Adana Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi 2021/2126 Esas 2022/455 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 1. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2021/2126
Karar No: 2022/455
Karar Tarihi: 10.02.2022



İSTEMİN ÖZETİ: Mustafa Kemal Üniversitesi İşletme Bölümü Üretim Yönetimi ve Pazarlama Anabilim Dalı araştırma görevlisi kadrosuna asaleten atanmaya hak kazanan davacının, atamasının 657 sayılı Kanun'un 48. maddesinde sayılan şartları taşımadığı gerekçesiyle yapılmamasına dair Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörlüğü'nün 05/11/2017 tarih ve 63376 sayılı işleminin Hatay 1.İdare Mahkemesi'nin 31/12/2018 tarih ve E:2017/3029, K:2018/1780 kararıyla iptali üzerine 06/11/2017 tarihinden, atamasının yapıldığı 17/04/2019 tarihine kadar yoksun kalınan tüm özlük ve mali haklarına karşılık yasal hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle 77.548,61-TL (ıslah talebiyle miktar arttırımı sonrası) maddi tazminat ile uğradığı manevi zararlara karşılık 20.000,00-TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi talebiyle açılan davada; "davacının, maddi tazminata hükmedilmesi istemi yönünden uyuşmazlık incelendiğinde; idarenin gerek hizmet kusuru gerekse kusursuzluk sorumluluk ilkelerine göre tazmin borcu ile yükümlü olabilmesi için, hukuki sorumluluk nedenlerinin varlığı yanında tazmin borcunun şartlarının da bulunması gerektiği, yine, idari eylem ya da işlemden doğan bir zararın bulunması ve bu zararın para ile ölçülebilecek türden gerçekleşmiş veya gerçekleşeceğinin kesinlikle anlaşılabilecek nitelikte olmasının tazmin borcunun başlıca şartlarından olduğu, buna göre, zarar gören ilgilinin zararının varlığını ve gerçekleşmiş veya gerçekleşeceğinin kesin olduğunu kanıtlaması durumunda, idarenin kendi eylem ve işleminden doğan bu zararı karşılaması gerektiği, uyuşmazlıkta, hukuka aykırılığı Mahkeme kararıyla ortaya çıkan işlem nedeniyle davacının maddi zarara uğradığı açık olup, Mahkemelerinin 19/03/2020 tarihli ara kararıyla, davacıdan, davalı idareden ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'ndan, "davacının statü dışında bırakıldığı 06/11/2017 tarihi ile göreve başlatıldığı 17/04/2019 tarihi arasında mahrum bırakıldığı ileri sürülen maaşları ile tüm mali ve özlük haklarına ilişkin toplam ödenmesi gereken miktarın hesaplanarak tablo halinde gönderilmesinin, söz konusu tarihler arasında prime esas elde ettiği tüm gelirlerin hesaplanarak tablo halinde gönderilmesinin ve statü dışında bırakıldığı tarihler arasında elde ettiği tüm gelirlerinin hesaplanmasının" istenilmesi üzerine gönderilen cevabi yazıların incelenmesinden, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'nca 30/03/2020 tarih ve E:5043667 sayılı yazıları ekinde davacının statü dışında geçirdiği dönemde prime esas elde ettiği gelirlere ilişkin hizmet dökümünün sunulduğu, söz konusu dökümlerde elde etmiş olduğu gelirin toplam 11.618,50-TL olarak hesaplandığı (2016/10, 2017/03, 10,12-2018/01, 10, 12-2019/01,02,03,04), davalı idare tarafından 07/05/2020 tarihinde dosyaya sunulan 22/04/2020 tarih ve E:138 sayılı yazı ekinde anapara ve yasal faiz hesaplama çizelgesinin sunulduğu, söz konusu çizelgede 84.936,57-TL (anapara) +4.230,54-TL (faiz) olmak üzere, yoksun kaldığı parasal hakların toplam 89.167,11-TL olarak hesaplamasının yapıldığının görüldüğü, bu durumda, davacının ataması hakkında yapılan güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle iptal edilmesine ilişkin işlemin hukuka aykırılığı nedeniyle yargı kararı ile iptal edilmiş ve davacının davalı idare bünyesine 17/04/2019 tarihinde ataması yapılmış olup davalı idarenin yargı kararı ile hukuka aykırı bulunan bu işlemi nedeniyle ataması gecikmeli olarak yapılan davacının bu nedenle oluşan maddi zararlarının tazmini gerektiği sonucuna varıldığı, davacının, 20.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi istemi yönünden uyuşmazlık incelendiğinde; idarenin sorumlu olduğu zararlar yalnızca maddî zararlar ile sınırlı olmayıp; idarenin eylem veya işleminden doğan manevî zararların da (diğer şartlar mevcut ise) idare tarafından tazminine karar verilir. Manevî zarar; idarenin bir işlemi veya eylem (sizliğ)i ile bir kimsenin kişi olarak haiz olduğu ve hukukça korunan hayat, vücut bütünlüğü, sağlık, hürriyet, isim, şeref, haysiyet, cinsel ve ruhsal bütünlük gibi kişilik değerlerine yapılan saldırılar sonucu kişinin bu saldırıdan dolayı duyduğu bedenî ve/veya ruhsal acı ve üzüntü olarak tanımlanmakta; manevî tazminatla kişinin bu acı ve üzüntüsünün kısmen de olsa tatmin edilmesi amaçlandığı, buna göre, manevî tazminata hükmedilebilmesi için, kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması veya sona ermesi sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi ya da idarenin hukuka aykırı bir işlem veya eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması veya şeref ve haysiyetin rencide edilmiş olmasının gerektiği, davacı tarafından her ne kadar işlemden kaynaklı olarak 20.000,00-TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesi talebinde bulunulmuş ise de; davacı açısından tesis edilen işlem iptal edilmiş olsa bile bu durumun sadece işbu davaya konu işlemin hukuka uygun olup olmadığının tespitine yönelik olduğu, ayrıca manevî zararı doğuran olay ile zarara uğrayan kişinin durumu, hadisenin oluş şekli, olayın yaşanmasında davalı idare eyleminin etkisi ve niteliği, hizmet kusurunun ağırlığı, hukuka aykırılığın derecesi gözetildiğinde meydana gelen manevi zararın davalı idarece tazminine olanak bulunmadığı anlaşıldığından 20.000,00-TL manevi tazminat isteminin ise reddi gerektiği" gerekçesiyle davacının maddi tazminat isteminin kabulü ile, 77.548,61-TL'nin dava tarihinden (12/09/2019) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine, davacının 20.000,00-TL manevi tazminat talebinin ise reddine dair Hatay 2. İdare Mahkemesi'nin 05.02.2021 tarih ve E:2019/640, K:2021/102 sayılı kararının; davalı idare vekili tarafından kısmen kabule dair kısmı yönünden; davacı ile birlikte diğer adayların tüm işlemlerinin yasal mevzuat çerçevesinde gerçekleştirildiği, başarılı olan davacının atama başvurusunun alınarak İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yönetim Kurulu tarafından uygun görülerek Rektörlük Makamına arz edildiği, akabinde Personel Daire Başkanlığının 05/11/2017 tarih ve E.63376 sayılı yazılarına istinaden davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinde belirtilen şartları sağlamadığından bahisle atamasının iptal edilmesine karar verildiği, dolayısıyla tesis edilen işlemin mevzuata uygun olduğu, öte yandan, yerel mahkeme kararında mükerrer faiz hesaplanmasının hukuka aykırı olduğu, zira net ana para tutarı üzerinden dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği, aksi durumun kamu zararına sebebiyet vereceği, davacı vekili tarafından ise manevi tazminatın reddine dair kısmı yönünden; davalı idarenin işlemi sebebiyle yazılı sınav ve mülakatı kazanarak haklı beklentiye girdiği, uzun süre atamasının yapılmaması sebebiyle maddi yönden çok zor günler geçirdiği, buna bağlı olarak hem maddi gelirinin olmayışı hem de atamasının yapılmamasından dolayı psikolojik olarak çöküntüye uğradığı ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ (Davacı) :Savunma verilmemiştir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ (Davalı) :Savunma verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Adana Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi'nce dava dosyası 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesi gereğince incelenerek işin gereği görüşüldü:
 
KARAR: Dava; Mustafa Kemal Üniversitesi İşletme Bölümü Üretim Yönetimi ve Pazarlama Anabilim Dalı araştırma görevlisi kadrosuna asaleten atanmaya hak kazanan davacının, atamasının 657 sayılı Kanun'un 48. maddesinde sayılan şartları taşımadığı gerekçesiyle yapılmamasına dair Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörlüğü'nün 05/11/2017 tarih ve 63376 sayılı işleminin Hatay 1.İdare Mahkemesi'nin 31/12/2018 tarih ve E:2017/3029, K:2018/1780 kararıyla iptali üzerine 06/11/2017 tarihinden, atamasının yapıldığı 17/04/2019 tarihine kadar yoksun kalınan tüm özlük ve mali haklarına karşılık yasal hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle 77.548,61-TL (ıslah talebiyle miktar arttırımı sonrası) maddi tazminat ile uğradığı manevi zararlara karşılık 20.000,00-TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi talebiyle açılmıştır.
 
İstinafa konu kararın; davacının maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin ise reddine dair kısmına yönelik davalı idarenin ve davacının istinaf başvurusu incelendiğinde;
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İstinaf" başlıklı 45. maddesinin 3. fıkrasında, "Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir." hükmü yer almaktadır.
 
Dosyadaki belgeler ile istinaf dilekçelerindeki iddiaların incelenmesinden; davacı istinaf başvurusuna konu manevi tazminat talebinin reddine, davalı idare istinaf başvurusuna konu maddi tazminat talebinin kabulüne dair Hatay 2. İdare Mahkemesi'nin 05/02/2021 tarih ve E:2019/640, 2021/102 sayılı kararının dayandığı gerekçenin hukuka uygun olduğu ve kaldırılmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığı anlaşıldığından, tarafların bu kısımlara yönelik istinaf başvurularının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
 
Davalı idarenin, "yerel mahkeme kararında mükerrer faiz hesaplaması yapılmasının hukuka aykırı olduğu, net ana para tutarı üzerinden dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği" yönündeki istinaf başvurusuna ilişkin re'sen yapılan incelemede;
 
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Taleple Bağlılık İlkesi" başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasında: "Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmüne yer verilmiştir.
 
Usul hukukunun en temel ilkelerinden biri olan "taleple bağlılık" ilkesi uyarınca, idari yargı mercilerinde açılan davalarda; İdare Mahkemelerinin, davacının istemi ile bağlı olduğu, istemi genişletecek veya daraltacak biçimde karar verilemeyeceği açıktır.
 
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16/4.maddesinde; ""Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler. (Ek cümle: 11/04/2013-6459 S.K./4. md) Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir." hükmü yer almaktadır.
 
Tam yargı davalarında uğranılan zararın gerçek miktarının Mahkeme tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde net bir şekilde ortaya çıkması durumunda, ortaya çıkan bu gerçek zararın tamamının tazmini amacıyla verilen miktar artırımına (ıslah) dair dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp, mevcut davada talep edilen tazminat miktarının ıslah suretiyle artırımına imkân sağlayan kanuni bir hakkın kullanımına dair olduğu da nazara alındığında, ıslah edilen tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin işin esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu neticesine varılmaktadır.
 
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 09.06.2020 tarih ve E:2019/53, K:2020/853 sayılı kararı da bu yöndedir.
 
Faiz, idarenin tazmin borcu bağlamında, kişilerin, idarenin fiil ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi talebiyle başvurmalarına rağmen, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi neticesinde, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'a göre hesaplanacak tutarı ifade ettiğinden, faiz alacağına ikinci kez faiz işletilmesi mümkün değildir.
 
Dava dosyasının tetkikinden; davacının, 17/10/2016 tarihinde Mustafa Kemal Üniversitesi İşletme Bölümü Üretim Yönetimi ve Pazarlama Anabilim Dalı araştırma görevlisi kadrosuna atanma talebiyle yaptığı başvuru üzerine, 09/11/2016 tarihinde girmiş olduğu bilim sınavında başarılı olarak, kadroya asaleten atanmaya hak kazandığı, atamasının 657 sayılı Kanun'un 48.maddesinde sayılan şartları taşımadığı gerekçesiyle yapılmamasına ilişkin 06/11/2017 tarih ve 16353 sayılı işlemle bildirilen Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörlüğü'nün 05/11/2017 tarih ve 63376 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada, Hatay 1.İdare Mahkemesi'nin 31/12/2018 tarih ve E:2017/3029, K:2018/1780 sayılı kararıyla anılan işlemin iptaline karar verildiği, söz konusu karara karşı davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusunun ise, Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 1.Dava Dairesi'nin 27/06/2019 tarih ve E:2019/341, K:2019/650 sayılı kararıyla istinaf başvurusunun reddedilmesi üzerine göreve başlatıldığı, devamla davacının 06/11/2017 tarihinden atamasının yapıldığı 17/04/2019 tarihine kadar yoksun kalınan tüm özlük ve mali haklarına karşılık yasal hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle 1.000,00-TL maddi tazminat ile uğradığı manevi zararlara karşılık 20.000,00-TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle Hatay 2.İdare Mahkemesine verilen12.09.2019 havale tarihli dava dilekçesiyle bakılan davanın açıldığı, Mahkemece 19.03.2020 tarihli ara kararı ile davacıdan, davalı idareden ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'ndan, "davacının statü dışında bırakıldığı 06/11/2017 tarihi ile göreve başlatıldığı 17/04/2019 tarihi arasında mahrum bırakıldığı ileri sürülen maaşları ile tüm mali ve özlük haklarına ilişkin toplam ödenmesi gereken miktarın hesaplanarak tablo halinde gönderilmesinin, söz konusu tarihler arasında prime esas elde ettiği tüm gelirlerin hesaplanarak tablo halinde gönderilmesinin ve statü dışında bırakıldığı tarihler arasında elde ettiği tüm gelirlerinin hesaplanmasının" istenildiği, gönderilen cevabi yazıların incelenmesinden, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'nca 30/03/2020 tarih ve E:5043667 sayılı yazıları ekinde davacının statü dışında geçirdiği dönemde prime esas elde ettiği gelirlere ilişkin hizmet dökümünün sunulduğu, söz konusu dökümlerde elde etmiş olduğu gelirin toplam 11.618,50-TL olarak hesaplandığı (2016/10, 2017/03,10,12- 2018/01,10,12- 2019/01, 02, 03,04), davalı idare tarafından 07/05/2020 tarihinde dosyaya sunulan 22/04/2020 tarih ve E:138 sayılı yazı ekinde anapara ve yasal faiz hesaplama çizelgesinin sunulduğu, söz konusu çizelgede 84.936,57-TL (anapara) +4.230,54-TL (faiz) olmak üzere, parasal hakların toplam 89.167,11-TL olarak hesaplamasının yapıldığı, bilahare Mahkemenin 18.12.2020 tarihli ara kararı ile davacıya yapılan hesaplamalara yönelik beyanlarını sunmasının istenildiği, bunun üzerine davacının Mahkemeye sunduğu 08.01.2021 havale tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat miktarını 77.548,61-TL (89.167,11-TL'den statü dışında geçirdiği dönemde prime esas elde ettiği gelirin toplamı olan 11.618,50 TL'nin düşülmesi suretiyle) olarak artırdığı, Mahkemenin de toplam "77.548,61-TL'nin dava tarihinden (12/09/2019) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine" yönünde hüküm kurduğu anlaşılmaktadır.
 
Olayda; davacı tarafından Hatay 2.İdare Mahkemesine verilen 12.09.2019 havale tarihli dava dilekçesinde zararın miktarı (fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere şimdilik 1.000 TL.) belirtildikten sonra dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edildiği, yani yasal faizin miktara dahil edilmediği, Mahkemeye sunduğu 08.01.2021 havale tarihli ıslah dilekçesinde ise maddi tazminat miktarını 77.548,61-TL (89.167,11-TL'den statü dışında geçirdiği dönemde prime esas elde ettiği gelirin toplamı olan 11.618,50 TL'nin düşülmesi suretiyle) olarak artırdığı, Mahkemenin de toplam "77.548,61-TL'nin dava tarihinden (12/09/2019) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine" yönünde hüküm kurduğu görülmekte ise de, 2577 sayılı Kanunun 16. maddesi kapsamında ıslah edilecek alacak kapsamına faiz alacağına yer verilemeyeceğinden davacının miktarını göstermek suretiyle faiz alacağı belirtmesine ilişkin talebinin kabul edilmesine olanak bulunmamakta olup, ancak tazmini gereken zarara dava dilekçesinde talep edilen yasal faiz işletilmesine hükmedilecektir.
 
Bu itibarla; dava dilekçesinde parasal hakların yasal faizi bakımından bir talepte bulunulmamasına rağmen İdare Mahkemesince davacının talep etmediği bu konu (parasal hakkın yasal faizi) hakkında da hüküm kurularak, kabul kararı verilmiş olması karşısında; taleple bağlılık ilkesi gereğince kararın bu kısmı bakımından davalı idarenin istinaf başvurusunun kabul edilerek, belirtilen kısım yönünden kararın kaldırılması gerekmiştir.
 
Bu durumda, davacının ataması hakkında yapılan güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle iptal edilmesine ilişkin işlemin hukuka aykırılığı nedeniyle yargı kararı ile iptal edilmiş ve davacının davalı idare bünyesine 17/04/2019 tarihinde ataması yapılmış olup davalı idarenin yargı kararı ile hukuka aykırı bulunan bu işlemi nedeniyle ataması gecikmeli olarak yapılan davacının bu nedenle oluşan maddi zararlarının tazmini gerektiği anlaşıldığından, davacının mahrum kaldığı 73.318,07 TL ana paranın dava tarihinden (12/09/2019) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (ödenmesi gereken bu miktar davacının bir başvuru yapması gerekmeksizin idarece ödenebilecek mahiyette olduğundan, faizin başlangıç tarihi bakımından ıslah öncesi istenilen miktar ile ıslah dilekçesinin davalı idareye tebliğ tarihi hususlarında bir ayrıma gidilmemiştir) davalı idareden alınarak davacıya ödenmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
 
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
 
1- İstinafa konu Hatay 2. İdare Mahkemesi'nin 05/02/2021 tarih ve E:2019/640, 2021/102 sayılı kararının; davacının manevi tazminatının reddine dair kısmına yönelik davacı istinaf başvurusunun; maddi tazminatın kabulüne dair kısmına yönelik davalı idare istinaf başvurusunun REDDİNE,
 
2- Davalı idarenin "yerel mahkeme kararında mükerrer faiz hesaplaması yapılmasının hukuka aykırı olduğu, net ana para tutarı üzerinden dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği" yönündeki istinaf başvurusunun kabulüyle; Hatay 2. İdare Mahkemesi'nin 05/02/2021 tarih ve E:2019/640, 2021/102 sayılı kararının hüküm fıkrasının 1. maddesinin; "77.548,61-TL'nin dava tarihinden (12/09/2019) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine" ilişkin kısmının kaldırılmasına, davacının mahrum kaldığı 73.318,07 TL ana paranın dava tarihinden (12/09/2019) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine,
 
3- Kabul edilen tazminat miktarı Dairemiz kararı ile değiştiğinden İdare Mahkemesi hüküm fıkrasının 4. maddesinin; "Kabul edilen tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 5.008,36-TL nispi karar harcından, dava açılırken peşin yatırılan 359,40-TL ile miktar artırım talebi ile birlikte yatırılan 965,00-TL nispi karar harcı toplamı olan 1.324,40-TL'sinin mahsubu sonucu kalan 3.683,96-TL nispi karar harcının davacıya tamamlattırılmasına, 5.008,36-TL nispi karar harcının davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,", 5. maddesinin; "Kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesi uyarınca, kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 10.331,35-TL nispi vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine," şeklinde düzenlenmesine, mahkeme safhasındaki diğer yargılama giderleri ve davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
 
4- Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 211.85 TL muhakeme masrafının üzerinde bırakılmasına,
 
5- İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 60,75-TL posta masrafından; 30,37 TL'sinin üzerinde bırakılmasına, 30,37 TL'sinin ise davacı tarafından davalı idareye ödenmesine,
 
6- Davalı idarenin harçtan muaf olması sebebiyle alınamayan 162,10- TL istinaf başvuru harcının, davacıdan tahsili için Mahkemesince ilgili Tahsil Dairesine müzekkere yazılmasına,
 
7- Fazladan yatırılan 59,30-TL karar harcının talep halinde ilgili merci tarafından davacıya iadesine, bakiye posta avansının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 333. maddesi gereğince Mahkemesince re'sen yatıranlara iadesine,
 
8- 2577 sayılı Kanun'un 45/6 maddesi gereğince kesin (temyiz yolu kapalı) olmak üzere, 10.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy