Anayasa Mahkemesi Numara 12-13-14-15-16/2012 Dava No 3/2012 Karar Tarihi 06.11.2012
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 12-13-14-15-16/2012 Dava No 3/2012 Karar Tarihi 06.11.2012
Numara: 12-13-14-15-16/2012
Dava No: 3/2012
Taraflar: Kıbrıs Türk İşçi Sendikası Federasyonu ve diğerleri ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi arasında
Konu: Anayasaya aykırılık - 24/2012 sayılı Özeleştirme Yasasının bazı maddelerinin, alternatif olarak da yasanın bütününün Anayasaya aykırı olduğu gerekçesi ile iptali istemi - Anayasa Mahkemesinin oy çokluğuyla Özelleştirme Yasasının Anayasaya aykırı olmadığına karar vermesi.
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 06.11.2012

-D. 3/2012 Birleştirilmiş
Anayasa Mahkemesi 12-13-14-15-16/2012

ANAYASA MAHKEMESİ OLARAK OTURUM YAPAN
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Nevvar Nolan, Başkan, Şafak Öneri,
Necmettin Bostancı, Talat D.Refiker,
-Narin F.Şefik.


Anayasa'nın 147. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak açılan iptal davası.

Anayasa Mahkemesi: 12/2012

Davacı: 1- Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federasyonu
(TÜRK-SEN), Şht.Mehmet R.Hüseyin Sokak, 7-7-a, Yenişehir Lefkoşa.
2- Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası
(EL-SEN), Şht.Mehmet R.Hüseyin Sok., 7-7a, Yenişehir Lefkoşa.
ile -

Davalı: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi,
Lefkoşa.

A -r a s ı n d a.

Davacılar tarafından: Avukat Hasan Esendağlı ve Avukat Ürün Solyalı.
Davalı tarafından: Başsavcı Yardımcısı Muavini Behiç Öztürk.


Anayasa Mahkemesi: 13/2012

Davacı: Kıbrıs Türk Telekomünikasyon Çalışanları Sendikası, Şh-t.Mustafa A.Gardana Sokak, Lefkoşa.

ile -

Davalı: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyeti Meclisi, Lefkoşa.

A r a s ı n d a
Davacı tarafından: Avukat Şefik Aşçıoğulları.
Davalı tarafından: Başsavcı Yardımcısı Muavini Behiç Öztürk.

- Anayasa Mahkemesi: 14/2012

Davacı: Cumhuriyetçi Türk Partisi, Lefkoşa.

ile -

Davalı: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi, Lefkoşa.

A r a s ı n d a

Davacı tarafından: Avukat Ezer Özsoy
Davalı tarafından: Başsavcı Yardımc-ısı Muavini Behiç Öztürk.

Anayasa Mahkemesi 15/2012

Davacı: Toplumcu Demokrasi Partisi - Lefkoşa

- ile -

Davalı: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi,
Lefkoşa

A r a s ı n d a

Davacı tarafı-ndan: Avukat Boysan Boyra ve diğerleri.
Davalı tarafından: Başsavcı Yardımcısı Muavini Behiç Öztürk.



Anayasa Mahkemesi 16/2012

Davacı: Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası - Lefkoşa

- ile -

Davalı: Kuzey Kıbrıs Türk -Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi,
Lefkoşa


A r a s ı n d a




Davacı tarafından: Avukat Şefik Aşçıoğulları
Davalı tarafından: Başsavcı Yardımcısı Muavini Behiç Öztürk.

---------------------

K A R -A R

Nevvar Nolan:
Cumhuriyet Meclisince kabul edilen 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası, 10.4.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe girdi. Anayasa Mahkemesinde açılan 12/2012, 13/2012, 14/2012, 15/2012 ve 16/2012 sayılı iptal- davaları ile Özelleştirme Yasası'nın aşağıda verilen maddelerinin, alternatif olarak da Yasa'nın bütününün, yine aşağıda verilen Anayasa kurallarına aykırı olduğu gerekçesi ile iptali talep edilmiştir.

Davacılar, 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'nın,
-3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14 ve 15.maddelerinin
Anayasa'nın Başlangıç Kısmına,1,3(4),4,7,8,43, 47(2),65,78,134 ve 159.maddelerine,
16,17,18,19,20,21,22 ve 23.maddelerinin Anayasa'nın
Başlangıç Kısmına, 1,3(4),4,7,43,47(2),65,78,113,115, 120,121,134 ve -159.maddelerine,
c) 26,27,28,29 ve 30.maddelerinin Anayasa'nın 1,3(4),4,7,8,49,78,113,115,120 ve 121.maddelerine,
d) 31,51,52,55 ve 56.maddelerinin Anayasa'nın 121(2)
maddesine,aykırı olduklarını,
e) alternatif olarak da, Özelleştirme Yasası'nın bütününü-n Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1,3(4),4,8,36,
37,40,41,43,44,45,46,47,48,49,50,51,52, 55,56,57,
58,60,61,65,78,134 ve 159. maddelerine aykırı olduğunu iddia etmektedirler.
Tarafların müracaatını, Mahkememizin de uygun bulması ile, yukarıda sayıları veri-len beş dava birleştirilerek dinlenmiştir.

Davacıların Anayasa'ya aykırılık iddiaları aşağıda özetlendiği gibidir:

Özelleştirme Yasası'nın, her iki madde dahil, 3'den 23'e kadar olan maddeleri "Hiçbir organ, makam veya merci, kaynağını bu Anayasa'dan a-lmayan bir yetki kullanamaz" diyen Anayasa'nın 3(4) maddesine, yasama yetkisinin Cumhuriyet Meclisinde olduğunu ifade eden Anayasa'nın 4.maddesine, yasa koymaya, değiştirmeye ve kaldırmaya Cumhuriyet Meclisinin yetkili olduğunu ifade eden Anayasa'nın 78.ma-ddesine aykırıdır. Davacılara göre; konu Yasa maddeleri ile yasama organının yapması gereken, yasa ile yapılabilecek düzenlemeleri yapma yetkisi Ön Rapor Hazırlama Komisyonu, Bakanlar Kurulu, Bakanlık, Değer Tespit Komisyonu olarak sıralanan idari organ ve-ya kurumlara verilmiş, bu yetki verilirken Anayasal düzene uygunluk sağlayacak koşullar saptanmamış, çerçeve çizilmemiş, özellikle Bakanlar Kuruluna, yasa koyucunun iradesini alacağı kararlarla değiştirme hak ve yetkisi tanınmıştır; bu da, yasama yetkisini-n Cumhuriyet Meclisinde olduğu kuralını, yasallık ve erkler ayrılığı prensiplerini ihlal etmektedir. Konu Yasa'nın, Bakanlar Kuruluna özelleştirme konusunda genel bir yetki tanımış olması ve özelleştirilecek her kuruluş için ayrı yasa yoluna gitmemesi, yuk-arıda verilen Anayasa maddelerinin getirdiği prensiplere aykırıdır.

Anayasanın Başlangıç Kısmı, Bağımsızlık Bildirgesi, Anayasa'nın 1.maddesi ve Anayasa'nın lafzı ile ruhu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletinin bağımsız olduğunu vurgulamaktadır, Özell-eştirme Yasası'nın yukarıda verilen maddelerinde, Devlet veya halkın elinde bulundurulması zorunlu kamu hizmetlerinin ve/veya mallarının yabancıların eline geçmesini önleyici tedbir alınmamış olması Anayasa'nın bağımsızlık ilkesini ihlal eder.

Özelleştir-me Yasası'nın 4(6) maddesi, özelleştirme uygulamalarında, yerel yönetimlere devir yapılmamasını öngörmektedir; ayırım içeren bu düzenleme Anayasa'nın 8.maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırıdır.

Özelleştirme Yasası'nın bütünü, özellikle 22 ve 23.mad-deleri, tekelleşmenin önlenmesi ve tüketicinin korunması amaçlarını gerçekleştirmeye yönelmemektedir ve/veya bu amacı gerçekleştirmeye yeterli değildir, Anayasa'nın 1. maddesine, yatırımların toplum yararının gerektirdiği önceliklere yöneltilmesi, kalkınma- planları yapılması ödevini yükleyen Anayasa'nın 47(2) maddesine ve tüketicinin korunmasını sağlama amacı güden Anayasa'nın 65.maddesine aykırıdır.

Özelleştirme Yasası'nın bütünü, özellikle 6,7,8,9,16,17,18,19,20 ve 21.maddeleri Anayasa'nın 159.maddesi k-apsamında bulunan taşınmaz malların mülkiyetinin devri ve/veya Devletin mülkiyet hakkının içinin boşaltılması yöntemiyle Anayasa'nın 159.maddesine aykırılık oluşturmaktadır.

Özelleştirme Yasası'nın 26,27,28,29 ve 30.maddeleri özelleştirme işlemlerinden -etkilenecek personelin durumu ve hakları ile ilgili düzenlemeler içermektedir. Bu düzenlemeler Anayasa'nın, hukukun üstünlüğünü içeren 1.maddesine, kamu iştiraklerinde çalışan personel diğer tüm personelden ayrıştırıldığı cihetle eşitlik ilkesini içeren 8.-maddesine, çalışma hakkı ve ödevini düzenleyen 49.maddesine, keza 3(4), 4 ve 78.maddelerine aykırıdır.
Özelleştirme Yasası'nın 31,51,52,55 ve 56.maddelerinde vücut bulan Özelleştirme İstihdam Komisyonu, bağımsız nitelikli bir organ değildir, bu Yasa kapsa-mında kamuda görevlendirileceklerin görev, tahsis, nakil, görevden çekilme, görevden uzaklaştırma, göreve son verme işlemlerini yapmaya yetkili kılınmıştır; bu durumda konu maddeler Anayasa'nın 121(2) maddesine aykırıdır.

İNCELEME:
24/2012 sayılı Özelleş-tirme Yasası'nın tümüne yakın çok sayıda maddesinin Anayasa'nın o kadar çok maddesine aykırılığı ileri sürülmüştür ki, ilgili Yasa ve Anayasa metinlerini aynen buraya aktarmayı pratik ve gerekli bulmuyorum.

Yasama yetkisinin Cumhuriyet Meclisinde olduğu -Anayasa'nın 4.maddesinde açıkça ifade edilirken, yasa koymak, değiştirmek ve kaldırmak da yine Anayasa'nın 78.maddesinde Cumhuriyet Meclisinin yetkileri arasında sıralanmaktadır. Anayasa'nın anılan maddelerinden yasama organının, yani kanun koyucunun Cumhu-riyet Meclisi olduğu açıkça görülmektedir.

Yasama yetkisinin üç temel özelliği vardır; bu özellikler genellik, aslilik ve devredilmezlik olarak bilinir.

Yasama yetkisinin genelliği, yasama organının kanunla düzenleme alanının, konu itibarıyla sınırland-ırılmamış olduğunu ortaya koyar. Anayasa'ya aykırı olmamak şartıyla, her konuyu kanunla düzenleyebilen yasama organı, tüm sosyal ilişkilerin belirleyicisi ve hukuk düzeninin yaratıcısıdır. Yasama yetkisinin genelliği, yasama organının bir konuyu dilediği ö-lçüde ayrıntılı olarak düzenleyebileceğini de ortaya koyar, ancak yasama organı, bir konunun temel esaslarını koyup, çerçevesini çizdikten sonra, ayrıntılı düzenlemeyi yürütme organına da bırakabilir; bu ikinci seçenek, yasama ve yürütme organlarının yapıl-arı ve işleyişleri göz önüne alındığında, günümüzde, özellikle uzmanlık gerektiren , ekonomik ve teknik konularda, doğal olan ve tercih edilendir.

Yasama yetkisinin asliliği, yasama organının bir konuyu doğrudan doğruya, araya herhangi bir işlem girmeksi-zin, düzenleyebilmesinden gelmektedir. Yasama organı, anayasanın düzenlemediği bir alanı ilk elden düzenleyebilir, yasama organının gözetmesi gereken, düzenlemenin anayasa kuralları ile çatışmamasıdır.

Anayasa, yukarıda da ifade edildiği gibi, kanun koym-a yetkisini 4 ve 78.maddeleri ile Cumhuriyet Meclisine vermiştir; yasama yetkisi, kanun koyma yetkisi Cumhuriyet Meclisindedir. Kamu hukukunda, hiçbir devlet organı, anayasa ile kendisine verilen bir yetkiyi, yine anayasa izin vermedikçe başka bir organa d-evredemez; aynı şekilde yasa ile verilen bir yetki de yasa izin vermedikçe devredilemez. Yasama yetkisi Cumhuriyet Meclisinindir ve devredilemeyen yasama yetkisi, kanun koyma yetkisidir. Yasama organı, kanun koyucu, düzenleyeceği alanın esaslı konularına, -temel ilkelerine kanunda yer vermekle yetinebilir; ancak yasama organının düzenlemesi gereken hususların yürütmeye bırakılması halinde, bu yasama yetkisinin devri anlamına gelir. Yasama organı tarafından bir konunun esasları, temel ilkeleri konmadan, çerçe-vesi çizilmeden yürütmeye yetki tanınması, yasama yetkisinin devri olarak değerlendirilebilir. Yasama organının düzenlediği konuda, esasları, temel ilkeleri koyup çerçeveyi çizdikten sonra yürütmeye yetki tanıdığı veya esasları, temel ilkeleri yeterince be-lirlemeden, çerçeveyi çizmeden yürütmeyi yetkilendirdiği her somut olayda Anayasa Mahkemesi tarafından değerlendirilip karara bağlanmaktadır.

24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'nın amaç ve kapsam yan başlıklı 3.maddesinde Yasa'nın amacı verilmektedir. Bu-na göre, Devletin bugünkü koşullara göre ekonomi içindeki payının küçültülmesi ve kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu iktisadi teşebbüslerine, kamu iştiraklerine ve kamu payı olan şirketlere ait ekonomik ve ticari olarak değerlendirilmesi mümkün bulunan, her- türlü şirket hisseleri dahil, taşınır ve taşınmaz mallar, hizmetler ve hakların özelleştirilmesine ve özelleştirme sonucu veya özelleştirmenin mümkün olmaması ve tasfiye halinde kamu iştiraki personeli hariç işsiz kalacak personelin haklarına ilişkin esas-ların belirlenmesi amaçlanmaktadır.

Konu Yasa'nın 4.maddesinde, özelleştirme uygulamalarına ilişkin kararların alınması ve gerekli işlemlerin yapılması sırasında, göz önünde bulundurulması zorunlu temel ilkeler belirtilmiştir. Özelleştirmeye konu olacak -kamu kuruluşunda çalışan personelin işsiz kalmasının önlenmesi ve sosyal güvenliğe ilişkin hakların düzenlenmesi, özelleştirmeye konu olacak kamu kuruluşunda çalışan Kamu Görevlileri Yasası'na tabi kamu görevlilerinin özlük ve sosyal haklarının korunması, -özelleştirilecek mallar, hizmetler ve hakların özellikleri, içinde bulundukları şartlar dikkate alınarak en uygun özelleştirme yönteminin belirlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması, özelleştirme sonrasında ilgili piyasada oluşabilecek tekelci bir yapının- olumsuz etkilerinin önlenmesi, özelleştirme işlemlerinin değer tespiti de dahil aleniyet içinde yürütülmesi, özelleştirme uygulamalarında, milli güvenlik ve/veya kamu yararının gerektirdiği durumlar hariç, kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimlere d-evir yapılmaması temel ilkeler olarak sıralanmıştır.

Yasa'nın 5.maddesinde Ön Rapor Hazırlama Komisyonunun oluşumu; 6.maddesinde Bakanlar Kurulunun, kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu iktisadi teşebbüslerine, kamu iştiraklerine ve kamu payı olan şirketler-e ait ekonomik ve ticari olarak değerlendirilmesi mümkün bulunan her türlü şirket hisseleri dahil mal, hizmet ve hakları özelleştirme programına alma ve bu programdan çıkarma yetkisi, Bakanlar Kurulunun özelleştirme ile ilgili kararlarında hangi özelleştir-me yönteminin ve ihale usulünün uygulanacağının açıkça belirtilmesi gereği yer almaktadır. Yasa'nın 7.maddesinde, özelleştirme işlemlerinin Bakanlık tarafından yürütüleceği, aralarında özelleştirmeye yönelik gerekli mali, teknik ve hukuki çalışmaları ve ge-rekli düzenlemeleri yapmak da olan, özelleştirme işlemleri ile ilgili Bakanlığın görevleri; 8.maddesinde satış yöntemi, kiralama yöntemi, işletme hakkının verilmesi yöntemi, gelir ortaklığı modeli ve/veya işin gereğine uygun sair hukuki tasarruflar ile ilg-ili yöntem ve çalışanlara devir yöntemi diye isimlendirilen özelleştirme yöntemleri açıklanmaktadır.

Yasa'nın 9.maddesinde, mal, hizmet ve hakların özelleştirilmesi amacıyla yapılacak ihalelerde esas alınmak üzere Değer Tespit Komisyonunca değer tespiti -yapılacağı; 10.maddesinde, Değer Tespit Komisyonunun oluşumu, bu oluşumda, yürütmenin dışında, Kıbrıs Türk Ticaret Odası ve Kıbrıs Türk Sanayi Odasının birer temsilcisinin yer alacağı; 11.maddesinde, Komisyonun toplantı yeter sayısının üç olduğu ve kararla-rın oybirliği ile alınacağı; 13.maddesinde, Komisyonun, maddede sıralanan hususları dikkate alarak uluslararası kabul görmüş olan değerleme metotlarından en az ikisini uygulamak suretiyle değer tespiti yapacağı, Komisyonun değer tespit raporunun teklif zar-flarının açılacağı gün, açık artırma usulünde ise açık artırmaya başlayacağı gün, kapalı ve mühürlü bir zarf içinde, Merkezi İhale Komisyonuna gönderileceği, değer tespit sonuçlarının, özelleştirme işleminin tüm sonuçları ile tamamlanmasından sonra kamu oy-una duyurulacağı ifade edilmektedir.

Yasa'nın 14.maddesinde, ihale usulleri sayılmakta, tanımları verilmekte, özelleştirme ihalelerinin, sayılan ihale usulleri arasından Bakanlar Kurulunun belirleyeceği ihale usulü uygulanmak suretiyle Merkezi İhale Komi-syonu tarafından gerçekleştirileceği; 15.maddesinde ihale işlemlerinin nasıl yapılacağı düzenlenmektedir.

Yasa'nın 16.maddesinde özelleştirme programına alınan kamu kurum ve kuruluşlarının mevcut varlıkları ve personeli ile birlikte Şirketler Yasası'na t-abi olacak şekilde kurulacak bir veya birkaç şirket olarak faaliyetlerine devam etmesinin sağlanması gereği; 17. maddesinde kamu payı olan şirket, kamu iştiraki ve kamu iktisadi teşebbüsünün özelleştirilmesinde, şirketteki kamuya ait hisselerin tamamının v-eya bir kısmının ihale yöntemiyle satış veya şirket çalışanlarına Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen esaslar çerçevesinde bedel karşılığı devredilmesi yönteminin uygulanacağı; 18.maddesinde limanlar ve havaalanlarının özelleştirilmesinde işletme hakkı d-evri yöntemi uygulanacağı ve bunların özelleştirilmesi amacıyla hazırlanacak ihale şartnamelerinde hangi hususların yer alacağı, devir süresinin 49 yılı aşamayacağı;
19. maddesinde Devletin, ihtiyaç duyduğu bazı kamu hizmetlerinin yürütülmesi hak ve görev-ini konu Yasa kuralları çerçevesinde özelleştirebileceği; 20. maddesinde kamu hisseleri devredilecek şirketlerin kirasında bulunan hazine mallarına veya hali arazilere ilişkin sözleşmelerin devam edeceği ve sözleşmelerin süresi Bakanlar Kurulu yetkisinde o-lması halinde on beş yıla kadar uzatılabileceği;
21. maddesinde şirket statüsünde olmayan kamu kurum ve kuruluşlarının Şirketler Yasası uyarınca şirkete dönüştürülmeleri ile kullanımlarında olan kamuya ait taşınmazların, şirkete, Taşınmaz Hazine Malları (-Kiralama ve Değerlendirme) Yasası ve/veya Hali Araziler (İcarlama ve Yönetim) Yasası'na göre kiralanabileceği; 22.maddesinde tekelleşmenin önlenmesi, ekonomi ve güvenlik ile ilgili olarak kamu yararının korunması amacıyla, Bakanlar Kurulunca stratejik oldu-ğu tespit edilecek kuruluşların yetkili kurullarında alınacak, kararlarda, söz ve onay hakkı verecek imtiyazlı hisselerin miktarını ve bu hisselere dayanarak, Devletin sahip olacağı imtiyazlı hakları belirlemeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu; 23.maddes-inde, oluşabilecek tekelci yapının tüketiciler üzerinde doğurabileceği olumsuz etkilerin önlenmesi, arz güvenliği ve kalite standartlarının korunması amacıyla, şirket ana sözleşme ve tüzüğünde yapılacak düzenlemeler ile imtiyazlı hisse oluşturulması ve/vey-a ilgili piyasanın düzenlenmesi ve denetlenmesine ilişkin esasların özelleştirme programına alınmadan önce, Bakanlığın önerisi ışığında, yasa ile düzenlenmesi yer almaktadır.

Anayasa metninde özelleştirme konusu yer almamaktadır; Anayasa'da doğrudan özel-leştirme ile ilgili ne buyurucu ne de yasaklayıcı bir kural vardır. 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'nda, düzenlenen konunun esasları, temel ilkeleri, özelleştirme prosedürü, süreç içerisindeki aşamalar, bu aşamalarda söz sahibi olacak Ön Rapor Hazırlama- Komisyonu, Bakanlar Kurulu, Bakanlık, Değer Tespit Komisyonu gibi idari organ veya kurumların görev ve yetkileri, uyulması gerekli kurallar, yasama organı tarafından belirlenmiştir. Günümüzde uluslararası piyasalardaki hareketlenmelerden ulusal piyasaları-n çabuk etkilenebilir olması, ekonominin değişkenlik gösterebilmesi ve ekonominin sağlığının sürdürülebilmesi için alınacak önlemlerin süratle alınması gereği, değişkenlik gösteren unsurları karşılayacak kuralların öngörülebilmesinin olanaksızlığı veya güç- olması, özelleştirme uygulamalarının beraberinde birçok ekonomik, teknik ve hukuki sorunları barındıran, birtakım aşamalardan ve değerlendirmelerden geçilmeyi gerektiren hassas ve özenli bir prosedürü içerdiği göz önüne alındığında özelleştirme programına- alma, özelleştirme programından çıkarma, her özelleştirme işleminde Yasa'da gösterilen özelleştirme yöntemleri ile ihale usullerinden hangilerinin uygulanabileceğini belirleme, stratejik kuruluşları, bu kuruluşların yetkili kurullarında alınacak kararlard-a söz ve onay hakkı verecek imtiyazlı hisselerin miktarını, Devletin sahip olacağı imtiyazlı hakları belirleme, stratejik konu ve kuruluşları bu kapsamdan çıkarma değerlendirmesinin Bakanlar Kuruluna yasama organı tarafından tanınması ve Bakanlar Kurulunun- yetkili kılınması günümüz koşullarında doğal ve pratik olandır; bu düzenlemeden, yasama yetkisinin yürütmeye devri sonucu çıkarılmamalıdır. Bakanlar Kurulunun yetkilerinin geniş tutulduğu, Bakanlar Kuruluna geniş takdir yetkisi tanındığı görülmektedir; an-cak Bakanlar Kurulunun yetkileri, konu Yasanın amacı, temel ilkeleri ve limanlar ile havaalanlarının özelleştirilmesinde özelleştirme yöntemleri arasından sadece işletme hakkı devri yönteminin uygulanacağını buyuran hüküm gibi Yasa hükümleri ile sınırlıdır-.

Özelleştirme Yasası'nın, her iki madde dahil, 3'den 23'e olan maddelerindeki düzenlemenin, hiçbir organ, makam veya mercinin kaynağını Anayasa'dan almayan bir yetki kullanamayacağını ifade eden Anayasa'nın 3(4) maddesini, yasama yetkisinin Cumhuriyet M-eclisinde olduğunu, yasa koymaya Cumhuriyet Meclisinin yetkili olduğunu ifade eden Anayasa'nın 4 ve 78.maddelerini, Bakanlar Kuruluna yasama organının iradesini değiştiren yetki vererek kuvvetler ayrılığı ilkesini, yasallık ilkesini, idarenin işlem ve eyle-mlerini yargı denetiminin dışına çıkaracak kadar idareye, özellikle Bakanlar Kuruluna, geniş yetkiler tanıyarak hukukun üstünlüğünü de içeren Anayasa'nın 1.maddesini ihlal ettiği kanısında değilim.

Davacılar, 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'nın Bakanl-ar Kuruluna özelleştirme konusunda genel bir yetki tanımış olmasının ve özelleştirilecek her kuruluş için ayrı, özel yasa çıkarma yoluna gidilmemesinin Anayasa'nın 1,3(4), 4 ve 78.maddelerinin getirdiği prensiplere aykırı olduğu iddiasındadırlar. Yasama or-ganı, şüphesiz uygun görmesi halinde, özelleştirilecek her kuruluş için özel bir yasa çıkarabilir; böyle özel bir yasada, genel yasada düzenlenen özelleştirme kurallarında değişiklik yapma yetkisine de sahiptir, ancak bu yasama organının takdir ve tercihin-dedir. Özelleştirilecek her kuruluş için ayrı, özel bir yasa çıkarılmamasının yukarıda sıralanan Anayasa maddelerine aykırılık oluşturduğu, yukarıda sıralanan Anayasa maddelerinin özelleştirilecek her kuruluş için ayrı, özel bir yasa çıkarılmasını buyurduğ-u kanısında değilim.

Özelleştirme Yasası'nın 4.maddesi, özelleştirme uygulamalarında göz önünde bulundurulması gereken temel ilkeleri sıralamaktadır. Bu maddenin 6.fıkrasında "özelleştirme uygulamalarında, milli güvenlik ve/veya kamu yararının gerektirdi-ği durumlar hariç, kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimlere devir yapılmaması" öngörülmektedir; Davacılar, 4.maddenin 6.fıkrasının, eşitlik ilkesini düzenleyen Anayasa'nın 8.maddesine aykırı olduğu iddiasındadırlar. Konu Yasa'nın amaç ve kapsamı, 3.-maddesinde şöyle verilmiştir: "Devletin bugünkü koşullara göre ekonomi içindeki payının küçültülmesi ve kamu kurum ve kuruluşlarına.... ait .....mallar, hizmetler ve hakların özelleştirilmesine ...... ilişkin esasların belirlenmesi amaçlanmaktadır". Özelle-ştirme de konu Yasa'nın 2.maddesinde, "....kamu kurum ve kuruluşlarına, ....... ait ..... mallar, hizmetler ve hakların ...... özel hukuk tüzel kişilerine ve/veya gerçek kişilere verilmesini ve/veya devrini anlatır" diye tanımlanmaktadır. Yukarıdaki düzenl-emenin, Yasa'nın amacına, ruhuna uygun olduğu, bir kamu kuruluşundan diğer bir kamu kuruluşuna veya yerel yönetime devir yapılmasının özelleştirme olmayacağı açıktır. Kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler ile özel hukuk tüzel kişileri ve gerçek kişil-er aynı konumda değillerdir, konumları farklı olanlara farklı kurallar uygulanması, hak ve ödevlerinin farklı olması eşitlik ilkesini ihlal etmemektedir. Bunun yanında konu Yasa'nın 4(6) maddesinde görülen ayrım, keyfi olmayıp, anlaşılabilir, makul, akla u-ygun bir ayrımdır.

Davacılar, Özelleştirme Yasası'nın 3'den 23'e olan maddelerinde, Devlet veya halkın elinde bulundurulması zorunlu kamu hizmetlerinin ve/veya mallarının yabancıların eline geçmesini önleyici tedbir alınmamış olmasının bağımsızlık ilkesi-ni ihlal ettiği iddiasındadırlar. Bakanlar Kurulunun stratejik diye tespit edeceği kuruluşların yetkili kurullarında alınacak kararlarda, söz ve onay hakkı verecek imtiyazlı hisseler oluşturma ve bu hisselere dayanarak, Devletin sahip olacağı imtiyazlı hak-ları belirleme yetkisi ışığında, bağımsızlık ilkesinin, bu düzenleme ile ihlal edildiği kanısında değilim.

Davacılar Özelleştirme Yasası'nın, özellikle 22 ve 23.maddelerinin, Anayasa'nın 1.maddesine, Devlete yatırımların toplum yararının gerektirdiği önc-eliklere yöneltilmesi, kalkınma planları yapılması ödevini yükleyen Anayasa'nın 47(2) maddesine ve "Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı önlemler alır" diyen Anayasa'nın 65.maddesine aykırı olduğu iddiasındadırlar. Konu Yasa'nın 22 ve 23.maddelerin-de, tekelleşmenin önlenmesi de dahil, ekonomi ve güvenlik ile ilgili olarak kamu yararının korunması amacıyla, keza rekabet ortamının sağlanmasının mümkün olmaması, özelleştirilen şirketin piyasada hakim durumda bulunması ve özelleştirilen şirketin sunmakt-a olduğu mal veya hizmetin arz güvenliği, fiyatı ve kalitesinin önem taşıması hallerinde oluşabilecek tekelci yapının tüketiciler üzerinde doğurabileceği olumsuz etkilerin önlenmesi ve arz güvenliği ve kalite standartlarının korunması amacıyla, şirket ana -sözleşme ve tüzüğünde yapılacak düzenlemeler ile Devlete imtiyazlı hak verecek imtiyazlı hisse oluşturulması ve/veya ilgili piyasanın düzenlenmesi ve denetlenmesine ilişkin esasların özelleştirme programına alınmadan önce Bakanlığın önerisi ışığında yasa i-le düzenlenmesi yer almaktadır. Bu düzenlemeler ışığında, Anayasa'nın 1,47(2) ve 65.maddelerinin ihlal edildiği kanısında değilim.

Davacılar, Özelleştirme Yasa'nın bütününün, özellikle 6,7,8,9,16,17,18,19,20 ve 21.maddelerinin, Anayasa'nın 159.maddesi ka-psamında bulunan taşınmaz malların mülkiyetinin devri ve/veya Devletin mülkiyet hakkının içinin boşaltılması yöntemiyle, Anayasa'nın 159.maddesine aykırı olduğu iddiasındadır. Anayasa'nın 159.maddesinin 1.fıkrasının (a),(b) ve (c) bentlerinde belirtilen ta-şınmaz mallar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin mülkiyetindedir ve bunlardan (a) ve (c) bentlerinde yer alanların mülkiyeti gerçek veya tüzel kişilere devredilemez, (b) bendinde belirtilenlerin bir kısmının mülkiyet hakkının gerçek veya tüzel kişilere dev-ri ise yasa ile düzenlenebilir; nitekim 41/77 sayılı İskan Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası bu konuda bir düzenlemedir. Özelleştirme Yasası'na, özellikle yukarıda verilen maddelerine göz atıldığında, hiçbir maddenin Anayasa'nın 159.maddesini ihlal etti-ği görülmemektedir. Konu Yasa'nın 20.maddesinde kamu hisseleri devredilecek şirketlerde, şirket kirasında bulunan hazine mallarına veya hali arazilere ilişkin sözleşmelerin devam edeceği, 21.maddesinde ise şirket statüsünde olmayan kamu kurum ve kuruluşlar-ının özelleştirme programına alınarak, Şirketler Yasası uyarınca şirkete dönüştürülmesi halinde, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının kullanımında olan kamuya ait taşınmazların, kurulacak şirkete Taşınmaz Hazine Malları (Kiralama ve Değerlendirme) Yasası ve-/veya Hali Araziler (İcarlama ve Yönetim) Yasası'na göre kiralanabileceği ifade edilmektedir. Konu Yasa'da, Anayasa'nın 159.maddesini ihlal eden bir düzenleme görülmemektedir.

Davacılar, Özelleştirme Yasası'nın 26,27,28,29 ve 30.maddelerinin Anayasa'nın- 1,3(4),4,7,8,49,78,113,115,120 ve 121.maddelerine aykırı olduklarını iddia etmektedir. Konu Yasa'nın 26.maddesinde, özelleştirme uygulamaları nedeni ile çalıştığı kamu kurumu niteliğini kaybeden kamu görevlilerine, Kamu Görevlileri Yasası'nın 84.maddesi k-apsamında işlem yapılacağı, yani başka kurumlarda eski sınıflarındaki derecelerine eşit bir göreve atanacakları; 27.maddesinde, kamu iştirakleri dışında kalan şirketlerin özelleştirilmesi halinde çalışmaya devam etmeyecek ve çalışmaya devam etmesi öngörüle-n işçi ve diğer personelin haklarının ödenmesi; 28.maddesinde, kamu iştirakleri dışında kalan şirketlerde çalışmakta olan personelin özelleştirme sonrasında da aynı işyerinde çalışmasının devamlılığının sağlanabilmesi amacıyla ihale şartnamelerine ve devir- sözleşmelerine istihdam zorunluluğuna dair yükümlülükler konması ve özelleştirme öncesinde çalışmakta olan personelin istihdamını teşvik amacıyla, en çok beş yıl süre ile sosyal güvenlik primlerinin en az %40'ının Devlet tarafından karşılanacağı; 29.madde-sinde, özelleştirme programına alınarak Şirketler Yasası'na tabi olacak şekilde kurulacak şirket olarak faaliyetine devam edecek kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlardan kamuda görevlendirilmeyeceklerin, çalışmakta oldukları kurum veya kuruluşlarda istih-damlarının teşviki ile ilgili düzenleme; 30.maddesinde, özelleştirme uygulamaları sonucunda işsiz kalacak kamu personeli ile işçilerin istihdamının sağlanması ile ilgili düzenleme yer almaktadır.

Konu Yasa'nın özellikle 27 ve 28.maddelerinde, özelleştirm-e uygulamalarına konu olan şirketlerden kamu iştiraklerinde çalışanlar aleyhine bir ayrım yapıldığı, bu çalışanların diğer çalışanlara tanınan hak ve menfaatlerden yararlandırılmadığı görülmektedir; bu düzenleme Davacılara göre Anayasa'nın 8.maddesinde ifa-de edilen eşitlik ilkesine aykırıdır. Kamu iştirakı, konu Yasa'nın 2.maddesinde yapılan tanımına göre, sermayesinin %49'dan daha azı kamuya ait olan ve Şirketler Yasası uyarınca kurulan şirketlerdeki kamu payını anlatır. Bu durumdan da açıkça anlaşılabilec-eği gibi, kamu bu şirketlerin yönetiminde etkin değildir; bu noktada kamu iştirakı bulunan şirket ile kamu iktisadi teşebbüsü, kamu payı olan şirket ve kamu kurum ve kuruluşları arasında ciddi bir fark vardır. Statüleri, konumları, yapıları farklı olanlara- aynı kuralların uygulanmaması, farklı kurallar uygulanması eşitlik ilkesini ihlal etmemektedir. Yukarıda verilen Yasa maddelerinin yine yukarıda verilen Anayasa maddelerine aykırılığı görülmemektedir.

Davacılar, Özelleştirme Yasası'nın 31,51,52,55 ve 56-.maddelerinin Anayasa'nın 121(2) maddesine aykırı olduklarını iddia etmektedirler. Konu Yasa'nın 31.maddesinde, bu Yasa kapsamında kamuda görevlendirileceklerin görevleri, tahsisleri, nakilleri, görevden çekilme, görevden uzaklaştırma, göreve son verme dah-il tüm işlemlerini yürütmek üzere Özelleştirme İstihdam Komisyonu oluşturulacağı; 51.maddesinde, bu Yasa kapsamında kamuda görevlendirilen personelin görevlerinin hangi hallerde sona ereceği; 52.maddesinde, bu Yasa kapsamında kamuda görevlendirilen persone-lle ilgili disiplin işlemlerinde uyulması zorunlu ilkeler; 55.maddesinde maaşların Özelleştirme İstihdam Komisyonu nezdinde değerlendirilip karara bağlanacağı; 56.maddesinde, bu Yasa kapsamında kamuda görevlendirilen personelin maaş intibakının Özelleştirm-e İstihdam Komisyonunun önerisi ile maliye işleriyle görevli Bakanlıkça yapılacağı düzenlenmektedir.

Özelleştirme İstihdam Komisyonu Kamu Görevlileri Yasası'nda öngörülen Yöneticilik Hizmetleri Sınıfında çalışanlardan oluşur. Komisyonun bağımsız olmadığ-ı, bu nedenle Yasa'nın yukarıda verilen maddelerinin, Anayasa'nın 121(2) maddesine aykırı oldukları iddia edilmektedir.

Anayasa'nın 121(2) maddesinin ilgili kısmı aynen şöyledir:

"121(2).Kamu görevlilerinin atanmalarını, onaylanmalarını, sürekli ve em-eklilik hakkı kazandıran kadrolara yerleştirilmelerini, terfilerini, nakillerini, emekliye sevklerini, uyarma ve kınama cezasını gerektiren disiplin işlemleri dışında, azil ve görevden uzaklaştırma dahil diğer tüm disiplin işlemlerini yapmak üzere tarafsız- ve bağımsız organ veya organlar kurulur".

Özelleştirme uygulamaları sonucunda gerçekleştirilen devirler nedeniyle çalıştığı kurum, kamu kurumu niteliğini kaybeden kamu görevlilerine Kamu Görevlileri Yasası'nın 84.madddesi kapsamında işlem yapılır, yan-i başka kurumlarda eski sınıflarındaki derecelerine eşit bir göreve atanırlar; bu kişiler kamu görevlisidir ve bu statüleri devam eder. Anayasa'nın 121(2) maddesi altında sıralanan konularda, haklarında işlem yapmaya yetkili olan organ, yine Anayasa'nın 12-1(2) maddesi altında kurulan tarafsız ve bağımsız organdır. Özelleştirme İstihdam Komisyonu, özelleştirilecek kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri ve kamu payı olan şirketlerde çalışan ve Kamu Görevlileri Yasası kapsamında kamu görevlis-i olmayan personel ile ilgili işlem yapmaya yetkilidir. Anayasa'nın 121(2) maddesi kapsamında olanlar sadece kamu görevlileridir, diğer kamu personeli 121(2) kapsamında değildir. Özelleştirme Yasası'nın yukarıda verilen maddeleri ile getirilen düzenlemenin- Anayasa'nın 121(2) maddesine aykırılığı görülmemektedir.

Yargıç, Şafak Öneri:

Özelleştirme kısaca, 1: Mülkiyeti, yönetim ve denetimi Devlete ait olan KİT'lerle devlet iştiraklerinin özel kişi ve kuruluşlara devri 2: Kamu hizmetlerinin kamu hukuku alan-ından çıkarılarak özel kişi ve kuruluşlara gördürülmesi olarak tanımlanabilir. Devletin ulusal ekonomideki payını azaltma ve/veya ortadan kaldırma sonucunu doğuran KİT'lerin kapatılması veya tasfiyesi girişimleri de bu tanım altında değerlendirilebilir.

- Ekonomik liberalizmin temel ögelerinden olan özelleş-tirme, bir ideolojik ve siyasal tercih seçeneğidir.
Özelleştirme yanlıları özelleştirmeyi; verimliliği artıran, fiyatları düşüren, kıt kaynakların toplumda etkin biçimde bölüştürülmesini sağlayan,- açık veren kamusal etkinliklerin bütçedeki yükünü azaltan, bütçeye gelir sağlayan, kamuda çalışanların sayısını azaltan ekonomik çarelerden biri olarak görürken, bazı yazarlar özelleştirmeyi yeni emperyalizmin bir aracı olarak görmekte ve uluslararası tek-elci sermayenin, ülkelerin ekonomilerini kontrol altında tutmak için küresel-leşme adı altında politikalar geliştirdiği, özelleştirmenin bu amaca ulaşmaktaki vasıtaların en önde gelenlerinden biri olduğuna ilişkin görüşler ileri sürmektedirler. Örneğin ih-tiva ettiği görüşlere büyük ölçüde katıldığım ve kararımda ağırlıklı olarak yararlandığım Bülent Serim'in "Özelleştirme" isimli eserinin 295. sayfasında iktibas edilen makalesinde (22/8/1995 tarihli Cumhuriyet Gazetesi) Prof. Dr. Alpaslan Işık'lı özelleşti-rmeyi şöyle değerlendirmektedir:

"Özelleştirme yani kamu girişimlerinin tahribi, yeryüzünü, uluslararası tekelci sermayenin değneksiz dolaşabileceği bir köy durumuna düşürecektir."


Kanaatimce, iptali istenen Yasa'nın Anayasa'ya uygunluğu konusund-a bir karar verilebilmesi için, öncelikle Anayasa'nın temel felsefesini, Anayasa'nın nasıl bir ekonomik düzen öngördüğünü, ekonomik düzenin özelleştirmeye imkan verip vermediğini, özelleştirmenin Anayasaca benimsenen temel ekonomik düzene uygun olup olmadı-ğını yakından incelemek gerekmektedir.

Anayasalar, diğer şeyler yanında, bir devletin ekonomik düzeni ile ilgili tercihini ve ekonomik örgütlenmesini de belirleyen en üst normlar manzumesidir. KKTC Anayasası, dar anlamı ile, kabul edildiği tarihteki Ana-yasa koyucu ve refe-randum vasıtasıyla devleti meydana getiren ülke halkının, ekonomik, siyasal hak ve hürriyetleri ve devlet düzenine ilişkin tercihlerini yansıtır.

1985 Anayasası altında KKTC'nin ekonomik düzeni nasıl şekillenmiştir? Diğer bir anlatım-la, ülke halkının devletin ekonomik düzeni ile ilgili iradesi nasıl vücut bulmuştur?

KKTC Anayasası'nda, devletin ekonomik düzeni ile ilgili tercihlerini belirleyen açık bir hüküm yoktur. Dolayısıyla Anayasa koyucunun ve ülke halkının sadece tek başına l-iberal ekonomiyi veya sadece tek başına devletçiliği, devletin ekonomik düzeni olarak kabul ettiği söylenemez. Anayasa 48. madde ile özel girişim özgürlüğünü güvence altına alıp, ekonomik hayatın sadece devlet eli ile yapılanmasını yasakladığı gibi, her şe-yin özel sektör tarafından yapılmasını da düzenlememiştir.
Anayasa'nın Başlangıç Kısmına ve 1. maddesine göre KKTC sosyal adalet ilkesine dayanan bir sosyal hukuk devletidir. Sosyal hukuk devleti, özünde sosyal devleti taşımaktadır. Anayasa bir bütün ola-rak incelendiğinde, sosyal devlet ilke-sinin, devletin ekonomik politikasında etkin bir yere sahip olduğu görülecektir.

Sosyal devlet, Refik Tiryaki'nin tanımladığı gibi, piyasa ekonomisinin verili olduğu bir toplumda sosyal adalet idesine aykırı bul-duğu toplumsal olguları, hem kamu gücü kullanılan devlet faaliyetlerine, hem de birey özgürlüklerine belli kısıt-lar getirmek yoluyla gidermeyi amaçlayan devlettir. (Refik Tiryaki, Ekonomik Özgürlükler ve Anayasa sayfa 198)

Sosyal devlet, özü itibarıyla -güçsüzleri, güçlüler karşı-sında koruyan devlettir. (Bak T.C. Anayasa Mahkemesi Esas 1988/19) Sosyal devlet, bu ereği yerine getirmek için, ekonomik hayatı bu ilkeye uygun olarak düzenler. Bu cümleden olmak üzere devlet, ekonomik hayata gerek işletmeci, g-erekse özel sektöre müdahaleci olarak katılır. Bu anlamda, sosyal devletin olmazsa olmazı, devletin ekonomik kuruluşları, KİT'ler ve kamu iştirakleri ve kamu payı olan şirketlerdir. Devlet bu ekonomik örgütlenmeler vasıtası ile piyasayı denetler, fiyatları-n halk lehine oluşması için bir denge vazifesi görür, işsizliği azaltır, demokrasinin olmazsa olmazı, sendikal örgütlenmeye katkı sağlar, tekelci sermaye oluşmasını önler. Bu anlamda ekonomik devlet örgütlenmeleri (KİT'ler ve kamu iştirakleri vs.) sosyal d-evletin gerçekleşmesine ön sırada katkı koyan kurumlar arasındadır. KİT ve diğer kamu iştiraklerini içermeyen, tamamen piyasa ekonomisine dayanan liberal bir ekonomik düzen, Anayasa'da ifadesini bulan sosyal devlet ilkesi ile bağdaşmadığı gibi, Anayasa koy-ucunun ve halkın referandum ile belirlenen iradesine uygun düşmez.

Muhtelif normlara bakıldığında, Anayasa'nın liberal ekonomiyi öngördüğü ve devletçilik ilkesini tamamen reddettiği görülmemektedir. Anayasa'nın birçok maddesinde, devletin ekonomiye karış-masını bir görev sayan kurallar mevcuttur. Örneğin 47 ve 134. maddede devlete yüklenen planlama görevi karma ekonomik sistemin en önemli özelliklerindendir. Bunun gibi 41. maddede düzenlenen kamulaştırma, 43. maddede düzenlenen devletleştirme, 49. maddede- düzenlenen çalışma hayatını yönlendirici ve çalışanları koruyucu haklar, 55. maddedeki sosyal güvenlik hakkı, 133. maddede anılan KİT'lerle ilgili düzenlemeler, 159. maddedeki devletin mülkiyet hakkı ile ilgili düzenlemeler örnek olarak gösterilebilir.

-Yukarıda değinilen Anayasa hükümleri, devletin ekonomik hayattaki planlayıcı ve denetleyici görevlerini ve rolünü açıklıkla göstermektedir. Anayasa'da yer alan sosyal devlet ilkesi ile devletin ekonomideki planlayıcı ve denetleyici rolü birlikte okunduğun-da, Anayasa'nın devletin ekonomik sistemi olarak karma ekonomiyi benimsediği, sosyal devletin karma ekonomiyi koşul gördüğü (Bak, "Özelleştirme" Bülent Serim sayfa 222) rahatlıkla söylenebilir. T.C Anayasa Mahkemesi de, KKTC Anayasası'nın 36 ve 48. maddele-rinin muadili olan T.C 1961 Anayasası madde 36 ve 40 ile ilgili verdiği bir kararda (E 1967/41), Anayasa'da karma ekonomik düzeninin benimsendiğini vurgulamıştır.
Özelleştirmenin sınırı çizilmeden, KİT'leri, diğer kamu iştiraklerini ve ekonomik kam-u kuruluşları ile teşebbüsleri tamamen ortadan kaldırma sonucunu doğuran hukuki düzenlemelerin, karma ekonomik sistemin sona ermesine yol açacağı için, Anayasa'nın genel ilkeleri ile Başlangıç Kısmında ifadesini bulan sosyal hukuk devleti ilkesi ve aynı ma-ddede yer alan sosyal adalet ilkesine aykırı olacağı görüşündeyim.

24/2012 sayılı dava konusu Özelleştirme Yasası'nın tefsir ile ilgili 2. maddesinde, özelleştirme "kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu iktisadi teşebbüslerine, kamu iştiraklerine ve kamu p-ayı olan şirketlere ait ekonomik ve ticari olarak değerlendirilmesi mümkün bulunan her türlü şirket hisseleri dahil taşınır ve taşınmaz mallar, hizmetler ve hakların, bu Yasa'da belirtilen yöntemler uygulanmak suretiyle özel hukuk tüzel kişilerine ve/veya -gerçek kişilere verilmesini ve/veya devrini anlatır."

Yasa'nın amaç ve kapsam yan başlığını taşıyan 3. maddesinde de Yasa'nın amacının, "Devletin bugünkü koşullara göre ekonomi içindeki payının küçültülmesi ve kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu iktisadi t-eşebbüslerine, kamu iştiraklerine ve kamu payı olan şirketlere ait ekonomik ve ticari olarak değerlendiril-mesi mümkün bulunan her türlü şirket hisseleri dahil taşınır ve taşınmaz mallar, hizmetler ve hakların özelleştirilmesine ve özelleştirme sonucu veya- özelleştirmenin mümkün olmaması ve tasfiye halinde kamu iştiraki personeli hariç, işsiz kalacak personelin haklarına ilişkin esasların belirlenmesi" olduğu ifade edilmektedir.

Dava konusu Yasa bir bütün olarak ve özellikle 2 ve 3. maddeleri yakından in-celendiğinde, çok açık bir biçimde, kamu kurum ve kuruluşlarına, KİT'lere, kamu iştiraklerine, kamu payı olan şirketlere ait ekonomik ve ticari olarak değerlen-dirilmesi mümkün bulunan her türlü şirket hisseleri dahil, taşınır ve taşınmaz mallar, hizmetler- ve hakların tümünün değişik yöntemlerle devlet mülkiyetinden çıkarılarak, özel-leştirilmesinin hukuki altyapısınının oluşturulduğu görülmektedir. Yasa ile, tüm devlet iştiraklarinin ve kamu hizmetlerinin, özelleştirme yolu ile özel teşebbüse devredilmek s-uretiyle, devletin ekonomik hayattan tamamen çekilmesini sağlayarak liberalizmin önü açılmak istenmekte ve bu şekilde Anayasa ile getirilen karma ekonomik düzenin ortadan kaldırılarak liberalizme geçiş sağlamak amacı güdülmektedir.
Yukarıda da belirttiğim- gibi, özelleştirmenin sınırı çizilme-den, özellikle devletin bağımsızlığı ve güvenliğini ön planda tutarak elektrik, telekomünikasyon gibi stratejik öneme sahip kurumlara ait mal ve hizmetler ile ilgili düzenleme yapmadan, maddede sayılan devlete ait varl-ıkların tamamının özelleştirilmesi suretiyle devletin ekonomik hayattan çekilmesinin hedeflenmesi, halkın iradesi ile oluşan Anayasa'nın getirdiği karma ekonomik düzene ve Anayasa'nın Başlangıç Kısmı ile 1. maddesindeki sosyal hukuk devleti ve sosyal adale-t ilkelerine uygun değildir.

Dava konusu Yasa, özellikle tefsir maddesindeki "özelleş-tirme" tefsiri ve 3. maddesindeki düzenlemeler ışığında değer-lendirildiğinde, kamu mal ve hizmetlerini özele devretmek su-retiyle, ekonomik kamu kuruluşlarını, KİT ve- kamu iştiraklerini tamamen ortadan kaldırarak, devletin ekonomik hayattan tamamen çekilmesini düzenlediği cihetle, Yasa'nın tümünün Anayasa'ya aykırı olduğu görüşündeyim.

Yukarıdaki görüşlerim saklı kalmak kaydı ile ve onlardan bağımsız olarak, iptali -istenen yasa ile ilgili Anayasa'ya aykırılık konusundaki tesbitlerim şöyledir:

1- İptali istenen Özelleştirme Yasası'nın 6. maddesi açısından:
Kamu hukukundaki "yetkisizlik asıl, yetki ise istisnadır" kuralı doğrultusunda, yasalarda olduğu gibi Anayasa'-da da açıkça verilmeyen bir yetkinin kullanılamayacağı görüşünde olmama rağmen, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı kuralı gereği uymak zorunda bulunduğum içtihatlara göre yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca, yasa koyucu Anayasa'ya uygun o-lmak koşuluyla, yasayla herhangi bir konuyu düzenleme yetkisine sahiptir.
Yasamanın düzenleme alanı temel ilkelere uygun olmak koşuluyla sınırsızdır. Bu nedenle, yasa koyucu, Anayasa'da öngörülmemiş olmasına rağmen, özelleştirme konusunda düzenleyici hükü-mler getirebilir.

Anayasa'nın 4. maddesi uyarınca, yasama yetkisi Cumhuriyet Meclisindedir. Yetkilerin devredilmezliği ilkesi gereği, yasa koyucu, yasama yetkisini devredemez. Buna mukabil yasa koyucu, düzenleyeceği alanın temel ilkelerine ve esaslı kon-ularına yasada yer vererek çerçeveyi çizmesi ve sınırlarını belirlemesi halinde, konunun ayrıntılarını, ihtisas tekniği gerektiren kısımlarını düzenlemeyi, yürütme organına veya idareye bırakabilir. Bu takdirde Anayasa'nın 4. maddesine aykırılıktan söz edi-lemez. Ancak, her şey yürütmeye bırakılırsa, yasama yetkisinin içi boşalır ve 4. maddeye aykırılık durumu ortaya çıkar.

İptali istenen Özelleştirme Yasası'nın 6. maddesi özelleştirilecek kamu kurum ve kuruluşlarına, KİT'lere, kamu iştiraklerine ve kamu -payı olan şirketlere ait ekonomik ve ticari olarak değerlendirilmesi mümkün bulunan her türlü şirket hisseleri dahil, taşınır ve taşınmaz mallar, hizmetler ve hakların tesbitini Bakanlar Kuruluna bırakmıştır.
TC Anayasa Mahkemesinin E 1994/43 sayılı karar-da belirttiği gibi "Anayasa'nın 35. maddesinde (KKTC Anayasası madde 36) düzenlenen mülkiyet hakkı ile ilgili korumanın, kamu mülkiyeti için de özel mülkiyete eşit biçimde değerlendirilip, düzenlenmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle, özel teşebbüslerin devletle-ştirilmesinde olduğu gibi, kamu varlıklarının özelleştirilmesinde de yetki, yasama organınındır. Bu yetki, yasama organının kamu mülkiyetinin de koruyucusu olmasının doğal sonucudur". Bu nedenle, hangi kamu varlıklarının özelleştirme programına alınacağını- tesbit ve tayin yetkisi yasama organınındır. Yasama organının bu yetkisini sınırsız bir şekilde yürütme organına devretmesi, Anayasa'nın 4. maddesine aykırıdır.

2- İptali istenen Özelleştirme Yasası'nın 22. maddesi açısın-dan:
Özelleştirme Yasası'nın 2-2. maddesi, bazı kuruluşların stratejik öneme sahip olduklarını, stratejik kuruluşlar özelleştirilirken, ekonomik ve güvenlikle ilgili kaygılar ile tekelleşme ihtimaline karşı, kamu yararının korunması amacıyla devlete, sonraki yönetimlerinde söz ve onay h-akkı sağlayacak oranda imtiyazlı hisse ayrılmasını düzenlemektedir. Mezkûr madde kamuya ait hangi kuruluşların stratejik kuruluşlar olduğunu ve devletin özelleştirmeden sonra bu kuruluşlarda sahip olacağı imtiyazlı hisse miktarının tesbit yetkisini Bakanla-r Kuruluna vermektedir.

Daha önce belirttiğim gerekçeler doğrultusunda, stratejik kuruluşları tesbit etmek yasama faaliyeti kapsamında yasama organının yetkisinde olduğundan, yetki devri sonucunu doğuran bu düzenleme Anayasa'nın 4. maddesine aykırıdır. -

Kararımın daha önceki safhalarında da belirttiğim gibi, Anayasa'nın 4. maddesi altında, özelleştirilecek kamu varlık-larının tesbiti bir yasama işlemidir. Buna bağlı olarak, yabancılara satılacak hisselerin miktarının tesbit ve tayini de yasamanın yetki-sindedir. Özelleştirme Yasası'nın 22. maddesi incelendiğinde, bu tesbitin yapılmadığı, buna mukabil çerçevesi çizilerek sınırları belirlenmeden, kamuda kalacak imtiyazlı hisselerin miktarını tesbit konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verildiği görülmektedir.-
Kanaatimce, çerçevesi çizilip sınırları belirlenmeden kamuda kalacak imtiyazlı hisselerin belirlenmesi yetkisinin yürütme organına bırakılması, yetkilerin devredilmezliği ilkesine ve Anayasanın 4. maddesine aykırıdır.

3- Elektrik Kurumu ve telekomünika-syon hizmetleri:
Özelleştirme Yasası'nın kapsamına, kamu hizmeti gören Elektrik Kurumu ve telekomünikasyon hizmetleri de girmektedir. Bu kuruluşların, yaptıkları hizmet bakımından ülkemizin bağım-sızlığı ve güvenliği açısından çok önemli kuruluşlar olduğu- yadsınamaz. Bu kuruluşların özelleştirilmesinde, yerli- yabancı alıcı ayrımı yapılmış değildir. Ülkemizin genel ekonomik durumu, sermaye birikiminin yetersizliği, bu tür kuruluşların yabancılar tarafından ele geçirilmesine çok müsait zemin oluşturmaktadı-r. 22. madde ile getirilen imti-yazlı hisselerin şirket yönetimi ile ilgili olduğu, mülkiyetle alakasının olmadığı gözden kaçmamalıdır. Özelleştirilerek özel şirket statüsüne getirilmesi öngörülen kuruluşların hisse yapısı ve yönetiminin ileriki zamanlarda- değişikliğe uğrama ihtimalinin güçlü olduğu da akıldan çıkarılmamalıdır. Elektrik ve telekomünikasyon gibi KKTC'nin can damarlarından olan önemli alanlara yabancı sermayenin egemen olması, bu kuruluşları ele geçirmesi veya etkin kontrolünde tutması, tekel-leşme olasılığı da dikkate alındığında, ülke halkının refahı, ülke güvenliği ve bağımsızlığı açısından sakıncalıdır.
Önemli konularda yabancıların ağırlığını önleyici kurallar getirilmesi, bağımsızlığın korunması için gereklidir. Ayrıca-lıklı hisse düzenl-emesinin bu korumayı sağlama kapasitesi olduğu söylenemez. Bu nedenle, yeterli sınırlama getirmeden bu kuruluşların ve hizmetlerin özelleştirme yoluyla, yabancılara devredilmesine imkan sağlayan Özelleştirme Yasası'nın 6, 14 ve 22. maddeleri Anayasa'nın Ba-şlangıç Kısmında yer alan güvenlik ve bağımsızlık ilkelerine aykırıdır.

4- İptali istenen Özelleştirme Yasası'nın 14. maddesi açısından:

Özelleştirme Yasası, kamu varlıklarının, özel kişilere veya kuruluşlara devredilerek özelleştirilmesi yanında, de-vlet tarafından yerine getirilen kamu hizmetlerinin yürütülmesi hak ve görevini özel kişi ve kuruluşlara devrederek de özelleştirilmesini öngörmektedir.

Yasa bir bütün olarak incelendiğinde, özellikle madde 19 ve 8(4) birlikte okunduğunda, kamu hizmetle-ri, kamu hukuku alanından çıkarılarak, özel hukuka tabi faaliyetler statüsüne sokulmaktadır.

Kamu hizmetleri, sosyal devletin en önemli araçların-dandır.
Öncelikle, yukarıda kamu varlıklarının özelleştirilmesi ile ilgili yaptığım değerlendirmeyi, kamu h-izmetlerinin özel-leştirilmesi başlığı altında da aynen tekrarlar ve aynı gerekçeler ile kamu hizmetlerinin özelleştirilmesini düzen-leyen Yasa'nın 19. maddesinin de Anayasa'nın getirdiği ekonomik düzene, Anayasa'nın temel ilkeleri ile Başlangıç Kısmında y-er alan sosyal hukuk devleti ilkesine aykırı olduğuna karar veririm.

KKTC Anayasası devlete, sosyal devlet ilkesi gereği bazı kamu hizmetlerinin devlet organları eli ile görülmesi görevini yüklemiştir. Bunlar özetle, Anayasa'nın 3. bölümünde yer alan gö-revler ile güvenlik, adaletin sağlanması, kalkınma planları yapmak gibi görevlerdir.
Anayasal kamu hizmeti olarak adlandırılabilecek bu hizmetlerin de özelleştirilerek kamu hizmeti olmaktan çıkarılmasını düzen-leyen Yasa'nın 19. maddesi, Anayasa'nın bu hi-zmetleri düzenleyen maddelerine ve Başlangıç Kısmındaki sosyal devlet ilkesine aykırıdır.

Yargıç, Narin F.Şefik:

10.4.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'nın tüm maddelerinin Anayasa kural-larına aykırı oldukları ileri sürülerek maddelerin veya Yasa'nın tümünün iptali talep edilmektedir.

KKTC Anayasası'nın 3. maddesinin 4. fıkrası "Hiçbir organ, makam veya merci kaynağını bu Anayasadan almayan bir yetki" kullanamayacağı; 4. madde yasama -yetkisinin "KKTC halkı adına Cumhuriyet Meclisine" verildiği; 78. madde ise sair şeyler yanında, Meclise "yasa koyma görev ve yetkisini" verdiği kurallarını içerir.

Bu maddeler ışığında, KKTC Anayasası'na göre, yasama yetkisi Cumhuriyet Meclisindedir ve -yasa koyucu Anayasa ile kendisine verilen bu yasama yetkisini devredemez. Ancak yasa koyucu, yasa ile düzenleyeceği konunun temel noktalarına yasada yer verip çerçeveyi çizerek, sınırları belirledikten sonra konu ile ilgili ayrıntılar hususunda düzenleme-yi yürütmeye bırakabilir.

AM 7/79 D8/80'de bu husus şu şekilde ifade edilmiştir:
"Kısaca özetlenecek olursa Yasama Organı Anayasa uyarınca düzenlemek istediği konuların alanını yeterince sınırlandıracaktır. Bu gibi hallerde yürütme veya başka organın -görevi, yasama organının tesbit ettiği çerçeve içinde yasanın daha uygun bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacını güden düzenlemeler yapmaktır. Başka bir deyimle yasa ile düzenlenmesi öngörülen konunun temel yönleri yasa ile düzenlenmelidir. Tafsilât i-se temel yönler çerçevesinde kalmak koşulu ile, yasama organı tarafından yetki verildiği takdirde, Yürütme veya başka bir organ tarafından, düzenlenebilir."

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi esas sayı 1967/41, karar sayı 1969/57 olan davada, yine b-u husus ile ilgili şu görüşü vermiştir:

"Demek ki, Anayasa'nın 5. ve 64. maddelerine göre ilkel bir yetki olan yasama yetkisine sahip yasa koyucu, belli konuda gerekli kuralları eksiksiz olarak koyacak, eğer uygun veya zorunlu görürse, onların uygulanması- yolunda sınırları iyice gösterilmiş alanlar bırakacak, İdare ancak o alanlar içindeki takdir yetkisine dayanarak, yasalara aykırı olmamak üzere bir takım kurallar koyup yasanın uygulanmasını
sağlayacaktır. Anayasa'nın 6. maddesindeki yürütmenin yasalar -çerçevesinde görevini yerine getireceği kuralının anlamı da budur."

Esas 1993/5 karar 1993/25 sayılı kararında TC Anayasa Mahkemesi yine aynı konuda şu görüşe yer vermiştir:

" .Anayasanın 7. maddesinde, yasama yetkisinin TBMM'nce kullanılacağı ve devre-dilemeyeceği kurala bağlanmıştır.
Bu kural karşısında, Anayasa'da yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir. Yürütmenin düzenleme yetkisi, sınırlı, tamamlayıcı- ve bağımlı bir yetkidir. Bu nedenle, Anayasa'da öngörülen ayrık durumlar dışında, yasalarla düzenlenmemiş bir alanda, yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez.
Yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının Anayasa'nın- 7. maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması, çerçeveyi çizmesi, sınırsız, belirsiz, geniş bir alanı yönetimin düzenlenmesine bırakmaması gerekir. Temel kuralları koymadan, ölçüsünü belirlemeden ve sınırı çizmeden yürütmeye düzenleme yetkisi -veren kural, Anayasa'nın 7. maddesine aykırı düşer."

TC Anayasa Mahkemesi, E 1994/43 sayılı kararında "Anayasa'nın 35. maddesindeki mülkiyet hakkıyla ilgili korumanın , kamu mülkiyeti için de özel mülkiyetle eşit biçimde değerlendirip düzenlenmesi kaçınıl-mazdır. Bu nedenle , özel teşebbüslerin devletleştirilmesinde olduğu gibi kamu varlıklarının özelleştirilmesinde de yetki, yasama organındadır. Bu yetki yasama organının kamu mülkiyetinin de koruyucusu olmasının doğal sonucudur." demiştir.
TC Anayasas-ı'nın 35. maddesi ile korunan mülkiyet hakkı, KKTC Anayasası'nın 36. maddesinde yer alır. Dolayısıyla kamu mülkiyeti ile ilgili düzenlemenin mülkiyet hakkı kapsamında ele alınarak ,kamu varlıklarını özelleştirme yetkisinin yasama organında olduğu kabul e-dilmelidir.

Yasa koyucu Anayasa'nın verdiği görevi kullanmayarak, sınır çizmeden, esas prensipleri koymadan, yasa yaparak prensipleri koyma görev ve yetkisini yürütmeye bıraktığı takdirde Anayasa'nın 4. maddesine aykırılık söz konusu olur.

24/2012 sayı-lı Özelleştirme Yasası'na bakıldığı zaman 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'nın 6. maddesinin 1. fıkrasında "5'inci madde uyarınca hazırlanan ön raporca, özelleştirme programına alınması tavsiye edilen kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu iktisadi teşebbü-slerine, kamu iştiraklerine ve kamu payı olan şirketlere ait ekonomik ve ticari olarak değerlendirilmesi mümkün bulunan her türlü şirket hisseleri dahil taşınır ve taşınmaz mallar, hizmetler ve haklar Bakanlar Kurulu Kararıyla özelleştirme programına alı-nabilir." denmektedir. Bu durumda 6. maddeye göre hangi kamu kurum ve kuruluşun, kamu iktisadi teşebbüsün, kamu iştirakinin ve kamu payı olan şirketin özelleştirileceğine Bakanlar Kurulunun karar vereceği belirlenmiştir.
Yine aynı maddenin 2. fıkrasında-, hangi özelleştirme yönteminin ve ihale usulünün kullanılacağına da Bakanlar Kurulu karar verecektir. 24/2012 sayılı Yasa'nın özü ve esası; kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu iktisadi teşebbüslerine, kamu iştiraklerine ve kamu payı olan şirketlere ait ek-onomik ve ticari olarak değerlendirilmesi mümkün bulunan her türlü şirket hisseleri dahil taşınır ve taşınmaz mallar, hizmetler ve hakların özelleştirilmesidir. Yasa'nın amacı ve esası, bu olmakla beraber, Yasa'da hangi kamu kurum ve kuruluşun, kamu iktis-adi teşebbüsünün, kamu iştirakinin ve kamu payı olan şirketin özelleştirileceğine dair bir ibare yoktur. Özelleştirme kapsamına girecek kuruluşa ve özelleştirmede uygulanacak yönteme de, Bakanlar Kurulunun karar vermesi öngörülmektedir.

Yasa koyucu 6. -maddenin 1 ve 2. fıkralarında karar verme yetkisini, hiç bir çerçeve çizmeden, sınır koymadan, geniş bir alanı düzenlemeyi tamamıyla Bakanlar Kuruluna bırakmıştır. Bu durumda, 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'nın 6(1) ve (2) fıkralarının KKTC Anayasası'-nın 4. maddesine aykırı olduğuna karar veririm.

24/2012 sayılı Özelleştrme Yasası'nın 22. maddesi; "Bakanlar Kurulunca stratejik olduğu tespit edilecek kuruluşların yetkili kurullarında alınacak kararlarda söz ve onay hakkı verecek imtiyazlı hisselerin m-iktarını ve bu hisselere dayanarak Devletin sahip olacağı imtiyazlı hakları belirlemeye, imtiyazlı hisselerin miktarını ve bunlarla ilgili imtiyazlı hakları değiştirmeye, stratejik konu ve kuruluş olarak tespit edilenleri bu kapsamdan çıkarmaya Bakanlar Ku-rulu yetkilidir." demektedir.
Bu maddeye göre, hangi kuruluşların stratejik konumu olduğuna ve bu kuruluşlarda Devletin sahip olacağı imtiyazlı hisselerin miktarına ve bu hisseler dolayısıyla Devletin sahip olacağı hakların ne olacağına yine Bakanl-ar Kurulu karar verecektir. Yasa koyucu, Özelleştirme Yasası altında, hangi kuruluşun stratejik konumda olduğu kararına varılması için hiçbir yöntem veya koşul koymadan, bu kararı tamamen Bakanlar Kuruluna bırakmıştır. Bu kuruluşlarda, Devletin ne şekilde -imtiyaz hakkı olacağını belirleme de yine Bakanlar Kuruluna bırakılmıştır. Yasa koyucu yasama organı olan Meclisin yetkisinde olan hangi kuruluşun özelleştirme kapsamına alınacağı, hangi yöntemin uygulanacağı ve hangi kuruluşun stratejik olduğu konuların-da herhangi bir çerçeve çizmeden veya sınırlama getirmeden, karar vermeyi tamamıyla Bakanlar Kurulunun inisiyatifine bırakmıştır.

22. maddede özelleştirilecek kamu varlıklarının hisselerinden yabancılara satılacak miktarın tespiti de Yasa'da yapılm-amıştır. Bu konu da, yukarıda belirtilenler ışığında, yasa koyucunun yetkisinde olmasına rağmen Yasa içerisinde bu konuda herhangi bir sınır ve çerçeve belirlemeden bunun tespitini de Bakanlar Kuruluna bırakmıştır. Bu nedenle, 22. maddenin de Anayasa'nın- 4. maddesine aykırı olduğuna karar veririm.

Stratejik kuruluşların özelleştirilmesinde, yerli sermaye dışındaki sermayenin, bu tür kuruluşlara egemen olmasını önleyecek herhangi bir tedbir Özelleştirme Yasası'nda yer almamaktadır.
1994/43 esas sayılı k-ararda, TC Anayasa Mahkemesi, aşağıdaki görüşe yer vermiştir:

""Kalkınmayı hızlandırmak için dış borçlanma, yabancı sermaye, yabancı ortaklıklardan yararlanmak gerekebilir. Ancak, özelleştirme yoluyla giderek yabancıların nüfuzuna yol açılması, ülke bağ-ımsızlığı yönünden kabul edilemez. Bu gerçek, özelleştirme politikası uygulayan gelişmiş kimi ülkeleri bile önlem alma zorunda bırakmıştır. Örneğin, yabancılara satılabilecek pay oranı Fransa'da %20, Belçika'da %20-25, İngiltere'de ise %10 ile sınırlandırı-lmıştır. Türk Ulusu'nun çıkarlarının, ülke bağımsızlığının ve güvenliğinin gözetilmesi özelleştirmenin yabancılaştırmaya dönüşmemesi yönünden getirilecek kuralların önemi büyüktür."
...........
"Bu nedenlerle Yasa'da yabancılara satışla ilgili kimi sınırla-malar getirilmesi ülkenin bağımsızlığı ve ulusun güvenliği ile doğrudan ilgilidir. Böyle bir düzenlemenin bulunmaması, anılan ilkeleri zedeleyici sonuçlar doğmasına neden olabilir. Kamusal varlıkların, satış ya da işletme hakkının devri yoluyla yerli-yaban-cı ayırımı gözetilerek özelleştirilmesi, geleneksel yapısı ve niteliğiyle Anayasa'da öngörülen devlet düzenine uygun düşer. Yasa'nın ........ maddesi bu sonuçları sağlayıcı nitelikte değildir. TEK'in özelleştirilmesi ancak yabancı egemenliğine yol açmayaca-k kimi sınırlamalarla birlikte karşılıklılık ilkesine uyularak gerçekleştirilebilir."
..........

"........................ hiçbir sınır getirilmeden teşekkül, kuruluş, müessese, bağlı ortaklık, iştirak, işletme ve işletme birimlerinin hisse ve varlıkların-ın satılarak TEK'in özelleştirilmesi öngörülmüştür. Bu satış sonucu sektörün bir kısmı veya tamamı yabancıların eline geçebilecektir. Ülkemizde sermaye birikiminin düzeyi düşünülürse, TEK'in özelleştirilmesinde yabancılaştırma olasılığının yüksekliği daha -anlaşılır olacaktır."

Yukarıdaki kararda belirtilen görüşleri benimserim. Bu durumda 22. maddenin ayrıca Anayasanın Başlangıç Kısmında yer alan KKTC halkının "güven ve ..... bir düzen içinde varlığını sürdürmek" ve "özgürlük" ilkelerine de aykırı old-uğuna karar veririm.

Netice itibarıyla 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'nın 6.maddesinin (1) ve (2). fıkralarının Anayasa'nın 4 . maddesine, 22. maddenin Anayasa'nın Başlangıç Kısmına ve 4. maddesine aykırı olduğuna karar veririm.

Diğer maddeler i-le ilgili olarak Sayın Başkanın okuduğu karar ile hemfikirim.


Yargıç, Necmettin Bostancı:

Sayın Başkan Nevvar Nolan'ın okumuş olduğu karara ve vardığı sonuçlara katılırım.


Yargıç, Talat D.Refiker:

Sayın Başkan Nevvar Nolan'ın okumuş olduğu karara v-e vardığı sonuçlara katılırım.

SONUÇ:
Yukarıda belirtilen görüşler ışığında 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası'nın;

3,4,5,7,8,9,10,11,12,13,14 ve 15. maddelerinin Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1,3(4),4,7,8, 43,47(2),65,78,134 ve 159. maddelerine aykırı- olmadığına Yargıç Şafak Öneri'nin karşı oyu ve oyçokluğuyla,
16,17,18,19,20,21 ve 23. maddelerinin Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1,3(4),4,7,43,47(2),65,
78,113,115,120,121,134 ve 159. maddelerine
aykırı olmadığına Yargıç Şafak Öneri'nin karşı
oyu ve oy-çokluğuyla,
6 ve 22. maddelerinin Anayasa'nın Başlangıç Kısmına ve 4. maddesine aykırı olmadığına Yargıç Şafak Öneri ve Yargıç Narin Ferdi Şefik'in karşı oyları ve oyçokluğuyla,
26,27,28,29 ve 30. maddelerinin Anayasa'nın 1,3(4),4,7, 8,49,78,113,115,120 ve- 121. maddelerine aykırı olmadığına Yargıç Şafak Öneri'nin karşı oyu ve oyçokluğuyla,
Bütünün, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına, 1,3(4),4,8, 36,37,40,41,43,44,45,46,47,48,49,50,51,52,55,56,57,58,60,61,65,78,134 ve 159. maddelerine aykırı olmadığına Yargıç Şaf-ak Öneri'nin karşı oyu ve oyçokluğuyla,
karar verilir.



Nevvar NolanŞafak Öneri
Başkan Yargıç




Necmettin Bostancı Talat D.Refiker Narin F.Şefik
Yagıç Yargıç Yargıç


6 Kasım 2012



36






Full & Egal Universal Law Academy