Anayasa Mahkemesi Numara 13/1977 Dava No / Karar Tarihi 23.05.1978
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 13/1977 Dava No / Karar Tarihi 23.05.1978
Numara: 13/1977
Dava No: /
Taraflar: Necati Sağer ile Başsavcılık vd
Konu: Anayasanın 118/3. maddesinin yorumu hakkında
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 23.05.1978

- ANAYASA MAHKEMESİ 13/77
(Yüksek İdare Mahkemesi 57/77)
Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Ülfet Emin (Başkan), Ahmed İzzet, Şakir Sıdkı İlkay, Salih S. Dayıoğlu ve N. Ergin Salâhi.
A-nayasa'nın 114. maddesi hakkında.
Yüksek İdare Mahkemesi tarafından Y.İ.M. 57/77 sayılı
(Necati Sağer ile K.T.F.D. ve/veya Başsavcılık ve/veya
Başbakan Yardımcılığı, Savunma ve Dışişleri Bakanlığı
vasıtasıyle KTFD arasında) İstidada sunulan konu.

Müstedi- namına: Fuat Veziroğlu
Müstedaaleyh namına: Zaim M. Necatigil
İlgili şahıs namına: Vedat Derviş

K A R A R
KONU:
Anayasanın 118. maddesinin (1). fıkrası uyarınca yürütsel ve yönetsel bir yetki kullanan herhangi bir organ aleyhine yapılan başvurmalarda An-ayasanın 118. maddesinin (3). Fıkrası uyarınca başvurma süresi olan 75 günün sayılmasında başvuran kişinin yürütsel veya yönetsel yetki kullanan organın kararını öğrendiği günün de dahil edilip edilemeyeceği hususunda ilgili 118 (3) maddesinin yorumu isten-miştir.

I. OLAY:
Yüksek İdare Mahkemesi 57/77 sayılı istidada müstedi, müstedaaleyh tarafından verilen müstedinin "Enformasyon işlerini geçici olarak Hüsrev Süleyman'a devretmesi"ni öngören ve/veya "dış ilişkiler sorumlusu olarak göreve başlamasını" öngö-ren ve/veya "Bakanlık müsteşarına müracaat etmesini" öngören ve müstediye 7 Ocak 1977'de bildirilen 7 Ocak 1977 tarihli karar veya kararların ve/veya bu konudaki işlem veya işlemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğu ve herhangi bir sonuç doğuramayacağı yolunda -karar verilmesi için 23 Mart 1977 tarihinde Yüksek İdare Mahkemesine başvurdu.

İstidada müstedaaleyhin dosyaladığı itiraznamede müstedaaleyh ilk önce ön itiraz olarak istida konusu kararın müstedinin bilgisine getirildiği günden başlayarak 75 gün içinde -açılmadığını, bu nedenle istidanın ileri gidemiyeceğini iddia etmiştir. İstidanın duruşması esnasında müstedaaleyh Anayasanın 118. maddesinin (3). fıkrası uyarınca başvurma müddeti olan 75 gün hesaplanırken kararın başvuran kişinin bilgisine getirildiği g-ünün de hesaplanması halinde, istida 23 Mart 1978'de dosyalandığı cihetle, 76. günde dosyalanmış olur ki bu durumda İstidanın ileri gidemeyeceğini iddia etti ancak sözkonusu 118. maddenin (3). fıkrasının kararın öğrenildiği günün 75. gün hesaplanırken sayı-lıp sayılmayacağı hususunun yoruma muhtaç olduğunu, bu nedenle Anayasanın 115. maddesi uyarınca Anayasanın 118. maddesinin (3). fıkrasının yorumlanması için konunun Anayasa Mahkemesine sunulmasını talep etti.

Yüksek İdare Mahkemesi de müstedaaleyhin iler-i sürdüğü iddiaları kabul ederek Anayasanın 118. maddesinin (3). fıkrasının yorumlanması gerektiğini gözönünde tutarak konuyu Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak, sundu. Yüksek İdare Mahkemesi konuyu Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak, şu ş-ekilde sunmuştur:
"Anayasanın 118. maddesinin (3). fıkrası uyarınca başvurma süresi olan 75 günün sayılmasında, başvuran kişinin kararı öğrendiği günün de dahil edilip edilmeyeceği."


II. İLGİLİ ANAYASA METNİ:
"Madde 118. (1) ...............
............-...
Söz konusu başvurma, karar veya işlemin yayınlanması tarihinden veya yayınlanmadığı takdirde ve bir ihmal halinde, başvuran kişinin bunu öğrendiği tarihten başlayarak yetmiş beş gün içinde yapılır."


III. İDDİANIN GEREKÇESİ:
Müstedaaleyhin idd-iasının gerekçesi:
Müstedaaleyh Anayasanın 118. maddesinin (3). fıkrasında belirlenen 75 günün başvuran kişinin istida konusu kararı veya işlemi öğrendiği tarihten başladığını öngördüğünü iddia etmiş ve dolayısıyle başvuran kişinin kararı öğrendiği tarih-in de 75 günün hesaplanmasında birinci gün olarak hesaplanması gerektiğini iddia etmiştir. Müstedaaleyh Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının 146.3 maddesinin K.T.F.D. Anayasasının 118(3) maddesinin tamamen aynısı olduğunu ve zamanın Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasa -Mahkemesinin 146.3 maddesini The Holy See of Kitium of Limassol and The Munucipal of Limassol, 1 R.S.C.C. 15 davasında yorumlandığını ve bu maddede belirlenen 75 gün hesaplanırken başvuruyu yapan kişinin kararı öğrendiği tarihin hesaplanmaması gerektiği hu-susunda karar verilmekle beraber zamanın Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararın doğru olmadığını çünkü zamanın Anayasa Mahkemesinin kararını Fasıl 1, Tefsir Yasasının madde 31(a)'ya istinat ettirdiğini, halbuki Anayasa kuralları yorumlanırken Anayasanı-n kuralları en üstün yasa olduğu cihetle, herhangi bir yasada belirlenen metinlerin etkisi olmaması gerektiğini ileri sürdü. Müstedaaleyh T.C. Anayasasının 150. maddesinden de bahsetmiştir ve bu maddeye göre Anayasa Mahkemesine iptal davası açmağa hakkı, -iptali istenen kanunun Resmi Gazetede yayınlanmasından başlayarak 90 gün sonra düşer. Bu maddede belirlenen süre hesaplama konusunun T.C. Anayasa Mahkemesinde karara bağlandığını ve T.C. Anayasa Mahkemesinin verdiği karar yasanın resmi gazetede yayınlandı-ğı günün de hesaplanması gerektiği niteliktedir. Söz konusu kararlar AKD Sayı 2, sayfa 204, AKD sayı 3, sayfa 263, AKD sayı 4, sayfa 264'de gösterilmektedir.



Müstedinin iddiasının gerekçesi:
Müstedi K.T.F.D. Anayasasının 118. maddesinin (3). fıkrasın-ın kuralı Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının 146. maddesinin 3. fıkrasından aynen alındığını ve 146.3 maddesi hakkında zamanın Anayasa Mahkemesinin verilmiş bir kararı olduğunu, bu karara göre de başvuran kişinin kararı öğrendiği günün süre hesaplanmasında sa-yılmadığını iddia etmiştir. K.T.F.D. Anayasasının 118. maddesinin (3). fıkrasına bakıldığında kararın öğrenildiği günün hesaplanmaması gerektiğini iddia etmiştir.

IV. İNCELEME:
Tarafların duruşmada ileri sürdüğü iddia ve görüşler ilgili Anayasa kurallar-ı okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü. Hukuk davalarındaki süre aşımı ile idarî davalardaki süre aşımı anlamları arasında bir fark vardır. Normal hukuk işlemlerindeki süre aşımı genellikle yasalarla düzenlenir ve süre aşımı konan haller-de davacının hakkı ortadan kaybolmaz ancak davacının hakkını araması, hakkının yerine getirilmesini veya hakkının tanınmasının veya hakka uyulmasını isteme yetkisini etkiler. Başka bir deyimle davacının hakkı devam etmekle beraber davalı geçerli süre aşım-ı dolayısıyle davacının istem hakkının düştüğünü ileri sürebilir. Hukuk davalarında davalı davacının hakkının süre aşımı nedeni ile düştüğünü müdafaasında ileri sürmediği hallerde davacı davalı aleyhine hüküm alabilir. Mahkemeler bu gibi davalarda süre a-şımını resen nazarı itibare almazlar. Halbuki idarî davalardaki süre aşımı hak düşürücü niteliktedir. Yani hak sahibi Anayasada belirlenen süre zarfında dava açmazsa hakkını kaybeder ve idarî mahkemeler davaların Anayasada belirlenen süre zarfında açılıp- açılmadığını incelemekle görevlidirler. Karşı taraftan itiraz edilmese dahi herhangi bir iptal davasında dava Anayasada belirlenen 75 gün içerisinde açılmazsa Mahkeme kendiliğinden davayı düşürmesi gerekir. Anayasanın 118. maddesinin (3). fıkrasında yer- alan metinde maalesef başvuran kişinin kararı öğrendiği tarihin 75 gün hesaplanmasında dahil edilip edilmeyeceği hususunda açıklık mevcut değildir. Bu nedenle bu gibi hallerde uygulanan hukuk ilkelerine bakmak gerekir. Genel hukuk ilkelerine göre, aksis-i açıklıkla yasada gösterilen haller dışında, bu tür süreler hesaplanırken, kişinin kararı öğrendiği gün süreye dahil edilmez. Başka bir deyişle süre kararın öğrenildiği günün ertesi günü birinci gün olmak üzere hesaplanır ve sonuncu günün iş saatında son-a erer. Bir an için Anayasada belirlenen sürenin 75 gün olmadığını ve bir gün olduğunu addedersek, karar da başvuran kişi tarafından iş saatının sona ermesinden birkaç dakika evvel öğrenildiği varsayılırsa, başvuran kişinin Mahkemeye başvurma zamanı kalma-yacağı açıktır. Genel hukuk ilkeleri hususunda Halsbury's Laws of England, 3. baskı Vol. 37, s.95'de şunlar yer almaktadır:
-"Exclusion of first day. The general rule in cases in which a period is fixed within which a person must act or take the consequences is that the day of the act or event from which the period runs should not be counted against him."


-Bu konuda İngiliz Mahkemelerinin bu hususta verilmiş kararları da vardır. Bak: Ryle (1829) 9 B. And C. 603, William v. Burgess (1840) 12AD. and EL.635 ve Radcliffe v. Bartholomew (1892) 1 Q.B. 161.

Yukarıda belirttiğimiz nedenlerden ötürü Anayasanın 11-8. maddesinin (3). Fıkrası yorumlanırken bu fıkrada belirlenen başvurma süresi olan 75 günün sayılmasında başvuran kişinin kararı öğrendiği günün dahil edilmemesi gerekir. Ahmed İzzet bu görüşe katılmamıştır.






SONUÇ:
Anayasanın 118. maddesinin (3). -fıkrası uyarınca başvurma süresi olan 75 günün sayılmasına başvuran kişinin kararı öğrendiği günün dahil edilmemesi gerektiği hususunda Ahmed İzzet'in karşı oyu ile ve oy çokluğu ile karar verilir.



(Ülfet Emin)(Ahmed İzzet)-
Başkan Yargıç



(Şakir Sıdkı İlkay)(Salih S. Dayıoğlu) (N.Ergin Salâhi)
Yargıç YargıçYargıç



KARŞI OY YAZISI

Yüksek İdare Mahkemesine başvurma süresi Kıbrıs Türk Federe Devleti Anayasası'nın 118. maddesinin (3). fıkras-ı tarafından 75 gün olarak saptanmıştır. 118. maddenin (3). fıkrası aynen şöyledir:
"(3). Söz konusu başvurma, karar veya işlemin yayınlanması tarihinden veya yayınlanmadığı takdirde ve bir ihmal halinde, başvuran kişinin bunu öğrendiği tarihten başlayar-ak yetmiş beş gün içinde yapılır."


Kanımca yetmiş beş günün hesaplanmasında karar veya işlemin yayınlandığı tarih veya başvuran kişinin bunu öğrendiği tarih süreye dahildir. Anayasanın, sürenin başlangıç tarihini bu kadar açık olarak belirttiği hallerd-e Tefsir Yasasına veya herhangi bir tefsir kuralına başvurma gereksizdir. Anayasayı yapanlar eğer ilk günü hesaba katmamayı amaçlamış olsalardı, hiç şüphesiz bunu açıkca belirteceklerdi. Nitekim birçok yasalarda ilk günün hesaba katılmaması arzu edildiği-nde "ilk gün dahil değil", "ilk gün hesaba katılmaz", "tarihi izleyen gün", "tarihten sonra .... gün içinde", "tarihten sonraki .... gün içinde" gibi deyimler kullanılmıştır.
"Başlayarak" sözcüğünü "itibaren" sözcüğü ile karşılaştırmak da yakışık almaz, k-anısındayım, çünkü "itibaren" sözcüğünün, kullanıldığı yere göre, farklı manası vardır. Bazı yerlerde, belli bir tarihten sonraki süreyi kapsayabileceği gibi, diğerlerinde o tarihi de içine alır. Örneğin, "bugünden itibaren izinliyim" dendiğinde "iznim b-ugün başlamıştır" demektir. Nitekim Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlük'ünde (6. baskı) "itibaren" sözcüğü "-den başlayarak, -den sonra, -den beri" diye açıklanmıştır. Boş yerleri dolduracak olursak, yani "müstedinin öğrendiği tarihten başlayarak 75 gün içi-nde", "müstedinin öğrendiği tarihten sonra 75 gün içinde" diyecek olursak iki mana arasındaki fark açıkça ortaya çıkar. Halbuki "başlayarak" sözcüğünün "itibaren" sözcüğü gibi birden fazla manası yoktur, tek bir manası vardır; bir gün veya tarih belirtild-iğinde, sayma işlemi, belirtilen tarihle başlar. Bu nedenle "başlayarak" sözcüğünü, "itibaren" sözcüğüymüş gibi tefsir etmeğe gerek yoktur.

"Başlayarak" sözcüğü K.T.F.D. Anayasasının iptal davaları ile ilgili 113. maddesinde de geçmektedir. Anayasanın -113. maddesinde, iptal davası açma hakkının, iptali istenen yasanın veya Meclis kararının Resmi Gazetede yayınlanmasından başlayarak 90 gün sonra düşeceği belirtilmektedir. Bu maddenin Türkiye Anayasasındaki muadili 150. maddedir. 150. madde ile ilgili o-larak Türkiye Anayasa Mahkemesinin 3 kararı vardır:-
1.Esas No. 1964/22, Karar No. 1964/54, Karar günü 3/7/1964, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi Sayı:2;
2. Esas No. 1965/39, Karar No. 1965/56, Karar tarihi 26/10/1965, Anayasa Mahkemesi Kararlar Der-gisi Sayı:3; ve
3. Esas sayısı 1964/5, Karar sayısı 1966/45, Karar günü 8/12/1966, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi sayı:4.


Bu kararların 3.sünde Türkiye Anayasa Mahkemesi dava açma süresi ile ilgili şunları söyledi:-

"Anayasa'nın 150. ve 44 sayıl-ı kanunun 22'nci maddelerinde Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açma hakkının, iptali istenen kanunun veya İçtüzüğün Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak doksan gün sonra düşeceği yazılıdır. Bu açık ve kesin anlatıma göre doksan gü-nlük sürenin tesbitinde, Resmî Gazete'de yayımlanma gününün de hesaba katılmasının zorunlu olduğu meydana çıkar. Yasanın mutlak deyimle doksan günlük süre içine aldığı yayım gününü, bir günün 24 saat olduğu esasına dayanarak ve yayım saati üzerinde farazi-yeler kurarak hesap dışı bırakmağa yer verilemez. Öte yandan sürelerde kimi günlerin hesaba katılmaması öngörülmüşse Kanun koyucu ereğini şimdiye kadar hep açık ve özel hükümlerle belli edegelmiştir. Borçlar Kanunu (Madde - 76) Hukuk Usulü Muhakemeleri K-anununu (Madde - 161) Ceza Mahkemeleri Usulü Kanunu (Madde -39), İcra ve İflâs Kanunu (Madde - 19), Vergi Usul Kanunu (Madde 18) bu tutumun başlıca örnekleridir. Yukarıda sayılan kanunlarda ve benzerlerinde akdin, tefhim veya tebliğin yapıldığı, yahut sür-enin başladığı günlerin hesaba katılamıyacağına dair olan hükümler, ancak o yasaların kapsamına giren işlere inhisar eder. Hele Anayasa'nın 150'nci maddesi gibi açıklık ve kesinlik bulunan yerlerde bu çeşit hükümleri, uygulanma alanlarını aşacak şekilde d-estek yaparak, yeni yorum ve manalandırmalara gidilmesi caiz görülecek bir davranış olamaz."


Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü, Anayasanın 118. maddesinin 3. fıkrası yorumlanırken bu fıkrada belirtilen başvurma süresi olan 75 günün hesaplanmasında, b-aşvuran kişinin kararı öğrendiği günün dahil edilmesi gerekir.



(Ahmed İzzet)
Yargıç

23 Mayıs, 1978


-


8



-


Full & Egal Universal Law Academy