Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/985 Esas 2023/398 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/985
Karar No: 2023/398
Karar Tarihi: 05.05.2023

T.C. ADANA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/985
KARAR NO: 2023/398
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN: ... (...)
ÜYE: ... (...)
ÜYE: ... (...)
KATİP: ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: ...
NUMARASI: ... Esas - ... Karar
DAVACI: ...

VEKİLİ: Av...

DAVALI: ...
...
VEKİLLERİ: Av...
Av...

DAVANIN KONUSU: Banka Teminat Mektubunun İadesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/05/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ: ...
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 12/12/2019 tarih ve ... Esas-... Karar sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan incelemede:
DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkili şirketin, davalının açmış olduğu ... ihale kayıt numaralı ihaleye katıldığını ve imzalanan sözleşme ile davalı kurumun özel güvenlik hizmetleri işlerini yapmaya başladığını, bu ihaleye karşılık müvekkili tarafından davalıya 220.825,00 TL bedelli banka teminat mektubu ibraz edildiğini, sözleşmenin devamında davalı tarafından 03.03.2017 tarihinde müvekkili şirketin yürütmekte olduğu ihalenin tek taraflı olarak feshedildiğini, davalı kuruma ibraz edilen teminat mektubunun iadesi taraflarınca istendiğinde, davalı kurumun KHK hükümlerini de yok sayarak teminat mektubunu irat kaydederek paraya çevrilmesi amacıyla banka şubesine yazı yazdığını, davalı kurumun Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Genel Tebliğine açıkça aykırı hareket ettiğini, yasal mevzuatın ve KHK hükümlerinin son derece açık olmasına rağmen davalı kurumun teminat mektubunu irat kaydetmeye çalışmasının mümkün olmadığını belirterek, teminat mektbunun paraya çevrilmesi ve irat olarak kaydı kararının dava sonuna kadar durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davanın kabulü ile irat kaydetme kararının yasaya ve usule aykırılık teşkil ettiğinin tespitine ve teminat mektubunun taraflarına iadesine, teminat mektubunun paraya çevrilmesi halinde söz konusu bedelin, bu bedele işletilecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davacının isteminin hukuka uygun olmadığını, Adana Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü'nün kurumlarına hitaben yazdığı "Faaliyet İzin Belgesi İptali" konulu 03.03.2017 tarihli yazısı ile davacı şirketin, yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda FETÖ/PYD'ye aidiyeti, iltisakı ve irtibatının tespit edilmiş olduğunun ve şirketin faaliyet izin belgesinin bakanlık makamının 01.03.2017 tarihli oluru ile iptal edildiğinin müvekkili kuruma bildirildiğini, Adana Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü'nün davacı şirketle müvekkili kurum arasındaki özel güvenlik hizmeti alımına ait sözleşmenin bu nedenle feshedilmesini ve Özel Güvenlik Şube Müdürlüğü'ne bilgi verilmesini istemesi üzerine müvekkili kurum tarafından davacı şirketle olan güvenlik hizmeti alımına ait sözleşmenin 03.03.2017 tarihinde feshedildiğini, akabinde feshedildiği bilgisinin Emniyet Müdürlüğü'ne bildirildiğini, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 26. Maddesi hükmü gereğince müvekkili kurum tarafından YÖK'e davacı şirketin 2 yıl süreyle bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmasının yasaklanması hususunda gereğinin yapılmasını arz eder yazı yazıldığını, bu nedenlerle davacı şirketin özel güvenlik hizmeti verme ehliyetinin ortadan kalktığını, sözleşmenin gereklerini yerine getirmeleri hiçbir şekilde mümkün olmadığını, müvekkili kurumun sözleşmeyi feshinin haklı nedene dayanmakta olduğunu ve teminat mektubunun da iadesinin mümkün görünmediğini, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 20. Maddesinde idarenin sözleşmeyi feshedebileceği hallerin sıralandığını, bu kapsamda Özel Güvenlik Hizmeti veren davacı şirketin terör örgütlerine veya MGK tarafından devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen oluşum veya gruplara iltisakı veya irtibatı olduğu tespit edilen kişilerden kabul edilerek faaliyet izinlerinin iptal edilmesinin 4735 sayılı Kanunun'un 20. Maddesi bağlımında sözleşmenin feshedilerek teminatın irad kaydedilmesinin kesinlikle hukuka aykırı olarak kabul edilmeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:
" ...davacı şirketin 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu 25. Maddesinde sayılan fiillerinin bulunmaması, ayrıca 2015 yılı itibariyle davacı şirket hakkında 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 11. Maddesi kapsamında ihaleye katılamayacağı ve katılması halinde teminat mektubunun irat kaydedilebileceği bir durumun söz konusu olmaması, öte yandan 678 sayılı KHK'nun 30. Maddesi ile 4734 sayılı Kanunun 11. Maddesine eklenen fıkralardan ihale dışı bırakılacak isteklilerin teminatları hakkında dördüncü fıkrada yer alan (teminatların irat kaydedilmesi) hükümlerinin uygulanmayacağı belirtildiğinden davacının haklı talebi üzerine davanın kabulüne, ... ... Bankası'nın 13.10.2015 tarih, VT-... sayılı 220.825,00 TL bedelli banka teminat mektubunun davalı tarafından davacıya iadesine,"
şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı 12/02/2020 tarihli istinaf dilekçesinde;
Yerel mahkemenin teminat iadesi yönünde verdiği kararın hukuka uygun olmadığını, Adana Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü'nün kurumlarına hitaben yazdığı Faaliyet İzin Belgesi İptali konulu 03.03.2017 tarihli yazısı ile davacı şirketin, yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda faaliyetinin iptal edildiğinin müvekkili kuruma bildirildiğini, davacı şirketin özel güvenlik hizmeti verme ehliyetinin ortadan kalktığını, sözleşmenin gereklerini yerine getirmelerinin hiçbir şekilde mümkün olmadığını, bu durumda da teminat mektubunun iadesinin mümkün olmadığını, davacı şirketin terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen oluşum veya gruplara iltisakı veya irtibatı olduğu tespit edilen kişilerden kabul edilerek faaliyet izinlerinin iptal edilmesinin, 4735 sayılı Kanun'un 20. Maddesi bağlımında sözleşmenin feshedilerek teminatın irad kaydedilmesinin kesinlikle hukuka aykırı olarak kabul edilmemesi gerektiğini belirterek,
Sonuç itibariyle: Yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER : İstinaf incelemesine esas:
Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar.
ESASTAN İNCELEME RAPOR SONUCU:
Dava, 4734 ve 4735 sayılı yasa kapsamında davacıyla davalı arasında yapılan, özel güvenlik hizmeti alımına ait sözleşmenin davalı tarafından feshedilmesine bağlı olarak davacı tarafından sözleşme nedeniyle davalı kuruma verilen banka teminat mektubunun iadesi, teminat mektubunun paraya çevrilmiş olması halinde bedelinin ödenmesi talebine ilişkindir.
Taraflar arasında düzenlenen ... İKN ile yapılan 21/10/2015 tarihli sözleşmenin incelenmesinde: İş sahibinin Yükseköğretim Kurumları Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, yüklenicinin ... ... Özel Güvenlik ve Eğitim Hizmetleri Ltd. Şti. olduğu, sözleşmenin 01/01/2016-31/12/2018 özel güvenlik hizmeti alımına ilişkin olduğu, yüklenicinin idareye 220.825,00 TL bedelli kesin teminat mektubu verdiği, teminat mektubunun süresinin 31/05/2019 tarihine kadar olduğu, sözleşmenin feshi hususunun 25, 26, 27 ve 28. maddelerde düzenlendiği anlaşılmıştır.
Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nce davalıya hitaben yazılan 03/03/2017 tarih ve 139 sayılı yazıyla; Adana Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü'nün kurumlarına hitaben yazdığı 03/03/2017 tarihli "Faaliyet İzin Belgesi İptali" konulu yazısı ile davacı şirketin faaliyet izin belgesinin iptal edildiği ve sözleşmelerinin iptal edilmesi gerektiği kurumlarına bildirilmiş olduğundan, ilgili yazı ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 20. maddesi ile ilgili diğer hükümleri gereğince sözleşmenin feshedildiğinin davacıya bildirildiği görülmüştür.
İstinaf aşamasında dosyaya ibraz edilen, Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 15/02/2022 tarih, ... E., 2022/60 K. sayılı 23/02/2022 kesinleşme tarihli kararının incelenmesi sonucu; Sanıklar ... ... ve ... ...'nun, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılandıkları, sanık ...'nın, ... ... Özel Güvenlik ve Eğitim Hizmetleri Ltd. Şti'nin sahibi ve şirket müdürü olduğu, yargılama sonunda her iki sanığın da beraatine karar verildiği görülmüştür.
Emekli Sayıştay Uzman Denetçisi ... ...'dan alınan 21/02/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin 21.10.2015 tarihinde yapılmış olması nedeniyle, sözleşme yapılmasından bir yıl sonra 31.10.2016 tarihinde yürürlüğe giren 678 sayılı KHK hükümlerine göre davacının 11. Maddeye göre ihale dışı bırakılmasının söz konusu olamayacağı, ihalenin yapılma ve sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle 678 sayılı KHK'nın 30. Maddesi ile yapılan değişikliği 11. Maddede yer almaması 4734 sayılı yasanın 11. Maddesinin 31.10.2016 tarihinden önceki yani 678 sayılı KHK çıkmadan önceki haline göre de davacı şirketin herhangi bir eksiğinin ve kusurunun bulunmaması ve ihaleye katılamayacak kişilerden olmaması nedeniyle, ihale dışı bırakılmasının mümkün olmadığı, bu kapsamda ihalenin bu nedenlerle davacıya verildiği, Üniversite tarafından davacı şirketle olan güvenlik hizmeti alımına ait sözleşmenin 03.03.2017 tarihinde 4734 ve 4735 sayılı yasalara uygun olmayan bir şekilde feshedilmesi, ayrıca davacının 4735 sayılı yasanın 20, 21 ve 25. maddelerinde belirtilen hususlara aykırı bir durumunun bulunmaması nedeniyle sözleşmenin feshinin ve teminatının iade edilmemesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, sonradan çıkan bir düzenlemenin, ancak düzenleme yürürlüğe girdikten sonra yapılacak ihalelere uygulanması gerektiği, kanunların geriye yürümezliği ilkesi gereği, düzenlemeden önceki ihalelere ve sözleşmelere uygulanmasının mümkün olmadığı hususunun genel bir hukuk kuralı olduğu, bu kapsamda teminat mektubunun davacıya iade edilmesi gerektiği bildirilmiştir.
4734 sayılı Kanunu'nun İhaleye katılamayacak olanlar başlıklı 11. maddesinde;
"Aşağıda sayılanlar doğrudan veya dolaylı veya alt yüklenici olarak, kendileri veya başkaları adına hiçbir şekilde ihalelere katılamazlar:
a) (Değişik: 20/11/2008-5812/4 md.) Bu Kanun ve diğer kanunlardaki hükümler gereğince geçici veya sürekli olarak idarelerce veya mahkeme kararıyla kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olanlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan veya örgütlü suçlardan veyahut kendi ülkesinde ya da yabancı bir ülkede kamu görevlilerine rüşvet verme suçundan dolayı hükümlü bulunanlar.(1)
b) İlgili mercilerce hileli iflas ettiğine karar verilenler.
c) İhaleyi yapan idarenin ihale yetkilisi kişileri ile bu yetkiye sahip kurullarda görevli kişiler.
d) İhaleyi yapan idarenin ihale konusu işle ilgili her türlü ihale işlemlerini hazırlamak, yürütmek, sonuçlandırmak ve onaylamakla görevli olanlar.
e) (c) ve (d) bentlerinde belirtilen şahısların eşleri ve üçüncü dereceye kadar kan ve ikinci dereceye kadar kayın hısımları ile evlatlıkları ve evlat edinenleri.
f) (c), (d) ve (e) bentlerinde belirtilenlerin ortakları ile şirketleri (bu kişilerin yönetim kurullarında görevli bulunmadıkları veya sermayesinin %10’undan fazlasına sahip olmadıkları anonim şirketler hariç).
g) (Ek: 31/10/2016-KHK-678/30 md.; Değiştirilerek kabul: 1/2/2018-7071/29 md.) Terör örgütlerine iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bildirilen gerçek ve tüzel kişiler ile bu kapsamda olduğu Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından bildirilen yurt dışı bağlantılı gerçek ve tüzel kişiler.
İhale konusu işin danışmanlık hizmetlerini yapan yükleniciler bu işin ihalesine katılamazlar. Aynı şekilde, ihale konusu işin yüklenicileri de o işin danışmanlık hizmeti ihalelerine katılamazlar. Bu yasaklar, bunların ortaklık ve yönetim ilişkisi olan şirketleri ile bu şirketlerin sermayesinin yarısından fazlasına sahip oldukları şirketleri için de geçerlidir.
(Değişik üçüncü fıkra: 30/7/2003-4964/8 md.) İhaleyi yapan idare bünyesinde bulunan veya idare ile ilgili her ne amaçla kurulmuş olursa olsun vakıf, dernek, birlik, sandık gibi kuruluşlar ile bu kuruluşların ortak oldukları şirketler bu idarelerin ihalelerine katılamazlar.
Bu yasaklara rağmen ihaleye katılan istekliler ihale dışı bırakılarak geçici teminatları gelir kaydedilir. Ayrıca, bu durumun tekliflerin değerlendirmesi aşamasında tespit edilememesi nedeniyle bunlardan biri üzerine ihale yapılmışsa, teminatı gelir kaydedilerek ihale iptal edilir.
(Ek fıkra: 31/10/2016-KHK-678/30 md.; Değiştirilerek kabul: 1/2/2018-7071/29 md.) Birinci fıkranın (g) bendi kapsamındaki bildirimlere ilişkin usul ve esaslar Cumhurbaşkanınca belirlenir. Söz konusu bent kapsamında olduğu tespit edilen istekliler ihale dışı bırakılır, ancak bunların teminatları hakkında dördüncü fıkrada yer alan hüküm uygulanmaz. Aynı bent kapsamındaki işlemlerin yürütülmesinde görev alan kamu görevlilerinin, yaptıkları iş ve işlemler nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz. Söz konusu bent hükümlerine göre yürütülen faaliyetler çerçevesinde elde edilen bilgi ve kayıtları, hukuka aykırı olarak kullanan, bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre cezalandırılır."
hükmüne yer verilmiştir.
4735 sayılı Kanun'nun İdarenin Sözleşmeyi Feshetmesi başlıklı 20. maddesinde;
Aşağıda belirtilen hallerde idare sözleşmeyi fesheder:
a) Yüklenicinin taahhüdünü ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi veya işi süresinde bitirmemesi üzerine, ihale dokümanında belirlenen oranda gecikme cezası uygulanmak üzere, idarenin en az on gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi,
b) Sözleşmenin uygulanması sırasında yüklenicinin 25 inci maddede sayılan yasak fiil veya davranışlarda bulunduğunun tespit edilmesi,
Hallerinde, ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir."
hükmüne yer verilmiş olup,
Yasak Fiil ve Davranışlar başlıklı 25. maddesinde;
Sözleşmenin uygulanması sırasında aşağıda belirtilen fiil veya davranışlarda bulunmak yasaktır:
a) Hile, vaat, tehdit, nüfuz kullanma, çıkar sağlama, anlaşma, irtikap, rüşvet suretiyle veya başka yollarla sözleşmeye ilişkin işlemlere fesat karıştırmak veya buna teşebbüs etmek.
b) Sahte belge düzenlemek, kullanmak veya bunlara teşebbüs etmek.
c) Sözleşme konusu işin yapılması veya teslimi sırasında hileli malzeme, araç veya usuller kullanmak, fen ve sanat kurallarına aykırı, eksik, hatalı veya kusurlu imalat yapmak.
d) Taahhüdünü yerine getirirken idareye zarar vermek.
e) Bilgi ve deneyimini idarenin zararına kullanmak veya 29 uncu madde hükümlerine aykırı hareket etmek.
f) Mücbir sebepler dışında, ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak taahhüdünü yerine getirmemek.
g) Sözleşmenin 16 ncı madde hükmüne aykırı olarak devredilmesi veya devir alınması.
hükümlerine yer verilmiştir.
678 sayılı KHK'nin 30. maddesinde; "4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “g) Terör örgütlerine iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu, Millî İstihbarat Teşkilatı veya Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bildirilen gerçek ve tüzel kişiler.” “Birinci fıkranın (g) bendi kapsamındaki bildirimlere ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca belirlenir. Söz konusu bent kapsamında olduğu tespit edilen istekliler ihale dışı bırakılır, ancak bunların teminatları hakkında dördüncü fıkrada yer alan hüküm uygulanmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
4734 sayılı Kanun'un İhaleye katılamayacak olanlar başlıklı 11. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi ile 5. fıkrası, Anayasa Mahkemesi’nin 14/11/2019 tarih, 2018/90 E., 2019/85 K. sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
"...Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin feshi nedeniyle gelir kaydedilen teminatın güncellenmesi neticesinde ortaya çıkan fark alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.09.2022 tarih ve 2021/(22)9-157 Esas, 2022/1180 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) “Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” başlıklı 152. maddesinin 1. fıkrasında “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümden hareketle somut norm denetimi olarak da ifade edilen itiraz yolu, bir mahkemede görülmekte olan bir davanın karara bağlanmasının, o davada uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükmünün Anayasaya uygun olup olmadığının belirlenmesi ve bu belirlenmenin sonucuna bağlı olduğu durumlarda yapılan denetimdir. Buna göre, bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükmünü Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.
Yukarıda sözü edilen 152. maddenin 3. fıkrasında ise “Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.” düzenlemesine yer verilmiş olup Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının itiraz yoluna başvuran mahkeme açısından bağlayıcı olduğu ve geriye yürüyeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu noktada, iptal kararının görülmekte olan benzer davalara etkisi konusunda değerlendirme yapmak faydalı olacaktır.
Bilindiği üzere Anayasanın 153. maddesinin 5. fıkrasına göre iptal kararları geriye yürümez. İptal kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin hükmün temel amacı iptal edilen kanuna veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükmüne dayanılarak daha önce yapılan işlemlerin geçerliliklerinin korunmasını sağlamaktır. Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarihli ve 1989/11 E., 1989/48 K. sayılı kararında da iptal kararların geriye yürümezliği “Türk Anayasal sisteminde, "Devlete güven" ilkesini sarsmamak ve ayrıca devlet yaşamında bir karmaşaya neden olmamak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların, iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır.” şeklinde açıklanmıştır.
Bununla birlikte, bu ilkenin mutlak olarak kabul edilemeyeceği ortadadır. Zira yukarıda da değinildiği üzere somut norm denetiminde, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse itiraz yoluna başvuran mahkeme iptal kararını uygulamak zorunda olup bu durumda iptal kararı geriye yürüyecektir; aksinin kabulü hâlinde ise mahkemeler açısından itiraz yoluna başvurulmasının bir anlamı olmayacaktır.
Diğer taraftan, Anayasanın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.” düzenlemesi; “Mahkemelerin bağımsızlığı” başlıklı 138. maddesinin 1. fıkrasında “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.” ve 153. maddesinin 6. fıkrasında “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete'de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” hükümleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 33. maddesinde ise “Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.” şeklinde ifadesini bulan yasal ilke yer almaktadır.
Belirtmek gerekir ki, somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararlarının kesin hüküm hâlini almış yargı ve idare kararları saklı kalmak şartıyla geriye yürüdüğünü kabul etmek gerekmektedir. İptal kararlarının geriye yürümemesi “hukuk güvenliğini sağlamak” amacı ile konmuş olduğuna göre, bu ilke yalnızca kesin hüküm hâllerinde ifade eder (Teziç, Erdoğan: Anayasa Hukuku (Genel Esaslar), 23. Bası, İstanbul 2019, s. 264, 265;).
Yapılan bu açıklamalara göre, somut norm denetimi yoluyla verilen Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm hâlini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Somut olayda Davacı idare tarafından davalı yana yapılan hizmet alım ihalesi sonucu imzalanan sözleşmenin, davalı şirket ve şirket yetkilisinin terör örgütüyle iltisakı ve irtibatı bulunduğunun Sinop Emniyet Müdürlüğünün 05.01.2018 tarih ve 463-93 sayılı yazısı ile bildirilmesi üzerine, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 11. maddesinin "g" bendi ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 21. maddesi gereğince feshedilmesine ve teminatların gelir kaydı ile teminatların verildiği tarihten fesih tarihine kadar toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında güncellenerek aradaki farkın tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukukî olgulara göre, davacı idarece sözleşmenin feshine dayanak tutulan yasal düzenleme 13.02.2020 tarihli ve 31038 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 14.11.2019 tarihli ve 2018/90 E., 2019/85 K. sayılı kararı ile iptal edilmesine göre verilen iptal kararının henüz kesinleşmemiş eldeki davada uygulanması gerekmektedir. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2020 tarihli ve 2016/22-702 E., 2020/443 K.; 21.12.2021 tarihli ve 2019/9-8 E., 2021/1720 K. sayılı kararlarında da aynı sonuca varılmıştır.
Bu itibarla davanın reddi gerekirken kabulü isabetsiz olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararı doğru olmamış, istinaf mahkemesi kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması uygun görülmüştür. "(Yargıtay 6. H.D. 'nin 31/10/2022 tarih ve 2021/4390 E.-2022/5047 K. Sayılı ilamı)
Gerek Anayasa Mahkemesi’nin 14/11/2019 tarih, 2018/90 E., 2019/85 K. sayılı kararı ile 4734 sayılı Kanun'un İhaleye katılamayacak olanlar başlıklı 11. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi ile 5. fıkrasının, iptal edilmiş olması, gerekse ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde belirtildiği şekilde; davacı şirketin her ne kadar Adana Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü'nün 03.03.2017 tarihli yazısı gereği sözleşmesi feshedilmiş ise de; davacı şirketin, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu 25. maddesinde sayılan fiillerinin bulunmaması, ayrıca 2015 yılı itibariyle davacı şirket hakkında 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 11. maddesi kapsamında ihaleye katılamayacağı ve katılması halinde teminat mektubunun irat kaydedilebileceği bir durumun söz konusu olmaması, öte yandan 678 sayılı KHK'nun 30. maddesi ile 4734 sayılı Kanunun 11. maddesine eklenen fıkralardan ihale dışı bırakılacak isteklilerin teminatları hakkında dördüncü fıkrada yer alan (teminatların irat kaydedilmesi) hükümlerinin uygulanmayacağının düzenlenmiş olması karşısında, davacı tarafından sözleşme nedeniyle davalıya verilen teminat mektubunun, sözleşmenin yukarıda belirtilen sebeplerle idarece tek taraflı olarak feshedilmiş olması nedeniyle davacıya iadesi gerekir.
İlk derece mahkemesinin, davanın kabulüne ilişkin kararı ve gerekçesi yerindedir.
Sonuç olarak: Davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1 md.si gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Davalı vekili harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf masraflarının, başvuran davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-Kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 359/4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından TARAFLARA TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/05/2023
...
Başkan
...
*e-imzalıdır.*
...
Üye
...
*e-imzalıdır.*
...
Üye
...
*e-imzalıdır.*
...
Katip
...
*e-imzalıdır.*



Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanununa göre elektronik olarak imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy