Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2669 Esas 2023/767 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2669
Karar No: 2023/767
Karar Tarihi: 09.05.2023

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2669 - 2023/767
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2669
KARAR NO: 2023/767

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN: ...
ÜYE: ...
ÜYE: ...
KATİP: ...

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/03/2021
NUMARASI: 2016/... Esas, 2021/... Karar
DAVACI: ...
VEKİLLERİ: Av. ...
Av. ...
DAVALI: 1- ... BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI -
VEKİLİ: Av....
DAVALI: 2- ... ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ -

VEKİLİ: Av. ...
DAVALI: 3- ...
VEKİLİ: Av....
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 09/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ...
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.03.2021 tarih ve 2016/... Esas, 2021/... Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/12/2015 tarihinde ...'ın sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı Büyükşehir Belediyesi ... sayılı belediye otobüsünün seyir haline iken durağa yaklaştığında müvekkilinin inmek için butona basması gerektiğinden mecburen ayağa kalktığı sırada otobüsün ani fren yapması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsilini, müvekkili için 19.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ... Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'ndan müşterek ve müteselsilen tahsilini arz ve talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 02/05/2018 tarihli talep açıklar dilekçesinde; 1.000,00 TL talep edilen maddi tazminatın, iş göremezlik tazminatı, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar, maluliyet tazminatı, tedavi masrafları olduğunu belirterek her bir talep yönünden ne kadar talep edildiği belirtilmemiştir.
CEVAP: Davalı ... vekili sunduğu cevap dilekçesinde; dava konusu olayda müvekkilinin herhangi bir kastı veya kusuru bulunmadığını, müvekkilinin üzerine düşüne yaptığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... BŞB vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle husumet itirazlarının bulunduğunu, davalı ...'ın dava dışı olan ... Turizm...Ltd.ŞTi.'nin personeli olduğunu, müvekkili belediyenin ihale ile vermiş olduğu işin bir kısmını kendi personeli yapmış olduğundan asıl işveren olmadığını, davanın husumet nedeniyle reddinin gerektiğini, davanın ... Ltd.Şti. İhbarını talep ettiklerini, görev ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... Anonim Türk Sigorta Şirketi cevap dilekçesinde; davaya konu aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, aracın ticari taşımacılık yaptığından dava konusu taleplerin Taşımacılık Poliçesine yönetilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin sürücüsünün kazada kusurunun bulunmadığını, davacının maluliyet iddialarının değerlendirilmesi için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, maddi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile; kalıcı iş göremezlik talebi ile ekonomik geleceğin sarsılması talebine ilişkin davanın reddine, 250,00 TL geçici iş göremezliğe ilişkin maddi tazminatın ve 30,00 TL tedavi giderine ilişkin maddi tazminatın davalı ... Anonim Türk Sigorta Şirketi şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 15/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile; 2.500,00 TL manevi tazminatın 15/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ... ile ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin kaza neticesinde yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde olduğunu, kaza nedeni ile maluliyetinin bulunduğunu, mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı olduğu halde itirazları doğrultusunda yeniden rapor alınmadığını, meydana gelen kazada müvekkilinin yolcu konumunda olduğunu, kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığını, tedavi giderlerinin dosya içerisine sunulmasına rağmen hesap raporunda eksik hesaplama yapıldığını, mahkemece yargılama giderlerinin eksik hesaplandığını, ... Döner Sermaye İşletmesinin 04.01.2018 tarihli 144,00 TL tutarında ödemenin ve ... Üniversitesi Tıp Fakültesinin 30.04.2018 tarihli muayene hizmeti altında alınan 75,00 TL'nin gider olarak hesaplanmadığını, açıklama dilekçesi sunmuş olmalarına rağmen geçici iş göremezlik zararının 250,00 TL olarak kabulünün hatalı olduğunu, müvekkilinin meydana gelen kaza nedeni ile manevi yönden sarsıldığını, kendisine bakamaz hale geldiğini, kaza sebebi ile acı ve elem duyduğunu, bu nedenle mahkemece hükmolunan manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili istinaf diekçesinde; müvekkili idareye karşı ikame ettirilen davanın asliye ticaret mahkemelerinin görevi kapsamında olmadığını, söz konusu davada idari yargının görevli olduğunu, otobüs sürücüsü davalı ...'ın dava dışı şirketlerde çalıştığını, bu şirketlerin müvekkili belediyeden söz konusu işlerin tamamını ihale ile aldığını, müvekkili belediye ile söz konusu şirketler arasında asıl - alt işveren ilişkisi bulunmadığını, bu nedenle iş bu davanın müvekkili belediye açısından husumet yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, davacının tüm taleplerinin muhatabının diğer davalı sigorta şirketi olduğunu ve zararının sigorta şirketinden talep edebileceğini, davacının dava konusu edilen kaza sebebi ile bakım ihtiyacı içerisinde olup olmadığına dair bir tespit bulunmadığını, bu nedenle bakıcı giderlerine ilişkin talebin reddi gerektiğini, davacının geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin SGK tarafından karşılandığını, mahkemece hükmolunan manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu, ayrıca hükmolunan tazminata müvekkili yönünden kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak açıklanan nedenlerle müvekkili yönünden davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, yolcu konumunda bulunan davacının meydana gelen trafik kazasında yaralanması nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince maddi ve manevi tazminatlar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı Belediye vekilinin davanın idari yargıda görülmesi gerektiği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı belediye vekili her ne kadar söz konusu davada idari yargının görevli olduğunu ileri sürmüş ise de,
2918 sayılı Kanun’da tanımlanan karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur." açıklamalarına yer vermiştir. Buna göre Anaya Mahkemesi de gerekçesinde 2918 sayılı yasadan kaynaklı sorumluluk davalarının adli yargı görülmesi gerektiği yönündeki kanun maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına işaret ederek görevli yargı kolunun Adli yargı olduğunu kabul etmiştir. Adli ve İdari yargı mercileri arasındaki yargı yolu görev uyuşmazlığını kesin olarak çözmekle görevli olan Uyuşmazlık mahkemesi dosyamıza benzer konularda vermiş olduğu kararlarında davalının bakım ve onarımı ile sorumlu olduğu yol çalışmalarındaki bakım onarım eksikliği nedeni ile meydana gelen kazalardan kaynaklı davaların 2918 sayılı yasanı 110. Maddesinden kaynaklandığını belirterek Adli yargının görev alanına girmesi nedeni ile adli yargıda görülmesi gerektiğine karar vermiştir. (Esas No 2018 / 530 Karar No: 2018 / 467 Karar Tarihi 24.9.2018- Esas no 2016 / 163 Karar no : 2016 / 210 Karar tarihi : 11.4.2016 ve benzeri)
Anasayamızın 153/ son maddesi "Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar." şeklindedir. Yukarıda anılan Anayasa Mahkemesinin kararı Anayasanın 153/son maddesi gereğince dairemizi de bağlamaktadır. Yine Anayasa mahkemesinin bu kararı ile uyumlu olan Uyuşmazlık Mahkemesinin benzer olaylarda vermiş olduğu kararlar ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihat değişikliğine gitmiş olduğu 2019/2897 esas ve 2019/5764 Karar sayılı ilamı ve benzer ilamları dikkate alınığında davacıların davalı Belediye aleyhine açmış olduğu davanın çözüm yerinin adli yargıda görülmesi gerekmektedir. Bu nedenle davalı belediye vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı Belediye vekilinin husumete yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili, otobüs sürücüsü davalı ...'ın dava dışı şirketlerde çalıştığını, bu şirketlerin müvekkili belediyeden söz konusu işlerin tamamını ihale ile aldığını, bu nedenle davanın müvekkili belediye açısından husumet yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini ileri sürmüş ise de,
2918 Sayılı KTK'nun 85 /1 maddesinde; " Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adıaltında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar."
Aynı maddenin 5. fıkrasında ise; "İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur." hükmü yer almaktadır. Buna göre aracın işleteni araç sürücüsünün kusuru oranında meydana gelen zarardan kendi kusuru gibi müşterek müteselsil oranda sorumludur. Dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporlarına göre trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücünün %60 oranında kusurlu olduğu, dosya içerisinde bulunan kaza tarihindeki trafik tescil kaydına göre davalı belediyenin kazaya karışan ... plaka sayılı aracın işleteni konumunda olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple işleten konumunda olan davalı belediyenin KTK 85/1 maddesi gereğince davanın uğramış oldukları zarardan davalı sürücünün kusuru oranında sorumlu olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin müvekkiline husumet yöneltilemeyeceği yönündeki itirazın reddine karar verilmiştir.
Öte yandan davalı vekili, dava dışı şirketler ile aracın kullanımı için ihale yapıldığını, kazaya karışan aracı dava dışı şirket çalışanının kullandığını, yapılan sözleşme gereğince dava dışı ihale yapılan şirketlerin sorumlu olduğunu ileri sürmüş ise de, araç davalı belediye adına kayıtlı olup aracın uzun süre kiralandığına veya noterden devredildiğine dair iddia ve dayanak belge sunulmamıştır. ... plakalı araç ... Büyükşehir Belediyesi adına kayıtlı ve toplu taşımada kullanılan bir belediye otobüsüdür. Araç yüklenici firmaya devredilmemiş ya da kiralanmamıştır. Yapılan ihale ile sadece şoförlük hizmetinin alındığı, otobüslerin sevk ve idaresi, işletilmesi ve diğer sorumlulukları yine belediyeye aittir. Açıklanan nedenlerle belediyenin işleten sıfatının devam ettiği kabulü ortadır. Bu nedenle davalının istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı Belediye vekilinin faiz tarihine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili faiz tarihinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Bu nedenle davalı belediye yönünden yazılı şekilde kazanın gerçekleştiği tarih olan 15.12.2015 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde herhangi bir yanlışlık bulunmadığı kanaatine varılmış, davalının bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı Belediye vekilinin bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik tazminatına yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili davacının dava konusu edilen kaza sebebi ile bakım ihtiyacı içerisinde olup olmadığına dair bir tespit bulunmadığını, bu nedenle bakıcı giderlerine ilişkin talebin reddi gerektiğini ileri sürmüş ise de, eldeki dosyaya baktığımızda davacı tarafından zaten bu yönde bir talepte bulunulmadığı, mahkemece de bu yönde bir karar verilmediği anlaşılmakla davalının bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Davalı vekili davacının geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin SGK tarafından karşılandığını ileri sürmüş ise de, hükme esas alınan hesap raporu incelendiğinde davacıya SGK tarafından ödenen 1.817,20 geçici iş göremezlik zararının mahsup edildiği, mahkemece karşılanmayan bakiye geçici iş göremezlik talebinin kabulüne karar verilmiş olmasında herhangi bir yanlışlık bulunmadığı anlaşılmakla davalının bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı Belediye vekilinin davacının zaranın davalı sigorta şirketinden talep edilmesi gerektiği yönündeki istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
2918 Sayılı KTK'nun 85/1 maddesinde; " Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adıaltında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar."
2918 Sayılı KTK'nun 88/1 maddesinde; "Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur."
2918 Sayılı KTK'nun 90/1 maddesinde; " Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır."
2918 Sayılı KTK'nun 91/1 maddesinde;-(Değişik madde: 17/10/1996-4149/33 md.) "İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur."
Yukarıdaki yazılı kanun normları karşısında, birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK. 50. maddesi ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK. 51. maddesi uyarınca ve aynı yasanın 142. maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
Davacıvekili tarafından açılan davanın tüm sorumlulara yöneltildiği görülmekle, davalı işleten konumunda bulunan belediyenin zararın tamamından müteselsilen sorumlu olduğu, bu itibarla Mahkemece verilen kararın yerinde olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili ve davalı belediye vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili hükmolunan manevi tazminatın düşük olduğunu, davalı belediye vekili ise hükmolunan manevi tazminatın yüksek olduğunu ileri sürmüş ise de,
6098 TBK'nın 56/2. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olayda 15.12.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı, ... 2. İhtisas ATK tarafından düzenlenen 24.04.2017 tarihli maluliyet raporuna göre davacının kaza nedeniyle maluliyetinin bulunmadığı, 1 hafta iyileşme sürecinin bulunduğunun belirtildiği, alınan kusur raporlarına göre trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücü ...'ın %60 oranında, araçta yolcu konumunda bulunan davacının ise %40 oranında kusurlu olduğu, tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları, kusur oranları, kaza ve davanın tarihi, davacının yaşı, yaralanmasının niteliği, olay tarihi ve TMK'nın 4. Maddesindeki hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde hükmolunan manevi tazminatın yeterli ve yerinde olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle taraf vekillerinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin tedavi giderlerine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı taraf, dosyaya örneklerini sunduğu ve kendisi tarafından karşılandığını ileri sürdüğü belgeli tedavi giderlerinin davalılardan tahsili istemiyle, 6111 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden sonra dava açmıştır.
Oysa, yukarıda ifade edilen 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeler dikkate alındığında; 6111 sayılı Kanun ile KTK'da yapılan değişiklik gereği, trafik sigortacılarının ve trafik sigorta poliçesi gereği sigortacısına prim ödeyerek sorumluluğunu aktaran araç işleteni ile işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu araç sürücüsünün de sorumluluğunun son bulduğu belgeli tedavi giderleri yönünden davanın reddine karar verilmesi yerindedir. (Benzer mahiyete Yargıtay 17. HD'nin 2015/13029 E. 2018/7559 K. sayılı kararı)
Eldeki dava 16.03.2016 tarihinde, yani 6111 Sayılı Yasa’nın yürürlük tarihinden sonra aracın sürücüsü-maliki ve zorunlu trafik sigorta şirketine karşı açılmış olduğundan ve SGK dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmediğinden, dolayısıyla artık SGK dahili davalı olarak davaya dahil edilemeyecektir. (Benzer mahiyete Yargıtay 17. HD'nin 2016/7487 E. 2019/2665K. Sayılı ilamı)
Belirtilen nedenlerle davacı vekilinin belgeli tedavi giderleri yönünden istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin maluliyete yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili müvekkilinin kaza neticesinde yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde olduğunu, kaza nedeni ile maluliyetinin bulunduğunu, mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, davacı vekili tarafından bu iddiasına ilişkin olarak herhangi bir tedavi evrakı, tıbbi belge ya da heyet raporu sunulmamıştır. Dosya içerisinde bulunan ATK 2. İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan raporun ise davacının kazadan sonraki tüm tedavi evrakları, hastane kayıtları incelenmiş ve gelişen süreçte davacının yeni tarihli film ve grafileri incelenmek sureti ile kaza tarihindeki mevzuat hükümlerine uygun şekilde hazırlanmıştır. Bu nedenle davacının soyut itiraz niteliğindeki yeniden maluliyet raporu alınması yönündeki istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı vekilinin kusura yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili, müvekkilinin meydana gelen kazada otobüste yolcu konumunda olduğunu, bu nedenle kusurunun olmadığını ileri sürmüş ise de, dosya içerisinde mevcut 27.06.2016 günlü kusur raporu incelendiğinde, davacının kendi güvenliği için tutunma yerlerine sağlam bir şekilde tutunması gerekirken tutunmadığı gerekçesi ile %40 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Söz konusu rapora karşı davacı tarafından yapılan itiraz üzerine mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 27,04,2017 günlü kusur raporu incelendiğinde de yine, davacının aynı gerekçeler ile %40 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Buna göre, mahkemece alınan kusur raporlarının birbirini doğruladığı, raporlar arasında çelişki bulunmadığı, davacının kendi güvenliği için otobüs içerisinde yolculuk yaptığı esnada tutunma yerlerine sağlam bir şekilde tutunması nedeniyle kusurlu kabul edilmesinde herhangi bir yanlışlık bulunmadığı anlaşılmakla davacının kusura yönelik istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin açıklama dilekçesine göre karar verilmediği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili açıklama dilekçesi sunmuş olmalarına rağmen taleplerinin 250,00'şer TL olarak olarak kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, dosya içerisinde mevcut davacı tarafından sunulan 23.02.2021 günlü açıklama dilekçesi incelendiğinde talep edilen 1.000,00 TL'nin geçici iş göremezik talebi, kalıcı iş göremezlik talebi, tedavi gideri ve ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle tazminat olarak her bir talep yönünden ayrı ayrı açıklanmadığı, bu nedenle mahkemece her bir talep yönünden eşit şekilde hüküm kurulmuş olmasında herhangi bir yanlışlık olmadığı anlaşılmakla davacının bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin yargılama giderinin hatalı belirlendiği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili mahkemece yargılama giderlerinin eksik hesaplandığını belirmiştir. Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda, mahkemece davacı tarafından yargılama aşamasında harcaması yapılan ... Döner Sermaye İşletmesinin 04.01.2018 tarihli 144,00 TL tutarında ödemenin ve ... Üniversitesi Tıp Fakültesinin 30.04.2018 tarihli muayene hizmeti altında alınan 75,00 TL'nin gider olarak hesaplanmadığı, yargılama giderlerine eklenmediği anlaşılmakla davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HMK'nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
HMK 353/1-b-2 maddesine göre" Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında" duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına, davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun ise HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABUL - KISMEN REDDİ İLE,
a-6100 sayılı HMK'nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca düzelterek yeniden karar verilmek üzere Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.03.2021 tarih ve 2016/... Esas, 2021/... Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının 6. BENDİNİN KALDIRILMASINA,
b-Hüküm fıkrasının 6. Bendinin,
" 6-Maddi tazminat yönünden; davacı tarafından 29,20 TL harç gideri ile kusur raporları, hesap bilirkişisi raporu, posta gideri, maluliyet raporu gideri olan 1.995,63 TL ve ... Döner Sermaye İşletmesinin 04.01.2018 tarihli 144,00 TL tutarlı ödeme, ... Üniversitesi Tıp Fakültesinin 30.04.2018 tarihli muayene hizmeti altında alınan 75,00 TL olmak üzere toplam 2.243,83 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak 628,27 TL'nin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına," olarak düzeltilmesine,
c-İlk derece mahkemesi kararındaki diğer hükümlerin aynen İnfazına,
İstinaf giderleri açısından;
3-Harçlar Kanunu gereğince davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan alınması gereken 189,90 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 178,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 11,60 TL harcın davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
6-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından istinaf aşamasında harcaması yapılan posta masrafı ve tebligat gideri olmak üzere 136,50 TL istinaf yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 18,90 TL'sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.09.05.2023

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır


Full & Egal Universal Law Academy