Adana Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi 2021/1857 Esas 2022/576 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 1. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2021/1857
Karar No: 2022/576
Karar Tarihi: 17.02.2022



İSTEMİN ÖZETİ: Davacı şirket tarafından, Osmaniye ili, Düziçi ilçesi dahilinde ve uhdesinde bulunan 802901 sicil sayılı II (A) grubu maden işletme ruhsatlı sahada GSM, ÇED ve mülkiyet izni olmadan faaliyet yürütüldüğünden bahisle 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 7/20.maddesi uyarınca 46.579,00-TL idari para cezasıyla cezalandırılmasına dair Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nün 15/10/2019 tarih ve E.450477 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada; "...dosyada yer alan bilgi, belge, raporlar ve tutanakların birlikte değerlendirilmesinden, Osmaniye ili, Düziçi ilçesi dahilinde ve uhdesinde bulunan 802901 sicil sayılı II (A) grubu işletme ruhsatlı sahada 5/9/2019 tarihinde uzman ekipler tarafından tetkik yapıldığı, rapor tanzim edildiği, raporda ruhsat sahasında Y.276917, X4138241 temsili koordinatlarında işletme izni ve 7.madde izinleri dışında ocak açıldığının belirtildiği, dava dilekçesinde de pasa alanına ulaşmak için yol yapım faaliyetin yapıldığının ikrar edildiği ve yol ile pasa alanını kapsayan alanla ilgili iznin de daha sonra alındığının belirtildiğinin görüldüğü, bu durumda, denetim tarihi itibariyle madencilik faaliyeti kapsamında saha dışında gerekli izinleri almadan maden üretimine yönelik faaliyette bulunduğu anlaşılan davacı şirkete, Maden Kanunu uyarınca idari para cezası verilmesine dair dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı..." gerekçesiyle davanın reddi yönünde verilen Adana 2. İdare Mahkemesi'nin 02/03/2021 tarih ve E:2020/983, K:2021/437 sayılı kararının; davacı vekili tarafından; maden mevzuatına aykırı bir faaliyetinin olmadığı, isnat edilen kabahatlerin kanuni unsurlarının oluşmadığı, belirtilen alanda herhangi bir faaliyetinin olmadığı, sadece pasa alanına ulaşmak için yol yapım faaliyetinin söz konusu olduğu, maden üretimi gerçekleştirilmediği, maden üretmek için zorunlu olarak yapılan bir alt yapı çalışması olduğu, işletme izni dışındaki yol faaliyeti için mevzuat gereği herhangi bir izin alınmasının gerekli olmadığı, yoldan çıkan hafriyatın ticari değerinin olmadığı, yol ve pasa alanı ile ilgili gerekli orman iznini aldığı, ayrıca yol ve pasa alanı için halihazırda gerekli işletme izninin de alındığı ileri sürülerek, istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: İstinafa konu mahkeme kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Adana Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi'nce dava dosyası 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesi gereğince incelenerek işin gereği görüşüldü:
 
KARAR: Dava; Osmaniye ili, Düziçi ilçesi dahilinde davacı şirketin uhdesinde bulunan 802901 sicil sayılı II ( A ) grubu maden işletme ruhsatlı sahada GSM, ÇED ve mülkiyet izni olmadan faaliyet yürütüldüğünden bahisle 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 7/21.maddesi uyarınca 46.579,00-TL idari para cezasıyla cezalandırılmasına dair Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nün 15/10/2019 tarih ve E.450477 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
 
3213 sayılı Maden Kanunu'nun 7.maddesinin, 10/6/2010 tarih ve 5995 sayılı Kanun'un 3.maddesi ile değişik 21. fıkrasında; ''Çevresel etki değerlendirmesi ile ilgili karar, işyeri açma ve çalışma ruhsatı, mülkiyet izni olmadan veya on üçüncü fıkraya aykırı faaliyette bulunulduğunun tespiti halinde ruhsat teminatı irad kaydedilerek bu alandaki faaliyet durdurulur. Bu ihlallerin üç yıl içinde üç kez yapıldığının tespiti halinde ise teminat irad kaydedilerek ruhsat iptal edilir.'' hükmüne yer verilmiş iken, 18/02/2015 tarihli ve 29271 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6592 sayılı Kanun'un 4.maddesi ile söz konusu fıkra; "Çevresel etki değerlendirmesi ile ilgili karar, işyeri açma ve çalışma ruhsatı, mülkiyet izni olmadan veya on üçüncü fıkraya aykırı faaliyette bulunulduğunun tespiti hâlinde 30.000 TL tutarında idari para cezası uygulanarak bu alandaki işletme faaliyetleri durdurulur. Bu ihlallerin üç yıl içinde üç kez veya daha fazla yapıldığının tespiti hâlinde ise ruhsat iptal edilir." şeklinde değiştirilmiştir.
 
Daha sonra 14/02/2019 tarih ve 7164 sayılı Kanun'un 8.maddesi ile yapılan değişiklik ile 7.maddenin 21.fıkrası; ''Çevresel etki değerlendirmesi ile ilgili karar, işyeri açma ve çalışma ruhsatı, mülkiyet izni olmadan veya onüçüncü fıkraya aykırı faaliyette bulunulduğunun tespiti hâlinde 46.579 TL tutarında idari para cezası uygulanarak bu alandaki işletme faaliyetleri durdurulur. Bu ihlalleri tespit eden kamu kurum ve kuruluşu diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına durumu bildirir. Bu ihlallerin ilk tespit tarihinden itibaren, ilk tespit dâhil üç yıl içinde üç kez yapıldığının tespiti hâlinde ise ruhsat iptal edilir.'' şeklini almıştır.
 
Öte yandan; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 2. maddesinde; "Kabahat" deyiminin, Kanun'un karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği, 3. maddesinde; bu Kanun'un, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı hükümlerine yer verildikten sonra "Zaman Bakımından Uygulama" başlıklı 5. maddesinde; "26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir. Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan dikkate alınmaz." hükmüne yer verilmiştir.
 
Kabahatleri Kanunu'nun 5.maddesi ile atıf yapılan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7. maddesinin ikinci fıkrasında ise; suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanacağı ve infaz olunacağı, hükme bağlanmıştır.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirketinin uhdesinde bulunan Osmaniye ili, Düziçi ilçesi sınırları dahilinde yer alan 80291 sicil sayılı II (a) grubu kalker (mıcır) maden işletme ruhsat sahasında 21.11.2018 tarih ve E.802416 sayılı Olura istinaden yapılan incelemeler sonucu düzenlenen 10.12.2018 tarihli mahallinde tetkik ve değerlendirme raporunda; "2014, 2015 ve 2016 yıllarında üretim ve satış olmadığı, 2017 yılında üretim ve satış bulunduğu, tetkik tarihinde üretim bulunmadığı, temsili Y:276956 X:4138238 koordinatlarında bulunan alanda tek kademeli açık ocak bulunduğu, kademe yüksekliğinin yaklaşık 20 metre olduğu, bu çalışılan alanın işletme alanı izni dışında olduğu ve 7.madde izinlerinin bulunmadığı" tespitlerine yer verildiği, bu tespite istinaden davalı idarece tesis edilen 15/10/2019 tarih ve E.450477 sayılı dava konusu işlem ile davacı şirket tarafından GSM, ÇED ve mülkiyet izni olmadan faaliyet yürütüldüğünden bahisle Maden Kanunu'nun 7.maddesinin, 18/02/2015 tarihinde yürürlüğe giren 6592 sayılı Kanun'un 4.maddesi ile değişik 21.fıkrası gereğince 2019 yılı için yeniden güncelleme oranında belirlenen 46.579,00-TL idari para cezası verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Suçta ve cezada kanunilik ilkesi, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmış temel bir hukuk ilkesi olup, bu ilke gereğince hiç kimsenin işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılması mümkün olmadığı gibi, kimseye suç işlediği zaman kanunda o suç için öngörülmüş cezadan daha ağır bir ceza verilmesi de mümkün değildir.
 
Uyuşmazlık konusu olayda; davacı şirketin uhdesine bulunan ruhsatlı maden sahasında 2017 yılında 7.madde izinleri olmadan maden üretimi yaptığı sabit olmakla birlikte cezaya konu fiilin 2017 yılında işlendiği dikkate alındığında, işlenen bu fiile karşılık idari para cezasının fiilin işlendiği tarihte ( 2017 yılında ) geçerli olan miktarda uygulanması gerekirken, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte ( 2019 yılında ) geçerli olan tutarda idari para cezası verildiği görülmektedir.
 
Bu durumda; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ve Anayasada güvence altına alınan suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereğince kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için öngörülmüş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemeyeceğinden, davacının fiili işlediği tarihteki tutar üzerinden idari para cezası ile cezalandırılması gerekirken bu ilkeye aykırı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk, yazılı gerekçe ile davayı reddeden İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamıştır.
 
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
 
1-İstinaf başvurusunun kabulü ile istinafa konu Adana 2. İdare Mahkemesi'nin 02/03/2021 tarih ve E:2020/983, K:2021/437 sayılı kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline,
 
2-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.550,00 TL avukatlık ücretinin davalı idare tarafından davacıya ödenmesine,
 
3-Davacı tarafından ilk derece aşamasında 421,40- TL ve istinaf aşamasında 226,10-TL olmak üzere sarf edilen toplam 647,50-TL muhakeme masrafının davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, fazladan yatırılan 59,30 TL harcın talep halinde ilgili merci tarafından davacıya iadesine, bakiye posta avansının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra Mahkemesince re'sen ilgili tarafa iadesine,
 
4-2577 sayılı Kanun'un 45/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere, 17.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.(¤¤)
 


Full & Egal Universal Law Academy