Anayasa Mahkemesi Numara 1/2007 Dava No 2/2007 Karar Tarihi 29.03.2007
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 1/2007 Dava No 2/2007 Karar Tarihi 29.03.2007
Numara: 1/2007
Dava No: 2/2007
Taraflar: Kamu-İş ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi
Konu: Yürütmenin durdurulması - Anayasa Mahkemesinin Yürütmeyi Durdurma Yetkisi
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 29.03.2007

-D. 2/2007 Anayasa Mahkemesi 1/2007

ANAYASA MAHKEMESİ OLARAK OTURUM YAPAN
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA
Mahkeme Heyeti: Metin A. Hakkı, Başkan, Nevvar Nolan, Mustafa H. Özkök, Gönül Erönen, S-eyit A. Bensen.

Anayasanın 147. Maddesi Hakkında
Davacı: K.K.T.C Kamu İşçileri Sendikası, Kamu-İş, Lefkoşa
- ile -
Davalı: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi, Lefkoşa

- A r a s ı n d a.

Davacılar namına: Avukat Barış Mamalı ve Avukat Mehmet Şahoğlu
Davalılar namına: Başsavcı Yardımcısı Muavini Müjgan Irkad.


---------------------

K A R A R


KONU: 72/2006 sayılı Kamu Görevlileri (Değişiklik No.3) Yasası- ile tadil edilen Kamu Görevlileri Yasasının 6(2) maddesi, Geçici 1'inci maddesi ve bu maddenin (1), (2), (3) ve (4). fıkralarının Anayasanın 1, 8, 10(2), 11, 46, 47, 48, 49(1) ve (2), 54(1) ve 55. maddelerine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY:
KKTC Kamu İ-şçileri Sendikası (Kamu-İş) olan Davacılar 23.1.2007 tarihinde dosyaladıkları yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen dava ile 72/2006 sayılı Kamu Görevlileri (Değişiklik No.3) Yasası ile tadil edilen Kamu Görevlileri Yasasının 6(2) maddesi, Geçici 1'inci madd-esi ve işbu maddenin (1), (2), (3) ve (4). fıkralarının Anayasanın 1, 8, 10(2), 11, 46, 47, 48, 49(1) ve (2), 54(1) ve 55. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek iptal edilmesini talep ettiler.
Davacı/Müstediler aynı tarihte Mahkemeye dosyaladıkları te-k taraflı bir istida ile davanın neticesine dek "yürürlüğün durdurulması" ve/veya söz konusu kanun maddelerinin uygulanmasının durdurulması zımnında bir de ara emri verilmesini talep ettiler. Davalı/Müstedialeyhler ara emri istidasına dosyaladıkları itira-zları ile iptali istenen yasa maddelerinin Anayasanın herhangi bir maddesine aykırı olmadığını iddia etmiş, keza bir iptidai itiraz ile Anayasa Mahkemesinin böyle bir davada talep edilen ara emrini vermeye yetkisi olmadığını iddia etmişlerdir.

II. TARAFLA-RIN İDDİALARININ GEREKÇELERİ:
Davacıların iddilarının gerekçesi:
Konu acildir. Talep edilen emrin verilmemesi halinde ileride davanın kazanılması durumunda telafisi çok zor zararlar doğacak veya geriye dönüş çok zor olacaktır; çünkü davada iptali istene-n yasaya istinaden yapılan tüm işlemler Anayasaya aykırı olarak alınmış olacaktır. Mahkeme kararları geriye dönük yürümediğinden, talep edilen emrin verilmesi zaruridir.

Davalıların iddialarının gerekçesi:
Davalılar, Davacıların davalarında ve ara emri- istidasında yakınma konusu yaptıkları yasa maddelerinin Anayasanın herhangi bir maddesine herhangi bir terslik içermediğini iddia ederken, davanın Anayasanın 147. maddesine istinaden açılmış bir iptal davası olduğunu ve bu maddeye istinaden Anayasa Mahkem-esinin ara emri verme yetkisi olmadığını iddia etmişlerdir.

III. İLGİLİ YASA METİNLERİ:

"6. (1) ..............................................................................................
(2) Bu yasa amaçları bakımından;
"Sürekli Personel"- Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği asıl
ve sürekli görevlere atanan, genel ve katma bütçelerden veya
bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlardan aylık alan ve bu
Yasada bundan böyle kamu görevlisi olarak anılacak olan kişileri
anlatır."


Geçici- Madde
Halen Emeklilik Maaşı/Yaşlılık Aylığı Almakta Olup İşçi Statüsünde Çalışmaya Devam Edenlerin Durumu
72/2006
1. Bu (Değişiklik) Yasasının yürürlüğe girdiği tarihte işçi statüsünde bulunup herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik maaşı/yaşlı-lık aylığı alanlar; emeklilik maaşı/yaşlılık aylığı alıp işten ayrılmak veya çalışmaya devam edip emeklilik maaşını/yaşlılık aylığını bırakmaktan yana tercihlerini kullanırlar ve bu tercihler Emeklilik Yasası ve Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Yasasının ilgi-li maddelerinde aksine kural bulunup bulunmadığına bakılmaksızın uygulanır.
(1) Bu durumdaki kişiler otuz gün içerisinde tercihlerini yazılı olarak daire müdürlerine verirler.
(2) Çalışmaya devam edip ve emeklilik maaşının/yaşlılık aylığının- durdurulmasından yana tercihini kullananların emeklilik maaşı/yaşlılık aylığı, tercih süresinden sonraki otuz günün dolduğu ayın sonu itibarıyla işten ayrılacağı tarihe kadar durdurulur.
(3) Emeklilik maaşını/ yaşlılık aylığını devam ettirip işten a-yrılmak yönünde tercihini kullananların ise otuz günden sonraki beş ayın hitamında görevleri sona erer.
(4) İşten ayrılmayı tercih edenlere izin hakları kullandırılır."

IV. İLGİLİ ANAYASA MADDELERİ:
İlgili Anayasa Maddeleri aynen şöyledir:
Devle-tin Şekli ve Nitelikleri
"Madde 1.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan laik bir Cumhuriyettir."

Eşitlik
"Madde 8.
(1)Herkes, hiçbir ayırım gözetilmeksizin, Anayasa ve yasa önünd-e eşittir. Hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.
(2)Devlet organları ve yönetim makamları, bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek ve ayrıcalık yapmamak zorundadırlar.
(3) Ekonomik bakımdan güçsüz -olanların Anayasa ve yasalar ile elde ettikleri veya edecekleri kazanımlar, bu madde ileri sürülerek ortadan kaldırılamaz."

Temel Hakların Niteliği ve Korunması
"Madde 10.
(1) ............................................................................-.............................
(2)Devlet, kişinin temel hak ve özgürlüklerini, kişi huzuru, sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak biçimde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal bütün engelleri kaldırır; insanın maddi ve manevi varlığın-ın gelişmesi için gerekli koşulları hazırlar."
(3) ...............................................................................................................
Temel Hak ve Özgürlüklerin Özü ve Sınırlanması
"Madde 11.
Temel hak ve özgürlükler, özüne- dokunmadan, kamu yararı, kamu
düzeni, genel ahlâk, sosyal adalet, ulusal güvenlik, genel sağlık ve kişilerin can ve mal güvenliğini sağlamak gibi nedenlerle ancak yasalarla kısıtlanabilir."

Sözleşme Hakkı
"Madde 46.
(1)Herkes, sözleşme hu-kukunun genel ilkelerince konan koşullara, kısıntılara, sınırlandırmalara ve yürürlükteki yasalara uymak kaydıyla, serbestçe sözleşme yapma hakkına sahiptir. Ekonomik bakımdan güçlü kişilerin diğer kişileri istismarı yasa ile önlenir.
(2)Sözleşmelerden d-oğan hak ve yükümlülükler kamu yararı, kamu düzeni, sosyal adalet ve ulusal güvenlik gibi nedenlerle yasa ile düzenlenebilir ve kısıtlanabilir.
(3)Devlet yasa ile, belirli yörelerdeki sosyal ve ekonomik gereksinmeleri ve özellikleri dikkate alarak, konut -kiraları konusunda gerekli önlemleri alabilir, kısıtlama ve düzenlemeler yapabilir."

Ekonomik ve Sosyal Hayatın Düzeni
"Madde 47.
(1)Ekonomik ve sosyal hayat, adalete, tam çalışma ilkesine ve her yurttaş için insanlık onuruna yaraşır bir yaşam düz-eyi sağlanması amacına göre düzenlenir.
(2)Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleştirmek; bu amaçla ulusal tasarrufu artırmak, yatırımları toplum yararının gerektirdiği önceliklere yöneltmek ve kalkınma planlarını yapmak Devl-etin ödevidir."




Çalışma Özgürlüğü
"Madde 48.
(1)Her yurttaş dilediği alanda çalışma özgürlüğüne sahiptir. Özel girişimler kurmak serbesttir. Yasa, bu özgürlüğü, kamu yararı amacıyla sınırlayabilir.
(2)Devlet, özel girişimlerin, ulusal ekonominin g-ereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak önlemleri alır."

Çalışma Hakkı ve Ödevi
"Madde 49.
(1)Çalışma her yurttaşın hakkı ve ödevidir.
(2)Devlet, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma haya-tının kararlılık içinde gelişmesi için, sosyal, ekonomik ve mali önlemlerle çalışanları korur ve çalışmayı destekler; işsizliği önleyici önlemleri alır.
(3) ..................................................................................................-....
(4) ...................................................................................................... "

Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı
"Madde 54.
Çalışanlar, işverenle olan ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal durumlarını korumak ve düzeltmek amacıy-la toplu sözleşme ve grev hakkına sahiptir.
........................................................................................................
........................................................................................................
..-...................................................................................................... "

Sosyal Güvenlik Hakkı
"Madde 55.
Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Bu hakkı sağlamak için
sosyal sigortalar ve benzeri sosyal güv-enlik kurumları ile sosyal
yardım örgütleri kurmak ve kurdurmak Devletin ödevlerindendir."


V. İNCELEME:

Bu davanın kökeninde yatan olguları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:

Davacılar, 23.1.2007 tarihinde Anayasa Mahkemesi -olarak oturum yapan Yüksek Mahkemede dosyaladıkları yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen başvuruları ile aşağıdaki çare için Anayasa Mahkemesine müracaat ettiler. Davacıların Talep Takririnin, 'A' paragrafı aynen şöyledir:

"72/2006 sayılı Kamu Görevliler-i (Değişiklik No.3) Yasası ile
değiştirilmiş şekliyle Kamu Görevlileri Yasasının 6(2) maddesi,
Geçici 1. maddesi ve işbu maddenin (1), (2), (3), ve (4) fıkralarının
Anayasanın 1, 8, 10(2), 11, 46, 47, 48, 49(1) (2) 54(1) ve 55.
maddelerine ay-kırı olduğu gerekçesi ile iptal edilmesi zımnında
Yüksek Mahkemenin bir emir vermesi."


Davacılar yukarıdaki başvurularına paralel olarak aynı gün Yüksek Mahkemeye dosyaladıkları ve Davacı-Müstedi Sendikanın Genel Sekreteri olduğu anlaşılan Hüseyin- Zeki Akyön tarafından desteklenen 22.1.2007 tarihli bir yemin varakası ile Mahkemeden bir de ara emri niteliğinde aşağıdaki şekilde emir vermesini talep etmişlerdir:

"A) 72/2006 sayılı Kamu Görevlileri (Değişiklik No.3) Yasası ile
değiştirilmiş şekli -ile Kamu Görevlileri Yasasının 6(2) maddesi,
Geçici 1. maddesi ve bu maddenin (1), (2), (3) ve (4). fıkralarının
işbu dava neticeleninceye ve/veya mezkur kararın Resmi Gazete'de
yayımlanmasına değin "yürürlüğünün durdurulması" ve/veya söz
konusu k-anun maddelerinin uygulanmasının durdurulması zımnında
muhterem mahkemenin bir ara emri vermesi."


Tek taraflı (exparte) olarak yapılan ara emri istidası 23.1.2007 tarihinde Mukayyitliğe dosyalandıktan sonra Mukayyitlik tarafından duruşma olarak -25.1.2007 tarihine sabah saat 09.00'a tayin olunmuş, o oturumda Davacı- Müstedileri Mahkemede temsil eden avukat, istidada olduğu gibi emir verilmesini talep ederken, istidaya ek yemin varakasında belirtilen olgularla yetinmiştir. Yemin varakasında Davacı--Müstediler özetle davada Davalı sıfatı ile bulunan Cumhuriyet Meclisi aleyhine davaya ve ara emri istidasına konu yasanın ilgili maddelerinin Anayasaya aykırı olarak yapıldığını iddia edip, bu nedenle davanın neticesine değin bu maddelere istinaden herhan-gi bir işlem yapılmamasını talep etmekte, konunun acil olduğunu, talep edilen emrin verilmemesi halinde ileride davanın kazanılması durumunda telafisi çok zor zararların doğacağını veya geriye dönüşün çok zor olacağını iddia etmişlerdir. 25.1.2007 tarihin-de tek yargıçtan oluşan Anayasa Mahkemesi, istida ve ona ek yemin varakasını tezekkür edip Davacı-Müstedi avukatlarının hitabesini de dinledikten ve keza istida ile birlikte Mahkemeye dosyalanan emareleri de tezekkür ettikten sonra, istidanın Davalı/Müsted-ialeyhlere tebliğini uygun görmüş ve istidayı bu maksatla 'mention' olarak 31.1.2007 tarihine sabah saat 09.00'a tayin etmiştir. 31.1.2007 tarihinde ara emri istidası ele alındığında Davalı/Müstedialeyhleri temsilen Nazan Şansel ve Mediha Piro, Mahkemede -hazır bulunmuş, ilaveten Başsavcılığı temsilen Başsavcı Yardımcısı Muavini Müjgan Irkad da Mahkemede hazır bulunmuş, Davalı-Müstedialeyhlerin istidaya itiraz edeceklerini beyan ettikten sonra itirazlarını dosyalamak için kısa bir süre talep etmişlerdir. T-ek yargıçtan oluşan Anayasa Mahkemesi de bu aşamada istidayı ele almış, Başsavcı Yardımcısı Muavini ile Meclisi temsil eden avukatların taleplerini uygun karşılayıp istidayı duruşma olarak 15.2.2007 tarihine sabah saat 09.00'a tayin etmiştir. Davalı/Müste-dialeyhlerin de itirazlarını en geç 9.2.2007 tarihinde mesai bitimine kadar dosyalamaları ve suretini de Davacı-Müstedi tarafına tevdi etmeleri için izin ve emir vermiştir.

9.2.2007 tarihinde Davalı-Müstedialeyhler, Maliye Bakanlığı Müsteşarı Zer-en Mungan'ın aynı tarihli bir yemin varakası ile desteklenen itirazlarını Mahkemeye dosyalamışlar ve özetle ara emri ile uygulamasının durdurulması istenen ilgili yasa maddelerinin Anayasaya aykırı olmadığını iddia ederek istidanın reddedilmesini talep etm-işlerdir. Sözü edilen itiraz, yemin varakasının 2. paragrafına göre bir de ön itiraz içermektedir. Ön itirazın ilk paragrafı aynen şöyledir:

"Davacının davasının konusu Anayasanın 147. maddesinde öngördüğü
gibi bir iptal davasıdır. Almış olduğum huk-uki mütalaaya göre muhterem
Anayasa Mahkemesinin Anayasanın 147. maddesi altında açılmış olan
iptal davasında men edici bir ara emri verme yetkisi bulunmamaktadır.
Bu dava Anayasanın 147. maddesine istinaden ikame edilmiş bir dava
olduğundan ne bu -madde ne de Anayasada mevcut başka herhangi bir
madde veya Davacının istidasında dayandırdığı mevzuat, Anayasanın
herhangi bir kuralına aykırı olduğu gerekçesi ile, Anayasa Mahkeme-
sinde doğrudan doğruya açılmış olan iptal davasında istidada talep
e-dildiği gibi bir ara emri verme yetkisi vermemektedir."

Ara emri istidası, ona karşı dosyalanan itiraz ile birlikte duruşma olarak tam teşekküllü Anayasa Mahkemesinin 15.2.2007 tarihli oturumunda ele alınmış, Mahkeme ara emri istidasında yer alan -ön itirazı yalnız başına değerlendirmeyip, istidanın ve taraflarca yapılan iddiaların tümünü dinledikten sonra karar vermeyi uygun görmüş, ve oturum bu çerçevede devam edip neticelenmiştir. İstidanın görüşülmesi aynı gün hitam bulup karar için istida, bil-âmüddet ertelenmiş durumdadır.

Ara emri istidasının duruşması esnasında evraklardan oluşan bazı belgeler de, karşılıklı muvafakat çerçevesinde emare olarak Mahkemeye dosyalanmıştır. Yapılan argümanlardan öyle anlaşılıyor ki, istidanın kökeninde ya-tan olgular ile ilgili taraflar arasında ciddi bir görüş ayrılığı yoktur. Taraflar arasındaki ihtilaf ve görüş ayrılığı daha ziyade hukuki değerlendirmeden kaynaklanmaktadır. Bu hususu da göz önünde bulundurarak biz de mümkün mertebe davanın esasında kar-ar verilmesi gereken olgular üzerinde bu aşamada bulgu yapmaktan kaçınarak sadece ara emrini karara bağlamaya özen gösterdik.

Bu dava Anayasanın 147. maddesine istinaden açılan bir iptal davasıdır. Bu hususta taraflar arasında ihtilaf yoktur. Söz-ü edilen 147. madde aynen şöyledir:

"Madde 147.
Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Meclisinde temsil edilen siyasal partiler,
siyasal gruplar ve en az dokuz milletvekili veya kendi varlık ve görev-
lerini ilgilendiren alanlarda diğer kurum, kuruluş veya sendikal-ar bir
yasanın, kararnamenin, tüzüğün, Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğünün,
Cumhuriyet Meclisi kararının, yönetmeliğin veya bunların herhangi bir
kuralının Anayasanın herhangi bir kuralına aykırı veya ona uygun
olmadığı gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde doğru-dan doğruya iptal
davası açabilirler.

Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı
iptali istenen yasanın, kararnamenin, tüzüğün, Cumhuriyet Meclisi İç-
tüzüğünün, Cumhuriyet Meclisi kararının, yönetmeliğin veya bunların
herhang-i bir kuralının Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak
doksan gün sonra düşer."


Davacı-Müstedi tarafı Anayasanın 147. maddesine istinaden açılan bir iptal davasında Mahkemenin ara emri verme yetkisi olduğunu ve bu meselede verilmesi gerektiği-ni savunurken, Davalı-Müstedaaleyh tarafı bunun tam tersini savunmakta ve Anayasanın 147. maddesine istinaden açılan bir iptal davasında Anayasa Mahkemesinin ara emri verme yetkisi olmadığını ileri sürmektedir. Bu zıt iki iddiayı karara bağlamakla Davalı--Müstedialeyhlerce istidaya yapılan iptidaî itiraz da karara bağlanmış olacaktır. Bu hususu karara bağlamak için gerek taraf hukukçularının Mahkemeye gösterdikleri içtihatları, gerekse kendi yaptığımız araştırmalardan faydalandık. Son günlerde Anayasanın -147. maddesine istinaden birden fazla iptal davası dosyalandığı ve bu davaların içeriğinde ara emri niteliğinde talepler olduğu da her hukukçunun taze olarak zihnindedir. Bizim yerli içtihatlara göre Anayasanın 147. maddesine istinaden açılan bir iptal da-vasında Anayasa Mahkemesinin ara emri verme yetkisi olup olmadığı ilk defa etraflı olarak A.M 9/89 (D.2/89) sayılı davada tezekkür edildi ve o davada Anayasa Mahkememiz oybirliği ile Anayasanın 147. maddesine istinaden açılan bir iptal davasında ara emri v-erme yetkisi olmadığına karar verdi. Bu istidanın kararını hazırlarken sözü edilen A.M. 9/89 (D.2/89) sayılı davadaki kararı tekrar okuyup değerlendirme fırsatı bulduk. O davada Mahkemenin, Anayasanın 147. maddesine istinaden açılan bir iptal davasında a-ra emri verme yetkisi olmadığı kararına varırken haklı olarak bilhassa, aşağıdaki hususları göz önünde bulundurduğu tartışma konusu olmayacak kadar sarihtir. Öncelikle yukarıda alıntısı yapılan Anayasanın 147. maddesi, görüldüğü gibi, Anayasa Mahkemesine -sarahaten ara emri verme yetkisi vermemektedir. Buna tam ters olarak "Organlar Arasında Yetki Uyuşmazlığı" başlığını taşıyan Anayasanın 145. maddesi ise 7. fıkrasında Anayasa Mahkemesine o maddeye istinaden (yani Anayasanın 145. maddesine istinaden) açıl-an davalarda Mahkemenin uygun görmesi halinde ara emri verme yetkisi vermektedir. Anayasanın 145. maddesinin 7. fıkrası aynen şöyledir:

"Madde 145.
"(7) Bu madde gereğince yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi,
başvuruya konu olan yasa, kar-ar veya işlemin, karar verilinceye
kadar, yürürlülüğünün durdurulmasını emredebilir; böyle bir emir,
derhal Resmi Gazete'de yayımlanır."


Anayasamızın 145. maddesi ile 147. maddeleri karşılaştırıldığında hemen göze çarpmaktadır ki A.-M. 9/89 sayılı kararda Anayasa Mahkememizin belirttiği gibi 145. maddeye, yani Organlar Arasında Yetki Uyuşmazlığına istinaden açılan bir Anayasa Mahkemesi davasında Anayasa, Anayasa Mahkemesine uygun hallerde dava neticelenene kadar ara emri mahiyetinde g-eçici ara emri verme yetkisi bahşederken, Anayasanın 147. maddesine istinaden açılan iptal davalarında geçici ara emri verme yetkisi bahşetmemiştir. Anayasamızın içeriğini bir an için bir kenara bırakarak Anayasa Mahkemesi Tüzüğümüz de incelendiğinde (ki -halen yürürlükte olan tüzük 1997 Anayasa Mahkemesi Tüzüğüdür) 13. maddesinde Anayasa Mahkemesine 145'inci maddeye istinaden açılan davalarda uygun hallerde davanın neticesine dek geçici emir verme yetkisi verirken, 147. maddeye istinaden başlatılan bir dav-ada tüzük de Mahkemeye bir yetki vermemektedir. Bu durumda, kanımızca 1997 Anayasa Mahkemesi Tüzüğünden ve Anayasadan başka bir mevzuat olan 9/1976 sayılı Mahkemeler Yasası'nın ara emri ile ilgili hükümlerini önümüzdeki meseleye uygulayıp Anayasa Mahkeme-sine 147. maddeye istinaden açılan davalarda da ara emri verme yetkisi bahşeder dememiz yanlış olur çünkü bu sonuca hukuğu zorlayarak varmış oluruz. 1997 Anayasa Mahkemesi Tüzüğü geçici emir yan başlığını içeren 13. madde veya ona benzer bir madde ihtiva -etmemiş olsa ve Anayasanın 147. maddesi mevcut şekli ile kaleme alınmamış olsa idi Mahkememiz 147. maddeye istinaden açılan davalarda da 9/1976 sayılı Mahkemeler Yasası'nın ilgili maddelerinden faydalanarak ara emri verme yetkisi vardır demeyi düşünebilir-di. Ancak mevzuat, özellikle Anayasa Mahkemesine 145. maddeye istinaden açılan davalarda ara emri verme yetkisi bahşederken ve 147. maddeye istinaden açılan davalarda böyle bir yetki vermeyi özellikle öngörmezken böyle bir sonuca varmak yanlış olur ve zor-lama ile olur görüşündeyiz.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Anayasası büyük ölçüde Türkiye Cumhuriyeti Anayasasından esinlenerek hazırlanmıştır. Bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Anayasasının 147. maddesinin muadili Türkiye'de T.C Anaysasında "İpt-al Davası" başlığını taşıyan 150. maddesidir. Sözü edilen bu madde aynen şöyledir:

"MADDE 150- Kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya bunların belirli madde ve
hükümlerinin şekil -ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla
Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal dâvası açabilme hakkı,
Cumhurbaşkanına, iktidar ve anamuhalefet partisi meclis grupları ile
Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının- en az beşte biri tutarındaki
üyelere aittir. İktidarda birden fazla siyasî partinin bulunması halinde,
iktidar partilerinin dâva açma hakkını en fazla üyeye sahip olan parti
kullanır."


Türkiye Cumhuriyeti Anayasasındaki -yukarıda alıntısı yapılan 150. madde de dikkatlice incelendiğinde Anayasa Mahkemesine, (Kıbrıs'ta kullanılan tabir ile) ara emri verme yetkisi sarih olarak verilmemiştir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi, uygun hallerde ve inancına göre adalet -yapmak için gerektiğinde böyle bir emir verdi mi? Ve böyle bir yetkisi olduğu görüşünü benimsedi mi? T.C Anayasa Mahkemesinin geçmiş kararları incelendiğinde 1993 yılına kadar Anayasa Mahkemesi, ara emri verme yetkisi olmadığı görüşünü benimsemiş ve o ta-rihe kadar verilen bütün kararlarda yetkisi olmadığını kabul etmiştir. Ancak, 1993 yılından sonra mesela Esas Sayı 1994/43, Karar Sayısı 1994/42-1, Karar tarihi 11.4.1994, 15.4.1994'de 21906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan bir kararda, kararın 2. sayfas-ında Anayasa Mahkemesi aynen şöyle dedi:

" "Dava" kavramı içinde yürütmenin durdurulması da vardır.
Mahkemenin yürütmeyi durdurma yetkisi davayı görüp karara
bağlama ödevi ve yetkisi içinde bir aşamadır. Yürütmenin
durduru-lması kararı, yargı bütünlüğü ilkesinin bir ön uygulamasıdır.
Bu karar, sonuç karardan ayrı ama o dava ile ilgili bir bölümdür.
Son kararı vermeye yetkili organın, davanın bir başka bölümü
için karar vermeyeceğinin kabulü "yargı yet-kisinin eksiksiz
kullanılması" ile bağdaşmaz."


Neticede bu davada, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi, yürürlüğün durdurulmasına yetkisi olduğuna karar verip, o davada da uygun görüp yürütmeyi durdurmuştur. Bir başka deyişle ara emri -vermiştir.

Burada vurgulamak isteriz ki 1993 yılına kadar Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi, Anayasanın iptal davasına istinaden açılan davada ara emri verme yetkisi olmadığı görüşünden hareket ederken o tarihte, ilgili Anayasa maddesinde herha-ngi bir tadilat olmadan, çoğunluk kararı ile görüşünü değiştirmiş ve çoğunluk kararı ile uygun hallerde ara emri verme yetkisi olduğu görüşünü benimsemiştir. Türkiye'nin şartlarında belki bu uygun ve anlayışla karşılanabilir ancak Kıbrıs'ın şartlarında ay-nı prensibi uygulama bizce pek salim değildir, ve bu örneği takip etmeyi uygun görmemekteyiz; üstelik son 20 senelik T.C Anayasa Mahkemesi kararları karşılaştırıldığında, bu iki zıt görüşün bağdaştırılmasında zorluklar olduğu görülmektedir.

Bizim- hukuk sistemimizin temeli Anglo Saxon sistemine dayanır ve içtihatlar (precedents) sistemimizin temelini oluşturmaktadır. Daha 4 ay kadar önce benzer bir meselede Anayasa Mahkememiz A.M.6/2006 (D.4/2006) sayılı ve benzer bir davada Anayasanın 147. maddes-ine istinaden açılan bir iptal davasında çoğunluk kararı ile ara emri vermeye yetkisi olmadığı kararını vermişken şimdi benzeri bir meselede görüşümüzü değiştirmemiz ve tam tersine bir karar vermemiz kanımızca uygun değildir.

VI. SONUÇ:

Netice o-larak sayın Nevvar Nolan'ın karşıoyu ve oyçokluğu ile istidanın reddedilmesine karar verilir.




Metin A. Hakkı Nevvar Nolan
Başkan Yargı-ç




Mustafa H. Özkök Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç



29/3/2007



KARŞIOY YAZISI:

Davacı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kamu İşçi-leri Sendikası, 72/2006 sayılı Kamu Görevlileri (Değişiklik No:3) Yasası ile değiştirilmiş şekliyle Kamu Görevlileri Yasasının 6(2) maddesinin, geçici 1. maddesinin ve işbu maddenin (1), (2),(3) ve (4). fıkralarının, Anayasaya aykırı oldukları iddiası ile,- iptal edilmeleri için anayasanın 147. maddesi altında Anayasa Mahkemesinde bir dava açtı. Davacı ayni gün dava altında bir de istida dosyalayarak, Anayasa Mahkemesinden, iptalini istediği yasa maddelerinin dava sonuçlanıncaya veya karar Resmi Gazetede yay-ımlanıncaya dek yürürlüğünün durdurulması isteminde bulundu. Davalı, davacının bu istemine itiraz etti ve diğer hususlar yanında, ön itiraz olarak, davanın Anayasanın 147. maddesi altında bir iptal davası olduğunu, bu madde altında açılan bir iptal davasın-da Anayasa Mahkemesinin iptali istenen yasa maddesinin yürürlüğünü durdurma kararı verme yetkisi olmadığını ileri sürdü. Bu durumda Anayasa Mahkemesi Anayasanın 147. maddesi altında açılan bir iptal davasında, Anayasaya aykırı olduğu iddiası ile iptali ist-enen bir normun, burada yukarıda verilen yasa maddelerinin, yürürlüğünü durdurma kararı verme yetkisinin olup olmadığını öncelikle karara bağlama durumundadır.

Anayasa Mahkemesinin, Anayasanın 147. maddesi altında açılan bir iptal davasında, bir ara kar-ar ile, iptali istenen normun yürürlüğünü durdurma yetkisi olup olmadığı yakın geçmişte A.M.6/06, D.4/06 sayılı davada tartışıldı, değerlendirildi ve Anayasa Mahkemesi oy çokluğu ile böyle bir yetkisi olmadığı kararına vardı. A.M.6/06 sayılı davada Anayasa- Mahkemesinin, bir ara karar ile, iptali istenen normun yürürlüğünü durdurma yetkisine sahip olduğu görüşümü ifade etmiştim, o kararda açıkladığım görüşümü muhafaza etmekteyim ve burada aynen tekrarlarım. Bu konuda Bülent Tanör ve Necmi Yüzbaşıoğlu, 1982 A-nayasasına Göre Türk Anayasa Hukuku isimli eserin Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin 21.10.1993 gün, 1993/40-2 sayılı kararına yer veren 516 ve 517. sayfalarından bir alıntıyı da aktarmak isterim.
" Anayasa Mahkemesinin 1993/40-2 sayılı kararına -göre, 'Dava kavramı içinde yürürlüğün durdurulması da vardır. Mahkemenin yürürlüğü durdurma yetkisi, davayı görüp karara bağlama ödevi ve yetkisi içinde bir aşamadır. Bu karar sonuç karardan ayrı ama o davayla ilgili bir bölümdür. Son kararı vermeye yetkil-i organın, davanın bir başka bölümü için karar veremeyeceğinin kabulü yargı yetkisinin eksiksiz kullanılmasıyla bağdaşmaz....Bir yasanın Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal edilmesi gibi çok geniş bir yetkiyi Anayasa Mahkemesine tanıyan anayasa ve yasa ko-yucunun, daha hafif sonuçlar doğuracak olan yürürlüğü durdurma yetkisini öncelikle tanımış olduğunun kabulü gerekir....İster özel hukuk, ister kamu hukuku uyuşmazlıklarında olsun, yasalarda açıkça bulunmasa bile önlem yetkisinin varsayılması bir zorunluluk-tur.... Yasalarda açık hüküm bulunmaması durumlarında, yargıcın hukuk yaratabileceği, çağdaş hukuk sistemlerinde benimsenen bir görüştür. Anayasa Mahkemesinin içtihat yoluyla yürürlüğü durdurma kararı vermesi olanaklıdır ve anayasal denetim kapsamı içinded-ir'. "

Bir iptal davasında iptali istenen normun yürürlüğünü, bir ara karar ile durdurma yetkisi olmadığı görüşünde olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi, ilk kez 1993 yılında bu görüşünü terkederek yürürlüğü durdurma yetkisi olduğuna karar verdi. -Anayasa Mahkemesi 1993 yılındaki bu kararından sonra, günümüze dek, önüne gelen iptal davalarında, iptali istenen normun yürürlüğünü durdurmaya yetkili olduğunu karara bağlamaktadır.

Anayasanın 147. maddesi altında açılan bir iptal davasında, Anayasa M-ahkemesinin, bir ara karar ile, iptali istenen normun yürürlüğünü durdurma yetkisi olduğu, bu nedenle davalının, Anayasa Mahkemesinin böyle bir yetkisi olmadığı yönündeki ön itirazının reddedilmesi gerektiği görüşündeyim.


-
Nevvar Nolan
Yargıç




















15






Full & Egal Universal Law Academy