Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/567 Esas 2023/393 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/567
Karar No: 2023/393
Karar Tarihi: 05.05.2023

T.C. ADANA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/567
KARAR NO: 2023/393
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN: ... (...)
ÜYE: ... (...)
ÜYE: ... (...)
KATİP: ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: ...
NUMARASI: ... Esas - ... Karar
DAVACI: ...
VEKİLİ: Av...
DAVALI: ... -
...
VEKİLLERİ: Av...
Av...
DAVANIN KONUSU: Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/05/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ: ...
Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 19/01/2023 tarih ve ... E.-... K. sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan incelemede;
DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkili ile davalılardan ... ... ... ... ... şirketi arasında imzalanan 18/09/2010 tarihli taşeronluk sözleşmesi gereğince, müvekkilinin tüm edimlerini yerine getirdiğini, ancak bakiye 78.420 USD alacağının ödenmediğini, davalılar ... ... ... ... ... ve ... İnşaat Müh. San. Ve Tic. A.Ş arasında organik bağ bulunduğunu, bu borçtan her iki davalının sorumlu olduğunu belirterek 78.420 USD'nin temerrüt tarihi itibariyle işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesinin 11/08/2021 tarihinde davalıya tebliğ edildiği görülmüştür.
DAVALI VEKİLİ 04/09/2021 HAVALE TARİHLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE: Müvekkilinin faaliyet merkezinin Ankara olduğunu, davacı ile müvekkili arasında her hangi bir hukuki bağ bulunmadığını, Ankara Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: " Davacının faaliyet merkezinin Adana'da bulunduğu, davalı ... İnşaat Müh. San. Ve Tic. A.Ş'nin Ankara'da, hakkındaki dava tefrik edilen ... ... ... ... ... şirketinin ise ...'da faaliyet gösterdiği, davacı ile davalı ... İnşaat Müh. San. Ve Tic. A.Ş arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığı, bu nedenle HMK'nun 10.maddesi gereğince yetkili mahkemenin tayin edilmeyeceği, aksi düşünülse dahi eser sözleşmesinden kaynaklanan davalarda yetkili mahkemenin tayininde TBK'nun 89.maddesi hükmünün uygulanmayacağı, dolayısıyla Adana Mahkemelerinin yetkili olmadığı," gerekçesiyle,
"1-Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE
2-Karar kesinleştiğinde ve süresi içerisinde talep halinde dosyanın yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine," karar verildiği görülmüştür.
Davacı vekili 22/03/2023 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle: Dosyada, dava dilekçesi ile sundukları bir çok vakıadan da anlaşılacağı üzere, iki davalı şirket olan ... ... ve ... Türkiye şirketleri arasında organik bağ olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu, fakat yerel mahkemece henüz tahkikat aşamasına geçmeden ayırma ve yetkisizlik kararı verilerek bir nevi davalıların ödüllendirildiğini, dosyaların ayrılması durumunda zaten borcunu ödememek için dosyayı sürüncemede bırakan ... TÜRKİYE şirketinin kötü niyetinin adeta korunduğunu, bu durumda alacaklarını tahsil edebilme ihtimalinin riske girdiğini, kaldı ki, müvekkili şirketin adresinin ADANA olduğunu, bu nedenle iş bu ticari alacağının ödeme yerinin ADANA olduğu kanaatinde olduklarını belirterek,
Sonuç olarak: İlk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyaların Adana mahkemelerinde ve birlikte görülmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiş, davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Tüm dosya.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, hukuki niteliği itibariyle eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır.
"Taraflar arasındaki ihtilâf, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından, bu türden uyuşmazlıklardan kaynaklanan icra takiplerinin kural olarak İİK'nın 50. maddesi uyarınca HUMK'nın (HMK) hükümleri kıyas yoluyla uygulanacağından davalının yerleşim yeri, sözleşmenin ifa edileceği yer veya yetki sözleşmesi ile belirlenen yer icra dairelerinden birinde açılması gerekir. Bu türden sözleşmelerde para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen ve sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 73. maddesinin uygulama imkânı yoktur. Gerek 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 73, gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesi hükümlerinin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Aksi halde, bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilâflarda yetkili mahkemenin bu maddeye göre tayini gerekeceğinden, para borçlarıyla ilgili tüm ihtilâfların davacının yerleşim yerinde takip ve davaya konu olması sonucunu doğurur ki bu da; Hukuk Muhakemesi Kanunu'nda yer alan yetkiyle ilgili kuralları adeta istisna haline getirmiş olur. Oysa, gerek mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 355 ve gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, karşılıklı edimleri içerir. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacakta yetkili mahkemenin tayininde 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 73 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün değildir". (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 16.10.2019 tarih ve 2019/2763 E.-3958 K. sayılı kararı)
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 17.maddesi,"Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır."
Taraflar arasında, yetkili mahkemenin ve icra dairelerinin belirlenmesine yönelik herhangi bir sözleşme yapılmamıştır.
Eser sözleşmelerinde, para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen ve sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesinin uygulama imkânı yoktur.
Yukarıda değinilen Yargıtay kararında da belirtildiği üzere; taraflar arasında mevcut olduğu iddia edilen ilişki eser sözleşmesine dayanmaktadır. Uyuşmazlık davacı yüklenicinin eser sözleşmesi gereğince yaptığını iddia ettiği iş bedelini alıp almadığı konusundadır.
6100 sayılı HMK'nın 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanun'un 10. maddesinde, sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir. Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89. maddesi uyarınca; para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, karşılıklı edimleri içerir. Eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacakta yetkili mahkemenin tayininde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesi hükmünün uygulanması mümkün değildir
Davalının yerleşim yeri adresi Ankara ilidir. Eser sözleşmesine konu iş de Adana'da yapılmamıştır.
Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesiyle yetki itirazında bulunmuş ve yetkili mahkemeyi usulüne uygun biçimde bildirmiştir.
" 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 168/1. maddesinde “Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf yoluna; bölge adliye mahkemesi kararları hakkında ise temyiz yoluna, ancak hükümle birlikte gidilebilir. Şu kadar ki, bu husus tek başına, bölge adliye mahkemesinde hükmün kaldırılarak esastan incelenme; Yargıtayda ise bozma sebebi teşkil etmez.“ düzenlenmesi mevcut olup Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce dosyanın aynı yargı çevresindeki Van 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin dosyası ile birleştirilmesine dair verilen karara karşı ancak esas hükümle birlikte kanun yoluna başvurulabilecek olup bu aşamada temyiz yolu kapalıdır." (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 07/09/2016 tarih ve 2016/3745 E.-2016/3947 K. sayılı kararı)
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 168. maddesi uyarınca ayırma ve birleştirme kararları esas hükümle birlikte kanun yoluna tabi olduğundan, davacı vekilinin tefrik kararına yönelik talebi değerlendirilmemiştir.
İlk derece mahkemesince yetkisizlik kararı verilmiş olması yerindedir.
Sonuç itibariyle: Davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b.1 md.si gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf talep eden davacıdan peşin alınan 179,90-TL istinaf karar ve ilam harcının hazineye İRAD KAYDEDİLMESİNE,
3-İstinaf talep eden davacıdan peşin alınan 492,00-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye irad KAYDEDİLMESİNE,
4-İstinaf masraflarının, başvuran davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 359/4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından TARAFLARA TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/05/2023
...
Başkan
...
*e-imzalıdır.*
...
Üye
...
*e-imzalıdır.*
...
Üye
...
*e-imzalıdır.*
...
Katip
...
*e-imzalıdır.*



Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanununa göre elektronik olarak imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy