Anayasa Mahkemesi Numara 12/1995 Dava No 5/1996 Karar Tarihi 27.06.1996
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 12/1995 Dava No 5/1996 Karar Tarihi 27.06.1996
Numara: 12/1995
Dava No: 5/1996
Taraflar: K.T.Emlak Sahipleri Birliği ile Cumhuriyet Meclisi
Konu: 52/95 sayılı İTEM (Değ) Yasasının 4,6,7,10 ve 13. Maddelerinin anayasaya aykırılığı iddiasıKurum, kuruluş ve sendikaların kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren konularda iptal davası açabilmeleri
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 27.06.1996

-D.5/96Anayasa Mahkemesi: 12/95

Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda

Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Başkan, Celal Karabacak, Taner Erginel, Metin A. Hakkı, Mustafa Özkök.

Anayasanın 147. maddesi hakkında

Müstedi: Kıb-rıs Türk Emlak Sahipleri Birliği, Yönetim Kurulu Başkanı Baydu Necati Özkan vasıtasıyle Lefkoşa
- i l e -
Müstedaaleyh: KKTC, Cumhuriyet Meclisi vasıtasıyle KKTC Lefkoşa
A r a s ı n d a

Müstedi tarafından Avukat Şefika Durduran.
Müstedaaleyh -ve Başsavcılığı temsilen Başsavcı Yardımcısı
Yaşar Boran.

----------
K A R A R

Salih S. Dayıoğlu (Başkan): Davalı Meclis 13/8/95 tarihli birleşiminde, daha sonra 52/95 olarak sayılandırılan İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal (Değişiklik) Yasasını kabu-l etti. Sözü edilen Yasa 28/8/1995 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Davacı sözü edilen Yasanın 4,6,7,10. ve 13. maddelerinin Anayasaya aykırı olduğunu iddia ederek sözü edilen Yasanın bu maddelerinin iptal edilmelerini talep etti. -Davanın duruşması sona erdikten sonra kararın tartışılması esnasında, Davacının Anayasanın 147. madde hükümleri ışığında dava açmaya ehil olup olmadığı gündeme gelmiş ve bu konuda karar verebilmek için tarafların görüşlerine başvurmaya karar verilmişti. B-unun sonucu Mahkeme 6/6/1996 tarihinde yapmış olduğu celsede tarafları dinlemiştir.

Anayasanın 147. maddesi hükümleri ışığında Davacının dava açmaya ehil olduğuna ilişkin görüşleri özetle şöyledir:

Davacı, emlak sahiplerinin haklarını korumak için 1982-'de kurulmuş bir Birliktir. Ana Tüzüğün 2. maddesi Birliğin amaçlarını sıralamaktadır. Bunlar arasında, "taşınmaz malları ve mülkiyeti doğrudan doğruya veya dolaylı olarak ilgilendiren yasaları takip etmek ve üyelerin menfaatlarını ve anayasal haklarını -korumak" (Madde 2 (h)) "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kontrolu dışında .... taşınmaz mal bırakıp bunları kullanamayan ..... emlak sahiplerinin haklarını aramak, bunlara eşdeğer mal verilmesini sağlamak gelir kayıplarının tazmini için Zarar Görmüş Güneyli-ler Cemiyeti ile mümkün olan işbirliği halinde çaba göstermek (Madde 2 (r() ve "üyelerin menfaatlerinin korunması için... birlik olarak yargı organlarına başvurmak"
(Madde 2 (z() amaçlar da yer almaktadır. Özellikle Tüzüğün 2 (r) maddesi davacıyı bu dava-yı açmak konusunda ehil kılmaktadır.

Dava konusu edilen Yasanın ilgili maddeleri bazı taşınmaz malların mülkiyetinin devri ile ilgilidir. Davacının kuruluş nedeni kişilerin mülkiyet hakkını korumaktır. Bu da davacıyı
doğal olarak dava açma konusunda -yetkili kılmaktadır. Zarar Görmüş Güneyliler Cemiyeti de güneyde mal bırakanların haklarını korumaktadır. Bu cemiyetin varlığı davacının dava açmasını önlemez. Bir amaç için birden fazla birlik veya dernek kurulabilir.

Davacının Ana Tüzüğünün 2 (r) ma-ddesi Zarar Görmüş Güneyliler Cemiyeti ile "mümkün olan" işbirliği halinde çalışmasını öngörür. Bu ibare dava açabilmesi için Zarar Görmüş Güneyliler Cemiyetinin iznine gerek vardır anlamına gelmez.

Davacının dava açmak için ehil olup olmadığı konusund-a tereddütler varsa, bunlar davacı aleyhine değil de lehine sonuç vermesi gerekir.

Davalılar ve Başsavcılık adına bulunan Başsavcı Yardımcısı da Davacının yukarıda özetlenen görüş ve iddialarına katılmıştır.

Anayasanın 147. maddesine göre herhangi bir -kurum veya kuruluşun yine bu madde altında Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için iptale konu edilecek mevzuatın kendi "varlık ve görevlerini" ilgilendirmesi gerekir. Getirilen kısıtlamanın nedeni AM 11/95 (D.8/95')de vurgulandığı gibi bu gibi "kurum ve -kuruluşlarca, kendilerini ilgilendirmeyen konularda Anayasa Mahkemesine yapmaları muhtemel gereksiz başvuruları önlemek olduğuna kuşku yoktur. İlgilendirme ise esaslı olmalı ve ilgili kurum veya kuruluşun ana ve doğal olan veya olması gereken amaçları -olumsuz yönde etkilenmelidir.

KKTC sınırları dışında Kıbrıs'ta taşınmaz mal bırakanların hak ve çıkarlarını koruyan Zarar Görmüş Güneyliler Cemiyetinin var olduğu doğrudur. Ancak Zarar Görmüş Güneyliler cemiyetinin varoluşu, iyi niyetle kurulmak istenen -ve esas ve ana gayelerinde benzerlik bulunan başka bir derneğin veya birliğin faaliyete geçmesine engel teşkil etmez. Esas ve ana gayelerinde benzerlik bulunan başka derneklerin, gerekli iznin verilmesi halinde, iyiniyetle kurulamıyacağı anlamına gelmez. - Davacının Ana Tüzüğünde amaçlar başlığı altında yer alan özellikle 2 (r) maddesi, en azından, davacının Zarar Görmüş Güneyliler Cemiyeti ile mümkün mertebe işbirliği içinde, KKTC sınırları dışında taşınmaz mal bırakanların hak ve çıkarlarını gözetmeyi öng-örmektedir. Böyle bir amacın davacının "ana ve doğal amacı" olup olmadığı konusunda ise leyhte ve aleyhte argümanlar ileri sürülebilir. Davacının ibraz ettiği Ana Tüzükte belirlenen amaçların bazıları davacının, taşınmaz malların mülkiyeti konusu ile çok- yakından ilgili olduğu göz önünde bulundurulduğunda davacının ehil olmadığının rahatlıkla söylenemiyeceği veya bu konuda ciddi duraksamalarım olduğunu itiraf etmeliyim. Duraksamanın tevlit ettiği şüphenin menfaatını da davacı leyhine kullanmanın daha uy-gun olacağı kanaatına varmış bulunuyorum. Mahkemeye başvurabilme, hak arama özgürlüğü ile eşanlamlıdır. Hak arama özgürlüğü Anayasamızın 17. maddesinde ifadesini bulmuş temel haklardandır. Binaenaleyh Mahkemeye gelinip gelinemiyeceği konusunda tereddüt -olması halinde, bu tereddütün vatandaşın aleyhine yorumlanmaması gerekir. Bu kanaata varırken, Davacının önümüzdeki davanın açılmasından çok önce 1982 yılında kurulduğunu, ve amaçlarının da o zaman saptandığını gözönünde bulundurdum.

1982'de Birlik kur-ulduğu zamanki Ana Tüzüğünün 2(2) maddesini aynen aktarmada yarar görürüm;
"Kıbrıs Türk Federe Devleti kontrolu dışında veya hudutlarda veya askeri bölgelerde taşınmaz mal bırakıp bunları kullanamayan veya bunlardan yararlanamayan emlak sahiplerinin hakla-rını aramak, bunlara eşdeğer mal verilmesini sağlamak, gelir kayıplarının tazmini için çaba göstermek".

Davacının değiştirilmiş şekliyle Ana Tüzüğünün 2 (r) maddesi bu maddenin içeriğindeki amaçların tahakkukunda Zarar Görmüş Güneyliler Cemiyeti ile "müm-kün olan işbirliği halinde" çaba göstermesini öngörmektedir. Böylesine bir işbirliği Davacıya dava açmak konusunda Zarar Görmüş Güneyliler Cemiyetinden ön izin alınması veya müştereken hareket etmek zorunda olduğu anlamına gelmez.

Dava konusu Yasanın i-lgili maddelerinin eşdeğerciye zarar değil yarar sağlıyacağı savunulmuştur. Böyle bir yargıya varmak göründüğü gibi basit değildir ve doyurucu argümanlar yokluğunda bu konuya girmeyi gereksiz bulurum. Bu konuda herhangi bir argümanın da yapılmadığını ifa-de etmek isterim.

Sonuç olarak yukarıda söylenenler ışığında 147. madde hükümleri uyarınca Davacının dava açmaya ehil olduğu görüş ve kanısındayım.




Celal Karabacak:

Sayın Başkan ve Sayın Yargıç Taner Erginel tarafından hazırlanan kararları önc-eden okuma fırsatı buldum. Sayın Taner Erginel az sonra okuyacağı kararında birçok konuya değinmiştir. Bu karar maksatları bakımından ben sadece eşdeğer sorununun Davacı Birliğin esas varlık ve görevini ilgilendirmediği için Davacının iptal davası açmaya -yetkili olmadığı görüşüne katılır, diğer konular için herhangi bir görüş belirtmemeyi uygun görürüm.

Taner Erginel:
Davanın olguları Sn. Salih Dayıoğlu'nun kararında özetlenmiştir. Bu nedenle olguları tekrarlama gereği duymuyorum. Sn. Dayıoğlu'nun karar-ından farklı olan görüşlerimi ise şöyle
özetleyebilirim.

Önümüzdeki iptal davasında Kıbrıs Türk Emlak Sahipleri Birliği 41/77 sayılı İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasını değiştiren 52/95 sayılı Yasanın 4,5,7,10 ve 13. maddelerinin Anayasaya aykı-rı olduğunu iddia etmektedir. Bu konunun Anayasa Mahkemesi tarafından incelenebilmesi için öncelikle Birliğin böyle bir iptal davası açmaya yetkili olması gerekir.

İptal davası açılmasına ilişkin Anayasamızın 147 (1) maddesi şöyledir:

147 (1)"Cumhurb-aşkanı, Cumhuriyet Meclisinde temsil edilen siyasal partiler, siyasal gruplar ve en az dokuz milletvekili veya kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren alanlarda diğer kurum kuruluş veya
sendikalar bir yasanın, kararnamenin, tüzüğün, Cumhuriyet Meclisi -İçtüzüğünün, Cumhuriyet Meclisi kararının, yönetmeliğinin veya bunların herhangi bir kuralının Anayasanın herhangi bir kuralına aykırı veya ona uygun olmadığı gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilirler.
(2)Anayasa Ma-hkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı iptali istenen yasanın, kararnamenin, tüzüğün, Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğünün, Cumhuriyet Meclisi kararının, yönetmeliğinin veya bunların herhangi bir kuralının Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak- doksan gün sonra düşer".

Görüleceği gibi kurum, kuruluş ve sendikaların kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren alanlarda iptal davası açma hakları vardır.

Davacı Birliğin Ana Tüzüğünün 2. maddesinde derneğin amaçları uzun bir liste oluşturmaktadır. - 26 paragraf ve 8 alt paragraftan oluşan 2'nci madde incelenince Birliğin esas itibarıyle Kuzey Kıbrıs'ta taşınmaz mal sahibi olanlar tarafından kurulduğu ve emlak sahiplerinin sorunları ile ilgilenen bir Birlik olduğu görülür. Tüzüğün 26 paragraf ve 8 al-t paragraflık amaçlar bölümünün sadece iki paragrafında eşdeğer sorununa değinilmesi Birliğin eşdeğer sorununu bir yan konu veya ayrıntı olarak ele aldığını göstermektedir. Anayasamızın 147 (1) maddesine göre bir kuruluşun iptal davası açabilmesi için o k-onuyla ayrıntıda ilgilenmesinin yeterli olmadığı, konunun esas varlık ve görevlerinden biriyle ilgili olması gerektiği kanısındayım.

Eşdeğer sorununa değinen (r) ve (ş) paragrafları incelenince Birliğin kendini eşdeğer konusunda tek başına hareket etmeye- yetkili görmediği de açıkca anlaşılır. Tüzüğün (r) ve (ş) paragrafları şöyledir.
"r". Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kontrolu dışında ve hudutlarda veya askeri bölgelerde taşınmaz mal bırakıp bunları kullanamayan veya bunlardan yararlanamayan emlak sahi-plerinin haklarını aramak, bunlara eşdeğer mal verilmesini sağlamak, gelir kayıplarının tazmini için Zarar Görmüş Güneyliler Cemiyeti ile mümkün olan iş birliği halinde çaba göstermek.

"ş". Türk ve Rum halkları arasında cereyan etmekte olan müzakereler v-eya varılması muhtemel bir politik çözüm yolu ile ilgili olarak taşınmaz mal mübadelesi veya tazmini veya mülkiyet meselelerinde üyelerin çıkarlarını korumak ve ilgililer nezdinde "Zarar Görmüş Güneyliler Cemiyeti" ile mümkün olan işbirliği halinde gereken- girişimleri yapmak ve emlak sahiplerini temsilen faal rol oynamak.

Bu paragraflarda Birliğin tek başına değil Zarar Görmüş Güneyliler Cemiyeti ile işbirliği halinde eşdeğer konusunda çaba göstereceği açıkca gösterilmektedir. Birliğin 1982'de hazırlanan -tüzüğünde Zarar Görmüş Güneyliler Cemiyetinden hiç söz edilmiyordu. 1992'de yapılan tüzük tadilatında (r) ve (ş) paragrafları değiştirilmiş ve Birliğin eşdeğer konusundaki hareketleri sınırlanmıştır. Davacı, Tüzüğün bu açık hükmüne rağmen Zarar Görmüş Gü-neyliler Cemiyeti ile işbirliği halinde hareket etmeyerek davayı tek başına açmıştır. Mahkemede niçin işbirliği yapılmadığı konusunda tatmin edici bir açıklama da yapılmamıştır.

Eşdeğer sorunu toplumumuzun birçok kesimini ilgilendiren genel bir sorundur-. Birçok kişinin ve birçok kuruluşun eşdeğer sorunu ile ilgisi Davacıdan fazladır. Özel olarak eşdeğer sorunuyla ilgilenmek için kurulmuş Zarar Görmüş Güneyliler Cemiyeti vardır. Zarar Görmüş Güneyliler Cemiyeti ve diğer kuruluşlar 52/95 sayılı yasa kar-şısında sessiz kalmışlardır. Onların sessizliğini yasadan şikayetçi olmadıkları şeklinde yorumlamak mümkündür. Diğer kuruluşların sessiz kaldığı bir durumda konuyla çok az ilgisi bulunan Davacının insiyatifi ele almasını tereddütle karşılamak gerekir. Ö-zellikle eşdeğer mal
yasası gibi kompleks, anlaşılması güç ve zıt faktörlerin rol oynadığı bir yasada konuyla yakın ilgisi olan kişilere söz hakkı vermeden, onların görüşlerini dinlemeden Davacının görüşlerinden hareket ederek bir sonuca varmanın hatalı o-lacağı kanısındayım.

Bir örnek olarak Davacının 6. maddeye ilişkin iddiaları üzerinde durabiliriz. Esas yasanın 42. maddesini 42 A olarak değiştiren bu madde 13 Ağustos, 95 tarihinden önce devletten konut ve küçük işyeri kiralamış kişilere mevcut puanla-rı ile veya puanları olmadığı takdirde puan satın alarak kiraladıkları malı mülkiyete dönüştürme olanağı vermiştir. Konutlarla küçük işyerleri arasında bir ayırım yapan madde konutlarda eşdeğer veya mücahit puanı satın alarak mülkiyete dönüştürmeye olanak- sağlarken, küçük işyerlerinde sadece eşdeğer puanı satın alınmasına izin vermektedir. İlk bakışta bu maddenin Anayasada belirtilen eşdeğercilerin önceliği ilkesine ters olduğu düşünülebilir. Çünkü alternatif bir yol olan taşınmaz malların kaynak paketle-rine konarak dağıtılması yönteminde öncelikler tüzüğünü dikkate almak gerekmekte idi. Kiralama yönteminde öncelikler tüzüğü uygulanmadığı için daha az haklı olan bir kişinin kaynağa sahip olma olasılığı ortaya çıkmaktadır. Böylece kiralama yönteminde eşd-eğercilerin hakkı olan kaynakların başka kişilere kaçırılabileceğini öne sürmek mümkündür. Ne var ki sorun başka bir açıdan ele alınınca ve daha ciddi bir araştırma yapılınca yasanın yeni düzenlemesinin eşdeğercilere zarar değil bilakis yarar sağlıyacağın-ı öne sürmek de mümkündür. Şöyle ki, 41/77 sayılı Yasanın 27/82 sayılı tadili ile Yasanın (ç) (ii) maddesi değiştirilmiş ve 31 Temmuz, 1982 tarihinden sonra yeni hak sahibi ihdas edilemiyeceği hükme bağlanmıştı. Bu nedenle İskan Dairesi 1982 yılından son-ra
boşta bulunan konut ve küçük işyerlerini tahsis değil kiralama yönüne gitti. Dolayısıyle 1982-95 yılları arasında çok sayıda konut ve işyeri ihtiyacı olan ve kullanmak isteyen kişilere kiralanmış bulunmaktadır. Bu kaynakları kiralayan kişiler ileride- mülkiyeti alma ümidini taşıdıkları için kaynakları tamir etmek ve yatırım yapmaktan çekinmediler. Aradan bu kadar uzun zaman geçtikten sonra bu kadar çok konut ve işyerini kullananların elinden almak veya kaynak paketlerine koyup tekrar dağıtmak sosyal p-atlamaya neden olacağından yönetim bu yöne gidemeyecek dolayısıyle kiralama yönteminin iptali İskan sorununu sürüncemede bırakmak veya çözümsüz hale getirmekten başka ise yaramıyacaktır. Daha da kötüsü karşıt görüşe göre eşdeğer sorunu eşdeğer puanlarının- değerini yükseltmekle çözülebilir. Bunun için eşdeğer puanlarına duyulan talebi artırmak gerekir. Yasa koyucu 1982-95 yılları arasında konut ve işyerini kiralayanlara puan satın alma zorunluluğu getirmekle 41/77 sayılı yasanın orijinal sistemine dönmüş -ve bu uygulamanın sonucu olarak puanların piyasa değerinden büyük artış olmuştur. Küçük işyerlerinde sadece eşdeğer puanı alımına izin verildiği için eşdeğer puanlarının değeri mücahit puanlarından kat kat daha fazla artmıştır. 1982-95 yıllarında konut v-e küçük işyeri kiralayanların puan satın alma hakkı iptal edildiği anda puanlara duyulan talep ortadan kalkacağından puan değerleri düşecek ve böylece eşdeğerden hak sahiplerinin önemli bir olanağı daha ortadan kalkacaktır. Özetle Davacının istemi doğrul-tusunda 6'ncı maddenin Anayasaya aykırı bulunup iptal edilmesi halinde hem sözkonusu konut ve işyerlerini alma açısından eşdeğercilerin hiç bir yararı olmıyacak hem de puan değerleri düşeceği için bundan büyük zarar göreceklerdir.

Şüphe yok ki bu aşamada- yukarıda özetlediğim iki görüşten hangisinin doğru olduğuna karar verecek değiliz. Ancak eşdeğer gibi önemli bir konuda dava açan kuruluşun yetkisini incelerken ne kadar değişik ve zıt görüşler öne sürülebileceğini göz önünde bulundurmak zorundayız. Eşd-eğer sorunu toplumumuzun çok geniş bir bölümünü ilgilendirmektedir. Böyle bir konuda konu ile çok az ilgisi olan, esas varlık ve görevi başka alanlarda bulunan bir kuruluşun insiyatifi ele almasının ve eşdeğercilerin büyük bir çoğunluğuna zarar verebilec-ek argümanlar yapmasının sakıncalı olacağı açıktır. Daha da ileri giderek diyebiliriz ki eşdeğer sorunu ile ilgili özel bir cemiyet varken ve birçok kuruluşun eşdeğer sorunu ile ilgisi Davacıdan daha fazla iken bu kuruluşlara söz hakkı vermeden iptal dav-asını dinlemek ve sonuçlandırmak doğal adalet ilkelerine aykırı olacaktır. Bu nedenlerle Davacının iptal davası açmaya yetkili olmadığı sonucuna varmamız gerekir.

Vurgulamakta yarar var ki bu sonuç sadece önümüzdeki iptal davasına ilişkindir. Bu kararl-a 52/95 sayılı Yasadan şikayetçi olan kişilerin Anayasa Mahkemesinde hak arama olanakları ortadan kalkacak değildir. Anayasamızın 148'inci maddesine uygun olarak herhangi bir Mahkeme işleminde 52/93 sayılı yasadan etkilenecek kişilerin konuyu Anayasa Mahk-emesine havale edebileceklerini, dolayısıyle havale yoluyla Anayasaya aykırılık iddiasını öne sürme olanağının ortadan kalkmadığını belirtirim.

Sonuç olarak;
A) Eşdeğer sorunu Kıbrıs Türk Emlak Sahipleri Birliğinin esas varlık ve görevini ilgilendirmedi-ği için Davacının iptal davası açmaya yetkili olmadığı kanısındayım.

B)Kıbrıs Türk Emlak Sahipleri Birliği Ana Tüzüğünün 2 (r) ve (ş) maddelerine uygun olarak Zarar Görmüş Güneyliler Cemiyeti ile işbirliği içinde hareket edilmediği ve söz konusu cemiyet-in görüşü dahi sorulmadığı için Davacının iptal davası açmaya yetkisi olmadığı görüşündeyim.

C)Davacının öne sürdüğü iddiaların bir bölümü eşdeğercilere zarar verme ihtimali olan iddialar olduğu için eşdeğer sorunu ile doğrudan ilgili olan veya davacıda-n daha çok ilgili olan başka kuruluşlara söz hakkı vermeden sadece Davacının görüşlerini dinleyip karar vermenin doğal adalet ilkelerine ters olduğu görüşündeyim.

Metin A. Hakkı:

Sayın Yargıç Taner Erginel tarafından hazırlanıp az önce okunan hükümü dah-a önce okuma fırsatını buldum. Sayın Erginel hükmünde birçok konuya değinmişti. Bu hüküm maksatları bakımından Sayın Erginel'in davacının Zarar Görmüş Güneyliler Cemiyeti ile istişare etmediği nedeniyle dava açmaya ehil olmadığı hususunda söylenenlere -katılır, sair konular için herhangi bir görüş belirtmemeyi uygun gördüm.

Mustafa Özkök:

Sayın Yargıç Taner Erginel tarafından okunan hükmü önceden okuma fırsatını buldum. Kararında serdettiği görüşlere ve vardığı sonuçlara katılırım.



Salih S. Dayıoğl-u (Başkan):
Sonuç olarak Davacının Anayasanın 147. maddesi hükümleri uyarınca bu davayı açmaya ehil olmadığına ve bu nedenle davanın reddolunmasına, Başkan Salih S. Dayıoğlu'nun karşı oyu ve oyçokluğu ile, karar verildi.




(Salih S. Dayıoğlu) (Celal -Karabacak)
BaşkanYargıç





(Taner Erginel) (Metin A. Hakkı) (Mustafa Özkök)
Yargıç Yargıç Yargıç



27 Haziran 1996



11










Full & Egal Universal Law Academy