan 101. maddenin (1). fıkrası Cetvelden bahsetmemektedir. Genel olarak meslek vergisinin Nisan ayı sonuna kadar tarhedileceğini öngörmektedir. Cetvel bakımından Anayasaya herhangi bir aykırılık yoktur. Belk-i de Belediye Meclisi 101. maddenin (1). fıkrası uyarınca meslek vergisini tarhederken Yasanın diğer maddelerinde verilen yetkiye dayanması gerekir. Yasanın 102. maddesi memur ve müstahdemler dışındaki yükümlülerin vergisinin 1. Cetveldeki ölçülere göre B-elediye Meclisince takdir edilmesini öngörmektedir. Daha önce ilgili Cetvelin memur ve müstahdemler dışındaki yükümlülerden biri olan ve Cetvelin 5. kısmında yer alan tüccarlar ve iş adamlarını ilgilendiren kısmın Anayasaya uygun olmadığını belirtmiştik. - Bu nedenle Yasanın 102. maddesi de Yasaya ekli Cetvelin 5. kısmını ilgilendirdiği kısımlarının Anayasaya aykırı olduğu hususunda karar verilmesi gerekir.

SONUÇ:
Sonuç olarak 15/80 sayılı Belediyeler Yasasının 97. maddesinin "meslek vergisi bu Yasaya ekl-i 1. Cetvelde gösterilen oran ve miktarda tarhedilir" kuralının 1. Cetvelin 5. maddesini ilgilendiren kısmı ve Yasanın 102. maddesinin " yükümlülerin


vergisi 1. Cetveldeki ölçülere göre Belediye Meclisince takdir edilir" kuralının 1. Cetveldeki 5. madde-sindeki kısmının yani Yasaya ekli 1. Cetvelin 5. maddesi Anayasaya aykırı olduğuna oybirliği ile karar verilir.




(Ülfet Emin) (Salih S. Dayıoğlu)
Başkan Yargıç




(N. Ergin Salâhi)(Niyazi F. Korkut) (Aziz A-ltay)
Yargıç Yargıç Yargıç

3 Temmuz 1981
-


10



-


Full & Egal Universal Law Academy