Anayasa Mahkemesi Numara 12,13,14/2012 Dava No 1/2012 Karar Tarihi 28.06.2012
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 12,13,14/2012 Dava No 1/2012 Karar Tarihi 28.06.2012
Numara: 12,13,14/2012
Dava No: 1/2012
Taraflar: Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federasyonu, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası, Kıbrıs Türk Telekomünikasyon Çalışanları Sendikası ve Cumhuriyetçi Türk Partisi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Cumhuriyet Meclisi arasında
Konu: Anayasaya aykırılık - Özelleştirme Yasasının(24/2012) Anayasaya aykırı olduğu iddiası - yürütmenin durdurulması - Yürürlüğü durdurma istemi - Anayasa Mahkemesi, özelleştirmenin bir süreci ve zamanı gerektirdiğini, bu süre içerisinde davanın esasının dinlenip aykırılık iddialarının karar bağlanıp, davaların sonuçlanabileceğini göz önünde bulundurarak, acil bir durumun olmadığını belirterek yürürlüğün durdurılması istemini reddetti.
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 28.06.2012

-D.1/2012 Birleştirilmiş
Anayasa Mahkemesi:12,13 ve 14/2012

ANAYASA MAHKEMESİ OLARAK OTURUM YAPAN
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Nevvar Nolan, Başkan, Şafak Öneri, Necmettin Bostancı, Talat D.Refiker,
- Narin F.Şefik.

Anayasanın 147.maddesinin verdiği yetkiye dayanarak açılan iptal davası.

Anayasa Mahkemesi: 12/2012

Davacı: 1- Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federasyonu (TÜRK-SEN), Şht.Mehmet R.Hüseyin
Sokak, 7-7a, Yenişehir Lefkoşa.
-2- Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası
(EL-SEN), Şht.Mehmet R.Hüseyin Sok., 7-7a, Yenişehir Lefkoşa.
- ile -
Davalı: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Cumhuriyet Meclisi, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Davacılar tarafından: Avukat- Hasan Esendağlı ve Avukat Ürün Solyalı.
Davalı tarafından: Başsavcı Yardımcısı Muavini Behiç Öztürk.

Anayasa Mahkemesi: 13/2012

Davacı: Kıbrıs Türk Telekomünikasyon Çalışanları Sendikası, Şht.Mustafa A.Gardana Sokak,
Lefkoşa.
- ile -
Daval-ı: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Cumhuriyeti Meclisi,Lefkoşa.
A r a s ı n d a

Davacı tarafından: Avukat Şefik Aşçıoğulları.
Davalı tarafından: Başsavcı Yardımcısı Muavini Behiç Öztürk.




Anayasa Mahkemesi: 14/2012

Davacı: Cumhuri-yetçi Türk Partisi, Lefkoşa.
ile -

Davalı: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Cumhuriyet Meclisi, Lefkoşa.

A r a s ı n d a

Davacı tarafından: Avukat Ezer Özsoy ve Avukat Ongun Talat.
Davalı tarafından: Başsavcı Yardımcısı Muavini Behiç Öztürk.

--------------------
ARA K A R A R

Anayasa'nın 147. maddesi altında, Anayasa Mahkemesinde açılan 12/2012, 13/2012 ve 14/2012 sayılı davalarda, davacılar, Anayasa'ya aykırı olduğu iddiası ile 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'nın veya davalarda verilen bir -takım maddelerinin iptalini talep ettiler. Her üç davada da davacılar, Anayasa Mahkemesinden, dava sonuçlanıncaya dek, 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'nın veya belirttikleri maddelerin yürürlüğünün durdurulması isteminde bulundular. Davalı, davacıların- bu istemine üç nedenle itiraz etti:

12/2012 ve 13/2012 sayılı davalardaki davacıların, 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'nın iptali için dava açma ehliyetleri yoktur,
Anayasa Mahkemesinin, Anayasa'nın 147.maddesi altında açılan bir iptal davasında yürür-lüğü durdurma yetkisi yoktur,
Anayasa Mahkemesinin yürürlüğü durdurma yetkisi olsa bile, bu davalarda yürürlüğün durdurulmasını haklı kılacak koşullar yoktur.

Tarafların davaların birleştirilmesi müracaatını Mahkememiz uygun gördü ve
davacıların yürürlüğü-n durdurulması istemleri birleştirilerek dinlendi.

Sendikalar, Anayasa'nın 147.maddesi altında, kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren bir yasanın Anayasaya aykırı olduğu gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde iptal davası açabilirler. Davacı sendikaların,- tüzüklerinde gösterilen amaçları arasında "çalışanlarla ilgili sosyal, ekonomik, mesleki ve her türlü özlük haklarını koruyup geliştirmek ve savunmak" da yer almaktadır. 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'nın amaç ve kapsam yan başlıklı
3. maddesi aynen -şöyledir:

"Bu Yasanın amacı, Devletin bugünkü koşullara göre ekonomi içindeki payının küçültülmesi ve kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu iktisadi teşebbüslerine, kamu iştiraklerine ve kamu payı olan şirketlere ait ekonomik ve ticari olarak değerlendirilmes-i mümkün bulunan her türlü şirket hisseleri dâhil taşınır ve taşınmaz malllar, hizmetler ve hakların özelleştirilmesine ve özelleştirme sonucu veya özelleştirmenin mümkün olmaması ve tasfiye halinde kamu iştiraki personeli hariç işsiz kalacak personelin ha-klarına ilişkin esasların belirlenmesi amaçlanmaktadır."

Yukarıda verilenlerden, 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'nın davacı sendikaların görevlerini ilgilendiren alanlarda bir yasa olduğu kanısına varır ve konu yasanın iptali için sendikaların ve sen-dikalar federasyonunun dava açma ehliyetleri olmadığı doğrultusundaki itirazı reddederiz.

Anayasa Mahkemesinin Anayasa'nın 147.maddesi altında açılan bir iptal davasında, dava sonuçlanıncaya dek, iptali istenen yasanın veya bir kuralının yürürlüğünü durd-urma yetkisi olup olmadığı, ilk kez AMK 9/1989 (D.2/1989) sayılı davada tartışılıp karara bağlandı. Anayasa Mahkemesi AMK 9/1989 (D.2/1989) sayılı kararında, Türk Anayasa Mahkemesinin 6.4.1972 gün ve E 1972/13, K 1972/18 sayılı kararına yer verdi. Türk Ana-yasa Mahkemesi, bu kararında ne Anayasa ne de Anayasa Mahkemesinin kuruluş ve yargılama usullerini düzenleyen yasa ile Anayasa Mahkemesine yürürlüğü durdurma yetkisi verildiğini belirterek, oyçokluğu ile yürürlüğü durdurma yetkisi olmadığı kararına vardı. -Türk Anayasa Mahkemesi daha sonra 24.5.1977 gün, E 1977/60, K 1977/81 ve 1.8.1985 gün, E 1985/659,
K 1985/4 sayılı kararları ile de yürürlüğün durdurulması istemlerini, yetkisi olmadığı gerekçesi ile reddetti. Anayasa Mahkemesi de, AMK 9/1989 (D.2/1989) s-ayılı davada, ne Anayasa ne de bir yasa ile Anayasa Mahkemesine Anayasa'nın 147.maddesi altında açılan bir iptal davasında yürürlüğü durdurma yetkisi verildiğini belirterek, böyle bir yetkisi olmadığına oybirliği ile karar verdi.

Anayasa Mahkemesinin, An-ayasa'nın 147.maddesi altında açılan bir iptal davasında, dava sonuçlanıncaya dek, iptali istenen yasanın veya bir kuralının yürürlüğünü durdurma yetkisi olup olmadığı daha sonra AMK 6/2006 (D.4/2006) ve AMK 1/2007 (D.2/2007) sayılı davalarda konu oldu. An-ayasa Mahkememiz, her iki davada da oyçokluğu ile AMK 9/1989 (D.2/1989) sayılı davada verilen kararı takip etti ve yürürlüğü durdurma yetkisi olmadığı kararına vardı.

Türk Anayasa Mahkemesi, 1993 yılına kadar kararlarında iptal davasına konu yasanın yürü-rlüğünü durdurma yetkisi olmadığını oyçokluğu ile tekrarlamıştır. Pozitif hukuk çerçevesinde herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen, Türk Anayasa Mahkemesi, ilk kez, 1993 yılında 21.10.1993 gün, E 1993/33, K 1993/40-1 sayılı kararında iptali istenen bir- yasanın yürürlüğünü durdurma yetkisine sahip olduğunu oyçokluğu ile karara bağlamıştır (yürürlüğü durdurma kararının gerekçeleri 21.10.1993 gün ve E 1993/33, K 1993/40-2 sayılı kararda verilmektedir). Türk Anayasa Mahkemesinin bu kararını, 11.4.1994 gün, -E 1994/43,
K 1994/42-1 sayılı aynı doğrultudaki kararı izlemiştir. Bu kararların dayandığı gerekçelerin özü, bu kararlardan verilen aşağıdaki alıntılarda görülebilir:

"Bir yasanın Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal edilmesi gibi çok geniş bir yetkiyi A-nayasa Mahkemesine tanıyan Anayasa ve yasakoyucunun daha hafif sonuçlar doğuracak olan uygulamayı durdurma yetkisini öncelikle tanımış olduğunun kabulu gerekir."
................
"Anayasa yargısı, yasama organını anayasal sınırlar içinde tutarak, demokrasi-nin sağlıklı işleyişini sağlayacak bir denetim türü olarak öngörülmektedir. Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve bunlara dayanan Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı, Mahkemenin yürürlüğü durdurma yetkisiyle donatılmasını zorunlu kılmakta-dır."
................
"Anayasa yargısının görevi, anayasal denetim süreci içinde yasama işlemlerinin anayasaya uygunluğunu etkin biçimde kollamaktır. Bunun yolu da yürürlüğün durdurulması kararının verilmesinden geçer. Bu yönden yürürlüğün durdurulması ya-rgısal işlev ve yargı yetkisinin bütünü içinde yer alır, yargı yetkisini kullanma amaçlarından birini oluşturur."

Türk Anayasa Mahkemesinin, yürürlüğü durdurma konusunda yukarıda belirtildiği şekilde görüş değiştirmesi ve kendisini yetkili görmesi ile i-lgili Bahadır Kılınç'ın, Anayasa ve İdare Hukukunda Yürütmenin Durdurulması isimli yapıtının 120.sayfasında, aşağıda verilen ve isabetli bulduğumuz değerlendirme yer almaktadır:

"Pozitif hukuk çerçevesinde herhangi bir değişiklik meydana gelmemiş olmasına- rağmen, Anayasa Mahkemesini daha önceki üç kararın tam tersi sonuca götüren etmen, yürütmeyi durdurma kurumunun niteliği ve işlevine ilişkin yeni bir yaklaşımı esas almasıdır. Bu yeni yaklaşımda yürütmeyi durdurma kurumu, artık 'istisnai bir usul hükmü' -ya da 'yargı yoluna başvurma konusundaki hakla dolaylı bir ilişkisi bulunan tali bir hak' olarak nitelendirilmemekte, aksine 'yargı yetkisinin özünde var olan, yargı yetkisinin etkinliğini sağlayan ve bu yetkinin eksiksiz kullanımı kapsamında yer alan bir -araç' olarak değerlendirilmektedir."

Bu konuda, Doç.Dr.Yılmaz Aliefendioğlu'nun Anayasa Yargısı ve Türk Anayasa Mahkemesi isimli yaptının 357.sayfasından bir alıntıyı aktarmayı da uygun görmekteyiz.

"Anayasa Mahkemesinin yukarıdaki ve son kararlarında (-21.10.1993 ve 11.4.1994 günlü kararları), yürütmenin durdurulmasıyla ilgili olarak gözlenen yargısı, yönetsel yargıya ait yürütmenin durdurulması kurumunu, 'ihtiyati tedbir niteliğinde istisnai bir usul hükmü' olarak gören, yargının, yürütmenin durdurulmas-ıyla yetkilendirilip yetkilendirilmemesini yasa koyucunun takdirine bağlı 'ikincil bir hak' biçiminde anlayan ve yargı yetkisinin zorunlu ve ayrılmaz bir parçası saymayan eski kararlarındaki görüşten bir hayli aykırıdır."

Türk Anayasa Mahkemesi yukarıda -ifade edildiği gibi, ilk kez 1993 yılında, oyçokluğuyla bir iptal davasında bir yasanın yürürlüğünü durdurma yetkisine sahip olduğu kararına varmış ve Anayasa Mahkemesinin bu görüşü daha sonraki yıllarda birçok iptal davasında tekrarlanarak günümüze kadar -süregelmiştir. 1993 yılından sonra Türk Anayasa Mahkemesinin yürürlüğü durdurma yetkisi olmadığı doğrultusunda bir çoğunluk kararı olmamıştır. Doktrinde Anayasa Mahkemesinin yürürlüğü durdurma yetkisi olduğunu destekleyen görüşler olduğu gibi, Anayasa Mahk-emesinin böyle bir yetkiye sahip olmadığı doğrultusunda görüşler de vardır.

Hukuka uygunluğu sağlamanın en etkin yolu, yargısal denetimdir. Devletin tüm işlemlerinde hukuka uygunluğunun sağlanması, eksiksiz bir yargı denetimine bağlı tutulmasını gerekli -kılar; yargı yerinin etkinliği, yargı yetkisinin eksiksiz kullanılmasını gerektirir. İster özel hukuk, ister kamu hukuku uyuşmazlıklarında olsun, yasalarda açıkça bulunmasa bile, yargı yerinde önlem yetkisinin varsayılması bir zorunluluktur. Yürürlüğün dur-durulması bir önlemdir ve yargı yetkisinin eksiksiz kullanılması kapsamında yer alır. Yürürlüğü durdurma yetkisi, yargı yerinin davayı görüp karara bağlama yetkisi içinde bir aşama ve yürürlüğün durdurulması, yargı yetkisinin özünde yer alan, yargı yetkisi-nin etkin kullanılmasını sağlayan bir araçtır. Yürürlüğü durdurma yetkisi, etkin bir yargı denetimi için yargı yetkisinin özünde saklı, yargı yetkisinin zorunlu ve ayrılmaz bir parçasıdır; bu yetki tanınmadığı takdirde, kişiler ve kamu düzeni, Anayasa kor-umasından yoksun bırakılmış olur. Genelde yargılama uzun bir süreci gerektirir ve bu süreç giderilmesi olanaksız zararlara, ya da durumlara neden olabilir. Giderilmesi olanaksız bu zarar, ya da durumların önlenmesi için, yargı yerinin yürürlüğü/uygulamayı -durdurma yetkisine sahip olması ve bu yetkiyi kullanması yargı işlevinin doğası gereğidir.

Yukarıda ifade edilenler, Türk Anayasa Mahkemesinin yürürlüğü durdurma yetkisine sahip olduğu kararına varırken dayandığı gerekçeler arasında yer almaktadır.

Ana-yasa Mahkememiz, AMK 6/2006 (D.4/2006) ve AMK 1/2007 (D.2/2007) sayılı davalarda, çoğunluk kararında; Anayasamızın Organlar Arasındaki Yetki Uyuşmazlığı başlıklı 145.maddesinde, Anayasa Mahkemesine, başvuruya konu olan yasanın, karar verilinceye kadar, yür-ürlüğünün durdurulmasına emir verme yetkisi tanındığını, 147.maddede ise böyle bir yetkinin görülmediğini, Türk Anayasa Mahkemesinin hem yürürlüğü durdurma yetkisi olduğu, hem de böyle bir yetkiye sahip olmadığı doğrultusunda kararları bulunduğunu, Anayasa- Mahkememizin bu kararlardan yararlanarak konuyu karara bağlamasının salim olmadığını ifade ettikten sonra, AMK 9/1989 (D.2/1989) sayılı davada verilen kararı takip edip, Anayasa Mahkemesinin yürürlüğü durdurma kararı verme yetkisi olmadığı kararını tekrar-ladı.

Türk Anayasa Mahkemesinin yürürlüğü durdurma yetkisine sahip olduğu doğrultusunda 21.10.1993 gün, E 1993/33, K 1993/40-2 ve 11.4.1994 gün, E 1994/43,
K 1994/42-1 sayılı kararlarının dayandığı yukarıda verilen gerekçeleri, özellikle önlem nitelikli- yürürlüğün durdurulması yetkisinin, yargı yetkisinin özünde yer alan, eksiksiz etkin yargısal denetimin zorunlu, ayrılmaz ve doğal bir parçası olduğunu benimser ve Anayasa Mahkemesinin iptali istenen bir yasanın yürürlüğünü durdurma yetkisi olduğu kararın-a varırız.

Anayasa yargısında yürürlüğü durdurmanın amacı, Anayasa'ya aykırı olguların doğmasını mümkün olduğunca önleyebilmektir. Bir yasanın Anayasaya aykırı olduğu iddiası ile iptali için açılan davada, Anayasa Mahkemesi Anayasaya aykırılık iddiasını- karara bağlayıncaya dek geçecek sürede, konu yasanın uygulanması ile doğacak zararın veya durumun önlenmesi amacıyla, Anayasa Mahkemesine yürürlüğün durdurulması istemi ile başvurulabilir. Türk Anayasa Mahkemesi, yürürlüğü durdurma kararı için ileride gi-derilmesi olanaksız ya da güç bir zararın veya ileride giderilmesi olanaksız ya da güç bir durumun doğması koşulunu, giderilmesi olanaksız ya da güç zararın veya durumun doğma tehlikesinin kuvvetli bir olasılık olarak görülmesini aramaktadır. Türk Anayasa- Mahkemesi, kararlarında, genellikle yürürlüğün durdurulması için giderilmesi güç zarar veya durumun doğması koşulunu yeterli görmekte, idari yargı yerinin, Anayasa ve İdari Yargılama Usul Kanunu gereği, bu koşul ile birlikte aradığı açıkça hukuka aykırılı-k gibi, açıkça Anayasa'ya aykırılık koşulunu aramamaktadır; ancak Türk Anayasa Mahkemesinin, 14.9.2001 gün, E 2001/382, K 2001/8 sayılı oybirliği ile verilen kararında, Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülerek iptali ve yürürlüğünün durdurulması istenen bir y-asa kuralının yürürlüğünü durdururken giderilmesi olanaksız ya da güç zararlar veya durum doğması koşulu yanında, konu yasa kuralının Anayasa'ya aykırılığı konusunda güçlü belirtiler bulunduğuna da yer verdiği görülmektedir. Türk Anayasa Mahkemesinin, bir -yasanın veya bir kuralının yürürlüğünün/ uygulanmasının durdurulması için, Anayasa'ya açık aykırılık koşulunu aramaması, doktrinde ciddi eleştirilere konu olmuştur.

Yürürlüğü durdurma önlemi; doğası gereği, ancak giderilemez zararların veya durumların or-taya çıkması kuvvetle muhtemel acil durumlarda başvurulabilecek bir tedbirdir. Bu nedenle, bir yürürlüğü durdurma kararı verilmeden, iptal davasının sonucunu beklemek kamu yararı açısından katlanılamayacak büyük bir zarara neden olmayacaksa, geçici tedbir -kararına gerek yoktur. Acil durumun varlığından ve bunun getirdiği ivedilik koşulundan söz edebilmek için, iptali istenen yasanın veya bir kuralının, iptal kararını beklemeksizin, uygulanmasının durdurulmasına kamusal yarar açısından kaçınılmaz olarak gere-k görülmelidir. İptali istenen 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'na göz atıldığında, bu yasa altında gerçekleştirilecek bir özelleştirmenin bir süreci ve zamanı gerektirdiği, bu süre içerisinde Anayasa Mahkemesinin davaların esasını dinleyerek, Anayasa'ya- aykırılık iddialarını karara bağlayıp davaları sonuçlandırabileceği, diğer bir ifade ile acil durumun olmadığı görüldüğünden, davalar karara bağlanıncaya dek 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'nın veya davalarda belirtilen maddelerinin yürürlüğünün durdu-rulması istemi reddedilir.




(Nevvar Nolan) (Şafak Öneri)
Başkan Yargıç




(Necmettin Bostancı) (Talat D.Refiker) (Narin F.Şefik)
Yargıç Yargıç Yargıç



28 -Haziran 2012











8






Full & Egal Universal Law Academy