Anayasa Mahkemesi Numara 11/2001 Dava No 1/2002 Karar Tarihi 04.04.2002
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 11/2001 Dava No 1/2002 Karar Tarihi 04.04.2002
Numara: 11/2001
Dava No: 1/2002
Taraflar: Başsavcılık ile Ali Bora
Konu: 29/1989 sayılı (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen Fasıl 262 Poliçeler Yasasının 74B, 75(1) ve 75(4) maddelerinin Anayasa
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 04.04.2002

-D.1/2002 Anayasa Mahkemesi 11/2001
(Girne Ceza Dava No: 2410/01)

Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti: Celâl Karabacak, Başkan, Taner Erginel,
- Metin A. Hakkı, Nevvar Nolan, Mustafa
H. Özkök.

Anayasanın 148(1) maddesi hakkında.

Girne Kaza Mahkemesi tarafından 2410/01 sayılı ceza dava-
sında (Davayı ikame eden: Başsavcılık ile Sanık: Ali Bora, Lefkoşa arasında) sunulan konu.
-

Havaleyi isteyen Sanık tarafından: Avukat Altan Erdağ
Başsavcılık tarafından: Başsavcı Yardımcı Muavini Osman
Talât Naim Enginsoy


--------------------

K A R A R

KONU:
29/1989 sayılı (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen Fasıl 262 Poliçeler Yasasının 74B, 75(1) ve 75(4) maddelerinin Anayasanın 1, 8 ve 18(3) maddelerine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY:
Sanı-k, Girne Kaza Mahkemesinde, 29/1989 sayılı (Değişik-lik) Yasası ile değiştirilen Fasıl 262 Poliçeler Yasasının 75(4) maddesine aykırı olarak karşılıksız çek keşide etmek; yine aynı Yasanın 74B ve 75(1) maddelerine aykırı olarak yasal süre içerisinde düzelt-me işlemini yerine getirmemek suçları ile itham edilmiştir.

Dava, dinlenmek üzere Girne Kaza Mahkemesi huzuruna gittiğinde Sanık, 29/1989 sayılı (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen Fasıl 262 Poliçeler Yasasının 74B, 75(1) ve 75(4) maddelerinin Anaya-sanın 1, 8 ve 18(3) maddelerine aykırılığını ileri sürmüştür. Girne Kaza Mahkemesi de, bahse konu Yasa maddelerinin Sanık aleyhine getirilen davanın karara bağlanma-sında etken olabileceği kanısına varıp konuyu, karara bağlan-mak üzere, Yüksek Mahkemeye,- Anayasa Mahkemesi olarak sunmuş ve Anayasa Mahkemesinin kararına değin davanın duruşmasını durdurmuştur.

II. İDDİANIN GEREKÇESİ:
Sanığın iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:

Anayasanın 1. maddesi hukukun üstünlüğünü öngörmektedir. Hukukun üs-tünlüğü, A.M. 13/83; D.7/84 sayılı Anayasa Mahkemesi kararında tanımlanmaktadır. Buna göre, hukukun üstünlüğünü kabul eden bir hukuk devletinde hukukun hakim olması ve Yasa Koyucunun Anayasa yanında temel hukuk ilkelerine de bağlı
kalması gerekmektedir. - Bu ilkelerin en önemlilerinden birisi de savunma hakkıdır. Halbuki, davaya konu Yasanın ilgili maddeleri keşide edilen çekin karşılıksız çıkması ve süresi içinde düzeltme yapılmaması halinde bunların suç sayıldığını belirtmekte ve mahkûmiyet durumunda is-e, hapis cezası veril-mesini öngörmektedir. Böylece Yasa mutlak bir suç oluşturup hüsnüniyetli kişilere hiçbir müdafaa hakkı tanımadığına göre Anayasanın 1. maddesindeki hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır.

Sanık, havalede her ne kadar da ilgili Ya-sa maddelerinin Anayasanın eşitlik ilkesini öngören 8. maddesi ile yasaların suçun ağırlığı ile orantılı olmayan bir ceza koyamayacağını öngören 18(3) maddesine aykırılığını ileri sürmüşse de, daha sonra, duruşmada, bu konularda herhangi bir aykırılık iddi-asında bulunmayacağını bildirmiştir.

İddia Makamının iddiasının gerekçesi ise özetle şöyledir:

Fasıl 262 Poliçeler Yasası 29/1989 sayılı (Değişiklik) Yasası ile değiştirilmeden önce keşideciye, keşide edilen
bir çeki durdurma hakkı veriyordu. - Ancak, ticaret hayatında keşide edilen çeklerle ilgili oldukça çok istismarlar meydana geldiği için Yasa Koyucu, sırf ticaret hayatında güvenirlik sağlamak maksadıyle bir düzenleme ihtiyacı duymuş ve az önce belirtilen (Değişiklik) Yasasını yapmıştır. Bu-na göre çek, ilk talepte ödenen bir poliçe olup poliçe de aynı Yasanın
3(1) maddesine göre koşulsuz bir ödeme emridir. Yasa Koyu-cunun yaptığı bu düzenlemelerden birisi olan 74. madde Anayasanın 46. maddesindeki sözleşme hakkına aykırılıktan
söz ediler-ek Anayasa Mahkemesine havale edilmiş, ancak
Anayasa Mahkemesi A.M.4/91; D.4/91 sayılı kararı ile konu maddenin Anayasaya aykırı olmadığına karar vermiştir.

Anayasaya aykırılığı ileri sürülen ilgili Yasa maddeleri son zamanlarda oldukça artan karşıl-ıksız çek isdarını önlemek amacını güden ve kamu yararının zorunlu kıldığı maddelerdir. Ancak bunlar müdafaa hakkına bir kısıtlama getirmiş değildir. Bu maddeler altında müdafaa olarak ileri sürülebilecek hususlar vardır. Kaldı ki, savunma hakkı kısıtlanm-ış olsa bile, bu haklı bir nedene dayanmaktadır.

III. İLGİLİ YASA METİNLERİ:

Fasıl 262 Poliçeler Yasasının 74B, 75(1) ve 75(4) maddeleri aynen şöyledir:

"74B. (1) Karşılığı olmadığı için çeki ödemeyen
muhatap banka, hesap sahibi-nin kendi-
sinin veya vekil veya temsilcilerinin
elinde bulunan o bankanın bütün çek
karnelerini geri vermesini bu maddenin
(2)'nci fıkrası gereğince düzeltme
işlemlerini yerine g-etirmeden bir yıl
süre ile çek keşide edemeyeceğini ve
aksine davranışların cezaî müeyyideler
gerektireceğini, ibraz tarihini izleyen
beş iş günü içinde, iadeli taahhütlü
mektupla -hesap sahibine bildirir. Mek-
tubun bir sureti ayni gün Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti Merkez Bankasına gön-
derilir.
(2) Hesap sahibi ihtar mektubunu aldığı veya
74D maddesine göre alm-ış sayıldığı tarih-
ten başlayarak on iş günü içinde çek
tutarını, yüzde on tazminat ve gecikme
faizi ile birlikte hamil adına muhatap
bankaya yatırdığı takdirde, çek keşide
etm-e hakkını yeniden kazanır. Muhatap
banka bu durumu bu maddenin (1)'inci
fıkrasına uygun olarak gönderilen mektup
tarihinden başlayarak yirmi bir iş günü
içinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
- Merkez Bankasına bildirir.
Bu madde amaçları bakımından 'gecikme
faizi', Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Merkez Bankasınca saptanmış Resmî Gazete'de
ilân edilen azami yasal genel kre-di faizini
anlatır."


"Madde 75(1) Bu Yasanın 74B maddesinin (1)'inci fıkrası
uyarınca banka tarafından yapılan ihbarı
aldığı veya almış sayıldığı tarihten baş-
layarak on iş günü içinde düzelt-me işlem-
lerini yerine getirmeyenler veya geçerli
bir sebebe dayanmaksızın, çek karnelerini
geri vermeyenler, bir suç işlemiş olurlar
ve mahkûmiyetleri halinde üç yıla kadar
ha-pis veya üç milyon Türk Lirasına kadar
para cezasına veya her iki cezaya birden
çarptırılabilirler.
Bu Yasanın 74B maddesinin (2)'inci fık-
rasında belirtilen düzeltme işlemi yapılma-
- dığı halde 74C maddesindeki bir yıllık süre
içinde veya bu maddenin (4)'üncü fıkrası
gereğince hükmolunan süre içinde çek keşide
edenler, fiillerinin başka bir suç sayılıp
sayılmadığın-a bakılmaksızın, bir suç işlemiş
olurlar ve mahkûmiyetleri halinde üç yıla
kadar hapis veya üç milyon Türk Lirasına
kadar para cezasına veya her iki cezaya
birden çarptırılabilirler.
- (2) ......................
(3) ......................
(4) İbraz edildiğinde, karşılığı bulunmaması
sebebiyle ödenmeyen çeki keşide eden
kişiler bir suç işlemiş olurlar ve mahkû-
miyetleri- halinde üç yıla kadar hapis veya
üç milyon Türk Lirasına kadar para ceza-
sına veya her iki cezaya birden çarptırı-
labilirler. Mahkeme ayrıca işlenen suçun
niteliğine göre üç yıla kadar bankal-arda
çek hesabı açmasının ve çek keşide etme-
sinin yasaklanmasına karar verebilir.
Yasaklama kararı bütün bankalara duyurulmak
üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Merkez
Banka-sına bildirilir.
(5) ......................
(6) ......................"


IV. İLGİLİ ANAYASA METNİ:

"Madde 1:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi,
sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine
dayana-n lâik bir Cumhuriyettir."


V. İNCELEME:
Sunulan soru ile yasa metinleri, Anayasa kuralı ve tarafların ileri sürdüğü iddia ile görüşler incelendi ve gereği görüşülüp düşünüldü.

29/1989 sayılı (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen
Fasıl 262 Poli-çeler Yasasına göre çek, bir banka üzerine çekilmiş ve ilk talepte ödenen bir poliçedir. Poliçe ise kesin bir para miktarını belirlenmiş bir kişiye veya onun
emrine veya hamiline ödenmesini öngören kayıtsız şartsız yazılı bir emirdir. Konu Yasanın 74. m-addesi, karşılığı bulunan çekin çek hesabının bulunduğu banka şubesine ibraz edildiği anda, banka tarafından ödenmesini amirdir. İlgili Yasanın 73. maddesine göre bir bankanın müşterisi tarafından
o banka üzerine çekilen çeki ödeme görev ve yetkisi bulun--
maktadır. Bu görev ve yetki ancak çekin kaybolduğunun veya
çalındığının veya müşteri veya vekili tarafından imzalanma-dığının polise şikâyet edilmesi ve polisçe yapılan şikâyetin belgelenerek bankaya bildirilmesi halinde sona erer. Belir-tilen bu hall-er dışında ilgili bankanın keşide edilen bir
çeki ödeme yükümlülüğü mutlaktır.

Söylenenlerden anlaşılabileceği gibi, şahıs tarafından keşide edilen bir çekin durdurulması veya başka herhangi bir yoldan engellenmesi mümkün değildir.

Ayrıca, ilg-ili Yasaya göre, keşide edilen bir çekin muhatap bankaya ibraz edildiği anda karşılığının çıkmaması halinde banka, konu çeki keşide eden keşideciye bir ihbar gönderip yasal süre içerisinde düzeltme hakkını kullanmasını ister. Keşideci eğer bankanın bu ist-eğini yerine getirmezse, o zaman, çek hamilinin ceza hukuku yönünden şikâyet hakkı doğar. Çek hamili bu hakkını kullandığında da karşılıksız
çek keşide eden ve muhatap banka ihbarına rağmen düzeltme
de yapmayan keşideci davaya konu Yasanın 74B, 75(1) ve-
75(4) maddeleri altında mahkemeye sevkedilir ve mahkûm edilmesi halinde üç yıla kadar hapis veya üç milyon Türk Lirasına kadar para cezası ve/veya her iki cezaya birden çarptırılabilir.

Önümüzdeki havalede Sanık olarak bulunan kişi, ilgili Yasanın -konu edilen maddelerinin çekin karşılıksız çıkmasını ve düzeltme de yapmamasını mutlak birer suç saymakla ve
ivazın gerçekleşmemesi gibi nedenlerle ödeme yapamayan iyi niyetli şahısların bunu ileri sürememekle savunma haklarını
da tamamen ortadan kaldırd-ığı veya kısıtladığı gerekçeleri
ile bu maddelerin hukukun üstünlüğü ilkesini içeren KKTC Anayasasının 1. maddesine tamamen aykırı olduğunu iddia etmektedir.

Anayasamızın bu maddesi incelendiğinde, diğer şeyler yanında, KKTC'nin hukukun üstünlüğü il-kesine dayanan lâik
bir Cumhuriyet olduğu belirtilmektedir. Birçok içtihat kararlarına göre de, hukukun üstünlüğü mevcut devlette
hukukun hakim olması ve yasa koyucunun Anayasa yanında hukuk ilkelerine bağlı kalması demektir. (Gör: A.M.13/83; D.7/84) -Savunma hakkının da temel hukuk ilkelerinden birisi olduğuna kuşku yoktur.

Gerçekten, bir keşideci çek yazıp elinden çıkarması halinde, artık ivazın gerçekleşmediğini ileri sürerek veya başka herhangi bir gerekçe ile keşide ettiği çekin bozulma-sını -durdurma, yani dolayısıyle ilgili çekin bedelini ödememe yetkisi bulunmamaktadır. Bu husus Anayasa Mahkemesinde görü-şülmüş ve çeki durdurma hakkının kaldırılmasının Anayasanın 46. maddesindeki sözleşme hakkına aykırı olmadığına A.M. 4/91; D.4/91 sayılı d-avada karar verilmiştir.

Durum bu şekilde olduğuna göre de, keşidecinin ivazın gerçekleşmemesi veya başka bir gerekçe ile çekin ödenmeyerek karşılıksız çıkmasına sebebiyet vermesi ve bu konuda düzeltme de yapmaması suçların oluşmasına bir engel teşki-l etmeye-cektir. Sanık işte bu hususlardan yakınmaktadır.

Acaba iptali istenen konu yasa kuralları gerçekten savunma hakkını ortadan kaldırır mı?

Konu yasa kuralları incelendiğinde, bunların karşılıksız çek keşide edilmesinin iradi bir hareket-e dayanmasını öngör-düğü anlaşılacaktır. Diğer bir anlatımla eğer keşidecinin iradi bir hareketi yoksa, örneğin çek kaybolmuşsa ve yahut
da çalınmışsa çeki keşide eden kişinin bu durum dolayısıyle cezalandırılması söz konusu olmayacaktır. Keşideci çeki -
iradi bir hareketle yazarak imzaladıktan sonra elinden çıkarsa dahi, ceza davası açılmasının çekin hamilinin şikâyetine bağlı olması ve keşidecinin yasada öngörülen yasal süre içerisinde düzeltme hakkını kullanmak suretiyle, hamilin zararını karşı-laması -hallerinde, keşideci hakkında kovuşturma yapılamaya-
cağı ve cezalandırılamayacağı hükümleri konarak sorumluluğu hafifletici ve iyi niyetli keşideciyi koruyan prensipler de getirilmiştir. İşte Sanıklar konu prensiplere göre, bu husus-ları her zaman savunm-a olarak ileri sürmekte serbesttirler.

Tüm bu hususlar dikkate alındığında, Sanığın, savunma hakkının tamamen elinden alındığının ve hiçbir şekilde
savunma hakkının kullanılamayacağının söylenemeyeceği kanaatindeyiz.

Bir an için, ödeme yapılma-masını, yukarıda sıralanan nedenler dışında bir hususa dayandıramamanın Sanığın savunma hakkını kısıtladığını farzedelim.

Çek konusunun son zamanlarda çok istismar edildiği,
karşılıksız çıkan çeklerin ekonomik hayatı olumsuz yönde
etkilediği bir ger-çektir. İşte Yasama Organı, çekle yapılan ödemelerde ekonomik hayattaki güvensizlik ortamını ortadan kaldırmak, şahıslar ile teşebbüslerin karşılıklı güven ve kararlılık içinde çalışmalarını sağlamak amacıyle Fasıl 262 Poliçeler Yasasına 29/1989 sayılı (D-eğişiklik) Yasası altında birtakım tedbirler ve düzenlemeler getirmiştir ki, bunların kamu yararına olduğuna hiçbir kuşku yoktur.

Hukuk Devleti, dolayısıyle hukukun üstünlüğü prensibinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi de va-rdır. (Gör: T.C. Anayasa Mahkemesi, Karar Günü: 22.6.1972, Esas Sayı: 1972/14, Karar Sayısı: 1972/34, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, Sayı 10, sayfa 478; A.M. 13/83; D.7/84). İşte ilgili Yasa maddeleri kamu yararı güdülerek konduğuna göre, hukukun üs-tünlüğü ilkesine aykırı olmadığı görüşündeyiz.

Yukarıda belirtilen tüm nedenler ışığında, havalede
konu edilen Yasa maddelerinin Anayasanın 1. maddesine aykırılığı yoktur.

Havalede, ayrıca, konu Yasa maddelerinin Anayasanın 8 ve 18(3) maddeler-ine de aykırı olup olmadığı sorulmuşsa da, Sanık duruşmada, bu iki maddeye aykırılık iddiasında ısrarlı olma-dığını söylemiştir. Bu durumda konu maddelerin Anayasanın
8 ve 18(3) maddelerine aykırı olup olmadığının incelenmesi gerekmemektedir.

SONUÇ:
- Sonuç olarak;
29/1989 sayılı (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen
Fasıl 262 Poliçeler Yasasının 74B, 75(1) ve 75(4)
maddelerinin Anayasanın 1. maddesine aykırı olma-
dığına;

Aynı maddelerin Anayasanın 8 ve 18(3) maddelerine
aykırı olup olma-dığının karara bağlanmasına gerek
bulunmadığına -

oybirliği ile, karar verilir.



Celâl Karabacak Taner Erginel
Başkan Yargıç




Metin A. Hakkı Nevvar Nolan Mustafa H. Özkö-k
Yargıç Yargıç Yargıç

4 Nisan 2002
-


3



-


Full & Egal Universal Law Academy